Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

 

Benim kanıtım Tarihin kendisi...

 

Yaşamın kendisi...

 

Devinimin kendisi...

 

Bakın,

Kur'an-ı defalarca okudum.

Saygı da duyuyorum...

 

Ancak koskoca var oluşta ve tarihteki bunca birikime bakınca sadece Kur'an-a sabitlenip kalmak mantıksız geliyor.

 

Çünkü bugün saygı duyduğumuz o isimlerde böyle yapmamışlar zaten...

Saygı duymuşlar hatta Kur'andan yola çıkmışlar,

Lakin kısırlaşmamışlar...

Bugün Gazzali'nin felsefesi Geri Kalmış İslam Ülkelerinde benimsenirken,

Diğer isimlerin Felsefeleri dünyanın her yerinde huzur arayan herkesçe benimsenebilmekte en azından kabul edilebilmektedir...

 

Saygılarımla...

 

 

Size bende yasantimdan bir cok ornek verebilirim. Ama buna gerek duymuyorum belki ileride,!!!sizler kur'an i devalarca okudum dediniz ve bisey anlamdiniz oyle mi, size gore, eskimis heee ama su gercekleri goz ardi ediyorsunuz.Gunes bir ayettir,Ay bir ayettir,su bir ayettir , hava bir ayettir sen hic ! bir gun kendine vaya bir arkadsina ya bu gunes,bu su ,bu ay eskidi artik dedin mi kuran hepsine birden onlar bizim ayetlerimizdir diyor sende kurani devalarca okudum diyorsun ve anlamadigini belirtiyorsun sende benim 7 yasindaki ogulm kadar ****** yok mus!!! ******

Alemde görünen şu nakışlar, şu cilveler bütün isimleri kudsiyye ve cemile olan Celal sahibi Cemil bir Zatın tazelenen sanatlarıdır, tahavvül eden nakışlarıdır. Hikmetle değişen mühürleridir...

Meyveler, güzel tad, koku ve şekilleriyle iştahımızı açıp, kendilerini müşterilerine feda ediyorlar. Ta ki, nebati hayat mertebesinden hayvani hayat mertebesine terakki etsinler."

 

Ey iman sahipleri! Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu insanların mallarını haksızlıkla yerler ve Allah yolundan da geri çevirirler…

9 Tevbe Suresi 34

Din adamı diye, dindar diye ortaya çıkan ***** ve gözünü para hırsı bürümüş dinci (!) insanlardan kendimizi korumalıyız. Bunu yapmamız dini güvenilir kaynak olan Kuran'dan öğrenmekle, din adına söylenenlerin Kuran'dan dayanağını aramakla mümkün olabilir. Kuran'ı rehber yapmak, hem hurafelerden kurtulmanın, hem de dini gerçek şekliyle öğrenmenin olmazsa olmaz şartıdır.

Gönderi tarihi:
Sayın Boşig;güçlü bilgi birikiminiz ve yerinde tesbitleriniz için size

teşekkürler,ben olayı özet olarak arkadaşların anlayabileceği

en sade dille açıklamaya çalıştım diğer mesajlarımda.Ama tüm bu söylediklerimiz

sağduyusu hezeyana uğratılmış,tarikatların pençesine düşmüş gençlik için

malesef geçersiz,duymayacaklardır,anlamayacaklardır yine de emek verip

yazmışsınız.

Sayın Lucas,

Hep söylerim sizinle yakın şeyler düşünüyoruz sadece versiyonlarımız farklı :)

Sizde emek veriyorsunuz değil mi?

Belki anlarlar diye...

Belki anlarlar işte

Sağolun...

Size bende yasantimdan bir cok ornek verebilirim. Ama buna gerek duymuyorum belki ileride,!!!sizler kur'an i devalarca okudum dediniz ve bisey anlamdiniz oyle mi, size gore, eskimis heee ama su gercekleri goz ardi ediyorsunuz.Gunes bir ayettir,Ay bir ayettir,su bir ayettir , hava bir ayettir sen hic ! bir gun kendine vaya bir arkadsina ya bu gunes,bu su ,bu ay eskidi artik dedin mi kuran hepsine birden onlar bizim ayetlerimizdir diyor sende kurani devalarca okudum diyorsun ve anlamadigini belirtiyorsun

Sayın Sevket63...

Kur'an-ı okudum ve sizin anladığınızdan belki de daha iyi anladım.

Öyle ki cevaplarım hakaret değil "Bilgi" içeriyor diye düşünüyorum.

Verdiğiniz örnek "Tarih Bilimi"ne aykırı bir örnektir.

Kur'an ile "Güneş"i ya da "Ay"ı nasıl aynı kefeye koydunuz anlamadım...

 

Her neyse,

Önceki iletimde yazdıklarım açık ve nettir.

sende benim 7 yasindaki ogulm kadar BASIRET yok mus!!! YAZIK kucuk bir insan yavrusunun anladigini anlayamiyorsunuz veya isinize gelmiyor coook yazik

Yaptığınız bu hakareti kınamıyorum ve cezalandırılmasını/uyarılmanızı istemiyorum.

Yönetimden tek bir isteğim var sadece, eğer sizin asıl iletinizdeki ilgili hakareti silse dahi bu alıntıladığım iletimdeki o hakaretinizi silmemesi...

Öyle ki hazmedemediğinizde bazı şeyleri iç yüzünüzde olanı nasıl dışa vurabildiğinizin örneklemesi olarak kalsın.

Alemde görünen şu nakışlar, şu cilveler bütün isimleri kudsiyye ve cemile olan Celal sahibi Cemil bir Zatın tazelenen sanatlarıdır, tahavvül eden nakışlarıdır. Hikmetle değişen mühürleridir...

Meyveler, güzel tad, koku ve şekilleriyle iştahımızı açıp, kendilerini müşterilerine feda ediyorlar. Ta ki, nebati hayat mertebesinden hayvani hayat mertebesine terakki etsinler."

Sayın Sevket63...

Heyecanınızı, Hezeyanınızı anladığım gibi aynen anlıyorum...

Bakın, ömür boyunca "Klasik Koşullanma" ile zihninize çakılan "Tanrı" kavramı ne yazık ki sandığınız gibi değildir.

Tek hareket noktanız Gazzalidir ve bugün İslam dünyasının çoğunluğu nedense sadece onu kaynak alırlar.

Oysa gidin bakın diğerleri neler demişler.

Okumaya cesaret edemezsiniz...

Eminim ki edemezsiniz...

Çünkü korkarsınız, iddia ediyorum...

Sevdiğinizi söyleyeceğinizi bildiğim Yunus'un "Tanrı" anlayışını,

Sevdiğinizi söyleyeceğinizi bildiğim Mevlana'nın "Tanrı" anlayışını,

Sevdiğinizi söyleyeceğinizi bildiğim Farabi'nin "Tanrı" anlayışını,

Sevdiğinizi söyleyeceğinizi bildiğim İbn-i Sina'nın "Tanrı" anlayışını,

Sevdiğinizi söyleyeceğinizi bildiğim İbn-i Rüşd'ün "Tanrı" anlayışını,

Sevdiğinizi söyleyeceğinizi bildiğin Ahmed Yesevi'nin "Tanrı" anlayışını bir kere bile okusanız korkarsınız...

 

Çünkü onlarda "Madde"nin "Ebedi" ve "Tanrı'nın Madde'de Olduğunu" söylerler ve benimserler.

Aristo ve Eflatun'dan hareket ederler.

Ve dönemlerindeki hiç kimse de bunlara "Basiretsizsiniz" dememişlerdir.

Hatta bugüne kadar adları "İslam Alimi" olarak gelmiştir.

 

Siz tutarsızlığı ayan beyan ortada olan o bilmez Gazzali'nin peşinden sürüklenebilirsiniz.

Benim için "Din" kavramı pek bir anlam ifade etmiyor, çünkü toplumsal yapıların "Din" temelli olmadığını ve dinlerin toplumsal hükümlerinin artık geride kaldığını çok iyi biliyorum ve görüyorum.

Ben sadece bir "İnanç" sahibiyim ve bunu kendi içimde yaşıyorum.

Tek derdim de gerçek dünya ile tutarlı olabilmek.

Bunun tek yolu da Madde'yi kabullenebilmek.

O yüzden derim hep;

"Madde'nin Ezeli olduğunu benimsediğim an kabul ettiğim her şey bir anda çürür..."

Din adamı diye, dindar diye ortaya çıkan cahil ve gözünü para hırsı bürümüş dinci (!) insanlardan kendimizi korumalıyız. Bunu yapmamız dini güvenilir kaynak olan Kuran'dan öğrenmekle, din adına söylenenlerin Kuran'dan dayanağını aramakla mümkün olabilir. Kuran'ı rehber yapmak, hem hurafelerden kurtulmanın, hem de dini gerçek şekliyle öğrenmenin olmazsa olmaz şartıdır.

Ya ne söylediğini göremediğiniz Kur'an-ı kaç kere okusanız fayda edecek size?

Hala hangi yargısının nereye ait olduğunu bilmiyorsunuz?

Ya açık açık bellidir...

Toplumsal ayetler o dönemin Araplarını ıslah etmek için ortaya çıkmıştır...

Ya bunun için fazladan başka bir yere bakmaya gerek yoktur.

Açın Kur'an ayetlerinin nerede ve ne zaman indiğini gösteren bir gösterge/kılavuz'a ya da google elinizin altında işte, arayın ve bulun...

Sadece o ana aittirler, o dönem için inmişlerdir.

Bunun başka bir açıklaması yoktur kesinlikle...

 

Her neyse,

Sanıyorum sayın Lucas haklı...

Pek bir şey göreceğinizi sanmıyorum...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:

 

Her neyse,

Sanıyorum sayın Lucas haklı...

Pek bir şey göreceğinizi sanmıyorum...

 

Saygılarımla...

 

Şu ayetler müslümanları ne güzel tarif ediyor.

 

Bakara 18 Onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple onlar geri dönemezler

 

Yunus 42 Onlardan seni dinleyenler vardır. Fakat sağırlara -üstelik akılları da ermiyorsa- sen mi duyuracaksın?

 

Enfal 22 Şüphesiz Allah katında hayvanların en kötüsü, düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir.

 

Neml 80 Bil ki sen ölülere işittiremezsin, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da duyuramazsın

 

:)

Gönderi tarihi:
Sevdiğinizi söyleyeceğinizi bildiğim Yunus'un "Tanrı" anlayışını,

Sevdiğinizi söyleyeceğinizi bildiğim Mevlana'nın "Tanrı" anlayışını,

Sevdiğinizi söyleyeceğinizi bildiğim Farabi'nin "Tanrı" anlayışını,

Sevdiğinizi söyleyeceğinizi bildiğim İbn-i Sina'nın "Tanrı" anlayışını,

Sevdiğinizi söyleyeceğinizi bildiğim İbn-i Rüşd'ün "Tanrı" anlayışını,

Sevdiğinizi söyleyeceğinizi bildiğin Ahmed Yesevi'nin "Tanrı" anlayışını bir kere bile okusanız korkarsınız...

 

Çünkü onlarda "Madde"nin "Ebedi" ve "Tanrı'nın Madde'de Olduğunu" söylerler ve benimserler.

Aristo ve Eflatun'dan hareket ederler.

[/b][/size][/font]

 

Bu görüşünüze katılmıyorum;maddenin ebediliğini ön plana çıkaran insanlar oldukarını düşünmüyorum;sizin burada tam olarak ne kastetiğinizi bilmiyorum ama kullandığınız isimler dünyanın ahiretin tarlası olduğunu anlayıp insanlara İslam ışığını ve ilmini yansıtmaya çalışmış insanlardır;etkilendikleri isimlerle kalmadıklarını da özellikle okuduğum Farabi açısından söyleyebilirim;aynı şekilde Mevlana ve Yunusu'un katıksız sevgisi de maddi bir Tanrı anlayışına karşıymış izlenimi uyandırmadı bende;aksine özellikle Farabi o dönemin ilmi birikimi ve Platon'un daha bir İslam'i yorumuyla bende kendi inanç sistemime güvenme duygusunu aşılamıştır, yani sizin dediğiniz anlamda değil de gayet İslami anlamda olan inancıma katkıları büyük olmuştur...

 

Sonuç olarak yine yorum farkına çıkıyoruz galiba;bugün bir çok birey de zaten en azından Mevlana ve Yunus görüşüyle tanışmıştır ve ben etrafımda onları sizin gibi değerlendirip,iddia ettiğiniz gibi korkanını görmedim...

 

:zorro:

Gönderi tarihi:
Bu görüşünüze katılmıyorum;maddenin ebediliğini ön plana çıkaran insanlar oldukarını düşünmüyorum;

Sizin ne düşündüğünüz önemli değil Sayın ali0_1...

Her zaman söylerim;

İnsanları siz tanımlamayın, bırakın o insanlar kendilerini tanımlasınlar...

 

Mesela İbn-i Rüşd'ü ele alalım o zaman...

Sizin "Sanmanızdan" öte İbn-i Rüşt "Tekrar Dirilmeye" İmani olarak inanmaktadır fakat Felsefe olarak bunu mümkün görmemektedir. Maddenin Tanrı'nın var olmasının kaçınılmaz zorunluluğu ve sonucu olarak görür. Yani Madde bitecek "Yoktan Yaratıldığı" gibi "Yok Edilebilse" idi eğer "Tanrı"da yok olurdu... Çünk artık o "Tanrı"lık vasfını yitirmiş olurdu...

 

Yunus Emre ya da Mevlana'da bunu söylemişlerdir.

Lakin bakın şuna dikkat edin;

Bu insanlarda "Giz/Sır" önemlidir.

Düşündüklerini aleni açığa vurmazlar.

İma ederler.

En dışa vuran Hallac-ı Mansur ve Nesimi, Şeyh Bedrettin olmuştur ki onlarda idam edilmişlerdir.

Diğerleri onları tasdiklemekte geri kalmamışlardır.

 

sizin burada tam olarak ne kastetiğinizi bilmiyorum ama kullandığınız isimler dünyanın ahiretin tarlası olduğunu anlayıp insanlara İslam ışığını ve ilmini yansıtmaya çalışmış insanlardır;etkilendikleri isimlerle kalmadıklarını da özellikle okuduğum Farabi açısından söyleyebilirim;aynı şekilde Mevlana ve Yunusu'un katıksız sevgisi de maddi bir Tanrı anlayışına karşıymış izlenimi uyandırmadı bende;aksine özellikle Farabi o dönemin ilmi birikimi ve Platon'un daha bir İslam'i yorumuyla bende kendi inanç sistemime güvenme duygusunu aşılamıştır, yani sizin dediğiniz anlamda değil de gayet İslami anlamda olan inancıma katkıları büyük olmuştur...

Ben İslamdan nefret ettiğimi söylemedim ki?

Bugün anladığımız manada "Kader" "Cennet" "Cehennem" "Tanrı" "Ezel-Ebed" anlayışınızda bir değişikliğe yol açmadıysa eğer Farabi ya da Mevlana, Yunus falan pektebir yararı olmamış demektir.

Onların sevgilerinin kaynağı "Doğaya duyulan romantik bir sevgi" değildir.

Onlar her şeyi "Tanrı" olduğu için severler.

Çünkü aynı zamanda Tanrı'nın kendisi "Sevgi"dirde...

Mesela Budistleri ele alın...

Böcekleri niye öldürmezler?

Kendileri ile bir tutarlar varlıklarının değerini...

Yaşamın değerli olmasından dolayı severler...

İşte o insanlarda her şeyi bu yüzden severler.

Kendilerine yönelmişler ve kendileri ile birlikte her şeyin özünde "Tanrı"nın olduğunu anlamışlardır...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:

Sizin ne düşündüğünüz önemli değil Sayın ali0_1...

Her zaman söylerim;

İnsanları siz tanımlamayın, bırakın o insanlar kendilerini tanımlasınlar...

 

Mesela İbn-i Rüşd'ü ele alalım o zaman...

Sizin "Sanmanızdan" öte İbn-i Rüşt "Tekrar Dirilmeye" İmani olarak inanmaktadır fakat Felsefe olarak bunu mümkün görmemektedir. Maddenin Tanrı'nın var olmasının kaçınılmaz zorunluluğu ve sonucu olarak görür. Yani Madde bitecek "Yoktan Yaratıldığı" gibi "Yok Edilebilse" idi eğer "Tanrı"da yok olurdu... Çünk artık o "Tanrı"lık vasfını yitirmiş olurdu...

 

Yunus Emre ya da Mevlana'da bunu söylemişlerdir.

Lakin bakın şuna dikkat edin;

Bu insanlarda "Giz/Sır" önemlidir.

Düşündüklerini aleni açığa vurmazlar.

İma ederler.

En dışa vuran Hallac-ı Mansur ve Nesimi, Şeyh Bedrettin olmuştur ki onlarda idam edilmişlerdir.

Diğerleri onları tasdiklemekte geri kalmamışlardır.

 

 

[/b][/size][/font]

 

İyi de bu lafları söyleyecekseniz bana karşı;onların kurduğu cümleleri getireceksiniz;biz de bakacağız acaba gerçekten sizin anladığınızı mı anlıyoruz diye...

 

Felsefe tabanlı konuşmaya çalışıp felsefede öznelliği unutmanız sorun gibi gözüküyor...

 

Çok afedersiniz ama senin düşündüğün önemli değil deyip kendi yorumunuzu bana getirmeniz ne kadar etik acaba???

 

 

:zorro:

 

-http://www.geocities.com/felsefem/akademik/ibn_rusd_a.htm- Bir yazı!!!

 

Mesela bu yazı:google a yazar yazmaz karşınıza çıkıyor;okuduğumuzda üzerinde biraz fazlaca düşünülmüş olan ve kesinliğe ulaşılamayacağı açık konuları görebiliriz...

 

:zorro:

Gönderi tarihi:
-http://www.geocities.com/felsefem/akademik/ibn_rusd_a.htm- Bir yazı!!!

 

Mesela bu yazı:google a yazar yazmaz karşınıza çıkıyor;okuduğumuzda üzerinde biraz fazlaca düşünülmüş olan ve kesinliğe ulaşılamayacağı açık konuları görebiliriz...

 

:zorro:

 

 

Helal, arkadaslar zaten Allahi'in verdigi akli nerde ve nasil kulanacaklarini bilmiyorlar islamiyetin bir akil/nakil/uygulama/degerlendirme dini oldugunu ,Bir bilgiyi veya birseyi arastirmada' kesinliklen inanma ma dini oldugunu arkadaslar pek farkedememisler ne yazik gorunur o kine bazi ateist arkadaslar cok basit gordukleri dinin gercekten kiyisinda dolasmaktan yorulmuslar yakin da hepsi teker teker dusecekti icine eminm !

 

Saygilar ali0_1

Gönderi tarihi:
Helal, arkadaslar zaten Allahi'in verdigi akli nerde ve nasil kulanacaklarini bilmiyorlar

Sizin biliyor olmanız tüm insanlığı aydınlatmaya yetiyor olmalı!?

 

Neyse...

 

Bakınız,

İnternette bir çok sitede bulabilirsiniz bu insanlara dair bilgileri.

Lakin nasıl ki "Evrim" yazdığınızda karşınıza sırf "H.Y." kaynaklı siteler çıkıyor,

Bu insanların yazdığımızda da ne yazık ki onları "Gazzali"nin felsefesi ile uzlaştırmaya çalışan kaynaklar çıkıyor.

Hepsini teker teker alıntılamaya lüzum bile yok ve söylenilen yazıdan öncendendir haberdarım, bilmeden bir şey yazmam buraya.

 

Sadece şunu söylemek istiyorum:

"İnsan küçük bir Alem, Alem büyük bir kainattır..."

"Tanrı insanı kendi suretinde yaratmıştır..."

 

Belki farkedersiniz...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:

 

Bakınız,

İnternette bir çok sitede bulabilirsiniz bu insanlara dair bilgileri.

Lakin nasıl ki "Evrim" yazdığınızda karşınıza sırf "H.Y." kaynaklı siteler çıkıyor,

Bu insanların yazdığımızda da ne yazık ki onları "Gazzali"nin felsefesi ile uzlaştırmaya çalışan kaynaklar çıkıyor.

Hepsini teker teker alıntılamaya lüzum bile yok ve söylenilen yazıdan öncendendir haberdarım, bilmeden bir şey yazmam buraya.

 

 

Pardon ama bu söz gösterdiğim adrese mi???

 

Çünkü ben size doğrudan karşı olan bi şey göremediğim gibi aynı zamanda bu işleri "onların sözüne" bırakma eyleminizi yanıtlamak ve "siz kendisiyle oturup konuştunuz da ondan mı bana öyle bir hitap kullandınız" demek istedim daha çok;işi niye H.Y'lere getirdiniz acaba???

 

İstiyorsanız siz de yeni bir şeyler bulun;üzerinde konuşalım "hoş" biçimde;bu tür ifadelere gerek yok...

 

bilmeden bir şey yazmam buraya.

 

Bu olgun cümlenizi de yürekten kutluyorum;her babayiğidin harcı değil bu söz;hele forum ortamında görmek gerçekten çok zor...

 

 

Saygılar...

:zorro:

Gönderi tarihi:

Vahdet-i Vücut meselesinde yaradanı maddeyle ilişkilendirip Allah'ın sıfatlarını ve iradesini yok sayan, teklik kavramından bir nevi Allah yoktur mantığına gitmeye çalışan, maddeye düşünme vasfı yükleyip Allah'ın tecellilerini Allah'ın kendisi sayan ve bu argümanlarına delil olsun diye aslında hiçte alakası olmamasına rağmen, Yunus'u, Hacı Bektaş-ı Veliyi, Mevlanayı örnek göstermeye çalışanlara, o örnekleme yaptıkları büyükler Allah, Peygamber ve Kur'an-ı Kerim hakında neler söylemişler kısa kısa yazacağım..

 

Yunus Emre var yarına

Koma bugünü yarına

Yarin Hakk'ın divanına

Çıkam Allah deyu deyu

Yunus Emre..

 

Cennet dedikleri ne ki bir kaç köşkle birkaç huri

İsteyene ver onları bana seni gerek seni

Yunus-durur benim adım gün geçtikce artar ödüm

İki cihanda maksudum bana seni gerek seni

Yunus Emre..

 

Haktan gelen şerbeti içtik elhamdulillah

Şol kudret denizini geçtik elhamdulillah

Şol karşıki dağları meşeleri bağları

Sağlık safalık ile aştık elhamdulillah

Yunus Emre..

 

 

 

Ben yaşadıkça Kur'an'ın bendesiyim

Ben Hz.Muhammed'in ayağının tozuyum

Biri benden bundan başkasını naklederse

Ondan da bizarım, o sözden de bizarım, şikayetçiyim...

Hz.Mevlana

 

Biz Allah'in sayesiyiz, Mustafa'nin nurundaniz.

Sedef içine damlamis çok kiymetli bir inciyiz.

Herkes suret gözüyle bizi nereden görecek?

Biz Kibriya'nin su ve balçik içinde belirmis nuruyuz."

Hz. Mevlana..

 

Mesnevi'sinde; "Bizim Rabbimiz "Secde et ki, Allah'in yakinlarindan olasin" buyurmustur. Bizim bedenlerimizin secdesi ruhlarimizin Allah'a yaklasmasina sebeptir." Diyen Mevlana, Allah sevgisini yalniz fikir ve mana olarak kabullenmez, üzerine farz olan ibadetleri askla ifa ederdi..

 

 

 

Hacı Bektaş-ı Veliye gelince, Makalat dında Arapça bir eseri vardır ve Türkçeye çevrilmiştir başta n sona islam şurundan imandan bahseder...

Lütfen her hangi bir arama motoruna makalat yazın ve okuyun..

 

Evet arkadaşlar bu işin sana göresi bana göresi olmaz, kaynakları açarız hep birlikte görürüz..

Hz. Mevlanayı, Yunus Emreyi ve Hacı Bektaş-ı Veliyi çok iyi biliyoruz buraya kısa kısa bir şeyler yazdım eğer bu büyükler hakkında özel topic açarsanız çok daha uzun yazılar yazarız, eğer bu üç büyük ismi İslam dairesi dışında gören arkadaşlarımız varsa lütfen bunu delillendirsinler öyle slogan iddalar gerçekleri yansıtmaz..

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:

Bu tarikat edeplerine devamım sırasında,zahir ismine mazhar olam şerefine erdim hemde tam manası ile. Her şeyden ayrı bir manada... Okadarki, bütün eşyada bu tecelliyi gördüm. ÖZELLİKLE KADINLARIN KİSVESİNDE...Hatta ayrı ayrı her

organlarında.Bu taifeye okadar tiryaki oldumki anlatamam. Bu tiryakilik işinde muzdarip bir duruma düştüm

Bu öyle bir zuhurudurki (tanrının) yalnız bu mahalde olmuştur. Bir başka mahalde meydana geldiği olmamıştır. Ne letaif hususiyetleri arasında,ne acayip muhassenatı

meyanında gördüm.Mazharların hiç birisinde asla böyle zuhur olmamıştır.

Hasılı su gibi eridim, bu kadınların elinde eriyip aktım

(Ahmed el faruki. Mektubat. 1.mektup.Mütercim Abdulkadir akçiçek)

 

BU adam müslümanmı evet ise neden boşşge kızıyorsun ? Boşigin dediği ile ne farkı var?

 

 

Aynı kitaptan alıntıya devam

 

''Sormuşsunuzki;

Salik kafir olmadıkça müslüman olamaz, kardeşinin başını kesmedikçe müslüman olamaz, anası ile evlenmadikçe müslüman olamaz.

Söylediği bu cümlelerden muradı nedir

Bilesinki

Burada küfürden murad, tarikat küfrüdür. bu dahi cem mertebesinden ibarettir.O cem mertebesi dahi, kapanma yeri, İslamın güzelliği ile, küfrün çirkinliği arasında imtiyazın olmaması makamıdır.(makamınız batsın) Hatta islam nasıl güzel görülüyorsa, küfür dahi aynı şekilde güzel bulunmaktadır. Biri HADİ biri MUDİLL isminin mazharı görülmektadir. Bunların her birinden bol hazza nail olunmakta ve her ikisinden lezzet alınmaktadır.(öööğğğ)

Burada anlatılan o küfürdürki, hüseyin b mansur hallac ondan şöyle haber vermiş, onda olmuş ve onun üzerine ölmüştür.(la,netullahi aleyh)

Küfrettim Allahın dinineki, küfür vaciptir

Bence amma, müslümanların katında kabihtir

Subhan Allahın inayeti ile seyir,cem makamından yukarıya vaki olursa...o zaman ilim cehille içtima eder. Fark ve temyiz dahi zuhur eder.Sekir (ayyaşlık) hali ayıklık haline geçer...İşte o zaman HAKİKİ İSLAM HUSULE GELİR, İMANIN HAKİKATI

DAHİ MÜYESSER OLUR. 445. Mektup

 

Son cümleye iyi dikkat et..Ne zaman ki) allahın dinine küfrederseniz, işte o zaman HAKİKİ İSLAM oluyor.Ama şayet Allahın dinine küfretmezseniz SAHTE İSLAM oluyor.

 

BU adam müslümanmı.Bak sadece iki tane mektuptan örnek verdim.Mektubatu rabbani başta aşağı bu tip yazılarla dolu. Diğer islam büyükleri dediğin yunus emre,mevlananında düşünceleri bundan farkı yok.İstersen onlardanda delil verebilrim.Zaman zaman bir kaç islami cümle söylemiş olmaları onların islamı benimsediklerinden değil, müslümanların tepkilerini almamak içindir.

 

Sedat bey,olardan bahsedereken sadece yunus emre böyle demiş,mevlana şöyle demiş deyip diye geçme. Böyle kaynak olmaz. Hangi kitaptan, hangi eserden aldın onuda bildir.

 

Şİmdi bende bir yığın şeyler yazsam sonrada altına yunus emre diye not düşşem kaynak kabul edermisin?

 

Sedat bey parantezler bana ait değil alıntı yaptığım şahsın kendine ait. Yeni farkettim.Herhalde tasavuufa düşman olmalı ki bu tür cümleler sarfetmiş.

Gönderi tarihi:

-http://burhanisliyen.com/tez/1/degerlendirme.htm- Bir değerlendirme

 

-http://www.kuran-tekrehber.com/2-14.htm]- bir iletide adı geçen şahsın tarikatını da öğrenebilirsiniz;ayrıca bu konuları içeren bir kaynak[/url]

 

-http://www.varliktanveriler.com/new/kitap/islam_seriat/sayfa_12_imanveibadet.htm- Bu da başka bir kaynaktaki yaklaşım[/url]

 

Evet görüyoruz ki bir çok laf sarfedilebiliyor;çeşitli kaynaklar, çeşitli tarikatler;bu tarikatlerin günümze gelişi vs...

 

Bu kaynakların fazlasını da veriyor "google" aslında...

 

Buyrun bu arada Mevlana ve Yunus'dan alıntıları da bekliyoruz...

 

:zorro:

Gönderi tarihi:
-http://burhanisliyen.com/tez/1/degerlendirme.htm- Bir değerlendirme

 

-http://www.kuran-tekrehber.com/2-14.htm]- bir iletide adı geçen şahsın tarikatını da öğrenebilirsiniz;ayrıca bu konuları içeren bir kaynak[/url]

 

-http://www.varliktanveriler.com/new/kitap/islam_seriat/sayfa_12_imanveibadet.htm- Bu da başka bir kaynaktaki yaklaşım[/url]

 

Evet görüyoruz ki bir çok laf sarfedilebiliyor;çeşitli kaynaklar, çeşitli tarikatler;bu tarikatlerin günümze gelişi vs...

 

Bu kaynakların fazlasını da veriyor "google" aslında...

 

Buyrun bu arada Mevlana ve Yunus'dan alıntıları da bekliyoruz...

 

:zorro:

 

 

Arkadaslar bizim islam dusnurlerimizin, Allah ,hz Muahmmed ,kuran-i kerim hakkinda ki goruslerini carptiriyorsunuz buraya onalar hakinda yalan ,yanlis bilgiler koymayin lutfen bizim elimizde olan bilgilerin bir zere miskal fazlasi sizin elinizde yoktur. boyle olmasi kesin oldugu halde nasil olurda bura ya uydurma ,karalama haberler eklersiniz anlam veremiyorum birde cagdas aydin gecinen arkadaslar yok mu pes dogrusu aynen bazi gazeteci gecininen medya kuruluslari gibi elinize gecen ne ban buna anlam veremiyorum hadi o gazeteciler para kazaniyorlar peki sizler bizim herhalde hangi ,yolun yolcusu oldugumuzdan haberimiz yok mus gibi davraniyorsunuz ve bu konuda yaniliyorsunuz onumuze engel cikarmak yerine, buyurn sizde bizim kervana katilin . Unutmayin engeler asilmak icin koyulur.

Gönderi tarihi:

Yunus, Mevlana ve Hacı Bektaş- Veliden naklettiğim yazılar herkes tarafından bilinen yazılar o yüzden kaynak verme ihtiyacı görmedim..

Ama "ben bilmiyorum illa kaynak ver" diyorsan o yazıdan bir paragrafı girersin arama motoruna kaynağı belli olur, zaten yüzlerce sitede bu şiirleri bulmanız mümkündür....

Yukarda İmamm-Rabbani hazretleri hakkındaki veriler yanlış ve iftira dolu..

Gerekli kaynağa -http://www.farukinet.com/mektubat.asp?mektup=001-BURADAN erişebilirsiniz..

Tıpkı çelişki yöntemini buradada uyguluyorsun..

Oysa işin aslı senin yazdığın gibi değil..

Gerçi alıtladığını söylüyorsun ve parantez içindeki yazılar bana ait değil demişsin, durum belli oldu :) bu yazıyı yazan her kimse gerçekten İmam-ı Rabbani düşmanı olsa gerek, çünkü mektup bilinçli cımbızlanmış, daha sonra gelecek olan açıklamalar alıntılanmamış ve bazı kelimeler değiştirilmiş..

Peki sana soruyorum katakuta.. kaynağı görmeden bir başkasının bir foruma yazdığı bu yazıyı direk buraya aktarmak ne kadar tutarlı...?

Verdiğim linkteki 1. mektubu okuyan arkadaşlarımız durumu anlayacaklardır.

Lütfen verdiğim linktegi 1. mektupla, katakutanın alıntıladığı mektubu kıyaslayınız..

 

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:
Vahdet-i Vücut meselesinde yaradanı maddeyle ilişkilendirip Allah'ın sıfatlarını ve iradesini yok sayan, teklik kavramından bir nevi Allah yoktur mantığına gitmeye çalışan, maddeye düşünme vasfı yükleyip Allah'ın tecellilerini Allah'ın kendisi sayan ve bu argümanlarına delil olsun diye aslında hiçte alakası olmamasına rağmen, Yunus'u, Hacı Bektaş-ı Veliyi, Mevlanayı örnek göstermeye çalışanlara, o örnekleme yaptıkları büyükler Allah, Peygamber ve Kur'an-ı Kerim hakında neler söylemişler kısa kısa yazacağım..

 

Evet arkadaşlar bu işin sana göresi bana göresi olmaz, kaynakları açarız hep birlikte görürüz..

Hz. Mevlanayı, Yunus Emreyi ve Hacı Bektaş-ı Veliyi çok iyi biliyoruz buraya kısa kısa bir şeyler yazdım eğer bu büyükler hakkında özel topic açarsanız çok daha uzun yazılar yazarız, eğer bu üç büyük ismi İslam dairesi dışında gören arkadaşlarımız varsa lütfen bunu delillendirsinler öyle slogan iddalar gerçekleri yansıtmaz..

Şimdi Sayın Xlark Tades...

O insanları anlamak öyle dışardan kitaplarını okuyup, söylediklerini almakla olmaaaaaz...

Gireceksin bir aralarına, göreceksin düşüncelerini ve dışavurumlarını...

Ondan sonra anlayacaksın o bahsettikleri "Tanrı/Allah" neymiş, ne değilmiş...

 

Hangi yazısını, ne kadar bilmiş bir üslup ile buraya taşırsanız taşıyın...

O insanlar hiç bir şekilde, "ulaşılmaz" ve "maddeden ayrı" bir "Tanrı" anlayışında değillerdir...

"Tekamül"ün ne demek olduğunu bilmiyorsunuz galiba?

Ya da "La Faila İllallah/Fiilde Fail Allahtır" düşüncesi...

Ya da "Ene'l Hakk"ın manasını...

 

"Ete kemiğe büründüm Yunus deyü göründüm..."

 

"Bir Ben var bende, Benden içerü..."

 

Size ne ifade ediyor bunlar tahmin ediyorum...

 

"Tanrı'nın Şah damarından daha yakın olması insana..."

 

???

 

Söylediklerimin sonuna kadar arkasındayım...

Hangi kitabını kaynak gösterirseniz gösterin, yorumlarının hepsi belirli taraflarca kendilerine uydurulmuş yorumlardır diye düşünüyorum.

Aynen Nursi adlı bilmem kimsenin, söylediklerini güya Mevlana'ya mal etmesi gibi...

Mevlana ile aynı şeyleri düşündüklerini söylediği rivayet edilirdi, çok gülerdim kendisine...

 

Sizin alıntıladığınız sözleri de, benim baktığım açıdan söylediklerimi çürütüyor değildirler ve merak etmeyin saydığınız isimlerin hayranıyımdır, tanırım kendilerini...

 

Bir ara net'te bir yazıya rastlamıştım;

İbn-i Rüşd ile Gazzali'nin çok farklı düşünmedikleri, Rüşd'ün de aslında Gazzali gibi bir Tanrı anlayışında olduğu iddia ediliyordu...

Yani nerede bir isim görülse, ne olursa olsun kendine mal etme prensibi...

 

Her ne ise...

 

Siz o insanların "Aşkın" bir "Tanrı" anlayışında olduklarını düşünebilirsiniz,

Lakin aslen öyle değildir...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:

********************************

Mevlana hakkında birşeyler yazılacaksa Mevlanaya ait en az bir eserin okunması lazım..

Hacı Bektaş-ı Veli hakında birşeylar yazmak için ise Makalat tan haberdar olmak lazım.. :)

Yunus hakında ise bir çok bilgi vardır şiirlerinede kolaylıkla erişilebilir..

Bu üç büyük insanın üçüde müslümandı ve islamdaki Allah inancındalardı..

Onların zamanında yaşamadığımıza göre ortaya koydukaları eserlerden onları tanıcayağız..

Fena fillah, beka billah, enel hak gibi kavramlar/sözler/makamlar sekr, keşf gibi o ortamı ve o hisleri yaşamadıkça bilinemeyecek meselelerdir..

 

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:
Arkadaslar bizim islam dusnurlerimizin, Allah ,hz Muahmmed ,kuran-i kerim hakkinda ki goruslerini carptiriyorsunuz buraya onalar hakinda yalan ,yanlis bilgiler koymayin lutfen bizim elimizde olan bilgilerin bir zere miskal fazlasi sizin elinizde yoktur. boyle olmasi kesin oldugu halde nasil olurda bura ya uydurma ,karalama haberler eklersiniz anlam veremiyorum birde cagdas aydin gecinen arkadaslar yok mu pes dogrusu aynen bazi gazeteci gecininen medya kuruluslari gibi elinize gecen ne ban buna anlam veremiyorum hadi o gazeteciler para kazaniyorlar peki sizler bizim herhalde hangi ,yolun yolcusu oldugumuzdan haberimiz yok mus gibi davraniyorsunuz ve bu konuda yaniliyorsunuz onumuze engel cikarmak yerine, buyurn sizde bizim kervana katilin . Unutmayin engeler asilmak icin koyulur.

 

Anlayamadım;ne yaptım ben şimdi???

 

Bu laflar tam olarak kime;bir yanlış anlaşılma mı oldu???

 

Ben kimseyi karalamadım... :unsure:

 

Siz o insanların "Aşkın" bir "Tanrı" anlayışında olduklarını düşünebilirsiniz,

Lakin aslen öyle değildir...

 

Allah Allah;en son bu konulara bir giriş yapalım dedik,siz ilk kaynakta bilmiyorumla çekildiniz;hayırdır, paylaşacak yeni kaynaklar varsa buyrun lütfen ama o olgun cümlenizin ardından yine bu "aslen öyle değil" tavrı niyedir;gösterin bize aslını arkadaşım...

 

:zorro:

Gönderi tarihi:

******************************************

Mevlana hakkında birşeyler yazılacaksa Mevlanaya ait en az bir eserin okunması lazım..

Hacı Bektaş-ı Veli hakında birşeylar yazmak için ise Makalat tan haberdar olmak lazım.. :)

Yunus hakında ise bir çok bilgi vardır şiirlerinede kolaylıkla erişilebilir..

İlki: Mesnevilerimi size yollayabilirim...

İkincisi: Yunus'un şiirlerini bildiğim konusunda iddialıyım...

Üçüncüsü: Makalat'ı okumadım ama sizinde okuduğunuz hiç sanmıyorum. Ancak hakkındaki bilgilerden haberdarım.

Bu üç büyük insanın üçüde müslümandı ve islamdaki Allah inancındalardı..

Ben o kimselere "Müslüman Değillerdi" demedim ki?

Aksini söylüyorum diyebilirim;

Sizin İslam anlayışınız ile onların anlayışları arasında dağlar kadar fark var...

Onların zamanında yaşamadığımıza göre ortaya koydukaları eserlerden onları tanıcayağız..

Hayır efendim...

O insanların "Geleneklerinden"de tanıyacağız onları...

 

Ayrıca şunu söylemek istiyorum;

Zamanında, benim net'ten kopyala/yapıştır yapmaklığımı (ki son derece bilimsel temelli idiler) hakir gören Sayın arkadaşımızın, aynısını tekrarlaması çok ironik doğrusu...

Fena fillah, beka billah, enel hak gibi kavramlar/sözler/makamlar sekr, keşf gibi o ortamı ve o hisleri yaşamadıkça bilinemeyecek meselelerdir..

Şimdi Sayın Xlark Tades...

Sanki Fena Fillah, Beka Fillah, Ene'l Hakk mertebelerini yaşamışsınız da Hakk'a ulaşmışsınız gibi konuşmuşunuz...

Bilmediğinizin açık kanıtı budur diye düşünüyorum...

Çünkü o makamları yaşayan kimse, hissiyatından haberdar etmez.

Sadece yaşar.

Dışa vurmaz.

Anlatılanlar sadece birer tanımlamadır.

Yaşananlar sözlü bir gelenek gibidir aralarında.

 

Yani o tanımları falan yazmışsınız ama o kadar emin olmayın derim ben size, çünkü o kadar basit değildir.

 

Siz o yazdıklarına, tanımlamalara pek kulak asmayın, söyleyeyim size...

Söylediğiniz o makamları tanımlayabilmekte o kadar kolay değildir...

Çünkü o dilinize doladığınız makamların her birinde Cenneti de artık devre dışı bırakırsınız sonunda, Cehennemi de, Ahireti de, Allah korkusunu da...

Dinin Şeriatına dair ne varsa aşıp gidersiniz, kabınızı kırarsınız sonunda...

Ferhat'ın benlik dağını delmesi gibi...

 

Her neyse,

Bu konulara girince "Felsefe" yaptığımdan şikayet ediliyor ve arkadaşların bundan rahatsız olduklarını düşündüğüm için uzun uzadıya yazmıyorum artık bunları ama bir çok iletimde yazmıştım zamanında bunları...

o ortamı ve o hisleri yaşamadıkça bilinemeyecek meselelerdir..

Bende bunu diyorum işte...

O ortama girmeden, o ortamı görmeden ya da o hissiyatları yaşamadan konuşmamak lazım...

 

Yazdığım her kelimenin sonuna kadar arkasındayım...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:
-http://burhanisliyen.com/tez/1/degerlendirme.htm- Bir değerlendirme

 

-http://www.kuran-tekrehber.com/2-14.htm]- bir iletide adı geçen şahsın tarikatını da öğrenebilirsiniz;ayrıca bu konuları içeren bir kaynak[/url]

 

-http://www.varliktanveriler.com/new/kitap/islam_seriat/sayfa_12_imanveibadet.htm- Bu da başka bir kaynaktaki yaklaşım[/url]

 

Bu linkler konusunda yanlış anlaşılma oldu galiba;benim fikrim olduğu için ya da doğrudur diye eklemedim buraya;farklı kaynaklarda nasıl farklıca yorumlama olabileceğini göstermek istedim...

 

Hatta özellikle Tasavvufçuları dinden uzak gibi göstermeye çalışan anlayışa ben de karşıyım;ama tepkili arkadaşımız görememişmi ki çeşitliliği;bir hatamız olduysa özür dilerim ama açıklamalarla yeterince telafi etmişimdir herhalde...

 

AMACIMIZ

 

 

 

Dinin özü olan tarihi Tasavvuf gerçeğini, tamamen Hak'kın rızası için, bu çağın ilmiyle bağdaştırarak insan sevgisi adına insanlığa yaymaktır. Çünkü gerçekte insanın adı Hazret-i İnsan'dır.

 

Kâzım YARDIMCI

 

Diyor

 

Son kaynaktaki sitede...

 

Bir önceki ise

 

BU SİTENİN YAPILIŞ AMACI

 

İslâm Dininin öğrenilmesi ve uygulanması için tek ve yeterli kaynağın Kûr'an olduğunu Kûr'an ayetlerine dayalı olarak ortaya koymaktır. Bu durumun tam manasıyla bir gerçek olduğunun görülebilmesi için aksini iddia eden çeşitli gurupların yüzlerce senedir Kûr'an'a karşı oluşturmuş oldukları İslâm Dini iddialı öğretileri ile bu öğretilerine kaynak olarak ileri sürdükleri belgeleri kısmet olursa somut olarak ortaya konacak ve bu belgelerin hemen yanına değinilen konularla ilgili olarak Kûr'an'dan ayet mealleri yazılacaktır. Böylece okuyucu belgeler üzerinde net olarak değerlendirme yapma imkanına sahip olacaktır. İlk aşamada hadis adı altında Peygambere mal edilen rivayetler konu bazında Kûr'an ile karşılaştırılacak ondan sonra da Vehhabilik, İmamiyye Şiası, Tasavvuf ve Felsefecilerden İbni Sina, İbni rüşt gibi kimselerin İslâm Dini adına ileri sürmüş oldukları dini öğreti ve felsefi sözleri kaynak gösterilerek ele alınacaktır.

 

Sanırım esas tepkili olduğunuz;halbuki benim verdiğim link daha çok tarikatlerin sınıflandırılmasını göstermek amacı taşıyordu;burada öne sürülen görüşlere katıldığımdan falan değil;bu arada farkl görüşlerin nasıl geliştirilebileceği açısından da bize örnek olur...

 

İlk kaynağa gelince:Bir kitap hakkında yazılmış...

 

Sonuç olarak:Buraya yanlış bilgi ya da doğru bilgi koymaktan çok farklı yazıları görebilmek amacı taşıyordum;sonuçta bunların doğruluk değerini belirleyebilmek zaten çok zor olduğu gibi; benim görüşüm de tasavvufçuların İslam'a yakın kişiler olduğudur.Ayrıca tarikatlere sonradan giren anlayışların olabileceği ihtimali de göz önünde bulundurularak değerlendirmeler yapılmalıdır;bu göz ardı edilmemelidir...

 

 

Bu kaynaklar doğrunun kendisi değil;ama bize farklı görüşleri hatırlatıyor ve düşüncemizi kalıplaştırmamızı engelliyor...

 

Saygılar...

 

:zorro:

Gönderi tarihi:
Yunus, Mevlana ve Hacı Bektaş- Veliden naklettiğim yazılar herkes tarafından bilinen yazılar o yüzden kaynak verme ihtiyacı görmedim..

Ama "ben bilmiyorum illa kaynak ver" diyorsan o yazıdan bir paragrafı girersin arama motoruna kaynağı belli olur, zaten yüzlerce sitede bu şiirleri bulmanız mümkündür....

Yukarda İmamm-Rabbani hazretleri hakkındaki veriler yanlış ve iftira dolu..

Gerekli kaynağa BURADAN erişebilirsiniz..

Lütfen verdiğim linktegi 1. mektupla, katakutanın alıntıladığı mektubu kıyaslayınız..

Saygılar..

 

senin verdiğin link

 

Bu bir arzuhaldir.. Yani; Mektup.. Kullarin en küçügü Ahmed'den, hal anlatilan makamin yüce katina.. Mübarek emir icabi, kendisinden alinan cesaretle çesitli halleri anlatilmaktadir.

 

Söyleki: Bu tarikat edeplerine dair islere devamim sirasinda, Yüce Allah'in ZÂHIR ismine bir zuhur yeri olma serefine erdim; hem de tam manasi ile, her seyden ayri bir manada.. O kadar ki: Bütün esyada, tek tek bu tecelliyi gördüm, özellikle kadinlarin kisvesinde.. Hatta ayri ayri her yanlarinda.. Bu kadinlar zümresine o kadar ram oldum ki: Anlatamam. Bu ram olma isinde çaresiz bir duruma düstüm.

 

Bu, öyle bir zuhurdur ki, yalniz bu mahalde olmustur; bir baska mahalde zuhura geldigi olmamistir. Ne letaif hususiyetleri (insan duygularinin özellikleri) arasinda, ne acaip muhassenati (sasirtici islerin güzellikleri) meyaninda gördüm. Zuhur yerlerinin hiç birinde, asla böyle zuhur olmamistir.

 

Hâsili: Su gibi eridim; bu kadinlarin elinde eriyip aktim. Anlattigim manada bir tecelli her yemekte ve içmekte, her giyim isinde baska baska oluyordu. Lezzetli mükellef bir yemek sofrasinda (veya yenen seyin kendisinde) buldugum lezzeti, baskasinda bulamadim. Bu degisiklikler, tatli su ile tuzlu beyninde oluyordu: belki de her seyde.. Her seyin tadi, baskalarindan ayri olarak, kendi degisik derecelerine göre kemal hususiyetleri arasindaydi. O kadar ki: Bu tecellilerin özelliklerini yazi ile anlatmak mümkün degildir.

 

Şimdide benim alıntıladığım kısım

 

 

Bu tarikat edeplerine devamım sırasında,zahir ismine mazhar olam şerefine erdim hemde tam manası ile. Her şeyden ayrı bir manada... Okadarki, bütün eşyada bu tecelliyi gördüm. ÖZELLİKLE KADINLARIN KİSVESİNDE...Hatta ayrı ayrı her organlarında.Bu taifeye okadar tiryaki oldumki anlatamam. Bu tiryakilik işinde muzdarip bir duruma düştüm

Bu öyle bir zuhurudurki (tanrının) yalnız bu mahalde olmuştur. Bir başka mahalde meydana geldiği olmamıştır. Ne letaif hususiyetleri arasında,ne acayip muhassenatı

meyanında gördüm.Mazharların hiç birisinde asla böyle zuhur olmamıştır.

Hasılı su gibi eridim, bu kadınların elinde eriyip aktım

(Ahmed el faruki. Mektubat. 1.mektup.Mütercim Abdulkadir akçiçek)

 

Şimdi iki kısımı mukayese et ve iftira olan kelimeleri gösterki ,asıl kendin iftira atan durumuna düşmeyesin

Gönderi tarihi:
Yunus Emre var yarına

Koma bugünü yarına

Yarin Hakk'ın divanına

Çıkam Allah deyu deyu

Yunus Emre..

 

Cennet dedikleri ne ki bir kaç köşkle birkaç huri

İsteyene ver onları bana seni gerek seni

Yunus-durur benim adım gün geçtikce artar ödüm

İki cihanda maksudum bana seni gerek seni

Yunus Emre..

 

Haktan gelen şerbeti içtik elhamdulillah

Şol kudret denizini geçtik elhamdulillah

Şol karşıki dağları meşeleri bağları

Sağlık safalık ile aştık elhamdulillah

Yunus Emre..

 

 

 

Ben yaşadıkça Kur'an'ın bendesiyim

Ben Hz.Muhammed'in ayağının tozuyum

Biri benden bundan başkasını naklederse

Ondan da bizarım, o sözden de bizarım, şikayetçiyim...

Hz.Mevlana

Biz Allah'in sayesiyiz, Mustafa'nin nurundaniz.

Sedef içine damlamis çok kiymetli bir inciyiz.

Herkes suret gözüyle bizi nereden görecek?

Biz Kibriya'nin su ve balçik içinde belirmis nuruyuz."

Hz. Mevlana..

 

:clover::clover::clover:

 

En iyisi bu olacak galiba;bu güzel sözler...

 

Çünkü daha yalınlar...

 

:zorro:

Gönderi tarihi:
Bu konulara girince "Felsefe" yaptığımdan şikayet ediliyor

ve arkadaşların bundan rahatsız olduklarını düşündüğüm için uzun uzadıya yazmıyorum artık bunları...

 

Sevgili tengrin;

 

Yapılan şikayetleri, rahatsız olunuyor varsayımını bir kenara bırakarak, edinim ve düşüncelerini yazmaya devam etmelisin...

 

Yazdıklarının içinde katılamadığım noktalarda olsa içeriğinin tutarlı,

bilgiye ve araştırmaya dayalı olduğunu bildiğim için her zaman ne yazdığını ve ne anlatmaya çalıştığını merak ederek okuyorum...

 

Yani bilmen gereken,sıkılıp şikayetci olanlarında,

anlamak kavramak ve hak vermek yada farklılıklarını vurgulamak düşüncesinde olanlarında var olduğudur...

 

Tercihin her koşulda yaralı olacak paylaşımlara katkıda bulunmak olmalıdır...

Düşüncelirine katılan yada eleştiren, tartışma adabını edinmiş çoğunluk tarafından, senden beklenen de bu olsa gerek...

 

sevgiler...

Gönderi tarihi:

Gelelim 445. Mektuba

 

Senin verdiğin link

 

Sormussunuz ki:

 

-Seyhü'l-mesayih Seyh, Seyh Serafeddin Yahya Müniri irsad'üs-salikin adli risalesinde söyle yazmistir:

 

-Salik kâfir olmadikça Müslüman olamaz. Kardesinin basini kesmedikçe Müslüman olamaz. Anasi ile tezevvüc etmedikçe Müslüman olamaz.

 

Söyledigi bu cümlelerden muradi nedir?

 

Bilesin ki,

 

Burada küfürden murad, tarikat küfrüdür. Bu dahi, cem mertebesinden ibarettir. O cem mertebesi dahi, kapanma yeri, Islâm'in güzelligi ile küfrün çirkinligi arasinda imtiyazin olmamasi makamidir. Hatta, Islâm nasil güzel görülüyorsa, küfür dahi, ayni sekilde güzel bulunmaktadir. Biri HADI, biri MUDILL isminin mazhari görülmektedir. Bunlarin her birinden bol hazza nail olunmakta ve her ikisinden de lezzet alinmaktadir.

 

Burada anlatilan o küfürdür ki, Hüseyin b. Mansur Hallaç ondan söyle haber vermis, onda olmus ve onun üzerine ölmüstür: Küfrettim Allah'in dinine ki, küfür vaciptir; Bence, amma katinda Müslümanlarin kabihtir...

 

Sofiyenin sathiyati (vecdin ve halin galebesi ile söylenen asiri sözler) arasinda su cümleler vardir:

 

-ENEL-HAK... (Hak ben...)

 

-Cübbemin içinde Allah'tan baska yoktur...

 

-Sübhanim, sanim ne kadar büyük...

 

Bütün bu cümleler, o cem agacinin meyveleridir ki, mensei, mahabbetin istilâsi ve hakiki mahbubun sevgisinin agir basmasidir. Bu durumda, onlarin müsahede gözünde mahbubdan baskasi kalmaz; hatta gizlenip saklanir.

 

Bu makam, cehl ve hayret makamidir. Lâkin, bu makamin cehli güzeldir, hayreti dahi iyidir.

 

Sübhan Allah'in inayeti ile seyir, cem makamindan yukariya vaki olursa, o zaman ilim cehille içtima eder; magfiret dahi hayrete arkadas olur. Fark ve temyiz dahi zuhur eder; sekir hali, ayiklik haline geçer. Iste o zaman hakiki Islâm husule gelir; iman hakikati dahi müyesser olur.445.mektup

 

 

Buda benim alıntı yaptığım kısım.

 

 

''Sormuşsunuzki;

Salik kafir olmadıkça müslüman olamaz, kardeşinin başını kesmedikçe müslüman olamaz, anası ile evlenmedikçe müslüman olamaz.

Söylediği bu cümlelerden muradı nedir

Bilesinki

Burada küfürden murad, tarikat küfrüdür. bu dahi cem mertebesinden ibarettir.O cem mertebesi dahi, kapanma yeri, İslamın güzelliği ile, küfrün çirkinliği arasında imtiyazın olmaması makamıdır.(makamınız batsın) Hatta islam nasıl güzel görülüyorsa, küfür dahi aynı şekilde güzel bulunmaktadır. Biri HADİ biri MUDİLL isminin mazharı görülmektadir. Bunların her birinden bol hazza nail olunmakta ve her ikisinden lezzet alınmaktadır.(öööğğğ)

Burada anlatılan o küfürdürki, hüseyin b mansur hallac ondan şöyle haber vermiş, onda olmuş ve onun üzerine ölmüştür.(la,netullahi aleyh)

Küfrettim Allahın dinineki, küfür vaciptir

Bence amma, müslümanların katında kabihtir

Subhan Allahın inayeti ile seyir,cem makamından yukarıya vaki olursa...o zaman ilim cehille içtima eder. Fark ve temyiz dahi zuhur eder.Sekir (ayyaşlık) hali ayıklık haline geçer...İşte o zaman HAKİKİ İSLAM HUSULE GELİR, İMANIN HAKİKATI

DAHİ MÜYESSER OLUR. 445. Mektup

 

Şimdi parantezler hariç iftira olan hangi kelimeler ise tek tek göstermeni bekliyorum.

Gönderi tarihi:

MAKALAT : Hacı Bektaş Veli Hazretlerinin eseridir. 168 varaktan olumuştur, bu eserde Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şerifler ışığında halkın anlayabileceği bir dille islam dininin genel hükümleri bildiirlmiştir..

Kur'an-ı Kerim'i ve Hadis-i Şerifleri dayanak alan bir büyük insanın Kur'an ve sünnetteki Alah inancına ters bir inançta bulunması olanaksızdır, bu idda bana göre idda özelliği bile taşımamaktadır..

 

Hz. Mevlana için yine aynı iddada bulunuluyor buna cevap olarak Hz. Mevlananın şu beyitleri yeterlidir..

Ben yaşadıkça Kur'an'ın bendesiyim

Ben Hz.Muhammed'in ayağının tozuyum

Biri benden bundan başkasını naklederse

Ondan da bizarım, o sözden de bizarım, şikayetçiyim...

 

Aynen Hacı Bektaş-ı Veli de olduğu gibi, "Ben Kur'an'ın bendesiyim" diyen bir zaat'a Kur'an dışı bir Allah inancı yüklemek anlamsızdır, "Ben Hz. Muhammedin ayağının tozuyum" diyen bir zaat'a Peygamber efendimizin bildirdiği ve yaşadığı Allah inacından başka bir inanç yüklemek anlamsızdır boştur..

 

Yunuz hakeza öyle, bir çok şiiri Yunusun itikadını bizlere açık ve net göstermektedir..

 

 

Saygılar..

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.