Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Madem Allah Bu Kadar Kudretli,Kuvvetli Herşeye Gücü Yeter , Kendi Gücünde Yeni Bir Allah Yaratabilir mi ?


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
Her şeye gücü yeten Allah'ın gerçekleştirdiği hadiselerden bazılarına örnek ...

yersoy belki bilimsel nedenini biliyordur bunların ?

 

 

:angry:

 

Şakamı bu?

Hadi ben de gireyim o kuyuya çıkaralım o taşı

 

 

Klor(Cl) zehirli bir gaz değil mi ya Sodyum(Na) o da patlayıcılarda kullanılmıyor mu? (NaClO3 ... vs.)

Zehir ve patlayıcı birleşip tuzu (NaCl) oluşturacak,bunu yemeğine vs. katık olarak kullanacaksın ama ne zehir etkisi göreceksin ne de patlayıcı özelliği tesir edecek..Binde bir olsa yine yaşamamamız gerekir bu durumda tuzu yiyince ve birisi tam kıvamında birleştiriyor iki maddeyi al katık olarak kullan diyor sofranda

ve bunu göremiyorsun öyle mi ?

 

Birazcık da olsa kimya bilmek güzel birşey olsa gerek. Sen boşver tuzu da kendi vücudunun bileşimine bak:

Oksijen (O; insan vücudunun % 61,5 i), karbon (C; %22,8); Hidrojen (H; %10); Nitrojen (azot, N; insan vücudunun %2,5'i); kalsiyum (Ca; %1,5); Fosfor (P; %1)...

 

Şimdi söyle bakalım bu elementlerden kaç tanesi tek başına zehirli ya da değil? Oksijen tel bşına yakar mesela değilmi? yakıcıdır.... Senin görüşüne mi hizmet ediyorum? Peki o zaman: Bileşik ve element arasındaki farkları öğrenmelisin: Bir element tek başına farklı kimyasal ve fiziksel özellikler sunarken aynı elementin bileşikleri çok daha farklı özellikler sunar... Bunu ortaokul kimya kitaplarında bulabilirsin...

 

Su molekülü ayrıştırıldığında açığa 2 hidrojen 1 oksijen atomu çıkmıyor mu ?

Peki 2 hidjoen 1 oksijeni birleştirerek kim su üretti bugüne kadar, hani bunları birleştirerek üreten nerde ve bunu göremiyorsun öyle mi ?

 

Vallahi bravo: su = H2O...

bütün kimya laboratuvarlarında hatta gerekli malzemeleri elde edebilirsen evinde hidrojen ve oksijen gazlarını yan yana getirerek su elde edebilirsin... Adamlar bu yolla enerji üretiyor sen hala suyun üretileceğini bile bilmiyorsun... Ama dikkat et bu iki gazı yanyana getirirsen su molekülleri oluşurken birazcık enerji ortaya çıkar hafif bir patlama olur kendini yaralama olur mu? Ama görebilecek kadar şansın olursa ortalıkta suyun oluştuğunu görebilirsin :)

 

 

[Araba ile 200 km/sn vs. hızda gittiğini düşün. Camdan kafanı dışarı çıkarıp ağzını açsan ne olur ağzın rüzgardan balon gibi şişmez mi ?

Peki dünya kaç bin km hızla gidiyor hiç sarsılmıyoruz, hiç hissetmiyoruz bile ? Dünyayı bu denli rahat kılan kim ? binlerce kilometre hız yapan dünyaya acaba bu hızı veren kim ? dünya ile birlikte hareket ediyoruz üstelik kendi etrafında dönüyor ama bizi üzerinden savurmuyor neden acaba bu yer çekimi kanunu koyan kim ? ve bunu göremiyorsun öyle mi ?

 

vah anam vaaaahhhh ülkemin internet kullanan insanlarının haline bak... içler acısı:

Şunu hiç gözledinmi? Bir arabada 100 km/h hızla giderken araba içindeki sinek istediği şekilde uçabilmekte ve manevra yapabilmektedir. Oysa sineği bir ipe bağlayıp aynı hızda serbest havada çeksen aynı hareketi yapabilirmi? Sineği boşver kafan karışmasın sen arabanın içinde sabit hızla giderken birşey hissedebiliyormusun? hayır... dünyayı da bir araba gibi düşün... Biraz zor olacak ama....

 

 

daha sayalım mı ^_^

 

Bence daha sayma, hatta saydıklarını da unutup gidip biraz kitap oku.

 

uzun lafın kısası arkadaşım. Elementlerle moleküllerle, komplex yapıdaki moleküllerle uğraşmak, onların fiziksel, kimyasal hatta fizikokimyasal davranışlarını anlamak için (bırak sen organik kimyaya geçmeyi) çooook kitap okumak gerekiyo. Ben bu işin piri değilim. Bir kimyager değilim ama bir iki cümle kurabilecek kadar bilgim var... ve gördüğüm şu ki, bu gibi tezlerle insanları meşgul etmek ülkem insanının cehaletini internet yoluyla tüm dünyaya duyurmaktan öteye gidemiyor. İyiki ingilizce yazmıyoz bütün dünya okurdu yazdıklarımızı... Bilmem anlatabildim mi?

 

Aslında eminim ki şunu diyerek kendi kendine güleceksin: "Bu elementler kendi kendilerinemi birleşiyor" bilmem ne. Değil bir iki cümle bilimsel konuşup bir şeyler öğretmek, sana bilimin kral adamları gelip yıllarca ders verse diyeceğin laf başından belli:

 

BUDA MI TESADÜF?

 

:)

 

Şimdi ikimizin arasında bir fark var: Ben tesadüf deyip geçmeden bu olayları anlamaya çalışan bir insanım. Sen ise buda mı tesadüf bunu düzenleyen biri var karıştırmaya gerek yok deyip dünyaya gözünü kulağını kapatan bir insansın...

 

Eğer sert bir uslup kullandıysam affola, sadece açık oldum. Benden, bir delinin kuyuya attığı taşı çıkarmak için yardım istiyorsanız taşın biraz ağır olmasına dikkat edin olurmu?

 

Saygılarımla...

  • Cevaplar 50
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:
Benden, bir delinin kuyuya attığı taşı çıkarmak için yardım istiyorsanız taşın biraz ağır olmasına dikkat edin olurmu?
:clover:

 

Yarım bilgi kadar tehlikeli bir şey olmadığını herkes duymuştur. En tehlikeli bilgisizlik bilmediğini bilmemektir. Eskiden sohbet ettiğim birisi yıldızların bilmem kaç milyon kilometre çapında olduğunu ve bilmem kaç milyon kilometre hızla hareket ettiklerini öğrenmiş, neredeyse kabına sığamıyan bir coşkunlukla bu yıldızların gökte nasıl olup çarpışmadıklarını soruyordu. E haklı, bakıyor gökte tıklım tıkış kum gibi yıldız yığılı. Bunların hepsi böyle milyon kilometre çaplıysa, sen ol da değmeden geç bakalım!

 

Ona sakince, yıldızları 0,02 mm. çapında toz taneleri olarak düşünürse, aralarındaki uzaklığın 650 metre olacağını söylemiştim. Bir galaksinin yapısı budur. Bu aralıklarla toz tanelerini yerleştirirseniz Asya kıtası genişliğinde ve 100 milyar toz tanesi içeren bir Samanyolu galaksisi modeli elde dersiniz. Bu toz taneleri çarpışırsa, yıldızlar da çarpışabilir. Uzak bir gelecekte Samanyolu galaksimiz ile, ondan üç misli büyük olan Andromeda galaksisi çarpışacak. Bu çarpışmada bile, iki galaksinin hiç bir yıldızının bile birbirine çarpması olası değil. Eğer gezegenimizde hâla yaşıyanlar olursa, bu çarpışmayı hissetmeyecekler bile. Galaksi modelinde dünyayı görmek bile imkansız çünkü. Dünyamızı 2,5 mm. çaplı bir topluiğne başı kadar yaparsak güneş (ve diğer ortalama yıldızlar) 28 cm. çaplı bir futbol topu kadar oluyor.

 

Tamam, biliyorum şimdi bazılarının inancı daha da arttı. Ben de zaten eksilsin diye yazmadım bu bilgileri. Bilginin amacı inanç artsın azalsın değildir. İnanç artmış azalmış bu gerçekten hiç sorun değil. İnancın bilgi karşısında bir değeri yoktur, olmamıştır. Zaten inancın artan azalan bir şey olmadığını kelamcılar da söyler. Kelama göre inanç sadece varlığından veya yokluğundan söz edilebilen standart bir normdur. Artan sadece bilgidir. Artmayan bir şey katma değer sağlamaz, artan şeyler sağlar...

Gönderi tarihi:
:clover:

 

Yarım bilgi kadar tehlikeli bir şey olmadığını herkes duymuştur. En tehlikeli bilgisizlik bilmediğini bilmemektir. Eskiden sohbet ettiğim birisi yıldızların bilmem kaç milyon kilometre çapında olduğunu ve bilmem kaç milyon kilometre hızla hareket ettiklerini öğrenmiş, neredeyse kabına sığamıyan bir coşkunlukla bu yıldızların gökte nasıl olup çarpışmadıklarını soruyordu. E haklı, bakıyor gökte tıklım tıkış kum gibi yıldız yığılı. Bunların hepsi böyle milyon kilometre çaplıysa, sen ol da değmeden geç bakalım!

 

Ona sakince, yıldızları 0,02 mm. çapında toz taneleri olarak düşünürse, aralarındaki uzaklığın 650 metre olacağını söylemiştim. Bir galaksinin yapısı budur. Bu aralıklarla toz tanelerini yerleştirirseniz Asya kıtası genişliğinde ve 100 milyar toz tanesi içeren bir Samanyolu galaksisi modeli elde dersiniz. Bu toz taneleri çarpışırsa, yıldızlar da çarpışabilir. Uzak bir gelecekte Samanyolu galaksimiz ile, ondan üç misli büyük olan Andromeda galaksisi çarpışacak. Bu çarpışmada bile, iki galaksinin hiç bir yıldızının bile birbirine çarpması olası değil. Eğer gezegenimizde hâla yaşıyanlar olursa, bu çarpışmayı hissetmeyecekler bile. Galaksi modelinde dünyayı görmek bile imkansız çünkü. Dünyamızı 2,5 mm. çaplı bir topluiğne başı kadar yaparsak güneş (ve diğer ortalama yıldızlar) 28 cm. çaplı bir futbol topu kadar oluyor.

 

Tamam, biliyorum şimdi bazılarının inancı daha da arttı. Ben de zaten eksilsin diye yazmadım bu bilgileri. Bilginin amacı inanç artsın azalsın değildir İnanç artmış azalmış bu gerçekten hiç sorun değil. İnancın bilgi karşısında bir değeri yoktur, olmamıştır. Zaten inancın artan azalan bir şey olmadığını kelamcılar da söyler. Kelama göre inanç sadece varlığından veya yokluğundan söz edilebilen standart bir normdur. Artan sadece bilgidir. Artmayan bir şey katma değer sağlamaz, artan şeyler sağlar...

sayın demirefe aslında pek istemiyorum yazılanların altına fikir yazmak yerine çiçek resmi koymayı falan ama insan kendini alıkoyamıyor demek ki... :clover::clover::clover:

farklı düşüncelere sahip olmak yiğide hakkını vermeye engel değil...

ama evrende ulaşılan bilgi hayranlık duymayı zorunlu kılıyorsa bu hayranlığı herkes biryöne yönlendirebilir değil mi....yaradana örneğin...

Gönderi tarihi:

Sayın Muallim-i Ali'nin sorusuna yanıt verdim ama bir yorum göremedim. Bu kabul ettiğiniz anlamına mı geliyor? Netleştirelim istedim...

Gönderi tarihi:

Sayın yersoy öncelikle cevaplarınız için teşekkürler ve soruları sorarken ciddiydim lafı gediğe koymak gibi maksatım yoktu ve gerek imzanızla gerek her fırsatta bilimi vurgulamanız sorumu size yöneltmemin yanlış olmayacağı hissini verdi...

 

Verdiğiniz cevaplar ufkumu biraz daha genişletti fakat beraberinde yeni sorulara da yol açtı şöyle ki:

 

Birazcık da olsa kimya bilmek güzel birşey olsa gerek. Sen boşver tuzu da kendi vücudunun bileşimine bak:

Oksijen (O; insan vücudunun % 61,5 i), karbon (C; %22,8); Hidrojen (H; %10); Nitrojen (azot, N; insan vücudunun %2,5'i); kalsiyum (Ca; %1,5); Fosfor (P; %1)...

 

Şimdi söyle bakalım bu elementlerden kaç tanesi tek başına zehirli ya da değil? Oksijen tel bşına yakar mesela değilmi? yakıcıdır.... Senin görüşüne mi hizmet ediyorum? Peki o zaman: Bileşik ve element arasındaki farkları öğrenmelisin: Bir element tek başına farklı kimyasal ve fiziksel özellikler sunarken aynı elementin bileşikleri çok daha farklı özellikler sunar... Bunu ortaokul kimya kitaplarında bulabilirsin...

 

Sonuç olarak o özellik kısmi de olsa onda var. Peki bileşik ve elementte akıl yok ki ? Hangi madde ile birleştiğinde fiziksel / kimyasal özelliği duruma göre değiştirmesi gerektiğini nereden biliyor, nasıl karar veriyor,buna kendi kendine mi karar veriyor element / bileşik vs. ?

 

Bu özellikler kendi kendine mi element veya bileşiğe verilmiş ? Bilim adamı mı diyor da öyle oluyor yoksa....Bu madde bununla birleştiğinde bu özelliği gösterir bununla birleştiğinde şu özelliği gösterir diyen bilimle uğraşan / bilim adamı bunu deneme yaparak öğrenmiştir değil mi anasının karnında öğrenecek hâli yok ya? Fakat o deneme yapmadan öncede o element ve bileşikte o özellikler yok muydu ? Vardı. Peki o özelliği o element veya bileşiğe kazandıran gerçekten biri yoksa kendi kendine olmuştur ek olarak o element veya bileşik doğada kendine kendine olmuştur kavramını da desteklemiş olmaz mı kişi ?

 

Vallahi bravo: su = H2O...

bütün kimya laboratuvarlarında hatta gerekli malzemeleri elde edebilirsen evinde hidrojen ve oksijen gazlarını yan yana getirerek su elde edebilirsin... Adamlar bu yolla enerji üretiyor sen hala suyun üretileceğini bile bilmiyorsun... Ama dikkat et bu iki gazı yanyana getirirsen su molekülleri oluşurken birazcık enerji ortaya çıkar hafif bir patlama olur kendini yaralama olur mu? Ama görebilecek kadar şansın olursa ortalıkta suyun oluştuğunu görebilirsin :)

 

Madem bu iki gazı yanyana getirdiğimizde patlama da oluyor ve "görebilcek kadar şansın olursa" yazındanda patlamanın en hafif şiddeti bu olsa gerek anlaşılıyor. Peki dünyamızda bu patlamalara niye hiç şahit olmuyoruz. İkisini şimdi göz önünde yanyana getirsek şahit oluruz dediğinize fakat benim demek istediğim o değil; denizler, ırmaklar, okyanuslar, yeraltı suları,... say say bitmez, bir de asırlardır akan bitmek bilmeyen zemzem kuyusundaki su var. Peki bunların oluşumunda patlama olması gerekmez mi ? Patlama olmadan nasıl oluşuyor bunlar ? Hangi madde patlama olmadan oluşmalarını nasıl sağlıyor ? O maddenin aklı mı var ki o olunca patlama durumu olmuyor ve buna karar veren kim ? Bilim adamımı söylüyor o maddeye de o özellik sayesinde patlamayı önleyerek su oluşması sağlanıyor ? Yoksa o maddeyi o patlamayı önleyecek donanıma sahip kılarak suyun patlama zahmeti oluşmadan meydana gelmesini sağlayarak bize sunan biri mi var ?

 

vah anam vaaaahhhh ülkemin internet kullanan insanlarının haline bak... içler acısı:

Şunu hiç gözledinmi? Bir arabada 100 km/h hızla giderken araba içindeki sinek istediği şekilde uçabilmekte ve manevra yapabilmektedir. Oysa sineği bir ipe bağlayıp aynı hızda serbest havada çeksen aynı hareketi yapabilirmi? Sineği boşver kafan karışmasın sen arabanın içinde sabit hızla giderken birşey hissedebiliyormusun? hayır... dünyayı da bir araba gibi düşün... Biraz zor olacak ama....

 

Verdiğiniz örnekte yer çekimiyle dünya arasındaki bağlantı anlatmaya dair bir örnek vermişsiniz güzel. Peki bu yer çekimini meydana getiren sebep nedir ? O doğanın kanunu derseniz bilimsel bir tabir olmaz aksine bir önkabul ve o önkabule göre hareket etmek olur. Evet bilimsel olarak formüle dökersiniz ama ben onu söylemiyorum ki ben yer çekiminin nasıl oluştuğunu soruyorum ? Kendine kendine mi oluşuyor ?

 

.... İyiki ingilizce yazmıyoz bütün dünya okurdu yazdıklarımızı... Bilmem anlatabildim mi?

 

Aslında eminim ki şunu diyerek kendi kendine güleceksin: "Bu elementler kendi kendilerinemi birleşiyor" bilmem ne. Değil bir iki cümle bilimsel konuşup bir şeyler öğretmek, sana bilimin kral adamları gelip yıllarca ders verse diyeceğin laf başından belli:

 

BUDA MI TESADÜF?

 

Olayı (sizin tabirinizle) tesadüfe vurarak aklı karıştırmak değil ki amacımız. Kaldı ki olayı tesadüfe vurmayız hakikati göstermeye çalışırız.. Gayemiz yukarıdaki tarzda kişinin çıkmaza girdiği sorulara bilimin mantıklı cevap getirmemesi üzeri gerçekten bu olaylarda görünmeyen bir elin işin içinde olduğunu göstermektir.

 

Şimdi ikimizin arasında bir fark var: Ben tesadüf deyip geçmeden bu olayları anlamaya çalışan bir insanım. Sen ise buda mı tesadüf bunu düzenleyen biri var karıştırmaya gerek yok deyip dünyaya gözünü kulağını kapatan bir insansın...

 

Uzaktan bakınca öyle mi görünüyorum gerçekten. Dünyaya gözünü kulağını kapatan gerçekten ben miyim yoksa bilim mi ? Bilimin tıkandığı noktada eli ayağı tuttuğu halde gözü kulağı işlevini yitirmediği halde cevap bulamıyorsa olayı tesadüfe vurarak işin içinden sıyrılmak isteyen gerçekten kim ...

Gönderi tarihi:
Sonuç olarak o özellik kısmi de olsa onda var. Peki bileşik ve elementte akıl yok ki ? Hangi madde ile birleştiğinde fiziksel / kimyasal özelliği duruma göre değiştirmesi gerektiğini nereden biliyor, nasıl karar veriyor,buna kendi kendine mi karar veriyor element / bileşik vs. ?

 

Haklısınız efendim. Bu yönüyle hiç düşünmemiştim. Teşekkür ederim... Yeni bir bakış açısı kazandırdınız bana....

Özellikle dünya üzerinde bu kadar suyun hiç patlama olmadan oluşması yada bizim bu patlamaları göremeyişimiz konusundaki tespitiniz çok değerli...

Saygılar

Gönderi tarihi:

Ben her zaman söylediğim gibi Sayısal Bilimlerden pek anlamam.

Ama Sayın Muallim-i Ali'nin dediğini şöyle anladım:

"Bileşiklerin Bileşkeleri" (ki böyle bir tanım var mı onu da bilmiyorum) ne bakacak olursak,

"Evrim'i desteklememek" elde değil o zaman...

 

Çünkü bildiğiniz gibi canlılığın dört temel yapı taşı cansızdırlar ve bir araya gelerek yaşamı meydana getirirler.

 

Öyleyse şöyle söylemeye cesaret edebilecek misiniz Sayın Muallim-i Ali;

H2O formülünde nasıl iki Yanıcı ve Yakıcı madde birleşerek suyu oluşturmuştur,

DNA'da 4 cansız yapıtaşının birleşmesi ile oluşmuştur...

 

*** *** ***

Ha yaşam bu özelliği kendisi mi kazanmıştır konusuna gelirsek...

Ben hep Mıknatıs, Kağıt ve Demir Tozu örneğini veririm...

 

Kağıdın üzerine Demir Tozlarını serpin.

Altına mknatısı tutun...

Bilinçli ve yetenekli birisi olmanıza rağmen sizin yapamayacağınız güzellikte dalga dalga şekiller çıkar ortaya.

Bunu siz mi yaptınız yoksa o üç şey bir araya geldiklerinde o sonucu mu verdiler?

 

*** *** ***

 

İşte yapılarda böyle bildiğim kadarıyla...

Dengelenme, uzlaşma ya da oluş/oluşum diyelim biz buna...

Ayrı ayrı yapıları ve özellikleri çok farklı olabilir ancak bir araya geldiklerinde hiç tahmin edemeyeceğiniz sonucu veriyorlar.

Bu onların kendi yasalarından ve devinimlerinden kaynaklanıyor.

Ayrı bir bilincin etki etmesinden değil...

 

*** *** ***

 

Ha şimdi siz diyeceksiniz ki;

"Ama mıknatıs, Kağıt ve Demir Tozu'nu bir araya getiren "Ben"im...

Yani o üçünden ayrı bir "Bilinç" var" diyeceksiniz eminim...

 

İşte burada ayrıntıya dikkat etmelisiniz:

"O üç madde'den ayrı bir bilinç var..."

 

Yani Bir tarafta siz, diğer tarafta Madde...

 

*** *** ***

 

Bunu genel düşünürsek:

Bir tarafta Tanrı, diğer tarafta Madde.

Bi kefede Tanrı, diğer kefede Madde.

 

Ve bu Tanrı'dan başka bir varlığın daha var olduğuna inanmayı

Yani Şirk'i doğurur Sayın Muallim-i Ali...

 

O yüzden maddenin tek başına hep var olduğuna,

Ve Tanrı'nın o varlığın kendisi olduğuna inanmak durumundasınız...

 

Buna Vahdet-i Vücut'ta denir...

 

Ya da kısca Ene'l Hakk ile de özetlenebilir...

:D:D:D

 

Eminim ki yazım biraz anlaşılmaz oldu heralde,

Ve birazda görmezden gelinecektir...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:
Kağıdın üzerine Demir Tozlarını serpin.

Altına mknatısı tutun...

Bilinçli ve yetenekli birisi olmanıza rağmen sizin yapamayacağınız güzellikte dalga dalga şekiller çıkar ortaya.

Bunu siz mi yaptınız yoksa o üç şey bir araya geldiklerinde o sonucu mu verdiler?

 

Tamam da sayın 'Tengeriin boşig',

Sayın Muallim Ali nin mantığına göre demir tozlarında akıl mı var da mıknatısın o gücüne göre harekket edecekler? Ya da mıknatısın aklı varmı da o tozları yönetecekler? Mutlaka başka bir müdahale gerekiyor sanırım ...

 

Bir de evrim konusu. Elementlerin aklı varmıydı da önce su ve inorganikler sonra da organikleri oluşturdular. Bunların elektron, proton ve nötronlarını birisinin yönetiyor olması lazım ama...

 

Benim anladığım bu....

 

İyi bir oyuncak olsa gerek... E öyle ama şimdi... Neden böyle bir şeye htiyaç duyulmuş da yönetilmek için yaratılmış orasını da anlamadım... Belki sayın Muallim Ali bunu da açıklar... Bilim açıklayamıyor anladığım kadarıyla...

Gönderi tarihi:
.....

İyi bir oyuncak olsa gerek... E öyle ama şimdi... Neden böyle bir şeye htiyaç duyulmuş da yönetilmek için yaratılmış orasını da anlamadım... Belki sayın Muallim Ali bunu da açıklar... Bilim açıklayamıyor anladığım kadarıyla...

Sorunuzu tam olarak anlamadım biraz daha açıklık getirir misiniz ?

Gönderi tarihi:
Sorunuzu tam olarak anlamadım biraz daha açıklık getirir misiniz ?

 

Diyorum ki, madem protonların vs. aklı yok bir güç tarafından yönetiliyorlar, bunun anlamı ne?

Protonlara nötronlara varıncaya kadar her şey yönetim altında, bizim ne rolümüz var bu oyunda?

Atomlar bile yönetiliyorsa akılları olmadığı için (hani diyorsunuz ya) bizi oluşturan atomlar da yönetilmiyormu?

Herşey yönetim altında ise, her "oluş" birinin isteği doğrultusunda meydana geliyorsa, bu "oluşlar dizgisi" o kişinin oyuncağı olmuyormu?

Bu konuyu kaderle ilgili sorduğum forumda da tartıştık ama hala beni ikna edemediniz... Anlayamadım...

Gönderi tarihi:
Tamam da sayın 'Tengeriin boşig',

Sayın Muallim Ali nin mantığına göre demir tozlarında akıl mı var da mıknatısın o gücüne göre harekket edecekler? Ya da mıknatısın aklı varmı da o tozları yönetecekler? Mutlaka başka bir müdahale gerekiyor sanırım ...

 

Bir de evrim konusu. Elementlerin aklı varmıydı da önce su ve inorganikler sonra da organikleri oluşturdular. Bunların elektron, proton ve nötronlarını birisinin yönetiyor olması lazım ama...

 

Benim anladığım bu....

 

İyi bir oyuncak olsa gerek... E öyle ama şimdi... Neden böyle bir şeye htiyaç duyulmuş da yönetilmek için yaratılmış orasını da anlamadım... Belki sayın Muallim Ali bunu da açıklar... Bilim açıklayamıyor anladığım kadarıyla...

 

Sorunuzu tam olarak anlamadım biraz daha açıklık getirir misiniz ?

 

Kısaca şöyle anlatayım...

 

Sayın Muallim-i Ali...

Hani bir kaç elementin bir araya gelip, bir takım farklı özellikte bir bileşik oluşturmasını

 

"Onların aklı varmıydı da böyle oldu? Mutlaka Allah onları o özellikte yarattı" diyorsunuz ya hani?

 

İşte bende ona karşılık Mıknatıs örneğini verdim:

 

Mıknatıs, Kağıt ve Demir Tozlarını bir araya getirdiğimizde çok güzel bir resim ortaya çıkıyor...

Bunu biz mi yaptık,

Yoksa o üş madde yapıları ve özellikleri gereği mi o şekli oluşturdular?

 

 

Tabii ki kendileri oluşturdular değil mi?

O dalgaları biz özellikle oluşturmadık...

 

 

İşte Dna'dan tutun su'ya kadar tüm maddeler bu şekilde...

Onları oluşturan atomların özellikleri, bir araya geldiklerinde kendilerinden çok farklı bir özellik ortaya koyuyorlar...

Örneğin verdiğiniz "Su = H2O" örneğindeki gibi...

 

Konuyla ilgili yeterli açıklama yukarıdaki iletimde var...

 

Yazdıklarım açık ve nettir...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:

Madem görevimiz bilim yapmak ve bildiklerimizi yaymak, öğrendiklerimizi paylaşmak artık sabredip yazacağım:

 

 

Sonuç olarak o özellik kısmi de olsa onda var. Peki bileşik ve elementte akıl yok ki ? Hangi madde ile birleştiğinde fiziksel / kimyasal özelliği duruma göre değiştirmesi gerektiğini nereden biliyor, nasıl karar veriyor,buna kendi kendine mi karar veriyor element / bileşik vs. ?

 

Sayın Muallim Ali, akıl dediğiniz şey, zihin, düşünme, iç güdü vs canlılarda olan bir özelliktir ki bu sizin akıl ve mantık aradığınız proton-elekton-nötronların belki de milyarlarca yılda değişim içinde kazandıkları bi özelliğin sonucudur. Şu anda bu cümleleri okuyabiliyor, algılayabiliyor ve tartışabiliyorsanız, yani aklınız bu elementlerin bir ürünü zaten...

 

Bu özellikler kendi kendine mi element veya bileşiğe verilmiş ? Bilim adamı mı diyor da öyle oluyor yoksa....Bu madde bununla birleştiğinde bu özelliği gösterir bununla birleştiğinde şu özelliği gösterir diyen bilimle uğraşan / bilim adamı bunu deneme yaparak öğrenmiştir değil mi anasının karnında öğrenecek hâli yok ya? Fakat o deneme yapmadan öncede o element ve bileşikte o özellikler yok muydu ? Vardı. Peki o özelliği o element veya bileşiğe kazandıran gerçekten biri yoksa kendi kendine olmuştur ek olarak o element veya bileşik doğada kendine kendine olmuştur kavramını da desteklemiş olmaz mı kişi ?

 

Bilim adamı ol yada olma demez olanları inceler! Maddenin bu halini alması için bir yöneticiye ihtiyacı da yoktur. Bu biir süreçtir! Ayrıca hiçbirşey kendiliğinden olmaz bir sebebi vardır. Bilimin konusu bu sebebi araştırmakır!!

 

Madem bu iki gazı yanyana getirdiğimizde patlama da oluyor ve "görebilcek kadar şansın olursa" yazındanda patlamanın en hafif şiddeti bu olsa gerek anlaşılıyor. Peki dünyamızda bu patlamalara niye hiç şahit olmuyoruz. İkisini şimdi göz önünde yanyana getirsek şahit oluruz dediğinize fakat benim demek istediğim o değil; denizler, ırmaklar, okyanuslar, yeraltı suları,... say say bitmez, bir de asırlardır akan bitmek bilmeyen zemzem kuyusundaki su var. Peki bunların oluşumunda patlama olması gerekmez mi ? Patlama olmadan nasıl oluşuyor bunlar ? Hangi madde patlama olmadan oluşmalarını nasıl sağlıyor ? O maddenin aklı mı var ki o olunca patlama durumu olmuyor ve buna karar veren kim ? Bilim adamımı söylüyor o maddeye de o özellik sayesinde patlamayı önleyerek su oluşması sağlanıyor ? Yoksa o maddeyi o patlamayı önleyecek donanıma sahip kılarak suyun patlama zahmeti oluşmadan meydana gelmesini sağlayarak bize sunan biri mi var ?

 

Dünyamızda bu gibi patlamalara neden rastlamıyoruz ha? Suyun bu patlamalar sonucu oluştuğunu nereden çıkardınız? Siz anne karnında oluşurken yarım kilo C yarım kilo O, yarım kilo N alıpta kimyasal reaksiyonla mı oluştuğunuzu düşünüyorsunuz?

Yeryüzündeki suyun kaynağı yerkürenin taa ilk ayrımlaşması sırasında meydana gelmiştir. Bugün gördüğünüz olayların tümü de suyun döngüsünden ibarettir. Sizin zemzem kuyunuz yeni bir su üretmiyor yani. Eğer öyle olduğunu düşünüyorsanız çooook büyük bir yanılgı içindesiniz... H ve O elementlerini birleştirip su yapmak zaten çok zor ve zahmetli bir şeydir. Bunun için öncelikle H gazına ihtiyacınız olur ki onu da önce suyu ayrıştırarak meydana getirirsiniz. Ama biraz masaflı bir iştir. Sonra gönlünüz isterse yanıcı H ile yakıcı O elementlerini bir araya getirebilirsiniz ama pek mantıklı olmayacağı çok açık :)

 

 

Verdiğiniz örnekte yer çekimiyle dünya arasındaki bağlantı anlatmaya dair bir örnek vermişsiniz güzel. Peki bu yer çekimini meydana getiren sebep nedir ? O doğanın kanunu derseniz bilimsel bir tabir olmaz aksine bir önkabul ve o önkabule göre hareket etmek olur. Evet bilimsel olarak formüle dökersiniz ama ben onu söylemiyorum ki ben yer çekiminin nasıl oluştuğunu soruyorum ? Kendine kendine mi oluşuyor ?

 

Yerçekiminin nedenini de siz araştırın yoruldum...

 

 

Olayı (sizin tabirinizle) tesadüfe vurarak aklı karıştırmak değil ki amacımız. Kaldı ki olayı tesadüfe vurmayız hakikati göstermeye çalışırız.. Gayemiz yukarıdaki tarzda kişinin çıkmaza girdiği sorulara bilimin mantıklı cevap getirmemesi üzeri gerçekten bu olaylarda görünmeyen bir elin işin içinde olduğunu göstermektir.

Yukarıdaki iletiler, olayların bilimsel olarak açıklanabildiğini çok açık göstermektedir! Açıklayamayan zihniyetler ise görünmez el aramaktadır!

 

 

Uzaktan bakınca öyle mi görünüyorum gerçekten. Dünyaya gözünü kulağını kapatan gerçekten ben miyim yoksa bilim mi ? Bilimin tıkandığı noktada eli ayağı tuttuğu halde gözü kulağı işlevini yitirmediği halde cevap bulamıyorsa olayı tesadüfe vurarak işin içinden sıyrılmak isteyen gerçekten kim ...

 

Uzaktan bakınca gerçekten de öyle görünüyorsunuz. Zİra yazdığm şeyleri biraz anlayarak okurasanız gerçek dünyadan ne kadar da uzak kaldığınızı rahatlıkla görebileceksiniz... Bilim mi tıkanıyor? Yoksa tıkananlar mı kaçıp görünmez el arayıp işin içinden çıkıyor? çok güzel açıklamışsınız!!! Tesadüf konusunda da şunu söyleyebilirim: bilim hiç bir zaman olayı tesadüfle açıklamaz. Dediğim gibi her şeyin bir sebebi vardır. Ama siz dünyaya gözününzü kulağınızı kapattığınız sürece o sebebin hep bir görünmez el olduğunu sanacaksınız. Bİz ise o görünmezi ortaya çıkaracağız. Biz ortaya çıkardıkça siz farklı görünmezler yaratacaksını... ve maalesef bu böyle sürüp gidecek...

Gönderi tarihi:
Diyorum ki, madem protonların vs. aklı yok bir güç tarafından yönetiliyorlar, bunun anlamı ne?

 

Her şey bize hizmet etmeleri, boyun eğmeleri için yaratılmış anlayalım, tefekkür edelim ve buna karşılık

sadece bana kulluk edin diyerekten çok ucuz bir iş isteyen yaratıcının emrini yerine getirelim diye.

 

Protonlara nötronlara varıncaya kadar her şey yönetim altında, bizim ne rolümüz var bu oyunda?

Atomlar bile yönetiliyorsa akılları olmadığı için (hani diyorsunuz ya) bizi oluşturan atomlar da yönetilmiyormu?

 

Evet kalbimiz bile otomatik atıyor,nefesi otomatik alıp veriyoruz,gözümüzü otomatik açıp kapıyoruz dimi kendi irademizle biz istesekte atıyor istemesekte atıyor. Fakat müdahele edebiliyoruz kısmi olarak. Tam müdahele edildiğinde ise ya tamamen hasar(mesela uzun süre nefes almayı engellesek ölürüz) oluyor yada ölüm gerçekleşiyor ki o da Allah'ın koyduğu kanunlardandır.

 

Şimdi şöyle düşünün bir de:

 

Bizim istem dışı olarak saydığımız fiillere ufak bir göz atalım : Kalbin otomatik çarpası vücuda sürekli kan pompalaması,

Midenin otomatik işlemini yerine getirmesi, Gözlerimizi otomatik açıp kapamamız, Kulağımızla sesleri otomatik olarak duymamız, Gözlerimizle otomatik olarak görmemiz vs... listeyi uzatabiliriz.

 

Peki soruyorum size bunların yönetimi de bize verilseydi iradenizle aynı anda kaç tanesini yönetebilirsiniz ? Ek olarak başka işlerde yapıyoruz bilgisayar kullanmak, parmaklarımızla klavye vasıtasıyla bilgisayarda yazı yazmak + otomatik kendiliğinden olan eylemlerin yönetimi ?

 

Ne kadar çok zahmetli bir iş yüklenmiş olurdu dimi sırtımıza. Sanki dünyaya bu eylemleri gerçekleştirmek için gelmiş olarak kendimizi hissederdik.

Halbuki hepsini aynı anda yapmak bile hiç akıl kârı değil. Bunu kim inkar edebilir....

 

Herşey yönetim altında ise, her "oluş" birinin isteği doğrultusunda meydana geliyorsa, bu "oluşlar dizgisi" o kişinin oyuncağı olmuyormu?

Bu konuyu kaderle ilgili sorduğum forumda da tartıştık ama hala beni ikna edemediniz... Anlayamadım...

 

Neden oyuncak olarak adlandırıyorsunuz k,; siz şu an benzersiz bir icat yapsanız ve bu tüm insanlığa hizmet edecek bir buluş olsa.(mesela telefonun keşfi, elektiğin bulunması, internet, radyo, televizyon, baraj, evlerdeki musluk dahi keşiftir dimi bak kuyuya kadar gitme derdi yok kuyudan su taşıma derdi yok vs. vs.)..

 

Buluşunun gerek bilim camiasında gerek herkes tarasından takdir edilmesini istemez misin ? İşte Allah da sanatını göstermek istiyor ve bunu kavraması ve kulluk etmesi için insanı yaratmış ve ona en büyük nimet olan akıl nimetini vermiş....

 

Kader konusuna gelince....Eğer gerçekten kaderi öğrenmek istiyorsanız acizane tavsiyem sıfırdan öğrenmeye başlamak daha iyi bir seçim olacaktır.

Bilgilerimi gözden geçiyorum,vereceğim cevap tam bir cevap olmadıkça neye yarar.

Gönderi tarihi:
Evet kalbimiz bile otomatik atıyor,nefesi otomatik alıp veriyoruz,gözümüzü otomatik açıp kapıyoruz dimi kendi irademizle biz istesekte atıyor istemesekte atıyor. Fakat müdahele edebiliyoruz kısmi olarak. Tam müdahele edildiğinde ise ya tamamen hasar(mesela uzun süre nefes almayı engellesek ölürüz) oluyor yada ölüm gerçekleşiyor ki o da Allah'ın koyduğu kanunlardandır.

 

Yukarıyı gözden geçirelim lütfen...

Gönderi tarihi:
Ben her zaman söylediğim gibi Sayısal Bilimlerden pek anlamam.

Ama Sayın Muallim-i Ali'nin dediğini şöyle anladım:

"Bileşiklerin Bileşkeleri" (ki böyle bir tanım var mı onu da bilmiyorum) ne bakacak olursak,

"Evrim'i desteklememek" elde değil o zaman...

....

 

 

Yukarıdaki iletiler, olayların bilimsel olarak açıklanabildiğini çok açık göstermektedir! Açıklayamayan zihniyetler ise görünmez el aramaktadır!

 

Görüldüğü üzere yukardaki arkadaşımızda kabul edecek olacak ki 2 ayrı seçenek sunmuş :

 

Evrimin kabulu veya Var olduğunu bilip bilmediğini söylediği Allah...

 

Dünyamızda bu gibi patlamalara neden rastlamıyoruz ha? Suyun bu patlamalar sonucu oluştuğunu nereden çıkardınız?

 

Siz söylediniz. Yalan söylediyseniz o sizin probleminiz. Patlamalar sonucu değil cümleyi düzeltin...Su oluşurken patlama da oluşur + enerji açığa çıkar diye.

Gönderi tarihi:
Siz söylediniz. Yalan söylediyseniz o sizin probleminiz. Patlamalar sonucu değil cümleyi düzeltin...Su oluşurken patlama da oluşur + enerji açığa çıkar diye.

 

 

OOOFFFFF :angry:

yeryüzündeki suyun bahsedildiği gibi oluştuğunu söylemedim. H ve O elementlerini yanyana getirirseniz pekala suyun oluşabileceğini söyledim!

Kasten mi yapıyorsunuz bunu? Siz kalktınız bütün yeryüzündeki suları, hatta zemzem kuyusundaki suyu bu yolla oluşturdunuz... İyi valla her pınarın altında H ve O gazları bir araya geliyo su oluşuyo. Ne ala ne ala.... Pes ya gerçekten pes...

 

Hani dedim ya dünyaya gözünü kulağını kapatmak diye. İşte bunu kastettim. Ben çığlık atsam da duyamazsınız, en iyi şekilde yazsam da göremezsiniz...

 

Tartışmadan uzaklaşıyorum. Madem yazdıklarımı okuyup anlayamıyorsunuz boşa elimi yoramayacağım. Vaktimi çok daha değerli bir şekilde harcayabilirim. Örneğin yeni şeyler okuyarak ve öğreterek...

 

Başta da dediğim gibi. Lütfen okuyalım. Cehaletimizden başka türlü kurtulamayız. Okuyalım öğrenelim okutalım öğretelim... :angry:

Gönderi tarihi:

Bu konuda söylenebilecek asıl şeyleri söylediğimi

Ve bazı söyledikleriminde göz ardı edildiğini düşündüğüm için

Bu konudaki son iletim olduğunu düşündüğüm iletimi yazmak istiyorum...

Şimdi şöyle düşünün bir de:

 

Bizim istem dışı olarak saydığımız fiillere ufak bir göz atalım : Kalbin otomatik çarpası vücuda sürekli kan pompalaması,

Midenin otomatik işlemini yerine getirmesi, Gözlerimizi otomatik açıp kapamamız, Kulağımızla sesleri otomatik olarak duymamız, Gözlerimizle otomatik olarak görmemiz vs... listeyi uzatabiliriz.

 

Peki soruyorum size bunların yönetimi de bize verilseydi iradenizle aynı anda kaç tanesini yönetebilirsiniz ?

Bunların yönetimi diye birşey yok Sayın Muallim-i Ali...

Bu organların öyle hareketler ortaya koymalarının nedeni kas yapıları ve kendi içlerindeki kan dolaşımıdır.

Ruhani varlıklar uğruna yapmazlar o hareketleri.

O organlardan kanı çektiğiniz an bakın bakalım nasıl da duruyorlar.

Hayatın ışığı kandır,

Aynen "Hacivat ile Karagöz Neden Öldürüldü?" filminde Küşteri'nin söylediği gibi...

İşte Allah da sanatını göstermek istiyor ve bunu kavraması ve kulluk etmesi için insanı yaratmış ve ona en büyük nimet olan akıl nimetini vermiş....

İşte asıl bu konuya gelmek istiyorum ve soracağım sorular geçiştirilmeden açık ve net cevaplar istiyorum...

 

Denildi ki:

Klor(Cl) zehirli bir gaz değil mi ya Sodyum(Na) o da patlayıcılarda kullanılmıyor mu? (NaClO3 ... vs.)

 

Zehir ve patlayıcı birleşip tuzu (NaCl) oluşturacak,bunu yemeğine vs. katık olarak kullanacaksın

-----------------------------------------------

Su molekülü ayrıştırıldığında açığa 2 hidrojen 1 oksijen atomu çıkmıyor mu ?

Bu maddeler tek tek zararlı falan fistan...

Ama bir araya geldiklerinde "Tuz" ve "Su" oluşuyor değil mi?

 

Bende DNA örneğini vermek istedim.

DNA'yı oluşturan baz'lar tek başlarına cansızdırlar ancak bir araya geldiklerinde bir canlılık ortaya koyar...

 

Buraya kadar bu söylediğimi Sayın Muallim-i Ali kendisini onuyormuşum gibi algıladı sanırım ve iletimin devamını görmezden geldi diye düşünüyorum:

Görüldüğü üzere yukardaki arkadaşımızda kabul edecek olacak ki 2 ayrı seçenek sunmuş :

 

Evrimin kabulu veya Var olduğunu bilip bilmediğini söylediği Allah....

Bende buna kıyasla Mıknatıs-Demir Tozu-Kaıt örneğini verdim:

*** *** ***

Ha yaşam bu özelliği kendisi mi kazanmıştır konusuna gelirsek...

Ben hep Mıknatıs, Kağıt ve Demir Tozu örneğini veririm...

 

Kağıdın üzerine Demir Tozlarını serpin.

Altına mknatısı tutun...

Bilinçli ve yetenekli birisi olmanıza rağmen sizin yapamayacağınız güzellikte dalga dalga şekiller çıkar ortaya.

Bunu siz mi yaptınız yoksa o üç şey bir araya geldiklerinde o sonucu mu verdiler?

*** *** ***

Öncelikle buna bir cevap bekliyorum...

 

Daha sonra alacağım cevabı beklemeden konuyu genişlettim:

Hep "Yaratılış" konusu "Ressam ve Onu yapan Sanatçı" "Heykel ve Onu yapan Sanatçı" ya da "Makine ve Onu yapan Mühendis" olması gerektiği örneği ile açıklanıyor.

Demir Tozu-Mıknatıs-Kağıt üçlüsünü bir araya getiren de bir insan...

Yani diğer örneklerdeki gibi burada da mutlaka bir yapıcı ya da yaratıcı var...

 

Bende buna nisbetle şunu diyorum:

*** *** ***

Ha şimdi siz diyeceksiniz ki;

"Ama mıknatıs, Kağıt ve Demir Tozu'nu bir araya getiren "Ben"im...

Yani o üçünden ayrı bir "Bilinç" var" diyeceksiniz eminim...

 

İşte burada ayrıntıya dikkat etmelisiniz:

"O üç madde'den ayrı bir bilinç var..."

 

Yani Bir tarafta siz, diğer tarafta Madde...

 

Bunu genel düşünürsek:

Bir tarafta Tanrı, diğer tarafta Madde.

Bi kefede Tanrı, diğer kefede Madde.

*** *** ***

Yani Tanrı'nın varlığını açıklamakta kullanılan bir "Yapıcı" "Mühendis" "Tasarımcı" "Ressam" örneklerinin,

Ve bu örneklerin kabulünün devamında ortaya çıkan diğer kabullerin

İslam'ın kendi doğasında olan "Şirk" ile aynı şey demek olduğunu belirttim...

Buna da bir cevap bekliyorum...

 

 

Şimdi gelelim konu ile ilgili diğer düşünceme...

 

Sayın Muallim-i Ali...

Evrim gerçekten var mı bilemem ama var gibi görünüyor...

Evrim'in var olup olmaması konusunun "Tanrı"nın var olup olmaması ile bir ilişkisi olduğunu hiç düşünmedim.

"Akıllı Tasarım" denen uydurmayı da hiç benimsemedim...

Siz "Evrim" ya da "Allah" seçenekleri ile "Var oluş"u kavramadaki özgürlüğümüzü

2 seçenek sunarak kısıtlamışsınız...

 

Oysa ben diyorum ki;

Tanrı varlığın ta kendisidir, tektir...

Varlık'tan ayrı Soyut ve ispatlanamaz bir güç yoktur...

Kur'anda Tanrı'yı niteleyen hiç bir sıfattan "Soyut bir Tanrı"nın kastediliği anlamını çıkarmıyorum, çıkaramıyorum...

 

 

Açıkça söylemem gerekirse;

Şu ana kadar sizi izlediğim kadarıyla "Kader" "Yaratılış" "Tanrı" "Şirk" gibi konularda

Sadece ve sadece ön kabullerle tartışan biri olduğunuzu düşünüyorum,

Kusura bakmayın...

 

OOOFFFFF :angry:

 

Hani dedim ya dünyaya gözünü kulağını kapatmak diye. İşte bunu kastettim. Ben çığlık atsam da duyamazsınız, en iyi şekilde yazsam da göremezsiniz...

 

Tartışmadan uzaklaşıyorum. Madem yazdıklarımı okuyup anlayamıyorsunuz boşa elimi yoramayacağım. Vaktimi çok daha değerli bir şekilde harcayabilirim. Örneğin yeni şeyler okuyarak ve öğreterek...

 

Başta da dediğim gibi. Lütfen okuyalım. Cehaletimizden başka türlü kurtulamayız. Okuyalım öğrenelim okutalım öğretelim... :angry:

Sayın Yersoy...

Aynı dertten muzdaribiz sanıyorum...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:
Şimdi şöyle düşünün bir de:

 

Bizim istem dışı olarak saydığımız fiillere ufak bir göz atalım : Kalbin otomatik çarpası vücuda sürekli kan pompalaması,

Midenin otomatik işlemini yerine getirmesi, Gözlerimizi otomatik açıp kapamamız, Kulağımızla sesleri otomatik olarak duymamız, Gözlerimizle otomatik olarak görmemiz vs... listeyi uzatabiliriz.

 

Peki soruyorum size bunların yönetimi de bize verilseydi iradenizle aynı anda kaç tanesini yönetebilirsiniz ?

 

Bunların yönetimi diye birşey yok Sayın Muallim-i Ali...

Bu organların öyle hareketler ortaya koymalarının nedeni kas yapıları ve kendi içlerindeki kan dolaşımıdır.

Ruhani varlıklar uğruna yapmazlar o hareketleri.

O organlardan kanı çektiğiniz an bakın bakalım nasıl da duruyorlar.

Hayatın ışığı kandır,

Aynen "Hacivat ile Karagöz Neden Öldürüldü?" filminde Küşteri'nin söylediği gibi...

 

Vücuda kanı pompalayan organ hangisi “kalp” dimi. Kalp bunu yapısı gereği vücuda pompalıyor ha…Evrimden mi esinlendiniz yoksa …

 

 

 

Kısaca şöyle anlatayım...

 

Sayın Muallim-i Ali...

Hani bir kaç elementin bir araya gelip, bir takım farklı özellikte bir bileşik oluşturmasını

 

"Onların aklı varmıydı da böyle oldu? Mutlaka Allah onları o özellikte yarattı" diyorsunuz ya hani?

 

İşte bende ona karşılık Mıknatıs örneğini verdim:

 

Mıknatıs, Kağıt ve Demir Tozlarını bir araya getirdiğimizde çok güzel bir resim ortaya çıkıyor...

Bunu biz mi yaptık,

 

Yoksa o üç madde yapıları ve özellikleri gereği mi o şekli oluşturdular?

Tabii ki kendileri oluşturdular değil mi?

O dalgaları biz özellikle oluşturmadık...

 

- Demir tozu nasıl oluşuyor , demir tozunu oluşturan nasıl oluşuyor... derken bu sorular bir yerde tıkanıp kalmıyor mu ?

İşte o tıkanıp kalınan noktada bilim o kısmı neden açıklayamıyor yada bazıları (olaya tesadüflük katarak) kendi kendine oluştu fiilini kabulleniyor tam o aşamada neden evrim destekleniyor tam bu noktada? Sırf inkar etmek için mi destekleniyor yoksa ? Hem hiç bir şey kendine kendine olmaz diyorsunuz ama tam o noktada ayrı bir görüşü destekleyenleri savunuyorsunuz. Tam bu noktada bir çelişki yaşanıyor.

-------------------------------------------------------------------------------------

Yoksa o üç madde yapıları ve özellikleri gereği mi o şekli oluşturdular?

 

Ha yaşam bu özelliği kendisi mi kazanmıştır konusuna gelirsek...

Ben hep Mıknatıs, Kağıt ve Demir Tozu örneğini veririm...

 

Kağıdın üzerine Demir Tozlarını serpin.

Altına mknatısı tutun...

Bilinçli ve yetenekli birisi olmanıza rağmen sizin yapamayacağınız güzellikte dalga dalga şekiller çıkar ortaya.

Bunu siz mi yaptınız yoksa o üç şey bir araya geldiklerinde o sonucu mu verdiler?

 

Benim onları bir araya getirmem bir sebep ve onlara verilen özelliklerle eyleme dönüşmesi ise sonucu gösterdi.

 

O maddede o özellikler nasıl oluştu ? Duruma göre nasıl hal değiştireceğini nerden biliyor ?

 

Atıyorum mıknatıs niye suya da demir tozuyla eyleme girdiğindeki gibi davranmıyor.

Bu özelliği nasıl seçti o? Nasıl ayırt edebiliyor ki demir tozu ile suyu ?

 

-------------------------------------------------------------------------------------

Öncelikle buna bir cevap bekliyorum...

 

Daha sonra alacağım cevabı beklemeden konuyu genişlettim:

Hep "Yaratılış" konusu "Ressam ve Onu yapan Sanatçı" "Heykel ve Onu yapan Sanatçı" ya da "Makine ve Onu yapan Mühendis" olması gerektiği örneği ile açıklanıyor.

Demir Tozu-Mıknatıs-Kağıt üçlüsünü bir araya getiren de bir insan...

Yani diğer örneklerdeki gibi burada da mutlaka bir yapıcı ya da yaratıcı var...

Bir yaratıcının varlığını, var olduğunu kabulleniş devam ediyoruz…

 

Bende buna nisbetle şunu diyorum:

 

*** *** ***

Ha şimdi siz diyeceksiniz ki;

"Ama mıknatıs, Kağıt ve Demir Tozu'nu bir araya getiren "Ben"im...

Yani o üçünden ayrı bir "Bilinç" var" diyeceksiniz eminim...

 

 

İşte burada ayrıntıya dikkat etmelisiniz:

"O üç madde'den ayrı bir bilinç var..."

 

Yani Bir tarafta siz, diğer tarafta Madde...

 

EK OLARAK bir de maddeye özellikleri veren. O dalgaların oluşmasına sebep olan özellikleri veren.Yukardaki kabulleniş mesajı gereği...

 

Bunu genel düşünürsek:

Bir tarafta Tanrı, diğer tarafta Madde.

Bi kefede Tanrı, diğer kefede Madde.

*** *** ***

İkisini bir bütünmüş gibi düşünme çabası sonucu şirke girmeye teşebbüs. Allah mekandan münezzehtir. Bu noktada yollarımız ayrılıyor.

Biz mekandan münezzeh diyoruz, siz bu ikisi bütündür diyorsunuz ve soyut kavramı somutlaştırıyorsunuz, Ona bir kılıf bulmuş olmuyor musunuz bir nevi ?

 

Yani Tanrı'nın varlığını açıklamakta kullanılan bir "Yapıcı" "Mühendis" "Tasarımcı" "Ressam" örneklerinin,

Ve bu örneklerin kabulünün devamında ortaya çıkan diğer kabullerin

İslam'ın kendi doğasında olan "Şirk" ile aynı şey demek olduğunu belirttim...

Buna da bir cevap bekliyorum...

Bir üstteki mesajdaki dediklerim gibidir düşüncem. Allah mekandan münezzehtir. İkisini bir bütün olarak tutmayız.

Oysa ikisini bir tuttuğumuzu sayarsınız ve bunu şirk olarak algılarsınız sanırım ?

“Allah mekandan münezzehtir.” cümlesi sizin için bir şey ifade etmiyor sanırım …

Yaratıcının özelliklerini biz peygamberlerden öğreniyoruz. Yollarımız yine ayrıldı bu noktada.

 

Şimdi gelelim konu ile ilgili diğer düşünceme...

 

Sayın Muallim-i Ali...

Evrim gerçekten var mı bilemem ama var gibi görünüyor...

Evrim'in var olup olmaması konusunun "Tanrı"nın var olup olmaması ile bir ilişkisi olduğunu hiç düşünmedim.

 

Evrim dünyadaki ilk insanı açıklamak için insanın maymundan geldiği tezini savunmuyor mu ?

İnsanın maymundan gelmesi tezi başka hangi sebep için savunulabilir ki? Tabi ki ilk insanların nasıl var olduklarını ispatlamak için değil mi ?

Evrim var gibi görünüyor demişsiniz. Oysa yukardaki mesajınızda bir yaratıcının varlığını kabulleniş vardı. Çelişki oldu şimdi. Zihinleri bulandırmaya gerek yok.

Hangi görüşü savunuyorsan açıkca söylemelisin. Yaratıcının Varlığını kabulleniş mi yoksa evrim var gibi görünüyor görüşümü ? İkisi birbiriyle çelişkili değil galiba size göre ?

 

"Akıllı Tasarım" denen uydurmayı da hiç benimsemedim...

Siz "Evrim" ya da "Allah" seçenekleri ile "Var oluş"u kavramadaki özgürlüğümüzü

2 seçenek sunarak kısıtlamışsınız...

 

Oysa ben diyorum ki;

 

Bunu genel düşünürsek:

Bir tarafta Tanrı, diğer tarafta Madde.

Bi kefede Tanrı, diğer kefede Madde.

 

Ve bu Tanrı'dan başka bir varlığın daha var olduğuna inanmayı

Yani Şirk'i doğurur Sayın Muallim-i Ali...

 

O yüzden maddenin tek başına hep var olduğuna,

Ve Tanrı'nın o varlığın kendisi olduğuna inanmak durumundasınız...

 

Buna Vahdet-i Vücut'ta denir...

 

Ya da kısca Ene'l Hakk ile de özetlenebilir...

 

Hep söylerler kur’an’dan bilime ışık tutan ayetler için; bilimi dine alet etmeyin diye, şimdi görüyoruz ki din alet edilmiş bilime…

 

Şu anda bu yazıyı okuyan bir insan, bu yazının aslını göremez, bu yazının aslına dokunamaz. Bu yazının aslından gelen ışık, insanın gözündeki bazı hücreler tarafından elektrik sinyaline dönüştürülür. Bu elektrik sinyali, beynin arkasındaki görme merkezine giderek, bu merkezi uyarır. Ve insanın beyninin arkasında bu yazının görüntüsü oluşur. Yani siz şu anda gözünüzle, gözünüzün önündeki bir yazıyı okumuyorsunuz. Bu yazı sizin beyninizin arkasındaki görme merkezinde oluşuyor. Sizin okuduğunuz yazı, beyninizin arkasındaki "kopya yazı"dır. Bu yazının aslını ise Allah görür.

Sonuç olarak, maddenin beynimizde oluşan bir hayal olması onu "yok" hale getirmez. Ancak bize, insanın muhatap olduğu maddenin mahiyeti hakkında bilgi verir, ki bu da maddenin aslı ile hiçbir insanın muhatap olamadığı gerçeğidir.

Bu noktada da yollarımız ayrıldı ne yazık ki…

Tanrı varlığın ta kendisidir, tektir...

Varlık'tan ayrı Soyut ve ispatlanamaz bir güç yoktur...

Kur'anda Tanrı'yı niteleyen hiç bir sıfattan "Soyut bir Tanrı"nın kastediliği anlamını çıkarmıyorum, çıkaramıyorum...

 

Allah tektir doğru. Varlıktan ayrı olmazsa (haşa) fani olmaz mı Allah ? Varlıklardan hangisinin ebedi var olacağına dair garanti verebilir misin ? Hepsinin bir başlangıcı var, sonu niye olmasın. Maddenin aslına muhatap değiliz ama kopya görüntüsüyle muhatabız. Kopya görüntüsünün bir başlangıcı var sonu niye olmasın. Başlangıcı olan her şeyin sonu vardır ve olmalıdır.

 

Açıkça söylemem gerekirse;

Şu ana kadar sizi izlediğim kadarıyla "Kader" "Yaratılış" "Tanrı" "Şirk" gibi konularda

Sadece ve sadece ön kabullerle tartışan biri olduğunuzu düşünüyorum,

Kusura bakmayın...

 

Sizinde bir önkabulunuz var : “Allah varlığın ta kendisidir” ve bunun peşi sıra gelen “Varlıktan ayrı soyut ve ispatlanamaz bir güç olamayacağı” ön kabulunuz. Maddenin aslı ile kopya görüntüsünü iyi kavramak gerek ama…

 

Sadece “Allahın varlığına dair” önkabul yetmez. Önkabulu destekleyen sayılamıyacak kadar çok delil varsa hele…

 

Zihinleri bulandırma eylemi devam ediyor hâlâ.

Hem evrim var gibi görünüyor diyorsunuz, hem bir yaratıcının varlığını kabullenişe dair bir düşünce sunuyorsunuz “Ressam ve Onu yapan sanatçı” örneği misali, hem de “Allah varlığın ta kendisidir” diyorsunuz ve sonucu maddeye bağlıyorsunuz.

Gönderi tarihi:
Vücuda kanı pompalayan organ hangisi “kalp” dimi. Kalp bunu yapısı gereği vücuda pompalıyor ha…Evrimden mi esinlendiniz yoksa …

 

- Demir tozu nasıl oluşuyor , demir tozunu oluşturan nasıl oluşuyor... derken bu sorular bir yerde tıkanıp kalmıyor mu ?

İşte o tıkanıp kalınan noktada bilim o kısmı neden açıklayamıyor yada bazıları (olaya tesadüflük katarak) kendi kendine oluştu fiilini kabulleniyor tam o aşamada neden evrim destekleniyor tam bu noktada? Sırf inkar etmek için mi destekleniyor yoksa ? Hem hiç bir şey kendine kendine olmaz diyorsunuz ama tam o noktada ayrı bir görüşü destekleyenleri savunuyorsunuz. Tam bu noktada bir çelişki yaşanıyor.

Sayın Muallim-i Ali, kalp elbette yapısı gereği kanı pompalıyor.

Özelliği kanı pompalamaksa, yapısı da öyle olmalı değil mi?

İnceleyin bakın kalbi, anlarsınız...

Benim onları bir araya getirmem bir sebep ve onlara verilen özelliklerle eyleme dönüşmesi ise sonucu gösterdi.

 

O maddede o özellikler nasıl oluştu ? Duruma göre nasıl hal değiştireceğini nerden biliyor ?

 

Atıyorum mıknatıs niye suya da demir tozuyla eyleme girdiğindeki gibi davranmıyor.

Bu özelliği nasıl seçti o? Nasıl ayırt edebiliyor ki demir tozu ile suyu ?

Ya ben anlatmakta zorlanıyorum ya da siz anlamakta...

Bakın kimse Demirtozuna "Mıknatısla bir araya geldiğinde şöyle olacaksın" demiyor.

O yapısı öyle gerektirdiği için mıknatısla bir araya geldiğinde öyle oluyor...

 

Ha demir ve mıknatıs o özelliği nasıl kazanmıştır?

Dünyanın Manyetizması, Basınç ve Isı diyeyim ben size kısaca...

Sayın Yersoy'un kendi Anabilim dalı bu konu, ayrıntısını o söyleyebilir...

Bir yaratıcının varlığını, var olduğunu kabulleniş devam ediyoruz…

EK OLARAK bir de maddeye özellikleri veren. O dalgaların oluşmasına sebep olan özellikleri veren.Yukardaki kabulleniş mesajı gereği...

E ben burada hakikaten gülerim yani, hem de kahkahalarla...

Bu iletimi bu şekilde anlayacağınızı iletimde belirtmiş ve özellikle bir çıkarım dahi yapmıştım...

Lütfen Kur'an-ı da cımbızladığınız gibi iletilerimi cımbızlayıp, kendinize göre anlam çıkartmayınız.

İletimde yazdığım herşey açık ve nettir...

Ayıp oluyor bu yaptığınız...

İkisini bir bütünmüş gibi düşünme çabası sonucu şirke girmeye teşebbüs. Allah mekandan münezzehtir. Bu noktada yollarımız ayrılıyor.

Biz mekandan münezzeh diyoruz, siz bu ikisi bütündür diyorsunuz ve soyut kavramı somutlaştırıyorsunuz, Ona bir kılıf bulmuş olmuyor musunuz bir nevi ?

Hiç birşeye kılıf bulmuyorum Sayın Muallim-i Ali...

Soruma soru ile karşılık vereceğinize akıllıca bir cevap verin ve çürütün bu şirk meselesini!

Bunu açıkça tekrar tekrar teklif edebilirim ve bir çok kerede forumda ettim...

Hiç kimse Madde ile Tanrı'nın birbirinden ayrı olduğunu

Ve hele hele Maddeden ayrı soyut bir Tanrı olduğunu iddia edemez.

İddia eden kimsede çelişki içersindedir ve savunduğu şeyin Şirk olmadığını kesinlikle söyleyemez...

Bir üstteki mesajdaki dediklerim gibidir düşüncem. Allah mekandan münezzehtir. İkisini bir bütün olarak tutmayız.

Oysa ikisini bir tuttuğumuzu sayarsınız ve bunu şirk olarak algılarsınız sanırım ?

“Allah mekandan münezzehtir.” cümlesi sizin için bir şey ifade etmiyor sanırım …

Yaratıcının özelliklerini biz peygamberlerden öğreniyoruz. Yollarımız yine ayrıldı bu noktada.

Sayın Muallim-i Ali zaten yolumuz apayrı...

Siz gayet şirktesiniz maşallah...

Hz. Muhammed'in Tanrı için belirttiği sıfatlara bakın ve birde karşınıza Varlığı alın öyle düşünün...

Bir tarafta Tanrı olacak, diğer tarafta O'ndan ayrı varlık olacak ve bu şirk olmayacak.

Yahu Tanrı'nın varlığından başka bir varlığın olduğuna inanıyorsun, bu nasıl şirk olmaz.

 

Diyorsun ki;

"Tamam Tanrı var ama birde O'ndan ayrı Varlık var..."

Bu değil midir dediğiniz?

 

Sonra da diyorsun ki;

"O mekandan münezzeh..."

Hangi özelliği ile münezzeh peki canım kardeşim?

 

Münezzehlik aynı özellikte iki maddenin birbirinden ayrılması ile olur

Ya da bir maddenin içeriğinden diğer bir maddeyi ayırarak olur...

Mesela Su, Tuz ve Şeker karşımından Tuz'i ayırırsınız o zaman Tuz, Şerbet'ten münezzeh olur işte.

 

Ya da sıfat olarak bir gruba hakaret edersiniz, ama bir kişiyi o sıfata layık görmezsiniz ve

"Sizi tenzih ederim" dersiniz o guruptan ve hakaretten münezzeh olur...

 

Yani eninde sonunda aralarında bir bağ bulunan iki ya da daha fazla varlık arasında olur münezzehlik...

 

E siz diyorsunuz ki;

"Tanrı varlıktan münezzehtir..."

 

E hadi kabul edelim bunu,

Ama bu da Tanrı'nın varlığından ayrı olarak bir varlığı daha kabul etmiş ve inanmış olmak demektir...

 

Tanrı çünkü kendi varlığından Ayrı olarak bir Varlık daha ortaya koymuş...

Ve bu Varlık, Tanrı ile özdeş ki O'nun kendi varlığından ayrı değil mi?

Öyleyse Tanrı aynı zamanda Maddi bir özellikte sergiliyor olmalı sizin kabulünüze göre,

Yoksa başka türlü münezzeh olmasının imkanı yok.

 

Bakın değil siz gibi bir Muallim, kim olursa olsun bu mantığı aşabileceğinizi

Ve bu kabulü yıkabileceğinizi sanmıyorum...

Bunu forumda defalarca belirttim ve kabul etmeyenin bu çelişkiyi aşmasını ve açıklamasını teklif ettim.

Kimseden ses seda çıkmadı şimdiye kadar...

Bakalım siz bir gürleme ile geldiniz ama ne olacak merak ediyorum...

Aksi halde kendi çelişkinizi devamlı taşıyacaksınız...

Evrim dünyadaki ilk insanı açıklamak için insanın maymundan geldiği tezini savunmuyor mu ?

İnsanın maymundan gelmesi tezi başka hangi sebep için savunulabilir ki? Tabi ki ilk insanların nasıl var olduklarını ispatlamak için değil mi ?

Evrim var gibi görünüyor demişsiniz. Oysa yukardaki mesajınızda bir yaratıcının varlığını kabulleniş vardı. Çelişki oldu şimdi. Zihinleri bulandırmaya gerek yok.

Hangi görüşü savunuyorsan açıkca söylemelisin. Yaratıcının Varlığını kabulleniş mi yoksa evrim var gibi görünüyor görüşümü ? İkisi birbiriyle çelişkili değil galiba size göre ?

Sayın Muallim-i Ali...

İsterseniz anlayabildiğiniz iletilerim üzerinden tartışalım hı?

Ne dersiniz?

Çünkü hala "Tanrı" deyince illa ki "Maddeden ayrı bir Tanrı" tasvirinden başka bir şey anlayamadığınız için anlamlandıramıyorsunuz...

Bakın kısaca şöyle söyleyeyim:

Varlık = Tanrı

 

Varlığın kendisi bütün olarak böyle olduğuna göre insan maymundan mı gelmiş, gergedandan mı gelmiş, nefesten mi türemiş, topraktan mı çıkmış hiç önemli değil...

Bunu kavrayabilmeniz için daha çok yol almanız gerekir, kusura bakmayın...

Yukarıda akıllıca alıntıladığınız ve çelişki olduğunu iddia ettiğiniz yazımda hiç bir çelişki yoktur.

Sadece sizin kavrayamamanız söz konusudur o kadar...

Şu anda bu yazıyı okuyan bir insan, bu yazının aslını göremez, bu yazının aslına dokunamaz. Bu yazının aslından gelen ışık, insanın gözündeki bazı hücreler tarafından elektrik sinyaline dönüştürülür. Bu elektrik sinyali, beynin arkasındaki görme merkezine giderek, bu merkezi uyarır. Ve insanın beyninin arkasında bu yazının görüntüsü oluşur. Yani siz şu anda gözünüzle, gözünüzün önündeki bir yazıyı okumuyorsunuz. Bu yazı sizin beyninizin arkasındaki görme merkezinde oluşuyor. Sizin okuduğunuz yazı, beyninizin arkasındaki "kopya yazı"dır. Bu yazının aslını ise Allah görür.

Sonuç olarak, maddenin beynimizde oluşan bir hayal olması onu "yok" hale getirmez. Ancak bize, insanın muhatap olduğu maddenin mahiyeti hakkında bilgi verir, ki bu da maddenin aslı ile hiçbir insanın muhatap olamadığı gerçeğidir.

Bu noktada da yollarımız ayrıldı ne yazık ki…

Yapmayın Sayın Muallim-i Ali...

Bana beyin nasıl görür, duyar, işitir, hisseder...

Bunları anlattırmayın tekrar tekrar...

Bunları merak etmeyin iyi bildiğimi düşünüyorum.

Siz hem gerçek maddi varlık ile hiç bir temasta bulunmadığınızı söyleyeceksiniz

Hemde çıkıp bunu maddi tasvirlerle yani gözün görmesi ve kulağın duyması ile açıklayacaksınız...

E birşey diyemiyorum size, insaf yani...

 

Madde beyninde bir hayal oluşturuyorsa (ki o hayal değil sinaps bağlarıdır) o hayali oluşturan yine maddi bir gerçeklik yani beyindir, beyinin kendisidir.

Maddeyi reddetmeniz beyninizin varlığını da reddedebilmenizdir...

Sanırım anlatabildim...

Allah tektir doğru. Varlıktan ayrı olmazsa (haşa) fani olmaz mı Allah ? Varlıklardan hangisinin ebedi var olacağına dair garanti verebilir misin ? Hepsinin bir başlangıcı var, sonu niye olmasın. Maddenin aslına muhatap değiliz ama kopya görüntüsüyle muhatabız. Kopya görüntüsünün bir başlangıcı var sonu niye olmasın. Başlangıcı olan her şeyin sonu vardır ve olmalıdır.

Varlığın sonunun olduğunu ve

Varlığın sadece görüntüsü ile muhatap olduğumuzu bana ispatlayın bilimsel olarak,

Söylediğim tüm şeylerden anında feragat edip,

Yazdığım tüm şeylerin bir yanlıştan ibaret olduğunun farkına vardığımı açık açık söyleyip,

Sizin her söylediğiniz tek bir kelimeyi dahi kanun hükmünde sayıp kabul edeceğim...

Onları bir doğma haline getirip kanımın son damlasına kadar savunacağım...

Şerefim üzerine yemin ederim...

 

Maddenin kopyası ile falan muhatap değilsiniz Sayın Muallim-i Ali...

Maddenin kendisi olmanız sureti ile maddenin kendisi ile muhatapsınız zaten, birebir...

Gördüğünüz ve İşittiğiniz şeylerin kopya olduğunu düşünebiliyorsunuz

Ama onu duyanın ve işitenin madde olduğunu unutuyorsunuz...

Zaten "Maddeden ayrı Tanrı" anlayışını savunanlar bunu kör nokta yaparlar ve kaçak dövüşürler...

Kendi gerçekliklerini unuturlar...

Bu şuna benziyor:

Perdeye yansıyan filmin görüntüsü sahte, öyleyse herşey hayal...

Ya perde?

Objektif?

Işık?

 

Ve birde bunu bana;

Maddeden yansıyan ışığın varlığını,

Onu algılayan gözün ve gözdeki retinanın ve duyargaların varlığını,

İletildiği beynin varlığını,

Oluşturduğu sinaps bağlarının varlığını

Yani "Maddi Varlığı" bir taraftanda ispatlayarak herşeyin bir "Hayal" olduğunu anlatıyorsunuz...

Yahu bu ne perhiz bu ne lahana turşudur?

Bu ne çelişkidir Sayın Muallim-i Ali?

 

Ya Özür dilerim ama 1 yıllık Turkish Media Forum hayatımda ilk defa bu kadar gerildiğimi hatırlıyorum...

Şu an niye gülüyorum onu da bilmiyorum yahu!

Alla alla yaa...

Sizinde bir önkabulunuz var : “Allah varlığın ta kendisidir” ve bunun peşi sıra gelen “Varlıktan ayrı soyut ve ispatlanamaz bir güç olamayacağı” ön kabulunuz. Maddenin aslı ile kopya görüntüsünü iyi kavramak gerek ama…

Aslında "Kendi gerçekliğinizi" anlamak gerek.

O yüzden tüm İslam alimleri

"Kendini bilen Tanrı'yı bilir" demişlerdir.

Kendi gerçekliğinizi siz önce kabul edin, sonra Tanrı'yı kavrarsınız zaten merak etmeyin...

Sadece “Allahın varlığına dair” önkabul yetmez. Önkabulu destekleyen sayılamıyacak kadar çok delil varsa hele…

 

Zihinleri bulandırma eylemi devam ediyor hâlâ.

Hem evrim var gibi görünüyor diyorsunuz, hem bir yaratıcının varlığını kabullenişe dair bir düşünce sunuyorsunuz “Ressam ve Onu yapan sanatçı” örneği misali, hem de “Allah varlığın ta kendisidir” diyorsunuz ve sonucu maddeye bağlıyorsunuz.

 

Yahu benim belirttiğim "Tanrı" ile sizin kabul ettiğiniz "Maddeden Ayrı Tanrı" arasında fark var rica ederim...

O yüzden "Tanrı" kavramımı kendinize pay çıkarmak için kullanmayınız...

 

Ve iletimi böyle parça pinçik edipte;

"Ahanda eureka eureka, çelişki çelişki" demeye kalkmayınız...

 

Çünkü hiç bir iletimin en ufak bir imasında bile "Maddeden Ayrı Tanrı" kabulüne rastlayamazsınız...

"Yaratıcı Olma" hususunda ise Varlığın Kendisi yani Tanrı başlı başına yaratıcıdır zaten...

"Resim ve Onu yapan Ressam" olacaktı sanırım iletinin doğrusu...

Eğer birazcık anlamış olsaydınız iletimi bu kavrayışı reddettiğimi anlamış olur ve bu en son alıntınızı yazmazdınız...

 

En iyisi siz Madde'yi reddettiğiniz gibi kendiside bir madde olan deri, göz, kulak, burun, dil gibi organlarımızı ve yine madde olan beynimizin varlığını reddedin...

Böylelikle yazdığım iletimi niçin anlamamış olduğunuz anlam ve tutarlılık kazanır...

 

Gerginlik için kusura bakmayın...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:

Sayın Tengeriin boşig

Maddenin hiç bir özelliğini anlayamamış, duyduklarını da kendine göre yorumlamış bir zihniyet, mesela elektronlara akıl yükleme ihtiyacı duyan bir zihniyet emin olun sizin bu dediklerinizden bir kelime bile anlamayacaktır. Siz rahat olun gerilmeyin...

 

Sagılarımı sunarım

 

Hep derim ya, herkes en iyi bildiği işi yapsın...

Gönderi tarihi:
Sayın Tengeriin boşig

Maddenin hiç bir özelliğini anlayamamış, duyduklarını da kendine göre yorumlamış bir zihniyet, mesela elektronlara akıl yükleme ihtiyacı duyan bir zihniyet emin olun sizin bu dediklerinizden bir kelime bile anlamayacaktır. Siz rahat olun gerilmeyin...

 

Sagılarımı sunarım

 

Hep derim ya, herkes en iyi bildiği işi yapsın...

 

Sayın Yersoy...

Ben kişisel merakımdan dolayı beyin ile ilgili ne duysam, görsem, rastlasam alır okurum...

 

Hatta bugün bile bir haber vardı,

Konuşamayan bir hastanın beyninin konuşma ile ilgili bölümüne elektrotlar bağladılar,

Ve hastanın söylemek istedikleri bir makineye elektronik olarak yansıyor böylelikle.

Orada bu elektrik sinyalleri titreşime çevriliyor

Oradan bu titreşimleri analiz ediyorlar ve ne demek istediğini çıkarıveriyorlar.

Müthiş bir buluş...

 

İleride bu sistem daha da geliştirilip belki çok küçük bir çip haline getirilecek

Ve hatta öyle ki bir şekilde o konuşmalar ya da söylenmek istenenler

Karşımızdaki insanda da aynı çipten olursa eğer,

Konuşmadan,

Göz göze bile bakmadan,

Dudağımızı bile oynatmadan kişiler arasında iletilebilecek?

Wireless gibi yani...

 

Bugün iki telefon ve hatta bilgisayar arasında kablosuz veri alış verişi yapabiliyorsak

Bu şekilde de yapılmaMAsının imkanı yoktur...

Aklı havalarda doktorun biri bunu akıl edecek ve kesinlikle yapacak yahu...

 

Ve biz hala beynin ve algılarının hayal olduğunu iddia edebilen insanlara rastlıyoruz...

Ve bu beni ister istemez geriyor ne yazık ki...

 

Acaba dine fazla bağımlı olmak

Bu yüzden mi engelliyor bilimin gelişmini?

 

Oysa açıkçası itiraf edeyim dinlerin bilimi engellediğine inanmıyordum ve hala da inanmıyorum...

Ama Sayın Muallim-i Ali gibi arkadaşlara rastladıkça sorguluyorum artık...

Yine de beni dizginleyen Ali Kuşçu, Farabi, İbn-i Sina, Mimar Sinan gibi İslam Alimleri oluyor...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:

Gecenin bu vakti moralim bu kadar bozuk ve gerginken hiç güleceğim yoktu sayın boşig :)

Teşekkür ederim yatmadan önce moral oldu...

 

Çok doğru dediniz. Keşke günümüz inananları da Ali Kuşçu, Farabi, İbn-i Sina ve Mimar Sinan gibi, bilimden korkmak, ************** onu anlamaya çalışıp ona güvenebilseler değil mi? Acaba diyorum inananlar arasında böylesine uçurum varken bu insanlar ikiyemi ayrılıyorlar? 1- savundukları ve inandıkları şeyi dahi anlamadan körükörüne savunan yıldızyıldıyıldızyıldızyıldız lar; ve 2-sorgulayan öğrenmeye çalışan saygıdeğer insanlar...

 

Herneyse konumuz bu değil tabi. Herkesin inancına yine de saygı duyarım. Neye inanırsanız inanın neye güvenirseniz güvenin ve uğrunda savaşın, önce sorgulayın ve düşmanız bile olsa birşeyler öğrenmeye çalışın derim hep. Zira bunu yapamayanların hazin sonu Osmanlı'nın tarihinde açıkça görülmektedir. Umarım bu zihniyetler aynı sonu yaşatmazlar bize.

 

Ve sayın Muallim Ali, elektronlarda akıl aramak yerine doğanın kendi kanunlarını birazcık olsun görmeye çalışırsanız bizi anlayacaksınızdır umarım. Nitekim, "bunları düzenleyen görünmez güçler vardır" demek işin kolayına kaçmak ve araştırmayı baştan bırakmak demektir. Hangi bilim dalı soru sormadan gelişebilmiştir? Ya da tersten sorayım, hangi bilim dalında "bunun kanunu budur kardeşim, elbet bir düzenleyiisi vardır insanın aklı ermez" diyerek ilerleme kaydedilmiştir? En azından Osmanlı'nın son zamanlarda düştüğü durumdan ders çıkartalım. Bilge insanları örnek alınsaydı heralde geri kalmazdı değil mi?

 

Saygılar sunarım herkese

Gönderi tarihi:

Tengeriin Boşig, açıklamaların için teşekkürler, bana yazacak önemli birşey kalmadı.

 

Muallim-i Ali düşüncelerine saygı duyuyorum ama bilim herşeyi çözmüş değildir, sen "bilim çözememiş bakın gördünüzmü nasıl oluyor bunlar, demekki Allah var ve onun eseri" mantığı içindesin. Daha Allah'ın olup olmadığı bilinmiyorken, senin bilimsel bir olayın, Allah'ın ilmiyle gerçekleştiğini savunman, tamamen bilim dışıdır. Zaten çelişkiler ve karmaşıklık bu ayrımda gerçekleşiyor !

 

saygılar

Gönderi tarihi:
...

 

Sayın boşig,

 

Yine döktürmüşsün, ellerine sağlık :clover:

 

Acaba dine fazla bağımlı olmak

Bu yüzden mi engelliyor bilimin gelişmini?

 

Oysa açıkçası itiraf edeyim dinlerin bilimi engellediğine inanmıyordum ve hala da inanmıyorum...

Ama Sayın Muallim-i Ali gibi arkadaşlara rastladıkça sorguluyorum artık...

Yine de beni dizginleyen Ali Kuşçu, Farabi, İbn-i Sina, Mimar Sinan gibi İslam Alimleri oluyor...

 

Biz de yıllarca dinin bilime engel olmadığını sandık durduk, ama "ilahlardan gelmiş, kesin ve değişmeyen doğrular olduğunu iddia eden düşüncelerin bilimin önünü kestiğini yıllar sonra farkedebildik.

 

Bugün İslam ailimi diye sunulmak istenen insanların da, kendi zamanlarında "zındık, dinsiz," gibi ithamlarla karşılaştıklarını, bu nedenle o insanlara İslam alimi demenin, o insanlara saygısızlık olduğunu farkettik.

 

Senin sorgulamaktan korkmayan her insan doğruya eninde sonunda ulaşır.

 

*

 

Başka bir yerde ifade etmiştim, yine etmek istiyorum:

 

Tengeriin boşig de inançlı bir adamdır, ondan öğrendiğim çok şey oldu. İnançlı bir adamdan birşey öğrenmekten gocunmam.

 

Teşşekkürler.

 

Saygılar, sevgiler.

Gönderi tarihi:
Sayın boşig,

 

Yine döktürmüşsün, ellerine sağlık :clover:

 

Tengeriin boşig de inançlı bir adamdır, ondan öğrendiğim çok şey oldu. İnançlı bir adamdan birşey öğrenmekten gocunmam.

 

Başka bir yerde ifade etmiştim, yine etmek istiyorum:

 

Teşşekkürler.

 

Saygılar, sevgiler.

Sizde sağolun Sayın BrainSlapper, Sayın Tarafsız ve Sayın Yersoy...

 

Ama tabi bu tebrikler sakın yanlış anlaşılmasın, çünkü genelde hep kimselerin birbirinden edindikleri bilgiler nedeni ile teşekkürleşmesi yanlış bir anlama çekilebiliyor kimilerince...

 

Saygılarımla...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.