Φ mrtblk Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2006 Size 21 Ekim 1999 yılında şehit edilen Laiklik ve Demokrasi şehidimiz Ahmet Taner KIŞLALI'nın yazısını sunmayı bir borç bilirim. Biz, asıl suçluyu bir kenara bırakıp suçsuzlarla uğraşıyoruz! Evet, bugünkü ortamın tek suçlusu Atatürk’tür! Eğer bugün 70 milyon insanımız, Batı Trakya’daki Türkün durumunda değilse, bunun suçlusu odur. Eğer 1923’te kişi başına ulusal geliri 70 dolar olan bir toplum, şimdi 2700 dolara ulaşmışsa; bunun suçlusu odur. Eğer 1929-39 yılları arasında, bütün dünyada sanayi üretimi %19 artarken, Türkiye’de %96 artmışsa bunun suçlusu odur. Eğer Türk işçisi, batıdaki gibi, çocuk yaşta yeraltında günde 14-16 saat çalıştığı dönemler yaşamamışsa; bir oy hakkı için bile, Fransız işçisi gibi, 59 yıl kanlı bir savaşım vermek zorunda kalmamışsa bunun suçlusu odur. Eğer Türk kadını yasal olarak erkeğine eşitse, “köle” değilse, seçme ve seçilme hakkını Fransız kadınından bile önce elde etmişse, kadınlar bugün Türkiye’de vali, bakan, başbakan bile olabiliyorsa bunun suçlusu odur. Eğer 1923de Darülfünundaki öğrenci sayısı 2100 olan bir Türkiye’de, bugün yüzbinlerce genç üniversitelerde okuyorsa bunun suçlusu odur. Eğer açık havadaki klasik müzik konserlerini onbinlerce genç izliyorsa bunun suçlusu odur. Eğer şeyhülislamlar “fetva” verip Kuran’ın Türkçe basımını engelleyemiyorlarsa; ezanlar düşman bayraklarının gölgesinde okunmuyorsa bunun suçlusu odur. Eğer bugün köy enstitülü binlerce köylü çocuğu, kültür yaşamımıza damgalarını vurabiliyorsa bunun suçlusu odur. Eğer 1923lerde ortaçağ karanlığında yaşayan bir toplum, bugün 21. yüzyılın aydınlığına bir ölçüde yaklaşabilmişse bunun suçlusu elbette ki odur. Atatürk’ün suçları saymakla bitmez. Bir zamanlar kralların, şahların, cumhurbaşkanlarının, başbakanların Ankara’yı ziyaret için kuyruk olmalarının sorumluluğu da Atatürk’e aittir. Baskı rejimlerinden kaçan yüzlerce batılı bilim adamının bir zamanlar Kemalist Türkiye’yi seçmesinin sorumluluğu da... Faşist Mussolini’nin bile Türkiye’yi “Avrupalı” saymasının günahı da.. Ama suçlunun suçlarının iyi anlaşılabilmesi için suçsuzların suçsuzluklarının da unutulmaması gerekir. Sokaktaki adamın bile miras hakkına dokunulmazken Atatürk’ün vasiyetini çiğneyerek Türk Dil ve Tarih kurumlarını devletleştiren, Atatürk’ün miras gelirlerini, devletin atadığı memurlara dağıtan “beş general” suçsuzdur! “Ben Atatürkçüyüm ve laikim” diyerek, din derslerinin zorunlu olması hükmünü anayasaya koydurtan, Alevinin, Hıristiyan’ın, Yahudi’nin Sünni inancını öğrenmesini zorunlu hale getiren Marmaris’teki emekli adam suçsuzdur! Köy Enstitülerini kapatırken, İmam-Hatip liseleri açanlar, laik liselerde eğitim görenlerin sayısı son 20 yılda 3 kat artarken, imam-hatip okullarını bitirenlerin sayısının 14 kat artmasını sağlayanlar, Menderes’ten Demirel’e, Özal’dan Yılmaz’a tüm “Atatürkçü Laik” başbakanlar suçsuzdur! Milli eğitim bakanlığını şeriat yanlılarının işgaline terk edenler, Sağlık ve Tarım bakanlıklarını şeriatçılara peşkeş çekenler, İçişleri bakanlığının yapısını bozup valilerin, kaymakamların, emniyet müdürlerinin şeriatçı olması için kolları sıvayanların hepsi suçsuzdur! Asıl suç Harp Okulunu şeriatçılara açmamakta direnen Kemalistlerdedir.. Sokaktaki adama küfreden suçludur, ama Atatürk’e küfreden suçsuzdur! Erbakanlar, Mezarcılar, Dicleler... Holding solcuları, numaracı cumhuriyetçi liboşlar... Şeriatçılar, Kürt ırkıçıları... Hepsi de haklılar!... Onların ayaklarının altına halıları kim döşedi? 1950’den beri bu ülkeyi yönetenler değil mi?... Ahmet Taner KIŞLALI Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 Size 21 Ekim 1999 yılında şehit edilen Laiklik ve Demokrasi şehidimiz Ahmet Taner KIŞLALI'nın yazısını sunmayı bir borç bilirim. Biz, asıl suçluyu bir kenara bırakıp suçsuzlarla uğraşıyoruz! Evet, bugünkü ortamın tek suçlusu Atatürk’tür! Eğer bugün 70 milyon insanımız, Batı Trakya’daki Türkün durumunda değilse, bunun suçlusu odur. . . . Onların ayaklarının altına halıları kim döşedi? 1950’den beri bu ülkeyi yönetenler değil mi?... Ahmet Taner KIŞLALI Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2007 Size 21 Ekim 1999 yılında şehit edilen Laiklik ve Demokrasi şehidimiz Ahmet Taner KIŞLALI'nın yazısını sunmayı bir borç bilirim. . . . Onların ayaklarının altına halıları kim döşedi? 1950’den beri bu ülkeyi yönetenler değil mi?... Ahmet Taner KIŞLALI :clover: Alıntı
Φ dost_25 Gönderi tarihi: 29 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 29 Mart , 2007 evet suçlu odur... onamı mı kalmıştı bu milletin bağımsızlığı özgürlüğü ...ona mı kalmıştı bu milletin namusu onuru haysiyeti.... ama biz onun çocukları bunları haketmiyoruz ki... bizler emperyalist ülkelerin egemenliği altına girmek için elimizden geleni yapıyoruz... evet Atam sana mı kalmıştı bu milleti kurtarmak... Bizler bunları haketmiyoruz ki... Alıntı
Φ BlackCADY Gönderi tarihi: 20 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 20 Nisan , 2007 Size 21 Ekim 1999 yılında şehit edilen Laiklik ve Demokrasi şehidimiz Ahmet Taner KIŞLALI'nın yazısını sunmayı bir borç bilirim. Biz, asıl suçluyu bir kenara bırakıp suçsuzlarla uğraşıyoruz! Evet, bugünkü ortamın tek suçlusu Atatürk’tür! Eğer bugün 70 milyon insanımız, Batı Trakya’daki Türkün durumunda değilse, bunun suçlusu odur. Eğer 1923’te kişi başına ulusal geliri 70 dolar olan bir toplum, şimdi 2700 dolara ulaşmışsa; bunun suçlusu odur. Eğer 1929-39 yılları arasında, bütün dünyada sanayi üretimi %19 artarken, Türkiye’de %96 artmışsa bunun suçlusu odur. Eğer Türk işçisi, batıdaki gibi, çocuk yaşta yeraltında günde 14-16 saat çalıştığı dönemler yaşamamışsa; bir oy hakkı için bile, Fransız işçisi gibi, 59 yıl kanlı bir savaşım vermek zorunda kalmamışsa bunun suçlusu odur. Eğer Türk kadını yasal olarak erkeğine eşitse, “köle” değilse, seçme ve seçilme hakkını Fransız kadınından bile önce elde etmişse, kadınlar bugün Türkiye’de vali, bakan, başbakan bile olabiliyorsa bunun suçlusu odur. Eğer 1923de Darülfünundaki öğrenci sayısı 2100 olan bir Türkiye’de, bugün yüzbinlerce genç üniversitelerde okuyorsa bunun suçlusu odur. Eğer açık havadaki klasik müzik konserlerini onbinlerce genç izliyorsa bunun suçlusu odur. Eğer şeyhülislamlar “fetva” verip Kuran’ın Türkçe basımını engelleyemiyorlarsa; ezanlar düşman bayraklarının gölgesinde okunmuyorsa bunun suçlusu odur. Eğer bugün köy enstitülü binlerce köylü çocuğu, kültür yaşamımıza damgalarını vurabiliyorsa bunun suçlusu odur. Eğer 1923lerde ortaçağ karanlığında yaşayan bir toplum, bugün 21. yüzyılın aydınlığına bir ölçüde yaklaşabilmişse bunun suçlusu elbette ki odur. Atatürk’ün suçları saymakla bitmez. Bir zamanlar kralların, şahların, cumhurbaşkanlarının, başbakanların Ankara’yı ziyaret için kuyruk olmalarının sorumluluğu da Atatürk’e aittir. Baskı rejimlerinden kaçan yüzlerce batılı bilim adamının bir zamanlar Kemalist Türkiye’yi seçmesinin sorumluluğu da... Faşist Mussolini’nin bile Türkiye’yi “Avrupalı” saymasının günahı da.. Ama suçlunun suçlarının iyi anlaşılabilmesi için suçsuzların suçsuzluklarının da unutulmaması gerekir. Sokaktaki adamın bile miras hakkına dokunulmazken Atatürk’ün vasiyetini çiğneyerek Türk Dil ve Tarih kurumlarını devletleştiren, Atatürk’ün miras gelirlerini, devletin atadığı memurlara dağıtan “beş general” suçsuzdur! “Ben Atatürkçüyüm ve laikim” diyerek, din derslerinin zorunlu olması hükmünü anayasaya koydurtan, Alevinin, Hıristiyan’ın, Yahudi’nin Sünni inancını öğrenmesini zorunlu hale getiren Marmaris’teki emekli adam suçsuzdur! Köy Enstitülerini kapatırken, İmam-Hatip liseleri açanlar, laik liselerde eğitim görenlerin sayısı son 20 yılda 3 kat artarken, imam-hatip okullarını bitirenlerin sayısının 14 kat artmasını sağlayanlar, Menderes’ten Demirel’e, Özal’dan Yılmaz’a tüm “Atatürkçü Laik” başbakanlar suçsuzdur! Milli eğitim bakanlığını şeriat yanlılarının işgaline terk edenler, Sağlık ve Tarım bakanlıklarını şeriatçılara peşkeş çekenler, İçişleri bakanlığının yapısını bozup valilerin, kaymakamların, emniyet müdürlerinin şeriatçı olması için kolları sıvayanların hepsi suçsuzdur! Asıl suç Harp Okulunu şeriatçılara açmamakta direnen Kemalistlerdedir.. Sokaktaki adama küfreden suçludur, ama Atatürk’e küfreden suçsuzdur! Erbakanlar, Mezarcılar, Dicleler... Holding solcuları, numaracı cumhuriyetçi liboşlar... Şeriatçılar, Kürt ırkıçıları... Hepsi de haklılar!... Onların ayaklarının altına halıları kim döşedi? 1950’den beri bu ülkeyi yönetenler değil mi?... Ahmet Taner KIŞLALI Kışlalılar, Mumcular, Hablemitoğulları bunları dile getirdikleri için artık yaşamıyorlar Aydınları kim vurduya gitmiş bir memleketin aydınlanmasını beklemek ütopya Antalyada, Alanyada, Bodrumun köylerinde tarlalara İngiliz ve Alman bayrakları asılıyor topraklarımızı üç kuruşa satanlar saltanat sürüyor. bir ülke düşünün satacak başka şeyi kalmamış gibi metrekaresi üç kuruşa toprak satıyor bundan daha büyük bir utanç varsa söyleyin. ve şimdi kaç sözde aydın bunu dile getiriyor, sırtını abnin palazladığı bir kısım aydın başka meselelerle gündem yaratıyor ve onlar paraya para demiyor, Mumcuların, Kışlalıların, Hablemitoğullarının kemikleri sızlıyor. Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 26 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 26 Nisan , 2007 Yıl 1993, öğretmen babacığımın bir imam hatip lisesi'ne tayini çıkmıştı. O okulun (ismi ve adresi bende; ilgilenenler ve araştırmacı gazeteciler başvurabilir) öğretmenler odasında geçen bir konuşmanın kısa özeti. (ismi lazım değil insan) -Hocam geçenlerde Kaş'a gittim, Meis'i ilk defa bu kadar yakından gördüm. Atatürk'e bir kez daha kızdım. 300metre, bilemedin 500 metre önümüzdeki ada'yı Yunan'a vermiş. (babacığım)-Değerli arkadaşım, 30 Ağustos ile 9 Eylül arasında kaç gün var? Dokuz! Bu asker hangi uçak-helikopter-zırhlı araç-tank vs ile ilerliyor? Afyon'dan İzmir'e! Var mı böyle birşey? Kah at üstünde, kah yürüyerek, ayaklar çıplak, dişler kenetli, uykusuz, zamansız yürüyor Mehmetçik... Geldik deniz kıyısına; hangi gemi bekler bizi, hangi denizaltı, hangi fırkateyn? Haklısın değerli arkadaşım, Atatürk'e kızmak lazım. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2007 Kışlalılar, Mumcular, Hablemitoğulları bunları dile getirdikleri için artık yaşamıyorlarAydınları kim vurduya gitmiş bir memleketin aydınlanmasını beklemek ütopya Antalyada, Alanyada, Bodrumun köylerinde tarlalara İngiliz ve Alman bayrakları asılıyor topraklarımızı üç kuruşa satanlar saltanat sürüyor. bir ülke düşünün satacak başka şeyi kalmamış gibi metrekaresi üç kuruşa toprak satıyor bundan daha büyük bir utanç varsa söyleyin. ve şimdi kaç sözde aydın bunu dile getiriyor, sırtını abnin palazladığı bir kısım aydın başka meselelerle gündem yaratıyor ve onlar paraya para demiyor, Mumcuların, Kışlalıların, Hablemitoğullarının kemikleri sızlıyor. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.