Bugünkü ve II.Abdülhamid döneminde ki BASIN

[Φ politika]

Basligi verirken,tarihin, belirli dönemlerde tekrarlaniyor oldugunu anlatmak istedim.Bu belirli dönemler,ülkede fasist zihniyetin yönetimde oldugu dönemlerdir.

II.Abdülhamid icin büyük sultan derler.Büyük sultan olmasinin gerekceside,Filistin'de bir Yahudi devletinin kurulmak istenmesine kesinlikla karsi olmasi gösterilir.Ancak arsivler gösteriyor ki;Buna ragmen Filistindeki Yahudi yerlesim orani II.Abdühamid döneminde artmistir.Ancak konumuz bu degildir.

Erdogan'in iktidar oldugu yillar icersinde,Türkiye'de yandas basin disinda kalan elestirel ve muhalif basin cok zulüm görmüs ve hala görmektedir.

Türkiye'de Erdoganla birlikte,Cumhuriyete,Atatürk'e,Laiklige,Türklüge yapilan saldirilar Cumhuriyet tarihinde görülmemis oranlara yükselmistir ve maalesef bunlarin hicbiri yargi önüne cikarilmamis,bu hakaretlerin yapildigi Televizyon kanallarina,AKP'nin engizisyon kurumu RTÜK tarafindan da bir yaptirim getirilmemistir yani "küfür serbest yola devam" denmistir.Buna karsin,sadece iktidari,bazi yasalari elestirdikleri,Laikligi savunduklari,gericilige karsi mücadele verdikleri icin muhalif basinin yayin organlari ve yazarlari tutuklanmistir.

Fasizm,muhalefete karsi hazimsizdir.Fasizm kesinlikle biat ister.Elestiri, Fasizmde ancak bedel ödenerek yapilabilir.Bu bedel ise,tutuklanmak ve hapsedilmektir.Bugün iktidari elestirdikleri,yapilan yasa disi uygulamalari protesto ettikleri icin Türkiye hapishanelerinde onlarca gazeteci kahir cekmektedir.Iste bu fasizmdir.Dinci fasizm ülkeyi cenderesine almis,kim, benden degilse yasama hakki olamaz denerek özgürlükler yok edilmektedir. 

II.Abdülhamid dönemi Türk basini icin karanlik bir dönemdir.

II.Abdülhamid döneminde cuvallar dolusu kitap yakilmistir,Hitler bu anlamda masum sayilir.

1902 yilinda;Maarif Nezareti ile,Mabeyn Baskatipligi arasinda yapilan yazismalar,Encümence zarali oldugu tespi edilen yüzlerce cuval dolusu kitabin yakilarak imha edildigini ortaya koyuyordu.Zararli derken saray icin zararli kitaplardan bahsediliyor.

Sultan II.Abdülhamid döneminde dis basinin yurda girmesi denetim altindaydi,mektuplar acilir ve sarayin isine gelmeyen birseyler varsa mektup yok edilirdi.

Istibdat döneminde;gazetecilik iyice güc,tehlikeli bir isti.Ip üzerinde cambazlik belki daha az ustalik isterdi.O dönemde yasak sözcükler kitabi vardi.

Örn:Tepe diyemezdiniz,cünkü Yildiz sarayi bir tepe üstündeydi,tepe dendigi zaman saray elestiriliyormus gibi olurdu.

Sakal ve Boya denemezdi cünkü padisahin sakali ve sakalini boyamasi akla gelirdi.

Burun diyemezdiniz cünkü Padisahin burnu akla gelirdi.

Bugün RTÜK denilen engizisyon kurumu da muhalif kanallarda yapilan siyasi acik oturumlarda,katilimcilarin sarfettigi bazi sözlerden niyet okuyarak Cumhurbaskanina hakaret cikartmiyor mu?

MONTRÖ icin emekli generallerin yaptiklari uyariyi DARBE olarak göstermediler mi?

Masumca ve iyi yönetilmemeye karsi ve Taksim'de kurulmak istenen ve Cumhuriyete karsi bir yapitin protestosunu iktidari yikmak anayasal rejimi yikmak olarak gösterilip bazi isimler sucsuz yere tutuklanmadilar mi?

Basinla ilgisi yok ama,II.Abdülhamid'in etrafindaki koruma ordusunun mevcudu 30.000 kisi olarak veriliyor,peki bu bize neyi anlatiyor bugün?

Basin özgür olmalidir,yok sen bunu yanlis yazdin,halki aldatmaya yönelik yazdin suclusun gir iceri demek demokratik bir ülkeye yakismayan uygulamalardir.Suc varsa tutuksuz yargilama yolunu secmek varken neden o gazeteciyi özgürlügünden mahrum edip korku vermeye calisiyorsun.Neyi sakliyorsun,Kamu oyunu bu sekilde haksiz uygulamalarla korkutmak istiyorsan bu yanlistir,bu hukuk yarin sanada lazim olacaktir.Yargiyi temsil eden kisileri  senin yandaslarin olmalari onlarin yarinini kurtaramaz.Ihanetin zaman asimi yoktur.

 

saygilarla