Φ politika Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Laikligin anlami,din ve devletin birbirinden ayrilmasidir.Devlet dine bagli olamaz olursa din devleti olur,dinde devlete bagli olamaz.Laikligi asil anlamindan saptirip Marksist bir yaklasimla Laikligi tarif edenler bence samimi olamazlar.Laiklik dinsizlik degildir,kim laikligi dinsizlik olarak yorumluyorsa onun vatan ve millet sevgisinden süphe edilmesi gerekir.Laiklik tartismalari yeni degildir,Laikligi hazmedememenin sonuclarindan birisi Kubilay olayidir.Ve bugün bile ayni cinayetleri islemeye hazir sayisiz Laiklik karsitlari vardir. Din insanlarin vicdanlarini ilgilendirir,devlet mekanizmasini insanlarin neye inanip inanmadiklari ile calistirmak zorbaliktir.Laiklik Islamin özünde vardir aynen Demokrasinin oldugu gibi.Islami 5 vakit namazla ve orucla dar bir cerceveye sokanlar icin Islamin anlami tabiiki farkli olacaktir, Laikligin Türkiye'de gercek anlami ile isleyip islemedigi konusu üzerinde tartisilir ama Laiklik tam anlami ile yürütülmüyorsa bu Laikligin sucu degildir. Bireyler,birey olarak Laikligi kabul edebilir veya edemezler bu onlarin kisiel özgürlükleri ile baglantilidir,ama Devletin yasalarini kisisel özgürlüklerle degistirmeye kalkismak suctur. Laik devlette ne devlet dine düsmandir nede din devlete düsmandir.Düsmanlik bireyseldir.Devlet bütün inanclara ayni mesafededir.Laik devlette inanc kesimleri dinlerinin sartlarini özgürce ve bireysel olarak yerine getirebilirler,bu özgürlük devletin calismalarina karsi olamaz devlete karsi kullanilamaz. Devlet kuvvetleri ile silahlanan din gelismeye manidir,tam aksine Dinin dini kurumlar icinde kalmasi ise gelismeye engel degildir. Siyasi baski ve dinsel baski kisilerin din özgürlüklerini kisitlayan faktörlerdir.daha dogrusu dini özgürlüklerin düsmanlaridirlar.Bu düsmanlari saf disi birakmak dinsel özgürlügü inanc hürriyetini korumak ancak Laiklikle mümkündür. Laikligi bilimsel anlamda yorumlamak gercekleri itiraf etmektir,bilimsel olmayan tanimlar yani herkesin kendi kafasina göre tanimlamalar ise insanlari aldatmaktan öte birsey degildir,Türkiye'de bu ikinci yolun kullanilmaktadir,bu yolu kimlerin kullandigini cok sükür artik milletimiz tanimakta ve onlarin kiskirtmalarina deger vermemektedir. saygilarla Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Bize özelden gidelim ; Türkiyedeki laikligin tarihi, aynı zamanda batılılaşma tarihidir. Laiklik kültürümüzün kendi dinamikleriyle ürettigi bir ürün degildir ( degildir çünkü ihtiyaç hasıl olmamıştır.). Batılılaşma denen ve ne kadar tuttugu senelerdir tartışıla tartışıla bitmeyen bir öykünmenin adı gibi... Türkiyede laiklik ile batılılaşma hemen bir çok bakımdan aynılaşmıştır. Demokrasi, eskiye ait kutsallıklar üstünden kendi kudsiyetini oluşturuyor ve insanlara bu kutsalık çerçevesinden kabul ettiriyor kendi inaçlarını.İnsanlar bir ''kutsalı'' reddedip bir başka ''kutsalı'' kabul ettigini anlamalılar.Bu ''mukaddes'' boyası rutuşları olmasa, kabul edilirlikleri saglanamaz modern mitlerin. Her iki bakış açısının genel eleştirileri Din'leredir.Laiklik ise ziyadesiyle karşıdır, ama öyle ama böyle. (laiklik dinsizlik gibi düşük yogunluklu tartışmalardan uzak duralım) Karşı çıktıgı görüşlerden daha tutucu ve dogmatiklerdir. Nesnel olarak bakmaya çalıştıgımızda bu düşünceler kendilerini bir ''din'' havasında sunuyorlar. Laik olan bir sistemde herşeyden önce 'diyanet'in kaldırılması için çalışılmalıdır, gelin görün ki laikliklerinden zerre şüphe duymayacagınız kişiler buna hiç deginmezler bile. Diyanet kurumu gibi bir kurum oluşturulmuş ve onun eliyle “rejime müdahale etmeyen, ama rejimin müdahalelerine açık bir din” projesinin alt yapısı oluşturulmuştur. Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Bülent Tanör, Cumhuriyet rejiminin, Diyanet İşleri gibi bir kurumu oluşturmasını şöyle izah etmekteydi: “Diyanet İşleri Başkanlığı, teknik bir kamu hizmeti kuruluşu olarak çalışıyor, rejimin talepleri doğrultusunda dinin kişiselleşmesine katkıda bulunuyordu.. Yetkileri sınırlıydı, ruhani bir otoritesi yoktu. İslami kurallar öneremez, teolojik araştırma yapamazdı, dinsel mülk sahibi değildi. Kısacası DİB, laikleştirme polotikasına dinsel meşruluk kazandırma görevi yüklenmişti... Devlet, dinin siyasal ve toplumsal alana karışması olasılığına karşı DİB’i kullanmaktaydı” (Bülent Tanör, Kuruluş Üzerine 10 Konferans, 1920 Sonları - 1996) Yani laik Türkiye Cumhuriyeti bilerek kaldırmaz bu kurumu, Dini halka bırakmak gibi bir düşüncesi yoktur. Ülkemizdeki laiklik ; Din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması degildir, her türlü tanım yapılsada bu tanım geçersizdir. saygılar. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2007 Batılılaşma ile başladığını söylediğiniz laiklik kavramının daha önceleri ihtiyaç olmadığı için uygulanmadığını söylemek abesle iştigaldir. Osmanlı Devleti bir hilafet devletiydi yani dine endeksli ve özellikle sünni/müslümanlığı benimsemişti. Bu koşulda Osmanlı'nın içerisinde yaşamış sünni olmayan müslümanlar bu görüşe itiraz edebilirler miydi? O şartlar altında bunun bir ihtiyaç olmadığını ifade etmek haksızlık olur. Ve laiklik ilkesinin Cumhuriyetin ilanından sonra neden ihtiyaç olduğunu geçmişten o günlere gelene kadar nelerin tecrübe edilmiş olduğunu gözardı etmemek gerekiyor. Devletin dine karışmaması ve dinin devlet işlerine karıştırılmaması ilkesi ile ters düştüğünü söylediğiniz Diyanet Kurumu ise Osmanlıdan günümüze geleneksel ve dini seçimi belli insanların çoğunluğunu oluşturan sünni/müslüman toplumun "din" hakkında müracat edeceği ve dini kurumlarına atamalarını devlet kontrolü ile yapan bir kurumdur. günümüz şartlarında bazı konularda yetersizdir (azınlık haklarına istinaden) ama gereklidir. Ve bu laik devlet ilkesine aykırı olmamalıdır. Sebebi ise "devletin kontrolü bıraktığı noktada" idareyi ele almak isteyenler başka bir gerilim ve sıkıntıya sebeb olur. Bu millet bunun tecrübelerini gördü ve hala görmekte. Diyanet Kurumu devlet işlerine karışmaz ancak devlete bağlı bir kurumdur. Dinlerin içinde birden fazla görüş var ve o yüzden bu kadar tartışma oluyor. İnsanların hassasiyet duydukları bir mesele olduğu içinde dini inanışını ideoloji haline getirmiş olanların devletin laik yönetimi ile kontrol altında tutulmaları gerekir. Bunlar reel sorunlar gözardı edilemez. Devletin politikası ve ilkesi ile çelişir gibi görünen meselelerde sorunun kontrolden çıkmaması için önlem almak gerekmez mi? Büyük çoğunluğunu müslümanların oluşturduğu söylenen millet mezheplerde ayrılıyor hatta mezheplerin kendi içlerinde bile farklı görüşleri olanlar çeşitli örgütler kuruyor. Hatta kimisi terör örgütüne dönüşüyor. Bunları kontrol altında tutmak devletin vazifesidir. O yüzden devlet dini halka bırakmaz bırakacak olursa neler olacağını tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok... Alıntı
Φ trevize Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2007 Laikliğin, vatanı, milleti sevmekle ne gibi alakası olabilir anlayamıyorum. Bu vatan 900 yıldır bizim ve milletimizin 1200 yıllık yazılı tarihi var. Yani biz bu vatanı sevmeye son 80 yılda mı başladık. Daha önceki insanlar islam akaidi ile yaşıyordu diye bu vatanı ve milleti sevmiyor muydu? Laiklik evrensel kabul görmüş bir ilke değildir ki, vatan ve millet sevgisi gibi evrensel değerler ile örtüşsün. Dünya üzerinde 6 adet ülke, laikliği anayasasına taşımıştır. Bunların içinde Portekiz, Fransa ve Türkiye 3 avrupa ülkesidir. Diğerleri, Japonya, Hindistan ve Meksika'dır. Ne diğer Avrupa ülkelerinin ne de gelişmiş diğer dünya ülkelerinin anayasasında bu ilke yoktur. Bu ülke vatandaşları, vatanlarını ve milletlerini sevmek için bu kritere ihtiyaç duymuyorlar demek ki. Biz de bu vatanı sevmek için (şahıs olarak) laik ve demokrat olmak zorunda değiliz. Diğer inançlara saygı duymak için de laik olmak zorunda değiliz. Müslüman olmak bize bu fırsatı tanıyor zaten. Konuyu açan arkadaş vatanını seven laik ve demokrat kişilere yönelik yazdığı için, bunların kriter olamayacağını bir kez daha hatırlatmak isterim. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2007 Batılılaşma ile başladığını söylediğiniz laiklik kavramının daha önceleri ihtiyaç olmadığı için uygulanmadığını söylemek abesle iştigaldir. Ve bu laik devlet ilkesine aykırı olmamalıdır. Sebebi ise "devletin kontrolü bıraktığı noktada" idareyi ele almak isteyenler başka bir gerilim ve sıkıntıya sebeb olur. Bu millet bunun tecrübelerini gördü ve hala görmekte. Diyanet Kurumu devlet işlerine karışmaz ancak devlete bağlı bir kurumdur Devletin politikası ve ilkesi ile çelişir gibi görünen meselelerde sorunun kontrolden çıkmaması için önlem almak gerekmez mi? Büyük çoğunluğunu müslümanların oluşturduğu söylenen millet mezheplerde ayrılıyor hatta mezheplerin kendi içlerinde bile farklı görüşleri olanlar çeşitli örgütler kuruyor. Hatta kimisi terör örgütüne dönüşüyor. Bunları kontrol altında tutmak devletin vazifesidir. O yüzden devlet dini halka bırakmaz bırakacak olursa neler olacağını tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok... neden abes açıklayın. demokratlık adı altında savundugunuz görüşlerin tutarlılıgı yoktur.. yani sizde laik oldugunu iddia eden devletin aslında diyanetin dini kontrol için kuruldugunu kabul ediyorsunuz. Dinlerdeki görüş farklılıkları insan tabiatı ile alakalı ve gerçek yaşamla uyumludur, uyumlu olmayan ise insanları kalıba belirli bir kalıba sokma anlayışıdır. Türkiye üzerinden hangi görüş sizin anladıgınız manada terör örgütüne dönüşmüş ve terör nedir ? fazla propaganda altında kalmanın verdigi tedirginlikle yazmışsınız yani uzun lafın kısası sizde halkı serbest bırakınca ya davulcuya ya da zurnacıya kaçar diyenlerden misiniz ?. devlet dediginiz soyut bir varlıkdır, devlete hakim zihni durum somut varlıktır, soyutun meşrulugu somutun meşrulugunu gerektirmez her zaman. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2007 neden abes olduğunu bir önceki iletimde açıklamaya çalıştım ama kısaca özetleyim. halifelik ile yönetilmiş bir devletin yıkılmasının ardından inançların ve onu yaşamanın daha özgür ifade etmenin gerekliliği hasıl olmuştur. dine endeksli devlet yönetimlerinin sonucu ortadadır. siz aksini iddia ediyor olabilirsiniz ama bana makul bir sebeb gösteremezsiniz. propaganda yapmakla itham etmişsiniz ben buna alıştım artık, dinimi savunurken de ateistler aynısını söylüyor laikliği savunurkende dindarlar. oysa ben propaganda dan herhangi bir kurumun reklamını yapmayı anlıyorum. böyle olmadığımı düşünüyorum. laik bir ülkede inancımı meşru bir şekilde savunuyorum. ve asıl laik yönetilmeyen bir ülkede yaşamanın "özgürlüğe" müdahale olacağını biliyorum. devlet kimin için var ise varlık sebebini oluşturan bütünlüğün haklarını savunmak zorundadır. içerisindeki azınlıklara haksızlık yapmadan. devlet kontrolü olmazsa halk davulcuya ya da zurnacıya kaçar çünkü ortalık davulcu ve zurnacıdan geçilmez... artık müslüm gündüzlerin ve onlar gibilerin çalacağı davulu zurnayı düşünün... gerçi bu size göre hak olabilir ama ben asla hak olarak görmüyorum. İslami terör örgütlerinden ve onları bu ülkede ve ortadoğuda yaşayan insanlara verdiği zararlardan haberiniz yok mu? sanırım o örgütlerin isimlerini zikrememe gerek yok.... bir örgüt silah zoruyla kendi görüşünü ve ideolojisini yaymayı amaçlıyorsa ona terör örgütü denir. üyelerine de terörist... soyut/somut meselesi ile açıklanmaz bunlar realite ile açıklanır. ve oda ortadadır. diyanete bağlı olmadan açılan Kuran kurslarının ortaya çıkarttığı tabloyu görüyoruz buna da özgürlük derseniz o zaman bu zihniyete sahip olanların hakimiyeti ele geçirmeleri halinde başkalarının özgürlüğüne müdahale edeceğinide hesap etmelisiniz... Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2007 bu zihniyete sahip olanların hakimiyeti ele geçirmeleri halinde başkalarının özgürlüğüne müdahale edeceğinide hesap etmelisiniz... [/b] Dine dayalı bir devleti savundugumu yazılarımda göremezsiniz, gördügünüz olsa olsa Dini düşüncenin savunulması ve baskı altına alınmamasıdır.İnançların ve onu yaşamanın daha özgür ifade edilmesinin gerekliliğini söylemek istiyoruz. sizi propaganda yapmakla itham etmedim söyledigim yogun propaganda altında kalmış olabileceginizdir.Siz nasıl laik bir ülkede inancınızı savunuyorsanız ki haklısınız, herkesde inançlarını savunmalıdır. Laik olmayan ülkelerin özgür olmadıgını söylemek nasıl ayagı yerden kesik yargılarsa, her laik olan ülkeninde özgür oldugunu iddia etmek aynı yargının sonucu gibi geliyor bana. Hukukun üstünlügü başka birşeydir, üstünlügün bir hukuk oluşturması çok başka birşeydir.Genel laik anlayışların jakoben yaklaşım tarzı sizde de aynı refleksleri dışa vuruyor görünüyor. Sizin ve sizin gibilerin düşünce evresi müslüm gündüz vb. gibileri aşamıyorsa inanın size söyleyecek birşey bulmak zor olur. Bana göre hak olan bu kısır ve şartlanmış düşüncelerle yagmurlu havada suya gitdilmeyecegidir Ben sizin terörü nasıl tanımladıgınızı merak etmiş ve bu ülkede derin ilişkiler eliyle kurulan bir takım oluşumları nasıl degerlendireceginizi merak etmiştim ama orta dogu ve terör bakışınızı okuyunca, sözümü geri alıyorum. Bana terör tanımı yapmayın, çünkü sloganik ve sözlük anlamlı tanımlara ihtiyacım yok. Ve orta dogu ve terör konusunda abd jargonuyla düşünmemenizi dilerim. Ya da yapabilirseniz kendi verdiginiz terör tanımına uyan orta dogudan bir örnek verin. Aynı laik refleks burda da çıkıyor ; okullardaki başörtüsünü yasaklayan malum zihniyet de sizin gibi düşünüyor. onlarda ''bunlar çogalırlarsa bizim gelecekte başımızı zorla kapatırlar'' öncülünden yola çıkarak bu hukuk dışılıgı kendi vicdanlarında meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Aslında hangi İslam ülkesine giderseniz gidin, bu aynı tornadan çıkmış mantık kalıplarını fark etmeniz için fazla mesai harcamanıza bile gerek kalmıyor. Burda önemli olan kimin asıl kimin yedek üye oldugu, asıllar işin bilincinde, yedeklerse herzamanki gibi rüzgar ne yandan eserse tavrı ..... demek siz elinizden kayıp gidecek bir hakimiyet mücadelesi içinde görüyorsunuz kendinizi...ama unutmayın bu zihin kendi zıddını da yaratır ve bu, bu ülkede birilerinin asıl istedigidir. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2007 sayın aslan34 bu konuda pek çok şeyi farklı düşünüyoruz size katılmıyorum ve sizinle herhangi bir noktada bağdaşabileceğimizi sanmıyorum tartışmaya kendi adıma son veriyorum... ben konu hakkında fikrimi söyledim sizin varmak istediğiniz noktayı gördüm size asıl üyeliğinizde bol muhabbetli günler diliyorum. Alıntı
Φ enes.34 Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2007 sayın aslan34 bu konuda pek çok şeyi farklı düşünüyoruz size katılmıyorum ve sizinle herhangi bir noktada bağdaşabileceğimizi sanmıyorum tartışmaya kendi adıma son veriyorum... ben konu hakkında fikrimi söyledim sizin varmak istediğiniz noktayı gördüm size asıl üyeliğinizde bol muhabbetli günler diliyorum. asıllarla yedekleri anlamadıgınızı söylüyor ve çekiliyorum kenara saygılar Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2007 arkadaşlar, aslan34/empati/halilim nickli insanların düşünceleri belli. Değişik başlıklarda değişik konumlarda fikir belirtmiş insanlar, görüş açılarını tahmin edebiliyoruz. Yazışmaktan vazgeçtiğinizde, kendilerinin haklı olduğunu/haklı kaldığını düşünen tipler bunlar. Sakin olunuz, aklı fikri ve samimiyeti yüreklerinizde muhafaza ediniz. Sevgili sardunyam, sevgili enes.34 sevgilerimle. Alıntı
Φ enes.34 Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2007 arkadaşlar, aslan34/empati/halilim nickli insanların düşünceleri belli. Değişik başlıklarda değişik konumlarda fikir belirtmiş insanlar, görüş açılarını tahmin edebiliyoruz. Yazışmaktan vazgeçtiğinizde, kendilerinin haklı olduğunu/haklı kaldığını düşünen tipler bunlar. Sakin olunuz, aklı fikri ve samimiyeti yüreklerinizde muhafaza ediniz. Sevgili sardunyam, sevgili enes.34 sevgilerimle. yorum yok diyorum ne diyim başka Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2007 Sevgili denizz, söz sende. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 arkadaşlar, aslan34/empati/halilim nickli insanların düşünceleri belli. Değişik başlıklarda değişik konumlarda fikir belirtmiş insanlar, görüş açılarını tahmin edebiliyoruz. Yazışmaktan vazgeçtiğinizde, kendilerinin haklı olduğunu/haklı kaldığını düşünen tipler bunlar. Sakin olunuz, aklı fikri ve samimiyeti yüreklerinizde muhafaza ediniz. Sevgili sardunyam, sevgili enes.34 sevgilerimle. sevgiler bizden Taylan Abi... haklılık kişiye göre değil gerçeğe göre olur sizde bilirsiniz. o yüzden müsterih olun ben öyleyim... çok teşekkür ederim... Alıntı
Φ enes.34 Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 arkadaşlar, aslan34/empati/halilim nickli insanların düşünceleri belli. Değişik başlıklarda değişik konumlarda fikir belirtmiş insanlar, görüş açılarını tahmin edebiliyoruz. Yazışmaktan vazgeçtiğinizde, kendilerinin haklı olduğunu/haklı kaldığını düşünen tipler bunlar. Sakin olunuz, aklı fikri ve samimiyeti yüreklerinizde muhafaza ediniz. Sevgili sardunyam, sevgili enes.34 sevgilerimle. sevgili taylan abi yazınız buram buram önyargı kokuyor çünkü ben a.34 düm. ve haklılık dan degilde haklar açısından bakmanız lazım bu tip münazaralara. fransız jakoben laik anlayışını senelerdir bu millete dayatanlar da haklılık açısından degilde haklar açısından baksaydılar biz şimdi bu tartışmaları yapıyor olmazdık . saygıyla kalın. Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 ********** Anayasamızın 2. ve 4. maddelerine muhalefet edenler için ( her ne kadar ciddiye almasalar da ) www.anayasa.gov.tr internet adresi başvuru adresidir. İddia edenler için buradayım. T.C. Yargıtay Başkanlığı , Atatürk Bulvarı No:1 06658 Bakanlıklar/ANKARA, Vekaletler Caddesi No:3 06658 Bakanlıklar/ANKARA, Tel: 0312 416 10 00 Yazılı ve şahsi başvurular için gönüllüyüm. Sağlıcakla. Sevgilerimle. Alıntı
Φ trevize Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 by x man, siz okuduğunuzu yanlış anlıyorsunuz galiba - eğer benim yazımı kastediyorsanız tabii-. L. ve D. olmayanlara söz hakkı vermiyorsunuz şeklinde bir yazımız olmadı. L. ve D. olmayan, fakat vatanını sevenler de soruya muhatap olabilir mi diye merak etmiştim. Eğer basitçe ''evet'' yada ''hayır'' şeklinde cevap verilseydi, başlıktan bu kadar uzaklaşılmazdı kanaatindeyim. Demokratlığa gelince, dikkat ederseniz, şu anda uygulan anlamıyla demokrasiye inanmadığımı söylemiştim. Ayrıca, sayın gelincik'in başka görüşlere saygılı olunmak için demokrat olunmak gerektiğini yazması bana mantıklı gelmedi. Demokratlık başka görüşlere saygıda nereye kadar uzanıyor acaba? Vatandaşların çoğunluğu başka bir rejimi isterse buna da saygı duymayı gerektiriyor mu? Avrupada bir siyasi parti lideri geçen sene halk isterse rejimi de değiştirebiliriz, önemli olan halkın çoğunluğunun isteğidir demişti. Bir de -samimi olarak merak ediyorum- cumhuriyet ile demokrasi arasındaki fark nedir? Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Laikligi birkac tutucu ve Laiklik karsiti prof.veya dinci disinda kalan bütün otoriteler dinin kendi kendini gelismeye acik hale getirmesi olarak yorumlamislardir.devlet baskisi olmadan dini kurumlarin özerk olarak calismasi ile din hem bireylerin ihtiyaclarina fazlasi ile cevap verebilecektir hemde gelismenin önü acilacaktir.Ben Türkiye'de Laikligin tartismasi yapilabilir diye yazarak Türkiye'de Laiklik ne ölcüde gercek anlamini bulmustura yanitlar verilmesini ummustum,ama kaderde hep Arslan34 le karsilasmak oldugu icin tabiiki konumuz yine farkli bir mecraya cekildi.Laiklik katiyetle din düsmanligi degil tam aksine dinin kendi kurumlari icersinde daha cok gelismesini saglayan bir sistemdir.Bunu dinci ve Laiklik karsiti veya Marksist tanimlamalarla degistirmek mümkün degildir. Allah Kur'ani Kerim'inde Sura suresi 38.ayette ve Ali Imran suresi 159. ayette dsnisma müsavere fikir alisverisi yapma emirlerini veriyor.Müminlerin is ve yönetimleri danisma müsavere tartisma ve fikir alisverisi iledir.Kur'an dilinde bunun anlami Cumhuriyet ve Demokrasidir. Kadinlara secme hakkini vererekte islam demokrasiyi daha ileri bir asamaya getirmistir. Bundan sonra herkes diledigine tapar, Zümer,16 Dinde zorlama olmadigi icin Laiklik sistemi ile hem dini hemde siyasi kurumlarin baskisindan bireyler kurtulmus olmaktadirlar. Temel olan gercek baska inanc ve görüste olanlarla birarada ve yanyana yasamaktir.Laikligin özünde bu vardir.Laiklikte devlet fertlerin fertlerde devletin haklarina uymak ve saygi göstermek zorundadirlar. Mesru bir yönetime mesru bir devlete ve yasalarina karsi eylemde bulunanlar aynen karsiligini görürler. Halkimizin dini yönden yeterli olacak bir bilgiyle donanmamis olmasinin kabahati Laiklikte aranmamalidir.Laikligi gercek anlamindan hangi nedenle olursa olsun saptirip,insanlarin dinlerini yeterince ögrenmelerini engelleyen,Diyaneti günümüzde hala devlet dairesi olarak kullanan,böyle oldugu icin yeterli din adami din bilgini yetismemesine yolacan,dinle ilgilenen dini insanlara ögretmeleri gerekenlerin ideolojileri dogrultusunda dini egitim vermelerini dolayisi ile insanlarin din yerine ici bosaltilmis bir Islamiyeyeti ögrenmelerine firsat taniyan yönetimlerin sucudur.Her sakali göbeginde olani bilgisine bakmadan mübarek insan ama biyigi sakali olmayan ömürleri arastirmak okumak incelemekle gecmis din adamlarini ise zindiklikla suclayan zihniyettir suclu olan.Laiklik dinsizliktir derken,devletin herhangi bir dine bagli olmadigi ama yönetenlerin dinsiz olmadigini insanlara ögretemeyen zihniyetlerin sucudur dindeki geriligimiz. Bu arada Türk'lerin tarihi cok eskilere dayanir,ama Türk insaninin uyanmaya baslamasinin tarihi 80 yil öncesine dayanir. saygilarla Alıntı
Φ enes.34 Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 .Ben Türkiye'de Laikligin tartismasi yapilabilir diye yazarak Türkiye'de Laiklik ne ölcüde gercek anlamini bulmustura yanitlar verilmesini ummustum,ama kaderde hep Arslan34 le karsilasmak oldugu icin tabiiki konumuz yine farkli bir mecraya cekildi.saygilarla bende diyorum ki ülkemizde uygulanan laiklik fransadan ithal edilen ve laikligin en jakoben yorumudur. bu milleti tek tip kılma çabaları bu jakoben karekter yüzünden kaynaklanmaktadır. biride çıkar derki hayır kardeşim yok böyle birşey diye ikna etmeye çalışır. ama genel, yani ülkemizdeki genel laiklik tartışmaları her nedense 'din devleti' 'şeriat' gibi alanlara kaydırılıp muhatabı baştan mahkum eden bir zihniyet oldugu için saglıklı tartışma oluşamıyor. Türkiyede uygulanan laikligin dünyanın her yerinde aynıymış gibi anlatılması ve her ülkenin anayasasında varmış gibi sunulması, aksini söyleyenleri anayasal suç işliyormuş gibi gösterme çabaları oldugu müdetce bir arpa boyu yol alınamaz. Düşünce evresi bir kaç kötü uygulamadan ötesine çıkmayanların, koskoca bir medeniyeti baştan mahkum etme ugraşları aciz kalır ve kimseyede bir yararı olmaz. Pozitivist-Marksist düşüncelerin miadını doldurdugu zamanda devletinde Dine bakışı degişmeledir. saygılar. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 Sayin Enes 34,Laikligi Türkiye'de uygulamaya sokanlar gercek anlamda Laiklik amacini gütmekte idiler,Ne varki Laiklik 50 yildir Laiklik olmaktan cikarilip bir öcüye cevrildi,bizim yapmamiz gereken Laikligi degil Laikligi carptiranlarla mücadele etmektir.Laiklik asla dinsizlik degil tam aksine din özgürlügüdür. saygilarla Alıntı
Φ enes.34 Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 Sayin Enes 34,Laikligi Türkiye'de uygulamaya sokanlar gercek anlamda Laiklik amacini gütmekte idiler,Ne varki Laiklik 50 yildir Laiklik olmaktan cikarilip bir öcüye cevrildi,bizim yapmamiz gereken Laikligi degil Laikligi carptiranlarla mücadele etmektir.Laiklik asla dinsizlik degil tam aksine din özgürlügüdür.saygilarla Laikligin dinsizlik olması söz konusu olamaz, dinsiz olacak olan insanın kendisi/tercihidir. Laiklik kaldırılsın diyen bulmanız biraz zordur, ancak marjinaller de bulunabilir. ( bu dorudur ya da yanlış, felsefi bir tartışmadır, yoksa marjinaller yanlış anlamasın) sorun laikligin yorum ve uygulanmasındadır ve eleştirinin muhatabı çarpık laiklik anlayışlarınadır. saygılar. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 Laikligin dinsizlik olması söz konusu olamaz, dinsiz olacak olan insanın kendisi/tercihidir.Laiklik kaldırılsın diyen bulmanız biraz zordur, ancak marjinaller de bulunabilir. ( bu dorudur ya da yanlış, felsefi bir tartışmadır, yoksa marjinaller yanlış anlamasın) sorun laikligin yorum ve uygulanmasındadır ve eleştirinin muhatabı çarpık laiklik anlayışlarınadır. saygılar. Aynen katiliyorum, saygilarla Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.