Φ sedelina Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2007 Sorduğum adreslerde kimse oturmuyor Ve kimse olmuyor ben sorduğum zaman Herşey bir yalan gibi yandığı zaman Yalnız olduğunu anlıyor insan Anladım ve geçtim Yaralı bir ceylanın kalbinden Tanırlar beni En iyi yalanlarını alırım onların Adresler sorarım kimseler oturmaz orada Ve kimseler olamaz ben sordukça Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2007 Mor silüetlerde can verir Suskunluğunda üreyen yalnızlık Ki aynı ölümdür Öylece kalışlarında gözlerinde perdelenir Sırılmak istedikçe Ayağına dolanan Sıradanlık!!! Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2007 Bir dakika güzelim Birkaç damla sahte yaş Biraz ağıt biraz da feryatla Aşkı bu kadar indirgeyemezsin. Gerçekten sevmiş olsan Ölmeyi düşünürsün bir an Bir an cesaretlenirsin Ama sevgin gelir aklına Hayattan geçemezsin. Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2007 gel deme korkuyorum korkmaktan. dalları kırılmış, boynu bükük ve yetim yaşamaktan özlesem de gelemem... ağlayana çok zordur düşünmek bile gülebilmeyi kelepçeler tutmasa istemez miyim gelebilmeyi kelepçeler benim zindancı benim mahkum olan yüreğim koşardım inan yeter ki geleceğini bileyim ben güçlü değilim yok ki köklerim gittiğin gün yüreğimde acın beklerim ve gelmezsin. gelmediler bilirim. adaleti sevmiştim o da terk etti yeryüzünü ve istediklerin vermeyeceklerim değil, belki görmeyeceklerim. kör yaşadın mı hiç en zor o sanırsın oysa kör olmak engel değil hayale sağır olmak en kötüsü duyamamak hadi konuş. zor derler yazmaya şiiri yaşamak daha mı kolay yine de çiğ damlası düşmesin yapraklarına çiğ değilim delili bak işte göz bebeklerim. çözülsün dillerin özgürlüğünü ister kelimelerim. istediklerin zor bilirim sanırım onlar asla veremeyeceklerin Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 2 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 2 Aralık , 2007 ne denırkı bu cümlelerin üstüne... Duyuyormusun... İçimde binlerce acı çığlık var.. Bir oraya, bir buraya savrulan... İçimde binlerce hüzünlü çığlık var.. Ve martılar.. Bu çığlıkların sahibi.. Havalanıp, sonra sessizce konan martılar.. Duyuyormusun onların bitmek tükenmek bilmeyen çığlıklarını... Görüyormusun çaresiz, kanat çırpışlarını.. denir....... Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2007 Kim Özlerdi Avuç İçlerinin Kokusunu O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer. Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer. Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin kalbiyse eğer. Korkulacak bir yanı yoktur aşkların, insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer. O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses, hiçbir zaman duyulmasaydı eğer. Daha çabuk unutulurdu belki su sızdırmayan sarılmalar, kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer. Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla, öylesine delice bakmasalardı eğer. Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de, kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer. Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin, son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer. Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman, meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer. Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman, beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer. Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla, tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer. O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi, yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer. O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar, son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer. Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri, her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer. Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de, dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer. Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel, namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer. Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından, dokunulası ipekten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer. Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de, sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer. Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine, kulağına okunacak biri olsaydı eğer. İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de, kartvizitinde "onca ayrılığın birinci dereceden failidir" denmeseydi eğer. Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar, ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer. Issızlığa teslim olmazdı sahiller, kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer. Sen gittikten sonra yalnız kalacağım. Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse... Evet Sevgili, Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim uzanmak isterdi ince parmaklarına, mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!! Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 Erteleme Ben yenildim, öyleyken de saçlarım uzarmış ...anladım Hayatım ve tırnaklarım Bir cenin umuduna aldandım Yalnızım sapına kadar... ya erenler Hüznümün alnımda münhal bir arsası var Ölüm iki parsel... hayata kandım Ben yenildim, böyleyim, tüyübitmedik ölüm Ardımdan konuşur ve bankadaki hesabıma ...göz diker Ben yenildim, 60 x 1,72 olarak yere serildim İpim yok, ilacım eski... intiharı erteledim Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2008 Sancısını yaşıyorsun kaç zamandır Yeni bir güne sevinçle başlamanın Yoluna ışık tutan sözcükler Var mı o günün ışıltılı kanatlarında Rüzgâra dost olan soluklar var mı Altını çize çize soruyorsun nedense Ki hep aldatmış olduğun kendine Adın çoktan çocuğa çıkmış oysa Çoktan anlaşılmaz olmuşsun Şu güzel ömrün tam ortasında Kuşları sora sora düşen yapraklarda Ey çılgın Kanadı kırık her kuşa Kanat olmaktan yorulmuşsun Bulutları çarpışa çarpışa yorgun Bir gökyüzüdür artık gülüşün Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 5 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 5 Şubat , 2008 Bir Su Yılı Denebilirdi... Bir su yılı denebilirdi geldi geçti Üstünde durmuyorum Terledim, bulanık baktım Ne varsa kendiliğindendi Hemen hemen evden çıkmadım. Sanki avuçlarımda sürekli Yıkanmış, tabağa konmuş bir meyvenin ellenmişliği Ola ki makyajı bir oyuncunun karışmış gözyaşlarına Yeni kireçlenmiş bir duvarın kireci Avuçlarımda sürekli Bir su yılı denebilirdi üstünde durmuyorum Kalmışsa kalmıştır bir çomak gibi Kuru Artık kullanılmayan bir demiryolu Kararmış, kırık dökük Üstünde bir yük vagonu. Mavi bir araba kapımın önünde Bütün yıl Bir su yılı Kapısını kimse açmadı Açıp kapamadı hiç kimse Aslında mavi de sayılmazdı pek Balkıyıp duruyordu kırmızı bir şakayığın renginde Yani sabah güneşlerini denizde Günbatımını denizde Severek yaşayan bir balık da denebilirdi ona Çünkü düşler gerçekle Gerçekler düşle Anlayınca bir gün buluştuğunu Geçirir her günceye kısa bir yolculuğu Ama bir takı eksik gibidir bir sözcükte Damağın dudağın alışkanlığına karşı Kalbin atışlarıyla çok uyumlu bir de. Hadi anlat deseler anlatamam Bir yere gidiyorken cayıp bir başka yere gitmeyi Yani bir kunduzu karşıdan karşıya yüzdüren sezgi Nedir ben bilemem ki Belki bir raslantıdır da ondan mı sevdanın yeri En yakın yeri En uzak yeri Bitmeyen yeri Bitecek yeri Farkedilmez zaten anlaşılmış sevdanın Anlaşılmaz sevda ile bütün ekleri. Gözlerim sevdim seni Köklerim gözlerimin Suyunu benden içen ıssız bir kasaba gibi Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 5 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 5 Şubat , 2008 Hiç kimse bilmiyor, nerede olduğunu... ne kadar yakın, ya da uzakta olduğunu... Parıldat kendini çılgın elmas... Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 5 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 5 Şubat , 2008 Bir Su Yılı Denebilirdi... Bir su yılı denebilirdi geldi geçti Üstünde durmuyorum Terledim, bulanık baktım Ne varsa kendiliğindendi Hemen hemen evden çıkmadım. Sanki avuçlarımda sürekli Yıkanmış, tabağa konmuş bir meyvenin ellenmişliği Ola ki makyajı bir oyuncunun karışmış gözyaşlarına Yeni kireçlenmiş bir duvarın kireci Avuçlarımda sürekli Bir su yılı denebilirdi üstünde durmuyorum Kalmışsa kalmıştır bir çomak gibi Kuru Artık kullanılmayan bir demiryolu Kararmış, kırık dökük Üstünde bir yük vagonu. Mavi bir araba kapımın önünde Bütün yıl Bir su yılı Kapısını kimse açmadı Açıp kapamadı hiç kimse Aslında mavi de sayılmazdı pek Balkıyıp duruyordu kırmızı bir şakayığın renginde Yani sabah güneşlerini denizde Günbatımını denizde Severek yaşayan bir balık da denebilirdi ona Çünkü düşler gerçekle Gerçekler düşle Anlayınca bir gün buluştuğunu Geçirir her günceye kısa bir yolculuğu Ama bir takı eksik gibidir bir sözcükte Damağın dudağın alışkanlığına karşı Kalbin atışlarıyla çok uyumlu bir de. Hadi anlat deseler anlatamam Bir yere gidiyorken cayıp bir başka yere gitmeyi Yani bir kunduzu karşıdan karşıya yüzdüren sezgi Nedir ben bilemem ki Belki bir raslantıdır da ondan mı sevdanın yeri En yakın yeri En uzak yeri Bitmeyen yeri Bitecek yeri Farkedilmez zaten anlaşılmış sevdanın Anlaşılmaz sevda ile bütün ekleri. Gözlerim sevdim seni Köklerim gözlerimin Suyunu benden içen ıssız bir kasaba gibi *** şiir dostum teşekkür ederim... yüreginize sağlık.. Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 5 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 5 Şubat , 2008 Vakit geçti, Kapandi tüm kapilar. Boşlugun uzaylaşti içimde, Sensizlik atiyor yüregimde şimdi Damar, damar. Barajlarda hapsedilmiş, Özgürlügüne aglayan Sulara döndüm. Yokluguna siziyorum şimdi Azar, azar. Sensiz bu yaşam Bilmem ki neye yarar? Sana varan yollar kesilmiş şimdi Duvar duvar. Sensizlik atiyor yüregimde şimdi Damar, damar. Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 6 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 6 Şubat , 2008 yaralı martı kanadına merhem olsam solgun güneş yüreğine ateş olsam yansan, yansam, yakılsam... Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 7 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 7 Şubat , 2008 ...Azalan birşey değilsin Azalan birşey değilsin inan... gün geçmiyor ki sana birikmişliğim olmasın.. körfezine daha yakın bir gemiyim şimdi... çeyrek asırlık deniz aşırı yolculuğumun sevimli vuslat limanısın... aşksamışlığımın- kara göründü- dediği yerdesin....... kokladıkça kokusu artan mis gibi bir çiçek.. hissettiğim ama henüz adı bulunmamış bir hissin konukluğundayım.... sen de ben...coşkumsun.... beni özgür kılansın... yörüngesine çeken bir gökparçasısın sanki.. çoğalmışlığım... sarmalanmışlığım..... dolunayımsın..... Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2008 hayatta her zorluğu gördum yaşadım bıldım ama seni unutmayı ben bırturlu bilemedim........ Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2008 Kışın vurgusu açık, bağımsız bir ses, esiyor bize değmeden, bizden almadan hiç uğramadığımız bir yerlerden doğruca. Uçuyor cinsiyetin kindar ağzıyla. İbret olsun diye savuruyor uzaklara bir meddücezir haritasını. Ne uzanma, ne geri çekiliş; biz varsayılanın ortasında iki içine işleyen zaman, iki uyurgezer nokta. Şimdi sen bile bu şiir için çeperleri kapanmış, kendi başına bir ses, kışın soğuk balıklardan takviminde sadece kendine dökülen bir yapraksın. Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 Yürümek; yürümeyenleri arkanda boş sokaklar gibi bırakarak, havaları boydan boya yarıp ikiye bir mavzer gözü gibi karanlığın gözüne bakarak yürümek!.. Yürümek; dost omuzbaşlarını omuzlarının yanında duyup, kelleni orta yere yüreğini yumruklarının içine koyup yürümek!.. Yürümek; yolunda pusuya yattıklarını, arkadan çelme attıklarını bilerek yürümek... Yürümek; yürekten gülerekten yürümek... Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 seni düşlerime aldım, uykusuz kaldım. seni uykularıma aldım, düşsüz kaldım. başıma aldım, sensiz; gönlüme aldım, başsız, sensiz, yollarda pulsuz, pullarda mektupsuz kaldım. sana adlar aradım. ardında adsız kaldım. Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 Bu sabah gökyüzü daha bir yorgun, Daha bir dumanlı, Daha bir derin! Şu anda, omzumdan tanıdık bir el, Tutup silkelese şöyle bir güzel, Kurtulsam yükünden düşüncelerin!.. Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 14 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 14 Nisan , 2008 Dağılacağız yıldızlara bir bir Sarı ışıkları evlere bırakıp Sen ve ben Ardımıza bakmadan artık Kanserli bölgeyi alacak çünkü Yaşamımızdan bir el Serum şişeden akarken Hızlanan bir ivmeyle Yerçekimini tersine döndürmek Geçiyor içimden Serum şişesine işemek Damarlarımdan Gözlerinin içine bakarak Tükürerek suratına ölümün Mümkünü yok Ben bozulmuş insan eti Sen gecesin bayat Basat ölüm Çekinik hayat Dövüşürüz sövüşürüz Sabreden sarılık Karaciğerimde patlar İçimde mayın tarlası var Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 20 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 20 Nisan , 2008 Yaşamın, kendi kendine ağırlık haline getirdiğin şeylerin altında ezilmenin süreci olacak. Yaşamı 'hafifçe' yaşayabilseydin, yaşamın olayları da uçup giderler, sana yük olmazlardı - ama o zaman da, uçucu, boş olurdu yaşamın. Bu yüzden, yaşadığın her olayı 'ağır'laştıracaksın; ki uçup gitmesin, omuzuna çöksün; sen de onun yükünü taşıyasın. Yaşaman, yaşamın yükünü yüklenmek olacak. Yaşam, yükleneceğin yüktür. Yaşamın, yükündür. Oruç aruoba Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2008 AŞK YAŞAYANLAR İÇİNDİR Ağladığını istemem ben ölürsem. Beni en sevdiğin halimle hatırla. Uzak bir yerde çalıştığımı düşün. Hayatta olduğuma inan Bir gün gelir kendiliğinden Geçer bütün üzüntün Her yeni gelen günü Yeni bir ümitle beklemeli Her yeni gün yeni havalarla gelir Gece, yağan yağmurla uyursun Sabah, birde bakarsın odan güneşli. Her gelen vapur, tren Yeni insanlarla gelir... Ben esmerdim güzelim Bu sefer bir sarışını seversin Aşk yaşayanlar içindir... Necati CUMALI Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2008 “ Bazen, Yıldızları süpürürsün ,farkında olmadan. Güneş kucağındadır ,bilemezsin. Bir çocuk gözlerine bakar ,arkan dönüktür. Ciğerinde kuruludur orkestra,duymazsın . Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun ,anlamazsın. Uçar gider, koşsan da tutamazsın... “ W.Shakespeare Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 16 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 16 Ağustos , 2008 Beni geçmişin dehşetiyle besle beni geleceğin özsuyuyla Küpeler tak kulaklarıma kirazlardan mendilimi fesleğenlerle yıka Bana çılgın bir gürleyiş bellet yankısıyla kapan üstüme geceleri Benimle rüzgarları tanıştır gözlerimi boralara düğümle Beni kankardeşi bilsin gözyaşların beni umudunla büyüle Bana ıssız gecelerden yıldız kaymaları sun beni ucu kıl birbirine sürtünen çakmak taşlarının Koynuma başakları yıkayan yağmurunla yağ kasıklarımı zeytin yapraklarıyla yenile Ben seni esir alayım şiirlerle Sen beni kul bil kendine Alıntı
Φ efsanekız Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 23 Ağustos , 2008 grçkten süper şiirler Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.