Φ muki Gönderi tarihi: 21 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 21 Ocak , 2007 Tevrat baska diyor, Kur'an baska diyor. Hikaye olarak hangisi dogru? Tevrat'taki anlatilisa gore Tanri, Ibrahim'in yalan soyledigini ve Sare'nin evli bir kadin oldugunu Abimelek'e bildirmis ve onu suc islememeye cagirmistir. Lakin Islam kaynaklarina gore boyle bir sey yoktur. Melik, Ibrahim'in soyledigi yalan nedeniyle, evli olmadigini sandigi Sare'ye yanasmak istemis ve Tanri onu cezalandirmistir. Din adamlari ve din yorumculari, Ibrahim'in soyledigi yalana bakmayip, o yalanin kazanc saglayip saglamamasi uzerinde duruyorlar. Yani bu kisilere gore yalan kazancli bir sonuc yaratacak nitelikte olmali. Unlu vaiz Ibn'i Cevzi, Sare'nin Ibrahim tarafindan yalan olarak "kizkardesim" diye Melik'e takdim edilmesini "ahlakilik" acisindan degil fakat "etki" acisindan ele almistir. Bundan dolayidir ki Ibrahim'in Sare'yi "kizkardes" olarak tanitacak yerde "karim" diye tanitmasinin daha kazancli olacagini dusunurken sonralari bu fikrinden caymis ve "kizkardes" seklindeki tanitimin (yani Ibrahim'in soyledigi yalan'in) isabetinde karar kilmistir. Burada Tanri'nin yalan konusundaki tutumu onemlidir. Soyle ki Tevrat'a gore Tanri Abimelek'e kadinin evli oldugunu bildiriyor ve yukarida ki sonucu olusturuyor, yani Abimelek'e suc islememesini soyluyor. Diger taraftan Islami kaynaklardaki sekle gore Tanri, Melik'in saldirisina karsi Sare'yi korumayi dusunmuyor, ancak Sare'nin kendisine yalvarmasi uzerine bu yola gidiyor. Tanri sanki yalanin ve kahsizligin farkinda degilmis veya aldiris etmezmis de Sare'nin kendisini ikaz etmesini beklermis gibi davraniyor. Ya da sanki "koruyan" ve her seyi "ongoren" bir Tanri'nin masum bir insani -yani bu durumda Sare'yi- yalvarir durumlara dusurtmeden koruyamazmis, ote yandan da yalanin varligindan habersiz olarak davranan bir kimseyi -Melik'i- dehsete dusurmeden duramazmis gibi gibi! Seriat dilinde ki "Hile'i seriye" "seriata uygun bir cozum bulmak" anlamina gelir ki bu usul Islam'in yararina olmak uzere baslangicindan itibaren her hususta etkili olmak uzere uygulana gelmistir. Bu da sunu ortaya cikarir ki -Islam lehine bir sonuc elde etme bakimindan hile sozcugunun farkli anlamlarina aldiris edilmemistir. Bunun ilginc orneklerinden biri de "ogulluk" evlatliktir. Muhammed Arap gelenegi olan "ogulluk" ("evlatlik") gelenegini farkli bir sekle sokmustur. Eski Arap geleneginde ogul edinilen ile ogulluk arasindaki iliski, ana-baba-ogul niteliginde iken bu gelenegi degistirmis ve Kur'an'a" Allah evlatliklarinizi... ogullariniz gibi tutmanizi mesru kilmamistir" seklide ayet koyarak bu tur iliskiye son vermistir (Azhab 4-5). Fakat din adamina gore Islam kaynaklarindan naklen bidirdigine gore Muhammed, buna ragmen bazi kisilere "hile" usulu ile ogulluk (evlatlik) hakkini devam ettirmeleri olasiligini saglamistir. Orneklerden biri: Ebu Huzeyfe'dir ve Subeyte ve Sehle isimli iki kadinla evlidir. Bunlardan Subeyte Salim (Ibn-i Ma'kil) adinda Fars asilli birini kole edinir. Daha sonra koleyi azat etmekle kocasi Ebu Huzeyfe onu "evlat" (ogul) edinir. Bundan sonra bu kole Ebu Huzeyfe oglu Salim" diye cagirilir ve Huzeyfe ile karisinin varisi durumundadir. Ebu Huzeyfe onu, kendi kardesinin kizi olan Hind'i ile evlendirir. Ancak Muhammed bu arap gelenegi olan ogulluklarin "ogul" olma durumuna son vermistir. Butun bunlara sebep te kendisinin kendi ogullugu olan Zeyd'in karisina asik olup onunla evlenmek isteyisidir. Ve Kuran'a da su ayeti koymustur: "Allah, bir adamın kendi (göğüs) boşluğu içinde iki kalp kılmadı ve kendilerini annelerinize benzeterek yemin konusu yaptığınız (zıharda bulunduğunuz) eşlerinizi sizin anneleriniz yapmadı, evlatlıklarınızı da sizin (öz) çocuklarınız saymadı. Bu, sizin (yalnızca) ağzınızla söylemenizdir. Allah ise, hakkı söyler ve (doğru olan) yola yöneltip-iletir. 5. Onları (evlat edindiklerinizi) babalarına nisbet ederek çağırın; bu, Allah Katında daha adildir. Eğer babalarını bilmiyorsanız artık onlar, dinde sizin kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Hata olarak yaptıklarınızda ise, sizin için bir sakınca (bir vebal) yoktur. Ancak kalplerinizin kasıt gözeterek (taammüden) yaptıklarınızda vardır. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Ahzab 4-5) Butun bunlara dayanaraktan Allah'in bir kulu bana Islam'da yalan yok diyebilir mi? Yoksa buradaki arkadaslar da butun bu yalanlara bu din adamlarinin uydurduklari kiliflarla mi cevap verecekler? Dogrusu ben kendini Allah'in Peygamberi olarak tanitan bir insandan bu kadar yalan beklemezdim. Ve Allah'a inanmis din adamlarinin da bu yalanlara bir son verip kilif uydurmaktan vazgecmelerini dilerdim. Sorgusuz sualsiz inanmanin dayanilmaz cazibesi bir kara delik misali insani ve insani degerleri yutmaktir. Insanin sahip oldugu en buyuk kiymet aklidir. Ne yazik ki bu essiz hazineyi isleyip hakikate giden yolu aklin isigiyla aydinlatmada maalesef gayretten uzaktir. Yuzyillardir mulkiyeti eline gecirmek isteyen insanoglu her turlu kotulugu, yalani vs. yapmaktan cekinmemistir. Bu kavgada galip olan hep cahillik olmustur. Her seyin degistigi bir evrende inanmak, insanin bir ozelligi degil, ilkelligin bir ifadesidir. Bu durumda inanan bir kisi yalani, hirsizligi, sevgisizligi, ilkelligi vs. insan disi davranislari da beraberinde kabul etmis sayilir (mesela: canli bombalar, din adina insan oldurenler.) Uretim adina bir zahmete girmeyenler, din icin her turlu zahmete giriyorlar. Insan onurunu gelecege yalanlarla degil, dusuncesiyle tasimali. bu dunyada yasamak ancak dusuncenin yasamasiyla mumkun olabilir. Alıntı
Φ LUCAS Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2007 Doğru saptamalarınız var ama bunları ''dinibütün'' arkadaşlar anlamamakta ve dinlememekte ısrar edeceklerdir bunu da bil.Sevgilerle.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.