Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

Nokta Dergisi, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek'e

ait olduğu iddia edilen ve www.denizcilersitesi.com adlı sitede bir kısmına

yer verilen günlüğün tamamını yayımladı.

 

 

 

Günlükten ilginç ayrıntılar

* Akredite basın konusunu Genelkurmay Başkanlığı'nın icat ettiğini

belirten Örnek Paşa, bu tutumun tüm yasalara hatta Anayasa'ya bile aykırı

olduğunu yazmış.

 

* 30 Haziran 2004: Senede iki kez gelerek kendilerine bilgi verdiğini

söylediği ATO Başkanı Sinan Aygün'ün emekli Yarbay Korkut Eken'in

hapishaneden çıkışında büyük bir tören yapacakları konusunda fikir sunduğunu

yazıyor.

 

* 21 Temmuz 2004: Can Ataklı o dönemde patronu olan Cem Uzan'ın

askerlik durumunu görüşmek için kendisini ziyaret etmiş.

 

* 7 Ocak 2004: Tuncay Özkan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a karşı

kuracağı şirkete OYAK'ın hissedar olmasını istemiş.

 

* 17 Şubat 2004: 'Hâlâ işçiler ve talebelerden medet umuyordu.' dediği

Onur Öymen'e bazı sendika ve konfederasyonların nasıl satıldığını

anlattığını ve öğrencilerin eskisi gibi sokaklara düşmeyeceklerini izah

etmiş.

 

* 7 Kasım 2003: İÜ Rektörü Kemal Alemdaroğlu'nun kendisine 'Artık

sizin de sesinizin çıkması lazım. Çok yalnız kalıyoruz.' dediğini yazmış.

 

 

Yayımlanan günlükle birlikte Türkiye'nin 2004 yılında Sarıkız ve Ayışığı adı

verilen iki darbe planından ucuz kurtulduğu ortaya çıktı. Günlükte özel

çalışma, muhtıra, eylem planı ve darbeyle sonuçlanması planlanan siyasi

çalışmaların bir yıla yayılan dökümü bulunuyor.

Habere konu olan günlükteki çarpıcı notlar arasında dönemin Genelkurmay

Başkanı Hilmi Özkök'ün karşı duruşuna rağmen dört kuvvet komutanının

hazırladığı 'Sarıkız' adı verilen darbe planı dikkat çekiyor. Eylem planı,

komutanların zamanla görüş ayrılığına düşmesi yüzünden 24 Nisan 2004'teki

Kıbrıs referandumundan sonra tamamen rafa kaldırılmış.

Örnek Paşa, 'daima bir ihtilal özlemi içerisinde' diye nitelendirdiği

dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'un isteği üzerine yaptıkları

bir toplantıda 'Sarıkız' adlı eylem planıyla ilgili günlüğüne 6 Aralık 2003

tarihinde şu notları düşmüş:

 

 

"... Önce basını ele geçirmeye çalışacaktık. Bu nedenle ben M.Ö.'ı (Mustafa

Özkan) davet edecektim. Sonra rektörlerimle temas edip öğrencileri sokağa

dökecektik. Sendikalar ile aynı şekilde hareket edecektik. Sokaklara afiş

astıracaktık. Dernekler ile temas edip onları da hükümet aleyhine teşvik

edecektik. Bütün bu olayları yurt çapında yapacaktık. Yukarıdakiler Sarıkız

olarak anılacaktı."

Günlüğüne 22 Eylül 2003 tarihinde "Ortalıkta sezdiğim kadarı ile JANGENK

(Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur) kışkırtıcı rol oynuyor." notunu

düşen Örnek Paşa, tüm ordu komutanlarının fikirlerini yansıtan özel

çalışmanın Genelkurmay Başkanı Özkök'e nasıl verileceğini şu ilginç

ifadelerle anlatıyor:

"Bu çalışma Kara Kuvvetleri Komutanı tarafından Genkur. Bşk'a verilecek ve

onun reaksiyonu beklenecek. Çalışma biraz muhtırayı andırıyor; ama Kara

Kuvvetleri Komutanı'na onu yumuşatarak vermesini söyledik. Eğer Genkur. Bşk.

onaylamazsa problem o zaman başlayacak. Ya o gider ya da biz gideriz."

 

 

Örnek Paşa, 1 Mart 2003 tarihinde harekete geçme konusunda ısrarlı olduğunu

belirttiği dönemin Jandarma Genel Komutanı Eruygur için 1 Mart 2004 tarihli

gün için şunları yazmış:

"Akşam 19.30'da Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın Gölbaşı tesislerinde

buluştuk. Kara Kuvvetleri Komutanı ile ben biraz gergindik. Zira aynı

mevzuları yeniden konuşmak istemiyorduk. Bu seferki konuşmalarda biraz sert

davrandım. Çünkü Jandarma Genel Komutanı sözü ikide bir oraya getirip, 'bu

işi ne zaman yapacağız?' diyordu. Bazen süreyi uzatmanın en iyi çözüm yolu

olduğunu söyleyince suratı asılıyordu. Bana kalsa adamın niyeti ülke yararı

değil, kendi yararı. Bu iş bir an önce olsun da nasıl olursa olsun, o da

mevkiini korusun."

Darbe fikri Eruygur'da saplantı haline gelmişti

Örnek Paşa, Eruygur Paşa'nın bütün çırpınmalarına rağmen darbe fikrinin rafa

kaldırılma sürecini 17 Mart 2004 tarihinde şu şekilde günlüğe aktarmış:

"Biz komutanlar erkenden tümen komutanının odasında buluştuk. (...) Maalesef

herkes 'durum kötü, ama darbe ile düzeltilmesi için iç ve dış ortam müsait

değil' dediler. 'Buna göre bir değerlendirme yapmamız gerekiyor' dedi.

Hepimiz fikrimizi söyledik. İnanılmaz ama Şener hâlâ bu iş olsun diye

çırpınıyordu. Bence Genelkurmay Başkanı'ndan nefret ettiği ve Kara

Kuvvetleri Komutanı olmak istediği için saplantı haline gelmişti. (...)

Neyse ben sonunda toplamak zorunda kaldım.

"Anladığım kadarı ile bu şartlar altında bir şey yapılamaz, mücadeleye yasal

hudutlar içinde devam edeceğiz, anlaşmamız bu mu? dedim. Kimse itiraz

etmedi."

Kıbrıs'ta referandumun yapıldığı 24 Nisan 2004 tarihinde Eruygur Paşa'nın

evine yemeğe gittiklerini ifade eden Örnek Paşa, Genelkurmay Başkanı

Özkök'ün ayrılmasından sonra yaşananlar hakkında şunları yazmış:

"Anladığım kadarı ile Jandarma Genel Komutanı ile Hava Kuvvetleri Komutanı

hâlâ bozuklar. Amaçları illaki darbe yapalım ve AKP'yi uzaklaştıralım.

Yapalım da, Kara Kuvvetleri Komutanı olmazsa nasıl olur, bunu düşünen yok.

Hava Kuvvetleri Komutanı'nı fena bozdum, zira vatanını sadece o seviyor ve

ona destek verilmiyormuş pozlarında. Şener hâlâ darbeye ümidini bağlamış

durumda. Bana "Çok erken çözüldük, daha direnmeliydik" demez mi?"

Gönderi tarihi:

 

 

mahkemeye konu olursa bilin ki hayali ama olmazsa bilin ki gerçektir

:)

 

iki farklı tavır ; biri gerçektir diyor, digeri ise yalandır.

 

peki nasıl anlıyacagız bunu, iki yol var

 

1. dedigim gibi dava konusu olursa, belki ancak

 

2. tarihsel tecrübeye dayanmak.

 

ikinci delil daha tutarlı gibi degil mi?

Gönderi tarihi:

Yalan oldugu kesin olan birsey bu.Neden yalandir?

Dikkat ederseniz günlükdenilen uydurmalarda, Hilmi Özkökten bhsedilmektedir hep.Hilmi Özkök'ün görevinde kalmasini encok isteyenler dinci kesimdi,ve bu nedenlerle Sayin Büyükanit pasa icin ahlak sinirlarini asan iftiralar yapildi.

AKP aslinda ne yaptiginin farkinda,ve Sayin Büyükanit'in 16 Mart'ta yaptigi cok önemli bir konusma var,bu konusmada Türk askerinin kapikulu askeri olmadigini söyleyip, gerekirse görevini yerine getirir dedi.Tam bu sirada Nokta dergisi bir günlük yayinliyor ve dikkatleri baska yöne daha dogrusu TSK ye cekmeye calisiyor.Bu tamamen danisikli bir dögüstür,ve Cumhurbaskanligi adayligiyla iliskilidir.

Dincilerde Türkiyede nelerin döndügünü cok iyi bilmektedirler,bu nedenle bilhassa Yeni Safak gazetesinin yazari Fehmi Koru askerin adini duydugunda sinirlerine hakim olamiyor.

Ordu üzerinde spekulasyonlar yapanlarin artniyetli oluslari yeni degildir.Cünkü onlar Ordu var oldugu ve bugünkü demokratik Laik yapisini korudugu sürece amaclarina erisemeyecaklerdir.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

o zaman bizzat Genel Kurmay derhal dava açmalıdır.

Bu öyle hafife alıncak bir 'yalan' degil, mutlaka üstüne gitmelidir.

Gönderi tarihi:
o zaman bizzat Genel Kurmay derhal dava açmalıdır.

Bu öyle hafife alıncak bir 'yalan' degil, mutlaka üstüne gitmelidir.

 

Herhalde gereken ne ise yapacaklardir,Genel Kurmay bunu degerlendirebilecek bir konumdadir.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Tabiki darbe söylentileri bu ülkenin vizyonundan eksik olmayacaktır. 2 fiili 1 tanede yarı fiili darbe görmüş ülkemiz için bunlar doğal sayılabilir. Ancak artık dünya bu gibi anti Demokratik uygulamaları hoş görmüyor. Halk seçim zamanı darbe yapmayı bilecektir. Halk artık kendi oyunun hesabını soracak kıvama geliyor. Bazı mecralarda, halkın tercihlerini kabul etmek zorundadırlar, taki halk onu düzeltinceye kadar. Demokrasi bunu emreder zaten

TLM

Gönderi tarihi:

:

Tabiki darbe söylentileri bu ülkenin vizyonundan eksik olmayacaktır. 2 fiili 1 tanede yarı fiili darbe görmüş ülkemiz için bunlar doğal sayılabilir. Ancak artık dünya bu gibi anti Demokratik uygulamaları hoş görmüyor. Halk seçim zamanı darbe yapmayı bilecektir. Halk artık kendi oyunun hesabını soracak kıvama geliyor. Bazı mecralarda, halkın tercihlerini kabul etmek zorundadırlar, taki halk onu düzeltinceye kadar. Demokrasi bunu emreder zaten

TLM

 

:clover::clover:

Gönderi tarihi:

ayakta kalan 2 tane kurum kaldı bırı cumhurbaskanlıgı bırı de ordu.her ıkısınıde yıkmak ıcın ellerınden gelenı yapıyorlar.bu tur haberlerle askerı sındırmek halkın gozunde dusurmek ıcın yapmıyacakları oyun kalmıyacak..

Gönderi tarihi:

Hasan Cemal'lin bu günlüklerle ilgili bir yorumu;

 

'' Emekli Oramiral Özden Örnek, bu günlügün kendisine ait olmadıgını söylüyor. Olabilir. Ama internette ulaşabildigim kadarını okuyunca dogrusu ilgimi çekti. Elde hiçbir malzeme olmadan o kadar ayrıntılı bir senaryo nasıl yazılabilir sorusuda kafamı kurcaladı..Sanıyorum bu konu ilginç olmaya devam edecek.''

 

tarihsel tecrübeye dayanmak, bu iddianın dogru olduguna inanmak için daha tutarlı.

 

Darbecilere İlk Cevap Üniversite Öğrencilerinden.

 

Gaziantep Üniversitesi'nde bir ilk gerçekleşti ve konuşmak için üniversiteye gelen Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, "darbe istemiyoruz" diye protesto edildi.

Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Gaziantep Üniversitesi'nde (GAZÜ) öğrenciler tarafından protesto edildi. GAZÜ Konferans Salonu'nda, "Yarınlar için elele" konulu konferansa katılan Tolon, salonda bulunan öğrenciler tarafından protesto edildi. Öğrenciler salondan ayrılırken, "Askeri darbe istemiyoruz, baskılar bizi yıldıramaz" gibi sloganlar attı.

Gönderi tarihi:

Protesto ile darbe istemiyoruzu birbirine neden karistirirlar bilinmez ama heralde Hursit Tolonla ilgili birsey oldugunda birileri egosunu tatmin ediyor.

 

saygilarla :lol:

Gönderi tarihi:

Darbe İfşaatları Yine Görmezden mi Gelinecek?

 

Emekli Oramiral Özden Örnek’in tuttuğu günlük notları Nokta Dergisi tarafından açıklandı. Bu notların açığa çıkması üzerine Özgür-Der Genel Başkanı Hülya Şekerci bir açıklama yaptı:

 

Türkiye çok partili sisteme geçilmesinden bu güne kadar halk iradesinin ve siyasetin üzerine bir kabus gibi çöken darbe tehdidinden yakasını bir türlü kurtaramıyor.

 

 

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yaklaştığı bir dönemde oligarşik zihniyet çevrelerinin yine fazla mesai yapmaya başladıkları ve sürekli bir gerilim politikası ile siyaseti ve seçimleri belirlemeye çalıştıkları görülüyor. İşte böylesi karanlık girişimlerin yoğunlaştığı bir ortamda darbeci kirlilikle hesaplaşmanın önemi kendini daha fazla hissettirmekte.

Nokta dergisinin bugün piyasaya çıkan sayısında yer verilen Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Oramiral Özden Örnek’e ait günlük notları bu somut duruma ışık tutmakta. Sözkonusu notlar Türkiye’de ordu içinde darbecilik olgusunun ne ölçüde yaygın ve kurumlaşmış bir hastalık olduğunun ilk elden belgeleri olarak görülmelidir. Daha önce kısmen basına yansıyan bu notlara ilişkin olarak Oramiral Özden’in açıkça yalanlama yoluna gitmemesi/gidememesi ve dolaylı ifadelerle şahsına ait günlük bilgilerinin doğruluğunu teyit etmesi konunun geçiştirilmemesi gerektiğinin bir delili olmalıydı. Ama olmadı! Merkezinde askerlerin yer aldığı pek çok olayda olduğu gibi başta hükümet ve yargı olmak üzere ilgili kurumlar, medya ve kamuoyu konunun üzerini örttü. Şimdi ortaya konan notlar ise artık hiçbir şekilde görmezden gelinemeyecek, üzeri örtülemeyecek boyutlarda bir skandal, müthiş bir kirlilik ve açık bir suç teşkil etmekte.

 

Sözkonusu notlarda neredeyse tüm kuvvet komutanlarının darbe gündemli olarak çalışmalar yürüttükleri, cunta oluşturdukları, başta amirleri konumundaki Genelkurmay Başkanı olmak üzere hiyerarşi zincirini hiçe saydıkları, hükümeti devirme planları yaptıkları, kamuoyunda darbeye destek sağlaması için medya patronları ve çalışanlarıyla ve birtakım meslek örgütleri ve sendika şefleriyle temas içinde oldukları ilk elden itiraf edilmektedir.

 

Şimdi soruyoruz: Bu kadar açık beyanlar, bilgiler ortadayken hala susulacak mıdır?

 

Her konuda konuşma hakkını kendinde gören Genelkurmay doğrudan kendisini ilgilendiren bu korkunç ifşaatlar hakkında ne yapacaktır? Yoksa TSK, “Andıç” konusunda takındığı tavrı sürdürecek ve bu kez de cunta oluşumlarını es geçip, bu konunun medyaya kimler tarafından yansıtıldığını mı soruşturacaktır?

 

Savcılar TCK’nın “anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs” olarak vasfettiği açık bir suç oluşumuna karşı yine harekete geçmeyecekler midir? Başbakan’ın 7 yıl önce bir radyo programında sarfettiği “sayın” sözünü inceleme başlatmak için yeterli bulan bir yargı mekanizmasının asker söz konusu olduğunda takındığı suskun, umursamaz tutum Türkiye’de “adalet” mekanizmasından bahsetmeyi gülünç kılmakta değil midir?

 

Hükümet ve Meclis temsil ettiği halk iradesini teslim almaya yönelik zorbalık girişimlerini görmezden gelmeye devam edecek midir? Siyasilerin “aman ortam gerilmesin” gerekçesinin ardına sığınarak geliştirdikleri korkak, pısırık tutumun Türkiye’yi asla içinden çıkılamaz bir biçimde koyu bir diktatörlüğe sürüklediği ve darbecileri azgınlaştırdığı nasıl görülmez?

 

Ve medya, meslek örgütleri, sendikalar ve en genelde kamuoyu bu çirkinlikleri, hukuksuzlukları daha ne zamana kadar bir kambur gibi sırtında taşımaya devam edecektir? Ortaya çıkan bu açık kirlilikten arınmak ve süngü gölgesinde sürdürülen “demokrasi” oyununda figüran rolünü reddetmek için tavır koyma onuruna ne zaman sahip çıkacaktır?

 

Herkesi bu karanlık gidişata, bu kirliliğe “yeter” demeye ve ilgilileri sorumluluklarını üstlenmeye, çağırıyoruz. Darbe suçtur! Darbeciler ve işbirlikçileri yargılanmalıdır!

 

Özgür-Der Genel BaşkanıHülya Şekerci

Gönderi tarihi:

Isin ucunda bir dernek oldugu nasilda ortaya cikti,dernekler zaten hep gizli seyleri ortaya cikarmak icin calisirlar ve hepte ergec yalan oldugu ortaya cikana kadar insanlari aldatirlar sonrada üzerimize yogun baski yapildi diye gercek disi iddialar uydururlar.Nedense hep Ordudan gocunanlar böyle yalanlari uydururlar.

-Ordunun görevi LAIKLIGI ve devletin yapisini sinirlarini ic ve dis düsmanlara karsi korumaktir.

-Ordu ülkeyi tehlikede gördügü an üzerine düsen görevi yerine getirir,bunun adina ister darbe deyin,ister ayar isterseniz anti-demokratik girisim deyin,demokrasiyi kendi amaclari icin kullanip ideoloilerini gerceklestirmek isteyenlerin anlayacagi tek lisan budur.Kimse demokrasinin arkasina saklanip gizli islerle ugrasmasin,bu ülkeyi bize emanet edenler,kanlari ile canlari ile bu ülkeyi bagimsizligina kavusturdular,birileri seriat birileri bölmek icin demokrasiyi kullansinlar diye degil.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
-Ordu ülkeyi tehlikede gördügü an üzerine düsen görevi yerine getirir,bunun adina ister darbe deyin,ister ayar isterseniz anti-demokratik girisim deyin,demokrasiyi kendi amaclari icin kullanip ideoloilerini gerceklestirmek isteyenlerin anlayacagi tek lisan budur.Kimse demokrasinin arkasina saklanip gizli islerle ugrasmasin,bu ülkeyi bize emanet edenler,kanlari ile canlari ile bu ülkeyi bagimsizligina kavusturdular,birileri seriat birileri bölmek icin demokrasiyi kullansinlar diye degil.

 

saygilarla

 

 

bu haberi 'nokta' dergisi haberleştirdi ve nasıl bir siyasi çizgide oldugunu araştır istersen.

 

demokrasinin en ayırıcı özelliklerinde biri askeri otoritenin sivil otoriteye baglı/bağımlılığı oldugudur.

bu, olmazsa olmaz gerekli koşullardandır.

Askerin siyasi manevrasıyla hükümetin ya da siyasilerin manevralarının meşruiyet açısından karşılaştırılamayacagını duymadın mı hiç?

 

bundan sonra sayın politikanın demokrasi lafını agzına almasına gerek yoktur.

sizin anladıgınız manada bir demokrasi yok, istersen en ilkel anlayışlara bakabilirsin bu anlamda.

senin daha başka bir şeyler söylemen lazımdır.

 

Not;

 

asker kişi ile bir müessese olan ''ordu'nun arasındaki farkı heralde biliyorsundur.

 

Ordular teknik bir olgudur ve her ordu olması gerektigi gibi milletinin emrindedir. Bundan sonra referandurum yapsınlar darbeciler.

 

 

 

''Özden Örnek, Sarıkız operasyonuyla ilgili şöyle yazıyor günlüklerinde''

 

“Önce basını ele geçirmeye çalışacaktık, sonra rektörler ile temas edip öğrencileri sokağa dökecektik, sendikalar ile aynı şekilde hareket edecektik, sokaklara afiş astıracaktık, dernekler ile temas edip onları da hükümet aleyhine teşvik edecektik…”

Nokta Dergisi..

 

şimdi sayın politika bu tür eylemleri halkın falan yaptıgını sanıyordur. Sanki halk çok dogal bir şekilde kazanılmış haklarına sahip çıkıyormuş gibi degil mi?

 

Hayır tabiki hiç alakası yok.

Dogal olan tepkiyi verenler kazanılmamış 'haklarını' savunmak isteyen ve milletle çokda alakadar olmayan bir kısım zümrelerdir.

 

hadi selametle

Gönderi tarihi:

Hala anlamamakta israr ediyorsunuz.Sivil idarelerin keyfi ile ordular hareket etmez.Oh ne güzel sen ülkeyi parcalanmaya dogru götür,sen ülkedeki sistemi bize uymuyor diye demokrasinin arkasina saklanarak degistirmeye calis.Orduda oturup seyretsin.Yok böyle yagma kardesim.O sizin dediginiz Ordunun sivil otoriteye bagli olusu ülkesini seven ülkesini karistirmak icin caba vermeyen ülkeler icindir.Darbeleri kimse alkislayamaz amma eger sivil otorite devleti ülkeyi degilde kendi kafasindaki düzeni yerlestirmeye calisirsa darbeleride davet etmis demektir.Umariz ki böyle birsey olmasin ve herkes aklini basina devsirsin.Askerde bu milletin evladidir,onlar para ilesatin alinip oraya yerlestirilmediler.Ve görevleri Anayasada belirlenmistir.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Ülkeyi sevmek ile dogru davranmak her zaman aynı kefeye girmiyor ve mesela Hürriyet gazetesinin densizligini düşün.

Verdigi promosyonu tanımamak 'sözde her ülkeyi sevenin' nasılda yanlışlara düşübileceginin en yakın delili.

Tabi yanlışlıkla yaptılarsa bu hatayı.

 

Zamanında bir takım Osmanlı bürokratlarının 'çöl' diyerek ingilizlere bıraktıkları topraklardan petrol fışkırıyor.

Ve bu yöneticide o zaman gayet haklı argümanlarla hareket ettigini sanıyordu ama nasıl bir yanılgı içinde oldugu anlaşıldı.

 

Osmanlıda bu şekilde parçalandı ve Anadolunun bölünmemesi için daha dogru siyasetler uygulamak zorundayız. Halkın yüzde 32 oyunu almış ve gelecek seçimde de alacagı garanti bir partiyi 'keyfi bir irade' olarak düşünmek çok ama çok yanıltıcıdır. Müslümnlar zamanında bu topraklar için nasıl kanını akıttıysa hiç şüpheniz olmasın gene en önde onlar akıtır olumsuz bir durumda kanlarını.

Müslümanlar bırakın ülkenin bölünmesini bilakis eski topraklarda bile birleşmenin yollarını arıyor. Millet demokratik bir düzende eşit ve özgür bir şekilde yaşamayı hak ediyorsa bu düzende degişecek demektir.

 

selamlar.

Gönderi tarihi:

Dünyanin demokratik diye anilan hicbir ülkesinde yüzde 32 ile iktidar olunamaz,olunursa anti-demokratik olur.Eger demokrasi halkin cogunlugunun temsil edilmesi ise yüzde 32 halkin cogunlugu degildir.Anti-demokratik olusu yüzde 32 ile mecliste cogunluk partisi olmak ve halkin yüzde yüzüne hükmetmektir.

Hürriyette ne olup bittigini bilmiyorum,hem önemsemiyorumda cünkü Türkiyedeki basin Türk halkinin degil bagli olduklari cevrelerin basinidir.

Yarin harp olsa -ki insallah böyle birsey olmaz-Türkiyeyi savunacak olan yine karsi ciktiginiz Türk ordusu olacaktir.Ordu disinda kimin ne yapacagini o günler gösterebilir,önceden kehanet gerekmez.Istiklal savasindada Ingiliz ucaklarindan Atatürk ve etrafindakiler,*Eskiyadir,onlarla beraber olanlarda kafirdir*diye atilan fetvalarin altindaki imzalar o zamanin Seyhulislamina ve onun gibi bugün neredeyse adina tapilacak gibi sahiplenilen baska bir din adamina aitti,o nedenle kimin düsmanla savasacagina ezberle karar verilmez.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Dünyanin demokratik diye anilan hicbir ülkesinde yüzde 32 ile iktidar olunamaz,olunursa anti-demokratik olur.Eger demokrasi halkin cogunlugunun temsil edilmesi ise yüzde 32 halkin cogunlugu degildir.Anti-demokratik olusu yüzde 32 ile mecliste cogunluk partisi olmak ve halkin yüzde yüzüne hükmetmektir.

Hürriyette ne olup bittigini bilmiyorum,hem önemsemiyorumda cünkü Türkiyedeki basin Türk halkinin degil bagli olduklari cevrelerin basinidir.

Yarin harp olsa -ki insallah böyle birsey olmaz-Türkiyeyi savunacak olan yine karsi ciktiginiz Türk ordusu olacaktir.Ordu disinda kimin ne yapacagini o günler gösterebilir,önceden kehanet gerekmez.Istiklal savasindada Ingiliz ucaklarindan Atatürk ve etrafindakiler,*Eskiyadir,onlarla beraber olanlarda kafirdir*diye atilan fetvalarin altindaki imzalar o zamanin Seyhulislamina ve onun gibi bugün neredeyse adina tapilacak gibi sahiplenilen baska bir din adamina aitti,o nedenle kimin düsmanla savasacagina ezberle karar verilmez.

 

saygilarla

 

nolacak peki, hadi yüzde 32 oy alan hükümet olmasın ne olacak sözleyin bakalım . anayasa ortada babayasa ortada ne olacak siz söyleyin.

kim olucak iktidar. senin söylediklerinin sistem açısından hiç bir anlamı yok. hiç bir yere oturmaz bu söylenenler.

boşuna zaman kaybı. özür dilerim.

 

 

bundan sonra yazışmayalım daha iyi.

ben seni sen de beni görmemezlikten gel.

 

sen daha milletden ayrı bir ordu olamayacagını ve ordu içindekilerin şahsını bütün bir ordu gibi görmekle; kusura bakma sana kimse bu anlamda bir şey diyemez.

boşuna zaman kaybı, özür dilerim.

Gönderi tarihi:
nolacak peki, hadi yüzde 32 oy alan hükümet olmasın ne olacak sözleyin bakalım . anayasa ortada babayasa ortada ne olacak siz söyleyin.

kim olucak iktidar. senin söylediklerinin sistem açısından hiç bir anlamı yok. hiç bir yere oturmaz bu söylenenler.

boşuna zaman kaybı. özür dilerim.

bundan sonra yazışmayalım daha iyi.

ben seni sen de beni görmemezlikten gel.

 

sen daha milletden ayrı bir ordu olamayacagını ve ordu içindekilerin şahsını bütün bir ordu gibi görmekle; kusura bakma sana kimse bu anlamda bir şey diyemez.

boşuna zaman kaybı, özür dilerim.

 

Ugurlar olsun!

Gönderi tarihi:
Dünyanin demokratik diye anilan hicbir ülkesinde yüzde 32 ile iktidar olunamaz,olunursa anti-demokratik olur

saygilarla

 

 

hadi yüzde 32 bir kenara koydunuz

 

geri kalan seçmenlerin ve partilerin hangisinin askeri bir darbeyi destekledigini söyleyebilirsiniz.

 

biraz belki CHP'nin içinde çıkabilir ya digerleri ne olacak. Yüzde 60 yakın oyun (chp hariç) sahiplerinin askeri darbeleri destekledigine dair elinizde ne gibi deliller var.

 

konumuz askeri darbe ve bir partinin siyasetlerini begenmeyenler, begendikleri partiyi iktidara taşırlar.

demokrasi budur ve senin gibi askeri darbeleri meşru gören demokratlar dünyanın hiç bir yerinde yoktur.

 

not;

nokta dergisindeki yazıları biraz okursan bir darbenin nasıl kotarıldıgı hakkında azda olsa bilgi sahibi olursun.ve hiç bir darbe bu ülkeye birşey kazandırmamıştır.

 

hadi selametle

Gönderi tarihi:

Benim yazdiklarimdan darbeciligi cikaran zihniyetle tartismak zaten abesle istigal olur.Ben demokrasiden bahsediyorum birileri demokrasiden darbeyi bulup cikariyor.islerine gelmeyince hep ters taraftan anlarlar yazilanlari.Nuh deyip peygamber diyememek buna derler iste.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Hala anlamamakta israr ediyorsunuz.Sivil idarelerin keyfi ile ordular hareket etmez.Oh ne güzel sen ülkeyi parcalanmaya dogru götür,sen ülkedeki sistemi bize uymuyor diye demokrasinin arkasina saklanarak degistirmeye calis.Orduda oturup seyretsin.Yok böyle yagma kardesim.O sizin dediginiz Ordunun sivil otoriteye bagli olusu ülkesini seven ülkesini karistirmak icin caba vermeyen ülkeler icindir.Darbeleri kimse alkislayamaz amma eger sivil otorite devleti ülkeyi degilde kendi kafasindaki düzeni yerlestirmeye calisirsa darbeleride davet etmis demektir.Umariz ki böyle birsey olmasin ve herkes aklini basina devsirsin.Askerde bu milletin evladidir,onlar para ilesatin alinip oraya yerlestirilmediler.Ve görevleri Anayasada belirlenmistir.

 

saygilarla

 

 

o zaman askerler yönetsin ülkeyi

madem sivillere güven olmuyor, devamlı parçalanma korkusuyla yaşamaktansa.

yani en iyi sistemi askerler savunuyorsa , ne diye seçim falan yapıyoruz.

sivillerin hata yapma olasılıgı varsa ve askerde bu hatadan hep beriyse ; en iyi asker yönetsin olsun bitsin bu iş.

10 yılda bir demokrasiye balans ayarı çekilip ülke 50 yıl geriye gidecekse, asker tamamen devralsın bu işi.

 

saygılar.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.