Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

BİR DOGMA OLDUĞU SÖYLENEN İNANCIMDAN FEVKALADE MEMNUNUM.


bekir

Önerilen İletiler

Bu forumda ve birçok yerde Genelde dinlerin ve özelde islamın dogmalardan neşet etmiş, dogmalarla örülmüş bir din olduğu, eleştiriye kapalı ve bilimsellikten uzak olduğu tezlerinin işlendiğini gördüm.

 

Ben dinimin dogmalardan oluşmadığı bilincindeyim, ancak yukarda belirttiğim iddiaların doğru olma payını bir an kabul dahi edebilirim. Dinim dogmalardan oluşuyor olsa dahi ben bunu kabullenebilirim ve bu bende bir eksikliği meydana getirmez. Yani ki gocunmam, üzülmem sözün konusu dahi değil.

 

Peki, şiddetli olarak; din olgusunun bir dogma olduğunu söyleyen (bunların ateistler olması kuvvetle muhtemeldir :D ) kişilerin derdi nedir? Soruyu biraz daha anlamlandırayım.

 

Genelde dinlerin ve özellikle islamın kendine mensup olanlara yüklemiş olduğu bir tebliğ misyonu vardır. Müslümanlar kendilerine göre (islam olmayan kötüdür inancı) başka düşüncede bulunan kimseleri doğru yola çağırmak zorundadırlar. Ancak, ataizm dininin (pardon. siz onun din olarak telakki etmeye sanırım şiddetle karşısınız ama anlatacağım) mensuplarına bu düşüncenin bir tebliğ misyonu yüklemesi diye birşey namevcut.. Yok.

 

Acaba ateislerin teisleri yani inananları kendilerine katmaya çalışmasının altında hangi düşünce yatıyor. Bugün idrakinde olduğumuz bir diğer olgu, özellikle Türk Aydınları içerisinde değer kazanmış olan bazı ateistlerin hristiyanlık veya yahudilik gibi dinlerle bir alıp veremediğinin bulunmamasına rağmen islama karşı negatif bir tavır takındıkları da aşikar.

 

Acaba ateislerin islamla uğraşmasının temeli kendilerine karşı yegane gücün islam olduğunu kavramalarında mı yatıyor. (Kendilerine karşı güç.. ateisler arasında bir güç, ülkü birliği var mı? Bu başka bir tartışmanın konusu burada tartışmayın lütfen) Acaba islam ateislerin varlıklarına bir tehlike mi?

 

Biliyoruz ki, kapitalizm veya komünizm (kapitalizmin yanında esamesi bile okunamaz ama sırf kalabalık görünsün diye yazdım) tehlikesi insanlığın en büyük belasıdır. İslam, hiçbir dönem insanlığın başının belası olmamış ve haddi zatında bir dönem insanlığın bazı kesimlerinin kurtuluşu olmuştur. İslam size ve insanlığa kapitalizm belasından daha mı fazla zarar verdi de islamı eleştirmek için bu kadar zaman harcıyorsunuz.

 

Kardeşler, biri bana allah rızası için veya varsa kutsalları uğruna islama karşı ateist tutumun temelini, sebebini açıklasın. Şiddetle merak ediyorum.

 

Ve lütfen imgelere, karmaşık cümlelere bulamadan olsun.. Zira insanların birbirini yanlış anlamaları doğru anlamalarından daha kolaydır. Yazar yanlış anlaşılacağına güvenirmiş. Ve söyledikleriniz, söylediğiniz, söylediğinizi sandığınız, duyduğunuz, duymak istediğiniz, duyduğunu sandığınız arasında farklılıklar varmış ve dolayısıyla insanların birbirini yanlış anlaması için en az dokuz etken bulunuyormuş... Bir edebi metini tartışmadığımız için herkesin anlamasını temin etmeliyiz. Özellikle de benim. Anlaşılır olsun.... Lütfen...Mümkünse yoruma meydan bırakmasın..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 81
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Neden hristiyanlığı ya da yahudiliği eleştirmiyoruz da, islamiyeti eleştiriyoruz? Çünkü içinde bulunduğumuz toğlumun geneli kendini müslüman olarak tanımlıyor. Ateist için bütün dinler birdir. Biri diğerinden üstün değildir. Toplumumuzun geneli daha kendi dinini bilmez iken, bir de onlarla yahudiliği ya da haristiyanlığı mı tartışacağız ? Elbette hayır... Toplumun geneli hristiyan olsaydı elbette hristiyanlığı eleştirecektik "İslamiyet size ne zarar veriyor?" sorusuna gelirsek;

 

* Tanrıdan geldiği iddia edilerek kabul gören dogmaların, mutlak gerçekler şeklinde empoze edilerek toplumun bağnazlaştırılmasından rahatsız oluyorum.

* Çevremde okuldan çok cami görmekten rahatsız oluyorum.

* En kolay sömürü aracı olarak dinin kullanılmasından ve toplumumuzun da buna uymasından rahatsız oluyorum.

* Ebeveynlerin, çocuklarının eğitimine daha fazla katkı yapmak varken, onları Kur'an Kurslarına göndermesinden, ve gencecik beyinlerinin zehirlenmesinden rahatsız oluyorum

* En ilkel ibadet şekli olan kurban vahşetinden rahatsız oluyorum.

* Akıllı sandığım adamların, söz konusu din olduğunda nasıl aptal yerine konduğunu, ya da saflaştığını görmekten rahatsız oluyorum

* Hacı hoca takımından rahatsız oluyorum.

* Çevremde karaçarşaflara bürünmüş insanlar görmekten rahatsız oluyorum.

* "Ateistim" dediğimde, bana bir yaratıkmışım gibi bakılmasından rahatsız oluyorum.

* Dinin insanları uyuşturmasından, tepki göstermek, hakkını aramak varken "Allahından bul" denmesinden rahatsız oluyorum.

* Normalde gülüp geçilecek bir safsatanın, söz konusu din olduğunda ağlayarak dinlenmesinden rahatsız oluyorum.

* Şeriat söylemlerinden rahatsız oluyorum

* Örnek gösterilebilecek bir tane müslüman ülke yokken hala İslam'ın en iyi din olduğu söyleminden rahatsız oluyorum.

* Ödediğim vergilerin imamlara gitmesinden rahatsız oluyorum.

* Sırf dine ters düştüğü için, biyolojinin "B" sini bilmeyen adamların evrim teorisinin çöktüğünü söylemesinden rahatsız oluyorum.

* Hurafelerden rahatsız oluyorum.

* Arap taklitçiliğinden rahatsız oluyorum.

* Ateistlere hakaretler yağdıran, onları ahlaksız olarak göstermeye kalkan Kur'an'dan, ve buna inanan saf müslümanlardan rahatsız oluyorum.

* Dogmaların önümüze mutlak gerçekler şeklinde sunulmasından rahatsız oluyorum.

* Türban tartışmalarından rahatsız oluyorum.

* Dinin siyasete alet edilmesinden rahatsız oluyorum.

 

Uzaaaaarrrrr gider.

 

 

Ateizm, komunizmi ya da kapitalizmi öngören bir düşünce biçimi değildir. Ateizmi bir ideoloji yerine koymayın. Ateizm bir ideoloji de değildir. Ateizm tanrı iddiasının reddidir o kadar. Kimseyi kendime katmaya çalışmıyorum. Tebliğ misyonum yok. Tebliğ edilecek bir şey de yok. Önüme konulan dogmalarla savaşıyorum. Biraz düşünmeye, araştırmaya sevkediyorum. Tanrı karşısında gram hesabına vurulan aklın üstünlüğünü göstermeye çalışıyorum. Bugün gelinen noktanın Tanrının değil, aklın eseri olduğunu vurgulamaya çalışıyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

*Ateizmin mutlak doğruymuş gibi empoze edilmesinden rahatsız oluyorum. Bilim insanı ateizme götürür dogmasından rahatsız oluyorum. Dinin empoze edildiğinin söylenmesinden rahatsız oluyorum.

 

*Çevremde okul ve camiden çok bar, pavyon ve ne işe yaradığı belli olan cafeler görmekten rahatsız oluyorum. Cami okul kıyaslamasından rahatsız oluyorum. Sanki biri diğerinin düşmanıymış gibi. Bu klişeden inanılmaz rahatsız oluyorum.

 

*En kolay sömürü aracı olarak dinin kullanılmasından rahatsız oluyorum. Eli ayağı tutan insanların Allah rızası (nasıl Allah razı olacaksı) için bir sinema bileti parası istemelerinden rahatsız oluyorum.

 

*Ebeveynlerin çocuklarına daha fazla katkı yapmaları varken, işten dönüşlerinde televizyonun karşısına veya bir kahvehaneye kendilerini atmalarından rahatsız oluyorum. Aistein'in bir gününün de 24 saat olduğunu bilen ben çocukların hem Kur'an kursuna hem okula hem derse ayıracak zamanlarının olabileceğinin düşünülememesinden rahatsız oluyorum. Kur'an kurslarına giden öğrencilerin atom bombasının yapımı veya içkinin üretimi veya poker oynama teknikleri hakkında eğitim almalarından rahatsız oluyorum. Veya kız-erkek tavlama, yatağa atma yöntemleri hakkında bilgi edinmelerinden rahatsız oluyorum. :D

 

*Kurban vahşetinden rahatsız olanların vejeteryan olmaları kuvvetle muhtemeldir. Onlara yapacak birşey yok. Ama ben de sokak ortalarında çocukların gözleri önünde hayvan boğazlanmasından rahatsız oluyorum. Bunun daha iyi bir düzene kavuşturulması lazımdır. Ancak, yılda 2 veya 3 gün süren bu arbede başlı başına nefretin temel nedeni olamaz, sizin gibi birinin 2 , 3 gün tahammül edebileceğini sanıyorum.

 

*Hacı hoca takımından ben de rahatsız oluyorum. Belki hacı hoca takımı da sizden rahatsız oluyordur. Unutulmaması gereken şey, islamda ruhban sınıfı yoktur. İmamlık dahi bir meslek olarak ifa edilemez. Zaten maaşlı imam olgusuna bugüne kadar bir anlam veremedim. Böyle bir durum olsa olsa devletimizin maaşşız imam olgusuna tahammül edememesinden kaynaklanıyor. Ancak islama da uygun değil bu durum.

 

*Karaçarşaflılar da Allah bilir mini eteklilerden sizin kadar rahatsız oluyorlardır.

 

*Bugün aynı durum "İslamcıyım" diyenler için de geçerlidir. İslamcıyım diyen herkes birer ladin olup, ete kemiğe bürünmekte. Hemen biryeri havaya uçurmam lazım...Diğerlerinin etraftan uzaklaştığını veya sinsin sinsi sizi gözlediğini unutmayın...

 

*Din, insanları uyuşturmaz, uyuşturmamalı. Belirttiğiniz durum hristiyanlık için geçerlidir. Bir yanağına vurulduğunda öteki tarafı çevirmek İslam da yoktur. Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır demiştir bizim peygamberimiz. Birçok şeye karşı en büyük direnişi bugün islam göstermektedir bana kalırsa da.. Müslümanların dünyadaki bunca haksızlık karşısında susma hakları yoktur. durma, bekleme hakları da...

 

*Safsatalar ve şeriat söylemi. Bunlar net olmayan ifadeler gibi geldi bana. Anlayamadım. Hele de şeriat söylemi. İtikadımızca şeriat; yol olarak bilinir. Şeriat islama götüren yol olsa gerektir. Uzatmayım. Şeriat söylemini ben, islamı tebliğ olarak anlıyorum. Bana kalırsa bunda rahatsız olunacak birşey yok. Hangi düşünce daha doğruysa veya mensupları hangi düşünceyi savunursa rahatlıkla savunsun.

 

*Nazariyat, tatbikatta istenen sonucu çoğu zaman veremiyor maalesef. Komünizm olgusuna baktığımızda teori hayli etkileyici ama uygulama da inanılmaz gariplikler yaşandı. Bugün uygulamada yok ancak tarihte Medine İslam Devleti kurulmuştur. Bugün biz müslümanlar böyle bir devlet özlemini içimizde barındırıyoruz. Ancak güün koşulları bunu sadece içimizde büyütebiliceğimizi gösteriyor. Yanlış anlaşılmasın, bir islam devleti kurmak istiyoruz ama bizi engelliyor demek istemiyorum. Artık bunun mümkün olmadığını söylemek istiyorum. Vakit bulduğumda bu cümleleri olgunlaştırmalıyım.

 

*Bir tek siz vergi ödemiyorsunuz. Bu ülkede yaşayan insanların bir kısmı da müslüman nihayetinde. ve onlarda vergi ödüyorlar. Diyelim %50 müslüman. Bu müslümanlardan toplanan vergilerin bir kısmı dahi ayrılsa imamların maaşları fazlasıyla karşılanabilir. Sizin gibi biz müslümanlar da Danıştay veya Anayasa Mahkemesi (YÖK 'ü de içine alacağım ama bütçesi bir garip) ne ayrılan paralarımızdan rahatsızlık duyabiliriz. Ama bu başlı başına bizce bir sorun olarak bugün telakki edilen birşey değil.

 

*Evet haklısın. Ben biyolojiden anlamam. Hatta sen biyolaji diye yazmasaydın ben bioloji diye yazabilirdim. Bu konuda ahkam kesmek de haddime değil. Ancak evrim teorisinin çöktüğünden bahisle hazırlanmış birçok VCD film seyrettim. Birçok tartışma dinlemiş bulundum. Bu tartışmalarda ara geçiş formu diye birşeyden bahsediyorlardı. Bulunamamış. Bu bile başlı başına bu teorinin çökmesine yetiyormuş. Neyse ben bu konuda pek birşey anlamıyorum. Zaten evrim teorisi kanıtlanmış olsaydı dahi ben dogmaya inanacaktım.

 

*Biz müslümanların ki Arap taklitçiliği değil. Peygamber ve sahabe taklitçiliğidir. Eğer peygamberimiz, bir Alman olsaydı bu kez Alman taklitçisi mi olacaktık. Sanarım milliyetçi bir ateistsiniz. Önemi yok.

 

*Ahlaksızlık; Hristiyan, Yahudi, Müslüman veya Ateist olmakla birebir gerçekleşen bir durum değildir. Dinlerin burada bir averajı vardır o da dinlerce nelerin haram olduğu belirlenmiştir. Ancak salt müslümanım diyen bir kimse ahlaklıdır diye bir kaide yoktur. İslama göre ahlaksızlığın mevcut tanımı ancak harama yakın olmakla mümkündür. İtikadımızca tanimi olmamakla beraber çokça günah işleyenler ancak bu kategorinin içerisine sokulabilirler. Çokça günah işleyen bir kişi de müslüman olabilir. Ama yine de şunu belirteyim. İtikadımızca günaha daha yakınsınız. Zira şirk de bir günahtır. Ama toplumumuzda daha çok zina ve kumar gibi olgular ahlaksızlık nitelendirmesi içine daha fazla dahil edilir. Şirkin ne olduğu konusunda toplum da oluşmuş tam tanım mevcut değildir. Bu sebeple belirttiğim günahları gerçekleştirmiyorsanız toplum adına müsterih olabilirsiniz...

 

*Türbanın tartışılmasından benden daha fazla rahatsız olamazsınız.

 

*Özellikle CHP gibi partilerin seçim öncesi vaatleri. MHP'nin Antalya Milletvekili Nesrin NAS'ın seçim öncesi başörtüsüyle boy gösterip mecliste başını açması. Yaşar Nuri Hocanın CHP milletvekilliği. AKP'nin seçim öncesi vaatleri...Hem dinin siyasete alet edilmesi açıkçası sizi fazla ilgilendirmiyor. Sadece sebepleri biraz daha uzatmak için yazdığınız klişeleşmiş bir cümle gibi geldi bana.

 

Maalesef uzar gider dediğiniz konu anlaşılan pek fazla uzamıyor. Zira, dogmalarla ilgili 2 tane aynı anlama gelen cümle kurmuşsunuz.

 

Tanrı iddiasının reddi insanlığa neyi vaat ediyor. Bana kalırsa bir düşünce bir vaadi barındırmıyorsa o düşüncede sorun vardır. Bir düşünce bir red de bulunuyorsa bir iyiye yönlerdirme yapması gerekir. Ben, ateizm; komünizm veya kapitalizm eşdeğer veya benziyor demedim. Ancak, islam yerine dünyaya en fazla zararı vermiş kapitalizm yerine neden kıyasıya islamı eleştiriyorsunuz, zekanızı bu konuda kullansanız da beraber uğraşsak demek istedim.

 

Düşünme konusunda haklısınız. Bence de ve itikadımızda da taklit makul değildir. Ama akıl da herşey değildir. var ile yok arasındadır. Yüceltilmemiştir. Yani ruh dediğimiz veya akıl dediğimiz şeyin bizzat kendisi gibi. Sınırlıdır. Bu da çok uzun bir tartışmanın mevzuu..

 

Evet bugün gelinen nokta (neresidir, iyi midir kötü müdür-hem iyi hem kötü müdür yoksa sadece kötü müdür) insani aklın ürünüdür.. Kapitalizmin musallat olduğu coğrafyalarda açlık ve hatta susuzluk yaşanması insani aklın tezahürüdür.

 

Ben, neden kapitalizmi eleştirmiyorsunuz derken, insanların kanlarıyla beslenen yamyamları sorgulamıyorsunuz da kapitalist aklın musallat olduğu müslümanlarla uğraşma gereği duyuyorsunuz diyorum. Evet, benim derdim de müslümanlar adına aklı kullanarak bu durumdan kurtulmanız diyorsanız, bu islam düşüncesinin atılmasıyla değil, teknolojik imkanların elde edilmesiyle olabilecek bir durumdur. İnançla uğraşmanın ne yeridir ve ne de zamanı.

 

Bahsettiğiniz gerekçeler zannımca pek yeterli değiller. En azından forumun çeşitli kısımlarındaki yazılarınız gereğince yeterli değiller. Daha komplike sebepler olmalı islam karşıtlığı için sizin adınıza. Bu kadar basit gerekçeler bu husumetin sebebi olamaz gibi geldi bana....

 

Selamlar ile...Kendinize iyi bakın...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

****Ateizmin mutlak doğruymuş gibi empoze edilmesinden rahatsız oluyorum. Bilim insanı ateizme götürür dogmasından rahatsız oluyorum. Dinin empoze edildiğinin söylenmesinden rahatsız oluyorum.

 

 

Hangi müslüman aile çocuğunu din seçimi konusunda özgür bırakmıştır sence? "O günah, bu günah,şu sevap" baskıları dinin empoze edilmesi değil midir?

 

 

****Çevremde okul ve camiden çok bar, pavyon ve ne işe yaradığı belli olan cafeler görmekten rahatsız oluyorum. Cami okul kıyaslamasından rahatsız oluyorum. Sanki biri diğerinin düşmanıymış gibi. Bu klişeden inanılmaz rahatsız oluyorum.

 

 

Bunun müsebbibi ateizm değildir... Bar ve pavyona gidenlerinde büyük çoğunuğunun da, kendini müslüman olarak tanımlayanlardan, bir tanrı inancına sahip olanlardan oluştuğundan emin olabilirsin. Cami-okul kıyaslamasına gelirsek; bir mahallede 3 tane cami varken 4.nün yapılması için para toplanması ne kadar doğru ? Konu cami (din iman) olduğunda pamuk eller cebe gitmekten geri kalmazken, eğitim için aynı duyarlılık neden gösterilmez? Bu güne kadar kaç mahalleden okul yapılması için bağış toplanmıştır?

 

 

*En kolay sömürü aracı olarak dinin kullanılmasından rahatsız oluyorum. Eli ayağı tutan insanların Allah rızası (nasıl Allah razı olacaksı) için bir sinema bileti parası istemelerinden rahatsız oluyorum.

 

Burada bana katılıyor musun, "sinema bileti parası" diyerek imada mı bulunuyorsun anlayamadım

 

 

****Ebeveynlerin çocuklarına daha fazla katkı yapmaları varken, işten dönüşlerinde televizyonun karşısına veya bir kahvehaneye kendilerini atmalarından rahatsız oluyorum. Aistein'in bir gününün de 24 saat olduğunu bilen ben çocukların hem Kur'an kursuna hem okula hem derse ayıracak zamanlarının olabileceğinin düşünülememesinden rahatsız oluyorum. Kur'an kurslarına giden öğrencilerin atom bombasının yapımı veya içkinin üretimi veya poker oynama teknikleri hakkında eğitim almalarından rahatsız oluyorum. Veya kız-erkek tavlama, yatağa atma yöntemleri hakkında bilgi edinmelerinden rahatsız oluyorum.

 

Ebeveyn konusunda yazdıklarının müsebbibi de ateizm değildir. Kur'an kurslarına giden çocukların arap alfabesi ve bir kaç dua dışında ne öğrendiklerini, bunların o çocuklara ne kazandıracağını bana açıklayabilir misin?

 

 

****Kurban vahşetinden rahatsız olanların vejeteryan olmaları kuvvetle muhtemeldir. Onlara yapacak birşey yok. Ama ben de sokak ortalarında çocukların gözleri önünde hayvan boğazlanmasından rahatsız oluyorum. Bunun daha iyi bir düzene kavuşturulması lazımdır. Ancak, yılda 2 veya 3 gün süren bu arbede başlı başına nefretin temel nedeni olamaz, sizin gibi birinin 2 , 3 gün tahammül edebileceğini sanıyorum.

 

Ben bir vejeteryan değilim. Kurban konusuna neden karşı olduğumu defalarca yazdım bu forumda. O 2-3 günde kaç hayvana eziyet edildiğinden, kaç çocuğun psikolojisinin etkilendiğinden haberiniz var mı?

 

 

***Hacı hoca takımından ben de rahatsız oluyorum. Belki hacı hoca takımı da sizden rahatsız oluyordur. Unutulmaması gereken şey, islamda ruhban sınıfı yoktur. İmamlık dahi bir meslek olarak ifa edilemez. Zaten maaşlı imam olgusuna bugüne kadar bir anlam veremedim. Böyle bir durum olsa olsa devletimizin maaşşız imam olgusuna tahammül edememesinden kaynaklanıyor. Ancak islama da uygun değil bu durum.

 

 

Bu ülkede kaç kişi bu hacı-hoca takımının peşinden koşuyor, kaç kişi muska yazdırmak, okutup üfletmek için bu adamlara gidiyor haberin var mı?

 

 

****Karaçarşaflılar da Allah bilir mini eteklilerden sizin kadar rahatsız oluyorlardır.

 

Normal giyinme diye bir kavram bilmiyor musunuz? Mini etek giyenler bunu dini inanç için mi yapıyorlar? Ya da ateist söylemlerde "karaçarşaf yasaklansın, herkes mini etek giysin" gibi bir söylemle mi karşılaştınız?

 

 

***Bugün aynı durum "İslamcıyım" diyenler için de geçerlidir. İslamcıyım diyen herkes birer ladin olup, ete kemiğe bürünmekte. Hemen biryeri havaya uçurmam lazım...Diğerlerinin etraftan uzaklaştığını veya sinsin sinsi sizi gözlediğini unutmayın...

 

 

"Şeriatçıyım" söylemi daha uygun olabilirdi. Zira din adına , ya da dine dayandırılarak yapılanlar ortadadır. Şeriat vandalist bir düşüncenin ürünüdür (El-kol kesme, recm vs)... Ateizmin böyle bir sorunu yoktur.

 

 

***Din, insanları uyuşturmaz, uyuşturmamalı. Belirttiğiniz durum hristiyanlık için geçerlidir. Bir yanağına vurulduğunda öteki tarafı çevirmek İslam da yoktur. Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır demiştir bizim peygamberimiz. Birçok şeye karşı en büyük direnişi bugün islam göstermektedir bana kalırsa da.. Müslümanların dünyadaki bunca haksızlık karşısında susma hakları yoktur. durma, bekleme hakları da...

 

Her konuda geri kalmışlıklarına tepki göstermezler, konu Muhammed karikatürü olduğunda ortalığı yakıp yıkarlar... Benim bahsettiğim tepki böyle bir tepki değildi.

 

 

****Safsatalar ve şeriat söylemi. Bunlar net olmayan ifadeler gibi geldi bana. Anlayamadım. Hele de şeriat söylemi. İtikadımızca şeriat; yol olarak bilinir. Şeriat islama götüren yol olsa gerektir. Uzatmayım. Şeriat söylemini ben, islamı tebliğ olarak anlıyorum. Bana kalırsa bunda rahatsız olunacak birşey yok. Hangi düşünce daha doğruysa veya mensupları hangi düşünceyi savunursa rahatlıkla savunsun.

 

 

Şeriattan kastedilenin ne olduğunu anlayamamış olmanıza ihtimal vermiyorum. Bahsedilen şeriat, devlet yönetiminin şer'i hükümlere göre olması isteği, yani teokratik devret söylemi.

 

 

*****Nazariyat, tatbikatta istenen sonucu çoğu zaman veremiyor maalesef. Komünizm olgusuna baktığımızda teori hayli etkileyici ama uygulama da inanılmaz gariplikler yaşandı. Bugün uygulamada yok ancak tarihte Medine İslam Devleti kurulmuştur. Bugün biz müslümanlar böyle bir devlet özlemini içimizde barındırıyoruz. Ancak güün koşulları bunu sadece içimizde büyütebiliceğimizi gösteriyor. Yanlış anlaşılmasın, bir islam devleti kurmak istiyoruz ama bizi engelliyor demek istemiyorum. Artık bunun mümkün olmadığını söylemek istiyorum. Vakit bulduğumda bu cümleleri olgunlaştırmalıyım

 

 

Komunizmin geçmişi, islama göre oldukça yenidir. 1400 yıl boyunca örnek bir devlet kurulamamışsa, açıkçası bundan sonrası için de pek umut olduğu söylenemez... Ayrıca Medine İslam Devleti'nin de ne derece örnek olabileceği tartışma konusu olabilir

 

 

****Bir tek siz vergi ödemiyorsunuz. Bu ülkede yaşayan insanların bir kısmı da müslüman nihayetinde. ve onlarda vergi ödüyorlar. Diyelim %50 müslüman. Bu müslümanlardan toplanan vergilerin bir kısmı dahi ayrılsa imamların maaşları fazlasıyla karşılanabilir. Sizin gibi biz müslümanlar da Danıştay veya Anayasa Mahkemesi (YÖK 'ü de içine alacağım ama bütçesi bir garip) ne ayrılan paralarımızdan rahatsızlık duyabiliriz. Ama bu başlı başına bizce bir sorun olarak bugün telakki edilen birşey değil.

 

 

Bu rahatsızlığınızın nedenini belirtebilir misiniz?

 

 

***Evet haklısın. Ben biyolojiden anlamam. Hatta sen biyolaji diye yazmasaydın ben bioloji diye yazabilirdim. Bu konuda ahkam kesmek de haddime değil. Ancak evrim teorisinin çöktüğünden bahisle hazırlanmış birçok VCD film seyrettim. Birçok tartışma dinlemiş bulundum. Bu tartışmalarda ara geçiş formu diye birşeyden bahsediyorlardı. Bulunamamış. Bu bile başlı başına bu teorinin çökmesine yetiyormuş. Neyse ben bu konuda pek birşey anlamıyorum. Zaten evrim teorisi kanıtlanmış olsaydı dahi ben dogmaya inanacaktım.

 

 

Nedense bunu iddia edenler bilim adamları değil de, hep yaradılışçı kesim oluyor. Zaten bilim adamlarının hepsi de din düşmanı olduklarından, dini karalamak için evrim teorisi diye bir şey uydurmuşlar....

 

****Biz müslümanların ki Arap taklitçiliği değil. Peygamber ve sahabe taklitçiliğidir. Eğer peygamberimiz, bir Alman olsaydı bu kez Alman taklitçisi mi olacaktık. Sanarım milliyetçi bir ateistsiniz. Önemi yok.

 

 

Sonuç değişmez... Peygamberiniz ve sahabesi de araptı.. Bu gün dinde olduğu iddia edilen bir çok uygulamanın eski arap geleneklerinden kaldığının farkında olmalısınız...

 

 

***Ahlaksızlık; Hristiyan, Yahudi, Müslüman veya Ateist olmakla birebir gerçekleşen bir durum değildir. Dinlerin burada bir averajı vardır o da dinlerce nelerin haram olduğu belirlenmiştir. Ancak salt müslümanım diyen bir kimse ahlaklıdır diye bir kaide yoktur. İslama göre ahlaksızlığın mevcut tanımı ancak harama yakın olmakla mümkündür. İtikadımızca tanimi olmamakla beraber çokça günah işleyenler ancak bu kategorinin içerisine sokulabilirler. Çokça günah işleyen bir kişi de müslüman olabilir. Ama yine de şunu belirteyim. İtikadımızca günaha daha yakınsınız. Zira şirk de bir günahtır. Ama toplumumuzda daha çok zina ve kumar gibi olgular ahlaksızlık nitelendirmesi içine daha fazla dahil edilir. Şirkin ne olduğu konusunda toplum da oluşmuş tam tanım mevcut değildir. Bu sebeple belirttiğim günahları gerçekleştirmiyorsanız toplum adına müsterih olabilirsiniz... Kur'an seninle aynı görüşü paylaşmıyor maalesef...

 

 

****Türbanın tartışılmasından benden daha fazla rahatsız olamazsınız.

 

 

Sanırım rahatsız olduğumuz nokta ayrı uçlarda...

 

 

****Özellikle CHP gibi partilerin seçim öncesi vaatleri. MHP'nin Antalya Milletvekili Nesrin NAS'ın seçim öncesi başörtüsüyle boy gösterip mecliste başını açması. Yaşar Nuri Hocanın CHP milletvekilliği. AKP'nin seçim öncesi vaatleri...Hem dinin siyasete alet edilmesi açıkçası sizi fazla ilgilendirmiyor. Sadece sebepleri biraz daha uzatmak için yazdığınız klişeleşmiş bir cümle gibi geldi bana.

 

 

Size öyle gelmiş... Dinin siyasete alet edilmesinin,beni neden fazla ilgilendirmediğini düşündüğünüzü anlayamadım.

 

 

Maalesef uzar gider dediğiniz konu anlaşılan pek fazla uzamıyor. Zira, dogmalarla ilgili 2 tane aynı anlama gelen cümle kurmuşsunuz.

 

 

*****Tanrı iddiasının reddi insanlığa neyi vaat ediyor. Bana kalırsa bir düşünce bir vaadi barındırmıyorsa o düşüncede sorun vardır. Bir düşünce bir red de bulunuyorsa bir iyiye yönlerdirme yapması gerekir. Ben, ateizm; komünizm veya kapitalizm eşdeğer veya benziyor demedim. Ancak, islam yerine dünyaya en fazla zararı vermiş kapitalizm yerine neden kıyasıya islamı eleştiriyorsunuz, zekanızı bu konuda kullansanız da beraber uğraşsak demek istedim.

 

 

Siz ateizmi anlayamadınız sanırım. Ateizm sanki bir dinmiş gibi yorum yapmışsınız. Kapitalizmin doğurduğu sorunlar çözülebilir. Zira kapitalizmde tabu yoktur. Sorgulanabilir, çözüm yolları sunulabilir, bilinçlenilebilir. Dolayısı ile mücadele etmesi daha kolaydır. Elbette kapitalizmin ortaya çıkardığı sorunlar karşısında sizinle işbirliği yapabilirim. Ama bu İslam'ı eleştirmemem için bir neden değildir.

 

 

****Düşünme konusunda haklısınız. Bence de ve itikadımızda da taklit makul değildir. Ama akıl da herşey değildir. var ile yok arasındadır. Yüceltilmemiştir. Yani ruh dediğimiz veya akıl dediğimiz şeyin bizzat kendisi gibi. Sınırlıdır. Bu da çok uzun bir tartışmanın mevzuu..

 

 

Yani demek istiyorsunuz ki, "söz konusu din olduğunda akıl bir kenara bırakılmalıdır" öyle mi?

 

 

*****Evet bugün gelinen nokta (neresidir, iyi midir kötü müdür-hem iyi hem kötü müdür yoksa sadece kötü müdür) insani aklın ürünüdür.. Kapitalizmin musallat olduğu coğrafyalarda açlık ve hatta susuzluk yaşanması insani aklın tezahürüdür.

 

 

Bu durumun bir insanlık ayıbı olduğunu daha önce de vurgulamıştım. Bu sorunu İslamiyet'in çözeceğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz... Zira İslam bunu kendi içinde de çözememiştir. Adaletsiz gelir dağılımının en yoğun olduğu ülkeler İslam devletleridir...

 

 

*****Ben, neden kapitalizmi eleştirmiyorsunuz derken, insanların kanlarıyla beslenen yamyamları sorgulamıyorsunuz da kapitalist aklın musallat olduğu müslümanlarla uğraşma gereği duyuyorsunuz diyorum. Evet, benim derdim de müslümanlar adına aklı kullanarak bu durumdan kurtulmanız diyorsanız, bu islam düşüncesinin atılmasıyla değil, teknolojik imkanların elde edilmesiyle olabilecek bir durumdur. İnançla uğraşmanın ne yeridir ve ne de zamanı.

 

 

Teknolojik (bilimsel) imkanlar elde edilirken bazen sizin inkar ettiğiniz "evrim teorisi" nden de faydalanılıyor. Bu gün bir çok hastalıkla mücadele edilmesini sağlayan aşı ve ilaçlar, evrim teorisinin ürünüdür. Hem kapitalizmi neden önemsiyorsunuz ki? Emin ol, bu da tanrınızın sizi bir imtihanıdır. Senin yapman gereken, buna karşı isyankar olmaman, sebat etmendir. Nasıl olsa bu dünya fanidir. Asıl olan öteki dünyadır. İmtihan için ne kadar sebat edersen, öteki dünyada ödülün o kadar bol olur.

 

 

**Bahsettiğiniz gerekçeler zannımca pek yeterli değiller. En azından forumun çeşitli kısımlarındaki yazılarınız gereğince yeterli değiller. Daha komplike sebepler olmalı islam karşıtlığı için sizin adınıza. Bu kadar basit gerekçeler bu husumetin sebebi olamaz gibi geldi bana....

 

 

Neden yeterli olmadığı konusunda da "yeterli" bir açıklama yaparsanız memnun olurum.

 

 

**Selamlar ile...Kendinize iyi bakın...

 

 

Bilmukabele....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

***Hangi müslüman aile çocuğunu din seçimi konusunda özgür bırakmıştır sence? "O günah, bu günah,şu sevap" baskıları dinin empoze edilmesi değil midir?

 

-Din seçimiyle, seçilen dine dayalı uygulamaların gösterilmesi farklıdır. İtikadımızda gönül rızasıyla yapılmayan bir ibadetin ehemmiyeti yoktur. Ancak, 8-10 yaşındaki bir çocuğun takvadan, huşudan anlaması da düşünülemez. Aile herşeyde olduğu gibi kendince güzel bulunan davranışı çocuklarında da görmek ister. Bu bir yetiştirme çabasıdır. anca ehli müslim insanların çocuklarının da günahkar-hadi ileri gidelim küffar diyelim- oldukları vakidir. Bu sebeple ailenin kendi dinince yetiştirdiği çocukların ileride istedikleri gibi yaşayamadıklarını söylemek tartışılır bir mevzudur.

 

***Bunun müsebbibi ateizm değildir... Bar ve pavyona gidenlerinde büyük çoğunuğunun da, kendini müslüman olarak tanımlayanlardan, bir tanrı inancına sahip olanlardan oluştuğundan emin olabilirsin. Cami-okul kıyaslamasına gelirsek; bir mahallede 3 tane cami varken 4.nün yapılması için para toplanması ne kadar doğru ? Konu cami (din iman) olduğunda pamuk eller cebe gitmekten geri kalmazken, eğitim için aynı duyarlılık neden gösterilmez? Bu güne kadar kaç mahalleden okul yapılması için bağış toplanmıştır?

 

İnanç ve uygulama.. İçi boşaltılmış bir inanç. Zira islama göre zina büyük günahlardan biridir. Müslümanın yapmaması gerekir. Ben bu konuda ateizmi suçlamadım. Ama ateist düşüncede dinsel bir sınırlama olmadığı için ateislerin oralarda bulunması daha akla yatkın olurdu. Cami-okul meselesinde ise; Okul yaptırmak devletin bir yükümlülüğüdür. Camilerde ise devletin böyle bir yükümlülüğü olmamakla birlikte halk da kendi imkanlarıyla bunları yaptırmaktadır. Buna rağmen yine bilinen birşeyi söyleyim. Bugün okullarımızın birçoğu bizzat kişilerin katkılarıyla hayatlarını idame ettirebilmektedir. Camide bulunanlar için ilk önce inanç esastır. Cami kapısı dünyanın bir tarafının dışarda bırakılması gereken şeydir. (Aistein'in sözüne ne kadar benzedi) Bir de para toplama meselesinin işleyişi önemli. İlk önce müftülükten bu konuda izin alınması gerekiyor. Bunun içinde müftülüğe başvurarak şura için para toplanmasını istiyorum demelisiniz. Okulları gözetmek devletin görevi olduğu için herhangi bir okulca müftülüğe başvuruda bulunulduğunu sanmıyorum. Ancak, birtakım kimselerin imam hatip okulunda yatılı okuyan öğrencilerin iaşe bedelleri için para topladıklarını da söyleyeyim. Dikkat ettiğimizde burada dahi okul için değil, yatılı öğrenciler için para toplanmakta...

 

***Burada bana katılıyor musun, "sinema bileti parası" diyerek imada mı bulunuyorsun anlayamadım

 

Sadece espri yapmıştım. Sadece ateisler espri yapacak diye bir sınırlama yok sanırım. :D (bir de bu ifade ne anlama geliyor tam olarak bilmiyorum, ama inşallah kötü bir anlamı yoktur, ben sadece sırıtmak istedim..Siz burada ekmek parası veya çorba parası deyin... İnşallah bir ara bir dilenci "Abi, Göthe'nin Faust'unu alacağım Allah rızası için para dese"

 

***Ebeveyn konusunda yazdıklarının müsebbibi de ateizm değildir. Kur'an kurslarına giden çocukların arap alfabesi ve bir kaç dua dışında ne öğrendiklerini, bunların o çocuklara ne kazandıracağını bana açıklayabilir misin?

 

Kazanç... Maddi ve manevi diye ikiye ayırayım. Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümü kişiye ne kazandırır. Veya Kur'an kursuna gittiniz mi hiç... Ne öğretildiği hakkında gerçekten ne biliyorsunuz. 7 yaşındaki bir çocuğun latin alfabesini öğrenmesi o yaşta ne işine yarayacaktır...Binalar, tepeden değil temelden başlanarak dikilir. Çocuğun ilk önce iman adına öğrenmesi gereken şey, sahih hadisle sahih olmayanı ayırmak değildir.

 

***Ben bir vejeteryan değilim. Kurban konusuna neden karşı olduğumu defalarca yazdım bu forumda. O 2-3 günde kaç hayvana eziyet edildiğinden, kaç çocuğun psikolojisinin etkilendiğinden haberiniz var mı?

 

Kusura bakmayın, ben kurbanla ilgili yazılarınızı okumadım. Gözler önünde cereyan etmesi biraz burkucu. Yoksa bu durum, kurban günleri hariç sürekli cereyan ediyor.Sanıyorum ki, kurban günleri daha medyatik olduğu için belirttiğiniz durum vaki oluyor. Psikoloji meselesi de ayrı bir hikaye.. Bir kurbanımızı keserken çocukları içeri gönderiyoruz. Müstakil evin bu iyiliği var... Bu durum kolayca halledilebilir bir vakıa... Yeterki çözüm aransın..

 

***Bu ülkede kaç kişi bu hacı-hoca takımının peşinden koşuyor, kaç kişi muska yazdırmak, okutup üfletmek için bu adamlara gidiyor haberin var mı?

 

Kaç kişi... Siz saydınız mı?Şaka şaka... Benim hurafe olarak gördüğüm şey de aslında bu. Bidat olarak adlandırdığımız şey bu. İtikadımızca yardım (insani bir yardımdan bahsetmiyorum) ancak Allah'tan dilenir. Dua yalnız ona edilir. Ruhban sınıfı yoktur derken, Allah'la insanlar arasında bir aracıya yer yoktur diyoruz aynı zamanda..Okutup, üfletenlerin içinde bulundukları buhran bunun müsebbibi olabilir, veya cehalet... Psikolojik sorunlarda kişilerin bundan medet ummaları durumunda belki çözüm dahi olabiliyordur... Bilemeyeceğim...

 

***Normal giyinme diye bir kavram bilmiyor musunuz? Mini etek giyenler bunu dini inanç için mi yapıyorlar? Ya da ateist söylemlerde "karaçarşaf yasaklansın, herkes mini etek giysin" gibi bir söylemle mi karşılaştınız?

 

Kara çarşaf yasaklansın... Hatta türban veya başörtüsü yasaklansın söylemiyle karşılaştık. Eğer başörtüsü yasaklansın deniyorsa, ki deniyor (bunun türban olarak adlandırılması konuyu çarpıtmaya yönelik bir çabadır) o zaman bizim de en uç örneği göstererek, mukabele etmemiz gerekir. Bu belaltı bir vuruş değildir. Normal giyinme diye bir kavram da açıkçası bana garip bir tanımlama gibi geldi. Ben moda ve demode kavramlarına itibar ediyorum. aslında uzun bir tartışma konusu. Ben mini etekliye, çarşaflıya, bikiniliye, hadi normal giyimliye, salvarlıya karışılmasından yana değilim. Demokrasi, özgürlük biraz da giyim de kendini gösteremez mi? :D ..... bir islamcı olarak demokrasi, insan hakkı, özgürlük gibi kavramlara sığınacağım ölsem aklıma gelmezdi. :blushing::P

 

***"Şeriatçıyım" söylemi daha uygun olabilirdi. Zira din adına , ya da dine dayandırılarak yapılanlar ortadadır. Şeriat vandalist bir düşüncenin ürünüdür (El-kol kesme, recm vs)... Ateizmin böyle bir sorunu yoktur.

 

Daha korkunç geliyor değil mi? Şeriat denince aklınıza hemen elinizin, kolunuzun kesileceği geliyor. Hemen kendinizi hırsızın yerine koyuyorsunuz. Niye malı çalınanın yerine koymuyorsunuz. Bugün hepimiz demiyor muyuz, cezalar suçları önlemekte yetersiz. aslında kısas gerek.. Şaka şaka.. Belirttiğiniz durum islam tarihinde çok fazla tekerrür etmiş hadiseler değil. Bugün İran veya suudi arabistan daki cezalandırma şekilleri de islama uygun değil. Bunu geçiyorum...Hukuk fakültesi mezunu biri olarak, cezayı değil failin topluma kazandırılmasını baz almam gerekiyor... İslamcılıkla şeriatçilik ayrı kavramlar değil. ancak, bazı kötü niyetli kişiler, müslüman, islamcı, şeriatçi-başörtülü, türbanlı gibi kavramların ayrı olduğunu, biz ona değil şuna karşıyız demek suretiyle müslümanları ****** avlamanın peşindeler. Ve bunu büyük ölçüde başardılarda.. Aslında bu kavramların mahiyetleri aynı...

 

***Her konuda geri kalmışlıklarına tepki göstermezler, konu Muhammed karikatürü olduğunda ortalığı yakıp yıkarlar... Benim bahsettiğim tepki böyle bir tepki değildi.

 

Geri kalmışlığa tepki göstermek... Garip bir cümle olmuş doğrusu. Geri kalmışlığa tepki mi gösterilir. Bence hayır. Buradaki çözüm tepki değil, ilerlemenin yollarını aramaktır. İtikadımıza ve peygamberimize yönelik bir saldırı da ise herhalde bir tepki gösterilecektir. Ama olay fazlasıyla provake kokuyor. Aslında her tarafı yakıp yıkmak da yok. Büyükelçilikleri hedef alan saldırılar devletin büyükelçilikleri kendi halkından korumaya çalışması neticesinde bu kadar arbedenin yaşanmasına neden olmuştur. Bu da devletin görevi..Ben yine de bir Filisitin de bir Bağdat ta yaşanan katliamlara bu şiddet de tepki verilmeyip de karikatür için bu kadar tepki verilmesini tepkiyle karşılıyorum. Olay fazlasıyla provakasyon kokuyor. İslam korkusunu artırmak için çabalanmış izlenimi uyandırdı bende..

 

***Şeriattan kastedilenin ne olduğunu anlayamamış olmanıza ihtimal vermiyorum. Bahsedilen şeriat, devlet yönetiminin şer'i hükümlere göre olması isteği, yani teokratik devret söylemi.

 

Şeriat ve şeriat söylemi farklı olmalı. İşin açkçası ortada teokratik devlet kurma söyleminde bulunacak erkek-babayiğit yok.. Hapishanenin yolları taştan. Bu sebeple şeriat söylemi mümkün değil.

 

***Komunizmin geçmişi, islama göre oldukça yenidir. 1400 yıl boyunca örnek bir devlet kurulamamışsa, açıkçası bundan sonrası için de pek umut olduğu söylenemez... Ayrıca Medine İslam Devleti'nin de ne derece örnek olabileceği tartışma konusu olabilir

 

Marks'ta öyle mi diyordu. Yanlış hatırlamıyorsam O, ilk insanların komünist olduğunu söylemişti. Medine İslam Devletinin de örnek olup olamayacağını tartışmayalım isterseniz..

 

*******Bir tek siz vergi ödemiyorsunuz. Bu ülkede yaşayan insanların bir kısmı da müslüman nihayetinde. ve onlarda vergi ödüyorlar. Diyelim %50 müslüman. Bu müslümanlardan toplanan vergilerin bir kısmı dahi ayrılsa imamların maaşları fazlasıyla karşılanabilir. Sizin gibi biz müslümanlar da Danıştay veya Anayasa Mahkemesi (YÖK 'ü de içine alacağım ama bütçesi bir garip) ne ayrılan paralarımızdan rahatsızlık duyabiliriz. Ama bu başlı başına bizce bir sorun olarak bugün telakki edilen birşey değil.

 

---- Bu rahatsızlığınızın nedenini belirtebilir misiniz?

 

Belirtmem gerekmiyor sanmıştım. Son olarak Danıştay'ın başörtülü bir öğretmenin sokakta dahi başını açması gerektiği konusunda verdiği kararı hatırlıyoruz. Bu kararı verenlerin müslüman oldukları bizce düşünülemez. Gayri müslimlere müslümanların parası veriliyor. Ama dediğim gibi bu durum başlı başına bugün bizce sorun olarak telakki edilmiyor.

 

Nedense bunu iddia edenler bilim adamları değil de, hep yaradılışçı kesim oluyor. Zaten bilim adamlarının hepsi de din düşmanı olduklarından, dini karalamak için evrim teorisi diye bir şey uydurmuşlar....

 

Yaratılışçı kesim içinde hiç müslüman ilim adamı yok galiba. Bilim adamlarının tamamı dinsiz. Yaratılışçı kesim dediğiniz için diyorum. Hristiyan, yahudi, müslümanlar arasında hiç mi bilim adamı yok. Daha öte gideyim. Hindu, tao (Yaratılışa mı inanıyorlar gerçekten) adını telaffuz edemeyeceğim yaratılış inancına sahip kişiler arasından hiç bir bilim adamı evrim teorisi ........., yanlıştır dememiş öyle mi? Soru: Dünya nüfusu ne kadardır, Ne kadarı yaratılışa inanmaktadır, Ne kadarı yaratılışa inanmamaktadır. Yaratılışa inananlar arasında hiç mi bilim adamı yoktur. Evrim teorisi hakkında kitap yazan yaratılış manyağı hiç mi bilim adamı yoktur. Dogmatik cümleler sarf etmeyin lütfen. O bizim harcımız.

 

***Sonuç değişmez... Peygamberiniz ve sahabesi de araptı.. Bu gün dinde olduğu iddia edilen bir çok uygulamanın eski arap geleneklerinden kaldığının farkında olmalısınız...

 

Bunu tartışmak istemiyorum. Arap taklitçiliği demiştiniz. Ben bu durumdan bahsediyorum. Sonuç bana kalırsa da değişmez. Peygamberimiz alman, sahabeler alman olsalardı biz yine onları takip edecektik.

 

***Size öyle gelmiş... Dinin siyasete alet edilmesinin,beni neden fazla ilgilendirmediğini düşündüğünüzü anlayamadım.

Siz neden ilgilendirdiğini söyleyebiliyor musunuz? Dine inanmıyorsunuz. Dolayısıyla kandırılmak gibi bir sakatlıkla da karşılaşmanız mümkün değil. Din bu durumda sizin açınızdan siyasete alet olsa ne olur olmasa ne. Kandırılan sonuçta siz değilsiniz. Biziz. Yani biz inananlar kandırılıyoruz.

 

*****Tanrı iddiasının reddi insanlığa neyi vaat ediyor. Bana kalırsa bir düşünce bir vaadi barındırmıyorsa o düşüncede sorun vardır. Bir düşünce bir red de bulunuyorsa bir iyiye yönlerdirme yapması gerekir. Ben, ateizm; komünizm veya kapitalizm eşdeğer veya benziyor demedim. Ancak, islam yerine dünyaya en fazla zararı vermiş kapitalizm yerine neden kıyasıya islamı eleştiriyorsunuz, zekanızı bu konuda kullansanız da beraber uğraşsak demek istedim.

 

Siz ateizmi anlayamadınız sanırım. Ateizm sanki bir dinmiş gibi yorum yapmışsınız. Kapitalizmin doğurduğu sorunlar çözülebilir. Zira kapitalizmde tabu yoktur. Sorgulanabilir, çözüm yolları sunulabilir, bilinçlenilebilir. Dolayısı ile mücadele etmesi daha kolaydır. Elbette kapitalizmin ortaya çıkardığı sorunlar karşısında sizinle işbirliği yapabilirim. Ama bu İslam'ı eleştirmemem için bir neden değildir.

 

O halde komünizm bir din midir? Kapitalizmin doğurduğu sorunlar çözülebilir mi? Keşke. Ama nasıl. Hadi sorgulayın, Çözüm yollarını gösterin. Uygulanabilir olsun. Bilim adamları defaatle bu konuda uğraş verdiler. Kapitalizm bir sümüklü böcek değil, tuzla veya üzerine basıp ezerek kurtulamıyorsunuz. Dünyanın her yanını istila etmiş, habir bir urdur. (Ne cümle oldu ama) Zekanın sınırlarını aşan bir işlemeyle devam ediyor kapitalizm. Yoksa dünyanın her tarafında bu kadar mağdur bulunduğunda marksın teorisine göre ihtilal şarttır.

 

*******Düşünme konusunda haklısınız. Bence de ve itikadımızda da taklit makul değildir. Ama akıl da herşey değildir. var ile yok arasındadır. Yüceltilmemiştir. Yani ruh dediğimiz veya akıl dediğimiz şeyin bizzat kendisi gibi. Sınırlıdır. Bu da çok uzun bir tartışmanın mevzuu..

 

Yani demek istiyorsunuz ki, "söz konusu din olduğunda akıl bir kenara bırakılmalıdır" öyle mi?

 

Söylediklerimden o mu çıkıyor. Ya da kasti mahsusla mı böyle yorumladınız. Bize göre dinin olmadığı alanda dahi (var mı gerçekten) akıl yüceltilemez. Ruhumuzun ve aklımızın ispatı yok. Sınırlı bir idraki yüceltmek nahoş bir davranış olur. Ama özellikle din konusunda aklın varlığı bizce daha fazla bir önem arzediyor. Forumun birkaç yerinde bu konuya atıf mevcut burada ayrıca tartışmanın yeri yok sanırım..

 

Bu durumun bir insanlık ayıbı olduğunu daha önce de vurgulamıştım. Bu sorunu İslamiyet'in çözeceğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz... Zira İslam bunu kendi içinde de çözememiştir. Adaletsiz gelir dağılımının en yoğun olduğu ülkeler İslam devletleridir...

 

Bugün islama uygun bir devlet yoktur demiştim sizinle daha önceki bir tartışmamızda. zekat müessesesi adaletsizliğin giderilmesi için Medine İslam Devletinde tam manasıyla uygulanıyordu. Şumdi uygulanıyor mu?Hayır. Faiz yasaktı. Şimdi uygulanıyor mu? Hayır. Adaletsizliğin temelinde özellikle faiz olgusu yatıyor. vs.vs.

 

 

***Teknolojik (bilimsel) imkanlar elde edilirken bazen sizin inkar ettiğiniz "evrim teorisi" nden de faydalanılıyor. Bu gün bir çok hastalıkla mücadele edilmesini sağlayan aşı ve ilaçlar, evrim teorisinin ürünüdür. Hem kapitalizmi neden önemsiyorsunuz ki? Emin ol, bu da tanrınızın sizi bir imtihanıdır. Senin yapman gereken, buna karşı isyankar olmaman, sebat etmendir. Nasıl olsa bu dünya fanidir. Asıl olan öteki dünyadır. İmtihan için ne kadar sebat edersen, öteki dünyada ödülün o kadar bol olur.

 

Belirtiğiniz islami düşünceye mensup bir yaklaşım değil. Ortaçağ avrupasında Kilise söylencesi bahsettiğiniz. Biz Müslümanlar, zalimler karşısında susmamaya çağrıldık. Hiç ölmeyecek gibi bu dünya için, yarın ölecek gibi ahiret için çalışmamız tembihlendi. Eşeğimizi sağlam kazığa bağladıktan sonra Allah'a emanet etmemiz söylendi. Şimdi soruyorum: Bu söylediklerimle, Sizin bahsettiğiniz ironik yaklaşım arasında uyarlık var mı? Biz sebat'ı ancak, yukardakileri yaptıktan gösterebiliriz.

 

***Neden yeterli olmadığı konusunda da "yeterli" bir açıklama yaparsanız memnun olurum.

 

Forumdaki yazılarınız bir husumeti gösteriyor. İslama sanki bir hasımmış gibi davranıyorsunuz, yaklaşıyorsunuz. Her hasımlık bir yaralanmanın sonucunda doğar. Husumet gökten düşen üç elmanın payımıza düşen kısmı değildir. Birine hasım olabilmem için, o birince bir zarara, bir hakarete, bir derde düçar edilmem gerekir. Acaba ben biraz abartıyor muyum.

 

Neyse; tekrar selamlar ile...Çok uzun oldu kusura bakmayın...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

-Din seçimiyle, seçilen dine dayalı uygulamaların gösterilmesi farklıdır. İtikadımızda gönül rızasıyla yapılmayan bir ibadetin ehemmiyeti yoktur. Ancak, 8-10 yaşındaki bir çocuğun takvadan, huşudan anlaması da düşünülemez. Aile herşeyde olduğu gibi kendince güzel bulunan davranışı çocuklarında da görmek ister. Bu bir yetiştirme çabasıdır. anca ehli müslim insanların çocuklarının da günahkar-hadi ileri gidelim küffar diyelim- oldukları vakidir. Bu sebeple ailenin kendi dinince yetiştirdiği çocukların ileride istedikleri gibi yaşayamadıklarını söylemek tartışılır bir mevzudur.

 

Zaten din denen şeyi insanlara, ergenlikten sonra inandıramazsınız... Bunun için küçük yaşlardan itibaren insanın beynini yıkamak gerekir.

 

İnanç ve uygulama.. İçi boşaltılmış bir inanç. Zira islama göre zina büyük günahlardan biridir. Müslümanın yapmaması gerekir. Ben bu konuda ateizmi suçlamadım. Ama ateist düşüncede dinsel bir sınırlama olmadığı için ateislerin oralarda bulunması daha akla yatkın olurdu. Cami-okul meselesinde ise; Okul yaptırmak devletin bir yükümlülüğüdür. Camilerde ise devletin böyle bir yükümlülüğü olmamakla birlikte halk da kendi imkanlarıyla bunları yaptırmaktadır. Buna rağmen yine bilinen birşeyi söyleyim. Bugün okullarımızın birçoğu bizzat kişilerin katkılarıyla hayatlarını idame ettirebilmektedir. Camide bulunanlar için ilk önce inanç esastır. Cami kapısı dünyanın bir tarafının dışarda bırakılması gereken şeydir. (Aistein'in sözüne ne kadar benzedi) Bir de para toplama meselesinin işleyişi önemli. İlk önce müftülükten bu konuda izin alınması gerekiyor. Bunun içinde müftülüğe başvurarak şura için para toplanmasını istiyorum demelisiniz. Okulları gözetmek devletin görevi olduğu için herhangi bir okulca müftülüğe başvuruda bulunulduğunu sanmıyorum. Ancak, birtakım kimselerin imam hatip okulunda yatılı okuyan öğrencilerin iaşe bedelleri için para topladıklarını da söyleyeyim. Dikkat ettiğimizde burada dahi okul için değil, yatılı öğrenciler için para toplanmakta...

 

Cinsel isteğin sadece ateistlerde olduğunumu sanıyorsunuz? Bu istek yeme-içme gibi bir ihtiyaç olmasın sakın? İslam zinayı yasaklarken neden cariyeliği ve çok eşililiği de yasaklayamamış? O zaman görürdük inanç ve uygulamayı... Cami-okul mesele için ; her cuma ve bayram namazlarında, cemaat uzatılan bisküvi kutularını parayla doldururken aynı duyarlılığı eğitim için göstermemektedir. Para toplamanın prosedüründen bahsetmedim.Çocuğu okuldan para istediklerini söylediğinde "hay başlayayım okuluna da, ..." diye başlayan küfürler sıralamaktadırlar. Kesilen kurbanın derisini camiye yetiştiren çok insan gördüm de, "okulumuzun şu eksiği var, şuna bir el atalım" diyen insan sayısı maalesef çok az...

 

Kazanç... Maddi ve manevi diye ikiye ayırayım. Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümü kişiye ne kazandırır. Veya Kur'an kursuna gittiniz mi hiç... Ne öğretildiği hakkında gerçekten ne biliyorsunuz. 7 yaşındaki bir çocuğun latin alfabesini öğrenmesi o yaşta ne işine yarayacaktır...Binalar, tepeden değil temelden başlanarak dikilir. Çocuğun ilk önce iman adına öğrenmesi gereken şey, sahih hadisle sahih olmayanı ayırmak değildir.

 

Felsefe düşünmedir. Sorulara yanıt aramadır. Felsefe sana dinin tersine düşünmeyi öğretir. Halbuki din sana sorgulamayı, düşünmeyi değil, olduğu gibi iman etmeyi dayatır... 9-13 yaşlarım arasında, 4 yıl okul tatillerimi Kur'an kurslarında geçirdim ben. Ne öğrendim biliyor musun? Ne anlama geldiğini bilmediğim yığınla arapça dua, ve arapça harflerin okunuşunu... Matah bişeymiş gibi ben öğrendikçe de sırtım sıvazlanırdı... Vayyyy be Kur'an'ı arapçadan okuyor ne büyük meziyet !!! Sahih hadisle, olmayanı teist arkadaşlar çok rahat ayırt edebiliyorlar zaten.. Kafalarındaki din anlayışına uygunsa sahih, uygun değilse uydurmadır. Bu yöntemin temeli de çocukluk çağlarında atılır zaten...

 

Kusura bakmayın, ben kurbanla ilgili yazılarınızı okumadım. Gözler önünde cereyan etmesi biraz burkucu. Yoksa bu durum, kurban günleri hariç sürekli cereyan ediyor.Sanıyorum ki, kurban günleri daha medyatik olduğu için belirttiğiniz durum vaki oluyor. Psikoloji meselesi de ayrı bir hikaye.. Bir kurbanımızı keserken çocukları içeri gönderiyoruz. Müstakil evin bu iyiliği var... Bu durum kolayca halledilebilir bir vakıa... Yeterki çözüm aransın..

 

Kurban ile ilgili bir başlık açmıştım. Kolayca bulabilirsiniz...

 

Kaç kişi... Siz saydınız mı?Şaka şaka... Benim hurafe olarak gördüğüm şey de aslında bu. Bidat olarak adlandırdığımız şey bu. İtikadımızca yardım (insani bir yardımdan bahsetmiyorum) ancak Allah'tan dilenir. Dua yalnız ona edilir. Ruhban sınıfı yoktur derken, Allah'la insanlar arasında bir aracıya yer yoktur diyoruz aynı zamanda..Okutup, üfletenlerin içinde bulundukları buhran bunun müsebbibi olabilir, veya cehalet... Psikolojik sorunlarda kişilerin bundan medet ummaları durumunda belki çözüm dahi olabiliyordur... Bilemeyeceğim...

 

Sonuç olarak dini inancın ortaya çıkardığı bir durumdur... Ama nedense islamiyet bunları içinden söküp atamamış. Bunca insanın vardır bir bildiği değil mi? Tıpkı özel dini günlerde türbelerin dolup taşması, çaput bağlanıp mum yakılması vs.vs. gibi..

 

Kara çarşaf yasaklansın... Hatta türban veya başörtüsü yasaklansın söylemiyle karşılaştık. Eğer başörtüsü yasaklansın deniyorsa, ki deniyor (bunun türban olarak adlandırılması konuyu çarpıtmaya yönelik bir çabadır) o zaman bizim de en uç örneği göstererek, mukabele etmemiz gerekir. Bu belaltı bir vuruş değildir. Normal giyinme diye bir kavram da açıkçası bana garip bir tanımlama gibi geldi. Ben moda ve demode kavramlarına itibar ediyorum. aslında uzun bir tartışma konusu. Ben mini etekliye, çarşaflıya, bikiniliye, hadi normal giyimliye, salvarlıya karışılmasından yana değilim. Demokrasi, özgürlük biraz da giyim de kendini gösteremez mi? :D .... bir islamcı olarak demokrasi, insan hakkı, özgürlük gibi kavramlara sığınacağım ölsem aklıma gelmezdi. :blushing::P

 

Türban siyasi bir simgedir. O kadar kırsal bölge gezdim, hiç birinde türbanla karşılaşmadım. Türbanda ısrar edilmesinin altındaki sebepleri hepimiz biliyoruz. Türban ile başörtüsünü aynı kefeye koyarak konuyu çarpıtan sizlersiniz. Kara çarşaf keşke sadece moda ile ilgili bir konu olsaydı da bahsi hiç geçmeseydi...

 

Daha korkunç geliyor değil mi? Şeriat denince aklınıza hemen elinizin, kolunuzun kesileceği geliyor. Hemen kendinizi hırsızın yerine koyuyorsunuz. Niye malı çalınanın yerine koymuyorsunuz. Bugün hepimiz demiyor muyuz, cezalar suçları önlemekte yetersiz. aslında kısas gerek.. Şaka şaka.. Belirttiğiniz durum islam tarihinde çok fazla tekerrür etmiş hadiseler değil. Bugün İran veya suudi arabistan daki cezalandırma şekilleri de islama uygun değil. Bunu geçiyorum...Hukuk fakültesi mezunu biri olarak, cezayı değil failin topluma kazandırılmasını baz almam gerekiyor... İslamcılıkla şeriatçilik ayrı kavramlar değil. ancak, bazı kötü niyetli kişiler, müslüman, islamcı, şeriatçi-başörtülü, türbanlı gibi kavramların ayrı olduğunu, biz ona değil şuna karşıyız demek suretiyle müslümanları ****** avlamanın peşindeler. Ve bunu büyük ölçüde başardılarda.. Aslında bu kavramların mahiyetleri aynı...

 

"Bugün İran veya suudi arabistan daki cezalandırma şekilleri de islama uygun değil." demişsiniz... Peki o cezalandırma sistemini nereden almışlar? Kendimizi malı çalınanın yerine koyarsak, el-kol kesmeyi makul karşılayacağımızı mı düşünüyorsun? O zaman yanılıyorsun...

 

Geri kalmışlığa tepki göstermek... Garip bir cümle olmuş doğrusu. Geri kalmışlığa tepki mi gösterilir. Bence hayır. Buradaki çözüm tepki değil, ilerlemenin yollarını aramaktır. İtikadımıza ve peygamberimize yönelik bir saldırı da ise herhalde bir tepki gösterilecektir. Ama olay fazlasıyla provake kokuyor. Aslında her tarafı yakıp yıkmak da yok. Büyükelçilikleri hedef alan saldırılar devletin büyükelçilikleri kendi halkından korumaya çalışması neticesinde bu kadar arbedenin yaşanmasına neden olmuştur. Bu da devletin görevi..Ben yine de bir Filisitin de bir Bağdat ta yaşanan katliamlara bu şiddet de tepki verilmeyip de karikatür için bu kadar tepki verilmesini tepkiyle karşılıyorum. Olay fazlasıyla provakasyon kokuyor. İslam korkusunu artırmak için çabalanmış izlenimi uyandırdı bende..

 

Size garip gelmesini yadırgamıyorum.. Zira siz geri kalmışlığa neden olarak, 1400 yıl öncenin köhnemiş kuralları olduğunu düşünmüyorsunuz. Provake edilenler ne adına provake ediliyorlar peki? Sivas olaylarında provake edilenler ne adına provake edilmişlerdi?

 

Şeriat ve şeriat söylemi farklı olmalı. İşin açkçası ortada teokratik devlet kurma söyleminde bulunacak erkek-babayiğit yok.. Hapishanenin yolları taştan. Bu sebeple şeriat söylemi mümkün değil.

 

Açıkça söyleyemediklerinden kuşkumuz yok... Kapalı kapılar ardında müritlerine bu söylemlerde bulunanlar söyledikleri açığa çıkınca soluğu yurt dışında almaktadırlar. Artık her nedense seçtikleri ülke, söylemlerindeki gibi yönetilen islam ülkeleri değil de, hep batı ülkeleri oluyor...

 

***Komunizmin geçmişi, islama göre oldukça yenidir. 1400 yıl boyunca örnek bir devlet kurulamamışsa, açıkçası bundan sonrası için de pek umut olduğu söylenemez... Ayrıca Medine İslam Devleti'nin de ne derece örnek olabileceği tartışma konusu olabilir

 

Marks'ta öyle mi diyordu. Yanlış hatırlamıyorsam O, ilk insanların komünist olduğunu söylemişti. Medine İslam Devletinin de örnek olup olamayacağını tartışmayalım isterseniz..

 

Marks'ın ne dediği umurumda değil.. Komunizmi savunan biri de değilim. İslam'ın neden örnek alınabilecek devletler kuramadığını soruyorum...

 

Belirtmem gerekmiyor sanmıştım. Son olarak Danıştay'ın başörtülü bir öğretmenin sokakta dahi başını açması gerektiği konusunda verdiği kararı hatırlıyoruz. Bu kararı verenlerin müslüman oldukları bizce düşünülemez. Gayri müslimlere müslümanların parası veriliyor. Ama dediğim gibi bu durum başlı başına bugün bizce sorun olarak telakki edilmiyor.

 

Danıştayın görevinin, yalnızca dine karşı bir tutum sergilemekten ibaret olduğunu ima ederek konuyu basitleştirmek hukuk eğitimi aldığını iddia eden birine yakışmayacak cinstendir.

 

Yaratılışçı kesim içinde hiç müslüman ilim adamı yok galiba. Bilim adamlarının tamamı dinsiz. Yaratılışçı kesim dediğiniz için diyorum. Hristiyan, yahudi, müslümanlar arasında hiç mi bilim adamı yok. Daha öte gideyim. Hindu, tao (Yaratılışa mı inanıyorlar gerçekten) adını telaffuz edemeyeceğim yaratılış inancına sahip kişiler arasından hiç bir bilim adamı evrim teorisi ........, yanlıştır dememiş öyle mi? Soru: Dünya nüfusu ne kadardır, Ne kadarı yaratılışa inanmaktadır, Ne kadarı yaratılışa inanmamaktadır. Yaratılışa inananlar arasında hiç mi bilim adamı yoktur. Evrim teorisi hakkında kitap yazan yaratılış manyağı hiç mi bilim adamı yoktur. Dogmatik cümleler sarf etmeyin lütfen. O bizim harcımız.

 

Hem evrim teorisini kabul edip, hem de insanoğlunun Adem'den türediğine inanmak abestir.

 

 

Siz neden ilgilendirdiğini söyleyebiliyor musunuz? Dine inanmıyorsunuz. Dolayısıyla kandırılmak gibi bir sakatlıkla da karşılaşmanız mümkün değil. Din bu durumda sizin açınızdan siyasete alet olsa ne olur olmasa ne. Kandırılan sonuçta siz değilsiniz. Biziz. Yani biz inananlar kandırılıyoruz.[/b]

 

Halkın dini duygularını istismar ederek oy avcılığına soyunanlar ve bunu başaranlar tarafından yönetildiğini biliyorsam bu konu beni de ilgilendirir. iktidara gelindikten sonra, dini kullanarak sahte gündem maddeleri oluşturuluyor, oynanmaması gereken taşlarla oynanmaya çalışılıyor ise bu beni de ilgilendirir.

 

O halde komünizm bir din midir? Kapitalizmin doğurduğu sorunlar çözülebilir mi? Keşke. Ama nasıl. Hadi sorgulayın, Çözüm yollarını gösterin. Uygulanabilir olsun. Bilim adamları defaatle bu konuda uğraş verdiler. Kapitalizm bir sümüklü böcek değil, tuzla veya üzerine basıp ezerek kurtulamıyorsunuz. Dünyanın her yanını istila etmiş, habir bir urdur. (Ne cümle oldu ama) Zekanın sınırlarını aşan bir işlemeyle devam ediyor kapitalizm. Yoksa dünyanın her tarafında bu kadar mağdur bulunduğunda marksın teorisine göre ihtilal şarttır.

 

Bu konuyu farklı bir başlık altında yorumlamak daha doğru olacaktır.

 

Söylediklerimden o mu çıkıyor. Ya da kasti mahsusla mı böyle yorumladınız. Bize göre dinin olmadığı alanda dahi (var mı gerçekten) akıl yüceltilemez. Ruhumuzun ve aklımızın ispatı yok. Sınırlı bir idraki yüceltmek nahoş bir davranış olur. Ama özellikle din konusunda aklın varlığı bizce daha fazla bir önem arzediyor. Forumun birkaç yerinde bu konuya atıf mevcut burada ayrıca tartışmanın yeri yok sanırım..

 

Siz Muhammed'i yüceltmeye devam edin... "Sınırlı idrak" olarak nitelendirdiğin şeyin nimetlerinden faydalanıyorsun halbuki... Ne diyeyim, uğurlar olsun...

 

Bugün islama uygun bir devlet yoktur demiştim sizinle daha önceki bir tartışmamızda. zekat müessesesi adaletsizliğin giderilmesi için Medine İslam Devletinde tam manasıyla uygulanıyordu. Şumdi uygulanıyor mu?Hayır. Faiz yasaktı. Şimdi uygulanıyor mu? Hayır. Adaletsizliğin temelinde özellikle faiz olgusu yatıyor. vs.vs.

 

Demek adaletsizliğin temeli zekat ve faiz uygulamalarının yapılmaması... Yani zekat alabilecek duruma düşülmesinin nedenleri değil de, zekat vermemek. Keşke biraz da ekonomi okumuş olsaydınız...

 

Belirtiğiniz islami düşünceye mensup bir yaklaşım değil. Ortaçağ avrupasında Kilise söylencesi bahsettiğiniz. Biz Müslümanlar, zalimler karşısında susmamaya çağrıldık. Hiç ölmeyecek gibi bu dünya için, yarın ölecek gibi ahiret için çalışmamız tembihlendi. Eşeğimizi sağlam kazığa bağladıktan sonra Allah'a emanet etmemiz söylendi. Şimdi soruyorum: Bu söylediklerimle, Sizin bahsettiğiniz ironik yaklaşım arasında uyarlık var mı? Biz sebat'ı ancak, yukardakileri yaptıktan gösterebiliriz.

 

Sizin tanrınız değil mi ki, "kiminize az, kiminize çok veririz. Bu sizin imtihanınız içindir" diyen. "İslami düşünceye mensup değil" dediğiniz durum için yeteri kadar ayet de sıralayabilirim isterseniz...

 

Forumdaki yazılarınız bir husumeti gösteriyor. İslama sanki bir hasımmış gibi davranıyorsunuz, yaklaşıyorsunuz. Her hasımlık bir yaralanmanın sonucunda doğar. Husumet gökten düşen üç elmanın payımıza düşen kısmı değildir. Birine hasım olabilmem için, o birince bir zarara, bir hakarete, bir derde düçar edilmem gerekir. Acaba ben biraz abartıyor muyum.

 

İdrak sorunu olduğu kanaatindeyim..

 

Neyse; tekrar selamlar ile...Çok uzun oldu kusura bakmayın...

 

Konunun uzun-kısalığı değil içeriği önemli. Kusura bakacak bir şey yok. Cevap yazmak biraz zaman alıyor o kadar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

***Zaten din denen şeyi insanlara, ergenlikten sonra inandıramazsınız... Bunun için küçük yaşlardan itibaren insanın beynini yıkamak gerekir.

-Dogmatik bir cümle daha... Ben bilinen örnekler diye kısaca şu isimleri sayayım. Martin LİNGS, Cat STEVENS(Yusuf İslam), Muhammed ESED... Yoksa bu kişiler hala erginliğe girmediler mi? Paygamber efendimizin tebliğini kabul eden sahabeler ergenliğe ulaşmamışlar mıydı..Harika bir ilme ve teknolojiye sahip müslümanlar beyin yıkamanın da tekniğini bulmuşlar ne ala. Bir ara bana da bir format atsalar iyi olur herhalde, beynim fazla dolmuş galiba...Düşünemiyorum...

 

***Cinsel isteğin sadece ateistlerde olduğunumu sanıyorsunuz? Bu istek yeme-içme gibi bir ihtiyaç olmasın sakın? İslam zinayı yasaklarken neden cariyeliği ve çok eşililiği de yasaklayamamış? O zaman görürdük inanç ve uygulamayı... Cami-okul mesele için ; her cuma ve bayram namazlarında, cemaat uzatılan bisküvi kutularını parayla doldururken aynı duyarlılığı eğitim için göstermemektedir. Para toplamanın prosedüründen bahsetmedim.Çocuğu okuldan para istediklerini söylediğinde "hay başlayayım okuluna da, ..." diye başlayan küfürler sıralamaktadırlar. Kesilen kurbanın derisini camiye yetiştiren çok insan gördüm de, "okulumuzun şu eksiği var, şuna bir el atalım" diyen insan sayısı maalesef çok az...

 

-Cümlemi zorla mı böyle yorumluyorsunuz. Kafanıza silah mı dayayan var yoksa... Ben dinden kaynaklanan sınırlar var diyorum. Ateizmde ise böyle bir sınırlama mevcut değil diyorum. Yoksa tabi ki ben de bir kızı ayarlayıp yatağa atmak isteyebilirim. Ama dinim haram demiş ve ben buna uymaya çalışıyorum. Kutu meselesine gelince, bir ara eğitimciler de bir kutu uzatsın bakalım ne olacak. Kurban haddi zatında uhrevidir ve bağışlandığı yerinde uhrevi bir ihtiyaca münhasır olması daha güzeldir. Bir de müslümanların, okullara değil de camilere bağış yaptıkları gerekçesiyle eleştirileceklerini düşün/e/mezdim. Devletin korumasının olmadığı bir alanda (camileri kast ediyorum) halkın inançlarının korumaya çabalaması gereklidir. Kaldı ki, okulların kurban derisi kabul etmek bir yetkileri de yok. Bu yetki yanlış hatırlamıyorsam, TSK'ya ait. 28 Şubat sürecinde camilere verilen derilerin halkın direncine rağmen TSK mensuplarınca zorla camilerden nasıl alındığını biliyor, hatırlıyoruz. Camilerin imam ihtiyacını dahi karşılayamamaktadır devletimiz. Böylesi bir durumda harhalde halk kendi inançlarını devam ettirmenin tek yolunun camilerin hayatlarını idame ettirmesine bağlı olduğunu görüyor. Tekrarla, devletin okulları korumak, kollamak gibi bir yükümlülüğü var. Nasıl ki, halk; adalet, içişleri, çalışma bakanlığına ait teşkilatlara yardım yapmıyorsa, milli eğitime bağlı okullara da yapmayabilir. Yine de yardım edilen okullar var ya.. hadi neyse... Neden çalışma bakanlığına yardım yapmıyorsunuz diye halka sorulmuyor ama okula yapmıyorsunuz diye soruluyor. Bu tevhidi tedrisatın getirdiği vicdan sorunsalı. Okul-cami kıyaslaması. Bilinçaltımıza ne kadar da iyi yerleştiğinin bir göstergesi...

 

***Felsefe düşünmedir. Sorulara yanıt aramadır. Felsefe sana dinin tersine düşünmeyi öğretir. Halbuki din sana sorgulamayı, düşünmeyi değil, olduğu gibi iman etmeyi dayatır... 9-13 yaşlarım arasında, 4 yıl okul tatillerimi Kur'an kurslarında geçirdim ben. Ne öğrendim biliyor musun? Ne anlama geldiğini bilmediğim yığınla arapça dua, ve arapça harflerin okunuşunu... Matah bişeymiş gibi ben öğrendikçe de sırtım sıvazlanırdı... Vayyyy be Kur'an'ı arapçadan okuyor ne büyük meziyet !!! Sahih hadisle, olmayanı teist arkadaşlar çok rahat ayırt edebiliyorlar zaten.. Kafalarındaki din anlayışına uygunsa sahih, uygun değilse uydurmadır. Bu yöntemin temeli de çocukluk çağlarında atılır zaten...

 

Felsefe dediğimiz olgu tanrı ve yaratılış merkezli bir düşüncenin tezahürüdür. Dini tartışılamaz görüyorsak, bu forumda bugüne kadar neyi tartışıyoruz. Bu arada, ne anlama geldiğini bilmediğiniz şeyleri öğrenmeye çalışsaydınız inanın bugüne kadar anlardınız. Kalın kafalı biri değilsiniz. Gerisine hiç değinmeyeceğim. Sataşma var...sataşma var... :D

 

***Kaç kişi... Siz saydınız mı?Şaka şaka... Benim hurafe olarak gördüğüm şey de aslında bu. Bidat olarak adlandırdığımız şey bu. İtikadımızca yardım (insani bir yardımdan bahsetmiyorum) ancak Allah'tan dilenir. Dua yalnız ona edilir. Ruhban sınıfı yoktur derken, Allah'la insanlar arasında bir aracıya yer yoktur diyoruz aynı zamanda..Okutup, üfletenlerin içinde bulundukları buhran bunun müsebbibi olabilir, veya cehalet... Psikolojik sorunlarda kişilerin bundan medet ummaları durumunda belki çözüm dahi olabiliyordur... Bilemeyeceğim...

 

Sonuç olarak dini inancın ortaya çıkardığı bir durumdur... Ama nedense islamiyet bunları içinden söküp atamamış. Bunca insanın vardır bir bildiği değil mi? Tıpkı özel dini günlerde türbelerin dolup taşması, çaput bağlanıp mum yakılması vs.vs. gibi..

 

Dini inanç değil. Dine dayandırılmaya çalışılan inanç. Daha öncede belirttiğim gibi, islama islami olmayan birçok uygulama sokulmuştur. Bunların temizlenmesi gerekiyor. Belirttiğiniz türbe ziyaretleri hakkında Diyanet'ten birçok kereler açıklamalar yapılmıştır. Türbelerde dahi yazmaktadır. Dua yalnız Allah'a dır. Yalnız ondan yardım dilenir. ancak insanların inançlarını bir anda değiştirmesini beklemek de saflık olur. Bunlar bilimle aşılacaktır elbette...

 

***Türban siyasi bir simgedir. O kadar kırsal bölge gezdim, hiç birinde türbanla karşılaşmadım. Türbanda ısrar edilmesinin altındaki sebepleri hepimiz biliyoruz. Türban ile başörtüsünü aynı kefeye koyarak konuyu çarpıtan sizlersiniz. Kara çarşaf keşke sadece moda ile ilgili bir konu olsaydı da bahsi hiç geçmeseydi...

 

-Meclis Başkanımız türbanın ne olduğunu, şeklini belirleyin. TSE standartlarını belirlesin dedi. Yasak koyan kurumlar standartlarını belirlesin dedi. Kim çıkıp da işte şudur, şöyle şöyle bağlarsanız bu türbandır dedi. Bunun haricinde başınızı örtüp gireceğiniz yere girebilirsiniz dedi. Hiç kimse... Hiç kimse... 71 yaşındaki bir kadın, yeşilkartlı bir kadın türbandan ne anlardı da, hastaneye kartındaki resim "başörtülü" olduğu gerekçesiyle alınmayıp da ölüme terkedildi. Bu mudur türban...16 yaşındaki kardeşim, siyasetten ne anlardı da başını açmak zorunda bırakıldı. Evet türban siyasi bir simgeyse siyasi simge olmayan başörtüsünü tanımlayın, ve hadi başörtüsüyle üniversiteseye giriş serbesttir deyin, diyebiliryorsanız... Lütfen komik olmayın...Bilmezden gelmeyin. Takiyye yapmayın... Zira hemen hiçbir şey beni kırmasa da bu konuda inanılmaz şekilde bocalıyorum. Üzülüyorum.

 

***Bugün İran veya suudi arabistan daki cezalandırma şekilleri de islama uygun değil." demişsiniz... Peki o cezalandırma sistemini nereden almışlar? Kendimizi malı çalınanın yerine koyarsak, el-kol kesmeyi makul karşılayacağımızı mı düşünüyorsun? O zaman yanılıyorsun...

 

Şaka yollu değinmiştim. Suudi Arabistan da gördüğümüz bir vakıa vardı. adamın birini vince bağlayıp başaşağı asarak cezalandırıyorlardı. İslamın çıktığı devirde vinç bile yoktu. Ağaca bağlayıp asmış olabilirler mi? Cezalar ancak gerçekten hakedenlere verilmelidir. İhtiyati suçlulara veya...Hz. Ömer kıtlık yıllarında para karşılığı zina eden bir kadına recm cezasını uygulamamıştı. Cezanın caydırıcılık fonksiyonu yoktu zira. Normal bir zamanda kadının bunu yapması imkansızdı. Ceza uygulamasında adaletin tecellisi için bu gibi uygulamaların baz alınmadığı yönetimlerin islama aykırılığı tartışmaya bile gelmez.

 

 

***Geri kalmışlığa tepki göstermek... Garip bir cümle olmuş doğrusu. Geri kalmışlığa tepki mi gösterilir. Bence hayır. Buradaki çözüm tepki değil, ilerlemenin yollarını aramaktır. İtikadımıza ve peygamberimize yönelik bir saldırı da ise herhalde bir tepki gösterilecektir. Ama olay fazlasıyla provake kokuyor. Aslında her tarafı yakıp yıkmak da yok. Büyükelçilikleri hedef alan saldırılar devletin büyükelçilikleri kendi halkından korumaya çalışması neticesinde bu kadar arbedenin yaşanmasına neden olmuştur. Bu da devletin görevi..Ben yine de bir Filisitin de bir Bağdat ta yaşanan katliamlara bu şiddet de tepki verilmeyip de karikatür için bu kadar tepki verilmesini tepkiyle karşılıyorum. Olay fazlasıyla provakasyon kokuyor. İslam korkusunu artırmak için çabalanmış izlenimi uyandırdı bende..

 

Size garip gelmesini yadırgamıyorum.. Zira siz geri kalmışlığa neden olarak, 1400 yıl öncenin köhnemiş kuralları olduğunu düşünmüyorsunuz. Provake edilenler ne adına provake ediliyorlar peki? Sivas olaylarında provake edilenler ne adına provake edilmişlerdi?

 

Ben cümleniz garip dedim. Geri kalmışlığa tepki mi verilir allah aşkına. Kaç yıl geçti sivas olaylarının üzerinden Hayli uzun zaman. Ama sivas olaylarının toplumumuzda açtığı korku, bugünkü karikatür karşıtlığı gösterilerinde de batıda islama karşı beslenen korkuyla aynı minvalde. İkisinden de nasiplenen islam korkusunu insanların beynine yerleştirip bundan nemalananlardır. Sivas olaylarında devletin tedbirsizliği de tartışılması gereken ayrı bir vakıa.. Bu kadar tedbirsizlik ancak kastla mümkündür ama...Neyse...

 

***Açıkça söyleyemediklerinden kuşkumuz yok... Kapalı kapılar ardında müritlerine bu söylemlerde bulunanlar söyledikleri açığa çıkınca soluğu yurt dışında almaktadırlar. Artık her nedense seçtikleri ülke, söylemlerindeki gibi yönetilen islam ülkeleri değil de, hep batı ülkeleri oluyor...

 

 

Ben zaten belirttiğiniz kişiden fazlasıyla tedirgin olan biriyim. Tutarsızlık budur. Yok dinlerarası diyalog, yok ılımlı islam.. aslında fazlasıyla da merak ediyorum. Ilımlı islam deyip duran bu adamın nasıl bir şeri devlet kuracaktı. Açıkça dahi söylenemeyen bir şeriat söyleminden rahatsız olmanız beni hem şaşırttı ve hem de tedirgin etti.İçimden geçen düşüncelerin farkında olabilirsiniz diye fazlasıyla korktum.

 

***Marks'ın ne dediği umurumda değil.. Komunizmi savunan biri de değilim. İslam'ın neden örnek alınabilecek devletler kuramadığını soruyorum...

 

Ben bir tane kurmuş dedim. Medine İslam Devleti. Ama siz kabul etmediniz. Benim açımdan komünist, ateist olmanız birşeyi değiştirmiyor. Bunun bir önemi yok. Ben denilene bakarım.

 

***Belirtmem gerekmiyor sanmıştım. Son olarak Danıştay'ın başörtülü bir öğretmenin sokakta dahi başını açması gerektiği konusunda verdiği kararı hatırlıyoruz. Bu kararı verenlerin müslüman oldukları bizce düşünülemez. Gayri müslimlere müslümanların parası veriliyor. Ama dediğim gibi bu durum başlı başına bugün bizce sorun olarak telakki edilmiyor.

 

***Danıştayın görevinin, yalnızca dine karşı bir tutum sergilemekten ibaret olduğunu ima ederek konuyu basitleştirmek hukuk eğitimi aldığını iddia eden birine yakışmayacak cinstendir.

 

Bu konuda bugün çıkan bir alıntıya yer vereceğim. Belirttiğiniz imada da bulunmadım ve böyle bir iddiada bulunmakda kimsenin haddi değildir. Sınırlayım. Konuya bakan Danıştay'ın belirli bir dairesidir. Daire kararını oy çokluğuyla vermiştir. Oyların çoğunu veren kimseler diyeyim. Yukardaki cümleme bir bakınız. Ben kararı dahi zikretmişim. Kararı vermeden şöyle birşey deseydim haklıydınız. Danıştay veya Anayasa Mahkemesi Türkiye de müslümanlara karşı durdurma, engelleme mekanizmasının adıdır. Peki böyle bir cümle etmiş miyim. Hayır... Şimdi alıntıya geçiyorum:

Danıştay 2. Dairesi, yurtdışındaki okullarda görevlendirilmek üzere açılan sınavda Türkiye ikincisi olan Abdullah Yılmaz'ın atamasını, öğretmen eşinin okulda peruk takması ve günlük hayatında tesettüre uygun giyinmesi sebebiyle yapmayan Bakanlık Değerlendirme Komisyonu'nu haklı buldu. Türk cumhuriyetlerindeki okullarda görevlendirilmek üzere DSP-MHP ANAP koalisyon hükümetince 2000 yılında açılan sınava girerek Türkiye ikincisi olan ve mülakatı da başarıyla geçen Eskişehir Anadolu İmam Hatip Lisesi Din Kültürü Dersi öğretmeni Abdullah Yılmaz, MEB'in "görevlendirilmeniz uygun görülmemiştir" tebligatıyla karşılaşınca, DSP'li Metin Bostancıoğlu'nun başında olduğu Milli Eğitim Bakanlığı'na dava açtı. Yılmaz, Eskişehir İdare Mahkemesi'nden bir sonuç alamayınca davayı Danıştay'a taşıdı.

MİT 'EŞİ BAŞÖRTÜLÜ' DEDİ

Danıştay İkinci Dairesi, 13 Mayıs 2005'te Yılmaz'ın temyiz istemini reddederek, 'yurtdışı görevin kendine has önem ve özelliği' ile MİT raporunu gerekçe gösteren yerel mahkemenin kararını oybirliği ile onadı. Eskişehir İdare Mahkemesi ile Danıştay 2. Daire'nin kararlarını verirken, Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından verilen raporları esas aldıkları belirtildi. MİT raporunda, "Yılmaz'ın aynı okulda görevli öğretmen eşi Ayşe Yılmaz'ın okula perukla gelip gittiği ve günlük hayatında tesettüre uygun bir şekilde giyindiği" belirtiliyor.

Danıştay Savcısı Celalettin Yüksel ise Eskişehir İdare Mahkemesi'nin kararının bozulması gerektiğini belirtti. Davacının hakkında yaptırılan istihbarat sonucunda yurtdışı göreve gönderilmediğinin dosyadan anlaşıldığını belirten Yüksel, tamamen istihbari nitelik taşıyan 'üzerine atılı suç sebebiyle Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı'nca Yılmaz hakkında takipsizlik kararı verildiğini belirtti. Yüksel "Hukuki bir delil olarak kullanılması mümkün olmayan, istihbarat çalışmasında tespit edilen hususlara dayanılarak tesis edilen idare mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir" ifadesini kullandı.

 

Danıştay, Abdullah Yılmaz'ın, MİT raporunda eşinin başörtülü olması gerekçesiyle yurtdışına gönderilmemesini hukuka aykırılık bulmazken, Eğitim-Sen üyesi öğretmenin MİT raporuna dayanılarak yurtdışına gönderilmemesi kararını ise hukuka aykırı bularak iptal etti. Danıştay 2. Dairesi 12 Aralık 2004 tarihinde verdiği kararında öğretmen hakkında düzenlenen MİT raporunu dikkat almadı. Kararda "Davacının yurtdışında görev almasının genel güvenlik ve asayiş yönünden ne gibi sakıncalar yaratacağının somut olarak ortaya konulamadığı, izinsiz afiş yapıştırmak suçundan Alaşehir Sulh Ceza Mahkemesinde beraat ettiği, diğer bilgilerin istihbari nitelikte bilgiler olduğu, idarece açılan sınavda başarılı olan davacının hakkında yaptırılan 'arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması' sonucunda tesbit edilen hususlara dayanılarak yurtdışı göreve gönderilmemesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır" denildi.

 

***Yaratılışçı kesim içinde hiç müslüman ilim adamı yok galiba. Bilim adamlarının tamamı dinsiz. Yaratılışçı kesim dediğiniz için diyorum. Hristiyan, yahudi, müslümanlar arasında hiç mi bilim adamı yok. Daha öte gideyim. Hindu, tao (Yaratılışa mı inanıyorlar gerçekten) adını telaffuz edemeyeceğim yaratılış inancına sahip kişiler arasından hiç bir bilim adamı evrim teorisi saçmadır, yanlıştır dememiş öyle mi? Soru: Dünya nüfusu ne kadardır, Ne kadarı yaratılışa inanmaktadır, Ne kadarı yaratılışa inanmamaktadır. Yaratılışa inananlar arasında hiç mi bilim adamı yoktur. Evrim teorisi hakkında kitap yazan yaratılış manyağı hiç mi bilim adamı yoktur. Dogmatik cümleler sarf etmeyin lütfen. O bizim harcımız.

 

Hem evrim teorisini kabul edip, hem de insanoğlunun Adem'den türediğine inanmak abestir.

 

Ben öyle birşey mi dedim? Nerede geçiyor?evrim teorisini kabul edip de insanoğlunun Adem'den türediğini mi söyledim. Allah Allah... Bu nasıl bir yorumdur vallahi anlamadım. Ne kadar zorlarsanız zorlayın, yukardaki cümlelerimden bu anlam çıkmaz, çıkamaz. Sanırım papanın amerika da genel ev sorması durumuna düştüm. Hani Papa amerikaya edeceği ziyaret öncesi uyarılmış. Dikkat edin papa hazretleri, amerikalı gazeteciler çok tehlikedir söylediklerinizi iyice tartın demişler. Papa uçaktan inerken bir gazeteci sormuş. Amerika daki genelevler hakkında ne düşünüyorsunuz diye papaya. O da amerika da genelevmi var demiş.İyi bir cevap verdiğini düşünerek. Ertesin gün gazete manşetleri şöyle: Papa iner inmez genelevleri sordu...Biz müslümanların da fıkra bilmeleri ne garip

 

 

***Halkın dini duygularını istismar ederek oy avcılığına soyunanlar ve bunu başaranlar tarafından yönetildiğini biliyorsam bu konu beni de ilgilendirir. iktidara gelindikten sonra, dini kullanarak sahte gündem maddeleri oluşturuluyor, oynanmaması gereken taşlarla oynanmaya çalışılıyor ise bu beni de ilgilendirir.

 

Oynanmaması gereken taşlar. Cumhuriyetin temel nitelikleri.. Halka karşı, halka rağmen demokrasi. Off...off.. Acaba birgün halkın çoğunluğunun isteğinin olup da, azınlığın haklarının da korunabileceği bir sistem olacak mı? Ya da azınlığın haklarının çoğunluğun haklarına galebe çaldığı bir yönetim den kurtulunabilecek mi?

 

***Bugün islama uygun bir devlet yoktur demiştim sizinle daha önceki bir tartışmamızda. zekat müessesesi adaletsizliğin giderilmesi için Medine İslam Devletinde tam manasıyla uygulanıyordu. Şumdi uygulanıyor mu?Hayır. Faiz yasaktı. Şimdi uygulanıyor mu? Hayır. Adaletsizliğin temelinde özellikle faiz olgusu yatıyor. vs.vs.

***Demek adaletsizliğin temeli zekat ve faiz uygulamalarının yapılmaması... Yani zekat alabilecek duruma düşülmesinin nedenleri değil de, zekat vermemek. Keşke biraz da ekonomi okumuş olsaydınız...

 

Keşke.. Ben de isterdim biraz da ekonomi okumayı.. Siz zekata takılmışsınız o yüzden "Adaletsizliğin temelinde özellikle faiz olgusu yatıyor" cümlemi dahi görememişsiniz. Ne diyim. Allah müstehakınızı versin. Birader, bugün Türkiyedeki yoksulluğun en önemli nedeni aldığımız borçların faiziyle boğuşuyor olmamız değil mi?Geri kalmış ülkelerin tamamının en önemli derdi bu değil mi?Borçlar yüzünden yatırım yapamamak. Çeviremediğiniz borçların faiziyle boğuşup, daha yüksek faizle borçlanmak. Yatırım ve atılımdan kısmak... Ne diyim ki. Ve ben ikisiyle sınırlamamışım. vs, vs. Ama bu ikisi uygulansa dahi adaletsizliğin büyük bir kısmı giderilebilirdi.

 

***Sizin tanrınız değil mi ki, "kiminize az, kiminize çok veririz. Bu sizin imtihanınız içindir" diyen. "İslami düşünceye mensup değil" dediğiniz durum için yeteri kadar ayet de sıralayabilirim isterseniz...

 

Yani yukarda belirttiğiniz ayet düşüncenizi destekliyor öyle mi?Yani bize az verildi diye sadece yatacak mıyız? Yani bunu böyle mi anlamalıyız. Şaştım kaldım vallahi..

 

***Forumdaki yazılarınız bir husumeti gösteriyor. İslama sanki bir hasımmış gibi davranıyorsunuz, yaklaşıyorsunuz. Her hasımlık bir yaralanmanın sonucunda doğar. Husumet gökten düşen üç elmanın payımıza düşen kısmı değildir. Birine hasım olabilmem için, o birince bir zarara, bir hakarete, bir derde düçar edilmem gerekir. Acaba ben biraz abartıyor muyum.

 

İdrak sorunu olduğu kanaatindeyim..

 

Ben de aynı kanaatteyim. Ne garip...İnanın, zamanım çok fazla olduğu için bu kadar uzun metinler yazmıyorum. Ama cevaplarımın da doyurucu olmasını istiyorum. Lakin sizden bu karşılığı tam olarak bulamayınca biraz burkuldum. Klişelerle savunma yapıyorsunuz. Elbetteki daha iyisini başarabilirsiniz. Sonuçta her ne kadar birbirimizi etkilemeye çalışıyorsak da kendimizi geliştirmenin bir yolu da tartışmak değil midir? Biraz daha özeni haketmiyor muyum yoksa... Selamlar ile... Önümüzdeki bir iki gün yazacağınız birşey olur da cevap veremezsem şimdiden özür diliyorum. Bilgisayar elimin altında olmayacak ve belki bir iki hafta tatile çıkacağım..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

2 hafta tatile çıkacağım belki cevap vermekte gecikirim demiştim. Kendi mesajıma kendim cevap verdiğime göre siz ya beni kaale almak istemiyorsunuz veya kaçıyorsunuz. İllaki tartışmak için sizi zorlamak gibi bir niyetim yok. Ancak, cevap vermemeniz sanki bir kaçışa işaret ediyor.

 

Kimsenin bir diğerinin yazdıklarına cevap vermek gibi bir mecburiyeti yok hiç şüphesiz. Hatta başınızda bir dert de olabilir... Bunlar olağan şeylerdir. Ancak kaçma mevzubahis olursa insan en azından kabullenmeli ve diğer tarafa bunu beyan etmelidir. Başınızda bir sorun varsa geçmiş olsun diyorum.

 

Selamlar ile...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Bekir

Ellerine,yüreğine,beynine,sağlık okuduğum dini forumlarda en tatmin edici en güzel açıklayıcı yazıları siz yazmışsınız nasıl mutlu oldum anlatamam insan bu kadar güzel anlatabilir neyi,niçin,nasıl savunduğunu teşekkür ederim.

Ama yam-yam mada haksızlık etmeyelim onada teşşekür ediyorum onun sayesinde sizin gibi insanların bilgisinden yararlanıyoruz bizde.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Zaten din denen şeyi insanlara, ergenlikten sonra inandıramazsınız... Bunun için küçük yaşlardan itibaren insanın beynini yıkamak gerekir.

 

Bekir kardeş çok güzel açıklamalarda bulunmuş zaten bende kısaca değinmeden edemedim...

 

Küçükken bir kere yaz tatilinde camiye gittim Kur-an dersine, yam yam sen benden daha fazla gitmişsin. İnancım konusunda derin bilgileri küçük yaştada edinmedim ve 20 yaşıma kadar Arapça dahi Kur-an okumamıştım diyebilirim. 20 den sonra arapça okumayı öğrendim, inancımı enine boyuna daha iyi kavradım ve inanmam gerektiğini 20 yaşından sonra idrak ettim...

 

Yoksa ben ergenliğe girmedim mi hala...

 

Toplum yararı adına İslamda tabular çıkarıp onları yıkmaya çalışıyorsunuz ama kendi kalıp düşüncelerinizin ve tabularınızın hiç farkında değilsiniz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bekir kardeş çok güzel açıklamalarda bulunmuş zaten bende kısaca değinmeden edemedim...

 

Küçükken bir kere yaz tatilinde camiye gittim Kur-an dersine, yam yam sen benden daha fazla gitmişsin. İnancım konusunda derin bilgileri küçük yaştada edinmedim ve 20 yaşıma kadar Arapça dahi Kur-an okumamıştım diyebilirim. 20 den sonra arapça okumayı öğrendim, inancımı enine boyuna daha iyi kavradım ve inanmam gerektiğini 20 yaşından sonra idrak ettim...

 

Yoksa ben ergenliğe girmedim mi hala...

 

Toplum yararı adına İslamda tabular çıkarıp onları yıkmaya çalışıyorsunuz ama kendi kalıp düşüncelerinizin ve tabularınızın hiç farkında değilsiniz...

 

 

Yam yam hayatinda lütfen bikere bi faydali bisey yap. HY sitesine gir ve düsüncelerinin nekadar sacma oldugunu gör. Bütün sorularinin cevabini orda görürsün Hemde ISPATLI bi sekilde. Ondan sonra da hala inanmiyorsan ne diyeyim allah akil fikir versin. Evrim teorisinin nekadar ....... oldugunu,bir yaraticinin var oldugunu,hicbirseyin tesadüften ibaret olmadigini ispatli bir sekilde göreceksin. Senin gibilerinin dogru yolu bulmasi icin mükemmel bir calisma yapilmis. O siteye lütfen bak. rica ediyorum kendin icin lütfen

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın bekir; neden böyle provokatif bir ileti yazdığınızı anlayamadım.. Basit bir şekilde tatilden döndüğünüzü, tartışmaya devam edilmesini ve bunun için mesaj beklediğinizi belirtebilirdiniz. Uzun bir zamandır bu forumdayım ve bugüne kadar da hiç bir tartışmadan kaçmadım. Açıkçası nazik sayılabilecek uslubunuzun arasına, tartışmadan kaçtığımı ima eden ifadeleriniz oldukça seviyesiz olmuş. Buna rağmen, ilk fırsatta (malum yazışmalarımızın uzunluğu ortalamadan biraz yüksek) yeni iletimi göndereceğim. Biraz daha dikkatli olmanızı temenni ederim.

 

Sayın feneriumx ; HY denen ve başını Adnan Oktar'ın çektiği grubun, bilimsel gerçekleri din adına (kendi çıkarları için) nasıl çarpıttıklarını, gencecik beyinleri nasıl aldattıklarını ve sahtekarlıklarını her fırsatta buraya aktarmaya çalıştığım halde, hala nasıl olur da bana "Yam yam hayatinda lütfen bikere bi faydali bisey yap. HY sitesine gir ve düsüncelerinin nekadar sacma oldugunu gör" diyebilirsiniz ? "ISPATLI" dediğiniz şeyleri bir kere olsun birinci kaynaklardan kontrol ettiniz mi? Size tavsiyem, kim yazarsa yazsın, kim söylerse söylesin başkaları ile paylaşmadan önce doğruluğunu kontrol edin, kafanızda tartın ondan sonra paylaşın.

 

 

Sayın suheda da, aşağılayıcı bir tavırla da olsa bana teşekkür nezaketini (!) göstermiş. Ne diyelim... Herkes kendine göre bir şeyler alacaktır...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın yam yam

Allah'a inanmamanın sana ne gibi bir faydası var?

ya da bütün bu rahatsız olduğun şeylerin olmasından inanmadığın Allah'ı mı sorumlu tutuyorsun?

 

ayrıca senin rahatsız olduğun pek çok şeyden bir inanan olarak bende rahatsız oluyorum. ama bu akıl sahibi insanların yapmış oldukları hatalar asla Allah'ı sorumlu tutmaz. yani Allah'a inanmak bütün bu olanlardan rahatsız olmana engel değildir. :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Selamlar,

provakasyon en son dileğimdi. Belki o an biraz burkulduğum için ağır bir üslup kullanmış olabilirim. Yazdıklarımı tekrar tekrar kontrol ettim ama inanın provokatif bir öge göremedim. Tabi ki insanız, neyin insanları galeyana getirip neyin sus pus ettiğini her zaman bilemiyoruz. Eğer yazdıklarım sizi kırdı, gocundurdu ise özür dilemekte bir sakınca görmüyorum.

 

ben yazdıklarınıza bir iki gün cevap veremezsem kusura bakmayın demiştim. Ve devamla belki bir iki hafta tatile çıkabilirim demiştim. Ama 25 gün dememiştim. 25 gün kadar olmuş, son yazımın üzerinden geçip de cevap verilmeyen süre...Kutsallarınız aşkına (varsa.. Bunu size karşı ikinci kez mi tekrarlıyorum) siz yerimde olsaydınız ne düşünürdünüz. Bu arada geldim demem gerektiğini de tahmin edemedim. Keşke geldim deyip de sizi kızdırmasaydım.

 

Sanıyorum ki, bunlar önemli değil. Tartışmanın mevzuu daha değerli bana kalırsa. Cevabınızı bekliyorum. Ama lütfen, muhalefetin marifet olarak telakki edildiği bir coğrafyada yaşadığımızı unutmayın. Ben mümkün olduğunca marifet etmekten uzak durup, yazdıklarınızın doğru olma ihtimalini inceliyorum. Siz de benim yazdıklarımın doğru olma ihtimali inceliyorsunuzdur umarım.

 

Bu tartışmaya kıyısından, köşesinden katılıp da cevap vermek gereğini hisseden ve bu güzelliği bana ve bizlere bahşeden insanlara müteşekkirim. Allah hepimizden razı olsun. Zira konunun önemi malum.

 

Yam yam kardeş, (biraz fazla samimi bir ifade oldu, bey veya bayan hangisisiniz bilmiyorum, o kadar tartıştıktan sonra ünvanlara takılmak da takdir edersiniz ki pek güzel olmuyor) şimdi söyleyeceklerim sana değil.

 

Biliyoruz ki, ateizm bir din değildir. Kutsalları, tebliğ misyonu yoktur. Ateizme mensup olan herkes sadece bireysel varlıklardır. Cemaat anlayışlara mensubiyetleri de yoktur. O halde ateizme mensupların neden islama karşı durduğu vuzuha kavuşturulmalıdır. ve islamın kutsallarını yerle bir etmeye çalışmalarının anlamı, mahiyeti nedir? Sorumuz bu? Sorunumuz bu?

 

Selamlar ile...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Biliyoruz ki, ateizm bir din değildir. Kutsalları, tebliğ misyonu yoktur. Ateizme mensup olan herkes sadece bireysel varlıklardır. Cemaat anlayışlara mensubiyetleri de yoktur. O halde ateizme mensupların neden islama karşı durduğu vuzuha kavuşturulmalıdır. ve islamın kutsallarını yerle bir etmeye çalışmalarının anlamı, mahiyeti nedir? Sorumuz bu? Sorunumuz bu? (bekir)

 

 

evet haklısın sevgili bekir...

inanmamakta özgür bırakılmış insanlar olarak neden inananlara bu denli saldırıldığı konusunu düşünmek gerekir. (özellikle müslüman olanlara)

 

inanmamayı seçen arkadaşlar kendilerince bilimsel öngörüler ileri sürebilirler ve bunu savunada bilirler, eğer amaçları gerçekten araştırmak ve öğrenmekse biz bu tartışmaya seve seve gireriz.

 

yalnız...

unutmamak gerekir ki her insan her şeyi bilemez. bir kişinin bilgi eksiği diğerlerini bağlamaz. ve samimiyetle söylüyorum ki inananlarda sorgular ve araştırır. zaten Allah buna bir engel koymamıştır. araştırmak, sorgulamak ve öğrenmek her insanın hakkıdır. ve asıl yapılması gereken de budur. çünkü insan düşünen bir varlıktır. Allah'ın katında insanın meleklerden daha değerli olmasının sebebi düşünebilmesidir.

 

hepinize saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sanduryam,

 

Birine böyle seslenmek de benim için bir garip oldu. Ama siz isminizi (isim dediğimi bakmayın) öyle koymuşsunuz yapılacak birşey yok.

 

eyvallah. sağolasınız güzel sözleriniz için.

 

Yalnız kusura bakmazsanız bir cümlenize açıklama getirmek istiyorum. Sizin cümlenize benim açıklama getirmem hoş değil hiç şüphesiz ama bana lütfen bu konuda izin verin.

 

Evet insan dediğimiz varlık, esfeli safilin (Yaratılmışların en aşağısı) veya eşrefi mahlukat (Yaratılmışların en şereflisi) arasında bir yeri işgal eder. Ancak insan bu yeri düşünmeyle elde etmez. Yapıp ettikleriyle elde eder. Eğer islamdan ve islamın insanı eşrefi mahlukat derecesine yükseltmesinden bahsediyorsak, insanın da yapıp ettiklerinin islama uygunluğu neticesinde yaratılmışların en şereflisi konumuna yükselebileceğini bilmeliyiz. Bunu bildiğinize eminim, ancak bir acele eseri düşünmeyle en şerefli olunabileceğini yazdığınızı sanıyorum. Yoksa İslam terminolojisindeki "eşrefi mahlukat" değerini Aistein'in haketmesi düşünülemez.

 

biz müslümanların bir kısmı, şunun idrakindeyiz. Müslümanlar, eylemlerini sadece bir taklit olarak yapmazlar. Eylemlerinin bilincindedirler. Her şeyi değilse de birçok şeyi sorgulayıp, anlamlandırırlar. Ki iman etmek ancak anlamak ve anlamlandırmakla mümkündür. Anladığımız oranda imanımız, inancımız artar. İmanımız ve inancımız arttığı oranda islama daha uygun yaşamaya çabalarız. İslama uygun yaşama azmimizle eşrefi mahlukat mertebesine yükselebiliriz.

 

Bu sebeple başlı başına düşünen bir varlık olmamız meleklerden üstün olduğumuz anlamını sanıyorum ki barındırmaz.

 

Yoksa inanın yam yam da düşünüyor. :P . Bu işin şaka tarafı hiç şüphesiz. Ben bizleri yanlış anlayabilecek insanlar da bulunduğu için böyle bir açıklama yapma gereğini hissettim.

 

es-selamü aleyküm..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

-Dogmatik bir cümle daha... Ben bilinen örnekler diye kısaca şu isimleri sayayım. Martin LİNGS, Cat STEVENS(Yusuf İslam), Muhammed ESED... Yoksa bu kişiler hala erginliğe girmediler mi? Paygamber efendimizin tebliğini kabul eden sahabeler ergenliğe ulaşmamışlar mıydı..Harika bir ilme ve teknolojiye sahip müslümanlar beyin yıkamanın da tekniğini bulmuşlar ne ala. Bir ara bana da bir format atsalar iyi olur herhalde, beynim fazla dolmuş galiba...Düşünemiyorum...

"örnek" diyerek isimlendirdiğiniz şahsiyetler (Muhammed esed hariç. O yahudi idi) hristiyanlıktan müslümanlığa geçmişlerdir. Dolayısı ile zaten bir din etkisi altında yetişmişlerdir. O yüzden ha müslüman olmuş, ha hristiyan... Sizce neden insanlar genel olarak bağlı oldukları toplumun dinini kabul ediyorlar? Sakın öyle yetiştirildikleri için olmasın?

 

-Cümlemi zorla mı böyle yorumluyorsunuz. Kafanıza silah mı dayayan var yoksa... Ben dinden kaynaklanan sınırlar var diyorum. Ateizmde ise böyle bir sınırlama mevcut değil diyorum. Yoksa tabi ki ben de bir kızı ayarlayıp yatağa atmak isteyebilirim. Ama dinim haram demiş ve ben buna uymaya çalışıyorum. Kutu meselesine gelince, bir ara eğitimciler de bir kutu uzatsın bakalım ne olacak. Kurban haddi zatında uhrevidir ve bağışlandığı yerinde uhrevi bir ihtiyaca münhasır olması daha güzeldir. Bir de müslümanların, okullara değil de camilere bağış yaptıkları gerekçesiyle eleştirileceklerini düşün/e/mezdim. Devletin korumasının olmadığı bir alanda (camileri kast ediyorum) halkın inançlarının korumaya çabalaması gereklidir. Kaldı ki, okulların kurban derisi kabul etmek bir yetkileri de yok. Bu yetki yanlış hatırlamıyorsam, TSK'ya ait. 28 Şubat sürecinde camilere verilen derilerin halkın direncine rağmen TSK mensuplarınca zorla camilerden nasıl alındığını biliyor, hatırlıyoruz. Camilerin imam ihtiyacını dahi karşılayamamaktadır devletimiz. Böylesi bir durumda harhalde halk kendi inançlarını devam ettirmenin tek yolunun camilerin hayatlarını idame ettirmesine bağlı olduğunu görüyor. Tekrarla, devletin okulları korumak, kollamak gibi bir yükümlülüğü var. Nasıl ki, halk; adalet, içişleri, çalışma bakanlığına ait teşkilatlara yardım yapmıyorsa, milli eğitime bağlı okullara da yapmayabilir. Yine de yardım edilen okullar var ya.. hadi neyse... Neden çalışma bakanlığına yardım yapmıyorsunuz diye halka sorulmuyor ama okula yapmıyorsunuz diye soruluyor. Bu tevhidi tedrisatın getirdiği vicdan sorunsalı. Okul-cami kıyaslaması. Bilinçaltımıza ne kadar da iyi yerleştiğinin bir göstergesi...

 

Sanırım bu konuda anlatmak istediğimi anlayamadınız... Ben cami için gösterilen hassasiyetin, konu eğitim olduğunda gösterilmediğini anlatmaya çalışıyorum. Her mahalleye 2 tane cami yapmaya kalkarsanız tabii ki imam ihtiyacını karşılayamazsınız... Şu an en önemli eksiklik eğitim eksikliğimizdir. Neden "önce eğitim" diyoruz ? Şu an halkın en son ihtiyacı ibadet yeri ihtiyacıdır. İnsan ibadetini pekala evinde de yapabilir. Ama cami yapımına katkıda bulunmak, eğitime katkıda bulunmaktan daha sevaptır değil mi? Kurban derisi toplama görevi TSK'ne değil, Türk Hava Kurumu'na aittir. Bunu da hatırlatayım.

 

Felsefe dediğimiz olgu tanrı ve yaratılış merkezli bir düşüncenin tezahürüdür. Dini tartışılamaz görüyorsak, bu forumda bugüne kadar neyi tartışıyoruz. Bu arada, ne anlama geldiğini bilmediğiniz şeyleri öğrenmeye çalışsaydınız inanın bugüne kadar anlardınız. Kalın kafalı biri değilsiniz. Gerisine hiç değinmeyeceğim. Sataşma var...sataşma var... :D

 

 

O zat-ı alinizin kuruntusu. Felsefe bilinmeyene karşı fikir yürütmedir. Dolayısı ile tanrı da bir bilinmez olduğundan, felsefe konuları arasına girmektedir. Siz felsefeyi kendinize yontuyorsunuz o kadar. Sizinle Musa'nın denizi ikiye yarması, ya da Muhammed'in Miraca çıkması konusunda neyi tartışabiliriz ki?

 

***Kaç kişi... Siz saydınız mı?Şaka şaka... Benim hurafe olarak gördüğüm şey de aslında bu. Bidat olarak adlandırdığımız şey bu. İtikadımızca yardım (insani bir yardımdan bahsetmiyorum) ancak Allah'tan dilenir. Dua yalnız ona edilir. Ruhban sınıfı yoktur derken, Allah'la insanlar arasında bir aracıya yer yoktur diyoruz aynı zamanda..Okutup, üfletenlerin içinde bulundukları buhran bunun müsebbibi olabilir, veya cehalet... Psikolojik sorunlarda kişilerin bundan medet ummaları durumunda belki çözüm dahi olabiliyordur... Bilemeyeceğim...

 

Ancak zararları yanında, çözüme ulaştırdığı sorunların lafı bile edilemez. Sonuç olarak dini inancın getirdiği bir cehalet ve din simsarlarının bu cehaletten faydalanmasıdır.

 

Dini inanç değil. Dine dayandırılmaya çalışılan inanç. Daha öncede belirttiğim gibi, islama islami olmayan birçok uygulama sokulmuştur. Bunların temizlenmesi gerekiyor. Belirttiğiniz türbe ziyaretleri hakkında Diyanet'ten birçok kereler açıklamalar yapılmıştır. Türbelerde dahi yazmaktadır. Dua yalnız Allah'a dır. Yalnız ondan yardım dilenir. ancak insanların inançlarını bir anda değiştirmesini beklemek de saflık olur. Bunlar bilimle aşılacaktır elbette...

 

1400 yıldır değiştirilemediyse, bundan sonra da değiştirilmesi için yapılacak tek şey eğitimdir. Anlayın artık neden cami-okul kıyaslaması yaptığımızı..

 

-Meclis Başkanımız türbanın ne olduğunu, şeklini belirleyin. TSE standartlarını belirlesin dedi. Yasak koyan kurumlar standartlarını belirlesin dedi. Kim çıkıp da işte şudur, şöyle şöyle bağlarsanız bu türbandır dedi. Bunun haricinde başınızı örtüp gireceğiniz yere girebilirsiniz dedi. Hiç kimse... Hiç kimse... 71 yaşındaki bir kadın, yeşilkartlı bir kadın türbandan ne anlardı da, hastaneye kartındaki resim "başörtülü" olduğu gerekçesiyle alınmayıp da ölüme terkedildi. Bu mudur türban...16 yaşındaki kardeşim, siyasetten ne anlardı da başını açmak zorunda bırakıldı. Evet türban siyasi bir simgeyse siyasi simge olmayan başörtüsünü tanımlayın, ve hadi başörtüsüyle üniversiteseye giriş serbesttir deyin, diyebiliryorsanız... Lütfen komik olmayın...Bilmezden gelmeyin. Takiyye yapmayın... Zira hemen hiçbir şey beni kırmasa da bu konuda inanılmaz şekilde bocalıyorum. Üzülüyorum.

 

Bu konu siyasete malzeme yapılırken neredeydiniz? Neden ninelerimiz türban takmıyorlar? Neden kırsal kesimde rastladığım insanlarda türban yok da belirli bir kesmin başında türban var? Takiyye yapan bizler miyiz? Yoksa sırf türbanla okula sokamadığı kızını, "onlarla dostluk kurmayın" emrine rağmen abd deki üniversitelere gönderenler mi?

 

Şaka yollu değinmiştim. Suudi Arabistan da gördüğümüz bir vakıa vardı. adamın birini vince bağlayıp başaşağı asarak cezalandırıyorlardı. İslamın çıktığı devirde vinç bile yoktu. Ağaca bağlayıp asmış olabilirler mi? Cezalar ancak gerçekten hakedenlere verilmelidir. İhtiyati suçlulara veya...Hz. Ömer kıtlık yıllarında para karşılığı zina eden bir kadına recm cezasını uygulamamıştı. Cezanın caydırıcılık fonksiyonu yoktu zira. Normal bir zamanda kadının bunu yapması imkansızdı. Ceza uygulamasında adaletin tecellisi için bu gibi uygulamaların baz alınmadığı yönetimlerin islama aykırılığı tartışmaya bile gelmez.

 

Yani Kur'an'da yazan şer'i hükümler dışında caydırıcılığı olan herhangi bir uygulama söz konusu olabilir mi? Yoksa sadece hakedene şer'i cezalar verilsin, mazereti varsa verilmesin mi?

 

Ben cümleniz garip dedim. Geri kalmışlığa tepki mi verilir allah aşkına. Kaç yıl geçti sivas olaylarının üzerinden Hayli uzun zaman. Ama sivas olaylarının toplumumuzda açtığı korku, bugünkü karikatür karşıtlığı gösterilerinde de batıda islama karşı beslenen korkuyla aynı minvalde. İkisinden de nasiplenen islam korkusunu insanların beynine yerleştirip bundan nemalananlardır. Sivas olaylarında devletin tedbirsizliği de tartışılması gereken ayrı bir vakıa.. Bu kadar tedbirsizlik ancak kastla mümkündür ama...Neyse...

 

Tedbirsizlik ayrıca tartışılması gereken bir konudur. Bahsettiğimiz nokta din adına nelerin yapılabileceğini göstermektir. Peki islam adına yapılanlara islam dünyası neden tepki göstermemiştir?

 

Ben bir tane kurmuş dedim. Medine İslam Devleti. Ama siz kabul etmediniz. Benim açımdan komünist, ateist olmanız birşeyi değiştirmiyor. Bunun bir önemi yok. Ben denilene bakarım.

 

Osmanlı da bazıları tarafından örnek gösteriliyor ama Osmanlı'nın ihtişamı İslam'dan değildir. Medine İslam devletine de bu açıdan ayrıca değineceğim...

 

Devam edecek.....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sanduryam,

 

Birine böyle seslenmek de benim için bir garip oldu. Ama siz isminizi (isim dediğimi bakmayın) öyle koymuşsunuz yapılacak birşey yok.

 

eyvallah. sağolasınız güzel sözleriniz için.

 

Yalnız kusura bakmazsanız bir cümlenize açıklama getirmek istiyorum. Sizin cümlenize benim açıklama getirmem hoş değil hiç şüphesiz ama bana lütfen bu konuda izin verin.

 

Evet insan dediğimiz varlık, esfeli safilin (Yaratılmışların en aşağısı) veya eşrefi mahlukat (Yaratılmışların en şereflisi) arasında bir yeri işgal eder. Ancak insan bu yeri düşünmeyle elde etmez. Yapıp ettikleriyle elde eder. Eğer islamdan ve islamın insanı eşrefi mahlukat derecesine yükseltmesinden bahsediyorsak, insanın da yapıp ettiklerinin islama uygunluğu neticesinde yaratılmışların en şereflisi konumuna yükselebileceğini bilmeliyiz. Bunu bildiğinize eminim, ancak bir acele eseri düşünmeyle en şerefli olunabileceğini yazdığınızı sanıyorum. Yoksa İslam terminolojisindeki "eşrefi mahlukat" değerini Aistein'in haketmesi düşünülemez.

 

biz müslümanların bir kısmı, şunun idrakindeyiz. Müslümanlar, eylemlerini sadece bir taklit olarak yapmazlar. Eylemlerinin bilincindedirler. Her şeyi değilse de birçok şeyi sorgulayıp, anlamlandırırlar. Ki iman etmek ancak anlamak ve anlamlandırmakla mümkündür. Anladığımız oranda imanımız, inancımız artar. İmanımız ve inancımız arttığı oranda islama daha uygun yaşamaya çabalarız. İslama uygun yaşama azmimizle eşrefi mahlukat mertebesine yükselebiliriz.

 

Bu sebeple başlı başına düşünen bir varlık olmamız meleklerden üstün olduğumuz anlamını sanıyorum ki barındırmaz.

 

Yoksa inanın yam yam da düşünüyor. :P . Bu işin şaka tarafı hiç şüphesiz. Ben bizleri yanlış anlayabilecek insanlar da bulunduğu için böyle bir açıklama yapma gereğini hissettim.

 

es-selamü aleyküm..

 

ve aleykümselam...

 

sevgili bekir, bana kısaca sardunya da diyebilirsin... :D

 

söylediklerini anladım ancak bir noktayı ayırmak lazım. eğer yapıp etmekten kastın ibadet ve takva ise bu meleklerde de olan bir özellik, ancak düşünce sadece insana has. düşünen insan (tabi herkes kendince düşünür) değerlidir. :unsure: zaten insanların pek azı düşünürler der KURAN. tabi düşüncenin iyisi var kötüsü var o başka. ama kasdettiğim doğru düşünen insan özünü bulur.

ve insan Hz. İbrahim gibi düşünerek, kibirden ve sapkınlıktan uzak durarak doğru yolu bulur. :clover:

 

selametle ve imanla kal...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allah razı olsun...

 

tabi ki, haklısınız. Doğru düşünen insan doğruya yönlenir. Doğru düşünme dediğimiz şeyin islama yönelik bir düşünme olmasını dikkate alıyoruz.

 

Sanıyorum ki meleklerin durumu biraz farklı... Meleklerin eşrefi mahlukat veya esfeli safilin olmak gibi özellikleri yok. Bu yüzden onların takva ibadet düşünme gibi bir meseleleri yok. Neyse; Bunun uzatılmasının anlamı yok.

 

Sardunya, teşekkürler..

 

Kendinize iyi bakın ve Allah'a emanet olun.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Devem edelim....

 

Bu konuda bugün çıkan bir alıntıya yer vereceğim. Belirttiğiniz imada da bulunmadım ve böyle bir iddiada bulunmakda kimsenin haddi değildir. Sınırlayım. Konuya bakan Danıştay'ın belirli bir dairesidir....

 

Konu biraz dağıldı sanırım.. Ben ödediğim vergilerden imamlara maaş dağıtılmasından rahatsız olduğumu söylemiştim, siz danıştaya geldiniz. Danıştay bir hukuk kurumudur. Bazı konularda bazı kararlarını beğenmeyebilirsiniz. Ancak bunun konumuzla alakası olduğunu sanmıyorum.

 

Ben öyle birşey mi dedim? Nerede geçiyor?evrim teorisini kabul edip de insanoğlunun Adem'den türediğini mi söyledim. Allah Allah... Bu nasıl bir yorumdur vallahi anlamadım. Ne kadar zorlarsanız zorlayın, yukardaki cümlelerimden bu anlam çıkmaz, çıkamaz. Sanırım papanın amerika da genel ev sorması durumuna düştüm. Hani Papa amerikaya edeceği ziyaret öncesi uyarılmış. Dikkat edin papa hazretleri, amerikalı gazeteciler çok tehlikedir söylediklerinizi iyice tartın demişler. Papa uçaktan inerken bir gazeteci sormuş. Amerika daki genelevler hakkında ne düşünüyorsunuz diye papaya. O da amerika da genelevmi var demiş.İyi bir cevap verdiğini düşünerek. Ertesin gün gazete manşetleri şöyle: Papa iner inmez genelevleri sordu...Biz müslümanların da fıkra bilmeleri ne garip

 

Türkiye Bilimler Akademisinin (TUBA) açıklaması için tıklayınız...

http://www.tuba.gov.tr/duyurugoster.php?yil=98&duyuru=2

 

Bugün bilim adamları evrim teroisini kabul etmişlerdir. Yaratılış konusunda ısrar edenler ise tamamen dini görüşlerinden dolayıdır. Bakın ne diyor TUBA : "Dogmalara dayanarak evrim teorisinin geçerliliğini yitirdiği ve bilimsel yönden yanlışlığının gösterildiğini ileri süren propaganda tümüyle gerçek dışıdır. "

Siz kabul etseniz de, etmeseniz de...

 

Oynanmaması gereken taşlar. Cumhuriyetin temel nitelikleri.. Halka karşı, halka rağmen demokrasi. Off...off.. Acaba birgün halkın çoğunluğunun isteğinin olup da, azınlığın haklarının da korunabileceği bir sistem olacak mı? Ya da azınlığın haklarının çoğunluğun haklarına galebe çaldığı bir yönetim den kurtulunabilecek mi?[/color]

 

Evet...Halka karşı, halka rağmen demokrasi.. Ya ne olacaktı? Teokrasi mi? Emin ol ki, cumhuriyetin ilk yıllarında başlatılan eğitim seferberliğinden ödün verilmemiş olsaydı, bugün sizinle bunları konuşuyor olmayacaktık... Ülkemizde uygulama açısından hala sıkıntıların yaşandığı doğrudur. Ancak bunun sebebi de hala halkımız tarafından demokrasinin özümsenememiş olmasındandır. Şu an bana demokrasiden daha iyi bir rejim gösterebilir misiniz?

 

Keşke.. Ben de isterdim biraz da ekonomi okumayı.. Siz zekata takılmışsınız o yüzden "Adaletsizliğin temelinde özellikle faiz olgusu yatıyor" cümlemi dahi görememişsiniz. Ne diyim. Allah müstehakınızı versin. Birader, bugün Türkiyedeki yoksulluğun en önemli nedeni aldığımız borçların faiziyle boğuşuyor olmamız değil mi?Geri kalmış ülkelerin tamamının en önemli derdi bu değil mi?Borçlar yüzünden yatırım yapamamak. Çeviremediğiniz borçların faiziyle boğuşup, daha yüksek faizle borçlanmak. Yatırım ve atılımdan kısmak... Ne diyim ki. Ve ben ikisiyle sınırlamamışım. vs, vs. Ama bu ikisi uygulansa dahi adaletsizliğin büyük bir kısmı giderilebilirdi.

 

Neden her konuyu dogmatikleşmiş dini inançlarınıza göre yorumlamaya çalışırsınız ki? Faizsiz bir ekonomi düşünülemez. Şirketler bile kanunen kendi ortaklarına faizsiz borç veremezler. Faiz, ödünç alınan bir paranın kullanma bedelidir. Ama siz dini inancınız gereği faize hep bir öcü gibi bakıyorsunuz. Zira dine göre faiz haramdır. Dış borçlanmaya örnek veriyorsunuz da, iç borçlanmaya neden örnek vermiyorsunuz? Devlet, tahvil ve hazine bonusu ile ne kadar para döndürüyor biliyor musunuz? Sizin verdiğiniz olumsuz örnekler ekonomik bağımsızlık anlayışından sapılmış olmasındandır. İsterseniz ayrıca tartışabiliriz. Ama şöyle düşünün, bugün bankaların vermiş olduğu krediler ile kaç kişi mal-mülk sahibi oluyor, kaç kişi işyeri sahibi oluyor, ya da işini genişletiyor haberiniz var mı? Olduğundan eminim ama nedense örneklerinizi hep tefecilik üzerinden veriyorsunuz. Faizi geniş bir perspektiften değerlendiriniz.

 

Yani yukarda belirttiğiniz ayet düşüncenizi destekliyor öyle mi?Yani bize az verildi diye sadece yatacak mıyız? Yani bunu böyle mi anlamalıyız. Şaştım kaldım vallahi..

 

39/52- Bilmediler mi ki, Allah rızkı dilediğine bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için elbette ibretler vardır.

 

Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için çalışmak... Yok öyle bir şey islam'da... Sadece her an ölecekmiş gibi öteki dünya için çalışacaksın. Kur'an'da bir kaç yerde dünya hayatının oyun ve eğlenceden ibaret olduğu söylenir. Paraya, mala-mülke, kadınlara, oğullara önem vermeyeceksin. Yalnız Allah için çalışacaksın... Bu İslam'a özgü bir anlayış değil midir?

 

Ben de aynı kanaatteyim. Ne garip...İnanın, zamanım çok fazla olduğu için bu kadar uzun metinler yazmıyorum. Ama cevaplarımın da doyurucu olmasını istiyorum. Lakin sizden bu karşılığı tam olarak bulamayınca biraz burkuldum. Klişelerle savunma yapıyorsunuz. Elbetteki daha iyisini başarabilirsiniz. Sonuçta her ne kadar birbirimizi etkilemeye çalışıyorsak da kendimizi geliştirmenin bir yolu da tartışmak değil midir? Biraz daha özeni haketmiyor muyum yoksa... Selamlar ile... Önümüzdeki bir iki gün yazacağınız birşey olur da cevap veremezsem şimdiden özür diliyorum. Bilgisayar elimin altında olmayacak ve belki bir iki hafta tatile çıkacağım.. [/color]

 

Doyurucu cevaplara ulaşabilmek için bazen, karşılıklı olarak saatler boyu konuşmak, tartışmak gerekebilir. Burada saydığımız yığınla konu için 2-3 satır size yeterli gelmemesi normaldir. Olabildiğince öz yazmaya ve anlaşılır olmaya çalışıyorum. Yoksa sadece faiz konusunda bile size onlarca sayfa yazabilirim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allah razı olsun...

 

tabi ki, haklısınız. Doğru düşünen insan doğruya yönlenir. Doğru düşünme dediğimiz şeyin islama yönelik bir düşünme olmasını dikkate alıyoruz.

 

Sanıyorum ki meleklerin durumu biraz farklı... Meleklerin eşrefi mahlukat veya esfeli safilin olmak gibi özellikleri yok. Bu yüzden onların takva ibadet düşünme gibi bir meseleleri yok. Neyse; Bunun uzatılmasının anlamı yok.

 

Sardunya, teşekkürler..

 

Kendinize iyi bakın ve Allah'a emanet olun.

 

Yeryüzünde hiç bir canlı yoktur ki kendi diliyle Allah'ı anmasın. Ve meleklerin ibadet ettiklerini biliyoruz ancak onlar bu ibadette zorlanmazlar, ancak insanın nefsi vardır ve onu yenmek o kadar da kolay değildir. Nefs her insana başka şeylerden saldırır. sen bunları bilirsin tabi. (Ama atelerle tartışmaktansa inanan kardeşlerimle dertleşmek ve fikir paylaşmak benim için daha güzel.) Hz.İbrahim Kuranda çok özel anlatılır bilirsin o Allah'ın seçkin kullarındandır diye pek çok yerde övülür. Ben bundan çok etkilenirim. Onun yaşadığı çağda putpereslerin arasında o bütün bunlara karşı gelmiş ve hep düşünerek başarmış bunu. Allah onun bu güzel düşüncelerine karşılık vermiştir. Ve Cebrail ona gelip bunu bildirmiş. Ne güzel bir karşılık.

 

sanada teşekkürler

sizde ailenizde Allah'a emanet olunuz.

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nisa 87/88

Allah ki O'ndan başka tanrı yoktur sizi mutlaka kıyamet gününde bir araya toplayacaktır. Bunda şüphe yoktur. Allah'tan daha doğru sözlü kim olabilir.

Size ne oldu ki, iki yüzlüler hakkında iki gruba ayrıldınız? Oysa yaptıkları işlerden dolayı Allah onları baş aşağı etmiştir. Allah'ın saptırdığını doğru yola iletmek mi istiyorsunuz? Allah birini saptırırsa artık onun için bir yol bulamazsın.

 

 

Denizi testiye doldursan alabildiği kadar su alır, gerisi kalır. (mevlana) Bilgi bakımından hepimiz eksiğiz, en çok bildiğini sanansa en az bilendir. Bu bakımdan Allah istemeden yaptığımız hatalar yüzünden bizi affetsin inşallah...

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Selamlar... Sayın yam yam...

 

Biraz tersten başlamak gibi olacak ama, ben sırf bir bilimler akademisinin açıklamasını link olarak verdiğiniz için buradan başlama gereğini duydum. Bilimler akademesi değil, siyasi bir kurum sanki.. Açıklamaların güzelliğine bakınız.

 

 

 

TÜBA'dan "Evrim" Teorisi İle İlgili Duyuru - 17.09.1998

 

 

“Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır.”

 

Mustafa Kemal Atatürk

 

 

“Bilim, insanın içinde yaşadığı evreni ve doğayı gözlem, deney ve sınamalar yoluyla anlamak, açıklamak için geliştirdiği en başarılı çabadır. Yüzyıllar boyunca bilim adamları baskı ve engellemelere boyun eğmeyerek dogma, önyargı ve geleneklere karşı insan aklının üstünlüğünü ve doğruya ulaşabilme yeteneklerini savunmuşlardır. Günümüzde bilim, insan uygarlığının doğayı denetleyebilme, toplumları yüceltme ve mutluluğa kavuşturabilme amaçları doğrultusundaki en büyük ve güvenilir yol göstericisidir.

 

Bilim, doğası gereği, özgür düşünce ve bunun ürettiği sınanabilir hipotezlerle çalışır. Bilimsel gerçekler ancak uzun yıllar boyunca birbirinden bağımsız yöntemlerle defalarca sınanıp serbestçe tartışıldıktan sonra uluslararası bilim camiasında onay görebilir. Bilimin bu acımasız sınavından başarıyla geçmiş, birçok olguyu birden açıklayabilen ve yeni hipotezlerin sınanmasına olanak verebilen görüşler ise bilimsel teori (kuram) adını taşımaya hak kazanırlar. Dışımızdaki bir evrenin varlığını ve bunun anlaşılabilir olduğunu öngören bir düşünce sistemi olan bilimi dogmatik inanç sistemlerinden ayıran başlıca özellik, her zaman özgürce tartışılabilmesi ve en başarılı sanılan kuramların bile daha gelişmişi ortaya çıktığı zaman değiştirilebilmesidir.

 

Son yıllarda ülkemizde çağdaş bilime ve bilim eğitimine karşı örgütlü bir kampanyanın başlatıldığı görülmektedir. (Kim görmüş, TÜBA VAKFI, ne göz varmış adamlarda)Özellikle evrenin ve canlıların ortaya çıkışı ve gelişimiyle ilgili bilimsel teorilere (kim demiş TÜBA VAKFI. bir de ......... bakın kendileri dahi teori diyorlar.Bilimsel gerçeklik falan değil teori...) saldırı ile kendini gösteren bu çalışmalar, ülke içi ve dışındaki bazı din gruplarının işbirliği ile yürütülmektedir. Aslında bu grupların öne sürmeye çalıştıkları kavramlar değişik Hıristiyan kuruluşarının uzun yıllardan beri yaymaya çalıştıkları ancak bilimde ilerlemiş ülkelerde tümüyle reddedilmiş görüşlerden ibarettir. (hangi ülkeler reddetmiş. Kim reddetmiş, ateist bilim adamları)Evren ve canlıların çok kısa bir süre içinde olağanüstü güçlerin eseri olarak yaratıldığı inancını değişmez ve tartışılmaz gerçek olarak gören bu gruplar, özellikle tüm canlıların uzun zaman dilimleri içinde ortak atalardan türediğini ve sürekli bir değişim içinde olduğunu belirleyen evrim teorisine karşı savaş açmışlardır. Evrim teorisi bugün yaşamla ilgili birçok soruna açıklık getiren en temel kavramdır ve bilim dünyasında çok yaygın bir kabul görmekte, saygın bilim adamları ve kuruluşlarınca kuvvetle desteklenmektedir. Üstelik başlangıçta biyolojik bilimler alanında ortaya atılan evrim teorisi bugün bilgibilim (epistemoloji), toplumbilim, ekonomi gibi birçok dalda son derece ilginç uygulama alanları bulmuş, temelinde edinilmiş bilginin bir nesilden diğerine aktarılması sözkonusu olan tüm gelişme süreçlerinin incelenmesi ve açıklanmasında kullanılmaktadır. Dogmalara dayanarak evrim teorisinin geçerliliğini yitirdiği ve bilimsel yönden yanlışlığının gösterildiğini ileri süren propaganda tümüyle gerçek dışıdır. (nedenmiş. Gerçekiçi ispatlanmış bir evrim teorisi istiyoruz öyleyse.)

Insanoğlunun yüzyıllar boyunca biriken bilim geleneğine yapılan bu saldırıların asıl amacı düşünmeyen, sorgulamayan, sınamayan; kendisine verilen dogmatik ve geçersiz bilgileri olduğu gibi kabullenen bireyler yetiştirmektir. Ülkemizde laik sisteme,(bakın hele, evrim teorisi döndü laiklik tartışmasına. Bilimin derdi din midir?. Gidin teorinizi ispatlayın. Teorinizi ispatladıktan sonra zaten dinsizlik beraberinde gelir. Siz evrimi kanıtlayamayın hem hem de laikliğe göndermede bulunun) özgür eğitime, bilim ve teknolojide gelişmeye karşı açık veya gizli savaşan çevrelerin, bağımsız düşünen uygar insanlar istemedikleri anlaşılmaktadır. Bu kesimler öncelikle eğitim programlarında bilim dışı inançların da bilimsel görüşlerle birlikte yer alması yönünde çaba göstermekte, uzun vadede ise evrim kuramının tümüyle ders kitaplarından çıkarılması amacını gütmektedir. Bu ilkel girişimler bilim geleneği yüksek ülkelerde yıllar önce reddedilmiş ve gündemden silinmiştir.

 

Türkiye Bilimler Akademisi, insan ve toplumların içinde yaşadıkları evreni anlama, doğayı tanımlama ve kurallarını belirleme, sosyal, ekonomik ve kültürel yönlerden ilerleme amaçlarına yönelik doğru yol ve yaklaşımın bilim olduğuna inanmaktadır. Ülkemiz insanının bilimin teknolojiye yansıyan ürünlerini tüketmek kadar, bilimin yöntemlerini ve düşünce sistemini de öğrenmek ve ilerlemesine katkıda bulunmak hak ve sorumluluğu vardır. Bu nedenle eğitim sistemimizde yer alan bilim dışı ögelerin ayıklanması, çağdaş bilimsel düşünce yöntemlerinin ve ürünlerinin eğitim programlarımıza yerleştirilmesi ve yirmibirinci yüzyıla girerken “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” Cumhuriyet kuşaklarının yetiştirilmesi için gerekli önlemlerin alınması konularında kamuoyunu uyarmayı ve bilgilendirmeyi bir görev saymaktayız.”

 

 

Ben de buradan başlamayı görev saydım. Bilimler akademisinin ........ buraya aktardım. Bilimler akademisinin açıklamısında tek bir tane bilimsel gerçek gören oldu mu? Bilimler akademesi siyasi, felsefi bir alanda ne halt etmeye çalışıyor. Ben de tamamen hücrenin dahi tesadüfen oluştuğunu söyleyen evrim teorisi gibi bilim dışı ögelerin ayıklanması, çağdaş bilimsel düşünce yöntemlerinin (gerisi zaten yukarda yazıyor)

 

Not: Kırmızı işaretli yerler bana ait... Yavaş yavaş devam edeceğim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sardunya,

 

Allah razı olsun uyarın için. Bir müslümanın sözlerine her zaman gayrimüslimlerin sözlerinden daha fazla itibar ederim. Etmek zorundayım da. Sizinde belirttiğiniz gibi, insanız, hatalarımız mevcut. Çoğu zaman kendi hatalarımızı göremiyoruz da. Bu noktada gayrimüslim birinden evvel bir din kardeşimin beni uyarması hiç şüphesiz çok daha güzeldir.

 

Haklısınız. Birçok şeyin bilgisizliğiyle bu forumda tartıştım çoğu zaman. Ama en fazla bilmediğim şey Allah'ın hangi insana ne kadar iman verdiğiydi. Hidayeti Allah dilediğine verir. Bunu bazan vasıtasız yerine getirip bazan da araya vasıtalar koyar. Müslümanların tebliğ ile görevlendirilmelerinin belki de felsefesi budur.

 

Belki vasıtayızdır. Peygamberler Allah'ın tebliğinin vasıtaları değil miydi? Doğru yol bazan aradaki vasıtalarla bulunur. Necip Fazıl'ın 35 yaşına kadar yaşadığı hayatının akışının nasıl değiştiğini birçoğumuz biliyor. Evet biliyorum. Siz onlardan olmadıkça onlar sizden olmaz mealindeki ayetin, yanlıştaki direncin en önemli noktaya işaret olduğunu biliyorum.

 

Ama hangi sözün kimi nasıl etkiyeleceğini biz bilmiyoruz. Belki bu tartışma neye, niye inanacaklarını şaşır/tıl/mış, kendilerine hep kötü bir islam tanıtılmış kişilerin bu korkulardan arınmalarına vesile olur. Yine bu tartışma sizinle tanışmamıza vesile olduğu için dahi devam ettirilmeli. Peygamber Efendimiz (yanılmıyorsam) Ebu Cehil'in kapısına onlarca kez dini tebliğ için gitmiştir. (ben 30 hatırlıyorum)

 

Uğraş bizden olsun da... Gerisi ve öncesinda Allah Kerimdir...

 

Selamlar ile...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.