Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2007 Seni Özlemenin Kitabını Yazabilirim... Seni özlemenin Ne demek olduğunu sor bana, Yetmiş iki dilde anlatabilirim Kitabını yazabilirim sayfalarca. Yalnızlığın rezilliğini Kokuşmuşluğunu Ve çıplaklığını da. Ama hiç kimse Kavuşmanın güzelliğini Sormasın bana / anlatamam. Ben sana hiç kavuşmadım ki! Bilmiyorum Dudakların nasıldır. Sıcak mı ateş topu kadar, Yoksa soğuk mu Buza kesmiş bir bardak su gibi? Kıvrımlarına, Kırmızı karanfiller mi tutunmuş, Küle gizlenmiş kor mu var? Tenime değdiğinde dudakların Cemre mi düşer bedenime, Mızrap değen bir saz teli gibi Titrer mi yüreğim bilmiyorum. Ben hiç dudaklarına dokunmadım ki! Bir kadını sardığında kolların, Ürkek ceylânlar Nasıl kurtulur tuzağından? Dolu yemiş yaprak gibi Nasıl titrer bir yürek? Ellerin nasıl okşar bir bedeni, Goncalar Nasıl güle döner sıcaklığınla / bilmiyorum. Hiç sana sarılıp yatmadım ki! Kısacası: Tatmadım kavuşmayı / anlatamam. Ama, Seni özlemenin kitabını yazabilirim. Anlatabilirim daldaki kuşa / topraktaki solucana. Yokluğunda yıllardır Özlemine dayanmayı öğrendim Yokluğuna katlanmayı Aşağılık avunmayı öğrendim nasılsa Ustası oldum beklemenin Tükenmek pahasına. Ama hiç kimse / kavuşmayı, İki derenin birbirine karışıp Sarmaş dolaş aktığı yatağın yorgunluğunu Sormasın bana ,anlatamam. Çünkü seninle ben, Ayrı kaynaktan doğmuş Sularında hasretleri taşıyan Başka denizlere koşan iki ırmağız. Birbirimize uzak topraklarda tüketirken yılları Aynamızda ayrı gökleri yansıtırız. İşte onun için İki dere nasıl karışır birbirine Nasıl sığar iki nehir bir yatağa /bilmiyorum. Seninle Hiç aynı yatakta coşmadım ki! Sen bana /yalnızca Ve sadece ***** sensizliği sor Rezil beklemeyi , özlemeyi sor. Tanrı şahidimdir Kurda kuşa Dağa taşa bile anlatabilirim. Demem o ki uzaktaki yakınım: Vuslatlara yabancıyım, Ama, Seni özlemenin kitabını yazabilirim. ______________________________________________ Sevgili Kâmuran Esen'e sevgi ve saygılarımla... Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2007 Bahsi gecen "kudret kurtcebe" albumunun açılış şarkısıdır. gecenin kılı kağıttan aşagı düşerken aptallara yer yoktur somun ekmek yerken kokuşmuş erdem töreleri tencerede kaynarken çorba yapmaya gerek yoktur inançlılar inançlılar ile kapışır aptalların kanı kanalizasyona karışır kafatasları dizi dizi izledik sizi bak inançlı beynin beyinsiz kafatası bir zamanlar ateş püskürürmüş ama şimdi beyinsiz bir kafatası tehlikeli bir şizofren uydurdu masallar nüfusu dengelemek için. Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2007 _____ Bütün kelimeler aynı hızla kirleniyordu, Birinciliği “sevgi”ye verdiler. ___ Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2007 Şiir, genel olarak -her ikisi de hepimizin içinde derinlerde bir yerlerde yatan -iki nedenden ötürü ortaya çıkmış görünmektedir. Birincisi, öykünme içgüdüsü insanda çocukluğundan beridir vardır, ve hayvanlarla aramızdaki en büyük ayrım, insanın yaşayan varlıklar arasında en öykünmeci (taklitçisi) olanı olmasıdır, ve öykünme yoluyla derslerini çabuk öğrenir. Bununla birlikte öykünülen şeyden duyulan haz da bundan daha az evrensel değildir. Deneyim olgusuyla bunu tanıtlayabiliriz. Kendilerini acıyla bağdaştırdığımız nesneler (örneğin en çirkin hayvanlar, ya da ölü bedenler), titiz bir aslına uygunlukla öykünüldüğü zaman, bu kez onlara zevkle bakar oluruz. Yine bunun nedeni, öğrenmek en coşkun hazzı tattırırz bize, yalnızca felsefecilere değil, ama genel olarak tüm insanlara. -Aristoteles Alıntı
Φ karbeyaz Gönderi tarihi: 9 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 9 Mart , 2007 OLMAYAN SEVGİLİYİ BEKLEMEK Yalnız insan nedir ki Sayıklayan bir acıdan başka? olmayan bir sevgiliyi beklemek bile, bir başına olmaktan anlamlıdır. yapayalnız ne yapabilir ki insan; son otobüsle gelecek birini beklemiyorsa... Gelmese de sevgili onu umutla beklemek, umutsuz bir aşk filmini seyrederken kendine bağlanmaktır Olmayan bir sevgiliyi inatla beklemek; utandırmaktır aşkı... cezmi ersöz Alıntı
Φ karbeyaz Gönderi tarihi: 9 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 9 Mart , 2007 SOĞUKTU SULARIN Ne zaman sana baksam; kristal gülümseyişinde çok eski bir yalnızlık olurdu Çünkü bir gerçektim;sana bir yalan... Korkardım hep gerçek olmaya kaderim vardı orada... Yolumu kaybetmeyeyim diye bir ışık yanıp sönerdi yüzünde; gurbetinde kalır seni ve Lucifer'i özlerdim.... Aşkını bana ayırmıştın ölümcül dansını kendine Bir akşam sana geldim soğuktu suların yatağın unutulmuş bir kilisenin dua odası gibiydi dönüp dolaşacağın geleceğin yer burası demiştin Eski bir Türk filmiydi hayatımız; ağlarken güldüğümüz Gülerken ağladığımız.. cezmi ersöz Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.