-
İçerik Sayısı
59 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
ser-kan tarafından postalanan herşey
-
ayrıca sana bunları nerden okudugunu yada bu hikayeleri kimlerden edindiğinide sormuyorum çünkü islamiyeti ve hz.muhammad(s.a.v) efendimizi o mübarek insanı kötülemek için ellerinden geleni yazıp çizmekteler... sen yaşadıgımız zamandaki şehler efendiler dini aracı olarak kullanan kötü niyetli insanlarla peygamber efendimizi karıştırıyosun.. allah(c.c)ın izni ile onun o yaşadıgı mütevazı hayatı anlayan yaşayan çok az mümin insan var zaten bende yaşadıgımı söylemiyorum allah(c.c) inşallah banada nasip eder... velhasıl bu fani dünyada herkeze bir gün ölüm gelecek orada ak koyun kara koyun meydana çıkacak nede olsa ;her canlı ölümü tadacak; ............................Gel, gel, ne olursan ol yine gel, İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel, Bizim dergahımız, umitsizlik dergahı değildir, Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel... Ben yaşadıkça Kur'an'ın bendesiyim Ben HZ.MUHAMMAD'in ayağının tozuyum Biri benden bundan başkasını naklederse Ondan da bizarım, o sözden de bizarım, şikayetçiyim... MEVLANACELALEDDİNRUMİ ..........................ALLAHÜMME SALLİ ALA MUHAMMAD....................................
-
7- RASÛL-İ EKREM (S.A.S.)'İN ÜSTÜN AHLÂKI "Allah'ım beni ahlâkın en güzeline yönelt. Kötü ahlâktan uzaklaştır"(464). Rasûlüllah (s.a.s.)Efendimiz, simâca insanların en güzeli, ahlâk yönünden de insanların en üstünüydü(465). "Sizin en hayırlınız, ahlâken en üstün olanınızdır." (466) "Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim".(467) buyurmuştu. Nitekim Kur'ân-ı Kerîm'de "Aziz Peygamberim, şüphesiz sen en üstün bir ahlak üzeresin", buyurulmuştur.(468) Rasûlüllah (s.a.s.)'in yaşayışı, Kur'ân-ı Kerîm'in sanki canlı bir tablosuydu. Eşi Hz. Âişe'den Rasûlüllah (s.a.s.)'in ahlâkı sorulunca: -"Siz Kur'ân-ı Kerîm okumuyor musunuz? O'nun ahlâk'ı Kur'ân'dan ibâretti"" diye cevâp vermişti.(469) Çünkü O'nun yaşayışı ve bütün davranışları Kur'ân-ı Kerîm'in insanlara gösterdiği hidâyet yolunun uygulanmasıydı. Nitekim, sâdece sözleriyle değil, yaşayışı, fiil ve davranışlarıyla da uyulması gereken en güzel örnek olduğunu Yüce Kitâbımız Kur'ân-ı Kerîm beyân etmektedir: "Sizin için Allah Rasûlünde en güzel örnek vardır".(470) Rasûl-i Ekrem (s.a.s.) güler yüzlü, nâzik tabîatlı, ince ve hassas rûhlu idi. Katı yürekli, sert ve kırıcı değildi. Ağzından sert ve kaba hiç bir söz çıkmazdı. Kur'ân-ı Kerîm'de bu konuda: "Allah'ın rahmeti eseri olarak, sen onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalbli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi."(471/1) buyrulmaktadır. Rasûlüllah (s.a.s.) başkalarını tenkit etmez, kimsenin ayıbını yüzüne vurmazdı.(471/2) Yanlış ve hoşlanmadığı bir davranış görürse, "içinizden bazı kimseler, şöyle şöyle yapıyorlar..." şeklinde, bu davranışları yapanların kim olduklarını belli etmeden ve hiç kimseyi kırmadan yanlış ve hataları düzeltirdi.(472) Kimsenin sözünü kesmez, konuşması bitinceye kadar dinlerdi. Tartışmayı sevmez, sözü gereğinden çok uzatmazdı. Kendini ilgilendirmeyen şeylerle meşgul olmaz; kimsenin gizli hallerini araştırmazdı. Allah'a hürmetsizlik olmadıkça, şahsına yapılan kötülükleri, ne kadar büyük olursa olsun, bağışlar, eline imkân geçince öc almayı düşünmezdi. Ancak Allah'ın yasaklarını çiğneyenlere hak ettikleri cezâyı verirdi.(473) Nitekim, Mekke'nin fethedildiği gün, daha önce kendisine her türlü kötülüğü ve hakareti reva gören Mekke müşriklerine: -"Bugün size geçmişten dolayı azarlama yok", (Yûsuf Sûresi, 92) serbestsiniz diyerek hepsini affetmişti.(474) İffet ve hayâ yönünden, köşesinde oturan bâkire kızdan daha utangaçtı.(475) "Hayâ imandandır".(476) "Hayâ ancak hayır getirir"(477) buyurmuştur. Bir şeyden hoşlanmadığı zaman açıkça söylemez, bu durum yüzünden anlaşılırdı.(478) Hiç bir yemeği beğenmezlik etmez, arzu etmezse yemezdi(479). Elini yıkamadan ve "Besmele" çekmeden yemeye başlamaz. Allah'a hamdetmeden de sofradan kalkmazdı. Bütün insanları eşit tutar, zengin-fakir, efendi-köle, büyük-küçük ayrımı yapmazdı. Mekke'nin fethi esnâsında Fâtıma adlı bir kadın hırsızlık yapmış, soylu bir âileden olduğu için bu kadına cezâ verilmemesi istenmişti. Bu olayla ilgili hutbesinde Rasûl-i Ekrem: "Sizden önceki ümmetlerin helâk edilmeleri ancak şu sebepledir: Onlar, içlerinden zengin ve soylu bir kimse hırsızlık yaptığı zaman onu bırakırlar fakir ve zayıf bir kimse çaldığında ise ona cezâ verirlerdi. Allah'a yemin ederim ki, Muhammed (s.a.s.)'in kızı Fâtıma da çalmış olsaydı, muhakkak elini keser, cezâsız bırakmazdım" (480) buyurdu. Her bakımdan kendisine güvenilirdi. Verdiği sözü mutlaka zamanında yerine getirirdi. Dürüslükten ayrıldığı, şaka bile olsa yalan söylediği hiç görülmemiştir. Bu yüzden O'na henüz Peygamber olmadan "Muhammedü'l-emîn" denilmişti. Nitekim Peygamberliğini ilan ettiği zaman, iman etmeyenler bile O'na "yalancı, yalan söylüyor", diyememiştir.(481) En yakın hısımlarını Safâ tepesine toplayıp onları İslâm'a dâvet için, "Size şu dağın arkasında düşman atlılarının bulunduğunu söylersem, bana inanır mısınız?" dediği zaman: "Hepimiz inanırız çünkü Sen yalan söylemezsin" diye cevâp vermişlerdi.(482) Kendisi böyle olduğu gibi, herkesin dürüst olmasını isterdi. "Doğruluktan ayrılmayınız, çünkü doğruluk, iyilik ve hayra götürür, İyilik ve hayır da, kişiyi Cennet'e ulaştırır. Kişi doğru söyleyip doğruluğu aradıkça, Allah katında sıddîkler zümresi'ne yazılır. Yalan sözden ve yalancılıktan sakınınız. Çünkü yalan insanı kötülüğe sevkeder. Kötülük de kişiyi Cehennem'e götürür, İnsan yalan söylemeğe ve yalanı aramağa devâm ede ede, Allah katında nihayet yalancı yazılır" (483), buyurmuştur. Rasûlüllah (s.a.s.) insanların en cömerdi ve en kerîmiydi. (484) Eline geçen her şeyi muhtaçlara dağıtır, kimseyi eli boş çevirmezdi.(485) "Ben ancak dağıtıcıyım, veren Allah'tır", der(486) ihtiyâcından fazla bir şeyin kendinde veya evinde bulunmasını istemezdi. "Uhut Dağı altına çevrilip de benim olsa, borcum için ayıracaklarım müstesna, ondan tek bir dînârın bile üç geceden çok yanımda kalmasını istemezdim" (487) buyurmuştur. Son derece mütevâzi ve alçak gönüllü idi. Bir topluluğa geldiğinde, kendisi için ayağa kalkılmasını istemez, nereyi boş bulursa, oraya otururdu. Arkadaşları arasında otururken ayaklarını uzatmazdı. Arkadaşları her işini yapmayı kendileri için şeref ve cana minnet saydıkları halde, bütün işlerini kendi görür, ev işlerinde hanımlarına yardım ederdi.(488) Methedilmesini ve aşırı hürmet gösterilmesini istemez,"Hristiyanların Meryem oğlu İsâ'ya yaptıkları gibi yapmayınız. Ben sâdece Allah'ın elçisi ve kuluyum"(489) derdi. Fakîr kimselerle düşüp-kalkmaktan, yoksulların, dulların, kimsesizlerin işlerini görmekten zevk alırdı. Bulduğunu yer, bulduğunu giyer, hiç bir şeyi beğenmezlik etmezdi.(490). Yiyecek bir şey bulamayıp aç yattığı bile olurdu. Bütün işlerini tam bir düzen ve nizâm içinde yapardı. Namaz ve ibâdet vakitleri, uyku ve istirahat için ayırdığı saatler, misâfir ve ziyâretçilerini kabûl edeceği vakitler hep belirliydi. Vaktini boş geçirmez, her ânını faydalı bir işle değerlendirirdi. "İnsanların çoğu iki nimetin kıymetini takdirde aldanmışlardır: Sıhhat ve boş vakit", buyurmuştur(491). Ahlâklı ve faziletli sanılan nice kimseler, yakından tanındığı zaman, pek çok kusurlarının bulunduğu görülür. İnsanı en yakından tanıyan, onun iç yüzünü ve bütün gizli hallerini en iyi bilen, şüphe yok ki eşidir. Rasûl-i Ekrem (s.a.s.) ilk vahiy'den sonra gördüklerini anlattığı zaman eşi Hz. Hatice: -"Allah'a yemin ederim ki, Cenâb-ı Hak hiç bir vakit seni utandırmaz. Çünkü sen akrabanı gözetirsin, işini görmekten âciz kimselerin ağırlıklarını yüklenirsin, fakîre verir, kimsenin kazandıramayacağını kazandırırsın. Misâfiri ağırlarsın, Hak yolunda herkese yardım edersin..." diyerek(492) O'nun Peygamberliğini hemen kabûl etmiş, en küçük tereddüt göstermemiştir. Çocukluğundan itibâren 10 yıl hitzmetinde bulunan Hz. Enes: -Rasûlüllah (s.a.s.)'e 10 yıl hizmet ettim. Bir kere bile canı sıkılıp, öf, niçin bunu böyle yaptın, neden şunu şöyle yapmadın, diye beni azarlamadı", demiştir.(493) Kâinâtın Efendisi, Rabbımızın Yüce Elçisi Sevgili Peygamberimizin büyüklüğünü, üstün ahlâkını ve örnek yaşayışını gerektiği şekilde bu satırlar içinde anlatmak şüphesiz mümkün değil. O'nun büyüklüğünü ve ahlâkının yüceliğini bir parça sezdirebilmişsem, kendimi bahtiyâr sayarım. "Dünya neye sâhipse, O'nun vergisidir hep; Medyûn O'na cem'iyyeti, medyûn O'na ferdi. Medyûndur o Masûm'a bütün bir beşeriyyet; Yâ Rab, bizi mahşerde bu ikrâr ile haşret"(494). Salât ve selâm O'na, âline, ashâbına ve yolunda olanlara. (464) Müslim, 1/535 (Hadis No: 771) (465) el-Buhârî, 4/ 1819 (Hadis No, 2337); Tecrid Tercemesi, 9/311 (Hadis No:1449) (466) el-Buhârî, 4/166; Müslim 4/1810 (Hadis No 2321); Tecrid Tercemesi 9/318 (Hadis No:1456) (467) Mâlik, el-Muvatta, 2/904 (neşr, M. Fuad Abdülbaki) Kahire, 1370/1951 (468) Nûn Sûresi, 4 (469) Müslim, 1/514 (Hadis No: 746) (470) el-Ahzâb Sûresi, 21 (471/1) Âl-i İmrân Sûresi, 159 (471/2) el-Buhârî, 4/167; Tecrid Tercemesi, 9/321 (Hadis No: 1460) (472) Ebû Dâvûd, 2/550 (473) el-Buhârî, 4/166; Müslim, 4/1813 (Hadis No: 2327); Ebû Dâvûd, 1/550; Tecrid Tercemesi, 9/319 (Hadis No: 1457) (474) İbn Hişâm 4/54; İbnü-l Esîr, a.g.e., 2/252; Zâdü'l-Meâd, 2/394; Tecrid Tercemesi, 10/340-341 (475) el-Buhârî, 4/167; Müslim 4/ 1809 (Hadis No: 2320); Tecrid Tercemesi, 9/320 (Hadis No: 1459) (476) el-Buhârî, 1/11; Tecrid Tercemesi, 1/32 (Hadis No: 23) (477) el-Buhârî 7/100; Tecrid Tercemesi, 12/163 (Hadis No: 2001) (478) el-Buhârî 4/167; Tecrid Tercemesi, 9/321 (Hadis No: 1460) (479) el-Buhârî 4/167; Tecrid Tercemesi, 9/321 (Hadis No: 1461) (480) el-Buhârî, 5/97 ve 8/16 (481) el-Enâm Sûresi, 33 (482) Tecrid Tercemesi, 9/285 (483) el-Buhârî, 7/95; Müslim, 4/2013 (Hadis No. 2607); Ebû Davût, 2/593; Tirmizi 4/347 (Hadis No: 1971) (484) el-Buhârî, 4/167; Müslim, 4/1802 (Hadis No: 2307) (485) Müslim, 4/1805 (Hadis No:2311) (486) el-Buhârî, 1/26; Müslim, 2/719 (Hadis No:1037) (487) el-Buhârî, 3/82; Tecrid Tercemesi, 7/376 (Hadis No: 1075); Riyâzü's-Sâlihîn, 1/501-503 (Hadis No: 467-468) (488) el-Buhârî, 1/64, 1/193; Tirmizi, 4/654 (Hadis No: 2489) (489) el-Buhârî, 4/142; Tecrid Tercemesi, 9/213 (Hadis No: 1405) (490) el-Buhârî, 4/167 (491) el-Buhârî, 5/170; Tirmizi, 4/550 (Hadis No: 2304) (492) el-Buhârî, 1/3; Tecrid Tercemesi, 1/3-10 (Hadis No:3) (493) el-Buhârî, 7/82; Müslim, 4/1084 (Hadis No: 2309); Tecrid Tercemesi, 12/148 (Hadis No: 1987) (494) Mehmet Akif, Safahat, VII. Kitap (Gölgeler), "Bir Gece" başlıklı şiirden. arkadaşım ne sen nede ben dünya üstünde yaşayan hiçbir varlık onun tırnağındaki kiri bile olamaz... ayrıca sen insanın içindeki sevgiyi bilemez ve yargılayamazsın bütün müslümanları aynı kefeye koymuşsun bu konulara at gözlüğüyle bakıyosun.. ne sen benden üstünsün nede ben senden üstünüm.. büyüklük üstünlük alemlerin rabbi tam hüküm ve hikmet sahibi ALLAH(c.c)'ındır... .........................................ALLAHÜMME SALLİ ALA MUHAMMAD.....................
-
tamam basın özgür olsun onda hem fikiriz ama basın yaptıgı haberi iyi degerlendirip yapmalı.. burada bir takımın taraftarlarından bahsetmiyoruz binlerce insanın günülden baglı oldugu ulaşılması zor bi sevgiden bahsediyoruz.. sadece biraz saygı bu karikatürü yapan yaparken ne düşünüyordu acaba o birilerinin dolduruşuna gelmedimi bu çifte standart olmuyormu birlerini sevindirmek için yapılmış bi hareket diilmi bu.... basın veya kişiler tsk yı veya başka bi kurumu eleştirir kurumlar şahıslar eleştirilir yazılır çizilir ama insanların dini konularda daha hassas daha saygılı olmasıda büyük bi önem taşır... .....................................................ALLAHÜMME SALLİ ALA MUHAMMAD.......................
-
malesef medya önündeki amcalar ulemalar bu özel dini küçük düşürüyorlar.. ama bütün müslümanları aynı kefeye koyup atamazsın gayet aklı selim mü'min insanlarımızda var islamiyeti çok güzel anlatan,allah(c.c) sevgisini kudretini büyüklüğünü gönüllere yayan hz. muhammedin yaşayış tarzını yaşatmaya çalısan çok mübarek insanlarda var... senin için (Sonra müslümandan ola ola canlı bomba olur hepsi bu kadar!!![/b]) demek kolay o insanların yaşadıgı en ufak acıyı yaşamadın ne bilim ülkemizi işgal etmediler yada anamıza bacımıza tecavüz etmiyorlar evlerimizi bombalamıyorlar kardeşimizi akrabamızı kurşunlamıyorlar.... can bogaza gelince eminim birçok insan gözünü karartır ve ne yapması gerekirse yapar..... allahümme salli ala muhammed
-
birincisi hz. MUHAMMED aşkı sevgisi dünya üzerindeki hiç bişeyle denk tutulamaz.. onu kötülüyenlere allahın gazabının üzerlerinde olmasını diliyorum.. türk silahlı kuvvetleriyle veya herhangibir başka bişeyle sen veye bi başkası hz. MUHAMMEDİ bir tutamazsın. he ben tsk ya veya atatürkün kurdugu cumhuriyete yapılan saldırıları tasvif ediyorumda demiyorum ama hz.MUHAMMED bi yana dünya bi yana... onu gönülden seven aklı selim hiç bir müslüman böyle saygısızca davranışları kabullenmez. insan anasına babasına küfür edilince çılgına dönüyor peygamperi için adamda öldürür bombada atar.. bunu imanı olmayan anlayamaz o ayrı... Bakara 212 (Medenî 87) Kafir olanlar için dünya hayatı cazip kılındı. (Bu yüzden) onlar, iman edenler ile alay ederler. Oysa ki, (iman edip) inkardan sakınanlar kıyamet gününde onların üstündedir. Allah dilediğine hesapsız rızık verir. .................ALLAHÜMME SALLİ ALA MUHAMMAD..........
-
Tanrı'ya neden inanılmaz, neden inanılır?
ser-kan şurada cevap verdi: israil başlık Dini Konular - Din - Dinler
yüce yaratan bu fani dünyada çok kısa bir zaman vermiş dünya nimetlerinden faydalanırken şükürmü edicez yoksa nankörlükmü.. rahman ve rahim olan allah'ın varlıgına birligine büyüklüğüne imanmı edicez yoksa inanmayıp kaybedenlerdenmi olucaz.. tamam dünyada bunun için seçme hakkı insanda isteeyen inanır isteyen inanmaz ama ahirette kıyamet günü isteyen cennete istemeyen cehenneme denmicek... Yûnus 60 (Mekkî 51) Allah'a karşı yalan uyduranlar kıyamet gününü ne zannederler? Doğrusu Allah'ın insanlara olan nimeti boldur, fakat çoğu şükretmezler.* Neml 73 (Mekkî 48) Doğrusu Rabbin, insanlara karşı lütuf sahibidir. Fakat onların çoğu şükretmezler. Mü’min 61 (Mekkî 60) İçinde dinlenesiniz diye geceyi, göz açıcı bir aydınlık olarak da gündüzü sizin için yaratan Allah'tır. Gerçekten Allah insanlara karşı bir lütuf sahibidir. Fakat insanların çoğu şükretmezler -
Adem ile havva ve Cübbeli Ahamet Hoca
ser-kan şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Dini Konular - Din - Dinler
Allah, her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürümekte, kimi iki ayağı üzerinde yürümekte, kimi de dört (ayağı) üzerinde yürümektedir. Allah, dilediğini yaratır. Hiç şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir. (Nur Suresi, 45) Canlıların ve insanın yaratılışı konusundaki ayetlere baktığımızda, bu yaratılışların mucizevi şekilde olduğunu açıkça görürüz. Bu mucizevi yaratılış şekillerinden biri, canlıların sudan yaratılmasıdır. Pek çok ayette açıkça ifade edilen bu bilgiye insanların ulaşmaları ise, yüzyıllar sonra mikroskobun icadı ile mümkün olmuştur. Bugün en temel ansiklopedilerde "Su, canlı maddenin en büyük öğesidir. Canlı organizmaların ağırlığının %50-90'ı sudur" ifadeleri yer almaktadır. Ayrıca bütün biyoloji kitaplarında bahsi geçen standart bir hayvan hücresinin sitoplazması (hücrenin temel maddesi) da %80 sudan oluşur. Sitoplazmanın analiz edilip bilimsel kayıtlara geçirilmesi, Kuran'ın indirilmesinden yüzyıllar sonra gerçekleşmiştir. Dolayısıyla bugün bilim dünyasının kabul ettiği bu gerçeğin Kuran'ın indirildiği dönemde bilinmesi kuşkusuz ki mümkün değildi. Ancak buna rağmen insanların keşfinden 14 yüzyıl önce Kuran'da bu bilgi apaçık ortadadır.. -
Adem ile havva ve Cübbeli Ahamet Hoca
ser-kan şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Dini Konular - Din - Dinler
YARATILIŞTAKİ ÇİFTLER Yerin bitirmekte olduklarından, kendi nefislerinden ve daha bilmedikleri nice şeylerden bütün çiftleri yaratan (Allah çok) yücedir. (Yasin Suresi, 36) Erkeklik-dişilik, "çift" kavramının bir karşılığı olmakla birlikte, ayette bahsedilen "bilmedikleri nice şeylerden" ifadesi daha geniş bir anlam içermektedir. Nitekim günümüzde ayetin işaret ettiği anlamlardan biri ile karşılaşmaktayız. Maddenin çiftler halinde yaratıldığını ortaya koyan İngiliz bilim adamı Paul Dirac, 1933 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü kazanmıştır. "Parité" adı verilen bu buluş, maddenin anti-madde denilen bir çifti olduğunu ortaya koymuştur. Antimadde, maddenin tersi özellikler taşır. Örneğin maddenin tersine antimaddenin elektronları artı, protonları da eksi yüklüdür. Yaratılıştaki çiftlere bir diğer örnek de bitkilerdir. Botanikçiler bitkilerde cinsiyet ayrımı olduğunu ancak 100 sene evvel keşfedebilmişlerdir. Halbuki bitkilerin çiftler halinde yaratıldığı Kuran'da 1400 sene önce aşağıdaki ayette açıkça bildirilmiştir: "Ki (Rabbim), yeryüzünü sizin için bir beşik kıldı, onda sizin için yollar döşedi ve gökten su indirdi; böylelikle bununla her tür bitkiden çiftler çıkardık." (Taha Suresi, 53) -
Allahın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar gerçekten ziyana uğramıştır. Nihayet onlara ansızın o saat (kıyamet) gelip çatınca, bütün günahlarını sırtlarına yüklenerek, Hayatta yaptığımız kusurlardan ötürü vay hâlimize! diyecekler. Dikkat edin, yüklendikleri günah yükü ne kötüdür! (En'am-31)
- 2.558 cevap
-
- 1
-
-
- Allahın varlığı
- Allahın yokluğu
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Bakara 212 (Medenî 87) Kafir olanlar için dünya hayatı cazip kılındı. (Bu yüzden) onlar, iman edenler ile alay ederler. Oysa ki, (iman edip) inkardan sakınanlar kıyamet gününde onların üstündedir. Allah dilediğine hesapsız rızık verir. Âl-i İmrân 90 (Medenî 89) İnandıktan sonra kafirliğe sapıp sonra inkarcılıkta daha da ileri gidenlerin tevbeleri asla kabul edilmeyecektir. Ve işte onlar, sapıklarıntakendisidirler. Mü’minûn 112. (Allah inkarcılara) "Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?" diye sorar. 113. "Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık. İşte sayanlara sor" derler. 114. Buyurur: Sadece az bir süre kaldınız; keşke siz (bunu) bilmiş olsaydınız! 115. Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız? En’âm 25 (Mekkî 55*) Onlar her türlü mucizeyi görseler bile yine de ona inanmazlar. Hatta o kafirler sana geldiklerinde: "Bu Kur'an eskilerin masallarından başka bir şey değildir" diyerek seninle tartışırlar. inanmayanlar ne yapsanız gene inanmazlar. ama unutmasınlar dünyadaki hiçbir gücün durduramıyacagı bir gerçek var 'her canlı bir gün ÖLÜMÜ TADACAK've o gün çok geç olmuş olacak....
- 2.558 cevap
-
- 1
-
-
- Allahın varlığı
- Allahın yokluğu
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Bakara (7) allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azap vardır. Bakara (9) Bunlar allah'ı ve mü'minleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değillerdir. aslında insanlıgın aradıgı bütün cevaplar kuran'da açık açık belirtilmiştir.. tabiki görebilene ve tabi allah izin verirse..
- 2.558 cevap
-
- 1
-
-
- Allahın varlığı
- Allahın yokluğu
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Tek bir bilinç, evrensel bir akıl, tüm evreni kaplamaktadır. Atomaltı maddenin kuantum doğasını araştıran bilimin bulguları, bizi hayranlık uyandırıcı şu kabulün eşiğine getirmiştir: tüm varlık, bu aklın bir dışa vurumudur. Laboratuvarlarda bunu, ilk başta enerji olarak ifade edilmiş sonra madde formunda yoğunlaşmış bilgi olarak gözlemliyoruz. Atomdan insana kadar her bir parçacık, her varlık; bir bilgi ve akıl seviyesi ortaya koymaktadır. Gerek hücrenin işleyişi, gerek maddenin atomaltı parçacıkları üzerinde yapılan bilimsel araştırmalar şu gerçeği inkar edilemez bir biçimde ortaya koymuştur: Evren ve yaşam, herşeye hakim, üstün akıl sahibi bir varlığın iradesiyle yoktan varolmuştur. Hiç şüphesiz, evreni her seviyede kuşatan bu bilgi ve aklın sahibi, üstün kudret sahibi Yüce Allah'tır. Allah bu gerçeği Kuran'da şöyle bildirmektedir: Doğu da Allah'ındır, batı da. Her nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (kıblesi) orasıdır. Şüphesiz ki Allah, kuşatandır, bilendir. (Bakara Suresi, 115)
- 2.558 cevap
-
- 1
-
-
- Allahın varlığı
- Allahın yokluğu
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler: