-
GENÇLİKTE YAŞANAN DEJENERASYON VE ÇÖZÜMÜ
Elle tutulur, gözle görülür, deneyle isbatlanır bir Bilimsel bir gerçek olan Evrim Teorisini sadece insanın maymundan geldiği şeklinde sığ bir noktaya taışınması kadar saçma bir şey olamaz. O halde ben de sana soruyorum? Sen topraktan, çamurdan nı hasıl oldun? Ya kadınlar, erkeğin kaval kemiğinden mi hasıl edildi?
-
TÜRK GENÇLİĞİ BUMU ŞİMDİ?... YAKIŞIYOR MU?... (Gazi Üniversitesinde kendisini ÜLKÜCÜ olarak tanımlayan Üniversitelilern davranış ve örgütlenme biçimi)
Ağca' nın bindiği Mercedes, Türkeş'in parasıyla mı alındı! Anlamışsınızdır. Benim bu yazıya; "Ağca'nın hapishaneden çıktığı gün bindiği S 350 siyah Mercedes, merhum Alpaslan Türkeş'in ingiliz Bankası'ndaki parasıyla mı alındı?" diye başlık koyarak yaptığım, ironidir. İroni! Yani kara mizah! Çulsuz Ağca! 20 yaşındayken bile "Abdi İpekçi'nin katilliğini üstlenip" askeri cezaevine giriyor. Oradan kaçıyor. Kaçmıyor, kaçırılıyor. Organizasyon büyük! Para ister. İran'a gidiyor. Gitmiyor, götürülüyor. İran'dan Bulgaristan'a geçiyor. Geçmiyor. Geçiriliyor. Bulgaristan'da bakılıyor, besleniyor. Bu da örgüt işi... Bu da para ister. İtalya'ya geçiriliyor. Papa'nın vuruluşunu da üstleniyor. İtalya'da hapse düşüyor. Hapislik bedava. Yemek, yatak beleş. Türkiye'ye iade ediyorlar. Türkiye'de de hapis yatmak para istemiyor. Fakat işsiz, güçsüz, ailesi fakir, çulsuz Mehmet Ali Ağca, Türkiye'de hapishaneden "kaçak villa müteahhidi zengin işadamı arabası Mercedes"le çıkıyor. Kimin bu Mercedes! Sahibi belli değil. *** Al sana kara mizah! Çulsuz Ağca'ya siyah Mercedes'i sunanlar, eski ülkücü gelenekten geliyor. Ağca'nın katilleştiği yıllarda ülkücülerin lideri Alpaslan Türkeş'ti... O zaman bu Mercedes'in parası merhum Alpaslan Türkeş'in, sağken mal varlığında göstermeyip gizlediği ve ölümünden sonra İngiliz ve Alman bankalarında ortaya çıkan 575 bin mark, 846 bin dolar, 549 bin İngiliz Sterlini'nden mi ödendi? Türkeş'in parası ne oldu? Kızları aralarında anlaşma yapıp bu parayı paylaştılarsa "veraset ve intikal vergisini" ödediler mi? Para ülkücülerin bağışlarından toplanmıştı, ülkücü harekete geri mi döndü? Bilemiyoruz. Bilemediğimiz için de "Ağca'nın kara Mercedes'i Alpaslan Türkeş'in parasıyla mı alındı?" diye ironi yapıyoruz. Gerçek ortaya çıksın. Durum aydınlansın istiyoruz. Ayrıca bu paranın içinde Alpaslan Türkeş'in Adnan Menderes iktidarını ordu darbesiyle devirdikten sonra "örtülü ödenek kasasında bulunması gerekirken kaybolan 270 bin dolar ile 250 bin Türk lirası da" var mıydı? Bu paranın Alpaslan Türkeş tarafından alındığını dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın torunu Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali, "Yassıada mahkeme zabıtlarına" dayanarak yazdığı bir kitapta iddia etmişti. *** Ayrıca bir iddia daha var. Alpaslan Türkeş'in de lider kadrosunda yer aldığı ordu darbesiyle devrilen o dönemin iktidarının Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu'nun kızı Sevin Zorlu, bana bir mektup yazdı. Mektup şöyle: "Hemen darbeden sonra Alpaslan Türkeş Dışişleri Bakanlığı'na gelmiş ve kasanın şifresini bilen Dışişleri Bakanı Özel Kalem Müdürü Alaattin Talu'ya babamın (Zorlu'nun) kasasını açtırmıştır. Özel Kalem Müdürü Talu, zabıt tutturmak istemişse de zabıt tutulmamıştır. Kasada bulunan 160 bin dolan ve bir adet altın tabakayı alarak Türkeş bakanlıktan ayrılmıştır. Bu meblağın 80 bin dolan harcırah parası olduğu için Dışişleri Bakanı babam Fatin Rüştü Zorlu'nun üzerine zimmetlidir. Zorlu Ailesi, bu parayı devlete ödemek zorunda kalmıştır. Bu kasanın varlığını ve olayı bana babamın Yassıada'dan yazdığı mektuplardan bilmekteyim. Bu mektupları yakında kitap olarak da basacağım. Kasanın Türkeş tarafından nasıl açtırıldığını bana aynca özel kalem müdürü Alaattin Talu da şifahen anlatmış ve 1980'li yılların ortalarında gerekirse mahkemede şahitlik yapacağını söylemiştir." Evet! Türkeş'in paralan ne oldu? Kızları mı paylaştı? NECATİ DOĞRU SABAH Alpaslan Türkeş'in, sağken mal varlığında göstermeyip gizlediği ve ölümünden sonra İngiliz ve Alman bankalarında ortaya çıkan 575 bin mark, 846 bin dolar, 549 bin İngiliz Sterlini SAHİ YA! BU PARALAR NEREDEN GELDİ ? Türkeş'in parası ne oldu?
-
YOKSULLUK KADER MİDİR? KAYNAK DAĞILIMINDAKİ ADALETSİZLİK MİDİR?
Hadi bakalım, din bezirganları, bu konuya da bir yorum yazın. Yoksulluk kader miymiş görelim, bilelim.
-
GENÇLİKTE YAŞANAN DEJENERASYON VE ÇÖZÜMÜ
Sapkın tarikatındaki adıyla, Adnan Hoca, Gerçek adı, Adnan Oktar. Bilimsel eser diye bastırdığı zırvalarındaki adıyla HY Peki kimdir bu ? sosyete çevrlerinde kendini bir "din alimi" olarak tanıttı. ve seks şantajlarıyla etrafına bir çevre topladıktan sonra kendini "Mehdi" ilan etti. 1986 yılında kokain kullanırken yakalandı ve cezaevine gönderildi. Cezaevinden çıktıktan sonra Askerliği gündeme geldi. Avukatının talebiyle Bakırköy Ruh ve sinir hastalıkları hastanesine sev edildi ve şizofren raporu aldı. peki bu ilk aldığı rapor mu? Hayır. "Kamuoyunda Adnan Hoca olarak bilinen Adnan Oktar'ın tam 7 sağlık kurumundan tescilli "şizofren" raporu var. Bu raporlar nedeniyle Adnan Oktar'ın Türk Ceza Kanunu'nun 46'ncı maddesindeki "akıl hastalarına ceza verilemeyeceği" hükmünden yararlanacağı öne sürülüyor. Adnan Oktar'a ilk şizofren raporu 1983 yılında Şişli Etfal Hastanesi tarafından verildi. Bu raporu ertesi yıl Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden alınan rapor izledi. 1985'de askerlik için çağrılan Oktar, askeri hastaneden üçüncü raporunu alırken, 1986'da Bulvar Gazetesi'nde yayınlanan yazısından dolayı tutuklanınca Adli Tıp'tan dördüncü raporu aldı. Hapishaneden gönderildiği Bakırköy'de ise 7 ay tedavi gördü. Hastanede antipsikotik ilaçlarla yapılan tedaviden sonra bırakılan Adnan Hoca, Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve Eskişehir Hava Hastanelerinden de paronoid şizofren teşhisli raporlar aldı." Hangi hastaneler deli raporu verdi? 1İlk rapor Şişli Etfal Hastanesi'nden 1983 yılında verildi. Bu raporda Oktar'a şizofren tanısı kondu. 2İkinci raporu 1984 başında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi verdi. Buradaki tanı "paronoid" idi. 31985 yılında son yoklamayı yapan Beşiktaş Askerlik Şubesi'nin gönderdiği İstanbul Gümüşsuyu Askeri Hastanesi'nden üçüncü raporu aldı. Bu raporda teşhis "ayırt edilemeyen tip" şeklindeydi. 4 1986 sonunda tutuklanan Oktar'a bu kez Adli Tıp Kurumu rapor verdi. Rapordaki teşhis "Paranoid" oldu. 51987'de hapishaneden gönderildiği Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde 7 aylık tedaviden sonra 5'inci raporu aldı. 61988'de yeniden Beşiktaş Askerlik Şubesi'ne müracat eden Oktar bu kez ileri tetkik için GATA'ya gönderildi ve 6'ncı raporunu aldı. Teşhis "Hastalık müzminleşmiş" şeklindeydi. 71993'te ihbar üzerine Eskişehir Hava Hastanesi'ne yeniden sevkedilen Adnan Oktar son raporunu aldı. Raporda "Askerliğe elverişli değildir" deniliyordu. Adnan Oktar yani HY'ya konulan kesin "paranoid" teşhisini uzmanlar nasıl anlatıyor: paranoid şizofreni teşhisini değerlendiren doktorlar hastalığın çok ağır olduğunu ve tamamen tedavi edilmesinin mümkün olmadığını belirtiyorlar. Hasta olan kişi kendisi hakkında kötü bir şeyler olacağını, başkaları tarafından kendisiyle ilgili komplolar kurulduğunu düşünüyor. Hastaların tepkileri şöyle: * Çok zeki olurlar. Kendileri hakkında komplolar kurulduğuna inandıkları için de kendini savunmaya yönelik çok ciddi karşı komplolar hazırlarlar. *Tehditkâr gördüğü insanlar hakkında bilgi, belge toplayıp şantaj yaparlar. Bu vatandaş 1999 yılında adını tekrar duyurdu. Bir siyasetçinin kendisine seks kasediyle şantaj yapıldığını emnyiete bildirmesiyle operasyon başlatıldı. Yapılan operasyonlarda Adnan Oktar'a ait villalarda, Ünlü mankenlerinde aralarında bulunduğu kadınlı erkekli gruplar kokain ve seks partileri düzenlerken curm-u meşut halde yakalandılar. Adnan Oktar bir kez daha tutuklandı. ve Kamuoyunda bilinen adıyla "DELİ RAPORU" ve buna bağlı olarak dava dosyasının bir mahkeme bir bu mahkemede dolaşması sonucu, zamanaşımından yararlandı. Zira türk hukukundaki büyük açmaz. Bu rapora sahip olanlara ceza verilememesi. davanın iddianamesinde Adnan Oktar'ın bu sapkın tarikatı şöyle anlatılıyor "Davanın iddianemesine göre, Oktar'a bağlı iki konsey bulunuyor. Erkeklerden oluşan '7 İmam Kardeş' ve kadınlardan oluşan '3 İmam Bacı' adındaki bu gruplar, Oktar'ın siyasetçiler, bürokratlar ve sosyetenin ünlü isimleriyle bağlantısını sağlıyorlar. 40'a yakın ev ve villada ikamet eden örgüt üyelerin kandırdığı genç kızlar, Oktar'ın 'cinsel sömürü düzeni'nin kurbanı oluyorlar. Üniversiteli kızlar dışında, örgüte seks amacıyla sokulan ünlü manken ve sanatçıları ise kendi aralarında 'motor' olarak adlandırıyor. Sanıklar, bu kişilerle cinsel birliktelikleri sırasında gizli kamerayla çektikleri görüntüleri 'tehdit' unsuru olarak kullanıyor. " İşte forumda sağa sola İslam düşmanı diye saldıranların, iki laflarının başında İslam alimi diye sundukları, Din bezirganının gerçek ve bilinen yüzü. İftiralarla sağa sola saldıranlar. gerçeklere bakmalı. Okuyan , Tartışan, Sorgulayan pırıl pırıl beyinler değil, Böyle Din bezirganları, İslamiyeti kullanarak çirkin sapkın emellerini gerçekleştirenlerdir İslam Düşmanları. YUKARIDA YAZDIKLARIN İŞTE BU ŞİZOFRENİ RUH HASTASININ HEZEYANLARI MI? NE KADAR BİLİMSELMİŞ YAHU ))))))))))
-
MHP İLE HEP-DEP-HADEP-DEHAP-DTP ARASINDA FARK KALMAMIŞTIR!
Haklısın aralarında hiçbir fark yoktur. Olmamıştır ki zaten. Her ikisi de milliyetçi ırkçılık yapmaktadırlar. Biri TÜRK MİLLİYETÇİ IRKÇILIĞI, diğeri ise KÜRT MİLLİYETÇİ IRKÇILIĞI. İkisi de biribirini tahrik ederek tahtarevalli gibi yükseltip, alçaltmaktadır. Her ikisi de bu düzenin asıl efendileri olan sermayedarlara, patron ve ağalara hizmet etmektedirler. Biri doğudaki aşiret lideri ağa ve tarikat şeyhlerine, diğeri ise batıdaki holding sahiplerine, sermayedar patronlara, derin devlete, mafya ve çete liderlerine hizmet etmektedir. O yüzden çok haklısın, ikisi arasında pek fark kalmamıştır. Hele hele bir KÜRT kalkıp, MHP İL BAŞKANI olmayı içine sindirebiliyor ve oluyorsa, bu fark iyice ortadan kalkmıştır. Mafyacılığınızı, çeteci, tetikçiliğinizi, ırkçı, asimilasyoncu, katliamcı, zalim ve barbarlığınız burada da gösteriyorsunuz. İnsanları tehditle, şantajla korkutup, sindirerek susturmak. Böylece çeteci mafyacılığınıza alan açmak. Mafyacılık, çetecilik, haraç, fideyecilik gibi maharetlerinizi biliyoruz da, tehdit ve şantajı böyle aleni yapacak kadar fütursuzlaştığınız düşündürücü !
-
EVRİMCİLERİN 'MASKESİ DÜŞTÜ'
Elbette yazarım hem de istediğin kadar. Ancak ne yazık ki, yazacağım şeyler hoşunuza gitmeyebilir. Bazen gerçeklerle yüzleşmek insanların zoruna gider, acı ama gerçeği söyleyen dostu, ne yazık ki, gerçekle yüzleşmek istemeyenler hep düşman bilirler. Hani bir söz vardır ya, "sana kutsal gelen bin yıllık çınar, fiske vuruşuyla yıkılır birgün" işte o misal. Ben kimsenin kendine hayat felsefesi olarak edindiği, inanç, düşünce ve değerlerine saygısızlık etmeyi asla doğru bulmuyorum. Neyse en iyisi herkes bildiği yoldan gitsin, inandığı gibi yaşasın. Ne senin inancın beni bağlar, ne de benim düşüncem seni ırgalar. Senin dinin sana, benim inancım bana. Ama sen de aynı saygıyı göstermelisin ki, bir arada ve barış içerisnde, savaşmadan-şürtüşmeden, insanca yaşayalım, toplumsal mutabakat oluşsun. Bilmem anlatabiliyor muyum ????
-
EVRİMCİLERİN 'MASKESİ DÜŞTÜ'
Bırakın bu boş muhabbetleri. HY namı diğer MOTORCU ADNAN HOCA gibi komik oluyorsunuz.
-
Yoksulluğa AKP çözümü:
Bölücülük, teröristlik, vatan hainliği! Kim, ne , nasıl, niçin, neye göre, kime göre? Hangi bakış açısıyla, kime ve neye göre, ne şekilde ? Şimdi bir düşünelim, kim neyi nasıl bölmüş? Bölünen nedir ki, bir çeşit pasta mıdır? Yoksa irisinden şöyle bir Adana Karpuzu mudur? Bu ülkede yıllardır, birtakım çevrelerce ( hakim erk ve statükosu ), mevcut sisteme muhalif olanlara bu etiketler yapıştırılıp durdu. Birileri (sermaye-patronlar) kendilerini bu düzenin asıl sahibi yada ortağı olarak görüp, yine düzenin ezip sömürdüğü insanları ehlileştirmek, susturmak ve sindirmek için bu yaftalarla karalamaya ve etkisizleştirmeye çalıştılar. Şimdi soruyoruz. Bu ülkede asıl vatanseverler kimlerdir? Bu sıfatı hak etmek için bu ülke ve halkı için neler yapmışlardır? Ya vatan hainleri ?
-
TÜKETİM TOPLUMU MİLLİYETÇİLİĞİ... (MİLLİYETÇİLİK; Son 2.yy yan sanayi devrimi ürünüdür ve BURJUVAZİNİN iktidarı meşrulaştırması için ortaya çıkmıştır)
Bu adaletsiz ve çarpık düzen, işsizlik, açlık ve sefalet ile her geçen gün binlerce insanı çarkları arasında ezip yok ediyor.
-
GENÇLERİMİZ, HER GEÇEN GÜN ZİYAN OLUYOR.
YARINLARIMIZ OLAN ÇOCUKLARIMIZ, GENÇLERİMİZ, HER GEÇEN GÜN ZİYAN OLUYOR. EĞİTİMSİZLİK, İŞSİZLİK VE GELECEKSİZLİĞİN PENCESİNDE HER GEÇEN GÜN ZİYAN OLUYOR. Ülke ekonomisindeki adaletsizlikten gelir dağılımındaki uçurama kadar, her alandaki haksızlık ve adaletsizlikler, belli bir elit tabaka dışında kalan tüm ülke halkının geneline bir çok olumsuzluk olarak yansıyor. Bunların başında alt gelir gruplarının hayat standartları her geçen gün düşerken, ücret geliri ile yaşayan çalışanların çocukları da bu adaletsiz gelir dağılımından kaynaklı yoksulluk ve işsizlikten payını alıyorlar. Zaten git gide niteliksizleşen eğitim sisteminin, son zamanlarda daha da adaletsiz, eşitsiz ve git gide paralı hale gelmesiyle, çocuklarımız ve gençlerimiz eğitimsiz ve işsiz kalarak, gelecekten beklenti ve umutlarını bir bir yitiriyorlar. Bu niteliksiz ve adaletsiz eğitim sisteminin bir parçası olan ve eğitimin en temel insan hakkı olmaktan çıkarılarak bir meta haline dönüştürülmesinin planı olan, OKS, ÖSS, KPSS gibi cendereler ile de gelecekleri ve kaderleri birkaç saatlik sınavla ellerinden alınıyor. Aynı zamanda öğrenci ve velileri birer “SAĞMAL İNEK” gibi gören bazen her oturumu için öğrencilerden yüklüce paraların toplandığı bu sınav sistemi halkı ve öğrencileri hem ekonomik olarak sömürürken, hem de geleceklerini çalıyor. Örneğin; Hayatlarının en güzel ve verimli çağında 4-5 yıl emek harcayarak, Eğitim Fakültelerinden mezun olan, binlerce genç öğretmen adayının içinde bulunduğu içler acısı durum. Bu genç öğretmen adayları, Eğitim Fakültelerinde 4 yıl gibi yaşamda epeyce bir yeri olan bir süre öğretmenlik mesleğinin eğitimini almalarına rağmen, her nedense, MEB bu gençleri KPSS gibi anlamsız bir yarışa sokarak bu gençlerin geleceğini, birkaç saatlik ucube bir sınava/yarışa tabi tutuyor. Üstelik sınavda çıkan soruların bir çoğu branşlarıyla bile ilgisi olmayan konulardan. Türkçe sorularının paragraflarının uzunluğu ve zamanın kısalığı göz önüne alındığında, amacın "üzüm yemek değil, özellikle bağcıyı dövmek" olduğu açıkça anlaşılıyor.
-
AKP SEN KİMDEN YANASIN ? İSRAİLDEN Mİ, FİLİSTİNDEN Mİ?
Önceki gün Taksim’de ilginç bir şey oldu. İsrail’i protesto etmek için yürüyüş yapan insanlar coplandı. Dayak bizim memlekette olağandır da… İlginçlik dayakta değildir. İsrail katliamlarını protesto edenlerin coplanmasıdır! Ki, biraz insani yürek taşıyan bir kimsenin İsrail vahşeti karşısında yüreğinin ezilmemesi imkansızdır. Bu katliamlardan etkilenmeyene zaten bir başka gözle bakmak lazımdır! En azından “tür testine” sokup hangi “türe” mensup olabileceği üzerine bir araştırma iyi olur! Ki, bu garip türlerden temsilciler halen medyada da mevcut bulunuyor. Bunlar, Lübnan’ın, Filistin’in, Irak’ın bunu hak ettiğine dair yazılar yazabiliyor! Bu bakımdan aslında medyada yalnızca insan türünden varlıkların yazı yazması şartı düşünce özgürlüğüne aykırı olmayacaktır! Çünkü insan düşünen bir varlıktır! Düşünemeyen… Kendi beyniyle değil de, paranın satın alma gücüyle hareket edenler ise, bir varlıksa da, insan değildir! Ama bunlara da yaşama alanı tesis etmek insani görevlerimizdendir! Bu bakımdan bu türlere kent dışında… Çorak ve geniş arazilerde havlayabilecekleri… Ve yalnızca birbirlerini ısırabilecekleri alanlar kurulabilir! Ki, insanlık bizde kalsın! Düşünün, nasıl bir idare altındayız? Kana’da, İsrail bombaları onlarca çocuğu… Minnacık el kadar yavruları yakıyor… Filistin’de gözü dönmüş bir soykırım sürüyor. Buna karşın, sokağa çıkıp, “bu vahşet dursun” diyenler coplanıyor! Ama Taksim’de katliamı lanetleyenleri coplatan idare… Katliamcı İsrail’e sayısız ihaleler vermiş… Bu memleketin insanlarının ürettiği helal para, İsrailli Yeni Nazilerin elinde bombaya dönüşüp bölgeyi ceset deposuna dönüştürmüş… Bundan en küçük bir rahatsızlık duymuyor! İkili anlaşmaları gözden geçirelim bile demiyor! Onun yerine İsrail’in işgal ettiği topraklara işgal gücü olarak gitmeye gönüllü davranıyor! Ne kadar hisli… Ne kadar insani… Ve ne kadar da imani bir durum! Burada İsrail’e katil diyenleri coplayacaksın! Yanan kavrulan halkların çığlıklarına kulaklarını kapatıp kılını oynatmayacaksın… Ama Amerika, İsrail bir el işareti yapınca, İsrail’in bekçiliği için hemen harekete geçeceksin! Orada ne yapılacak? Lübnanlıların topraklarına Lübnanlılar girmesin diye… İşgal kuvvetliği yapılacak! Amerikan İsrail taşeronluğu imanlı idareye hayırlı olsun!
-
YOKSUL HALK YİNE ENFLASYONA YENİK DÜŞTÜ
DİSK/Birleşik Metal İş Sendikası Araştırma Dairesi gelir ve harcama gruplarına göre enflasyon oranlarını açıkladı. * YILLIK ENFLASYON ORTALAMA İÇİN YÜZDE 11,69 OLARAK GERÇEKLEŞİRKEN EN YOKSUL YÜZDE 20 İÇİN YÜZDE 12,53 OLARAK GERÇEKLEŞTİ. * YAZ AYLARINDA GIDA FİYATLARINDAKİ DÜŞÜŞLE BİRAZ OLSUN SOLUK ALMAYA ÇALIŞAN YOKSULLAR, GIDA FİYATLARINDAKİ % 1,41’LİK ARTIŞLA ŞOK OLDU. * TEMMUZ AYI YOKSUL İÇİN YIKIM AYI OLDU. YOKSULUN ENFLASYONU YÜZDE 1,05 OLARAK GERÇEKLEŞTİ. * HEDEFLENEN ENFLASYONA GÖRE YAPILAN ÜCRET ARTIŞLARI ŞİMDİDEN ERİMEYE BAŞLADI. YIL SONU ERİME ORANININ YÜZDE 5 OLMASI BEKLENİYOR * GELİRİ VE DÜZENLİ İŞİ OLMAYAN YOKSULLAR İSE ENFLASYON ORANINDA YOKSULLAŞMAYA DEVAM EDİYOR * ENFLASYON HESAPLAMASINDA KULLANILAN HARCAMA GRUBU AĞIRLIKLARI İLE HALKIN TÜKETİM HARCAMALARI ARASINDA UYUMSUZLUK VAR BU DA ENFLASYONU DÜŞÜK GÖSTERİYOR Türkiye İstatistik Kurumu her ay Tüketici Fiyat Endeksindeki değişimleri kamuoyuna açıklamaktadır. Açıklanan rakamlar Türkiye geneline göre ortalama olarak belirlenmektedir. Buna karşın bilindiği gibi enflasyon oranları yaşanılan il, gelir düzeyi ve gelir getirici faaliyete göre farklılık gösterebilmektedir. Sendikamız farklı gelir grupları ve harcama düzeylerine göre enflasyon verilerinin belirlenmesini bir ihtiyaç olarak değerlendirmektedir. Bu çerçevede gelir gruplarına göre enflasyon oranları, TÜİK 2004 yılı Hanehalkı Tüketim ve Gelir Araştırması harcama kalıpları ile TÜFE verileri esas alınarak, sendikamız araştırma birimi tarafından tespit edilmiş ve kamuoyunun bilgisine sunulmuştur. Şüphesiz resmi olarak açıklanan enflasyon rakamlarının ne kadar gerçeği yansıttığı tartışmalıdır. Sendikamızın yaptığı bu çalışma da söz konusu resmi rakamlar üzerinden hesaplanmıştır. Dolayısıyla araştırmanın gerçekliği TÜİK verilerinin gerçekliği oranındadır. YOKSUL YİNE ENFLASYONA YENİK DİSK Birleşik Metal İşçileri Sendikası (Birleşik Metal-İş) Araştırma Dairesi gelir ve harcama gruplarına göre enflasyon oranlarını açıkladı. Türkiye İstatistik Kurumu Tüketici Fiyat Endeksi ve 2004 yılı Hane Halkı Tüketim anketi sonuçları üzerinden yapılan hesaplamaya göre Geçen yılın temmuz ayından bu yana enflasyon en yoksul 20’lik dilim için yüzde 12,53'ü bulurken, en zengin dilim için yüzde 11,79 olarak gerçekleşti. TÜFE yıl başından bu yana en fakir yüzde 20'lik dilim için yüzde 5,8 olarak gerçekleşirken, en zengin yüzde 20'lik dilim için yüzde 6,24 düzeyine yükseldi. Temmuz ayında ise enflasyon yükü yine yoksulun üzerine yıkıldı. TÜFE bir önceki aya göre en yoksul yüzde 20 için yüzde 1,05 olarak gerçekleşirken, en zengin yüzde 20 için yüzde 1,01 oldu. GIDA BELİRLEYİCİ OLDU Araştırmaya göre gelir gruplarına göre enflasyon, en yoksuldan en zengine sırasıyla, bir önceki yılın temmuz ayına göre yüzde 12,53, 12,32, 12,23, 12,11, 11,79 oranında arttı. yaz nedeniyle gıdada beklenen düşüşün gerçekleşmemesi, rahatlama beklentisindeki yoksul için yıkım oldu. Buna göre temmuz ayı için enflasyon bir önceki aya nazaran sırasıyla yüzde 1,05, 1,02, 1,03, 1,01, 1,01 olarak gerçekleşti. Araştırmaya göre yıl başından bu yana oranlar ise sırası ile yüzde 5,8, 5,81, 5,91, 6,03, 6,24 oldu. ENFLASYON HESAPLAMASINDA HALKIN TÜKETİM TERCİHLERİ DİKKATE ALINMIYOR Birleşik Metal İş Araştırma Dairesi, araştırmaya yönelik bilgi verirken enflasyon için belirlenen harcama grubu ağırlıklarının, halkın tüketim tercihleri ile uyuşmadığına dikkat çekerek, özellikle konut harcamalarının oranının düşük alınmasının enflasyon verilerini düşük gösterdiğini ifade etti. Enflasyon hesaplanmasında kullanılan ağırlıklarda konut harcamalarının payı yüzde 16,29 iken, 2004 yılı harcama kalıbına göre yüzde 29,1. GELİR GRUPLARI ARASINDAKİ FARK HARCAMADAN KAYNAKLANIYOR Yapılan açıklamada, gelir gruplarına göre enflasyon farkının, gelir düzeyine göre tüketim tercihlerindeki değişimden kaynaklandığı belirtilerek şu ifadelere yer verildi: "2004 yılı Hanehalkı Harcama ve Gelir Anketi sonuçlarına göre en zengin yüzde 20'lik dilimin, en yoksul yüzde 20'ye göre harcamalarının payı eğitimde 6 kat, eğlence, kültür ve ulaşımda 3 kat, lokanta ve oteller için 2 kat daha fazladır. Buna karşın gıda harcamalarında en zengin yüzde 20, en yoksul yüzde 20'nin oransal olarak yüzde 40'ı kadar harcama yapmaktadır. Dolayısıyla gıda ürünlerinde gerçekleşen bir artış en yoksul yüzde 20'nin enflasyonunu daha çok etkilemektedir. Benzer bir biçimde eğitim, eğlence, kültür vb. Hizmetlerin fiyatlarında yaşanan artış en zengin yüzde 20 açısından daha önemli görünmektedir." HALKIN GELİRİNE KAYIP OLARAK YANSIYOR Birleşik Metal İş Sendikası Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada, fiyat artışlarındaki azalmanın ücret artışlarını da baskı altında tutuğu bu yüzden emekçiler ve yoksullar açısından enflasyon oranlarındaki düşüşün değil, gerçek ücretlerdeki azalmanın önemli olduğu belirtildi. Reel ücretler gerilerken enflasyondaki düşüşün çalışanlar açısından hiçbir anlamının olmadığının ifade edildiği açıklamada, temmuz ayı enflasyonu ile yıl başında hedeflenen enflasyon arasındaki farkın yüzde 5’lere ulaştığına dikkat çekilerek bu farkın halkın gelirine kayıp olarak yansıyacağı vurgulandı. DİSK/Birleşik Metal İş Sendikası Araştırma Dairesi
-
YOKSULLUK KADER MİDİR? KAYNAK DAĞILIMINDAKİ ADALETSİZLİK MİDİR?
Yoksulluk kaynak dağılımındaki çarpıklığın ve adaletsizliğin sonucudur.
-
ASIL VATAN HAİNİ KİMDİR?
Milli mukaddesatçıydı Enver Abi En Türkçü, en milliyetçi yazıları onun gazetesinde görmek mümkündü. Bir de mukaddesatçı tarafı vardı ki... Gazetesinde değme hocalar. Televizyonunda hutbeler... Bayrak her zaman elde, hani maazallah düşer falan diye yere... Abimiz devamlı surette nöbette! Ey cemaati müslim! Enver Abi’yi nasıl bilirdiniz? Milli mukaddesatçı...Türk İslam sentezcisi. Al satçı! Finansçılık yapmışlığı da vardı! Faiz haramdır diye, kâr ortaklığı esaslı para toplama işine de daldı! Malum, adı faiz olunca günah oluyor, ama kâr ortaklığı adı altında aynı para alınınca sevap! Parayı topladılar. Kâr paylarını dağıttılar. Sonra daha çok topladılar. Bir gün kapıya kilidi vurdular. Fakat o sırada Enver Abi’miz, televizyon kanalı için şarkıcı hanımlarla milyarlık anlaşmalar imzalıyor... Nezaket sahibi bir adam olduğundan, Sibel Abla’mıza, Kadırgalı Seda’ya helikopterle baklava servisi yapıyor... Baklavaları mübarek elceğizleriyle yediriyordu. Sonra dönüyor, hatim indirip bayrak ezan dersleri veriyordu! Şimdi bu saygıdeğer milli mukaddesatçı, Türk İslam sentezcisi Enver Abi, televizyonunu Amerikalı medya şeytanı Rupert Murdoch’a satıverdi! Böylece Avustralya kökenli, önce İngiliz, sonra Amerikalı olan medya şeytanı Murdoch, en milliyetçi kapıdan Türk basın semalarına dolaysız bir biçimde dalıverdi! Ki, Murdoch deyince beş saat düşüneceksin. Sonra dönüp bir onbeş saat daha düşüneceksin. O medyada tam bir tekeli temsil ediyor. Amerika’dan İngiltere’ye... İtalya’dan Çin’e kadar medya yoluyla girmediği yer kalmıyor. Bush’un en yakın dostudur. Thatcher’dan sonra Blair’le anlaşmış, onun başa gelmesinde önemli bir rol oynamıştır. Irak işgalinin en büyük propagandacısı... Katliam cazgırı... Gerçekleri yalanla değiştiren bir sahtekar ustasıdır o! Ki, eğer yalan abidesi dikilecekse günün birinde, hiç kuşkunuz olmasın, onun heykeli dikilecektir! Şimdi belki şöyle düşünülecektir. Bizim memleket medyası ağırlıklı olarak Amerikancılardan oluşmuyor mu? Murdoch’un piyasaya girmesiyle bu hiç de aynı şey değildir. Elinin nerelere uzanacağı çok yakında daha somut görülecektir. Ama peki, milli mukaddesatçı... Türk İslam sentezcisi... Işıklar saçan Enver Abi’ye ne demelidir? Milliyetçilik kaç dolar etmektedir? Mukaddesatçılığın piyasa değeri nedir Enver Abi?
-
İNSANCA BİR YAŞAM HERKESİN HAKKIDIR.
Kendisine İNSAN diyen herkesi, savaşı, sömürüyü, işgali, işkenceyi, insanlık dışılığı önlemye ve eşitliğin adaletin, demokrasinin tesis edilmesi için insanca yaşam mücadelesine çağırıyorum.
SeDatsan
Φ Üyeler
-
Katılım
-
Son Ziyaret