Zıplanacak içerik

yedison

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  1. Dünya İslâm’a Koşuyor Britanya Müslümanlaşıyor!.. Son dönemde İslâmiyet gün geçtikçe daha fazla tartışılırken, Britanya’dan (İngiltere) ilginç bir istatistik geldi. Daily Telegraph’a göre, son birkaç yılda Britanya’da 15 bin kişi müslüman oldu. Müslüman toplum, bu hızla büyürse, 2013’te düzenli olarak câmiye gidenlerin sayısı, pazarları kiliseye gidenleri geçecek. Şu an nüfusu 1.6 milyon olan müslümanların, 2040’ta hıristiyan sayısını geçme ihtimali var. Ve genel kanaatin aksine, İslâmiyet’i seçenlerin çoğunluğu, iyi eğitimli, orta sınıftan orta yaşlılar ve kadınlar. Bir Britanyalının Müslüman oluşunun ilk örneğinin 16. yüzyılda görüldüğü ülkede, 18. ve 19. yüzyıllarda üst sınıftan pek çok kişi İslâmiyet’i seçmişti. 1950, 1960 ve 1970’lerdeki göçmen akımı İslâmiyet’in yayılmasını artırmıştır. Ama İslâm’ın bu kadar revaç bulmasının en önemli sebebi, büyük bir psikolojik ve materyalist buhran yaşayan batı toplumuna İslâm’ın sunduğu reçete!.. Çünkü bu din, mensuplarında temin ettiği disiplin ve güven sayesinde, onları içki, uyuşturucu ve ahlâkî zaaflardan rahatça uzaklaştırabiliyor. (Daily Telegraph’tan naklen Yeni Mesaj Gazetesi, 03.08.2005) Danimarka’da İslâmiyet “Moda” İslâmiyet’in Danimarka’da yükselen bir seyir tâkip ettiği ortaya çıktı. Kopenhag Üniversitesi’nden Tina G. Jensen ve Kate Östergaard, İslâmiyet’i kabul eden 300 genç üzerinde bir araştırma yaptı. Araştırma sonucu, ülkede, haftada 5-10 gencin Müslüman olduğu son birkaç yılda Müslüman olan Danimarkalıların sayısının da 5 bini bulduğu anlaşıldı. Jensen, gençlerin ortak yanının “Müslüman göçmenlerle küçük yaştan beri iç içe olmaları, İslâmî düşünce ve hayat tarzından etkilenmeleri” olduğunu belirtti. (Milliyet, 16. 08. 2005) Çin’de 100 milyon Müslüman Resmî rakamlara göre, 1 milyar 200 milyon nüfuslu Çin’de 50 milyon civarında Müslüman yaşıyor. Ancak ülkede yaşayan Müslümanların gerçek rakamının bunun iki katı, yani 100 milyon olduğu belirtiliyor. (Yeni Şafak, 23. 09.2005) Peygamberimiz’in Hayatını Anlatan Kitaplar “Yok” Satıyor Peygamberimize hakaret eden karikatürlerin yayınlanmasının ardından tüm dünyada Müslümanlar’ın tepkisi yükselirken, Hazret-i Peygamber’in hayatını anlatan kitaplar yok satıyor. Danimarka başta olmak üzere Avrupa basınında yayınlanan karikatürlerin doğurduğu bu tepki dalgası, hem müslümanlar arasında, hem de diğer dinlerden topluluklarda İslâm’a ve Hazret-i Peygamber’in hayatına dâir ilgiyi artırdı. (Yeni Şafak, 22 Şubat 2006) 11 Eylül ve Dinî Kitap Satışları Geçen yıl, 28,6 milyar dolarlık kitabın satıldığı ABD’de, dînî kitaplara ilgi, her geçen gün artıyor. Önceki yıla göre, yüzde 11’lik artış gösteren dînî kitap satışı, sadece dîni anlatan kitaplarla sınırlı kalmıyor. Din eksenli romanlar, genç kızlar için dînî tavsiyeler, içinde dine aykırı hiçbir noktanın bulunmadığı romanları da kapsıyor. 2004’te satışını en fazla artıran yayınevlerinin başında da dînî kitap yayınlayanlar geliyor
  2. “Çin’de aşırı nüfus artışını önlemek için 1980’lerde başlatılan tek çocuk politikası, aileleri geleneksel düşüncelerden dolayı erkek çocuk sahibi olmaya yöneltti. Çinli aileler, tek çocuk haklarını erkek çocuktan yana kullanıyor ve hamilelik döneminde çocuklarının cinsiyetini öğrenerek kliniklerde kız çocuklarını aldırıyorlar. Çin’in kuzeyindeki Hıbey eyaletinde hâmile kadınlara doğacak çocuklarının cinsiyetlerini söyleyerek, kız bebeklerin kürtajla alınmasına yol açan 200’den fazla kliniğin kapatıldığı bildirildi. Şanghay Günlüğü gazetesinin haberinde, Hıbey eyaletinin kırsal kesimlerinde her 100 kız bebeğe karşılık 134 erkek bebek doğduğu kaydedildi. Çin genelinde bu ortalamanın son araştırmalara göre, 100 kız çocuğuna karşılık 107 erkek olduğu açıklandı. Çin’de cinsiyete göre kürtaj yapmak yasak.” (Bkz: Yeni Şafak, 01.06.2006) “Çin’de uygulanan tek çocuk politikası yüzünden 40 milyon bekâr erkek fazlası olduğuna işaret ediliyor.” (Hürriyet, 20.06.2006) Vahşî Cinâyete Basit Gerekçe Samsun’da bir kişi, arkadaşının önce boğazını kesti, ardından da 47 defa bıçakladı. Katil zanlısı B.A. arkadaşını kendisine ‘ayı’ diyerek hakaret ettiği gerekçesiyle öldürdüğünü söyledi. (Yeni Şafak, 24.06.2006) Bebeğini Toprağa Gömüp Terk Etti Konya’da 27 yaşındaki S. V., evlilik dışı ilişkiden dünyaya getirdiği bebeğini boş arsada canlı canlı toprağa gömüp terk etti. Arsada oyun oynayan çocukların şans eseri bulması sonucu ölümden kurtulan kız bebek, hastanede tedâvî altına alınırken, S. V. da polis tarafından yakalandı. Vücudunun büyük bölümü toprağa gömülen minik bebek, ölüme terk edilirken, saat 21.00 sıralarında düğün için mahalleye gelen ve boş arsada oyun oynayan çocuklar, ağlama sesi duydu. Çalıların altında, vücudunun büyük bölümü toprağa gömülü bebeği gören çocukların haber vermesiyle olay yerine giden mahalle sakinleri, moraran ve ölmek üzere olan bebeği gömüldüğü yerden çıkarıp Konya Numune Hastanesi’ne götürdüler. Tedaviyi üstlenen Dr. Nazım Önder, bebeğin sağlık durumunun ciddiyetini koruduğunu söyledi. Dr. Önder: “-Bebek bize geldiğinde kolunda ve sırtında morluk ile gözünde şişlik vardı. Göbeği tam bağlanmamıştı. Göbeğini bağladık. Sağlık durumu iyi değil. Akciğerinde bir sorun var. Kolundaki morlukların doğum sırasında oluştuğunu, sırtındakilerin ise toprağa temas nedeniyle oluştuğunu düşünüyoruz. 3.3 kilogram ağırlığında bir bebek. Ümit ediyoruz yaşar.” dedi. (Hürriyet, 19 Haziran 2006) Yeni Doğmuş Bebeği, Güneşin Altında Bıraktılar!.. Adana’da üç katlı bir evin teras katına terk edilen, yeni doğmuş ve göbek bağı dahî kesilmemiş bir günlük bebek, kızgın güneş altında ölmek üzereyken bulundu. (…) Çocuk Hastanesi’ne götürülüp tedâvî altına alınan minik Kader’in vücudunun büyük bir bölümünün güneş ışınlarından yanmış olduğu belirlendi. (Hürriyet, 19.06.2006) 9 Bebeğini Öldüren Anne!.. Almanya’nın Frankfurt kentinde görülen davada, evli ve 3 çocuk annesi Sabine Hilschenz (40), “9 bebeğini öldürmekten” 15 yıl hapse mahkûm edildi. 1988 ile 1998 arasında her yıl doğurduğu bebeklerini teker teker öldürerek annesinin bahçesine gömdüğü ortaya çıkan kadın: “-Doğum yapmaya gitmeden önce çok fazla içki içiyordum.” dedi. (Sabah, 02.06.2006) Kürtajın Kurbanı: Kızlar!.. Hindistan’da âileler, kızlarına yüklü bir çeyiz vermek zorunda olduğundan, giderek daha fazla anne ve baba, kürtaja başvurarak kız bebeklerini aldırırken, ülkede kadın-erkek dengesi ciddî bir şekilde bozuldu. Sonuçta, bazı eyâletlerde yoksul erkekler, eşlerini başka erkeklere (bir köle gibi) kiralık vermeye başladı. Ultrasonla bebeğin cinsiyetini teşhis etmek icat oldu, Hindistan’da 20 yılda 10 milyon kız bebek, kürtajla alındı. Sonuçta erkek başına düşen kadın sayısı hızla azalırken, bazı eyâletlerde yoksul erkekler, eşlerini haftalık veya aylık kiraya vermeye başladı. Zengin hâneye kiralık giden kadınlar, ev işlerinin yanı sıra, ev sahibinin her türlü arzusunu yerine getirmek zorunda!.. Hindistan’da kız bebek sahibi olmak büyük bir “yıkım” ve şanssızlık olarak kabul ediliyor. Çünkü kız büyüyüp evlenme yaşına geldiğinde anne ve babasının, damadın ailesine yüklü bir drahoma, yani çeyiz vermesi gerekiyor. İşte bu nedenle Hintli aileler, yasak olduğu halde bebeğin cinsiyetini öğrenme yolunu seçiyor, eğer bebek kızsa, genelde aldırmaya karar veriyorlar. Klinikler de: “-Yarın bir servet ödemektense, şimdi küçük bir meblağla bu işi halledin!..” diye reklam yaparak aileleri kız çocuklarını aldırmaya teşvik ediyor. Sonuçta kadın-erkek nüfusunun dengesi ciddi bir şekilde bozulmaya başladı. BM Çocuk Fonu’nun (UNICEF) raporuna göre, dünyada genelde her 100 erkek bebeğe karşılık 105 kız dünyaya gelirken, Hindistan’da bu oran 93’e kadar geriledi. Ülkenin bazı yerlerinde ise erkek-kız oranı, 100’e karşı 70’e kadar düştü. Drahoma, 1961 yılında yasaklanmış olduğu halde bu geleneğin yaygın olarak uygulandığı Gucarat’ta nüfus dengesinin de ciddi bir şekilde bozulmuş olmasından aileler, oğullarını evlendirecek kız bulamıyor. The Lance Tıp Dergisi’nin yıl başında açıkladığı araştırma sonuçlarına göre, sadece Hindistan’da, son 20 yılda 10 milyon fetus (cenin), sadece kız olduğu gerekçesiyle alındı. (Hürriyet, 20 Haziran 2006)
  3. http://www.lionetwork.net/images/Hanuka-LH.swf
  4. kardes bundan kurtulman ıcın ne bulursan oku butun arkadaslarının gorusunu al her genc hayatının bellı kısmanında bu sorularla karsı karsıya kalır bır muddet dusunur sonra karar verır bu hastalandıgın zaman daha etkılı olur
  5. Yahudilerden Müthiş İtiraf 1967 yılında Paris'te düzenlenen Dünya Yahudi Kongresi'nin zabıtları arasında bulunan bir belgedeki kayıtlara göre bir delegenin: "Evet bugün bağımsız bir devletimiz var ama mesut muyuz? Osmanlı'nın devrindeki gibi huzurlu muyuz? Samimiyetle ve hepinizin içinden geçenleri dile getirdiğime inanarak söylüyorum ki hayır! Bizim bu dünyada huzurlu ve emniyetli yaşamamız Osmanlı'yı yeniden kurmaya bağlıdır!" diyerek bir gerçeği itiraf ettiğini...
  6. aslında sadece amac hoşgörü illa imandan olması lazım degıl ımansız bırının bıle bunu az cok ornek alması lazım aslında her ınsanın pozıtıf ve negatıf yonlerı her ne kadar bız hepsını yapmasakta hepsınıde tadıyoruz bazen sınırlenıyoruz bazen cok yumusak oluyoruz bazen asırı ıyı oluyoruz bazen bosver dıyoruz hepsınden bıraz tadıyoruz ınsallah hep ıyı olanları yaparız saygı sevgı
  7. yedison şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    Türk Vergisi Osmanlı Devleti'nin l521'de Belgrad'ı, l522'de Rodos'u fethetmeleri ve 1526'da da Mohaç'ta büyük bir zafer kazanmalarının ardından Batı dünyasında büyük bir panik yaşandığını... Çeşitli kentlerde toplanan Alman Meclisleri'nin (Reichstag), Türklere karşı ordu toplayıp sefer düzenleyebilmek için "Türk Vergisi" adı altında yeni bir vergi konulmasını kararlaştırdıklarını...
  8. IMAN ETMEYEN BIR TOPLUMDA ERKEK KARAKTERI Alayci, kirici ve basit espriler Hikmetsiz ve bos konusmalar Soguk ve donuk konusma uslubu Tartismaci ve kavgaci bir yapi Samimiyetsiz, yapmacik mimikler Surekli kendinden bahsetme, kendini ovme Karamsar, sikayetci uslup Nefsinin isteklerine boyun egen Adaleti kendi menfaatleri olcusunde gozeten Agresif ve sinirli hareketler Kaba, gorgusuz, guven vermeyen tavirlar Sorumsuz ve bilincsiz davranislar Bencil, menfaatci, karsilik bekleyen bir anlayis Kibirli, enaniyetli Kadinlari bir esya gibi gorme ve asagilama Elestiriye ve degisime kapali Estetik anlayistan yoksun, temizlikten uzak MUMIN ERKEK KARAKTERI Onore edici espriler, ovucu sozler Allah'i hatirlatan faydali konusmalar Guleryuzlu, samimi ve canayakin uslup Uzlasmaci ve bariscil yapi Dogal mimikler Baskalarini ovme Umitvar, mujdeleyici uslup Vicadaniyla hareket eden Adaleti her durumda gozeten Sakin ve olculu hareketler Nezaketli, ince dusunceli, guven verici tavirlar Sorumlu ve bilincli davranislar Fedakar, karisiliksiz iyilik yapan bir anlayis Mutevazi ve mulayim Kadinlara deger verme ve saygi duyma Elestiriye ve degisime acik Estetik yonu gelismis, modern, temizlikten anlayan SONUC Dunyanin huzur ve baris dolu gelecegi icin yapilmasi gereken, peygamberlerin ahlakiyla ahlaklanmis inancli ve guzel huylu nesiller yetistirmeye gayret etmek olmalidir. Bu amacla yetisme caginda olan cocuklara basta Peygamberimiz (sav) olmak uzere tum peygamberleri Kuran'da anlatilan ustun yonleriyle tanitmak, Kuran ahlakinin geregi olan guzel davranislari ogutlemek gerekmektedir. Bu konuda aileler basta olmak uzere, egitmenler, gazeteciler, kose yazarlari ve televizyonculara onemli sorumluluklar dusmektedir. Modern, inancli, vatansever, ahlakli, durust nesillerin yetismesi hem toplumlarin hem tum dunyanin refahi icin mutlak zorunluluktur.
  9. dusunsene o etıyopya bıle kac mılyon muslumanı katlettı ama yıne yardım yolluyoruz gerek aparlar olsun gerek fılıstın olsun bızım degerımızı yıne anladı o yuzden tekrar bızden bıseyler beklıyolar
  10. yedison şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    Altı asır gibi uzun bir süre üç kıtada hükmünü yürüten ecdadımızın medeniyet mirasını inceleyip araştırmadan içte ve dıştaki bazı ****** ve hainlerin ona, "emperyalist" yaftasını yapıştırarak mahkum etmeye çalışmalarına mukabil, Macaristan İlimler Akademisi tarafından ortaya çıkartılıp yayınlanan bir belgede belirtildiğine göre, Osmanlı Devleti'nin Macaristan'da hakim olduğu devirlerde, Macar halkından yılda 7 milyon akçe 21 milyon vergi toplayıp, buna karşılık aynı yıl Macaristan'a 21 milyon akçe yatırım yaptığını...
  11. Kızılca Buğdayı ABD'nin 1890 yılına kadar bizim Tuna boylarımızda yetişen "kızılca" ismi verilen buğdayımızı ithal ederek tohumluk olarak kullandığını ve bununla halkını beslediğini... hey gıdı abd nerden nereye
  12. yedison şurada bir başlık gönderdi: Tarih Felsefesi
    YEDİ MEHMETLER MANGASI Tuggeneral Fazıl Bayraktar’ın 1983’te yaptığı derlemelerı aynen sunacağım. “ anlatanlar bugun hayatta degıldır. Allah ın rahmetı uzerlerıne olsun “ dıyerek sayın General , aynen sunları yazıyor . “ Asagıda okuyacaklarınız masal degıldır. Hikaye degıldır. Saglıklarında , yaşayanların ağızlarından dinlenip derlenmiş. Dosyalarımızda özenle sakladığımız savaş anılarıdır. . Kelimesine dokunulmadan aktarılan bu anılardan , özellikle genç kuşakların çıkaracağı sayısız dersler vardır. Şimdi söz gazi atalarımızın BAKALIM MEHMET PEHLİVANOĞLU NE DEDİ : Ben Kastamonun kııkcesme mahallesınden Mehmet Pehlivanoğlu Yedi ceddimiz pehlivan olduğu için soyadımız pehlinanoğlu olmuş. Çanakkalede bır 57. alay vardı. Öyle bir alay , yedi düvelde yoktur. Bizim mangaya yedi Mehmetler mangası derlerdi . Manga kumandanımız Balıkesirli Mehmet cavus, Neferler , maralsı uzun Mehmet , tokatlı kara Mehmet , karamanlı deli Mehmet , Bergamalı efe Mehmet , Vakfıkebirli taka Mehmet , Yozgatlı pala Mehmet , v eben Kastamonulu pelfan Mehmet , yasımı sorarsan ister doksan bes say , ıster yuz say . Hey gidi hey … Ne manga idi o manga. Süngüye kalktıkmı , dağ yuruyor sanırdı İngiliz gavuru . Conkbayırının dili olsada söylese . o alay gibi alay gelmemistir. O manga gibi manga olmamıstır. Her biri bir arslan yavrusu . bosa kursun atmadık bosa sungu sallamadık. Bir gun muterake var dedıler. Ateş kestik bır gunlugune . Ölüler , yaralılar toplanacakmış. Doğrulduk siperlerden . Biz şehitlerimizi yaralılarımızı topluyoruz. İngiliz gavuru kendi ölüsünü yaralısını alıp götürüyor. Birbirimize şeker cigara falan veriyoruz. Sanki dört aydır cenk eden biz değiliz. Bir İngiliz zabiti geldi yanımıza . cebinden bir şerit metre cıkardı. Fan fin fon bişeyler diyor. Bende mel mel bakıyorum. Bana ne derki diye. Ayak ucumdan tepeme kadar boyumu ölçermiş meğer. Babam rahmetlik pehlivandı. Onun babasıda pehlivanmış. Dedemın babasıda pehlivan . düğünde bayramda güreşe soyunurdum. Şimdi ufaldığımıza bakma sen . o zaman bende bir boy var , selivi kabağı gibi bir boy. Saraçlar çarsısındakı mümın usta kısbet uyduramıyor bacağıma. “yedi Mehmetler mangası “ dedım ya . Yedimizin de boyu uzun .Ne postal uyar ayağımıza ne urba uyar sırtımıza. Siperlere sığmıyoruz. Namımız almış yürümüş. İngiliz zabiti onun ıcın ölçermiş boyumu . Mustafa Kemal fırka kumandanımız. Geldi bir gün. Siperleri dolaşıyor , hal hatır soruyor. Her birimize uzun uzun baktı. Sırtımızı sıvazladı. “ Allah nazardan esirgesin “ dedi. “ Mehmet dediğin böyle olur işte “ bir gün süngü hucuma kalkacağız. Helalleşiyoruz birbirimizle . içimde bir yanma var sorma gitsin . derken bir patlama oldu. Yer gök sarsıldı , Dağ yıkıldı üstümüze .kafir topragın altında lagım patlatmıs. Yedi Mehmetler mangası topragın altında kaldık. Bir kalas parcasının altından benı çıkardılar yarı ölü yarı diri vaziyette . hastanede bacağımın birini kestiler. Ondan sonra adımız topal Mehmet pehlivan’a cıktı. Yanarım o yedi Mehmetler mangasına . gidip görmedim ya şimdi bir taş dikmişler conkbayırının oralara . “Mehmet cavus anıtı derlermıiş” gidip görsem onları yüz yaşıma daha girerdim. Ben kim oralara gitmek kim. Ninen öleli on yıl oluyor. O sağken birbirimizi omuzluyor , iki laf edip rajatlıyorduk hiç değilse. Ninen öleli Azrail as. Yolunu gözler oldum. Gecenlerde Cuma namazına gıdeyım dıye çıktım evden . uzun sokagın basında mahallenın cocukları kaydırak oynuyorlarmış. Ben , tahta bacağımı suruye suruye geçerken başladılar zevklenip benimle gırgır geçmeye: Topalım topalım seki sekiver, Tarlaya tohumu eki ekiver… Utandım , üzüldüm , yerin dibine geçtim . ben o bacağımı , kayaaltında hovardalık yaparken yitirmedimki a efendi olum . öyle ya veledler ne bilsin çanakkeleyi conkbayırını ? o gün bu gündür , evden dışarı çıkmaz oldum. Çıkayımda coluk cocugun eğlencesımı olayım. Camın önünde oturur ; biri gelsinde iki laf edeyim diye yol gözlerim . KASTAMONULU PELFAN MEHMET’E SÖYLEYECEK İKİ ÇİFT LAFIN OLSUN . SEN İKİ CİHANA NAM SALMIŞ MEHMETLERİN NESLİSİN . EMANET SENDEDİR . SEN ÖNDERSİN UNUTMA
  13. genelde padısahların oldurmelerıden bahsetmıssın eger öldürmeselerdı 600 yuz yaşamazdıkı sana babandan arsa kalsa o öldüğünde onu tahmınım ıkıye bolunur ve boyle gıder paramparca olur su bıle bıle bınlerce kişiyi trafık kazasında kaybedıyoruz 3-5 ınsanın lafı olmaz gıbıme gelıyo.
  14. yedison şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    16. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin gelişme yolu üzerinde direnmiş ve Türk orduları ile savaşa tutuşmuş olmasından dolay Katolik Avrupa tarafından kendisine "Hıristiyanlığın şövalyesi" ünvanı verilen Boğdan Beyi Büyük Stefan'ın ölüm döşeğin de, evlatlarına gayet ibretli bir şekilde: "Belki de yakında himayeye muhtaç olacaksınız Asla Rus'a yanaşmayın. Haindir, sizi yok eder. Fakat kendinizi Türklere emanet edin. Adil ve merhametlidirler" diyerek nasihat ettiğini... dunya bıze muhtac ınşallah atalarımız layık oluruz askerlerımız dunyanın bır cok ulkesınde asırı derece saygı goruyolar zaten dunya yenı bır osmanlıya muhtaç
  15. Sabah gazetesinden STELYO BERBERAKİS'in haberine göre, Her Balkan ülkesinde -hatta Avrupa ülkesinde- okutulan tarih kitaplarında olduğu gibi, Yunanistan'ın da tarih kitaplarında kahramanlık öyküleri ve mit'leri yer alıyor. Yunanistan'ın 1821'de bağımsızlığını kazanmak amacıyla Osmanlı İmparatorluğu'na karşı ayaklanması, tarih kitaplarının en önemli bölümünü oluşturuyor. Mücadele yıllarında Yunan milletinin kahramanlıklarını konu eden tarih kitaplarını inceleyen TO VİMA gazetesi, Osmanlı yönetimine karşı ayaklanmasının 185'inci yıldönümünde Yunanistan'ın "10 büyük yalanı"nı yayınladı.. Gazetenin yazarlarından Andreas Pappas'ın yaptığı araştırmaya göre işte Yunanlılar'ın yalanları: 1. YALAN: 400 yıllık Osmanlı yönetimi sırasında Osmanlılar, Yunanlılar'ı şiddet yoluyla İslamiyet'i kabul ettirmeye çalıştı: Osmanlılar İslamiyet'i kabul etmeleri için Yunanistan'da kimseyi zorlamadı. Bosna ve Arnavutluk gibi ülkelerde fazla vergi ödememek ya da Osmanlı'da memur olarak çalışabilmek için kendi istekleriyle İslamiyet'i kabul edenler oldu. 2. YALAN: Hıristiyan çocuklar ailelerinden zorla koparılarak ve İslamiyet'i kabul ettirildi ve yeniçeri ocaklarına kapatıldı: Osmanlı ordusu güçlendikçe bir çok Hıristiyan aile çocuğunu yeniçeri kampına teslim etti. 3. YALAN: Yunanlılar, Osmanlı döneminde gizlice dillerini ve Hıristiyanlığı öğrenmek için 'gizli okul ismiyle' okullara gidiyordu: Osmanlı döneminde herkes istediği dilde eğitim görebiliyor, dinini özgürce yaşıyordu. 4. YALAN: Yunan kilisesi Osmanlı İmparatorluğu'na karşı sert bir mücadele verdi: Osmanlı'ya karşı mücadeleye, bazı din adamları da katılmıştır. Ancak çoğu din adamı İstanbul'un alındığı 1453'ten Yunanlılar'ın 1821 yılındaki ayaklanmasına kadar Osmanlılar'dan çok Katolikler'i düşman olarak görüyordu. 5. YALAN: Yunan ulusu 1821'de Osmanlı'ya karşı ayaklanıp bağımsızlığını kazandı: Ayaklanma anında bastırıldı. 1827'de Fransa, İngiltere ve Rusya bağımsız Yunan devletinin çıkarlarına hizmet edeceğini düşünerek savaşa müdahale etti. Yunanlılar da bağımsız oldu. 6. YALAN: Ayaklanma sayesinde 1881'te Tesalya (orta Yunanistan) bölgesi Yunan topraklarına katıldı. 1897'de Osmanlılar'ın Atina'yı kuşatma operasyonu başarısızlıkla sona erdi. 1920'de Osmanlı toprakları, Serv Antlaşması ile paylaşıldı: Bunlar Yunanlılar tarafından değil yabancı devletler tarafından sağlandı. 7. YALAN: Osmanlı'ya karşı sadece Yunanlılar ayaklandı: Bu bölgede yaşayan Arnavut, Sırp, Blah ve Slav kökenliler de ayaklandı. 8. YALAN: Yabancı devletler Yunanlıları çok sevdiği için destek oldu: Bağımsız bir Yunan devletinin kendi çıkarlarına hizmet edeceğine dair aldıkları güvencelerden sonra savaşa müdahale ettiler. Yunanistan bu nedenle 1910-1920 arasındaki Balkan Savaşları’nda yapılan paylaşmalardan karlı çıkmış; ahalisinin yüzde 40'ı Yahudi, yüzde 25'i Türk ve sadece yüzde 20'si Yunanlı olmasına rağmen Selanik kenti Yunan topraklarına katılmıştır. 9. YALAN: Sadece Yunanlılar vatanlarından oldu: Bir çok halk ve millet kendi yurtlarından olmuş; göç etmek zorunda kalmıştı. 19'uncu yüzyılda Girit'in yalnız Rethimno bölgesinde yaşayan Müslüman (Türk) ahalinin sayısı Hıristiyanlardan çok daha fazla olduğunu; Yanitsa (Yenice) kentinin o dönemde Müslüman Osmanlılar'ın en kutsal kentlerinden biri olduğunu; 1913'te Kuzey Yunanistan'daki Kilkis kentinde yaşayan Yunanlılar'ın sayısının toplam ahalinin ancak yüzde 5'ini oluşturduğu gösterilebilir. 10. YALAN: 1. Dünya Savaşı'nda Anadolu'dan Yunanistan'a göç etmek zorunda kalan Yunanlılar Helen topraklarından kopartıldı. Bu insanların ezici bir çoğunluğunun anadan-babadan Anadolulu değil; 19. yüzyılın ortalarında kendilerine daha iyi yaşam koşulları aramak için Yunan adalarından ve kuzey Yunanistan'dan Anadolu'ya göç etmiş Helen kökenlilerden oluştuğunu anımsatmakta yarar vardır.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.