Siz üzüldüğünüzde neler hissedersiniz?
Ben önce kalbimde derin bir acı hissederim.
Sonra,ağlarım ağlarım ağlarım
Ve birden dururum,pili bitmiş bebek gibi.
Gözlerim boşluğa bakar artık.
Damarlarımda ki kan akmaz olur
Kalbim donar
Kış soğuğunda dışarıda kafesiyle unutulmuş bülbül gibi,
Ötmez olur,atmaz olur artık.
Bu iyi belki de...
Çünkü acıyı hissetmez olurum.
Çiçekleri solmuş,yaprakları dökülmüş
Kupkuru bir dalımdır şimdi.
Sonra,
Sonra ik
HAYALİMDE Kİ RESİM başlıklı yazıma, o gün için bana ilginç gelen bir inceleme almıştım...Sayın PoWErGuArD05 bana şöyle demişti:
-"bir beyaz güvercini salarken resmi çiz"...
Biliyormusunuz biz konuşuyoruz artık,ben ona;
-" Günaydın hoşgeldin" diyorum.O da bana kendi dilinde cevap veriyor...
Yaren;
-"Anne seni tarif etmek çok zor, kelimeler kifayesiz kalıyor,inan çok garipsin" dedi bana geçen gün...
"Hiç de bile" dedim.Asıl hayatında bir kez olsun bir kuş ya da bir kedi ile k
Budi Gölü üzerinde kuğu avlıyorlardı. Hem de gaddarcasına. Kayıklarla gizli gizli yaklaşıyor, sonra birden son hızla küreğe asılıyorlardı. Kuğular tıpkı albatroslar gibi, uçuş durumuna kolayca geçemezler; önce, su yüzeyinde kaya kaya uçmak zorundadırlar. Uçuşun başlangıcında koca kanatlarını çok zor kaldırabilirler. Böylece hemen yakalanır ve kalın sopalarla da işleri oracıkta bitirilir.
Bana öyle bir kuğu getirdiler ki, canlıdan çok ölüye benziyordu. Dünyada eşi bulunmayan bu kuş türü
Alp şu anda kendini "ben kabadayıyım" diye tanımlasa da ben sorduğu sorulardan onun bir filozof olacağını düşünüyorum...
7 yaşımda belki anneme; Allah'ın kaşı gözü var mı diye sormuşumdur ama şöyle bir soru ile anneme koştuğumu hiç hatırlamıyorum:
-"Allahın eğer bir rengi varsa o hangi renktir acaba anne? (resim yapmayı çok sevdiği için, renklerle çok haşır neşir olduğu için belkide böyle bir soru aklına geldi )
Şaşırmıyorum artık... Bu sabahta şaşırmadım...
-"Anne günler ne kad
-Beni önce o denizi görebildiğin, blogunda bahsettiğin cafe'ye götür.(Starwars'a )Oraya önceden gitmiştik ama o bahsettiğin yere oturmamıştık.
-Starwars değil hahaha starbucks...
-Dilimiz sürçtü kızım ya,hem köylüyüm ben bilmiyon mu sen alla allaaaaaaa
Ne çare ki denizin göründüğü o köşeye oturmak kısmet olmuyor yine, denizi göremiyoruz bir türlü,hey allahım duyanda hiç deniz görmüyorum sanacak beni...
Kuru bir tahta sandalyenin üzerinde denizi görsem nolur görmesem nolur.Bi s
İnsanoğlunun bulduğu en güzel enstrumanlardan biri de,ıslık diye düşünürüm her zaman...Nedense yaşama sevincimi tetikler,kabuğumdan çıkarır beni...
Hani gece mezarlık yanından geçerken kendi ıslıklarına sığınan insanlar vardır... Ruhlardan, cinlerden korkmam ama dünyevi korkularımı dağıtmak için ıslık çalarım çoğu zaman.E tabi keyfim yerindeyken de!
Islıkla harika "love story" çalan birini hatırladım... Yıllar yılı,o ses silinmedi kulaklarımdan...
Nerden geldi bu ıslık şimdi aklıma.
Seni artık hiç sevmiyorum anne!!!
Doğru değildir dimi bu
Bugün ilkokulda yazdığı bir şiiri buldum...
ANNEMİN DEĞERİ
Bel ki her zaman yanımızda olan annelerimizdir.
Bazen annemizi üzdüğümüzde kızan da annemizdir.
Ama o bir melektir.
Belki küçükken annemizin kıymetini bilmedik.
Çünkü küçüktük.
Ve büyüyünce annemizin farkına vardık!
Her zaman benim perim olmuştur annem.
Sevgi kaynağım olmuştur.
Annem neşe kaynağım olmuştur.(yaren)
Ben n
Yupiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii imeem açılmış
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
Baca kenarına kedi oturttum,
Tüm ilklerine kadar sevdaya kesmiş,
Esmesin rüzgar, taraz taraz tüylerini, dalgalandırıyor
Ve içimde hayvan sevgisini, halkalandıryor
Yar bu kedi adeta seni andırıyor
Sen kadar vahşi başına buyruk
Ben ise senin ardında gezişimle
Sanki onun ardında salınan kuyruğa benzeyişim
Ve içimde bitme
Uyumaya gitmiştim ama geri geldim.Çünkü içimde bir şeyler biriktimi onları buraya bırakmadan uyuyamıyorum.
Bugün bir arkadaşım geldi,onunla çok ama çok özel bir an yaşadık.Ben ikimiz için kahve hazırlarken bir gün önce katıldığı bir cenazeyi anlatmaya başladı.Ölen uzaktan akrabası bir bayanmış.54 yaşındaymış daha,kansere yakalanalı bir yıl bile olmamış.Bunları atlatmaya başlamadan önce gündelik basit sıkıntılarımızdan bahsetmiştik birbirimize...
-"Ya işte didem, ölüm var o yüzden hiç bir
Bir sıçrayışta yanında yatan kocasının üstünden atlayıp pencereye uzandı kadın,ne uyku sersemliği ne de başka bişey,kocaman bir gülümseme vardı yüzünde..Onu böyle heyecanlandıran sesi bu kadar yakından işitmeyeli öyle çok olmuştu ki..Küçük yerlerin hali başka diye düşündü..
-"Napıyorsun pencerede"?
-"Ramazan davulcusuna bakıyorum" diyerek sevinçle gülümsedi kocasına..
Onun bu ufacık şeyler için bile gösterdiği coşkuya alışkın olduğundan,adamın yüzünde bir gram bile şaşkınlık ifadesi
Eskiden annemin yüklüğümüzdeki büyük sandığı açtığı günler benim için şölen havasında geçerdi...Annem yazlıklarla kışlıkların yerlerini değiştirirken ben sandığı eşeler, altlardan hiç çıkmayanları ortaya çıkarırdım...O çıkardıklarımda genellikle artık annemin sığamadığı ama birilerine vermeye kıyamadığı kıyafetleri olurdu...
-"aaa bu bluzda güzelmiş bak, bu benim üzerime ne zaman olur ki,ay bi dakka şunu bir deneyeyim ben"
-"dur kızım durrr elleme eşeleme artık, bak bana daha çok iş çıka
Ayak seslerini duyar duymaz, aslında açık olan gözlerimi,tıpkı derin bir uykudaymış edasıyla tekrar kapardım.Bu rolü en seçme oyunculara taş çıkartacak kadar iyi oynardım heralde ki, her seferinde kanardı.Belki de bu oyunu o da oynamaktan keyif alırdı da, ondan kanmış gibi yapardı.
Ellerini saçlarıma uzattığı an, tütünle anne kokusu karışımı bir kokuyla dolardı burnum.Onun bu şevkatli dokunuşları benim sabahlarımın en güzel anlarıydı ve ben bu büyüyü hiç bozmamak için kırpıştırmak istediğim göz
Sen şimdi yatağında mışıl mışıl uyurken ben büyük bir üzüntü ve hayal kırıklığı ile yazıyorum bu satırları...Ne yazık ki bu sabah bana karşı büyük bir ihanet içinde olduğunu anladım...Yüzüme gülerken,"senin yanında ve daima destekçinim" derken aslında içinden hain planlar yapmışsın..Dün nihayet gerçek yüzünü ortaya çıkardın ve veee o planlardan birini gayet başarılı bir biçimde sergilemekten kaçınmadın.Ama iyi oldu bende böylece gerçekte kime sırtımı dayamış olduğumu biliyorum artık..Direncimi k
biliyorum
sen bir meleksin
bana yardım için gönderildin
biliyorum sen bir melek sin
zor günlerimde çıkageldin
yüzümü güldürdün
başımı döndürdün
acımı dindirdin
yolumdan çevirdin
eğlendirdin
sakinleştirdin
ehlileştirdin
ve daha birsürü şey
canım mısın sen
benim misin
her şeyim misin sen
hoş geldin melek
sefalar getirdin
ya gelmeseydin
yetişemeseydin
beni bulamasaydın ne yapardım
yarım kalırdım melek
biliyorum sen bir meleksin
son gün
Konumuz ev izalasyonu değil elbet! Hayat izolasyonu ya da izole hayat... ne derseniz deyin işte!
Ne güzel olurdu değil mi? Tüm dertlerden yalıtılmış bir hayat...Girin evinize kapayın kapınızı,kitleyin üzerinizden,anahtarı da wc'ye atıp çekin sifonu!Ohhhhhhh!
Kapı çalar;tak tak tak
-kim oooooo
-Ben yan evdeki dedikoducu komşu(ya da uzağa gitmeyelim,her fırsatta kuyunuzu kazan yakın AKRABA)
-Evde yokuzzzzzzz
tak tak tak yine çalar
-kim oooooo
-Bol sancılı bir A
Bugüne kadar aldığım en güzel sevgililer günü hediyesi 3yıl önce verildi bana...
Annem telefon açtı;
-didemmm çok fenasın sennn
-neden anne hayrola hayırdır?
-biliyorum o menekşeleri sen bıraktın bizim eve!
-yoooooo
-Çarşıdan eve geldim masada küçük bir saksıda mor menekşeler
-üstünde kart;
-"sen bu çiçeklerden daha güzelsin"
-vallahi ben getirmedim annecim.
Senin oyuncu oğlun olmasın !
-evet evet kesin o dur öyleyse.
-bende kardeşimin aldığına
Tamam kabul ediyorum, bazen çocuklarımızdan çok şey istiyoruz...Bazen mi?
En akıllı,en çalışkan,en başarılı,en en en....
Hatta çoğu zaman daha da ileri gidip kendi yapamadıklarımızı onlara yaptırmaya çalışıyoruz,gerçekleştiremediğimiz hayallerimizi onların gerçekleştirmesini bekliyoruz.Yareni küçüklüğünden beri bu uğurda bir sürü kursa yolladım ben:
Bale,basketbol,yüzme,keman dersi,tiyatro kursu diye uzayıp giden bir liste.Özellikle basketbol ve keman dersini bıraktığı z
Yaşlandığıma sinirlenmiyorumda,zamanın böyle hızlı akmasına ve ömrümün tükeniyor olduğuna üzülüyorum her geçen yıl...Kucağımda bir pamuk yığını gibi uyurken ne zaman boyumu geçtin hiç anlamadım...
Bana ne kadar iyi bir anne olduğumu söyleselerde ben kabul etmiyorum öyle olduğumu...Özellikle seni,gelgitlerimin,iç hesaplaşmalarımın içinde büyüttüm,kimbilir o küçücük kalbinde bilmeden, istemeden ne yaralar açtım...Beni affet, inanki bende çok isterdim,hayallerini,ah-ah vah-vahlarını rafa kaldır
Sabah yazlıkta açtım gözümü...
Öyle bir rüyadan uyandım ki,ben nerdeyim neresi burası diye afallamaya bile kalmadan,gördüğüm rüyanın etkisiyle kıkırdamaya başladım.
Denizkızı; "abla gene mi rüya"? der şimdi.
He güzelim, gene rüya ama bu sefer komik...Yani galiba! Yani anlatmayı başarabilirsem!
Şimdiden söliyim, sakın dora galiba uyurken iyi örtünmemişsin türünden yorumlara girmeyin.
Zira yazlık ev İzmir'den çok daha serin, yani iyi örtündüğüme eminim
Şimdi efendimmmm;
8iNWtH50zwc
Bu şarkıyı dinlerken her seferinde içim eziliyor ama dinlemekten de alamıyorum kendimi...Gözlerimi kapıyorum vee... Eski,perdeleri sımsıkı kapalı bir evde buluyorum kendimi...Evet evet şarkının içine giriyorum,şarkının hikayesine...
Büyükçe bir salondayım,güneş adeta yasaklanmış eve...Sadece irili ufaklı mumlar yanıyor her yerde.Sanki hergün bir dilek tutulmuş ve adak yakılmış mumlardan.Acının kokusu dolduruyor ciğerlerimi, sonsuz hüzün eşyalara bile sinmiş sanki...
Ö
Ürkekçe bana uzatılan karneye bakmama gerek yoktu aslında...
Türkçe>>>5
Sosyal>>>5
İngilizce>>>5
Matematikkkk!!!eh onu sölemeyeyim artık...Ama kötü,çok kötüüü (
Ne diyebilirdim ki ona; benden aldığı genler yüzünden kızmaya hakkım var mıydı?
Sayılarla asla yıldızım barışmamıştı benimde,ben hep harfleri sevmiştim galiba...
Kendine bir sayı seç deseniz sıfırı seçerim ben...Bilmemm... kolaya mı kaçtım yine...
Sadece kendi kendine bölünüp d
Evden son dakika çıkmıştım yine...Neyse olsun,"bas gaza" şarkısını söyleye söyleye yetişirdim ben nasıl olsa...Karşıyaka'nın çıkışına yaklaşırken,önüme motorlu bir trafik polisi geçti,tabi otomatikman bas gaza şarkısı dondu dudaklarımda.Polis ne sağdan gidiyordu ne soldan,zaten sollamayı düşünmedim bile...
Tam rampayı önlü arkalı çıktık (eskort'um ve ben) Altınyol'a inen yokuşun başında polis bana yavaşla diye işaret yaptı.Yokuşun en sonuna baktığımda ne göreyim,korkuluklara çarpıp kaza yapm
İki gündür yeni bir başlangıç yapmak için defalarca şu bilgisayarın başına geçtim.
Yeni bir rumuz,yeni bir günlük açtım,yazdıklarınız öyle hoştu ki ağladığım bile oldu.
Ya iyi de ben bu rumuza nasıl alışıcam Yaren bana evde radya diye sesleniyordu ve ben dönüp bakıyordum ona
Biliyormusunuz insan İzmir'li olunca napacağı pek belli olmuyor,ne de olsa Efelik var kanımızda.
Tengeriin ve Pikado anladınız siz beni
Hep aklıma birşey geliyor sevgili deepblue birşey demişti bana:
Yatağına yüzlerce beden girse de
Hiç kıskanmıyorum seni biliyormusun
Sen hiç bir tende bulamayacaksın beni
Rüzgarların fısıltısında arayacaksın sesimi
Kokumu ararken, koku yetini kaybedeceksin
Aynalarda yıkılmış benliğini seyredeceksin
Pencerende hep bir güvercin bekliyeceksin
Üzülüyorum biliyormusun
Çünkü ne kadar arasan da
Bir BEN daha yok!!!