Φ Buduncu Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2007 Bekir COŞKUN [email protected] Değişen sizsiniz... İKTİDARDAKİLER değişmiyor, siz değişiyorsunuz. Yavaş yavaş... Farkına varsanız da varmasanız da, bir sinsi değişimin içindesiniz ve eskisi gibi değilsiniz. Direnseniz de, arada bir "Ben değişmedim" deseniz de, bir "ulusal değişimin" parçasısınız. İşte; sadece son bir haftada Türkiye’nin ne kadar değiştiğini size sıralamalıyım: - Erkek için erkek hemşire TBMM’deki komisyonlardan geçti. - İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan şehir hatları vapurlarında birer "dua odası" olması (Mescid’in adını bu sefer böyle uygun görmüşler) kesinleşti. - Şeriatçıların "Doğurabildiğin kadar çok doğur" kaidesine uygun olarak, çok çocuk doğuranların daha az vergi vermesi yeni vergi sisteminde yerini aldı. - İzmir ve çevre illerde ünlü heykeltıraşların eserleri, özellikle kadın heykelleri bir gecede kırıldı. - Selamlaşmada "Günaydın", "Merhaba", "Tünaydın", "İyi günler" gibi dileklerin dinen uygun olmadığı, bunun yerine "Selamünaleyküm" demenin gerekli olduğu resmen açıklandı. - Başbakan’ın "Tanırım ve kefilim" dediği, BM’ye göre uluslararası terörist sayılan El Kadı’yı soruşturan maliye başmüfettişine bir günde tam yedi ceza verildi. Tüm bunlar sadece bir haftadaki değişim. Değişime devam: - İmam hatiplerin önünü açmak zor gözüktüğüne göre, gelecek yıl uygulanacak müfredatta, tüm ilköğretim imam hatipleştiriliyor. Çocuklara cami krokisi çizdirmek de var müfredatta, CD’lerle "hac ibadeti" de, uygulamalı abdest de... * Doğum sayısından çocuğun eğitimine... Sanat düşmanlığından suç tanımına... Vapurlara sokulan mescitlerden selamlaşmaya kadar... Yavaş yavaş değiştiriliyorsunuz. Ve değişiyorsunuz. "Arkadaşlar değişti mi, değişmedi mi?" derken, bu koca toplum kendi seçtiği iktidarın rüzgárına kapılıverdi. Dönüp bakın çevrenize: Sokaklara, koridorlara, bekleme salonlarına, selamlaşmalara, kılıklara, kıyafetlere, çarşıya, pazara, insanlara bakın; Türkiye giderek Arabistan’a benziyor, herhalde Belçika’ya değil. Değişen sizsiniz... Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2007 Türkiye laikmıydi ki,ne zaman laik oldu da bide çöküyor.. pardon haberim yokmuş Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2007 Topluma önce nasıl olmaları gerektiği pompalanıyor ve bunlar yapılırken o kadar güzel allanıp pullanıyor ya da çaktırmadan belli yasalar geçirilirken suni gündemler yaratılarak dikkat dağıtılıyor ki adamların uyguladıkları taktiklere hayran olmamak mümkün değil.Düşünmeden ,sorgulamadan her şeyi kabul eden bu kadar insanı bir arada bulmuşken neden bu fırsatı kaçırsınlar ki? Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2007 bekir çoşkun bir hıristiyan olalım dememiş. bilinç altından eşinin dinini mi savunuyor ne ?. bir an hıristiyan bir toplumun zorla İslamlaşması var sandım. yanlış mı okudum acaba ? Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2007 Bekir coşkun çok haklı aslında. Değişen bizleriz. O Bizlerki... Atanın ve atalarımızın kanları ve canları pahasına bize emanet ettiği, İmkansızı başarıp yedi düvelin elinden çekip kopardığı, Cumhuriyet, demokrasi, laiklik ve medeniyetimizi, tekrar ellerine bıraktık. Alın dedik bize bunlar çok lüks, biz anlamayız bunlardan. Bizler sömürülmeye alışkın insanlarız özgürlük neki ? Hak ediyoruz aslında, ne demişler: "Toplumlar layık olduğu yöneticiler tarafından yönetilirler." Sömürülmeye, emperyalizmin altına yatmaya alışkınız. Helal olsun emperyalizme, işbirlikçilerine, istekleri doğrultusunda değişen bizlere.. Gelecekte çooook vuracağız kafamızı Anıtkabir'in duvarına... Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2007 dedigim gibi bekir çoşkun şuur altının verdigi gazla böyle yazılar devamlı yazar, fazla ciddiye alınacak yazılar degil kanımca. en azından anlamaya dönük yazılar yazacak kapasitesi yok, ne diye alıntı yaparlar ki ? anlamıyorum. daha nitelikli görüşler alıntılansa, derinligi olan düşünmeye sevk edecek. Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2007 Gelecekte çooook vuracağız kafamızı Anıtkabir'in duvarına... Tabii Antikabir duvari kalirsa... Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 13 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 13 Ocak , 2007 Cumhurbaşkanlığı seçiminde kendi lehine çok iyi bir koz yakaladığını düşünüyor sayın başbakan... eşim türbanlı olduğu için Çankaya'ya çıkarmıyorlar işte bunlar din ve başörtüsüne düşmanlar bizi dinimizden edecekler diye çok güzel demagoji yapıyor. Halkın bir kesiminde gözlemlediğimde böyle düşünüyor. Tek etkenin başörtüsü olduğunu sanıyorlar oysa asıl kafaların içindeki zihniyettir rahatsız edici olan. O yüzden değiştiriliyoruz değişiyoruz farkına bile varmadan. Laiklik kavramının dinsizlik olduğuna inandırılıyor bir kısım insanlar. O yüzden düşünmeden kabullendiriliyor. Bilimselciye hak verdiğim bir nokta var "inanç" insanlar için manevi bir bağ olduğundan dini konuda söylenen önceden ezberletilmiş öğretilerine körü körüne bağlanıyorlar. Ve onu kaybedeceklerinden korkuyorlar. Ama anlayamadığım bir şey var... Sünni arablar ve bazı müslümanlar "islama ve müslümana" açık düşman olan ABD'ye nasıl bu kadar bağlı olabiliyorlar. Dini algılayışı kendisine bir referans olan başbakan ve meclisin akp'li vekilleri bütün dünyada en çok müslüman ülkeleri sömüren ve onların kanını döken Abd'ye nasıl bu kadar sadıklar. Wahshington'dan habersiz bir adım atamıyorlar. Ama kalkıp ülkede dinimizi özgürce yaşayamıyoruz diye yaygara yapabiliyorlar. Önce bağımsız ol, sonra iç meselelerini kendi halkına danışarak çöz. Abd Kürtlerle işbirliği içinde olduğunu her fırsatta dile getiriyor ve açıkça sergiliyor sonra başbakan pkk konusunda Abd'den adım atmasını bekliyor. Kendisi inanıyor mu acaba buna... Bütün bunları öyle sistemli yapıyorlar ki, sonra milletin kafası karışsın diye laik kavram sürekli gündemde tutuluyor ve ardından laik/antilaik ayrılıkçılar geliyor... ve hatta laiklik tartışılır oluyor tartışılan herşey zamanla dejenerasyona uğrar yorumlara açılır sonra birileri işine gelene inanırlar... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 13 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 13 Ocak , 2007 Bu cöküs aslinda DP ile basladi ve birtakim ertelemelerle devam etmektedir.Son günlerde DP dönemini hatirlatma cabalari incelendiginde bu gercek daha iyi farkedilir.Cökmemiz kendimizden yani Türk ulusundan kaynaklanmiyor.AB ve Amerikanin Sevri geri getirme cabalarinin Türkiyeyi yöneten kadrolarca özgürlük diye halkimiza yutturulmasi.belirli kesimlerin ideolojik cikarlari nedeni ile bu özgürlüklere karsi cikanlari dikta heveslileri fasistler diye adlandirmalari ile bu cöküs her gecen gün daha bir hizlanmaktadir.Laikligi iclerine sindiremeyen cevrelerle,bir zamanlarin Marksistlerinin ayni -cogusu gazete köselerindedir.-hedefte olmalari Türkiye üzerinde oynanan oyunlari masum göstermektedir.Ideolojik cikarlari ugruna PKK ile Ermeni Diasporasi ile,Yunanli ve Rumlar ile ayni safta olmaktan cekinmeyen hatta gurur duyan cevreler dünün Türkiye düsmanlarini bizim özgürlüklerimize kavusmamizda yardimci oluyorlar diye basüstünde tutmaktadirlar.Cöküs devam etmektedir hemde hizli bir sekilde,Türkiye belki silahli bir isgal altinda degildir.Umarizki olmayacaktirda,Ama Türkiye özgürlük slöganlari altinda adim adim SEVR'E götürülmektedir. saygilarla Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 13 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 13 Ocak , 2007 Terör ve irtica, belli çevrelerin politikalarını yürütmeleri için birer araç.Terörü bitireni ya da bitirmeye çalışanları bitirirler bu ülkede. Bu millet tarihinin en karanlık yıllarını yaşadı, yaşıyor. Karanlıgın en koyulaştıgı an sabaha en yakın andır. Gene bu zamanlar tarihinin en çok faili meçhul cinayetlerin yaşandıgı malumdur. Türkiye, Türkler elinden yönetilememenin acısını yıllardır sinesinde yaşamaktadır. İçerde ve dışarda koşullanmış, zihniyet olarak sıg, kapsam olarak derin mahfiller senelerdir bu ülkenin yönetilemez durumda kalması için her türlü yola başvurmuştur ve vurmaktadır. En kaba anlamı ile kardeşi kardeşe kırdırma politikası olarak temayüz eden bu sinsi ve al......k planın amacı böl ve yönet ve yokettir. Bu ülkenin her unsuru ile kirli, kanlı ve karanlık bir oyuna getirme istekleri ne dün ne bügün ne de yarın başarıya ulaşamayacaktır.Hakettikleri cezayı görme anlarına her geçen gün daha çok yaklaşıldıgını hissediyorum ve ezberden söylene gelen düşüncelerin artık terk edilmesi lazım geldigini düşünüyorum. Alıntı
Φ denizz Gönderi tarihi: 14 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 14 Ocak , 2007 bekir coşkun çok haklı. islami anlayışların hakim olacağı bir rejime adeta bu değişimi içselleştirerek yavaşça gidiyoruz.cumhuriyet değerlerine inanan insanlar hala çoğunlukta bu ülkede.farkında olmadıkları şey üzerine oturdukları zeminin hızla altlarından kaydığını hala anlamamış olmaları.rejimi ana ayakları bir bir devriliyor.en son hedefleride cumhurbaşkanlığı makamı.kürtçüsü,şeriatçısı,abd ve ab nin maaşlı maşaları o kalem erbabları görevlerini çok iyi yerine getiriyorlar.bunları yazarken mevcut ekonomik sömürü düzenini savunduğumu sanmayın.laik bir cumhuriyet rejiminin, adaletli bir paylaşımın, aklın egemen olduğu bir eğitim sisteminin,kendi değerlerini medeni dünyanın değerleriyle zenginleştiren,özgür bireylerden oluşan bir toplum yapısı ülkemde görmek istediklerim.karşıtlarımız ekonomik güçleri,dinamik parti yapıları,militan gazeteleri, vakıfları, yurtları bilimum örgütleri ile yılın 365 günü yurdun tamamını kendilerine benzetmek için çalışıyorlar.bizler ne yapıyoruz hiç bir şey. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 14 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 14 Ocak , 2007 Türkiye'nin yakın tarihinde, özellikle batılılaşma ile birlikte, sosyal degişim ve dönüşümlere ait fenomenler, hemen daima yukarıdan aşagıya, yani elitist devlet taifesinden- topluma yönelik olmuştur. Devleti temsil eden ve ona hakim olan egemen elitler gücün tekelinde halkı, Türk toplumunu , ellerinin altında, istenildigi gibi yogrularak, istenilen kıvamda pişirilerek arzularınca şekil verilecek, iradesiz, kişiliksiz bir nesne olarak farz etmişlerdir. Yat, yat ' Kalk, kalk! Bu jakoben elitler meşruiyetlerini toplumdan degil bizzat kendilerinden, kendi zatlarından almakta, bunu bir çeşit tuhaf bir 'din' haline getirmekteler. Kendilerini millete karşı somut bir şekilde sorumlu dahi hissetmemekteler. Onlar millete degil kendi kutsallıklarına karşı sorumlu olduklarını her fırsatda ifade etmekteler. Bu jakoben elitler kendilerini kutsamışlar ve bu sebeple, topluma hemen herşeyi dikte edebilmeyi , toplumun aksi istikametde bir irade beyanında bulunması durumunda ise, gerektigi taktirde en şiddetli şekilde cezalandırılmasını son derece dogal bir hak olarak ( bazende görev ) telakki etmekteler. Devleti yöneten bu jakoben elitler halkın nasıl giyineceginden tutun, hangi müzigi dinleyecegine kadar, diline ve ne şekilde ibadet etmesi gerektigine kadar belirlemek istemiş ve uzunca süreden beri bu iş böyle devam etmekteydi. Temelleri büyük ölçüde kötü ve aşırma pozitivist ve marksist despotizm olan bu köhne, demode, külüstür, miadı dolmuş zihniyet agır, agır ama sistematik ve geri dönüşsüz bir şekilde tarihe gömülmektedir. Son zamanlarda yaşadıgımız ve yaşayacagımız politik ve ideolojik sürtüşmeler tüm bu arka planın dışa vurumundan başka da birşey degildir. Bu işinde önde gideni ve desdekleyeni sermayesi gayr-ı meşru kartel medyasıdır. Alıntı
Φ trevize Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Sayın Denizz, çoğunlukta olduğunu söylediğiniz Cumhuriyet değerlerine inanan insanlar, aynı zamanda yoğun olarak İslami değerlere de bağlılar. Sizin farkında olamadığınız şey ise, bu ülkedeki insanların dinlerini ne kadar rahat yaşarlar ise, statükoya, yani cumhuriyete o kadar fazla bağlandıklarıdır. Sayın Sardunyam, sizden de laikliğin tanımını alabilir miyim? Bu arada Bekir Coşkun'un ''Tünaydın'ı'' çok hoşuma gitti. Düşünsenize, Adam kahveye giriyor ve''Selamun aleyküm'' yerine ''tünaydın millet'' diyor. Vatandaştan bu kadar kopuk olmak ancak onun gibilere yaraşır. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Kendilerini toplumun dışında ve üstünde gören jakobenlerin bir türlü kabul etmek istemedigi ve hazmedemedikleri aşagıdan yukarı degişme istencidir. Devlet gücünü kullanan seçkinci jakobenlerin anlamak istemedigi 'cebren degiştirme' döneminin kapanma iradesidir halktan gelen. Toplumun devlet eliyle degiştirilme süreci bitmeye yüz tutmuş ve Devletin toplum tarafından degiştirilmesi süreci hız kazanmıştır. Senelerdir anormal yaşam nihayet normal yaşama evrilmeye başlamıştır. Tabi bu kimileri için dayanılmaz agrılar olarak vuku bulmaktadır. Devletin zoraki olarak toplumu degiştirme istenci bir akıl tutulması olarak heryerde kendisini ele vermektedir. Toplumun taleplerini geciktirebilirsiniz ama engelleyemezsiniz. Degişim kaçınılmazdır toplumsal yaşamlarda, toplumun mayasına uygun olmayan talepler degişime çok daha yatkındır. Degişimi sorgulamak ancak niteligi ile alakalı olursa akılsaldır lakin olmamasını istemek sadece duygusal tepkilerdir.Aynı bekir çoşkunun yazısı gibi..... Alıntı
Φ Anakonda Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Benim ülkem ne Suudi Arabistan'a ne de Belçika'ya benzesin. Benim ülkem Türkiye. Zengin ve köklü bir geçmişe sahip Türk-İslam kültürü ile yoğrulmuş bir ülke burası. Türkiye'nin en azında İslam kavramı ele alındığında Suudi Arabistan ile bazı ortak yönlerinin bulunması,Belçika ile bazı ortak yönlerinin bulunmasından çok daha doğal ve normal. Yukarıda yazılanlar olmadığı zamanda hatta Ulu Önder Atatürk Hayatta ikende Suudi Arabistan ile Belçika ile olduğundan daha fazla ortak yönümüz vardı. Bunun yadırganması tuhaf. Bütün bunlardan rahatsızlık duyan zihniyet nasıl bir zihniyet asıl onu irdelemek lazım. (Yanlış anlaşılmasın ben Suudi Arabistan Rejiminden bahsetmiyorum tabiiki) Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.