coştum yine dalgalanıyorum ben....
bugün doğacak çocuklara isim :
Kız : emine
erkek : recep
(taylancım bey bu yukarıdakiler size ithaf olunur)
eveeeet bugünki sosyal sorumluluk ve mesaj kaygılı içerik görevimi de sağ salim yerine getirdikten soona sadece kendime yazdığım satırlarıma başlayabilirim okur kitle...
Tikkat tikkat : GÜNEŞİ GÖRDÜM
ben evet o filmi gördüm dün akşam 22:00 itibari ile.... Tabi insan Mahsun Kırmızıgül deyince (yazımızda bundan böyle MK olarak anılacaktır.) böle bi ajitasyon çıkacağını az çok tahmin ediyo, hatta bendeniz önceden hazırlık yapıp yanıma bi kaç paket kağıt mendil bilem aldıydım lakin pek ummuduğum gibi çıkmadı.
MK beyciimiz aynı anda bi kaç konuya değineyim derken tabe filmin bi hikayesi kalmamış. benim gibi süper zekalıların ancak çıkarabileceğini umduğu ''öteki olmak'' mevzusu sanırım ana konuymuş ama pek bi sıkışmış.
Çok büyük oynayan yeni nesil oyuncular ile pek minik oynayan tecrübeli oyuncular arasında gidip gelen filmin beni en çok ümitlendiren kısmı ise görüntüleridir ki Gör. Yön. Soykut Turan (ki kendisi Arog ve Takva gibi şahsi beğenimi kazanmış filmlerin de Gör. yön.i dir) da kendini daha da geliştirmiş ve mk. beyfendiciimize de baya bi akıl vermiştir gibi görünmektedir.
Gerçi ben yine de filmin bi yerlerinde her an patlayabilecek ''Bir kardeeeeeşşşş kardeşşşşiiiii'' tehlikesine karşı tetikte olmaktan hikayenin pek bi içine giremediysem de hani şu bi türlü mk. beyciimizin üzerinden atamadığı ''başımı hafif sola yatırıp kaşları da indirdim mi al sana melodram hali'' şeklinde kotardığı rolü ve Demet Evgar hanım kızımızın da sürekli ağlak ve kötü bi diyalekt ile bi türlü kürt olmayı beceremediği halleri gözümden kaçmadı....
Melodram konusunda eline geçirdiği hiç bi fırsatı kaçırmayan MK.nın 50 yıllık süre zarfında irice bi aşiretin mensuplarının başına yekten gelebilecek bildiğimiz bütün hikayeleri tek bi ailede işleyerek hepimize eziyetin daniskasını yaşattığı filmde neden iki kardeşi birbirine vurdurma fırsatını yakalamışken kullanmadığını da anlayabilmiş değilimdir.
Tabi bazı zamanlama hataları da var ki filmde sadece öyle durarak bile içimizi titreten 2 kişiden biri olan Şerif SEZER hanımefendinin (diğeri de Erol Günaydın Beyfendidir.) yıllardır konuşmadığını keşke filmin sonunda değil de başında bi yerlere sıkıştıraydı da bi de dağdan inen ve gerçekten ama gerçekten kötü oynayan oğluna gitme deyişinden bi kaç kat daha etkilenseydik.
Ali Sürmeli beni hayal kırıklığına uğrattı değinmeden edemiycem.
tabi aynı mevzuyu işleyen diğer filmlerden (yazı-tura,büyük adam küçük aşk,ışıklar sönmesin,güneşe yolculuk gibi) kat be kat cesur olması sebebiyle MK. yılmaz güney çizgisine daha yakın bi duruş sergileyerek geçirdiği metamorfozu da daha iyi algılamama sebep olup seda sayan ile kameralara dolayısı ile oturma odalarımıza arz-ı endam ettiği günden beri katettiği yolu inandırıcı kılmıştır. Zira SS hala bıraktığı yerde...
Bi de unutmadan Altan Erkekli beni hayal kırıklığına uğrattı.
Ve tüm şahsi övgülerim MK.nin küçük ve gay kardeşi rolündeki şimdi adını hatırlayamadığım oyuncuyadır ki kendisi Bu coğrafyaların Sean Penn'i olmuştur gözümde,hele ki son sahnelerdeki cesur oyunculuğu sebebi ile bile film görülmelidir yoldaşlar...
Son olarak eklemek isterim ki MK bildiği bütün hikayeleri bi tek filmde anlatarak kendine diğer filmlerinde (ki daha çekecekmiş gibi gözüküyor) anlatacak hikaye bırakmamıştır. (Yok yok son bi tane kaldı :tribün terörü...ehueh )
Kıssadan Hisse : gidin görün sevgili okur.
günün yemeği;
tonbalığı çorbası
iç pilavlı ördek kapama
soğanlı cacık
ananas suyu ile marmelize edilmiş topkek
tarihte bugün;
Kantocu Küçük Şamram yani Şamram Kelleciyan, İstanbul'da öldü.
Günün sözü : Yeşil Vadi bizimdir,Yaşasın Tellioğulları...
2 Yorum
Önerilen Yorumlar