Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Bu aralar ülkemizde sapkın tarikatlar boy gösteriyor.Bunları az çok hepimiz takip ediyoruz.Bu tarikatlar kimi zaman bizi güldürüyor kimi zamanda sinirlendiriyor.Sizce bu saçmalıkla dolu tarikatların ülkemize ve dinimize zararları nelerdir. TARTIŞMAK İSTERMİSİNİZ........................

 

SAYGILARIMLA...

:angry2::angry::online2long:

  • 3 hafta sonra...
  • 1 ay sonra...
Gönderi tarihi:

Bence bu tarikatların gerçek müslümanlar için hiçbir zararı yok onlar dinsel yönden zayıf insanlarımızı yoldan çıkarmaktalar.Tabiki burada din öğretiminin önemi ortaya çıkıyor bizler din öğretimine gereken önemi vermezsek bundan yakınmaya da hakkımız yok bence herşey eğitimde bitiyor.

Gönderi tarihi:

ilk önce bu sapkın tarikatlar hangileri oluyor onda bir karar kılmak lazımdır.çünkü hak tarikatlar da vardır. hak tarikat maneviyatı kuvvetlendirir,yaşamı düzene sokar...sapkın tarikatlar ise insanı dinden çıkarır.hem dine hem insana zarar verir.Aynı zamanda bazı hak tarikatlara da bakışı değiştirir.Bu yüzden hak tarikatlar da zarar görür... :noexpression:

Gönderi tarihi:
Bu aralar ülkemizde sapkın tarikatlar boy gösteriyor.Bunları az çok hepimiz takip ediyoruz.Bu tarikatlar kimi zaman bizi güldürüyor kimi zamanda sinirlendiriyor.Sizce bu saçmalıkla dolu tarikatların ülkemize ve dinimize zararları nelerdir. TARTIŞMAK İSTERMİSİNİZ........................

 

                                                                SAYGILARIMLA...

      :angry2:  :angry:  :online2long:

1961[/snapback]

 

 

selamun aleykum kardeş ben nakşi bend-i tarikatına bağlıyım allaha şükür.tartışalım zaten istişare sünnettir.diyeceğim şu ki bir insan az çok dini ve islamiyetini biliyosa aklıyla bile hareket etse ve şöyle bir düşünse doğruyu ayırt ediebilecek aklı allah(c.c)ona vermiştir.evet günümüzde çok bu aralar realyanlar çıktı.ve bir çoğu bu şekilde.bi kaç düşünce daha yazsılsa DAHA iyi olcak ama

güsel bir konu gelen mesajlara göre cevap vermeye çalışırız inşALLAH k.i.b

Gönderi tarihi:

ALEYKÜM SELAMMMM benim ALLAH YOLUNDA SADECE AMAÇLARI ibadet ve insanlara doğruyu öğretenlere bir sözüm yok maddiyat peinde koşanlara insanları yobazlaştıranlara lafım

 

cevaplarınız için çok teşekkürler........

  • 2 ay sonra...
Gönderi tarihi:

"en yüce tarikat, tüm cihan tarafindan bilindigi üzere, müsbet bilimdir.

 

onun haricindekiler milleti aliklastirmanin haricinde ülke kalkinmasina ve halkin huzuruna asla müsbet bir tesir gösteremezler"

 

alinti...

Gönderi tarihi:

Müsbet bilimin bir araç,vasıta olduğunda şüphe yok.Yani sizi hedeflerinize ulaştıracak bir silah.O halde silahı ne için nasıl kullanacağını bilmeyip hayranlıkla ona tapanın düştüğü komik durumu hesap edin!

Gönderi tarihi:

Insan yoluna sadik kalirsa emeline mutlak ulasir.

Allah eger dileseydi bilimi yani o korktugunuz bilimsel bakisi insanda kör ederdi. Tanrinin bilimine bile karsi gelerek sürekli günah islediginizin bile farkinda degilsiniz.

Ne bakara, ne enam suresi, ne azhap, ne araf suresinin bilincindesiniz.

allahin insanlari yarattigi bicime itiraz ettikce imandan uzaklastiginizi kimse söylemedi mi size?

teblig ediyorsan silaha neden sariliyorsun? Kitapta var cünkü. Hem karismayin, hem islam allahin dini olana kadar kafirlele savasin deiyor cünkü..

Insanlari inanclarinda serbest birakirsaniz kimse rahatsiz olmaz aslinda degil mi.

 

Savundugunuz inanc, ek bir vasitayla, yani islam olarak o na ulastirir. Bu da ibadet ve Allah´a inancla mümkündür. Bu güzel. kimsenin diyecegi yok buna.

 

O zaman bilim vasitasiyla ulasmak isteyenden ne istiyorsunuz be allahin kullari. Birakin onlari. Neden korkuyorsunuz? Almanyaya, deveyle mi gidiyorsunuz. Su an komputer bilimi nedir. Tabi herse islam hizmet icin yaratilmistir.

  • 1 ay sonra...
Gönderi tarihi:

can uğur kardesim.insan bilimi öğrenmeli.bu zaten ALLAH'ın emri peygamber efendimiz "ilim çinde de olsa alınız"demiştir.ayrıca evliyaların HEPSİ de ilim sahibidirler.kimi mantıkta kimi matematikte kimi tıpta ilerilemiştir. ama onlar sizin yaptığınız gibi bilime tapmamış,aksine ALLAH'ın büyüklüğü karşısında hayrete kapılmışlardır.ve irşada ağırlık vermişlerdir.onlar bikimi sizin gibi amaç değil araç olarak görmüşlerdir

Gönderi tarihi:
Insan yoluna sadik kalirsa emeline mutlak ulasir.

Allah eger dileseydi bilimi yani o korktugunuz bilimsel bakisi insanda kör ederdi. Tanrinin bilimine bile karsi gelerek sürekli günah islediginizin bile farkinda degilsiniz.

Ne bakara, ne enam suresi, ne azhap, ne araf suresinin bilincindesiniz.

allahin insanlari yarattigi bicime itiraz ettikce imandan uzaklastiginizi kimse söylemedi mi size?

teblig ediyorsan silaha neden sariliyorsun? Kitapta var cünkü. Hem karismayin, hem islam allahin dini olana kadar kafirlele savasin deiyor cünkü..

Insanlari inanclarinda serbest birakirsaniz kimse rahatsiz olmaz aslinda degil mi.

 

Savundugunuz inanc, ek bir vasitayla, yani islam olarak o na ulastirir. Bu da ibadet ve Allah´a inancla mümkündür. Bu güzel. kimsenin diyecegi yok buna.

 

O zaman bilim vasitasiyla ulasmak isteyenden ne istiyorsunuz be allahin kullari. Birakin onlari. Neden korkuyorsunuz? Almanyaya, deveyle mi gidiyorsunuz. Su an komputer bilimi nedir. Tabi herse islam hizmet icin yaratilmistir.

5180[/snapback]

 

 

BILIMLE UGRASANLARDAN BIRSEY ISTEYEN YOK...

Cunku Islamiyetin dogrulugunu o bilim adamlari kendi kendilerine ortaya cikariolar..daha dogrusu bilincli veya bilincsizce islamiyete resmen yardimci oluyorlar tsk ederiz onlara :D

 

OKU NE DEMEK ISTEDIGIMI ANLARSIN...bu yuzyillar once KURAN-I KERIMde yazildi...

 

 

"Sünnetullah"

(ALLAH Sisteminin Değişmez Yasaları)

 

 

İsmi “ALLAH” olanın, yeryüzündeki en büyük mucizesi MUHAMMED MUSTAFA aleyhisselâmdır!. O’nun beyni, hakikati ve beyni ile hakikati arasındaki iletişim, yeryüzünde açığa çıkmış en büyük mucizedir!

 

Allah kulu ve rasûlü Muhammed aleyhisselâmın en büyük mucizesi ise Kur'ân-ı Kerîm’dir!.

 

Niçin?

 

Çünkü “ALLAH” Rasülü ve Nebîsi olarak, ne kendisinden önce, ne de sonra (kıyâmete kadar) hiç kimse O’nun açıklayıp bildirdiklerini açığa çıkaramayacaktır da ondan! Bu yüzden de O’ndan sonra nebî gelmeyecektir.

 

Nedir bu mucizevî olay?

 

Kur'ân, iki ana fikir veya bölümdür birbirine girift halde:

 

“Tanrı ve tanrılık kavramı”nın geçersiz olduğunu vurgulayıp; ismi “ALLAH” olanı bildirmek ve tanıtmak. (Bu Risâletin konusudur)

 

“SÜNNETULLAH” adıyla bildirilen evrensel sistem ve düzeni açıklamak; buna dayalı olarak, nelerin yapılmasının veya yapılmamasının insana yararlı olacağını bildirmek (bu da Nübüvvetin alanıdır).

 

Yaşadığımız dünyada otomatik olarak tâbi olduğumuz yasalar ile, tüm evrensel yasalar Kur'ân-ı Kerîm'de “sünnetullah” olarak isimlendirilmiştir..

 

Stringlerin hareketinden; holografik gerçeklikten; evrenler arası ilişkilerden; evrenin enerji bütünselliğinden; kozmolojik ilişkilerden; insanın kendi yapısı ve özündeki Arş’ından Kürsî’sine, semâvâtına ve yedi kat arzına kadar, tüm ilişkiler yumağı hep “sünnetullah” kapsamında gerçekleşir!.

 

 

“Sünnetullah” öncelikle şöyle bildirilmektedir:

 

“Sünnetimiz” başka bir şekle dönüşmez!.(Esrâ-77)

 

“Sünnetullah’ta değişme olmaz”! (Fetih-23)

 

“Sünnetullah’ta tahvil (sapma - yön - amaç - tarz değişimi) olmaz”! (Fâtır-43)

 

Şimdi bir evrensel gerçeği vurgulayalım; bazılarının hafsalaları çok zorlansa veya alamasa da... Zirâ gerçek gerçektir!.

 

Nokta’dan ilk açılımın olduğu andan, genişleyen evren gerçekliğine dayalı bir şekilde sonsuza dek tüm olan ve olacaklar, Yaratıcı Kudret indinde bellidir ve asla değişmez!.

 

Bu vurguladığım olay yanında, insanlık tarihinin yeri ise düşünebilenlerce takdir edilir ki, bir hiç mesabesindedir!.

 

Evrende muhakkak ki insan aklının alamayacağı kadar canlı, şuurlu değişik türler mevcuttur; ve bunların tamamı dahi bu “sünnetullah” kapsamında değerlendirilir!.

 

 

KISACASI: bu yazidan tek birsey anlasiliyor..ISLAM dini bilime veya bilim adamina karsi degildir aksine ISLAM dini bilimi desteklemektedir..cunku Bilim ISLAMIYETI kesfediyor..gerci okunmus ve o anda inanilmis olsa kesfe gerek yok cunku KURAN-I KERIMde acikca barizce hersey belli sekilde aciklaniyor...by

Gönderi tarihi:
can uğur kardesim.insan bilimi öğrenmeli.bu zaten ALLAH'ın emri peygamber efendimiz "ilim çinde de olsa alınız"demiştir.ayrıca evliyaların HEPSİ de ilim sahibidirler.kimi mantıkta kimi matematikte kimi tıpta ilerilemiştir. ama onlar sizin yaptığınız gibi bilime tapmamış,aksine ALLAH'ın büyüklüğü karşısında hayrete kapılmışlardır.ve irşada ağırlık vermişlerdir.onlar bikimi sizin gibi amaç değil araç olarak görmüşlerdir

7556[/snapback]

 

BILIM ADAMLARINA KARISMAYIN DIYENE CEVAPTIR...

 

Ustteki yazi yeterli degilse ac oku kuranda neler yaziyor...sonra konus...

 

 

DİN BİLİMİ TEŞVİK EDER

İslam dini akıl ve vicdan dinidir. İnsan, aklı ile dinin bildirdiği gerçekleri görür ve vicdanını kullanarak gördüklerinden sonuç çıkarır. Örneğin akıl ve vicdan sahibi bir insan kendisine hiçbir bilgi verilmese bile evrendeki herhangi bir varlığın özelliklerini incelediğinde bunun üstün bir Akıl, İlim ve Güç sahibi tarafından yaratıldığını anlar. Veya dünyada yaşamın meydana gelebilmesi için gereken binlerce koşuldan sadece birkaçını görmesi bile, dünyanın insanların yaşayabilmeleri için özel olarak yaratılmış bir gezegen olduğunu anlaması için yeterlidir. Akıl ve vicdan sahibi bu insan, dünyanın tesadüfen oluştuğu gibi bir iddianın saçmalığını ise kolaylıkla anlar. Kısacası aklını ve vicdanını kullanarak düşünen her insan Allah'ın varlığının delillerini tüm açıklığı ile görebilir. Bu insanlardan bir ayette şu şekilde bahsedilir:

 

Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru."(Al-i İmran Suresi, 191)

 

Bu nedenle Allah, Kuran'da insanları çevrelerindeki yaratılış delillerini düşünmeye ve incelemeye çağırır. Tüm evrende var olan sistemleri, canlı ve cansız varlıkları inceleyen, gördükleri üzerinde düşünen ve araştıran her insan Allah'ın üstün aklını, ilmini ve sonsuz gücünü tanımaya başlayacaktır. Allah'ın insanları, üzerinde düşünmeye çağırdığı konulardan bazıları ayetlerde şöyle bildirilmektedir:

 

 

Düşünen, akıl ve vicdan sahibi her insan için evrende, üstün bir Yaratıcı olan Allah'ın varlığının delilleri açıkça görülmektedir.

Üzerlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Biz, onu nasıl bina ettik ve onu nasıl süsledik? Onun hiçbir çatlağı yok. Yeri de (nasıl) döşeyip-yaydık? Onda sarsılmaz dağlar bıraktık ve onda 'göz alıcı ve iç açıcı' her çiftten (nice bitkiler) bitirdik. (Bunlar,) 'İçten Allah'a yönelen' her kul için 'hikmetle bakan bir iç göz' ve bir zikirdir. Ve gökten mübarek (bereket ve rahmet yüklü) su indirdik; böylece onunla bahçeler ve biçilecek taneler bitirdik. Ve birbiri üstüne dizilmiş tomurcuk yüklü yüksek hurma ağaçları da. (Kaf Suresi, 6-10)

 

O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk' (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? (Mülk Suresi, 3)

 

İnsan bir baksın, hangi şeyden yaratıldı? (Tarık Suresi, 5)

 

Bakmıyorlar mı o deveye; nasıl yaratıldı? Göğe, nasıl yükseltildi? Dağlara; nasıl oturtulup-kuruldu? Yere; nasıl yayılıp-döşendi? (Gaşiye Suresi, 17-20)

 

Yukarıdaki ayetlerde de görüldüğü gibi Allah insanları, gökyüzü, yağmur, bitkiler, hayvanlar, doğum, coğrafi özellikler gibi konularda araştırma ve inceleme yapmaya çağırmaktadır. Tüm bu varlıkları incelemenin ve araştırmanın yolu ise başta da belirttiğimiz gibi bilimdir. Bilimsel araştırmalar sonucunda elde edilen bilgiler insanlara yaratılışın sırlarını, Allah'ın sonsuz ilmini, aklını ve gücünü tanıtır. Ve tarih boyunca insanlığa büyük hizmetler veren bilim adamlarının önemli bir bölümünün Allah'a inanan dindar kimseler olmasının nedeni de budur; bilimin Allah'ın kudretini takdir edebilmenin bir yolu olması...

 

 

 

O, göklerin ve yerin Yaratıcısı'dır...

 

 

(Şura Suresi, 11)

Gönderi tarihi:
"en yüce tarikat, tüm cihan tarafindan bilindigi üzere, müsbet bilimdir.

 

onun haricindekiler milleti aliklastirmanin haricinde ülke kalkinmasina ve halkin huzuruna asla müsbet bir tesir gösteremezler"

 

alinti...

4960[/snapback]

 

 

USTTEKI YAZIMIDA IYI OKU BUNUDA...

 

 

 

ALLAH İNANCI BİLİM ADAMLARINA BÜYÜK ŞEVK VE HEYECAN KAZANDIRIR

 

Yukarıda da söz ettiğimiz gibi din, bilimi teşvik eder ve bilimle uğraşan akıl ve vicdan sahibi insanlar Allah'ın varlığının delillerine çok yakından şahit oldukları için, aynı zamanda güçlü bir imana da sahip olurlar. Çünkü bu insanlar yaptıkları her incelemede, her yeni buluşta Allah'ın yarattığı mükemmel bir sistem, kusursuz bir detay ile karşılaşırlar.

 

Örneğin, gözler üzerinde inceleme yapan bir bilim adamı, yalnızca insan gözündeki kompleks sistemi gördüğünde bunun asla tesadüflerle, aşamalı olarak meydana gelemeyeceğini hemen anlar. Biraz daha incelediğinde, gözün oluşumundaki her detayın mucizevi bir yaratılışı olduğuna şahit olur. Gözün birbiriyle tam bir uyum içinde çalışan onlarca ayrı parçadan oluştuğunu görür ve onu yaratmış olan Allah'a olan hayranlığı kat kat artar.

 

Aynı şekilde evreni inceleyen bir bilim adamı, kendini bir anda binlerce mucizevi dengeyle karşı karşıya bulur. Sınırlarını belirlemenin mümkün olmadığı uçsuz bucaksız uzayda yer alan milyarlarca galaksi ve bu galaksilerdeki milyarlarca yıldızın büyük bir uyum içinde varlıklarını sürdürebilmesi ona büyük bir araştırma şevki verir.

 

Bunlardan dolayı, iman sahibi bir insan bilimsel araştırmalar yapmak ve evrenin sırlarını öğrenmek konusunda, son derece istekli ve kararlı olur. Çağımızın en büyük dehası olarak kabul edilen Albert Einstein bir yazısında iman eden bilim adamlarının dinden aldıkları bu ateşleyici gücü şöyle dile getirmiştir:

 

"Ben şunu iddia edebilirim ki, dini, kozmik yönden sezişler, bilimsel çalışmalarda çok daha kuvvetli hissedilmektedir. Şüphesiz ki bu duyguyu, bilimsel zihniyeti ile ilk kuranlar en kuvvetli sezmişlerdi. Evrenin yapısını, bilimsel ve akılcı bir şekilde anlamak, insana en derin iman duygusu verir. Yıllarca mesai sonunda kavradıkları evren anlayışı, Kepler ve Newton'a böyle derin duygular vermiştir.

 

Bilimsel araştırmaların yalnız pratik alanında kalanlar, bu konuda her zaman her yerde yanlış açıklamalara düşmüşlerdir. Ancak hayatlarını tamamen bilimsel araştırmalara vermiş olanlarındır ki, bu seziş ve ilham, kalplerine dolar ve ancak bu çapta adamlardır ki, binbir güçlüğe rağmen bu aramalarına devam ederler. Onlar bu kuvveti din duygusundan alırlar. Bir çağdaşımız pek doğru olarak şöyle demiştir: Bizim materyalist çağımızda en derin din duygusunu, pozitif bilim yolunun ilk arayıcıları sezmişlerdir."1

 

Johannes Kepler Yaratıcı'nın eserlerindeki lezzeti tatmak için bilimle ilgilendiğini söylerken, tarihin en büyük bilim adamlarından biri olan Isaac Newton ise bilimsel araştırmalarını yapma çabasının ardındaki sebebin Allah'ı bulup tanımak isteği olduğunu ifade etmiştir.

 

Bu sözler dünya tarihinin en önemli bilim adamlarından sadece birkaçına aittir. Bu kişiler ve - ileriki bölümlerde inceleyeceğimiz - bunlar gibi daha yüzlerce bilim adamı evreni inceleyerek Allah'ın varlığına iman eden, Allah'ın ihtişamla yarattığı kanunlardan ve olaylardan etkilenerek, daha fazlasını keşfetme isteği duyan kimselerdir.

 

Görüldüğü gibi, Allah'ın evreni nasıl bir yaratılışla var ettiğini görebilme isteği, tarihte pek çok bilim adamının en büyük motivasyon kaynağı olmuştur. Çünkü evrenin ve canlıların yaratılmış olduklarını kavrayan bir insan, aynı zamanda bu yaratılışta bir amaç olduğunu da kavrar. Amaç ise doğal olarak anlam meydana getirir. Bu anlamı kavrayabilmek, delillerini bulmak, detaylarını incelemek isteği, bilimsel çalışmalara büyük bir güç kazandıracaktır.

 

Ancak eğer evrenin ve canlıların yaratılmış oldukları gerçeği reddedilirse, bu anlam da ortadan kalkacaktır. Örneğin materyalist felsefeye ve Darwinizm'e inanan bir bilim adamı, evrende hiçbir amaç olmadığını, herşeyin kör tesadüflerin ürünü olduğunu zannedecektir. Bu durumda evreni ve canlıları araştırmanın da gerçek bir anlamı kalmaz. Einstein bu gerçeği, "din duygusu ne zaman kaybolsa bilim, ilhamı olmayan bir deneyciliğe dönüyor"2 sözüyle özetler.

 

Bu durumda, bir bilim adamının hedefleyebileceği yegane amaç, yaptığı bir buluşla ünlü olmak, tarihe geçmek ya da çok para kazanmak olabilir. Bu hedefler ise onu samimiyetten ve bilimsel dürüstlükten ayırabilir. Örneğin bilimsel bulgulara dayanarak vardığı bir sonucu, bu sonuç bilim dünyasında hakim olan yaygın kanıya ters düştüğü durumda, ününü yitirmek, kınanmak, küçük düşürülmek gibi endişelerle gizlemek durumunda kalabilir.

 

 

Evrende var olan her varlık kusursuz bir tasarıma sahiptir. Örneğin fizikçi Lipson'ın da belirttiği gibi küçücük bir sinir hücresi elektrik mühendisliği yönünden bir şaheserdir.

Evrim teorisinin uzun bir zamandır bilim dünyasında kabul görmüş olması, bu samimiyetsizliğin bir örneğidir. Gerçekte bilimsel verilerle yüz yüze kalan çok sayıda bilim adamı, evrim teorisinin canlılığı açıklamaktan çok uzak olduğunu görmekte, ama sırf tepki çekmemek için bunu ifade etmemektedir. Amerikalı fizikçi H. S. Lipson bu konuda şu itirafı yapar:

 

Canlılar hakkında Darwin'in bildiğinden çok daha fazlasını biliyoruz. Örneğin sinirlerin nasıl çalıştığını biliyoruz ve bence her sinir elektrik mühendisliği yönünden bir şaheserdir. Ve bizim vücudumuzda bunlardan milyarlarcası vardır... Bu durumda benim aklıma gelen kelime "tasarım"dır. Ama biyolog meslektaşlarım bu kelimeden hiç hoşlanmamaktadır.3

 

Yaratılışı ifade eden "tasarım" kelimesi, sırf bu kelimeden hoşlanılmadığı için bilimsel literatürün dışına atılmak istenmekte, çok sayıda bilim adamı da bu dogmatik tutuma boyun eğmektedir. Lipson, bu gerçeği şöyle açıklar:

 

Aslında evrim bir anlamda bilimsel bir din haline geldi; hemen hemen bütün bilim adamları bunu kabul etti ve birçoğu onunla uyumlu olması için gözlemlerini eğip bükmeye hazırlar.4

 

Bu çarpık durum, 19. yüzyılın ortalarından itibaren bilim dünyasına hakim olmaya başlayan "dinsiz bilim" aldanışının bir sonucudur. Einstein'in belirttiği gibi "dinsiz bir bilim topaldır"5. Bu yüzden de bu aldanış, hem bilim dünyasını yanlış hedeflere yönlendirmiş, hem de bu hedeflerin yanlışlığını görmesine rağmen kayıtsızca sessiz kalan bilim adamları ortaya çıkarmıştır.

 

 

 

EINSTEIN: dinsiz bir bilim topaldir....

 

daha ornekler sunmami istersen sunarim gene CANUGUR...ama sen islamiyet bilimi istemiyor seklinde hicbir kayit kuyudat koyarak ispatlayamazsin...burdanda bye..

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.