Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

Gerçek hayattan alınan hikayelerin filmlerde nedense daha çok ilgi göreceği düşünülüyor. Hotel Rwanda’nın basın ilanında, ‘Hayat kurtarmak için elinden gelen herşeyi yapan bir adamın gerçek hikayesi’ cümlesi geçiyor. Soykırım gibi utanç verici ve tüyler ürperten bir tarihi olayı anlatmak cesaret işi. Bir de bu soykırım, on yıldan bu yana hala devam eden, dünyanın umursamadığı, BM’nin ihmalinin sözkonusu olduğu bir gerçek trajedi ise.

 

Hikaye, 1994 yılında Rwanda’nın Hutu Cumhurbaşkanı Juvenal Habyarimana’nın uçağının Kigali havaalanı üzerindeyken düşürülmesi üzerine Hutuların, Tutsi azınlığın kökünü kazımak için darbe yapmasıyla başlıyor ve üç ay içinde aralarında ılımlı Hutuların da bulunduğu çoğunluğu Tutsi yüz binlerce Rwandalı katlediliyor.

 

Bu sırada Rwanda’nın başkenti Kigali' de sahibi Belçikalı olan dört yıldızlı Hotel des Mille Collines’i işletmekte olan Hutu Paul Rusesabagina, Tutsi asıllı eşi Tatiana ve çocuklarının da aralarında bulunduğu, bin 268 Tutsiyi otelinde saklayarak, Hutu militanlarının eline geçmelerine engel oluyor.

 

Otelde saklananlardan bir kişinin bile kılına dokunulmazken, otelin işletmecisi filmin kahramanı olur... Film, her ne kadar bu insanlık dramını sürükleyici bir dille anlatsa da, Rwanda' da gerçekten ne oldu ve dünya müdahale etmekte neden geç kaldı hala anlaşılması kolay değil. İşte Rwanda' da yaşananların gerçek öyküsü;

 

Rwanda'da gerçekten ne oldu?

 

Rwanda' da iki etnik grup aynı geleneklere sahip, aynı dili konuşuyor. Ortak bir tarih ve kültür geçmişine sahip, yüzyıllardır aynı okullara gittiler, aynı işlerde çalıştılar, birbirine bitişik evlerde yaşadılar. Hutu çoğunluk ve Tutsi azınlık arasında etnik gerginlik oldu geçmişte fakat düşmanlık derecesine, koloni döneminde arttı.

 

1916 yılında Rwanda’ya gelen Belçikalı koloniciler, Tutsileri, Hutulardan üstün gördü, Tutsiler de bu üstünlüğü kabul ederek, karşılığında gelecek 20 yıl için komşularından daha iyi iş ve eğitim imkanı elde ettiler. İki gruba farklı muamele yapan koloniciler, halka verdikleri kimliklerde etnik kökenlerini bile yazdılar.

 

Zamanla kırgınlıkları büyüyen Hutular’ın 1959 yılında başlattığı, isyanlarda 20 bin civarında Tutsi ölürken, sağ kalanlardan çoğu, komşu Burundi, Tanzanya ve Uganda’ya sığındı. Belçika’nın 1962'de Rwanda’ya bağımsızlığını vermesinin ardından Hutular, kolonicilerin yerini aldı ve Tutsiler herşeyden sorumlu tutuldu.

 

Ilımlı Hutuların desteğini alan Uganda'daki sığınmacı Tutsiler, Rwanda Milliyetçi Partisi’ni (RPF) kurarak, ülkelerine dönmenin yolunu aramaya başladılar. Ayrımcı Hutu başbakan Habyasimana’yı ortadan kaldırmak konuşulurken, Rwanda'da ki tüm Tutsiler, RPF yandaşı muamelesi görüyor ve barış görüşmeleri yapıldığı dönemde bile katledilmeleri durmadı.

 

Kigali'de başta Sabena Havayolları olmak üzere bir çok Belçikalı iş yeri, otel ve ofis vardı. Bir çok Afrika ülkesinde olduğu gibi başkentin ana hoteli, elit, poltikacı ve yüksek rutbeli askerlerin buluşma noktası olduğundan, otelin müdürü Paul Rusesabagina, onlardan ikili görüşmelerde anlaşma ve pazarlığın nasıl yapıldığını öğrenmişti.

 

1994 yılında başkan Habyarimana’nın uçağının düşürülmesi bardağı taşıran son damla oldu. Başbakanın 9 Nısan günü suikasti üzerine, uzun zamandır planlanan katliamın yapılacağı biliniyordu. 11 Nisan günü tüm beyazlar ülkeden çıkarıldı. Paul Rusesabagina’nın Belçikalı beyaz patronu da bunlar arasındaydı ve Belçikalı iş yerlerinin kontrolü Paul’a bırakıldı. BM de yabancı işyerlerini korumakla görevlendirildi.

 

Rwanda Başbakanını kimin öldürdüğü hala bilinmese de, suikastın ardından kurulan ‘İnterehamwe’ denilen militan grup, muhalefet partisi lideri, Tutsiler ve ılımlı Hutuların katline başladı. Sivil Hutular, polis ve asker tarafından Tutsi asıllı komşularını katletleye teşvik edildi, karşılığında para ve yiyeceğin yanısıra öldürdükleri Tutsilerin arazileri bile verildi.

 

Bu kıyımlar yaşanırken, Rwandalılar uluslararası toplum tarafından kendi hallerine bırakıldı. BM askerlerinden bir grup olaylar başladığında oradaydı fakat 10 askerin hayatını kaybetmesi üzerine ülkeden ayrıldı.

 

Bu sırada Amerikan uydu fotoğraflarından binlerce bedenin Kagena Nehri’nden Victoria Gölüne sürüklendiği görülüyordu. Tutsi ve ılımlı Hutular, Paul’un sorumlu olduğu otele gelmeye başlayınca, otel kısa sürede sığınma kampına döndü. Pragmatik bir yaklaşımda olan Paul, sığınmacıları nasıl koruyacağını biliyordu. Tutsileri aramaya gelen askerlere, politik yaklaşıp otelin mahzenindeki ülkenin yegane şarap deposunu açarak, verdiği rüşvetle onları otelden uzaklaştırdı... Otelde saklananlar katliamın bitmesi üzerine, 18 Haziran' da otelden ayrıldılar. Filmde kahraman gösterilen Paul, 1996’dan bu yana Bürüksel de yaşıyor.

 

Rwanda' da ki her Hutu, otelci kadar iyi niyetli değildi. Öğretmen, avukat, işadamı gibi toplumun eğitimli sınıfı Hutular bile Tutsileri katleden İnterehamwe’e katıldılar. Görevlerinin karşılığında her öldürdükleri Tutsi başına, 200 bin Rwanda frankı aldılar. Yüz gün içinde bin kişi katledildi ve Tutsi nüfus, yüzde 14’den yüzde 9’a azaldı.

 

İhanete uğrayanlar

 

Bundan on yıl önce araştırmacı gazeteci Linda Melvern, kendini savunacak gücü olmayan bir halkın, toptan öldürülmesi ve BM askerlerinin orada olmasına rağmen neden bu soykırımı durdurmak için müdahale etmediklerinin ardındaki gerçekleri bulmak için yola çıktı. Katliamlara göz yumanlar hakkında bulduğu inanılmaz gerçekleri, ‘A People Betrayed / İhanete Uğrayanlar’ adlı kitabına yayıncı bulma çabaları sırasında, anlattıkları çok acıklı olduğundan satmaz diye kimse kitabı basmak istemedi ve nihayet Londra da küçük bir yayıncı kitabı bastı.

 

Malvern’in bulgularından etkilenen Kigali'deki yeni hükümet, yazarın istediği tüm kaynaklara, hatta katliamı yöneten başbakanın itirafına kadar her türlü bilgiye ulaşmasına yardım eder. Katliam sırasında BM barış gücünün başında olan bugünkü BM genel sekreteri Kofi Annan, sıkı kurallara rağmen Melvern’in güvenlik konseyinin arşivini incelemesine izin verir. Melvern’in araştırması, BM güvenlik gücünün katliam yapanlara ilgisiz ve korkak yaklaştığını açığa çıkarır.

 

Melvern’e yardım eden diğer bir kişi ise Tutsi kurbanlarını korumak için boş yere uğraşan Rwanda' daki BM gücünün kahraman generali Romeo Dallaire. Daha sonra kendisi de ‘Shake Hands with the Devil/Şeytanla El Sıkışmak’ adlı bir kitap yazan Dallaire, soykırım olduğu sırada Rwanda’daki BM askerlerinin başında, Amerikan ordusundan günderilen Kanadalı bir askerdir.

 

Soykırımdan dört ay önce 3 Aralık 1993 de Hutu liderinden aşırıcı Hutuların, Tutsiler üzerine katliama hazırlandıklarını bildiren bir mektup alır. 10 Ocak 1994 de katliamın detayları kendisine ulaşır. Soykırımın yapılacağını New York’taki BM merkezindeki üstlerine haber verir. Fakat Kofi Annan, Dallaire’ye harekete geçmemesini söyler. Dallaire, durdurmak yerine 800 bin kişinin katledildiği bu korkunç etnik temizliği seyretmeye bırakılır.

 

Asker için vücudunda izler olursa övgü fakat zihninde sorun çıkarsa utançtır ilkesini takiben, ordudan sağlık nedeniyle erken emekli edilen Dallaire, soykırım bitince Kanada’ya gönderilir. Rwanda' da gördüklerinden sonra uzun dönem terapi görür, iki çocuğuyla birlikte hatta. Psikolojik hastalıkları nedeniyle hala ilaçlar alan zamanın, Rwanda hakkında konuşmalar yapmak için her çağrıldığı yere gidiyor ve birgün Rwanda’nın yeşil tepelerinde yürüyüşe çıkmayı hayal ediyor.

 

Cesetler etrafında yığınlar haline gelince, ölü bedenlerin üzerine benzin dökerek, ortadan kaldırmaları unutmak isteyip de aklından atamadığı. Bugün et satılan dükkanlara giremiyor, et görmeye bile dayanamıyor. Rwanda da ki dehşette çürüyen bedenlerin kokusunu hatırlattığı için sebze ve meyva kokusuna bile katlanamadığını yazıyor kitabında.

 

Katliama yataklık edenler

 

Sadece katliam değil üzücü olan, daha önce yaşanan büyük boyutlardaki can ve mal kaybından ders almamış olmak daha acı verici... Bir milyon insan kabile savaşında değil, önceden hazırlanan ve iyi planlanmış bir komplo sonucu topluca katledildi.

 

Bu soykırımda bilhassa Fransızlar kusurlu. Savunmasız insanları acımasızca katleden Hutu ordusunun eğitimine yardım eden ve öldürmeler başlayınca Rwanda’dan çekilirken, Hutu müfritleri ve kendi vatandaşlarını götürürler, soykırım kurbanlarını değil... Rwanda müttefiklerini terk eden sadece Fransızlar değildi. Belçika da Rwanda'yı terketti, korunma için yalvaranlar, gözleri önünde öldürülürken. Birleşik Devletler, 18 askerini aynı yıl içinde Somali' de kaybettiği için tedirginlik içinde sadece kendi vatandaşlarını tahliye eder.

 

Dallaire, BM güvenlik konseyine öldürmelerin başladığını haber veren mesajında, durdurmak için tahminen sadece beş bin kişilik bir orduya ihtiyacı olduğunu söylemesine rağmen, üye devletler asker sağlamayı düşünmez. Zamanın BM Genel Sekreteri Boutros-Boutros Ghali, dünyanın harekete geçmesi için gereken liderliği sağlamakta başarısız olur. BM Güvenlik Konseyi üyeleri aynı derecede kusurlu bulan general Dallaire, ‘Bağışlanamaz bir ilgisizlik ve ahlaki yaklaşım kavramanın ötesinde...’ diyor BM güvenlik konseyinin soykırıma tepkisizliğine... Britanya’nın oynadığı rol ise son derece irkiltici. Çatışmaların kabileler arası bir iç savaş olduğu ve ihtilafa karışmamayı tavsiye eder. BM ordu isteyince de bunun Britanya’nın değil Fransız sahnesi olduğunu söyler.

 

Rwanda' da büyük katliam bitmiş olsa da etnik katliamlar ve adalet arayışları devam ediyor. Katliama karışan, 500 kişi ölümle cezalandırıldı ve yüz bin kişi hapiste. BM suçunu kabulederek özür diledi... Rwanda, 1994 soykırımından önce safari turları ve gorillalarıyla gündeme gelen bir Afrika ülkesiyken, bu hale geldi. Rwanda Hotel ise bu güzellikler üzerine değil ne yazık ki, bu güzelliklerin nasıl unutturulduğu üzerine kurulu.

 

Perihan Korkmaz - 02 Nisan 2005, Cumartesi

Hürriyet Gazetesi

Gönderi tarihi:
  • Yazar

Fransa ve Rwanda soykırımı

 

1994 yılında Rwanda'da bir soykırım yaşanmış, 100 gün içerisinde bir milyona yakın insan hayatını kaybetmişti. Büyük güçlerin seyirci kaldığı bu soykırım, Batı dünyasının en büyük ayıplarından biridir. O dönemde Rwanda'daki BM Barış Gücü'nün komutanı olan General Romeo Dallaire, soykırım konusunda Batı'nın "kriminal sorumluluğu" olduğunu söylemişti. ABD, AB, BM bu soykırımı engellemek için hiç bir ciddi girişimde bulunmamıştı. Başkan Clinton, daha sonra bu konuda özür diledi. Benzeri şeyler 1995'te Srebrenitsa'da da yaşanmadı mı?

 

Peki, Rwanda'da yaşanan bu korkunç olaylarda Fransa'nın rolü neydi? Soykırımı gerçekleştirenlere Fransa'nın desteği olmuş muydu? Rwanda hükümeti, soykırım konusunda Fransa'yı suçluyor. Soykırımı gerçekleştiren Hutuların bir kısmının Fransa tarafından eğitilip silahlandırıldığını savunuyor. Soykırımın son haftalarında, güvenli bölgeler oluşturmak için Fransız askerleri BM kararı ile Rwanda'ya gönderilmişti. Rwanda hükümeti, Fransız askerlerinin soykırım yapan Hutuların Tutsi kamplarına girmelerine izin verdiğini de ileri sürüyor.

 

Rwanda hükümeti, kısa süre önce bu konuda bir soruşturma başlattı. Tarihçi, hukukçu, asker, saygın Rwandalılardan oluşan bir kurul, Fransa'nın rolü konusunda soykırımı yaşayanların ifadelerini dinliyor. Soruşturma altı ay kadar sürecek. Soruşturma kurulu, tüm tanıkları dinledikten sonra, Rwanda'nın Fransa aleyhinde Lahey Adalet Divanı'na başvurup başvurmayacağına karar verecek. Rwanda'daki soruşturmadan bağımsız olarak, bir Fransız askeri mahkemesi de, 6 Tutsi'nin başvurusu üzerine Fransız askerlerinin soykırımda rolü olup olmadığını araştırıyor.

 

Fransa'nın Rwanda soykırımındaki rolü tartışmaları yeni değil. 12 yıldan beri konu tartışılıyor. Fransa parlamentosu bu konuyu araştırmak için bir komisyon oluşturmuş ve bu komisyon 1998 yılında Fransa'nın soykırım konusunda sorumluluğu olmadığı ancak "stratejik hatalar" yapıldığı sonucuna varmıştı. Rwanda'da şimdi başlatılan soruşturma konusuna geniş yer veren BBC World televizyonu, sözkonusu Fransız parlamento komisyonu üyelerinden biri ile söyleşi yaptı. Fransız parlamenter, büyük kızgınlık içinde Fransa'nın soykırımla ilgisi olmadığını savunarak Rwanda hükümetini suçladı. BBC spikeri ona "stratejik hataların" ne olduğunu sorunca daha da kızdı. Kendilerinin stratejik hata yapmadığını söyleyerek, 1998'de hazırladıkları raporla çelişti. Belli ki Rwanda soykırımı ile ilgili suçlamalar Fransız yetkilileri kızdırıyor. Kızma sırası onlarda.

 

Rwanda soykırımı Cumhurbaşkanı Habyarimana'nın öldürülmesi ile başlamıştı. Hutu olan cumhurbaşkanının uçağı düşürülmüştü. Bunun üzerine Hutu milisler, Tutsileri ve ılımlı Hutu'ları öldürmeye başladılar. Sonuç soykırımdı. Fransa, öldürülen cumhurbaşkanını ve Hutuları destekliyordu. O dönemde Fransa'da Mitterand Cumhurbaşkanıydı. Mitterand'ın oğlu ise, babasının Afrika işleri danışmanlığını yapıyordu. Fransa'nın Hutu rejimine silah sağladığı ileri sürülüyor. Geçen yıl, emekli bir Fransız askeri, soykırımdan önce iki yıl soykırımı gerçekleştiren Hutu milisleri eğittiklerini söylemişti. Rwanda'da şimdi oluşturulan soruşturma kuruluna ifade veren Rwanda'nın eski Paris büyükelçisi Jacques Bihozagara, Fransa'nın soykırım yapanlara silah ve eğitim sağladığını söyledi. Rwanda soykırımı konusunda kitap yazan Fransız gazeteci Patrick de Saint-Exupery de, Fransız subayların soykırım yapanları eğittiklerini yazdı. Fransa'nın soykırım planlarını önceden bildiği de ileri sürülüyor.

 

Soykırım devam ederken Fransa "Turkuaz operasyonu" adı altında Rwanda'ya 2500 asker göndermişti. Fransız askerlerin soykırımı engellemek için hiçbir şey yapmadığı belirtiliyor. Bu konuda çeşitli iddialar var. Bir tanesi şöyle. Bir kolej binasına sığınan iki bin civarında Tutsi, BM Barış Gücü tarafından korunuyordu. Fransız askerlerin, BM askerlerini bölgeden uzaklaştırdığı ve Hutuların binadaki iki bin kişiyi öldürdüğü ileri sürülüyor.

 

Fransa'nın Rwanda soykırımında rolü olup olmadığı gün gele ortaya çıkacak. Konu çok hassas. Somut verilere ve belgelere dayanmadan kesin bir şey söylemek yanlış olur. Ama, Fransız yetkililerin bu konunun tartışılmasından niye gocunduklarını anlamak mümkün değil. Fransızlar tarihleri ile yüzleşmeyi öğrenmelidirler. Öyle değil mi?

 

Rwanda'da başlatılan soruşturma önemli. Türkiye'de şimdiye dek hep Fransa'nın Cezayir'de yaptıkları ön plana çıkarıldı. Fransa'nın Rwanda soykırımındaki rolü ile ilgili gelişmeleri ve tartışmaları yakından izlemekte yarar var. Hele, Rwanda Fransa'yı Lahey Adalet Divanı'na şikayet ederse, konu daha da büyüyecek.

 

Rwanda soykırımı ile ilgili suçlamalar konusunda Fransa ne yapabilir? Örneğin, Fransa'nın Rwanda soykırımında rolü olduğunu söyleyenleri hapis ve para cezasına çarptıracak bir yasa tasarısını Fransa Meclisi'ne sevkedebilir. Bu tür konuları yasalarla çözümleme yöntemini benimsemediler mi?

 

Dr. İsmail KEMAL

26 Ekim 2006

Kıbrıs Gazetesi

Gönderi tarihi:
  • Yazar

Bundan sadece 13 yıl önce yaşanmış bir insalık dramı.Belkide 100 yıldan beri bize dayatılmaya calısılan soykırım konusu üzerine bizi suclayanların bizzat ortak olduğu(sessis kalmakta ortalık değilmidir?) afrikanın göbeğindeki bir ülkede yaşanılanlar. İşin ilginc yanı bizim yerli sitelerimizin hicbirinde konuyla ilgili materyal bulamayışım. Sadece sinemayla ilgili sitelerde konuyla ilgili cekilen filmlerin konuları, filmlerin gsterildigi seans ve salon bilgileri dısında.

Peki dunya capında karsı karsıya oldugumuz sözde soykırım suclamasıyla ilgili neden yetkililierimiz yakın dunya tarihinde var olan bu olayları alıp bizi suclayanların suretlarına carpma basiretini gösteremezler merak ediyorum. Rwanda hakkında bazı bilgiler daha elde ettim. Bunlara dikkat edecek olursak kucuk ve gelişmekte olan ulkerin uzerinde oynanan oyunların benzerligi dahada ortaya cıkıyor. ulkemiz de bunlara dahil edilebilir.

 

Konum: Orta Afrika, Demokratik Kongo Cumhuriyetinin doğusunda yer alır.

Coğrafi konumu: 2 00 Güney enlemi, 30 00 Doğu boylamı

Haritadaki konumu: Afrika

Yüzölçümü: 26,338 km²

Sınırları: toplam: 893 km

Arazi yapısı: Çoğunlukla yeşil yayla ve tepelikler mevcuttur; arazi genellikle dağlıktır.

Doğal kaynakları: Altın, kalay, tungsten, metan, hidro enerji, işlenebilir arazi

Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %35

daimi ekinler: %13

otlaklar: %18

ormanlık arazi: %22

diğer: %12 (1993 verileri)

 

Nüfus: 7,312,756 (Temmuz 2001 verileri)

Nüfus artış oranı: %1.16 (2001 verileri)

Mülteci oranı: -1.21 mülteci/1,000 nüfus (2001 tahmini)

Bebek ölüm oranı: 118.92 ölüm/1,000 doğan bebek (2001 tahmini)

Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 38.99 yıl

erkeklerde: 38.35 yıl

kadınlarda: 39.65 yıl (2001 verileri)

Ortalama çocuk sayısı: 4.89 çocuk/1 kadın (2001 tahmini)

HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %11.21 (1999 verileri)

HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 400,000 (1999 verileri)

HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 40,000 (1999 verileri)

Ulus: Rwandalı

Nüfusun etnik dağılımı: Hutu %84, Tutsi %15, Twa (Pygmoid) %1

Din: Roma Katolikleri %52.7, Protestanlar %24, Adventist %10.4, Müslüman %1.9, yerel inançlar ve diğer %6.5, inançsız %4.5 (1996)

Diller: Kinyarwanda (resmi), Fransızca (resmi), İngilizce (resmi), Kiswahili (Swahili)

Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler

toplam nüfusta: %48

erkekler: %52

kadınlar: %45 (1995 verileri)

 

Yönetim biçimi: Başkanlık Tipi Cumhuriyet

Başkent: Kigali

İdari bölümler: 12 bölge; Butare, Byumba, Cyangugu, Gikongoro, Gisenyi, Gitarama, Kibungo, Kibuye, Kigali Rurale, Kigali-ville, Umutara, Ruhengeri

Bağımsızlık günü: 1 Temmuz 1962 (Belçika'dan)

 

GSYİH: Satınalma Gücü paritesi - 6.4 milyar $ (2000 verileri)

GSYİH - reel büyüme oranı: %5.8 (2000 verileri)

GSYİH - sektörel bileşim: tarım: %40

endüstri: %20

hizmet: %40 (2000 verileri)

Enflasyon oranı (tüketici fiyatlarında): %4 (2000)

İş gücü: 3.6 milyon

Sektörlere göre işgücü dağılımı: tarım %90

Endüstri: Çimento, tarım ürünleri, meşrubat, sabun, mobilya, ayakkabı, plastik ürünler, sigara

Endüstrinin büyüme oranı: %8.7 (1998 verileri)

Tarım ürünleri: Kahve, çay, pyrethrum, muz, fasulye, patates, çiftlik hayvanları

İhracat: 68.4 milyon $ (2000 verileri)

İhracat ürünleri: Kahve, çay, deri, kalay

İhracat ortakları: Almanya, Belçika, Pakistan, İtalya, Kenya

İthalat: 245.9 milyon $ (2000 verileri)

İthalat ürünleri: Gıda maddeleri, makine ve parça, çelik, petrol ürünleri, çimento ve yapı malzemeleri

İthalat ortakları: Kenya, Tanzanya, ABD, Benelux (Belçika, Hollanda, Lüksemburg Ekonomik Birliği), Fransa, Hindistan

Dış borç tutarı: 1.3 milyar $ (1999)

 

Matematik konusunda iyi olmasamda nufus/yüzölcüm arasında denklem kurarsak aslında ekonomik verilerinin ulkemizdekilerle aynı oldugunu gorebilriz. Gecenlerde sayın basbakan cıkıp ekonomik verilerle ilgili gurur duydugunu ve kemal ebiye tesekkur etmemis gerektigni acıkladı. Ama aynı verilere dunyanın en fakir ülkesi Rwanda'da sahip zaten. Bizdeki nufus onlarda olsaydı onlarda su anda bizim oldugumuz konumda olacaklardı. Evet biz simdi Rwanda'ya gore iyi durumdayız cunku onların 10 katı kadar buyuk bir ulkeyiz.

 

Peki bundan 13 yıl once ne oldu?

Uzun yıllar belcika ve fransanın sömurgesi olarak var olan bir ulke. Genelde bu tür sömurgeleri kontrol altında tutmanın en iyi yollarından biridir huzursuzluk insanları birbirne düşman etme. İki insan aynı mahallede düşman olarak yasamaya basladıgı anda guvenmek icin bir yabancıya ihtiyac duyar. Buda Rwanda'da belcika ve fransaydı. Aslında en dikkat cekici husus Rwanda'lıların kimliklerine ırkalarını yazmaları. Yani Rwanda vatandasının yanına bir bölüm daha koyup oraya ırk olarak ne olduklarını yazmıslardı insanları. Ve bu ırklar arasında birine digerini gore imtiyaz vermişlerdir. Yıllardan beri ulkemizde de buna benzer oyunlar oynanmaya calısılıyor sanırım yoksa benmi yanılıyorum.?

 

Belcika oncelikle Tutsi'lere imtiyazler veriyor halk icin de elt bir konuma getiriyorlar, buda toplum icinde catısmaları beraberinde getiryor. Diger taraftan ezilen kısımda kalan Hutu'larıda el artından destekliyorlar. Ve aradan yılar gecince iki tarafında aşırı ucları birbirini öldürmeye baslıyor. 1994 yılına gelindiginde mevcut basbakanın öldurulmesini hemen arından 3 ay gibi bir surede 1 milyon Tutsi ve 200 bin ılımlu Hutu katlediliyor. Öludurulen her insan icin para ve yiyecek dagıtıyorlar. İnsanlar komsularını, kardeslerini, arkadaslarını öldürüyor yada öldürülmesine tanık olmak zorunda kalıyorlar.

Tam bunlar olurken dahası olayların olacagı belliyken durumdan haberdar olan Belcike, Fransa ve Birleşmiş Milletler sadece kendi guvenliklerini saglıyor hatta bazı kaynaklara göre soykırımın yapılmasına destek oluyorlar. Soykırıma baslanmadan bir sure once dunyanın belli baslı ulkelerinden korkunc miktarlarda silah sevkiyatı yapılıyor ulkeye. Bu ulkelerin kim oldugu asla acıklanmıyor. Buyuk guc mazlumun dostu ezilen halkların koruyucusu abd ise bu bir kabileler arası savastır ic meseledir diyerek uzaktan izliyor.

Yani göz göre göre 1 milyon 200 bin insan katlediliyor. Kadın, cocuk, genc, yaslı ayırt etmeksizin. Yüzbinlerce kadına tecavuz ediliyor ve bu olaylardan sonra Aids hastalarının sayısındaki artısta patlama yasanıyor.

 

Olaylardan yılar sonra acılan mahkemelerde ise 82 kişi yargılanıyor. Ölümlerden sorumlu olarak. Ama soykırım ifadesi kullanılmıyor. Bu 82 Rwanda vatandasından 21 tanesi hapse mahkum ediliyor. Bizzat ölümlere katıldıkları icin. Digerleri Serbest bırakılıyor. Ölümleri izleyen ve sessiz kalanlar ise yargılanmıyor bile. Fransa ve Belcika devletleri konudan mumkun oldukca uzat duruyorlar. Hicbirsekilde sorusturma acılmasına izin vermiyorlar.

 

Şimdi merak ediyorum 'Soykırım' ne demektir? Bunun bir tanımı varmıdır bu bir sucsa eger cezası nedir? Rwanda'da olanlar bir soykırımsa eger neden bundan sorumlu olan devletler yargılanmazlar buyuk avrupa birligi mahkemeleri bu konuların uzerine gitmezler. Eger Rwanda'da yapılanlar soykırım değilse soykırım ne demektir?

 

Rwanda'dakine benzer olaylar dunyanın her yerinde oluyor ve her olayda bir sekilde batılı devletlerin izleirni görmek mumkun. Elimizde boylesine tarihi gercekler ve kanıtlar varken bize yöneltilen sözde Ermeni soykırımı suclamasında kullanılmazlar? Peki biz Büyük Türkiye Cumhuriyeti olarak bizzat tanık oldugumuz bu vahsetlere sessiz kalırız? İnsanlara yardım etmek icin illede din yada ırk bagıyla baglı olmak sartımı gereklidir? Yada toprakları uzerinde zengin petrol, dogalgaz yada elmas yataklarımı olmalıdır.?

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.