alamet-i farika

Üzüldüm bu hüzünlü satırları okuyunca,ben seni hep deli,hep şenşakrak düşünmüştüm hatta oyun kısmına forumun en delisi kimdir diye bir topic açıldı favorimin sen olduğunu belirtmiştim,belkide benim ilgimi bu kadar çok çekmenin sebebi benimde deli olmamdan kaynaklanıyor.

Forumun en sempatik en dahi delisi,diğer yanını bulup tamamlanmana sevindim.

Sevgilerimle

Üzüldüm bu hüzünlü satırları okuyunca,ben seni hep deli,hep şenşakrak düşünmüştüm hatta oyun kısmına forumun en delisi kimdir diye bir topic açıldı favorimin sen olduğunu belirtmiştim,belkide benim ilgimi bu kadar çok çekmenin sebebi benimde deli olmamdan kaynaklanıyor.

Forumun en sempatik en dahi delisi,diğer yanını bulup tamamlanmana sevindim.

Sevgilerimle

amanın...hislendim bak şimdi...

eywallah güsel düşünceler için...Şad ettin...

Delilik bi giysi gibi aslında,şen şakrak olmak bi zırh;sewdiğim,üzerime yakıştığını düşündüğüm...

işte arada dostlar gıdıklıyor,melankolimi,böyle salya sümük yazılar çıkıyor.

hasılı : delilerden sen anlarsın konuş onlarla

Gördüklerimin en acıklısı sensin. Mutlu ve hüzünlü birçok anın var. Ne yazık, hiçbiri gerçek değil. Hani aynalarda ters görünür insanın yüzü, öylesin sen de; kendi gördüğün ve gerçekte görünen bambaşka iki yüz…

 

Çok “özelsin” değil mi? Senden yaratıcısı yok. Senden daha özgün sözler eden yok. Dünyanın şimdiye dek akıl edemediği her şey senin zihninde. Sen bir cevhersin.

 

Öyleyse neden hala o köşedesin?

 

Ne ileri ne geri, yerinden biraz bile kıpırdayamadan. Dönemeden yıllardır aynı yerde…

 

Dilinde hep “şunu yapacağım, şöyle yapacağım.” Ne zaman? …

 

Bir şeylerin olması için hep bekliyorsun; uygun zaman ve mekan koşullarını.

 

Yapamadığın her şey için bir mazeretin var. Daha doğrusu beceremediğin her şey için bir bahanen…

 

Saatleri sayıyorsun, günleri… Yazık, adımlarını değil.

 

O yolu çoktan kat etmiş olmalıydın değil mi?

 

Şimdi olduğun yerden yıllarca, kilometrelerce uzakta; çoktan ufukta yitmiş, gitmiş.

 

İkimizde biliyoruz, hatta yalnız ikimiz biliyoruz: Kendine deli gibi acıyorsun, için için çürüyorsun kendine acımaktan.

 

Sen kendine acıdıkça ben sana daha da çok acıyorum.

 

Şu hayatta en acıklı bulduğun, gözünü yaşartan hatta seni ağlatan yalnızca içinde senin olduğun cümleler. Yani yine senin kurduğun cümleler.

 

Yıllardır o köşede bir dilenci gibi bekledin... Elinde yalnız sözcüklerin… Havaya savurduğun sözlerin; uzayda uçan seslerin… Boşluk ne yapardı değil mi, olmadan senin vecizlerin?

 

Ne ummaktan ne beklemekten, o köşede dikilmekten yorul; kendine acımaktan yorul artık.

 

Busun işte sen. Ne daha az ne daha fazla…

 

Şu önündeki taşı al artık yerden. Kuyuna at hızla, tüm gücünle; bunca yıl biriktirdiğin eylemsizliğinin verdiği güçle… Dinle çınlamasını. Kendi sesini değil, eyleminin sesini dinle. Kendini değil, kuyunun maya tutma ümidinin gerçekleşmesini bekle…

yaw nerden başlasam bilemedim...

bu ne biçim bi hiddet ya da hırstır ki aynı yazıyı 3 kez yollatmış sana?ya da forum acemisi olmana mı vermeliyim acaba?

kusura bakmazsan hepsi aynı olduğundan sadece 1 tanesini yayınlıyorum...

 

öncelikle ve hararetle eywallah...uzun zamandır kendimle ilgili böyle bi inceleme almamıştım,saolasın...

yukarıdaki çıkarımlarına gelince (fındık zekam saolsun..) doğal olarak 2 sonuç çıkıyor ortaya:

1-ya beni tanıyorsun

2-ya da benden çok etkilendin...sadece bana inceleme yazmak için foruma üye olman bahtiyar etti...

 

muhtemel 1. şık durumunda:-yazdığın iddialı cümleler (bi kaç eksik de olsa çoğu doğru walla tebrikler...) benimle vakit geçirmiş birinin kurabileceği isabette lakin sahip olduğum narsizm'den üstü kapalı bahsetmişsin bu beni şüpheye düşürdü. ben cidden ve gerçekten oldukça narsist ve bencil biriyimdir yani üstü kapalı geçilemeyecek kadar belli ederim ve belli olmasını isterim. Gerçi bu senin kaba algılanmamak için özellikle başvurduğun bi yol da olabilir. hakkını yememek gerek...

 

muhtemel 2. şık durumunda:bu her ne kadar sahip olduğum paranoyaklık durumu için(ki bak bunu da atlamışsın...) uzak bir ihtimal olsa da,evet kelimeleri güsel kullanıyorum,çok okuyorum dolayısıyla akıcı yazıyorum,mümkünse bu işten ekmek yemek niyetindeyim,istersen bi adres yazıver yayınlamadığım yazılarımı da gönderirim,rahatlarsın...ama korkma birinin yazdıklarını beğenmek,ben neden yazamıyorum,bari copy/paste yazılarla dikkatini çekeyim demek utanılacak bişey değil...(şiirperisi okumaya devam...

 

sürekli ve üzerine basa basa anlatmaya çalıştığım vitrindeki ben ile tükkanın içindeki ben'in çok farklı olduğu konusuna bu kadar uzun yer vermen ise memleketim insanının çok sık düştüğü -amerikayı yeniden keşfetmek-hatasıdır ki sende de epey var anlaşılan...

 

şu da var ki beni tanıyor olsaydın bu Ahmet ALTAN cümlelerinin(başka bi açıklama yazmayı zekana hakaret sayarım...) bi kulağımdan girip,içerde bir kaç tur atıp,herhangibir bölgede tutunamayıp(oysa yeterince boştur içerisi... )diğerinden aynı şekilde çıktığını ve gülümsetmekten başka bi işe yaramadığını bilmen gerekirdi...

 

peki senin yazdıklarının neden yayınlıyorum...taş atıyorum kuyuya ...irice bi taş...

 

diğer tespitlerine gelince vereceğim (bence) en makul cewap ''sana ne'' olacaktır ki yukarıda yazdığım 200 küsür kelimeyi neden yazdığımı da sordurur bana...

 

saygı hürmet vs...

EYİ GÜNLER OLSUUN..

 

 

-EN BÜYÜK DÜŞMANIMIZ; PASLANMA

 

-Terditli davalarda, düzenleyici bir hüküm

yoktur.

-Ancak davacıyı korumak için uygun bir

koşul durumu ortaya çıkmışsa belli bir

vaziyet alınabilir, alınmalıdır da..

 

-Davacının asıl istemi dışındaki yardımcı

istemi arasında derin bir bağ olduğu ve

her iki istem arasında hukuksal, şer'i ve

bir bakıma ruhsal benzerlikler rasad

edildiği varsayılabilinmektedir.

 

-Şimdi; şu noktayı apaçık ortaya koymak

gerekir ki, 30-35 mm. ufacık bir "süngerören"

erkeği, o boyundan çok daha büyük zararlar

verebilecektir.

-Burada sevinilecek husus, yaşam süreleri

ancak bir yıldır.

 

-"Balık gibi suya batmak, kurbağa ile

sohbetten hayırlıdır.."

 

-Dimağen zayıf "idiot" kişilikleri tedavi ve

tedris, "kindergarten" ortamı içerisinde

sürdürülmeli, muallimleri ise sabırlı

olmalıdır. Uzun bir süreç gerekebilecektir..

-Ayrıca; fizik rehabilitasyon uygulaması da

öngörülür.

 

-"komos" ve "ode" kelimelerinden müştak,

açık-saçık muhavereler, bireylerin mental

yapılarında "yarı keçi" lirik grilikler oluşturur.

Bu durum, sür'atle causal bilinç yapısına

aktarılacak ve eşsüreli astral bozunumlar da

paralel gelişecektir.

-Sonuç olarak "entropi" kaçınılmazdır.

 

 

dipnot: Göz yaşı tuzludur. Deneyimlemiş

olmam ile kesinleşmiş bulunmaktadır.

Mutluyum, huzurluyum. Duyurulur..

çekirgem gözümün nuru...

aslına bakarsan ben de seni bekleme kararı almış idim dün sabahtan...

lakin sonra yavrilerine bel bağlamış bir dai gibi görünmenin manasız görüneceğini düşündüm...

 

ah ki elimizin de ayarı yoktur ve klavyeye ya da şirin mouseye tıklayıverir,sonra da bakakalırız...

 

son olarak şunu derim ki:

 

şu maddeyi iliştirmek şart olur ki bulokuma:

çekirgem,canımın yarısı itina ile etrafıma sırça bir kalkan örer,taş atanı fena döver ve ileti yazan Abone işbu hususu peşinen ve gayri kabili rücu olarak kabul eder.

 

dip not şeysi:sen ağlama dayanamam,ağlama göz bebeğim sana kıyamam...

"bilirsin çok gülebilecek kadar eksiğim hayatta.. "

 

ne güzel bir ifade bu böyle... şiiri çok sevdim...öyle ki dönüp dönüp okudum birkaç kez..nedendir bilinmez özellikle yukardaki mısraya bayıldım..kimbilir belkide içinde aşina birşey bulduğumdan...

esasında tamamen şahsa yönelik bir şiir olduğundan belki de sadece İnterlock'un yorumu, ortamın büyüsünün bozulmaması adına daha şık olurdu ama..neylersin..olması gerektiği gibi olmuyor çoğu şey zaten..bende ucuna ekleniverdim işte...

 

bir insanın diğer yarısını bulmasından daha güzel ne olabilir şu garip dünyada..?

diloş hanımcıım,hoşgelmişler...

ayrıca naif düşüncelerin için çok çok teşekkürler...(nası kibarlaşmaya başlıyorum di mi?)

 

yazdığım şey şiir gibi de değil ama şiir diyerek onore etmişsin,eywallah...

 

eklenivermek de ne demek kuzum?

tükkan sizin,ne zaman isterseniz...

siz esasen kibar bi hanfendüsünüz zati..

 

hem ayrıyetten bu yazdığın şiir değildir de nedir kuzum?

 

tükkanınızın aylar öncesinden..şu dünya erkekleri yazı dizinizle tanıştığımdan itibaren, daimi müşterisiyim efendim ..hoş,sonra o yazı dizisinin arkası gelmedi..rus..fransız ve italyan erkekleri irdelenmişti tarafınızca..ama ya diğer milletler? merak ve özlemle bekliyoruz..lutfen...reca edeceğim...

Vitrindeki senle vitrin arkasındaki seni tanımam ama tanımak isterim çokda sevinirim..ben sadece yazılarından yola çıkarak naçizane bir şeyler ekledim..açıkçası ilgimi çeken de fütursuzluğun oldu..Bu hoşumada gitmedi değil.severim kadınların fütursuz olanlarını.

 

tekrar buluşmak üzere..