Imanda taklit

[Φ muki]

Diyelim ki, bir insan Kuran'i binlerce kez okudu ve bu kitapta yazili olan her seye harfi harfine butun benligiyle ve her seyiyle kusku duymaksizin -hic sorgu sual etmeden- mutlak itaatle inaniyor. Yazili olan her seyin yanilgisiz ve hatasiz oldugunu dusunuyor ve iman ediyor ve kurallari yerine getiriyor. Cunku iman kuskuyu degil, kusku duymamayi emreder, bununla ilgili ayetler Kuran'da yazili olarak var zaten.

 

Iste, isin ozu burada ve iman eden, dini butun olan arkadaslara sormak gerek: Iman ettiginiz dini sorguladiktan sonra tekrar ayni kaniya varabilir misiniz?

Sayet bunu deneyip de; "evet sorguladim ve iman etmeye devam ediyorum" derseniz ne âlâ, o zaman diyecek bir soz yok. Yok sayet; "hayir benim buna ihtiyacim yok" derseniz, iste o zaman aslinda iman ediyor degil, taklit ediyor demeksinizdir.

 

Ve de; "bunu denersem kafir olurum" diye dusunmeyin. Zira, sorguladiktan sonra ayni kanidaysaniz Allah size sevap yazmis olur. Yok ama, dinden cikarsaniz kaybedecek bir seyiniz zaten yoktur.

 

Dogru muyum?

[Φ KesKiNkAleM]

Diyelim ki, bir insan Kuran'i binlerce kez okudu ve bu kitapta yazili olan her seye harfi harfine butun benligiyle ve her seyiyle kusku duymaksizin -hic sorgu sual etmeden- mutlak itaatle inaniyor. Yazili olan her seyin yanilgisiz ve hatasiz oldugunu dusunuyor ve iman ediyor ve kurallari yerine getiriyor. Cunku iman kuskuyu degil, kusku duymamayi emreder, bununla ilgili ayetler Kuran'da yazili olarak var zaten.

 

Iste, isin ozu burada ve iman eden, dini butun olan arkadaslara sormak gerek: Iman ettiginiz dini sorguladiktan sonra tekrar ayni kaniya varabilir misiniz?

Sayet bunu deneyip de; "evet sorguladim ve iman etmeye devam ediyorum" derseniz ne âlâ, o zaman diyecek bir soz yok. Yok sayet; "hayir benim buna ihtiyacim yok" derseniz, iste o zaman aslinda iman ediyor degil, taklit ediyor demeksinizdir.

 

Ve de; "bunu denersem kafir olurum" diye dusunmeyin. Zira, sorguladiktan sonra ayni kanidaysaniz Allah size sevap yazmis olur. Yok ama, dinden cikarsaniz kaybedecek bir seyiniz zaten yoktur.

 

Dogru muyum?

Kuran okuyan ve Kuran'ı anlayan hiç kimse sorgusuz kalmaz ayetlerin manalarını araştırır.

Kuran kendi açıkça sorar hiç düşünmezmisiniz, hiç akıl etmez misiniz diye yani Kuran sorgulamayı tavsiye eder ve şiddetle önerir yalnız bu sorgulamayı inanan farklı yapar, inanmayan farklı. biz ayette işaret edilenin ne olduğunu anlamaya çalışırız, örneklemelerinde neye dikkat çektiğini sorgularız. o yüzden Kuran kişilerin bilgisi ölçüsünde hitap eder. bir alimin okuması ile bir cahilin okuması arasında büyük fark vardır.

 

imanın taklidi olmaz Allah takliti ve gerçeği görür. salih iman, salih amel der. imanda kuşkuya yer yoktur ama sorgulamaya izin verilmiştir. imansız biride sorgular kurcalar velevki kendine hitap eder bulur o zaman inanır ya da inanmaz. seçim meselesi yani.

 

Kuranı sorgularken tavsiye ettiğiniz tam olarak nedir anlaşılmıyor bir ateist olarak mı sorgulamalıyız? ne anlatıyor burda mı demeliyiz? anlaşılmamış. okuyoruz zaten ve okuduklarımızı yaşamda deneyimliyoruz aynı zamanda. örneğin kafirlerle işbirliği yapmayın onlar sizi kendilerine benzetmek isterler diyor ne kadar doğru değil mi?

[Misafir aslan34]

Kur'an'ı doğru anlamada, onun kavramlarının doğru anlaşılmasının önemi büyüktür. Kur'an okuyucusunun en fazla dikkat etmeleri gereken hususlardan birisi budur.

Bugün dilimize yerleşen bir çok Kur'ani kavram, tarihsel süreç içerisinde uğradıkları değişiklikler sonucunda esas anlamlarından tamamen ya da kısmen uzaklaşmışlardır. Örnek; millet, din ve küfür kavramlarını ele alalım bunlar Kur'ani anlamlarına bakalım ;

Millet: Bir topluluk tarafından uyulan, takip edilen yol, şeriat, din.

 

Küfür: Gerçeği örtme çabası, nankörlük. inkar.

 

Din: Her türlü yaşam tarzı, gidilen yol, adet, ceza.

 

Millet kavramına örnek:

 

«Yusuf şöyle dedi: ...Ben Allah'a inanmayan, ahireti de inkar eden bir kavmin millet ini (takip ettiği yolu) terk ettim. Atalarım İshak, İbrahim ve Yakub'un millet ine (takip ettiği yola) uydum.» (12/37-38).

 

«Toplumundan büyüklük taslayan ileri gelenler dediler ki: Ey Şuayp yâ mutlaka seni ve seninle beraber inananları kentimizden çıkarırız ya da milletimize (takip edip uyduğumuz yola) dönersiniz. Dedi ki: istemesek de mi» (7/88)

 

Küfür kavramına örnek:

 

«Ve size: Melekleri ve nebileri rabler edinin diye de emretmez. Siz müslüman olduktan sonra size, küfrü (gerçeği örtmeyi, nankörlük etmeyi) emreder mi?» (3/80)

 

«Biz ona (insana) yolu gösterdik. Ya (nimetlere) karşılık verir ya da kafir (nankör) olur.» (76/3)

 

Din kavramına örnek:

 

«De ki: Ey kafirleri Sizin din iniz (yaşam tarzınız) size, benim dinim banadır.» (109/1-6)

 

«...Melikin dinine (koyduğu kurallara) göre (Yusuf) kardeşini alamazdı.» (12/76)

 

Aynı kavramların dilimizdeki karşılıkları ise: millet: ulus; küfür: sövgü, kötü söz; din: doğa üstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara, tanrıya inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum.

 

Bir çok kavram Kur'ani anlamlarını tamamen ya da kısmen yitirmiş olarak dilimize geçmiştir. Bunun sonucunda da Kur'an'ı doğru anlamak bir hayli güçleşmiştir. Kur'an ile ilgili okumada göz önünde bulundurulması gereken en önemli hususlardan birisi kavramlar üzerinde durmaktır.

Buna ilave olarak Kur'an bütünsel bir açıdan okunmalıdır, parçacı ekletik yaklaşımlar dogru iz üzerinde olmamaktır.

 

Kur'an'ın birinci hedefi, ana teması bütün insanların uyarılmaları, hidayete çağırtmalarıdır.ve bu ana tema veya onun birinci hedefi anlaşılmadıkça onun önemini algılamak mümkün değildir. Kur'an'ın sunmaya çalıştığı belli hedefleri vardır. bunları uygun biçimde anlamadıkça, Kur'an'i kavramlara yönelik hiç bir şey hakkıyla bilinemez.

 

... Hani İbrahim, "Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster" demişti. (Allah ona) "İnanmıyor musun?" deyince, "Hayır (inandım) ancak kalbimin tatmin olması için" demişti. "Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır. Sonra onları parçalayıp her bir parçasını bir dağın üzerine bırak. Sonra da onları çağır. Sana uçarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir." BAKARA SÛRESİ;260

 

Bu ayet müminin gaybi yakini, bizzat gözleme dayalı yakine dönüştürecek bir gelişmeyi görmek istemesini son derece normal oldugunu izah ediyor.Bir insanın böyle bir şeyi istemesini engelleyecek birşey yoktur.Şüphe ile iman bir arada bulunmaz, lakin şeytanın anlık vesveleri de yok degildir. Bundan korunmanın yolu devamlı dua üzere olmaktır.Allah '' namaz ve sabırla Allah'dan yardım dileyin'' der. Kalpleri evirip çeviren Allah'a dua etmek ve '' bizi müslümanca yaşat ve müslümanca canımızı al'' diye dua etmek müminin şiarıdır.

 

ENFÂL SÛRESİ

(24) Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'ın ve Resûlü'nün çağrısına uyun ve bilin ki, Allah kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, onun huzurunda toplanacaksınız.

 

KEHF SÛRESİ

(28) Sabah akşam Rablerine, O'nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte ol. Dünya hayatının zînetini arzu edip de gözlerini onlardan ayırma. kalbini bizi anmaktan ****** kıldığımız, boş arzularına uymuş ve işi hep aşırılık olmuş kimselere boyun eğme.

 

KASAS SÛRESİ

(10) Mûsâ'nın anasının kalbi bomboş kaldı. Eğer biz (çocuğu ile ilgili sözümüze) inancını koruması için kalbine güç vermeseydik, neredeyse bunu açıklayacaktı.

 

TEĞÂBUN SÛRESİ

(11) Allah'ın izni olmaksızın hiçbir musibet başa gelmez. Kim Allah'a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya iletir. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.

AMİN......

 

Bakalım, kendilerini o geleceğinde hiç şüphe olmayan gün için bir araya topladığımız ve hiç kimseye haksızlık edilmeden herkese kazandığı tamamen ödendiği vakit, halleri nice olacaktır. ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ

(25)

[Φ muki]

Kuranı sorgularken tavsiye ettiğiniz tam olarak nedir anlaşılmıyor bir ateist olarak mı sorgulamalıyız? [/font]

 

Galiba en onemli sorgulama turu; bir insanin icinde cehennem korkusu olmayan sorgulama turudur. Ne dersiniz, su icinizde ki cehennem korkusunu attiktan sonra, acaba hala o okuduklariniza inanip yasaminizda deneyimleyecek misiniz...

[Φ KesKiNkAleM]

Galiba en onemli sorgulama turu; bir insanin icinde cehennem korkusu olmayan sorgulama turudur. Ne dersiniz, su icinizde ki cehennem korkusunu attiktan sonra, acaba hala o okuduklariniza inanip yasaminizda deneyimleyecek misiniz...

muki

 

içimizde sadece cehennem korkusu olmuş olsaydı ve sadece bu sebepten iman etseydik hiç günah işlemezdik. ama öyle çok günah işliyoruz ki. buna emin ol cehennemde yanma korkusu değil iman etmemize neden. mantığımız varoluşa başka açıklama bulamıyor tesadüflere inanmayacak kadar çok düşünüyoruz. tesadüf ve kaos deyip işin içinden çıkmıyoruz ateistlerden daha fazla düşündüğümüz şey neden var olduğumuzdur. herşeyin nedenini sorguluyoruz. Kuranı defalarca okuyarak daha fazla anlamaya çalışıyoruz ve ayetlerin ifade ettiği noktalara şahit olduğumuzda imanımız artıyor. ve size göre enteresan olan her okuduğumuzda daha fazla hayranlık duyuyoruz.

 

Allah bizden günahsız yaşamamızı istememiş insan olmanın asıl onuru neden var edildiğini bilmektir. bilmeye çalışmaktır. Kuran insanı sorgulamaya teşvik eder, oturup salt ibadet etmeye değil, ibadetler insana huzru verir ve Allah'ı sık sık hatırlatır o yüzden ibadet ederiz yoksa cehennemde yanmamak için değil. Kuran nice namaz kılanlar görürsünüz ama onlar sadece eğilip doğrulurlar, nice oruç tutanlar sadece aç kalmışlardır der. asıl sorgu insanın kendisini bilmesidir.