Zıplanacak içerik

Legendary

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Legendary tarafından postalanan herşey

  1. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Kehanetler
    EZOTERİZM VE GİZEMCİLİK Ezoterizm, evrensel gerçeklerin ve insanoğlunun binlerce yıldır sorduğu ‘ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum’ tarzındaki sorularının, kozmik gerçeklere en yakın haliyle; bu yüksek gerçekliği anlayabilecek yetenek ve bilgide olanlara, aşama aşama bildirilebileceği görüşü üzerine temellenen bir öğreti sistemidir. Genel olarak, Arapça ve Eski Türkçe'de "Batıniyye", Fransızca'da "Esotérisme" ve İngilizce'de "Esoterism" sözcüğünün karşılığıdır. Bu sözcüğün Türkçe'de yeni kullanılan karşılığı ise "İçrekçilik"tir. Ezoterizme Osmanlı kültüründe "Batınilik" denirdi. Batın; iç, iç yüz, gizli, içteki anlamına gelir.Yani "gizlide olan" anlamı vardır. Ezoterizmin içerdiği anlam bir hayli geniştir. Yeni Türkçe'de, "İçrek" sözcüğü, ezoterizmin karşılığıdır. İçrek kelimesiyle "Gizli Öğreticilik" kastedilir. Herkese öğretilmeyen, herkese açıklanmayan, gizli yerde, gizli bir şekilde, kapalı bir şekilde öğrenilen, aktarılan bilgiler bütünü anlamına gelir. Günümüzde ise tüm ezoterik öğretiler, bu çağın bir gerekliliği olarak büyük kitlelere sunulmakta, kapalı kapılar ardındaki binlerce yılın gizli bilgileri, her arayanın ya da her yolcunun hizmetine açılmaktadır. Ama bu yayılış ve açılım, bütün bunların dışında hala açıklanmamış ezoterik bilgiler yoktur anlamına da gelmemelidir. Şu anda açıklananlar tüm eski inisiyatik ve ezoterik okulların sembollere bürünmüş bilgileri… Muhakkak ki, bu dönemin de kendine has daha ileride açıklanacak ya da açılımı devam eden yalnız inisiyelere aktarılan bilgileri vardır… Ezoterizmin kökü, yeryüzünde ortaya çıkan, akıllı insanın yani ‘Homosapien’ in oluşumuyla başlar. Ezoterik yani Gizli Öğreticilik, insanlar arasındaki tekamül/evrim farkından ileri gelir. Anlayışı, kavrayışı, sezişi birbirinden farklı olan insanların elbette ki evren bilim hakkında elde ettikleri bilgiler de birbirinden farklı olur. Ezoterik bilgiler denildiği zaman, herkese açıklanmayan ancak belli eğitimlerden geçip o bilgileri almaya hak kazanmış kişilere verilen bilgiler kastedilir. Ezoterik bilgilerin en önemli yönü yazılı olmaktan çok, bir yol gösterici olan Mürşit tarafından öğrenciye yani Mürit olana belli bir sistem dahilinde aktarılmasıdır. Bu yönteme inisiyasyon veya tekris denilmekte olup Türk-Şaman geleneklerinde tasavvufta, sufizm de "El Vermek" deyimiyle de yer almaktadır. Bu bilgiler sayesinde modern deyimiyle öğrenci ya da yolcu, klasik deyimiyle de mürit kendisi ve evren hakkında çeşitli bilgiler elde eder. Daha doğrusu, bütün bunlara ait evrensel gerçekliğe nüfuz etmeye çalışır. Bir de bunun zıttı olan bir öğreti şekli vardır; Haricilik yada "egzoterizm". Buna da, türkçe bir karşılık olarak "dışrak" denilmektedir. Dışrak ve içrek öğreti. (ezo: iç, egzo: dış) Aslında, ezoterizme girmek için önce egzoterizmden geçmek lazım. Yani önce bir şeyin "dış anlamından" başlanır, ondan sonra yavaş yavaş "iç anlamına" doğru gidilir. Doğrudan doğruya yüksek bir gerçeğin kendisiyle karşılaşmanın imkanı yoktur. Gizemli bilgilerin kaynağındaki ezoterik karakter, zihinlerin eşitsizliği, dinleyenlerin anlayışlarındaki farklılıktan çıkar. Bu da tekamülün/evrimin bir yasasıdır. Çünkü evrim yasalarına göre herkesin kendi çabasına göre bir yükseklik kazanması söz konusudur. Zihinsel eşitsizlikler bir evrim gereği olarak zaten insanlar arasında doğuştan vardır. Herkesin zihni aynı yönde ve aynı şekilde çalışmaz. Söylenen bir söz, yapılan bir işaret, işitilen bir ses, görünen bir manzara anlayış ve zihinsel yetenek bakımından farklılıklar gösteren insanlar arasında, çok değişik yansımalara, çok değişik çağrışımlara, çok değişik ezoterik ve sembolik açılımlara neden olur. Bu nedenle binlerce yıldan beri, ezoterik bilgiler sembolleştirildi. Genellikle ruhsal öğretilerde her zaman sembolik ifadeler kullanıldı. İfadesi pek güç, zihinsel imajları olmayan bazı öyle kavramlar vardır ki, onların içerdiği hakikati ifade etmek için ancak yukarıdaki gibi sembolik bir şekil kullanmak gerekir. Astrolojide Zodyak çemberini, yaşamın sonsuzluğunu, karma döngüsü başka nasıl anlatırsınız ki… Derin semboller, farklı anlayışlara ve farklı zihin seviyelerinde bulunan insanlara ortak ve belirli bir anlam birliğini ancak bu tip şekillerle ifade edebilir. Çağlar boyunca da bu nedenle sembolizm, ezoterik bilgilerin temel yardımcısı olmuştur. kaynakça:astroset-bilimsel gelişim
  2. Balık Burcu Her durumda işleriniz büyük bir hız kazanacaktır. Sıkıldığınız durumlar hangi konuda olursa olsun çevrenizden yardım arayabilirsiniz fakat insanlara gerekenden fazlasını anlatmamalısınız. Konuştuğunuz kimseler istemeden bile olsa çevreye çok yanlış şeyler yansıtabilirler. Son derece kararlı olacağınız ve doğru hükümler vereceğiniz bir dönemdesiniz. Kendinize güvenerek yeni başlangıçlar yapabilir ya da eski konuları mükemmelleştirebilirsiniz.
  3. Kova Burcu Aile ortamınızda bir mutluluk yaşanabilir veya ailece yoğunlaştığınız bir mesele hallolabilir. Olgun ve mantıklı düşüncelere meyillisiniz. Bu dönemde uzun zamandan beri görmediğiniz kimseleri görmeniz, gitmediğiniz yerlere gitmeniz ihtimali güçlü. Çevrenizde bazı kazalar ya da çeşitli aksilikler olabilir. Psikolojik olarak bunların etkisinde kalmamaya gayret etmelisiniz.
  4. Oğlak Burcu Mal, para ya da alışverişle ilgili bir konuda sinir bozucu gelişmeler olabilir. Karşınızdaki insanlar sizin gibi düşünmelerine rağmen bunu ortaya koyamıyorlar. Çevrenizde, hakkında derhal bazı tedbirler almanız gereken bir kimse bulunabilir. Bir süre için pasif kalmak ve çevreyi kollamak daha verimli olabilir. Aranızdaki ilişki ne olursa olsun, karşı cinsten kişiler işlerinizi kolaylaştırmakda yardımcı olabilirler.
  5. Yay Burcu Bugün, sizi uzun zamandan beri düşündüren bir işi şaşılacak derecede kolay şekilde halledebilirsiniz. Kalabalık ortamlarda bulunmanız ve birçok kimseyle görüşmeniz olasıdır. Sevinçli ve başarılı dönemdesiniz. Bazı şeylerin heyecanı yüzünden kendinizi aşırı yormanız olasıdır. Eş veya sevgilinizin kendi kafasında bazı planları olabilir. Eşinizle aranızdaki konulara iki tarafın ailesinin de müdahale etmemesi gerekiyor. En büyük düşmanınız kararsızlıktır. Size verilen nasihat veya bilgilere dikkat edin.
  6. Akrep Burcu Çevredeki karışıklıklar yüzünden bir konunuzun kaybedildiğini zannedebilirsiniz fakat merak etmeyin. Şayet yeni imkanlar için çevrenize bakarsanız hayatta güzel sürprizler olduğunu da görebilirsiniz. Başkalarıyla birlikte yaptığınız işler yarım kalabilir. Yapacağınız her işte dikkatli olmalı ve iyi düşünmelisiniz çünkü bugün hem şanslı, hem şanssızsınız. Bir dostunuzun tutumları canınızı sıkabilir. Kendi haklarınızı savunmalısınız fakat bunu yaparken kırıcı olmamaya da özen göstermelisiniz.
  7. Terazi Burcu Süregelen bir beraberliğiniz varsa eş veya sevgilinizin ilgisiz veya kaba tutumları sizi fazlasıyla kırabilir. Siz bir erkekseniz aile üyelerinize de yansıyabilecek olan bir bolluk ve kazanç ortamı olabilir. Kendi cinsinizden arkadaşlarınız bazı sırlarınızı ihtiyatsızca ortaya dökebilirler. Bir dostunuzun özel ya da sevinçli bir gününde veya olayında bulunabilirsiniz. Ciddi hesap ve planlar yüzünden hayatın geri kalan kısımlarını ihmal etme meyillerindesiniz.
  8. Başak Burcu Bir ilişkinizi bozarken bir başkası için heyecan duyabilir ya da yalnızsanız âşık olabilirsiniz veya size âşık olunabilir fakat dönem zevkli geçse bile bu dönemde kurulan ilişkilerin sonu pek hayırlı olmayabilir. Maddi konularda alışılmışın dışında davranışlar içinde olabilirsiniz. Gereksi gösteriş için büyük harcamalar yapabilirler. İhtiyaç değil de lüks için elinizdekini harcayabilirsiniz. Yemek ve içkiye her zamankinden fazla düşkünleşmeniz de olasıdır.
  9. Aslan Burcu Söylediğiniz bazı şeylerle kendinizi taahhüt altına sokmuş olabilirsiniz. Fizik planda henüz bir şey gerçekleşmemesine rağmen olaylar çok ümit verici olabilirler. Sinirlenmeye hazır durumdasınız. Her şey sizi sinirlendirebilir veya moralinizi bozabilir. Ziyaretinize gelen birisi yeni planlar üretmenize sebep olabilir. Aslında bazı karlı şeyler olabilir. Şayet başkalarının sizin hakkınızda hüküm vermesi gerekiyorsa bunda her şey olumlu olacaktır.
  10. Yengeç Burcu İşinizle ilgili konularda, yoğun ve yorucu faaliyetlerle geçirebilirsiniz. Zor durumda olan bir arkadaşınıza yardımcı olmanız ve fiziksel yorgunlukları göze almanız olasıdır. Para konularında ve şans oyunlarında şanslısınız. Elinizdeki işleri bitirmeniz ve yeni yeni konularla ilgilenmeniz olasıdır. Sizin dikkat etmeniz gereken şey çevre karışıklığına aldanıp yanlış karar vermemektir.
  11. İkizler Burcu İnsanların laf olsun diye de konuşabileceklerini hesaba katmalısınız. Hangi cinsiyetten olursanız olun, karşı cins ilişkilerinizde kararlı davranmalı ve karşınızdaki kimseden de aynı kararlılığı beklemelisiniz. Çok aktif ve canlı yapıdasınız. İşinizle ilgili büyük gelişmeler olabilir. İnsanların söz ve vaadlerine inanarak pasif kalmamanız ve derhal harakete geçmeniz gerekmektedir. Bu sıralarda düşündüğünüz ve henüz harakete geçmediğiniz şeyler için hemen harakete geçmelisiniz.
  12. Boğa Burcu Yeni bir arkadaşlık sizin için bir çok açıdan yenileyici ve moral sağlayıcı olabilir. Sunulan yardımları nezaketle kabul ettiğiniz takdirde zorluk çektiğiniz şeyleri rahatça halledebilirsiniz. Size kötü gidiyormuş gibi görünen işler size yansıtıldığı kadar kötü olmayabilirler. Hemen paniğe kapılmayın. Zihinsel açıdan canlı ve dinç olmanıza rağmen fiziksel açıdan oldukça zayısınız.
  13. Koç Burcu Karşı cins ilişkilerinde şans sizden yana fakat bu şans süregelen ilişkilerden çok ani başlayan ilişkilerde geçerli olabilir. Birçok Koç insanı bugünlerde umulmadık maceralara girebilirler. Bununla beraber bazı engellemelere ve yanlış kararlar vermeye açıksınız. Sağlık olarak aşırı baş ağrılarından her zamankinden fazla şikayet etmeniz ihtimal dahilindedir.
  14. Astrolojik Şifreler DALGIN Merkür Balıkta; Merkür ve Neptün arasındaki olumsuz açılar altında PERHİZ Başak ve Oğlak burçlarının etkilerinin yoğun olduğu durumlar KAZA EĞİLİMİ Koç etkileri; Mars ve Jüpiter arasındaki olumsuz açılar HAREKETLİ Aslan,Yengeç ve Balık burçlarının etkilerinin yoğun olduğu durumlar UYUMLU Hava burçları; Merkür’ün etkili olduğu durumlar MACERACI Koç ve Yay burçları; Mars ve Jüpiter arasındaki olumlu açılar HEYECAN Başak, İkizler burçları; Merkür ve Mars arasındaki olumsuz açılar ALERJİ Başak burcunun etkili olduğu durumlar MESAFELİ TUTUM Oğlak; kimi zaman Aslan ve Kova burçlarının etkili olduğu durumlar İHTİRAS Oğlak burcu ve Satürn’ün olumlu etkiler aldığı durumlar AŞK EĞİLİMİ Boğa, Akrep ve Terazi burçları; Venüs ve Mars arasındaki olumlu açılar ANALİZCİ TUTUM İkizler,Başak ve kimi zaman Kova burcunun etkili olduğu durumlar ÖFKE Koç ve Akrep burçları; Güneş ve Mars arasındaki olumsuz açılar GURUR Oğlak ve kimi zaman Aslan burcunun etkili olduğu durumlar, Güneş, Ay, Jüpiter’in olumsuz açıları OTORİTE Oğlak ve Satürn’ün etkili olduğu durumlar;Ayın Oğlakta olması AÇIKLIK Ateş burçları; Mars ve Güneşin bu burçlarda bulunması MEYDAN OKUYAN Balık ve Yay burçları; Jüpiter’in etkin olduğu durumlar GÜZELLİK Boğa ve Terazi burçları; Venüs’ün etkili olduğu durumlar KAVGACI Güneş ve Mars arasındaki olumsuz açılar YÜZSÜZ Güneş ve Mars arasındaki olumsuz açılar AÇIK FİKİRLİ Yay, Merkür ve özellikle Jüpiter’in olumlu etkiler altında olması KABADAYI Boğa ve bazen Koç burcunun etkili olduğu durumlar UKALA Güneş ve Jüpiter arasındaki olumsuz açılar SİNSİ Mars ve Merkür arasındaki olumsuz açılar DEĞİŞKEN Yengeç, İkizler; Merkür ve Ay arasında olumsuz açılar BÜYÜLEYİCİ Boğa ve Terazi burçları; Güneş ve Venüs’ün birleşmesi İFFET Venüs Başak; Merkür Terazi burçlarındayken; Ay ve Venüs’ün açıları NEŞE Ateş Burçları; Güneş ve Jüpiter arasında olumlu açılar ÇABUK ÖFKELENME Koç ve Mars etkileri; Merkür ve Mars arasında olumsuz açılar KABALIK Satürn ve Ay etkileri; Merkür ve Mars arasındaki olumsuz açılar SEVGİ ve RAHATLIK Boğa,Terazi, Aslan burçları ve Venüs etkisi İLETİŞİMCİ İkizler, Başak ve Merkür etkisi; Güneş Merkür birleşimi; Ay ve Merkür’ün olumlu açıları İSTEKLİ Ayın Aslan burcunda olması, kimi zaman Oğlak etkisi GENİŞ Merkür ve Venüs’ün Kova burcunda bulunmaları KORKAK Neptün etkisi; Merkür ve Neptün arasında olumsuz açılar, Ay ve bazen Marsın Neptün’le yaptığı olumsuz açılar TUHAF Marsın Kovada olduğu durumlar; Güneş ve Uranüs arasında olumsuz açılar ALAYCI Merkür, Mars ve Mars, Uranüs arasında olumsuz açılar CESARET Koç ve Boğa etkileri; Mars ve Jüpiter arasında olumlu açılar ALDATICI Balık etkisi; Güneş ve Ayın Neptün’le yaptığı olumsuz açılar DEPRESYON Yengeç, Başak ve Oğlak etkileri; Güneş ve Ayın Satürn’le yaptığı olumsuz açılar TARAFSIZ İkizler ve Kova etkileri DİKTATÖR Aslan etkisi DİPLOMATİK Terazi etkisi; Venüs ve Ay arasında olumlu açılar DİSİPLİN Oğlak ve Satürn etkisi; Güneş ve Satürn arasında olumsuz açılar AKIL,NEZAKET Başak ve Akrep etkisi AYIRIMCI Başak ve Merkür etkisi DRAMATİK Aslan ve 10.ev; Güneş, Ay ve Jüpiter arasındaki bütün açılar DIŞ MERKEZLİ Kova, Uranüs ve Mars etkisi; Güneşin Ay, Jüpiter ve Uranüs’le yaptığı olumsuz açılar EKONOMİK Başak ve Oğlak etkisi BEN MERKEZCİ Güneş, Jüpiter, Satürn etkileri COŞKU Ateş burçları; Jüpiter’in Güneş ve Marsla yaptığı olumlu açılar KISKANÇLIK Boğa ve Terazi etkisi; Venüs ve Satürn’ün yaptığı olumsuz açılar EROTİK Akrep ve Boğa etkisi; Venüs Mars bazen de Venüs Pluto birleşimi ABARTMA Ateş Burçları; Güneşin Jüpiter’le yaptığı olumsuz açılar SADAKAT Güneş,Venüs ve Satürn arasındaki olumlu açılar; Oğlak, Kova ve Aslan etkileri ŞÖHRET Aslan etkisi; özellikle 10 evdeki Ay Aslandayken Kaynakça: Astroset
  15. Sembolizm ve Semboller Sembol Nedir? Sembolün Türkçe karşılığı simgedir. Sembol sözcüğünün kökeni, eski Mısır dilindeki "symbolon" sözcüğünün Grekçe'ye geçmiş hali olan symballein fiilidir; "birlikte tartışmak, birlikte birleştirmek, bir arada toparlayıp bağlamak” anlamlarına gelir. Latince' de symbolum biçimine dönüşmüştür. Sembol, kimi sözlüklerde "daha soyut bir şeyi anlatmaya yarayan daha somut şey" ya da "evrensel yasa, ilke ve prensipleri açıklayan işaretler" olarak tanımlanır. Sembolizm kısaca, evrensel ilke ve prensiplerin sade ve insani öğelere indirgenerek ifade edilmesi olarak da tanımlanabilir. Bir sembol, anlatmak istediği şeyi en kesin, en belirli, en sade, en doğal şekilde ifade eden işarettir. Sembolizm evrensel ve insanlar için birlikte kullanılan bir tür ortak alan bilgisidir ve semboller farklı dil-yazı sistemlerine sahip tüm insanlara aynı dilden hitap etmenin orta yolunu mutlaka bulurlar. Bir sembolün evrensel olması demek, içinde evrensel bir ilkeyi, yasayı ya da prensibi barındırması demektir. Bir şeklin göründüğünden farklı anlam taşıması, ezoterik bakımdan, bir sembol olarak nitelendirilmesi için yeterli değildir. Herhangi bir şeyi ifade etmek üzere kullanılan her simgeye, her temsile, her işarete, her tasvire sembol demek doğru değildir. Örneğin Ezoterik sembolizm evrensel sembollerin derin anlamlarıyla ilgilenir. Rüyal sembolizmi rüya yorum alanını ilgilendirir. Sayı sembolizmi sayı dilinin gizemini anlatır. Renk, biçim, canlı ve cansız nesne sembolizmi olduğu gibi olaylara da sembolik açıdan bakmak mümkündür. Olayların sembolik dilini çözmeye çalışmak tamamen inisiyatik bir çalışmadır ve kişinin evrensel enerjilerle, kaynakla bağlantısını güçlendirir. Sözcükler sembolleri açıklamaya yeterli midir? Sözcükler bir sembolün anlamını ya da anlamlarını ifade etmek için gerekli olmakla birlikte, sembolün anlamını gerçek değeriyle ifade edemezler ve yapılan sözlü açıklamalar, yorumlar sembolün tümüyle çözüldüğü anlamına gelmez. Ezoterik ya da evrensel diyebileceğimiz gerçek semboller genellikle tek anlam içermezler. Evrensel sembollerin çok anlamlılığı bir sözcüğün birçok anlama gelmesi gibi değildir; bunu birbirine eş düzeydeki farklı farklı anlamlar tarzında düşünmemek gerekir. Sembol bir defada asla açıklanamaz, daima yeni çözümler getirir. Daima kendini yeniler, her zaman yeni şekillerde ifade edilebilir. Her yorumun her açılımın o zaman-mekanla ve kullanılan enerjilerle bir bağlantısı vardır. Bu zaman-mekan kesişmesinde ortaya çıkan sembol açılımı farklıdır, beş yıl öncesi, bin yıl hatta beş bin yıl öncesi daha farklıdır. Sembollerin Fonksiyonları Sembollerin fonksiyonlarını kısaca sıralayacak olursak: 1-Araştırıcı, inceleyici bir ruh gerektirir. Uzay- zaman içine fırlatılmış insanın ruhsal macerasının ifade etmeye çalışır ve derinlemesine araştırır. Bilinmeyene uzanan bir araştırmacı gibidir. 2-Sembolün bilinemezliği ve apaçık hale getirilemeyişinin nedeni bilgimizdeki boşluklardan ileri gelir. Semboller bilgi ve akıl yoluyla değil daha ziyade sezgi yoluyla yorumlanmalıdır. Akılsal şekilde yorumlamaya kalktığımızda belli bir seviyenin üstüne çıkamayız. Sembol sansür nedeniyle kendisine nüfuz edilmeyen içerikleri kamufle şekilde daha sonra açılmak üzere şuur içerisine aktarmaya yarayan ikame edici bir ifadedir. Esas olarak şuur ötesinde temsili heyecansal ve psişik haline göre kendini ifade eder ve sürekli yayın halindedir. 3-Sembol fiilen aracılık fonksiyonu yapar, köprüler kurar, ayrı unsurları birleştirir. Yer ile göğü, madde ile ruhu, doğa ile kadim kültürü, gerçek ile rüyayı, şuur ile şuuraltını bağlar, birleştirir. İçgüdüsel bir hayatı merkezkaç kuvvet olarak ele alırsak, sembol merkezgel kuvvet gibi bir rol oynar. Yanı zıt eğilimlerin dengeye kavuşmasına aracılık eder. Bu bakımdan sembol bir denge faktörüdür. Bütün toplumlarda ve geçmiş uygarlıklarda en büyük fonksiyonlarından biri bilgiler ve öğretiler arasında denge kurma fonksiyonudur. 4-Sembol statik değildir, devamlı yankılanır, titreşim halindedir. İnsan zihni ona ulaşabildiği sürece, o onu besler. Sembol, bu yüzden gerçek bir yenileştiricidir. Rezonanslar yapmakla yetinmez, o kişinin üzerinde derinlerde bir şekil değişimi yapar. 5-İşaretle sembol ayrı şeylerdir. Bir işaret insanı devamlı ve emin yolda tutar sembol ise hep aynı yolda tutmaz geçişi önceden kabul eder. Sembol kendileri ispatlanamayan önermeler aksiyomlar gibidir. Devamlı olarak yeni bir düzene çeşitli boyutlar ilave edilir. İnsan zihninde yeni bir düzenleme yaparken devamlı olarak oraya başka türlü bilgileri, başka türlü şuursal boyutları da ilave eder. Canlı bir hali vardır ve sembol işaret değildir. 6-Görünenle görünmeyen arasındaki en anlamlı köprü semboldür. Arşetipler ve Semboller Aksiyomatik(eylem yapan) imajların en iyi örneklerini Carl Gustave Jung vererek onlara arşetipler adını verdi. Bizlerin milyonlarca yıl öncesinden gelen genetik toplumsal bazı imajlarımız var. Binlerce soydan gelen arşetipler sembolik topluluğun ilk örnekleri olarak gayrişuura çok derin bir şekilde kaydedilmiştir. Jung buna arşetip der. Jung’a göre gerçek yapıyı bunlar meydana getirir. İnsan ruhunda önceden şekillenmiş, düzenlenmiş ve düzenleyen durumda olan modeller olarak, yani şekil verici bir dinamizmden ileri gelen yapılanmış tasavvur ve heyecan topluluğu olarak mevcutturlar. Arşetipler her türlü kolektif şuur gibi yarı evrensel, doğuştan miras yoluyla gelmiş psişik yapılar olarak ortaya çıkarlar. Kendilerini büyük güçler yüklenmiş özel semboller içerisinde ifade ederler ve kişiliğin tekamülünde, birleştirici ve hareket verici önemli bir rol oynarlar. Sembol ikiye ayrılmış bir nesne gibidir. Ya da aynı anda tüm bilgiyi dalga veya parçacık halinde kendinde barındıran atom taneciği gibidir. Örneğin birbirinden uzakta olan iki kişiden her biri o sembolün diğer yarısını muhafaza eder. İki kısım birbirine yaklaşınca aralarındaki dostluğu, eşliği anlarlar. Semboller bu nedenle ortak bir alanı tanıma işaretidirler. Sembol hem ayırır hem toplar, ayırma ve birleştirme fikrini aynı anda içerdiği için, o ya da bu mantığını barındırmaz, sembolde o veya bu ikisi aynı anda vardır. Jung’a göre sembol şüphesiz bir işaret değil daha ziyade ruhun görünmeyendeki yönünü belirtmeye ait bir imajdır. Sembol hiçbir şeyi sarıp sarmalamaz, sanıldığı gibi de açıklamaz sadece bir anlamı kendinden öteye taşır. Hiçbir kelimenin ifade edemediği kavranılmazlığın içerisine götürür. Sembolü hisseder ve algılarsısınız, gözleriniz görür ama gerçek anlamı gözlerin gördüğünün çok ötesindedir. Semboller bilimi ve doğaüstü Semboller bilimi doğal ve doğaüstü çeşitli realite düzenleri arasında mevcut olan bir denge üzerine kuruludur. Doğal olanda doğaüstü olanı göstermek için doğaüstü realite sembolleştirilmiştir. Doğal olanı gözlemlediğimiz zaman onda doğaüstü olanı da görmek gerekir. Bunu başarırsak, ezoterik olarak çalışıyoruz demektir. Bir bitkiyi, hayvanı, insanı, olayı gözlemlerken onda doğaüstü bir şeyler olduğunu sezdiğimiz anda biz zaten ezoteriğiz, ilham yoluyla bazı gizli bilgiler alıyoruz demektir. Karşımızdaki objeler ya da olaylar o görünümleriyle bizde doğaüstünün bir sembolü şekline bürünür. Evren bizzat evrenüstü bir ilkenin sembolüdür. Sembol aracılığıyla evrenin kendisine ait bilgileri deşmeye başladığımız zaman evrenüstü olan ilkeleri yakalamaya başlarız. Parça bütünü sembolize ederken, mikrokozmos, makrokozmosu temsil eder. Mikro ve makrokozmosdan söz ederken kısaca klasik fizikle kuantum fiziğine de semboller açısından bir göz gezdirmekte yarar vardır. Klasik fizik, madde ve enerjiyi hep ayrı tutar. Bilindiği üzere, 1930’larda kuantum araştırmaları Max Planck’ın ışığı incelemesiyle başladı. Planck; ‘foton kütlesiz bir enerjidir ve her kütlesiz enerji kütleli enerjinin formunu değiştirir’ diyerek, fizik kuramlarını meta-öte anlamlara taşıdı ve bir şekilde fiziksel bir sembol araştırmacısı rolünü üstlenmiş oldu. Yani sembolik olarak Planck daha derinde diyordu ki: “ Düşüncelerimiz kütlesiz bir foton ve enerjidir. Bu enerji, kütleli olan kendi bedenlerimiz dahil olmak üzere yaşantımızı değiştirebilecek güce sahiptir. Madde diye bir şey yoktur, madde denilen her şey yoğunlaşmış enerjidir. “ Klasik fizik ise insan zihninin evrensel enerjilerin şekillenmesinde hiçbir rolü olmadığını ifade ederek ve saat gibi mekanik işleyen evren modelini savundu ama artık tüm bu klasik modellemeler yerini yeniye terk etmek üzere çünkü kuantum fiziği, fizikteki yasalardan hareket ederek; evrenin şekillenmesinde ve yaşamın yönlenmesinde atomaltı parçacık düzeyindeki enerjilerin düşünce enerjisi ile bütünleşerek büyük bir etkisi olduğunu savunur. İnsan kendisi de başlı başına evrensel bir sembolün açılımıdır ve her insan hem düşünce dünyasında hem de atom altı düzeyde dalga-parçacık ikilemi gibi davranır ve kendini hergün yeniden inşa etme şansına sahiptir, seçme özgürlüğünü kullanarak birçok olasılıktan bir tanesini seçer, onu yaşar, bu da olasılıklar dünyasının sembol dili yani sürekli yayın yapan ve değişen ritmidir. Kaynakça: Astroset Semboller Araştırma Grubu
  16. Psişik okuma ve Psişik yetenekleri geliştirmek Şuurumuzu şimdiki farkındalığımızın ötelerine genişletme gücü hepimizin içinde saklı olarak vardır. ‘Psişik Okuma’nın en kısa tanımı da şuurumuzu şimdiki farkındalığımızın ötelerine genişletme gücü demektir. Bu yönümüze ya da bu yeteneğimize aslında “Psişik Yetenek” denir. Aslında herkesin psişik yeteneği vardır, fakat çok az sayıda insan bu yeteneklerini nasıl kullanacağını ya da nasıl kontrol edebileceğini bilir. Pek çok insan gibi görme, işitme, tatma, koklama, dokunma gibi bilinen beş duyunun ötesindeki algılama, görme, duyma, sezme yeteneği gibi yetenekleri olan insanlarda vardır ve onlara yapılan tanım rahatlıkla “Psişik Okuma” yapan insanlar tanımı olabilir. Bazılarında çok küçük yaşlardan itibaren ortaya çıkarlar bazılarında ise zaman içinde tek tek ya da hepsi bir arada belirmeye başlayabilirler. Yağmura hazırlıksız yakalananlar gibi el çantanızda minik bir şemsiyeniz ya da yağmurluğunuz yoksa bir anda sırılsıklam olabilir ve karşılaştığınız şeyden ilk anda hiç hoşlanmayabilirsiniz. Ama bu yetenekler yağmurun yağması ya da güneşin doğması gibi doğal olaylardır. Psişik Yeteneklerin nasıl kullanılacağı konusu binlerce yıl içinde hep saklı tutulmuştur. Bunun nedeni de bilinmeyen durumlara pek alışık olmayan günlük dünya içindeki kişileri ürkütmemek ve bazı bilgilerin kötüye kullanılmasını engellemek olmalıdır. Oysa şimdi UYANIŞ zamanında olduğumuz için tüm bilgiler ve kullanım alanları iyisi ile kötüsü ile ortalık yerdedir. Olur olmaz herkes bu yeteneklerini daha fazla güç ve maddiyat elde edilmesi konusunda nasıl kullanacağımızı parlak, gösterişli ve tabi ki yüksek ücretli seminerlerle bize tanıtmaya çalışmaktadır. “Yeteneğini kullan, en kısa yoldan bilgeliğe uzan onunla da yetinme istediğin ne varsa onu elde et” tarzındaki popüler seminerlere ve toplantılara öyle sık rastlar olduk ki, gerçekten Psişik Yetenek ve Psişik Okuma nedir? Nasıl kullanılmalıdır? soruları, hırs ve kariyer gürültü-patırtıları arasında cılız sorulara dönüştü. Kullan da nasıl kullanırsan kullan mantığının en geçersiz olduğu alan bu alandır ve zararlı sonuçlarla karşılaşmamak için baştan dikkatli olmakta, bilgiyle hareket etmekte, ağır ve emin adımlarla gitmekte çok yarar vardır. Psişik Yeteneklerin Eğitimi Yaygın bir kanıya göre bazı insanlar, Allah vergisi ihsanlar 'la doğarlar sözü her zaman geçerli olmayabilir. Pek çoğumuz zekamızı, bedenimizi, aklımızı, bilgimizi geliştirmek için ne kadar uğraş veriyorsak, psişik yeteneklerimizi de ciddiye alıp onları da aynı ciddiyetle geliştirme gayreti içinde olmalıyız. Yeteneklerin eğitimini hafife almak hiçbir yetenek için kabul edilir bir şey değildir. Psişik yeteneklerimizi geliştirmek istiyorsak, iç benliğimizle çalıştığımızı unutmamalı ve onun dilinin dış benlikten farklı olarak kısa iç konuşmalardan ve telkinlerden oluştuğunu öncelikle bilmeliyiz. İç benliğimiz, sadece şuurumuzun inandığı bir sınır varsa, işte onunla sınırlıdır. Bir şeyi yapamayacağımıza dair şuurlu bir kanımız varsa içsel benlik bunu kabul eder ve uygulamaya koyar. Kararı gerçekleştirmek için tüm gücünü ortaya koyar ve inanın ki onun gücü haylidir. Örneğin ben asla piyano çalamam derseniz hiç şüpheniz olmasın ki çalamazsınız ama neden olmasın, dünyanın en ünlü piyanisti olmasam da çalmak ve o notaların tınılarını duymak istiyorum derseniz, bir süre sonra epey hüner kazanmanız mümkündür. Psişik yeteneklerinizi eğitmek ve geliştirmek istiyorsanız öncelikle daha önce yapamadığınız için belli bir şeyi yapamayacağınızı söylemekten kaçınmalısınız. Eğer bir şeyi denememişsek ve o şey olmamışsa, bu o işi yapamayacağımız anlamına gelmez; sadece biraz daha çalışmaya gerek olduğu anlamına gelir. Kazanmak istediğimiz beceride ustalık kazanmış birini gözlemlemek, fevkalade bir öğrenme yoludur. İç benliğin doğasında olan taklit etme becerisi, becerileri geliştirmede kullanılabilir. Diğer iki yol ise öğrenme yani o konu hakkında okuma ve bilgilenme ve denemeden geçer. Hepimiz Psişik Yeteneğe Sahibiz Bize, başkalarının beğenisini kazanacak şekilde düşünmek ve davranmak üzere, iç hissedişlerimizi dikkate almamayı öğrettiler. Sezgisel zihnimizden gelen mesajlara açık olmak, psişik yetenek pratiklerinde büyük önem taşır. Sezgisel zihin, beynin sağ yarıküresinde yerleşmiştir. Şuurumuzun bulunduğu rasyonel zihin ise soldadır. Hemen bu ikisinin altındaki limbik bölge de programlamalı zihne aittir. Programlamalı zihin şuuraltıdır. Burası rasyonel zihin tarafından alınan dış dünya hakkında sezgimizden ve hissedişimizden gelen materyali absorbe eder. Limbik bölgenin altında, tüm bedensel fonksiyonları yöneten objektif zihin bulunur. Bu zihinlerin tümü pozitif ve yansıtıcı yönüyle enerji yayınlar. Aynı şekilde, negatif ya da alıcı tarafının bir fonksiyonu olarak da enerji çekerler. Bu enerjiler farklı frekanslarda hareket ederler ya da titreşirler. Frekans yavaşladıkça mantal madde kabalaşır. Objektif zihin, şuuraltı programlamalı zihinden daha düşük frekansta titreşir. Benzer şekilde şuuraltı programlamalı zihin, şuurumuzun rasyonel düşünen zihninden daha düşük frekansta titreşir. Sezgisel zihin ise şimşek hızıyla çalışır. “Evrensel” düşünceleri, gelişsinler ve kuvvetlendirilsinler diye şuura aktarır. Herkes bu zihin seviyeleri ve yayınladıkları frekanslarla donatılmış durumdadır. Başkalarından gelen düşünceleri, duyguları, heyecanları toplamak üzere hepimizin “alıcı cihazı” vardır. Ama herkes cihazlarını nasıl kullanacağını maalesef bilemez. Köpek nasıl birçok insanın duymadığı sesleri duyuyorsa, arılar nasıl bizim asla göremediğimiz renkleri görüyorlarsa, bazı insanlar da diğerlerinin algılayamadıklarını algılarlar. Çevremiz, titreşimlerin farkına varışımızın seviyesi, doğrudan doğruya geliştirdiğimiz psişik becerilerin seviyesine bağlıdır. Şuur dışı seviyede, psişik becerilerin zaten büyük ölçüde gelişmiş olduğunu bilmek önemlidir. Düşündüklerimiz ve hissettiklerimiz bizden çıkıp sessizce yayınlanırlar. Bu duygu ve düşünceler, bilmediğimiz bir şekilde, çevremizde etki yaratırlar. O sıradaki ilişkileri ve kendi kişiliğinizi etkilerler. Biz çevremizi ne derecede etkilediğimizin farkında değilizdir. Yansıtıcı şuur dışı ve algılayıcı şuur dışı arasındaki etkileşme, dünyamızı yaratmak üzere devam ede gelen bir süreçtir. Psişik becerilerin gelişmesi, sadece bu süreci şuurlu yönlendirme alanına getirir. Böylelikle hem giren hem çıkan akışı kontrol etmeyi öğrenebiliriz. Yansıtıcı ve Algılayıcı Yeteneklerimiz Gelişecek iki temel psişik beceriden birine yansıtıcı beceriler ve diğerine algılayıcı beceriler adını verebiliriz. Bu iki tür beceriye en iyi örnek, mantal telepatidir. Telepatide iki kişiye ihtiyaç vardır. Biri gönderici, biri de alıcıdır. Bu da gösterir ki, bu kişilerin her biri, farklı bir beceriyi tezahür ettirmektedir. Psişik mesajları ya gönderirsiniz ya da alırsınız; ama ikisini de aynı anda yapamazsınız. Tüm psişik becerileriniz bu sınıflandırmanın bir bölümüne ya da diğer bölümüne dahildirler. Ya ruhsal şifa yaparsınız ya da size ruhsal şifa yaparlar. Ya bir fenomeni tezahür ettirirsiniz ya da o fenomenin tezahürünü algılarsınız. Yansıtıcı beceriler, kendi titreşimlerinizin yayınımını kontrol etmenizi sağlar. İki benliğimiz de aynı işe senkronize olduklarında yansıma oluşur. Bu becerilere zihnin madde üzerine etkisi denebilir. Bu beceriler arasında şunlar vardır: Telepati, psikokinezi, teleportasyon, materyalizasyon ve demateryalizasyon, ruhsal ameliyat, ruhsal şifa, levitasyon ve ruhsal fotoğrafçılık.Tekinsiz evler, insanlardaki bu becerilerin kontrolsüz tezahürlerinden başka bir şey değildir. Ama o kişiler bunun farkında değillerdir. Yansıyı beceriler için kullanılan diğer bir terim, “yaratıcı beceriler” dir. Çünkü her yansıma ile bir şeyler yaratırız. Yaratıcı şuur, psişemizin pozitif tarafıdır. Algılayıcı beceriler, bilgileri ve enerjiyi almanızı sağlar. Bunlar sizin farkındalık becerilerinizdir. Bunlar arasında, DDA (Duyular Dışı Algılama, İngilizcesi ESP-Extra Sensory Perception), durugörü, duruişiti, sezgi, telepati, prekognisyon (önceden bilme, geleceği bilme, kehanet), geçmişi bilme, psikometri, radyestezi, psişik okuma, psişik tanı ve kristal kürede vizyon görme vardır. Daha sonra küreye de gerek kalmaz zaten küre sadece konsantrasyon için bir aracıdır. Algılayıcı ve yansıyıcı beceriler beraberce çalışırlar, ama aynı anda değil. Önce biri çalışır, sonra diğeri. Algılayıcı ve yansıyıcı becerilerle çalışırken, biri diğerinin çizgisini geçmemelidir. Yani, birbiriyle uyumlu olmalı ve karışıklık meydana gelmemelidir. Birçok insan, algılayıcı ve yansıtıcı becerilerinde bu ahenkli bütünlüğü elde etmişler ve de psişik alanda meşhur olmuşlardır. Bir süre başka şeylere bağlanmışlar, ama psişik yeteneklerinin eğitilmesi üzerine bu yönlerine önem vermişler ve kendilerine yeni yollar açmışlardır. Psişik Okuma Ara sıra yaşanan sınırların ötesine taşmış farkındalık deneyimleri, bazı şeyleri sezgisel olarak, duyusal algıların desteği olmaksızın bilmemizle sonuçlanabilir. Nasıl olduğuna pek dikkat etmesek de bunu sık sık yaşıyor olabiliriz. Telefon çaldığında kimin aradığını bilebiliriz. Bir mektubun veya paketin yolda olduğunu biliriz. Telefon çaldığında kimin aradığını bilebiliriz.En doğru zamanda en doğru yerde olmak gibi harika bir yeteneğe sahip olabilir kolayca park yeri bulabilir, girdiğimiz ilk dükkanda aradığımız malı bulabiliriz. Problemlerin nasıl çözümleneceğini bilebiliriz. Okuduğumuzu hiç çaba harcamadan kavramada fevkalade yetenekli olabiliriz. Kişisel bazda veya dünyanın herhangi bir yerinde olacak olayları önceden bilme durumlarıyla karşılaşabiliriz. Telepatik ve önceden haber veren rüyalar görebiliriz. Bir insanı düşünerek onun düşüncelerini ve içinde bulunduğu koşulları bilebiliriz. Bazı kişilerin içsel yetenekleri öyle gelişmiştir ki bu şeyleri ve daha birçoklarını iradi olarak yapabilirler. Bulundukları yerden çok uzak yerlerde olan hadiseleri iç vizyonlarıyla görebilirler. Bir başka kişinin zihnini veya bedenini görebilir, hastalık ve psikolojik rahatsızlıkların tezahürüne neden olan iç şartları teşhis edebilirler. Bazıları doğanın sübjektif seviyelerine nüfuz edebilir ve evrenin daha ince işlerini ayırt edebilirler. Bazıları da Hakikatin Özünü görür ve tezahür halindeki yaşamın kaynağını bilirler. Bu yeteneklerle, farkındalığı arttırmak ve işlevleri gerçekleştirmek amacıyla bir süre uğraşmak ve deneyim yapmak faydalı olabilir. Fakat bunları ruhsal büyümeyi ihmal etme noktasına gelecek kadar çok kendini kaptırmak ve aşırı meşgul olmak zararlıdır. Bizim yalnızca bir beden veya zihin olmaktan öte bir yanımız olduğunu bize kanıtlamaları bakımından ara sıra deneyimlenen duyular dışı idrak diğer adıyla DDA olaylarının faydası olabilir. Bu sayede ruhsal potansiyelimizi gerçekleştirmeye götüren daha yüksek bilgileri kazanma olasılıklarını keşfetmeye esinlenebiliriz. Kendi kendine şifa vakalarına ve bunların belli koşullarda meydana getirdiği belirgin düzelmelere ve hatta odaklanmış bir niyet vasıtasıyla fizik nesnelerin materyalize oluşu vakalarına tanık olmuş veya deneyimlemiş birçok kişi, bunların sonucundan yaşamlarını daha olumlu yönde değiştirmişlerdir. Fizik evrenin hiç de sanıldığı gibi katı ve hükmedilemez olmadığının aksine akışkan, esnek ve içsel nedenler gerektiği gibi ayarlandığında dönüşüme açık olduğunu kendi gözüyle görmüşlerdir. Kaynakça: -Psişik Becerilerinizi Geliştiriniz- Ruh ve Madde Yayınları -Evrenin Dili DDA- Ruh ve Madde Yayınları -Teorik ve Pratik Telepati- Ege Meta Yayınları -Her Şey Mümkündür-Ruh ve Madde Yayınları -Evrensel İnsan-Ruh ve Madde Yayınları -Bilinmeyen Gücümüz- Ruh ve MaddeYayınları
  17. Duyular dışı algılama yeteneği - DDA Bazen hepimiz, bizi sadece maddî yaşamla sınırlayan beş duyumuzun dışına taştığımızı fark ederiz. Telefon çalar, kimin aradığını bilirsiniz, o gün ısrarla anımsadığınız eski arkadaşınıza yolda rastlarsınız. İlk kez karşılaştığınız bir yabancının, hayatınızda önemli bir yere sahip olacağını algılarsınız. Yakınlarınızla ilgili çeşitli haberci rüyalar görür, hatta onların geleceklerine ait sezgilerin sahibi olabilirsiniz. Bütün bunlar sizin duyular dışı algılama (DDA) yeteneğinizin olduğunu gösterir. Hepimizin değişik bir şuur hâline açılan çeşitli pencereleri vardır. Şuurumuzu, şimdiki farkındalığımızın ötelerine genişletme gücü, tüm varlıkların içinde saklı şekilde mevcuttur. Bu güce “Psişik Yetenek” ya da “Ruhsal Güç” adını veriyoruz. Ruhsal Gücümüz hemen hemen her gün bizi sınırlayan beş duyumuzun dışına taşmamıza neden olur ama “neden ve nasıl” sorularına yeterli cevap veremediğimiz için bu potansiyel güç de, gizli bir hazine gibi varlığımızın derinliklerinde saklı kalır. Ve yaşamda uygulama alanı bulamaz. Dünya yaşamı hepimize sunulmuş çok büyük bir armağan ve kendimizi geliştirmek için kullanılacak imkânlar dizisidir. Ruhsal Güçlerin, ilham ve önsezilerin bize sağladığı en büyük fayda, yaşamı sadece biyolojik bir varoluş biçiminden kurtarmaktır. Her şeyin ardında asıl sebebi saklıdır. Görünenin ardındaki görünmeyeni görünür kılmak ve onun nimetlerinden yararlanmak bizim doğuştan hakkımızdır. kaynak:Astroset YAŞANMIŞ ALTINCI HİS ÖYKÜSÜ: Kedim Nicky Ben üç yaşlarında olduğum yıllardan itibaren evimizin çevresinde dolanan bir kedi vardı. Bu öykü onunla ilgili. Nicky adlı bu tekir kedi bana hep çok yakın olmuştu. Birkaç yıl benimle birlikte olan Nicky, tam bir tekirdi; sağlam karakterli ve güçlü daima şefkatli ama nefret ettiği iki şeye de tepkili:yağmur ve sığırlar. Her neyse, bir gün Nicky hastalandı. Kedilerin ara sıra yakalandığı virüslerden daha ciddi bir sorunu yok gibiydi. İyileşiyor gibi olup tekrar yemek yemeğe başlıyor, hatta mırlıyordu. Böyle düşündüğüm için, erkek kardeşimle tatile gitmemin bir sakıncası olmayacağına karar verdim. Annemle babam kediye bakmak için evde kalacaklardı. Evden yaklaşık 150 mil uzakta, Cheltenham kasabasında bir otelde birkaç günlüğüne rezervasyon yaptırdık. Tatil iyi gitti; yürüyüş yaptık ve görmeye değer yerleri gezip gördük. Nicky’i çok az düşünmeme rağmen kısmen endişeliydim; çünkü söylediğim gibi, sanki iyileşiyormuş gibiydi. Tatilimizin son gecesi, o yöreye ait yerel biralardan birkaç kupa içtikten sonra yatağa gittim fakat hiçbir şekilde sarhoş değildim. Çok derin uyudum ancak, sabah 6:00 civarında aniden uyandım. Adeta birisi kulağıma şu sözcükleri haykırdı: ‘Ah Nicky!’ Kendimi gülünç, üzgün, rahatsız ve huzursuz hissettim. Kardeşimi uyandıramadım, bir saat kadar oturdum sonra tekrar uyumaya karar verdim. Kahvaltıdan sonra otobüsle eve geri döndük. Hala kardeşime bir şey anlatmamıştım onu üzmek istemedim çünkü evde telefon yoktu. Eve geldiğimizde kapıda babamla karşılaştık.Bize sabahın erken saatlerinde Nicky öldüğü için annemin üzgün olduğunu söyledi.Tüm hafta iyileştiğini zannetmiştik. Yanında beklemekten vazgeçen annemle babam oturma odasına geçtiğinde Nicky, sanki yavrularının olduğu kulübeye gitmek için kalkmış ve yolda yığılıp kalmış ve kalp krizinden ölmüş. Onu ilk gören annemmiş ve ‘An Nicky, sahibin buna çok üzülecek!’ diye haykırmış. Olay bu sabah saat 6:00’da olmuş. İşte öykümü öğrendiniz! Biliyorum. Hayalet öyküsü gibi değil ama sizce de olağanüstü değil mi? Ya da bu annemle benim aramda bir çeşit psişik bağ veya altıncı his! Emin değilim. Francesko Brandon, Maine/ABD İnternet Paranormal Fenomenler sayfasından
  18. 6. HİSSE BİLİMSEL ONAY Astroset olarak; sitemizin temel yayın amaçlarından biri olarak, Parapsikoloji ve Metafizik olarak adlandırılan 5 duyuyu aşan olguların bilimin ışığı altında ele alınmasının yararlarını ve gerekliliğini sürekli olarak vurguluyoruz. Hatta ülkemizde de en kısa zamanda ciddi ve bilimsel verilere dayanan Parapsikoloji ve Aşkın (Transandantal) Şuur hallerini tanıtan enstitülerin kurulmasını diliyoruz. İnsanı böylesine yakından ilgilendiren ve “Bireysel Gelişim” adına büyük bir ciddiyet taşıyan fenomenleri yaşayanların bilimsel etütler içinde incelenmesinin yararı açıkça ortada. Bu karara varmamızı siteden danışma almak isteyen binlerce genç arkadaş sağladı. Aksi halde o insanlar ya şarlatanların eline düşüyor ya da olağanüstü bir çaba ile kendi kendilerini eğitmek, zor, dar ve acılı yollardan geçmek zorunda kalıyorlar. Bütün dünya üniversitelerinde Parapsikoloji kürsüleri ve binlerce bu konularda araştırma yapan enstitü varken, bizim ülke olarak bu konuları görmezden gelmeye çalışmamız şaşırtıcı bir durum ve anlaşılır bir gerçeklik değil. Bilim adamlarına göre yapılan son deney ve araştırmalar, "altıncı his" denilen şeyin "bir söylenti ya da metafizik" olmadığı konusunda ciddi deliller ortaya koydu. Amsterdam Üniversitesi profesörlerinden psikolog Dick Bierman, tüm zamanların en "ciddi" paranormal deneylerinden birini geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdi. Bir grup "sıradan" vatandaş, Hollanda’da bir hastanede en son teknoloji ürünü cihazlarla incelendi. Prof. Bierman, beyin faaliyetleri ultrasonografik cihazlarla izlenen deneklerden bir kısmı hakkında edinilen verilerin, bu insanların "olayları önceden sezebilme" yeteneklerine sahip olduğunu kanıtladığını açıkladı. Elde edilen verilere göre beynin işleyişi, bazı kritik olaylar olmadan hemen önce belirgin bir biçimde değişerek yoğunluk kazanıyor. Geleceği Görmek Mümkün mü? Araştırma sonuçlarını İngiliz Daily Mail Gazetesi’ne açıklayan Prof. Bierman, "Şimdi araştırmayı daha da ileriye götürüp kimlerin geleceği görmekte daha başarılı olduğunu keşfetmek istiyoruz" dedi. Cambridge Üniversitesi’nin Nobel ödüllü profesörü Brian Josephson da "Şu ana kadar bulunan deliller, ’gelecekten bilgi alma’nın mümkün olduğu yönünde ikna edici. Fizik biliminde bunu yalanlamak mümkün değil" diye konuştu. Son araştırmanın doğrulanması halinde, "aniden ürperme" ve "dejavu" gibi herkesin yaşayabildiği paranormal olaylar da bilimsel düzeyde açıklanabilecek. Bu son deneylerden önce yapılan bazı istatistiki çalışmalar da altıncı his konusunda önemli ipuçları vermişti. 11 Eylül saldırılarından kılpayı kurtulanların da "aniden bastıran bir karamsarlık" ve "tıbbi bir nedeni olmayan mide ağrısı" gibi hisler yüzünden İkiz Kuleler’e gitmekten son anda vazgeçtiği belirtildi. kaynak:Hürriyet
  19. TÜRKİYE'DE YENİ RUHÇULUK / NEO-SPİRİTÜALİZM KURULMAKTA OLAN İLMİ NEO-SPİRİTÜALİZM SİSTEMİNE AİT BİRKAÇ SÖZ Dr. Bedri Ruhselman'ın 1953'de yayınlanan Ruh ve Kainat dergisinin Eylül sayısında, derginin birinci senesi dolayısıyla kaleme aldığı yazıyı değiştirmeden sunuyoruz. Yeni Ruhçuluğun (Neo-Spiritüalizm) kuruluşunu, Üstat Bedri Ruhselman'ın kendi kaleminden aktarıyoruz: “ Gelecek sayımızdan itibaren okuyucularımızı yepyeni bir istifade kaynağına yaklaştırmak imkan ve nasibine kavuşmuş bulunuyoruz. Neo-Spiritüalizma 'nın ilk basit esaslarını ve anahtarlarını bize ve en büyük ruh dostumuz Üstadın tebligatını bu sayfalarda neşretmeye başlayacağız. Bunu şimdiye kadar yapamayışımızın sebebi henüz bu işe hazırlıksız bulunduğumuz düşüncesiydi. Üstad, diğer Şarklı ve Garplı yabancı araştırıcıların irtibata geçtikleri varlıkların klasik tebligatını iyice mütalaa ettikten ve onların açıklamış oldukları bazı realiteleri hazmettikten sonra gene tatmin edilememiş olduğumuz noktaları o zamanımıza göre, yani bundan 17-18 sene evvelki düşüncelerimize göre, bizi tatmin eden tebliğler vermiş, ilk temasta bulunduğumuz yüksek bir varlıktır. Filhakika Üstad adıyla andığımız bu yüksek varlığın almış olduğumuz üstün kıymeti haiz tebligatının dünyada yeni bir realitenin ilk kapılarını açmaya bir hazırlık olduğunu, uzun zamanda kazanabildiğimiz görgü ve tecrübelerden sonra anladık. O bir başlangıçtı. O zamandan bu zamana kadar geçen müddet zarfında araya bir sürü diğer kıymetli ruh dostlarımızın tebligatı karıştı. Ve bunların her biri gene hazırlanmakta olan ve ilk kapısının anahtarı Üstad tarafından verilmiş bulunan büyük realitenin yavaş yavaş iptidai malzemelerini hazırlamak vazifesini gördüler. Bu vazifelerin verimli neticelerinden bir kısmını muhtelif isimlerde neşretmiş olduğumuz kitaplarla yayınlamayı biz de kendi üzerimize düşen bir vazife telakki ederek memleketimize ve bütün insanlığa karşı olan bu büyük borcumuzu ödemeye çalıştık. Fakat vazifemiz bitmedi ve borcumuzun en son ve en temelli kısımlarını henüz ödemedik. Zira biz de klasik bir Spiritüalizma görüşünden esas itibarıyla (Neo-Spiritüalizma) adı ile ayrılışı ifade etmiş olmakla beraber, bu ayrılığın vazıh (açık) ve esaslı hudutlarının tayinine medar (sebep) olabilecek berraklık içinde ana prensiplerimizi henüz kurabilecek bir tekamül merhalesini ikmal etmiş (tamamlamış) bulunmuyorduk. Bu yüzden, şimdiye kadar neşredilen kitaplarımız klasik spiritüalizmaya nazaran oldukça mühim yenilikleri ihtiva etmiş bulunmasına rağmen, birçok noktalarda sadece eski anlayış tarzına açık ve daha kolay anlaşılır bir tarzda izahlarını yapmış olmanın hududundan ileri gitmiş bulunmuyordu. Fakat mütemadi çalışmalarımız ve buna mukabil yukarılardan zamanla kıymetleri birbirine nazaran artarak gelen tebligatın yardımları bizi yepyeni ve en son anlamında bir Neo-Spiritüalizma sisteminin, asrımız için ancak anlaşılabilmesi mümkün en ileri realite ve materyallerini buldurmaya sevk etti. İşte bu çalışmaların ve bu yardımların neticesiyledir ki dünyamızın bugünkü yüksek tekamül durumu ile mütenasip, şimdiye kadar hiçbir taraftan dünyamıza verilmemiş büyük hakikatlere ait ilham medyomlar aracılığı ile gene yüksek varlık planı tarafından hazırlandı ve esas itibarıyla kendi şahsi bilgileri pek de ileri olmayan ve bilhassa..bu mevzularda sıfır derecesine yakın bulunan bu yeni hazırlanmış medyom dostlarımız vasıtasıyla büyük ve yepyeni hakikatleri ihtiva eden tebligat verilmeye başlandı. Bu tebligatın sayısı mahdut (sınırlı) olacaktır. Ve son gerçek realiteyi dünyamızdaki vazifelilere vermek gayesine matuf olarak tertiplemiş bulunmaktadır. İşte biz de bu işi artık bu dünya hayatımızın en ileri bir faaliyeti olarak bugün idrak etmiş bulunuyor ve 1936'da başlanmış bir (Neo-Spiritüalizma) realitesinin Üstad tarafından verilen anahtarları ile açılmış kapılarının büyük bir devresinin ve o devre içindeki son vazifelerimizin manasını şimdi daha iyi kavramış bulunuyoruz. Bu kavrayış liyakatine ancak Üstad zamanından bu son aylara gelinceye kadar, kıymetli ruh dostlarımızın yardımlarıyla süren bir hazırlık, bir araştırıcılık devresinden sonra erişmiş bulunuyoruz. Ve bu idrak de bize Üstadın takriben 20 celse süren tebligatının mana, kıymet ve gayesinin hakiki değerini tanıtmış bulunuyor. Zira bu kadar uzun süren ve her biri ayrı kıymette ve ayrı fikir ve duygu zenginliği içinde bizi ve bizlerle beraber sevgili diğer araştırıcı dostları aydınlatan muhtelif varlıkların devamlı ve programlı ve birbirini tamamlayıcı, birbirine bağlı tebligatı muhitimizde gayesine varmış, vazifesini görmüş ve beklenilen neticenin tahakkuku eşiğine bizi ulaştırmıştır. Son aylardaki mesaimizde ikinci bir Üstad planının büyük bir fikir ve bilgi aydınlığı içinde vermekte olduğu tebligat, ilk Üstad planının açtırdığı Neo-Spiritüalizma sahasının ve devresinin dünyamız anlayış ve kavrayış ihtiyacına asırlarca yetecek en esaslı ve gerçek realiteleri üzerinde toplamış bulunmaktadır. Şimdiye kadar ancak iptidai materyallerini, hazırlayıcı unsurlarını elde ettiğimiz ve bir başlangıç olarak sunduğumuz Neo-Spiritüalizma realitesi prensiplerini son Üstad planından aldığımız bilgilerle ikmal ederek halen olgunlaşmış, dünyamızın yeni bir tekamül safhası için hazırlamaya ve bütün sevgili dostlarımızı ve tefekkür, tahakkuk peşinde koşan insanlığı tatmin edici bir sistem dahilinde takdim edilecek bir duruma sokmaya çalışıyoruz. Bu en zevkli ve en ileri saydığımız büyük vazifemizin herkes için faydalı bir neticeye vardığına kanaat getirdiğimiz anda bize bu liyakate ulaştırmak imkanlarını gene bir vazife halinde kazandırmış bulunan son Üstad planının tebligatı ile birlikte hazırlamış olduğumuz 'Son Neo-Spiritüalizma görüşü ile 'Ruh ve Kainat' bilgisi hakkındaki sistemimizi neşretmeye başlayacağız. Demek ki şu son dünya enkarnasyonumuzdaki insan kardeşlerimize ve dostlarımıza karşı, onların fikir ve duygu hayatlarında kendilerine faydalı bir varlık, vefakar bir kardeş, sadık bir dost olmak vazifemizin bütün hizmetlerini görmek arzu ve iştiyakımızda ve vazife isteğimizde bizi destekleyen ilk Üstadımız bu vazifemizin gerçekleşebilmesine yetecek malzeme kapısının anahtarlarını vermiş, son Üstadlarımız da (ki biz bu yüksek dostlarımıza 'Kemal Yolu Rehberleri' diyoruz) bu malzemelerin tedariki ve tarafımızdan kullanılabilmesi yol ve imkanlarının rehberi ve nazımı olmuş. Ve dünyamıza layık olduğu şimdiye kadar verilmemiş bilgilerin muhtelif kanallardan verilmesini sağlamıştır.” Bu metin Ruh ve Madde Dergisinin 50. yıl özel sayısından kısaltılarak alındı...
  20. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Kehanetler
    Kalki Kehanetleri... Hindu kutsal kitabı Bhagavad Gita'nın bir bölümünde, Tanrı Vişnu'nun dünyaya bir Avatar yani bir kurtarıcı bilge olarak yeniden doğar Vişnu insanlığı kurtarmak, kötülüğü yok etmek ve Dharma'yı yani yasayı yeniden oluşturmak için gelmiştir çünkü insan toplumu moral ve kültürel değerlerini yitirmiş ve neyin doğru, neyin yanlış olduğundan artık habersizdir. Bu noktada çok açık bir zihinle düşünmemiz gerekir; bütün dinler bir Mesih'in kendi dinleri için geleceğini öngörürken, kendi toplum ve coğrafyalarına göre isimler verirler, bazı isimlerin örtülmüş, aktüel isimlerin değiştirilmiş olasılığı da düşünülmelidir ya da çok çok eskilerde kalan yerel adlar kullanılmıştır. İşte örnekler... “... İnsanlar merhametli oldukları kadar başkalarına büyük zararlar verebilirler, Kali Çağı, zararlar çağıdır; Kali Çağı'nda rahiplerin evleri olacak, evsizler ahlaksız olacaklar, insan bu çağda öğretmenleriyle alay edecekler, sahte dinler çıkacak ve çok ilgi çekecekler ve iyileri kandırmak için hileler yapacaklar; evlilik çok basitleşecek çünkü kadın ve erkek bunu kabul edecekler. İnsanlar dostluk yaparken yalancı, dolandırıcı olacaklar, ancak iltimas yaparken yüce gönüllü olacaklar, insanlar sadece sağlıklı olduklarında ve hacca gittiklerinde dindar olacaklar... dünya verimsiz olacak, ırmaklar taşacak, kadınlar konuşmaktan fahişeler gibi zevk alacaklar ve düşünceleri kocalarından uzak olacak; düşük sınıflardan doğanların rahip ve yönetici olmalarına karşı çıkılmayacak; yağmurlar bulutlardan düzensiz yağacak; toprak bereketsizleşecek; halk vergilerin altında ezilecek; bal, et ve meyve yerine kökleri yiyecekler; Kali'nin ilk çeyreğinde halk Yaratıcı ile alay edecek; ikinci çeyrekte halk artık Yaratıcı'nın adını hecelemeyecek; üçüncü çeyrekte insanlar melezleşecekler ve dördüncü çeyrekte insanlar aynı düzende olacaklar, ırklar bir hiç olacak; Yaratıcı'yı unutacaklar ve dini çalışmalar kalkacak.” I. Kalki Purana (1;23-38) kaynak:kehanetler ve kahinler
  21. 2009’un zorlu günlerini artık arkamızda bırakıyoruz. 2010 yılı etkileri, tahminlerinizin ötesinde çok büyük gelişmelerin yaşanacağı bir Türkiye’ye işaret ediyor. Oğuzhan Ceyhan Uzman Astrolog 2009’un zorlu günlerini artık arkamızda bırakıyoruz. 2010 yılı etkileri, tahminlerinizin ötesinde çok büyük gelişmelerin yaşanacağı bir Türkiye’ye işaret ediyor. İstatistiksel Astrolojik gözlemlere göre, Uranüs’ün burç değiştirdiği yıllar dünya üzerinde büyük gelişmelerin, köklü değişimlerin olduğu yıllar olarak bilinir. Uranüs teknolojiyi, teknolojik nimetleri, bilinç üstünü ve korteksi temsil eder. Merkür ile birlikte iletişimi ve insanlığın üst bilincindeki değerleri, teknolojiyi ve ticareti de yönetir. 2010 yılında çok büyük teknolojik ilerlemeler yaşayacağız. Yeni uçak modelleri hava taşımacılığına olan ilgiyi arttırırken, güvenliği de ön plana çıkartacak. Atom altı parçacıkların ve kuant dünyası ile ilgili sırların daha ön planda yer alacağı ve tabu diye nitelendirilen şeylerin fazlası ile konuşulacağı bir döneme giriyoruz. Tabii ki, geleneksel olanın hızla yıkılacağı, geleneksel olmayanın ise daha ön planda bulunacağı bir döngü de geliyor. Daha bohem bir yaşam tarzı en azından batı ülkelerinde gündeme otururken, bizler gibi Ortadoğu kökenli ülkelerde ise bu geçişi yaşarken büyük sancılar da çekeceğiz. kaynak:ntvmsnbc
  22. Nümeroloji Okültizm’in bir dalı olup, evrenin sayısal bir kurgu içerdiğini, evrendeki hiçbir şeyin rastlantıya dayanmadığını, her şeyin sayısal bir düzen içinde meydana geldiğini varsayar ve sayılarla ilgili çeşitli analitik ve sentetik çalışmalarla, evrendeki ve olaylardaki gizli yasa ve ilkeleri keşfetmeyi amaçlar. Bizler “düzen” anlamına gelen bir kozmosta yaşıyoruz. Atomdan güneş sistemine kadar bütün kainat bir düzen içindedir. Ve düzenin olduğu yerlerde tesadüflere yer yoktur. İnsanlar asırlardır bu düzenin sırlarını ve onu çözebilecekleri formüller bulmaya çalışıyorlar. Zamanla spiritüel bir öğreti olan “nümeroloji” ortaya çıkmıştır. Bu öğreti hem astrolojide hem de diğer gelecek habercisi sistemlerde (örn. tarot), ayrıca da değişik mitolojilerde, efsanelerde ve dinlerde önemli bir yere sahip olmuştur. Sayıların anlamını konu alan eski bilgelik, Maya Uygarlığı, Mısırlılar, Kaldeliler, Sümerliler ve Yunanlılar tarafından çok kullanılırdı. (Pisagor, kainattaki her şeyin belli ölçülere ve sayıları göre düzenlendiğini savunmaktaydı.) Nümeroloji sayesinde, kişisel yaşam görevinizi öğrenebilir, kariyerinizi ve ilişkinizi etkileyebilecek bir hayat planı oluşturabilirsiniz. Ayrıca isminizin analizini yaparak / yaptırarak kendiniz hakkında daha çok şey öğrenebilirsiniz. “Nomen est omen” latince bir deyimdir ve “ad işarettir” anlamına gelir. Bu deyim, insanın isminin yine onun kaderiyle yakın bağlantıda olduğunu dile getirir. Adımız tesadüf değildir o, bizlere doğum haritası misali, kaderimizi açıklar. Bir çok sanatçı, adlarının yaptıkları sanata uymadığını düşünerek, onu değiştirmek ister ve kendilerine yeni bir ad koyarlar. Onlara göre bu yeni isimle sanatlarını daha güzel ifade edecekler ve daha çok başarılı olacaklardır. Nümeroloji ve tezatlar Aslında nümeroloji bilinen en eski bilimdir, çünkü başlangıçta tek bir şey vardı: “bir” veya teklik. Bu teklik Tanrı olarak da adlandırılırdı. Mitolojiye bakıldığında bu cennet sayılırdı, ta ki Adem ve Havva “farkındalık ağacından” yiyip, iyiyi ve kötüyü fark edene kadar, yani tezatlığa, ikiliğe düşene kadar. Ve böylece algılamamızda tezatlar önemli bir yer tutmaya başlamıştır. Hayatta her şeyin iki yüzü vardır: yüksek – alçak, şişman – zayıf, karanlık – aydınlık, zengin – fakir, erkek – kadın, savaş – barış vs. Dünyada tek bir yüzü olan hiçbir şey yoktur. “İki” böylece ilk eşi (çifti) oluşturmuş ve evrensel geometrinin, bilimsel – analitik dünyamızın öncüsü olmuştur. Diğerleri gibi bizim çağımız da iki sayısına oldukça bağlıdır, çünkü o ayırır, böler ve ayırt eder. Temel sayılar (1 – 9) Sayı 1 İlk tek haneli sayı, başlangıcı ve yaratılışı sembolize eder. Bilim bunu ilk enerji ışını olarak ifade ederdi. 1 sayısından tüm diğer rakamlar çıkar, daha doğrusu onu takip etmektedirler. Ezoterik açıdan bakıldığında o kök prensibi, tanrısal normdur. “Ben varım” söylemini temsil eder ve her şeyin birimi veya ölçüm cetvelidir. 1 sayısı erkek sayılır: aktif, atak, yaratıcı. 1’in sembolü nokta işaretidir. Sayı 2 1 sayısı tezatlığa düştüğünde, 2 rakamı ve böylece tamamlanmış bir eş (çift) oluşur. Ancak 2 sayısının amacı teklik değil, bütünlüktür. Vücudumuzdaki bir çok organın – özellikle iletişim veya çiftleşmeyle ilgili olanların – eşi vardır. Örn. Akciğer kanadı, böbrekler veya üreme organları. Bu yüzden 2 sayısı dişi taraftır ve anaçtır. Sabırlı, duyarlıdır, kolay uyum sağlar, denge ve uyum arayışını temsil eder. 2’nin sembolü: iki ucu olan çizgi. Sayı 3 3 sayısı toplumsal iletişimi temsil eder. O, eşten dışa doğru yönelip, 1 ve 2’nin özelliklerini birleştirir. Bu sayı iletişim ihtiyacını ve yaşama katılma isteğini güçlü bir şekilde dile getirmektedir. Hıristiyanlığa göre bu sayı tanrısal bir sayı olup Tanrı – Baba (İsa) – Kutsal Ruh üçlük bütününü simgeler. 3 sayısının temsil ettiği başka üç bütünler de vardır: baba – anne – çocuk, doğum – yaşam – ölüm, beden – zihin – ruh veya bilinç üstü – bilinç – bilinç altı. 3’ün sembolü: Piramit veya üçgen (ilk kapalı şekil). Sayı 4 Başka hiçbir sayı sağlamlığı ve dayanıklılığı bu kadar ifade edemez. 4 sayısının sembolü kare şeklidir. Onda kurallar, sistemler, düzen ve güven saklıdır. Bildiğiniz gibi 4 tane ana yön, 4 element ve 4 mevsim vardır. Ezoterik açıdan 4, yaratılış efsanesinin günüdür, çünkü mitolojiye göre yer 4. günde yaratılmıştır. İki sayısında olduğu gibi 4 sayısı da denge ve uyum yayar. Sayı 5 5 el ve 5 ayak parmaklarına sahibiz. 5 sayısı, 1 ve 9’un tam ortasında yer alır. Piramit şekli bu sayının da sembolü sayılır. Piramidin yükselen sol çizgisinin üzerinde 1 ve 2 sayıları, tepesinde taç olarak 3 sayısı, alçalan sağ çizgisinin üzerinde ise 4 ve 5 sayıları bulunur. 5’in başka bir sembolü ise 5 şualı yıldız işaretidir. Eğer bu işaretin tepesi yukarı gösterirse, bu beyaz, yani iyi sihirli (büyülü) güçlere işaret eder, eğer tepesi aşağıyı gösterirse, kara büyüyü, negatif sihirleri vs. anlatır. 5 sayısı 3 kişilik küçük bir ailenin dışına çıkarak, artık bir grup oluşturmuştur. Sayı 6 Bu sayı da denge ve uyumu çabalar. Sembolü altı uçlu yıldızdır ve bu sembol zamanında Yahudileri büyük acılar çektirmiştir, çünkü o Hitler rejiminde Yahudi yıldızı olarak deklare edilen Davut yıldızıdır. Bu yıldız eski çağlarda “bilgelerin taşı” olarak bilinirdi. Altı uçlu yıldız iki içi içe çizilmiş üçgen şeklidir. Bir üçgenin tepesi yukarı, diğerininki ise aşağı doğru bakar. Burada gizli olan anlam şudur: Tepesi yukarıda olan üçgen, insanlığın Tanrı’ya ulaşma çabasını, tepesi aşağı bakan üçgen ise, Tanrı’nın yukarıda olduğunu ve insanlığa giden temeli oluşturduğunu ifade eder. Bal petekleri de 6 köşelidir ve mümkün olan en tasarruflu düzene işaret eder. Sayı 7 Mitolojide, efsanelerde ve masallarda sıkça rastladığımız bir sayıdır: 7 cüceler, 7 gök vs. Bedenimizde 7 tane ayrı Chakra (enerji merkezleri) bulunulur. İnsan her 7 senede bir gelişim devresi yaşar: 7 yaşında okula başlar, 14 ergenlik yaşıdır, 21 yaşında yetişkin olur, 28 yaşında aile yaşamı başlar (bu 35 -42 yaşına kadar uzayabilir) ve 49 yaşında (7x7) ise tamamlanmış olur. Ve sonra bu sirkülasyon yeniden başlar, hem de daha yüksek bir gelişim aşamasında ve bu yaşa kadar edinilen tecrübeler hazinesi kullanılarak. Bu yüzden 7 sayısı kutsal sayı olarak adlandırılırdı. Sayı 8 8 sayısına güç, imparator ve kral, Tanrı ve sonsuzluk ( " = sonsuzluk işareti) ve bunların yanında yine sağlamlık ve dayanıklılık (2x4) yazılmıştır. Yatay veya çapraz haldeki sekiz bir sihir işareti olup, aynı zamanda şifalı enerji yayan Tibet sekizi olarak da bilinir. 8’in ortası bir X işaretidir, bu da Kineziyoloji’de beyin-entegrasyonu için önemli bir semboldür. Sayı 9 Dokuz, tek haneli sayıların en büyüğüdür. O, bitirmeyi veya tamamlamayı ifade eder. Ondan sonra yeni bir devre başlar, örn. 10’dan 19’a kadar. O, başka bir devreye geçişi simgeler. Kişisel Sayılar Doğumumuzla birlikte 4 ayrı kişisel sayılarla bütünleşmekteyiz. Bu sayılar, bir doğum haritası gibi, yaşamımızda öğrenmemiz gereken derslerle ilgili bizleri aydınlatır. Bu 4 kişisel sayılar doğum tarihimiz ve ismimizin birleşiminden oluşmaktadır. Bunlar, 1. kişisel sayımız: çevremizle olan ilişkimizi tasvir eder, 2. ruh sayımız: gerçek dileklerimiz ve beklentilerimizle ilgili bilgi verir, 3. yaşam çizgisi sayımız: gerçek kaderimizi açığa çıkartır, 4. kader sayımızdır ve gelecekte yaşamımızı hangi esaslara bağlı olarak düzenlememiz gerektiğini gösterir. Kişisel Sayımız Bu sayı, şahsımız ve çevremizle olan ilişkiyi tasvir eder. Böylece diğer insanlar üzerinde nasıl bir etki yaptığımızı, onların bizimle ilgili izlenimlerini ve davranışlarımızın çevremiz tarafından nasıl değerlendirildiğini öğrenmiş oluruz. Kişisel sayı, isimdeki ünsüz harflerden meydana gelir. (İsmin tamamı alınır.) Ruh Sayımız Ruh sayımız, ruhumuzdaki gerçek dileklerimiz ve beklentilerimiz, davranışlarımızın sebebini oluşturan hedef ve ideallerimiz hakkında bizi bilgilendirir. Bu içsel tetikleyiciyi tanıdığımızda ancak, gizli özlem ve içsel güçlerimizle davranışlarımız arasında bir uyum yakalayabiliriz. Ruh sayısının temeli, isimdeki ünlü harflerdir. (İsmin tamamı alınır.) Yaşam Çizgisi Sayımız Gerçek kaderimizi açıklar ve yaşamda asıl öğrenmemiz gerekeni gösterir. Bu sayı, yaşam yolumuzdaki provokasyonlar, şanslar ve başarı olanakları ile ilgili bizi bilgilendirir. Hayatta hangi dersleri edinmemiz gerektiğini bildiğimiz sürece bunları sahiden gerçekleştirmemiz mümkün olur. Yaşam Çizgisi sayımız bize ayrıca dünyadaki yerimizi ve gelişme olanaklarını gösterir. Sayı, ismin tamamındaki harflerden oluşur. Kader Sayımız Kader sayımız, gelecekteki yaşantımızı hangi esaslara bağlı olarak sürdürebileceğimizi gösterir. Ayrıca var oluşumuzu şekillendiren ve önümüzdeki yolu etkileyecek olan şartları ve fırsatları da tanıtır. Doğuştan beri sahip olduğumuz beceri ve yetenekler daha net anlatılır. Kader sayısı, doğum tarihimizden (gün + ay + yıl) meydana gelir. İsim Analizi İsimlerin numaral, sayısal titreşimini öğrenmek için, alfabenin her harfine bir sayı değeri verilmiştir. A = 1, B = 2, C =3…., I = 9, J = 10 / 1 (10’un çapraz toplamı = 1), K = 11 / 2 (11’in çapraz toplamı = 2), S = 19 / 1 (1+9 =10 = 1), T = 20 / 2, U = 21 / 3, Z = 26 / 8. Bu hesaplamaya göre şu harf / sayı tablosu oluşur: 1 = A, J, S 2 = B, K, T 3 = C (Ç), L, U (Ü) 4 = D, M, V 5 = E, N, W 6 = F, O (Ö), X 7 = G (Ğ), P, Y 8 = H, Q, Z 9 = I (İ), R 9’dan büyük sayıların mutlaka çapraz toplamı alınır ve tek haneli temel sayı elde edilir. Örnek: MERVE isminin sayısal titreşimi 9’dur. (4+5+9+4+5 = 27 = 2+7= 9) 11, 22, 33, 44, 55… gibi tekrarlı sayılar kısaltılmamaktadır, çünkü onlar kılavuz sayılardır. Ve tasvirleri ona göre yapılır. Örneğin 33’ün çapraz toplamı 6 eder. Sonuç, temel sayısı 6 ve kılavuz sayısı 33 arasında gidip gelmektedir. Kılavuz sayısı daha güçlüdür. İsmini temsil ettiği insandan büyük beceriler talep eder, hatta en yüksek kazanç (başarı) olanakları da sunabilir. Eski Mısır ve Yunan'da nümeroloji Nümeroloji bilgilerinin gelecek veya gizli şeyler hakkında bilgi edinmeye yönelik olarak kullanılmasıyla ilgili alana ise aritmansi adı verilir. Eski Yunan ve Kalde’de uygulanan aritmansi ya da aritomansi “sayılar bilimi” denilen nümerolojinin öncüsü olarak görülür. Nümeroloji’nin Batı’daki gelişimi, esas olarak, “sayılar bilimi ilâhî güçler bilimi demektir” diyen Pisagor’la başlamıştır. Pisagor’a göre, evren sayılar üzerine kurulmuş bir sistem olup, evrendeki ahenk sayıların bir uyumudur. Fakat sayılar bilimine Yunanlılar’dan çok daha önce Mısır’da önem verildiği bilinmektedir. Nitekim esin kaynağı eski Mısır bilgeliği olan inisiye Pisagor’un nümeroloji ile ilgili sözlerini eski Mısır bilgeliğini yansıtan Hermetika’da bulmaktayız: “Mükemmel işleyen evren, sayıların gücüyle düzenlenmiştir.” Sayıların seslerle ilişkilendirilmesi de, tarihçilere göre yine eski Mısır’da başlamıştır. Eski Mısır’ın İsis misterleri inisiyeleri 22 sayısına çok önem verirlerdi. Yirmi iki sayısını kutsal saydıklarından ezoterik anlamını çok gizli tutmuşlarsa da, dinsel işlemlerde bu sayıyı kullandıkları bilinmektedir. Mısır’ın 22 sırrı, hermetik bilgeliğin Mısır’dan Avrupa’ya geçişiyle Okültizm’de 22 arkan ya da anahtar biçimine dönüşmüştür. Fakat Avrupa’da Okültizm’in ortaya çıkışından çok önce, Mısır’ı ziyaret eden Pisagor bu sayının önemini öğrenmiş bulunuyordu. Nitekim Pisagor matematikteki ünlü “pi” sayısını 22’yi 7’ye bölerek bulmuştur. Bu sayının daha sonra Dante’nin İlâhî Komedya eserinde kullanmış olduğu görülür. 22 gibi 11 ve 33 de nümerolojide “üstad sayılar” olarak kabul edilir.Tradisyonlarda en çok sözü edilen sayılar 1, 2, 3, 4, 5, 7, 12, 22, 40 ve 50’dir. İbraniler'de nümeroloji Fakat harflere nümerik değerler verilerek harflerle sayıların ilişkilendirilmesi alanında en yoğun çalışmaları kabalistlerin yapmış oldukları bilinmektedir. İbrani alfabesini kutsal alfabe olarak gören kabalistlere göre İbrani alfabesinin 22 harften oluşması bir rastlantı değildir. Fenike alfabesi gibi, bu alfabenin de 22 harften oluşmasında eski Mısır'ın hermetik etkisi olduğu sanılmaktadır. Kabalistler 22 sayı ve harfi 3+7+12 biçiminde üç grupta ele alırlar. Bunlardan 3 temel harf semavi alemi, evrensel kökeni, başlangıcı temsil eder. Sonraki 7 "düalite harfi" "bilinçle idrak edilebilir âlem"in, yani aracı âlemin karşılığıdır. Kalan 12 harf ise duyularla algılanabilir âlemin karşılığıdır. Sayılarla ilgili kabalistik çalışmalar gematria, temurah ve notarikon adları altında üç ayrı uzmanlık alanı oluştururlar. Araplar'da nümeroloji Aslında, Kabalistlerin 3+7+12 biçimindeki üç gruplu sistemi Yahudiler'e özgü değildir, eski Mısır, Fenike ve eski Etyopya'nın hiyeratik alfabe harflerinde ve Arap alfabesi harflerinde de uygulanmaktaydı. (Arap alfabesi de çok önceleri İbrani alfabesi harflerine denk düşen 22 harften oluşmaktaydı.) Harflere nümerik değerler vererek yapılan çalışmalar, İslam nümerolojisinde ebced hesabı ve cifr ilmi adıyla bilinir. "Allah" sözcüğünün ebced hesabındaki sayısal değeri 66’dır. kaynaklar vikipedi Esin Uzer http://www.turkish-media.com/astroloji/numeroloji/

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.