Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
yeni kanıt var mı ruh konusunda ?

 

hatta eski kanıt var mı ?

 

bu kadar yazılan çizilen örneklenen delilden hangisine inanacağız, deneyleyebildiğimiz beyine mi, hakkında hiçbir tespit yapamadığımız ve olup olmadığı belli bile olmayan ruha mı ?

 

Sizin "şüreka" larınızdan birine yazdığım gibi aslında siz ve sizin gibiler "iflah" olmaz bir "izm" cisiniz. Deneylerden çıkan sonuçların yer aldığı kısa bir alıntıyı astım üstelik o deney sonuçları bilmsel veriler; üstelik itiraf'ta ediliyor( Beynin yapısı, kimyası ve işlevlerine ilişkin araştırmaların yanı sıra, nörobiyolojinin üstesinden gelmeye çalıştığı bir sorun daha var: zihinle beyin arasındaki ilişkiyi çözmek. Focus ) sen daha hala "RUH" un kanıtı varmı herzelerindesin ben sana sorayım "RUH" un olmadığının bir kanıtını "bilimsel" olarak göster varmı bir kanıtın ama benim söylediğim (alıntı) çözemedikleri bir bilinç var değilmi hadi sende geç sıraya.

Gönderi tarihi:
Beynin yapısı, kimyası ve işlevlerine ilişkin araştırmaların yanı sıra, nörobiyolojinin üstesinden gelmeye çalıştığı bir sorun daha var: zihinle beyin arasındaki ilişkiyi çözmek. Focus

 

Sarıgöl

 

Bu olay ruh olayı değil

 

Beyin ne üretir ? zihin,akıl, düşünce vs.

 

nasıl üretir ? bütün işlevi veriyi değerlendirerek

 

peki nasıl değerlendirip sonuçlandırıyor ?

 

işte sorun burada, nörobiyolojinin üstesinden gelmeye çalıştığı şey bilinmeyen karmaşıklık !!!

 

Yani incelenen veya bulmaya çalışılan ruh değil, beynin bu mükemmel sonuç yeteneğini (zihin,akıl,düşünce vs) deneyleyip gözlemleyebilmek. Şu an bu gerektiği kadar çözülememiş, sadece bütün bunların beyinde olduğu çözülmüş. Çözemeye çalışmak için çalışmalar sürekli yapılıyor. Dikkat edersen her zihinsel olay için beyin inceleniyor !!! daha bunun ne gibi bir ispatı olabilir ki ? kimse zihinsel bir kavram için kalbi incelemiyor, dalağı böbreği incelemiyor !!!!

 

Bilimsel bir deneyi, araştırmayı, ilahi boyutlara taşıma çabanızı ilgiyle izlemekteyiz

 

Sizin "şüreka" larınızdan birine yazdığım gibi aslında siz ve sizin gibiler "iflah" olmaz bir "izm" cisiniz

 

izm lerle aram iyi değildir. Ben hiç öyle şeylere bulaşmam, gerçek neyse o dur.

Gönderi tarihi:
Sizin "şüreka" larınızdan birine yazdığım gibi aslında siz ve sizin gibiler "iflah" olmaz bir "izm" cisiniz.

 

"İzm" konusunda bir açıklama:

 

İngilizce'de "izm, ism" (kelimeye göre) son eki, Türkçe'de cilik, culuk, lıkçılık şeklinde bir kelimenin sonuna gelir.

Sonu "ism, izm" ile bitmesine rağmen Türkçe de birçoğu aynı şekli ile "izm" sesiyle kullanılır.

Bu ekler, bir doktrine, akıma, teoriye, politik yapılara, sanat ve meslek akımlarına, devlet kavramlarına, din ve mezheplere ait olabilir.

Bir Türk'ün insancıl olması bir İngilizin humanist olmasıyla eş değerdir.

Bir Türk'ün önem verdiği bir görüşün adının "insancılık" olmasıyla, bir İngilizin önem verdiği görüşün adının humanizm olmasının hiç bir farkı yoktur.

Hakeza Kemalci, Kemalist/Kemalistçilk, Kemalizm aynı şeylerdir.

Maddeci, Materyalist/ Maddecilik, Materyalizm gibi.

 

Artık evrensel ek haline gelmiş "ist" ve "izm" ekleri tabularından kurtulmalıyız.

Olumlu "ist" ve "izm" leri benimseyip, olumsuzları da benimsemiyebiliriz.

 

 

Gönderi tarihi:
İzm hakkında.

Dediğiniz olsun sayın bilimselci. Tutarlı olmak vede olumsuzlukları bırakıp olumlu olmak güzel.

 

Bunlar genel doğrular.

"Herkesin doğruları var"cılardan değilim. (Angel Cara'ya)

Tutarlı ve olumlu olabilmek, bilim kaynaklı genel doğrularla mümkündür.

Gönderi tarihi:
Bunlar genel doğrular.

"Herkesin doğruları var"cılardan değilim. (Angel Cara'ya)

Tutarlı ve olumlu olabilmek, bilim kaynaklı genel doğrularla mümkündür.

 

"Arkanı Güneşe çevirme, yoksa gölgen öne düşer." Tagore.

 

"Bilim kaynaklı (maske) takıp kendi doğru zanlarını başkasına dayatmak tutarlı,ve olumlu olmal değildir.

Gönderi tarihi:
Bunlar genel doğrular.

"Herkesin doğruları var"cılardan değilim. (Angel Cara'ya)

Tutarlı ve olumlu olabilmek, bilim kaynaklı genel doğrularla mümkündür.

 

Sayın Bilimselci,

Sizin hakkınızda anlayamadığım iki şey şu:

 

- Amiyane tabirle "Felsefe Yapmak" dediğimiz olguyu reddediyor musunuz?

Yani burada öncelikle iki sorun önümüze çıkıyor:

Apriori ve Aposteriori bilgi sorunu...

 

- "Genel Doğrular" ne kadar "Genel"dirler ve temel olarak nelerdir?

Burada da:

"Ahlak/Etik/Moral"in temeli nedir ne olmalıdır?

"Genel Doğrular" temel olarak nelerdir?

vs... gibi sorular ortaya çıkıyor.

 

Aslında bunları ayrı bir bölümde tartışmak daha zevkli olurdu, Felsefe yapmış olurduk. :)

 

Ayrıca şunu belirtmek isterim:

Ben de insanların kendi doğrularının olduğunu düşünüyorum Sayın Angel Cara gibi.

Ancak bu "Genel Doğrular"dan gayrısını kapsamaktadır.

"Genel Doğrular"ın tanımını ve neliklerini belirtirseniz eğer,

Sayın Angel Cara'ya hangi açıdan katılmadığınız ve "Herkesin Kendi Doğrusunun Olduğu" savını kabullenmemenizin açıklaması kendiliğinden gelecektir.

Aslen bakarsanız bir öngörüdür ki;

"Genel Doğrular" kabul edilmekle bunlardan Gayrısının kabulü son derece bireysel ve farklı olacaktır ve bu kaçınılmazdır.

 

Özetle:

"Herkesin Kendi Doğruları"ndan kastettiğim(iz) şey sizin bahsettiğiniz "Genel Doğrular"ın gayrısı (karşıtı olanları kastetmiyorum) olan bireysel kabullerdeki farklılıklardır. "Genel Doğrular" tanımını yapıyorsak "Bireysel Doğrular"ın da varlığını kabullenmek kaçınılmaz olmaktadır...

 

Neyse;

Konu ile alakası olmadığı için bunun tartışılmasını başka bir başlıkta bekliyorum...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:
Özetle:

"Herkesin Kendi Doğruları"ndan kastettiğim(iz) şey sizin bahsettiğiniz "Genel Doğrular"ın gayrısı (karşıtı olanları kastetmiyorum) olan bireysel kabullerdeki farklılıklardır. "Genel Doğrular" tanımını yapıyorsak "Bireysel Doğrular"ın da varlığını kabullenmek kaçınılmaz olmaktadır...

 

En doğru, kanıtlanmış olandır

 

diğer doğrular konusunda anlaşmak çok zordur.

 

Kanıtlanmış doğrunun kişiseli olmaz

Gönderi tarihi:
Sayın Bilimselci,

Sizin hakkınızda anlayamadığım iki şey şu:

- Amiyane tabirle "Felsefe Yapmak" dediğimiz olguyu reddediyor musunuz?

Yani burada öncelikle iki sorun önümüze çıkıyor:

Apriori ve Aposteriori bilgi sorunu...

 

Sayın boşig,

Yazışmamızın (tartışmanın) bu başlıkta kalabilmesi için inançalardan bahsedeceğim.

 

Yüklenme sürecin devam ediyor galiba. :)

 

"Dünya görüşü" başlığında çok şey anlatılmıştı. Yine başa döndük.

Felsefenin de bir bilim olduğunu savunan kişi, felsefeyi reddedermi ?

 

Türkçe ve net/açık tartışmak, çok ama çok hoş. Doğru da.

"Apriori ve Aposteriori" gibi yabancı kelimeler seçip kullanmayı sevmiyorum.

Okuyanların sözlük karıştırmasına neden olmayalım. Vakitler çok değerli.

Anlamları; bilginin nesnelliğe dayanıp dayanmadığı.

Bunları "dünya görüşü" başlığında tartışmıştık.

Bilgi yada sezgi nesnel kaynaklı olmalı demiştik.

Nesnel kaynaklı olmayan bilgiler metafizik/dinsel kabullerdir.

 

- "Genel Doğrular" ne kadar "Genel"dirler ve temel olarak nelerdir?

Burada da:

"Ahlak/Etik/Moral"in temeli nedir ne olmalıdır?

"Genel Doğrular" temel olarak nelerdir?

vs... gibi sorular ortaya çıkıyor.

 

Bunlarda tartışılmıştı ama tekrarında yarar var.

İki doğru olamaz gerçeğinden yola çıkarsak anlaşılabilecektir.

Herkesin doğruları olması çelişir, dahası da çatışır.

Buna mahal vermemenin yolu doğruları nesnelliğe ve insan değerine uyarlamalıdır.

Bu değerlere uyarlanan doğrular genel doğrulardır.

Yani bilimselliği tartışılmalıdır.

 

Genel doğrularla örtüşmediği sürece, insanların doğruları görecelidir.

Bu durumda sadece ve sadece kültür/kabul olarak kalacaktır.

Takdir edersinki her kişi yada toplumun kültürü yada kabulü doğrularla örtüşmez.

Evet genel doğrular da görecelidir taa ki yanlışlığı ispatlanana kadar.

Bu mutlaklığı redden kaynaklanır. Ancak çok uzun süreç içinde mümkündür.

Mutlaklık dini inançlarda vardır. Bilim mutlak düşünceyi kabul etmez.

 

Ahlak ve etik'in temeli nesnel olmalı, insan değerlerle örtüşmelidir.

Yine bunlardan bolca bahsedilmişti.

 

Ayrıca şunu belirtmek isterim:

Ben de insanların kendi doğrularının olduğunu düşünüyorum Sayın Angel Cara gibi.

Ancak bu "Genel Doğrular"dan gayrısını kapsamaktadır.

"Genel Doğrular"ın tanımını ve neliklerini belirtirseniz eğer,

Sayın Angel Cara'ya hangi açıdan katılmadığınız ve "Herkesin Kendi Doğrusunun Olduğu" savını kabullenmemenizin açıklaması kendiliğinden gelecektir.

Aslen bakarsanız bir öngörüdür ki;

"Genel Doğrular" kabul edilmekle bunlardan Gayrısının kabulü son derece bireysel ve farklı olacaktır ve bu kaçınılmazdır.

Özetle:

"Herkesin Kendi Doğruları"ndan kastettiğim(iz) şey sizin bahsettiğiniz "Genel Doğrular"ın gayrısı (karşıtı olanları kastetmiyorum) olan bireysel kabullerdeki farklılıklardır. "Genel Doğrular" tanımını yapıyorsak "Bireysel Doğrular"ın da varlığını kabullenmek kaçınılmaz olmaktadır...

 

"Ben de insanların kendi doğrularının olduğunu düşünüyorum Sayın Angel Cara gibi.

Ancak bu "Genel Doğrular"dan gayrısını kapsamaktadır."

Burada çelişmişsin sayın boşig.

Gayrının anlamını "ayrı" olarak kabullenirsek çelişki oluşuyor.

Genel doğrulardan ayrı (örtüşmeyen) doğru olamayacağını, yukarıda belirtmiştim.

Özetle; Kişilerin doğruları, genel,evrensel, bilimsel doğrularla çelişMEmelidir.

Bunlardanda bolca bahsedilmişti "dünya görüşleri" başlığında.

 

En doğru, kanıtlanmış olandır.

............

Kanıtlanmış doğrunun kişiseli olmaz

Tarafsız arkadaşımız az ve öz yazıyor. Tebrik ederim :clover:

 

Bu durumda, kişilerin "doğrular"ına temel olacak bir kaç genel doğruya değinmek gerekecek.

* Madde gerçeği,

* İnsan yararına olan emeğe saygı,

* Kendi yaşam hakkı kadar diğer insanların yaşam hakkına saygı,

* Güncelliğini koruyan bilimsel yasalar,

* Genel kabul görmüş sosyal yasalar, vs,

genel doğrulardır.

 

İyi dileklerimle.

Gönderi tarihi:
işte sorun burada, nörobiyolojinin üstesinden gelmeye çalıştığı şey bilinmeyen karmaşıklık !!!

 

Yani incelenen veya bulmaya çalışılan ruh değil, beynin bu mükemmel sonuç yeteneğini (zihin,akıl,düşünce vs) deneyleyip gözlemleyebilmek. Şu an bu gerektiği kadar çözülememiş, sadece bütün bunların beyinde olduğu çözülmüş. Çözemeye çalışmak için çalışmalar sürekli yapılıyor. Dikkat edersen her zihinsel olay için beyin inceleniyor !!! daha bunun ne gibi bir ispatı olabilir ki ? kimse zihinsel bir kavram için kalbi incelemiyor, dalağı böbreği incelemiyor !!!!

 

Bilimsel bir deneyi, araştırmayı, ilahi boyutlara taşıma çabanızı ilgiyle izlemekteyiz

 

Tarafsız.

İşte sorun burada nörobiyolojinin üstesinden gelmeye çalıştığı şey??? değilmi tarafsız "NE".

İşin en güzel tarafıda "Zihinsel" olay için "Beyin" inceleniyor der sayın tarafsız ve "Kalp,Böbrek,Dalak"ı zikrediyor onların zihin faaliyeti olmadığını öğretiyor bize aklınca? burada inananların "Kalp"i tasavufi olarak zikretmesinede göndermemi yapıyor bilmiyorum ama şunu derimki " KALP SEMBOL'DÜR" burada "POLEMİK" hoş değil ve bilimselciliğe yakışmaz değilmi.

 

Bilimsel deneyleri,araştırmaları "İLAHİ" olana karşı koz olarak kullanmak'ta abesle iştigaldir ilgi ile ve hayretle inceleniyor.

 

Mümin suresi 67. Ayet.

O, sizi (önce) topraktan, sonra az bir sudan (meniden), sonra “alaka”dan yaratan, sonra sizi (ana rahminden) çocuk olarak çıkaran, sonra olgunluk çağına ulaşmanız, sonra da ihtiyarlamanız için sizi yaşatandır. İçinizden önceden ölenler de vardır. Allah bunları, belli bir zamana erişmeniz ve düşünüp akıl erdirmeniz için yapar.

 

Bak tarafsız Ayet'te akıl erdirmeniz diyor.

Gönderi tarihi:
İşte sorun burada nörobiyolojinin üstesinden gelmeye çalıştığı şey??? değilmi tarafsız "NE".

 

akıl, düşünce vs. gibi faaliyetleri beynin nasıl gerçekleştirdiği (tam olarak)

 

İşin en güzel tarafıda "Zihinsel" olay için "Beyin" inceleniyor der sayın tarafsız ve "Kalp,Böbrek,Dalak"ı zikrediyor onların zihin faaliyeti olmadığını öğretiyor bize aklınca?

 

bütün zihinsel olaylar beyinde gerçekleşir, bütün bilimsel çalışmalarda bu organ üzerinedir, bunu anlatmaya çalışıyorum

 

şunu derimki " KALP SEMBOL'DÜR" burada "POLEMİK" hoş değil ve bilimselciliğe yakışmaz değilmi.

 

bu ayrı bir konu, şu an bunu tartışmıyorum gerekirse tartışabilirim

 

Bak tarafsız Ayet'te akıl erdirmeniz diyor.

 

Evet, haklısın Mümin 67 suresinde öyle diyor

Gönderi tarihi:

Sayın Tarafsız.

 

Evvela yazışırken bilerek veya bilmeyerek sizi kırdı isem özür dilerim.

Benim forumlardaki amacım "bir inanan" olarak karşılıklı olarak bilgi alış verişi yapmak dolayısı ile "zaten İSLAM'da" zorlama yok kişi ister inanır ister inanmaz bu vesile'ile yazıştığım kişilerden tartışma dolayısı ile ve sorulan sorulardan dolayı yaptığım araştırmalardan çok şey öğrendim (Google) olan bilgimin üzerine çok şey kattım yani kaliteli ve seviyeli olduktan sonra tartışmanın yararına inanıyorum saygılar.

Gönderi tarihi:
Sayın Tarafsız.

 

Evvela yazışırken bilerek veya bilmeyerek sizi kırdı isem özür dilerim.

 

ben kırılmam, üzülmem, alınmam

 

tek amacım insanlara sadece gerçeği öğrenme çabasını (tarafsızlık diyorum ben buna) aşılamak

 

bunun dışındaki hiçbir şey beni olumsuz yönde etkilemez, bu nedenle sana kırlmam söz konusu değil

 

ne olursa olsun, buradaki mümin arkadaşların hepsinden memnuniyet duyuyorum, iyiki varsınız.

 

saygılar, sevgiler

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.