Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

sardunyam's Blog

  • başlık
    66
  • yorum
    88
  • görüntü
    68.336

Bu blog hakkında

parantez arası ve altı çizgili alan

Bu blogdaki başlıklar

SARILMAK

Bir kaç gündür bunu düşünüyorum. Yani sarılmayı. Dünyanın en güzel, en içten şeyidir aslında ve ne az yer kaplar hayatlarımızda. Sevdiğiniz bir insana ya da bir hayvana sarıldığınızda, bir kaç saniye gözlerinizi kapadığınızda bir enerji dalgasının iki beden arasında nasıl dolaştığını hissedersiniz. O an, dünya yavaşlar, zaman yavaşlar, garip bir huzur kaplar içimizi. Fakat, gittikçe birbirinden uzaklaşan, araya türlü mesafeler koyan insanlık, çeşitli bahanelerle, sarılmayı ihmal eder olduk.

sardunyam

sardunyam

Çarşı Atatürk'ten başka herşeye karşı!

Türkiye’de “ne sağcıyız ne solcuyuz futbolcuyuz futbolcu” klişesini yıkan, toplumsal konulara duyarlı bir taraftar grubu var; Beşiktaşlı Çarşı Grubu. Tribüne ünlü devrimci CHE posteri de asıyorlar; 1 Mayıs’ta Taksim’e de yürüyorlar. Nükleer santrallere de, ırkçılığa da karşılar. Son Galatasaray maçında açtıkları “Türkan Saylan Onurumuzdur” pankartı ise polis engeline takıldı. Peki Çarşı niye devrimci? Bu tavırları hangi siyasal hareketten miras kaldı? Yıl: 1902. Yer: İstanbul -Beşiktaş Serence

sardunyam

sardunyam

KIYAM/ET

Hayatın sırları var, evrenin sırları var bizzat biz kendimiz dahi bize göre sırrız... Gördüğümüz herşeyin bir başka yönü, boyutu, açısı var...   Hayata tutunmaya çalıştığımız ilk dünyasal mekanımız olan annemizin karnı belkide en özgür olduğumuz yer... Bütün dünyasal ve insansal öğretilerden uzak, kendi kendimize ve kendi halimizde içimizden geldiği gibi yaşadığımız tek mekan orası... Doğduğumuz anda ve yerde başlıyor üzerimizden inançlarını ve buna bağlı ritüelleri geçirmeleri, bizim ülkemizd

sardunyam

sardunyam

YOK/UM aslında ben!

Yoksulluk ve yoksunluk aynı şeyler değil. Yoksulluk giderilebilir birşey ama yoksunluk ebedi olabilir...!   Aynaya baktığımda yüzümde korkunç bir olgunluk, sonsuz bir durgunluk, anlamlı bir bakış görüyorum artık. Ne kadar çok biriktirmişim meğer... Çok eskiden yılda bir kaç kez boşaltırdım tavanaralarımda kalanları, biriken tozlanan örümcek ağı bağlayan duygularımı... Şimdi hissizim... Morfin yutmuş gibi... Halsizim...   Geçenlerde hiç tanımadığım ve beni ilk kez gören biri "gözlerinizde k

sardunyam

sardunyam

Tetikçi

Bir dokunsan bin ahh işitirsin halimden, fakat ben ahh edemez oldum... Bir dokunuyorum bin ahh işitiyorum herkesten... Gülümsüyorum, Bu aralar olura olmaza, kendime ve herkese gülümsüyorum... Bu iyi birşey mi dersin?   ( Büyükler derlerdi ki, "Allah çekemeyeceği derdi yüklemez kuluna" öyle mi acaba? )   Oysa bütün ölümler acı, bütün kayıplar derin, bütün ihanetler can yakıcı... Oysa, her yeni gün, her yeni yıl takvimlerimizin eksilen sayfaları... İlk günden, ilk andan ve ilk gözya

sardunyam

sardunyam

Ne desem?

Aylardan Kasım...   Kasımpatı kokarken sokaklar, önünden geçtiğim her ağaç dökülen yapraklarıyla selamlarken beni ve birlikte gezindiğim sonbaharı... İçime anlatılmaz duygular çörekleniyor. Adına ne hüzün diyebilirim bunun, ne sevinç... Öyle karmaşık, öyle içsel...   Biraz ağlamaklı, biraz hayranlıkla bakıyorum sarıya çalan doğaya... Öylesi sana ait hissederken kendimi, senden koparılıp atılmış bir yaprak gibiyim şimdi... İçim parçalanıyor... Dudaklarımdan çıkmak için sıraya giriyor ke

sardunyam

sardunyam

Tutsaklığım

Hayli zaman oldu Ne kadar uzaklaştık birbirimizden Artık adını anmayı unutuyorum zaman zaman Herşeye rağmen içimde kanayan bir yer var hala Acısına alıştığım Hatta garip bir zevk alır olduğum acı!   Seni özledim En çok gözlerini Sonra kokunu Gözlerimi kapatıp, nefesime çekmeyi isterdim Ellerimle keşfetmeyi Seni...   Oysa ne çok korkuyorum İçimi görmenden Aklımı okumandan Gardımı indirmiş sayılmamda Kendimi savunacak değilim!   Masum bir hayal işte Çocukça ve oldukça aptalc

sardunyam

sardunyam

Gönlü geniş ve ruhu gezgin sufi meşreplilerin kırk kuralı:

1. kural: Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok, eğer, tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir. 2. kural: Hak yolunda ilerlemek yürek işidir,akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun,omzun üstünde ki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol silenlerde

sardunyam

sardunyam

Çarşı Atatürk'ten başka herşeye karşı! (2)

Karakol görevlileri ise şaşkındı. İhbar edilen gençlerin hemen hepsi eski saraya yakın ailelerin çocuklarıydı. Örneğin basılan konağın sahibi Medine Muhafız Komutanı Ferik Osman Paşa’ydı. Oğlu Mehmed Şamil ve yeğeni Hüseyin (Bereket) gözaltına alınanlar arasındaydı.   Keza Fetgeriler, Gürcistan tahtına kadar yükselmiş daha sonra İstanbul’a göç etmiş, Saray’a yakın durmuş bir ailenin çocuklarıydı.   Neyse ki iş sonunda anlaşıldı. Gençler sadece beden hareketleri yapıyorlardı; o dönem kötü gö

sardunyam

sardunyam

sosyal gazi

olduğu gibi kabul edersen sana sunulanları hayat güllük, aşk gülistanlık, dünya halleri doğuştan kusurluysan eğer, bir türlü oturmuyorsa yerine taşlar ağırıyorsa başın fedakarlığının sınırı yok sanıyorsan tükenmeyecek gibi geliyorsa sabrın olmalı diyorsan, daha iyisi daha güzeli ortalama olamıyorsan eğer uçlarını seviyorsan duyguların bıçak sırtında, çıplak ayaklarınla dişlerini sıkıp, geçmesini istiyorsan zamanın her defasında duvarlara toslayıp açılan dil yaralarını, onarmak içi

sardunyam

sardunyam

merhaba

Sayın bayanlar baylar merhaba Sayın olmayan bayanlar baylar sizlere de merhaba .. Bindiği dalı kesenler Öksürüğe göre esenler Çabuk kırılıp küsenler Kendi yağlarıyla kavrulanlar El kapılarına savrulanlar, merhaba.   Merhaba bal börek Merhaba zehir zemberek   Konuşurken mangalda kül bırakmayanlar Halka talkın verip kendileri salkım yutanlar Dönme dolaplar, çarkıfelekler Sayın dönek. Bay fırıldak ..   İlericiler, gericiler Ben demiştimciler Neme gerekirciler Hepini

sardunyam

sardunyam

aklın sınırlarında

ölüm kokuyorsun her kokladığımda sevgili zoruna gitmesin ölümden başka gerçek görmedim   dudaklarım her değdiğinde alnına soğuk bir mermer dokunuyor yüzüme parmak uçlarınsa kitlesel imha   kavrulmuş bir yürektir nefes aldığında içine dolan soyutla kendini öğretilmiş ayıplardan   sardunyam   sibel....

sardunyam

sardunyam

tersyüz

yalancı cennetin hayalet melekleri kürtaj ettiler bütün dinleri   kutsanan ile kutsal olan karışır birbirine ruhsuzdur tapınak şövalyeleri   kral çıplak onüçüncü fi tarihinden yüreksiz doğdu el öpüp, etek tutan mezun oldu, şarlatan akademisinden   sardunyam   sibel ....

sardunyam

sardunyam

ses

Dalgınmışım Yorgunmuşum Kırgınmışım Kızgınmışım Deliymişim Huysuzmuşum   Evet dalar giderim çoğu zaman, baktığım boşluğu görmeyecek, yanımda konuşulanları duymayacak, anlatılanları anlamayacak kadar üstelik...   Dalıp dalıp gitmelerimin, yolda karşılaştığımın yanından kör gibi geçmelerimin nedeni bu arsız ruhum...   Ne düşünüyorsun bu kadar diyorlar, çoğu kez altında başka manalar arayarak!   Oysa aklım nerelerde!   Şimdi ben buradayken, böylece duruyorken, dünya dönüyorken işkenc

sardunyam

sardunyam

satılık vatandaş

SATILIK VATANDAŞ...     Keşke böyle olmasaydı... Büyük bir ihtimalle, eğer bir SATILIK VATANDAŞsanız bu metni sonuna kadar okuyamayacaksınız. Çünkü daha yazının başlığını görür görmez SİZDEN söz edildiğini anlayacaksınız... Size tavsiyem; metni sonuna kadar okumanız ve pişman olmanız,aklınızın başınıza gelmesi,tövbe etmeniz (Dua edelimde yanında bulgur,kömür gibi maddi çıkar olmayan ve sadece kelimlerden oluşan bu yazı bir iki kişiyi doğru yola yöneltsin...kimbilir belki işe yarar)...

sardunyam

sardunyam

ilahi adalet

36 yaşında bir insanım, kendimce çok şey gördüm geçirdim, çok sayıda insan tanıdım, ilahi adaletin tecellilerini defalarca gördüm, kötülük edip ondan güzellik bekleyenlerin er geç mutlaka ama mutlaka yaptıklarının karşılığını bulduğunu gördüm, Allah'a ve onun adaletine inancım sonsuz, herkes yaptığının karşılığını mutlaka bulur... Bulacaktır...   Dinini siyasetine ve çıkarına alet edenler yüzünden dinden soğudum, dindar görünenlerden korktum, ve yazık ki hala aksi ile karşılaşmadım, kim dini s

sardunyam

sardunyam

İSLAM'IN DARWİNLERİ:

İslam'ın Darwinleri vardı   İSLAMCILARIN NESİ VAR?     Bilim ve Ütopya dergisi, sanki başımıza gelecekleri bilmiş, Mart sayısındaki kapak başlığı: "İslam'ın Darwinleri". Evet, bir zamanlar İslam'ın Darwinleri vardı, Câhız'lar, Birûnî'ler, İbn Tufeyl'ler, El Maksidi'ler, El Zencâni'ler, Kınalızâde Ali Efendiler ve diğerleri... 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15. yüzyıllardan söz ediyoruz. Peki bugün, bin yıl sonra İslamcıların nesi var? Sadece yobazları... Ya TÜBİTAK'ın nesi var? Artık TÜB

sardunyam

sardunyam

korku!

(CUMHURİYETTEN korktular!...   EGE ÜNİVERSİTESİ)   Kurtuluş Savaşından korktular...   Kurtuluş Savaşını kazandıran Kuvayi Milliye ruhundan korktular...   Türk Bayrağından korktular...   AMA BELLİ ETMEDİLER HER ZAMAN ELLERİNDE İŞLERİ BİTENE KADAR   İstiklal Marşından korktular...   AMA BELLİ ETMEDİLER HER ZAMAN İŞLERİ BİTENE KADAR SÖYLEYECEKLER   Bandırma vapurundan korktular...   Samsundan korktular...   1919 dan korktular...   19 Mayıstan korktular...   Er

sardunyam

sardunyam

HUY

Çocuklukta başlıyor karakter...   Çocukken nasıl biriyseniz, yetişkin olduğunuzda da pek değişmiyor bu özellikler...   Bence hepsi kalıtsal, yani karakterimizi oluşturan özelliklerimiz...   Bana kimse sorgulamayı öğretmedi, çevremde hiç kimse sorgulayamazdı, çünkü korkarlardı...   Ben hep sorardım, birgün birileri bahçemizdeki ördeklerimizi öldürdü, neden öldürdü diye düşündüm aylarca... Ne istemişti ki ördeklerimizden, neden? Milyonlarca cevabı var belki ya da cevapsız...   Güneş tutu

sardunyam

sardunyam

Aynadan Geçtim

yolunu bulamamış ruh, tenine uyamamış can, yüzüne bakamamış göz, göğsüne yatamamış baş, düşünü çalamamış peri, parmaklarına dokunamamış el, rengini bulamamış gölge, doğamamış güneş, dolunamamış ay, kayamamış yıldız, tutulamamış dilek...   ayna tutuyorum boyuma etimi budumu arşınlıyorum kaç okka gelir günahlarım, sevaplarımdan bir kafes yapılabilir mi? timsahlardan korusun!   öc alma peşinde miydim? nefretten zırh kuşansam, intikam almakla uğraşamam... söve söve, saya say

sardunyam

sardunyam

düş perisi

doğduğunu bilen ölmekten korkmaz o hesap korkmam ölmekten, aslında ne gökgürültüsünden ne karanlıktan hatta ne kavgadan ne de yalnızlıktan korkmadım hurafelere hiç inanmadım korktuğum incitilmekti, incitmemişken kırmadan, kırılmaktı, onlarıda kabullendim yeniden...   fakat hala bir korkum var özgürce çırpamamak kanatlarımı üstelik hava bahar havası olduğu halde ve bulutlar bembeyaz gök masmaviyken...   hayalerimden bir uçurtma yaptım kuyruğuna seni bağladım benimse zaten k

sardunyam

sardunyam

öncelik

Sen,   Evet sen değerli vatandaşım, yurttaşım, aynı topraklar üzerinde yaşayıp, aynı havayı soluduğum, aynı yemeklerden tadıp, aynı korkularla uyuduğum, sana soruyorum... Senin önceliğin ne?       Çok para kazanmak mı?   Çok güzel olmak mı?   Çok yakışıklı olmak mı?   Çok mutlu olmak mı?   Çok yükseklere çıkmak mı?   En pahalı giysileri giymek, en pahalı restoranlarda yemek, en pahalı ve havalı arabalara binmek mi bütün amacın? Evlenmek mi, çocuklarını büyütmek mi, emekli

sardunyam

sardunyam

sınırlar arasında

Hayalleri mi de alıp götürdün giderken, keşke onları alabilseydim senden... Ben, bu devrin aşığı olamadım, ayak oyunlarına, ayak uyduramadım, ne çok açık kapı bırakmışım meğer, içimde çalınmadık elmas, yakut, inci ve mercan bırakmamışlar...   Kalbim bomboş derler ya, işte öyle... Ama bildiğin gibi değil, içimde değer kalmadı... Öyle boş... Bomboş... Şimdi öğreniyorum, hayatın acı gerçeklerini... Dostun bile gerçekte dost olmadığını, kardeşin bile kardeş...   Bir anda ters esince rüzgâr, de

sardunyam

sardunyam

bir bölüm,

Paulo Coelho'nun, Seytan ve Genc Kadin adli romanindan bir bolum…   ..."Yollari oldukca uzunmus, yokus yukari gidiyorlarmis, gunes yakiciymis, ter icinde kalmislar, susamislar. Bir donemecin ardinda harika bir mermer kapi gormusler; kapi, ortasinda bir cesme bulunan altin doseli bir meydana aciliyormus, cesmeden berrak bir su akiyormus.   Yolcu kapidaki bekciye donmus. 'Iyi gunler.' 'Iyi gunler,' diye yanit vermis bekci. 'Burasi harika bir yer, adi ne?' 'Burasi cenne

sardunyam

sardunyam

kaç yıl geçti?

"Kaç yıl geçti aradan ayrı ayrı Bitsin artık bu hasret kavuşalım gayrı"   Diye geçer mısralar, bu şarkıyı aklıma getiren yıllar... Yirmi koca yıl geçmiş bir ömür dile kolay! Bir ömür ve bir anda anlatılmayacak kadar çok yaşananlar...   Beni almaya geldiğin yere doğru yürürken ne anılar geçti gözümün önünden, kırk yıl geçmiş olsa bile üzerinden herşeyi unutsam, bir şeyi unutmayacakmışım... Onuda dün anladım...   Beyazlar içerisinde bir kuğu gibi, kırmızılı bir sülün gibi, havaya karışmış

sardunyam

sardunyam

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.