Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Şehr-i Hüzün

  • başlık
    48
  • yorum
    202
  • görüntü
    27.187

omorfo


Telefonumun alarmı çalıyor saat 07:00 yeni bir gün,alarm sesi son derece oynak bir karadeniz türküsü özellikle seçtim kendime gelmem daha kolay olsun diye :) ama yemiyor yorganı kafama çekiyorum müziğin bitmesini bekliyorum çünkü uyanmak istemiyorum.Alt katta ki komşum bile benim telefon sesine uyanıyormuş öyle diyor kendi saatini kurmaya bile gerek duymuyormuş.

İkinci kez başlıyor müzik on dakika arayla çaldığına göre saat 07:10 kalkıyorum yorganla kavga ederek tüm suçlu sanki o yorgan.. tek gözümü açmadan mutfağın yolunu tutuyorum su ısıtıcısına suyu koyuyorum kaynaması için çünkü ben kahvaltı yapmadan daha doğrusu sıcak bir çay içmeden güne başlayamam..

Sonra çaresiz bir şekilde yatağa geri dönme ihtimalimin olmadığını kabul edip öteki gözümüde açıyorum.Yüzüme bakıyorum ayna karşısında sabun köpükleri içerisinde zorlada olsa gülümsemeye çalışıyorum,başarıyorumda..

Hayır duyanda uykuya meraklı biri sanacak beni hiç değilim aslında,kendim çok uyumadığım gibi öyle öğlenlere kadar leş gibi uyuyanlarada sinir olurum..

Çayımı yudumluyorum,yanına iki lokma bir şeyler atıştırıyorum.Hazırlanıp çıkıyorum evin hemen altından başka bir iş yerine ait servis kalkıyor yetişirsem ona biniyorum yetişmesem Ağa'yı arıyorum malumunuz The Boss geçerken beni alması için çünkü aynı yerde çalışıyoruz ailenden biri ile aynı yerde çalışmak berbat bir şey,bu helede ağabeyinse dahada berbat,ne kadar kötü olsada artık kabul ettim.Başka çare yok..

Onun evi bana yürüme 6-7 dakika mesafede ve her arayışımda "çıkıyorum" der,der ama her seferinde 20 dk orada dikilip beklerim üstelik arabayla geliyor neden?çünkü süslenmesi bitmiyor..Ben hayatımda bu kadar kılık kıyafet hastası bir adam daha görmedim.neyseki kendi mahallem olduğu için herkesi tanıdığımdan ayak üstü sohbet ediyorum vakit geçiyor,beklemekten nefret eden biri olduğum için zaman tüketmenin yolunu böyle buluyorum.

Bu sabahta aynı şekilde beklerkene hiç tanımadığım çok yaşlı bir teyze yanıma yaklaştı,selam verdi aldım yüzüne baktım Allah'ım o nasıl çizgiler öyle..ama öyle neşeli ki yüzünde ki neşe benimde içimi ısıtıyor sabah,sabah..

Nereye gidiyorsun diyor" işe teyzem" diyorum,kocaman bir gülümseme ile..paltomun üzerinden kolumu okşuyor eliyle "peki sen nereye"diyorum bir şeyler söylüyor anlamıyorum tekrar soruyorum gene söylüyor dankk jeton düşüyor bende,Rumca konuşuyooorrr..

Neyse ki üçüncü seferde Türkçe söylüyor anlıyorum.Çok uğraştım bilen arkadaşlardan şu Rumcayı öğrenmek için öğrendiğim iki üç kelime oda küfür...

Birde "omorfo"güzel demekmiş hani pek bir söyler banada o yüzden aklımda kaldıydı.

Trabzon'un bazı ilçelerinde mesela Çaykara'nın Tonya'nın Sürmene'nin yüksek köylerinde hala çatır çatır Rumca konuşulur öyle ki Türkçe'yi bile zor konuşur bazı yaşlılar..

Yüzlerce yıl öncesine dayandığı halde burada oldukça yoğun bir Rum kültürü vardır.Demekki ne kadar uzun yıllar geçsede ne kadar asimile olunsada bazı şeyler değişmiyor..

Hatta öyle ki bazıları kızacak ama ben kemeçenin bile bize Rumlardan miras kaldığına inanıyorum.Ve burada ki eski evlerin mimarisi,Osmanlı Kültüründe avlu vardır mesela burda yoktur.

Ocak ayının 14.gecesi yılbaşı kutlanırdı şimdi pek yok ve adına kalandaris denilir kesinkle Rum kültürüydü..

Birde en çok eğlendiğimiz şeylerden biri burada,eski çok eski geçmişi olan ailelerden olan arkadaşlarımıza "Rum"diye takılmalarımız,kimse kabul etmez tabi ayrı mesele..Bazı arkadaşlarımızda "biz hep buradaydık siz sonra geldiniz"der.

Rumların oldukça mirasları vardır burada dil,bazı adetler,birde tarihi eserler tabi..

Şimdi hepiniz bilirsiniz Sümela Manastırını müthiş bir eser,oldukça yüksek bir tepede kayaların yontularak yapıldığı söylenilen günümüzde bile hala bir tarafı uçurum ormanlık alan içerisinde uzun bir patika yürüme yolu ile ulaşabildiğimiz..

Bakın size bir kaç ay önce kendi çektiğim bir resmini göstereyim bu tarz bir foroğrafı nette falan bulamazsınız..Genelde nette gösterilenler hep dış cephedir bu işte görmeye alışık olduğunuz o dış cephenin içi.. :)

 

4454songul_484.jpg

 

Rivayet olunur ki bu manastırın oldukça zengin bir kütüphanesi vardı,1461 yılında Fatih burayı fethettiği zaman (şu Rumlarda az çekmedi bu Fatih'ten)tüm eserler ormanda saklanıp daha yeni tarihlerde Yunanistan'a kaçırılmıştır.Çünkü manastırın bir benzeri orada inşa edilmiş.

 

Ve benim oraya her gidişimde tur gezdiren rehberlerle kavgalarım meşhurdur Tabi hepsiyle değil gerçekten son derece aklı selimlerde mevcut ama nedense Sümelada rast geldiğim rehberlerin çoğu misyoner yada Rum olduğu için bazen yenilmeyecek laflar ederler bende seyirci kalamam..Sonra yanımda kim varsa kolumdan tutup beni uzaklaştırır ama ben uzaklaşırken bile sayıp dökmeye devam ederim.

Ahdettim işte öyle bir günde yine öyle bir olayla karşılaşırsam şu öğrendiğim iki üç kelime Rumca küfürü savuracağım..

Sonra adına rehber denilen o Türk düşmanı uyuzun yüzünde ki ifadeyi seyredeceğim.

 

Dipnot:Bakarmısınız yazıya nasıl başlamıştım nasıl bitirdim yok ben iflah olmam,olamam :)

 

Suheda

7 Yorum


Önerilen Yorumlar

gloria

Gönderi tarihi:

Sümela'ya gitmiştim ben de... Ama biz maalesef içeri girememiştik... Biraz gecikmişiz Sumela Manastırı da korku filminden bir sahne edasına donuşmuş :o Sisler basmış, hafif hava karanlık, manastırın havası zaten ayrıııı, ruzgar esiyor, hafif yağmur çiseliyor, bi an manastıra gitmeden acaba geri mi donsek diye dusunmedim degil ne yalan soyleyeyim... Ama sonra butun Karadeniz turunun ardından geri dondugumuzde dusunduk de aslında gezdiğimiz yerlerin en omorfosuydu Sumela Manastırı... :D

 

Yazını okuyunca benim aklımdan geçti yeniden o gunler...

 

Guzel yazı yureğine sağlık cancağızım :hug:

suheda_

Gönderi tarihi:

genelde hep yağmurlu ve sisli olur birde ilginç tarhini göz önüne alırsak dahada gizem dolu bir hale gelir.

Biliyormusun canım,bir tur rehberi bize orası manastır olarak kullanıldığı zaman insan giriş ve çıkışının yasak olduğunu söylemişti her türlü ihtiyaç katırlara yüklenip insansız olarak gönderilirmiş katırlar patika yolu takip edip manastıra ulaşırmış..

 

O kadar yolu gidipte içerisine giremeyişiniz gerçekten talihsizlik..Bu arada Uzungölü gördünmü?

gloria

Gönderi tarihi:

Uzungölde iki gun kaldık :) Ben gittiğimde şantiye gibiydi :( Çok guzel bir manzarayı maalesef turistik tesisler ugruna son derece çirkin bir yer haline dönüştürmüşlerdi... Çok üzüldüm ne yalan soyleyeyim, şimdi duzenlenmiştir artık herhalde değil mi?

suheda_

Gönderi tarihi:

Ne zaman gördün bilmiyorum ama şuan öyle şantiye durumu yokta ben eski halinide bildiğim için göl küçülmüş,gerçi çok yoğun bir çalışma vardı bu yaz sazlıkları temizliyorlardı en son bir ay kadar önce çıktım yaban ördekleri ile doluydu göl öyle güzellerdiki resimlerini çektim bak :rolleyes:

 

 

1486songul_4467.jpg

gloria

Gönderi tarihi:

Nerde hani resimler?

suheda_

Gönderi tarihi:

Nerde hani resimler?

 

bende gözüküyor canımcım,belki sende yavaş açılıyordur şuan o yüzden gözükmemiş olabilir ;)

yukarıda koyduğum manastırın içinidemi görmedin yoksa :unsure:

gloria

Gönderi tarihi:

Yoook gordummmm tamammmmmmm :) Çok guzellerrrr :) Ben ordayken gölün içinde sadece kurbağalar vardı şikerim :D

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.