Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2006 18 yıl islam karşıtlarının yaptığı en güzel çarpıtmaca taktiklerinden biri de ayet cımbızlamadır. Bu yolla surenin bağlamından koparılan ayet alınır ve aslında sadece savunma savaşına izin veren söylemler sanki saldırı savaşını ve dinsel baskıyı emrediyormuş gibi gösterilir.Örneğin: 9 - Tevbe Suresi 1. Allah ve resulünden, kendileriyle antlaşma yapmış bulunduğunuz müşriklere bir ültimatomdur bu; 2. Yeryüzünde dört ay daha dolaşın ve bilin ki siz, Allah'ı âciz bırakamazsınız. Şu da bir gerçek ki, Allah küfre batanları rezil eder. 3. Bir de Allah ve resulünden insanlara Büyük Hac günü bir duyuru var: Allah da O'nun elçisi de müşriklerden kesinlikle uzaktır. O halde, tövde ederseniz bu sizin için hayırlırdır. Yok eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, siz Allah'ı acze düşüremezsiniz. Küfre saplananlara acıklı bir azabı muştula! 4. Antlaşma yapmış olduğunuz müşriklerden size karşı bir eksiklik sergilemeyen ve aleyhinizde başka birine yardım etmeyenler müstesnadır. Artık, onlara verdiğiniz sözü belirlenen süreye kadar tam bir şekilde koruyun. Şu bir gerçek ki Allah, sakınanları sever. 5. O haram aylar çıktığında artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürün. Yakalayın onları, kuşatın onları, tüm geçit noktalarını tıkayın onların. Bunun ardından tövbe eder, namazı gereğince kılar, zekâtı verirlerse, yollarını açın onların. Kesin olan şu ki, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. 6. Eğer müşriklerden biri senden güvence dilerse/senin yanına gelmek, sana komşu olmak isterse, ona güvence verip yakınlaşma isteğini kabul et ki, Allah'ın kelamını dinleyebilsin. Sonra da onu, güvenli gördüğü yere kadar götür. Böyle yapmanın gerekçesi şudur: Bunlar bilmeyen bir topluluktur. 7. Müşriklerin Allah katında, onun resulü katında ahitleri nasıl olabilir! Mescid-i Haram yanında antlaşma yaptıklarınız müstesna. Bu şekilde antlaşması olanlara, onlar size doğru-dürüst davrandıkça, siz de doğru-dürüst davranın. Allah, sakınanları sever -------------------------------------------- Şimdi burada açıkça antlaşmayı bozup saldıran inkarcılara karşı siz de onlara karşı savunma amaçlı savaşın emri vardır.Ama antlaşmaya aykırı davranmayan , saldırmayanlara siz de saldırmayın, size saldıranlar da bundan vazgeçerlerse hemen siz de barışa yönelin denmektedir ayetlerde. 9:12 Anlaşma yaptıktan sonra andlarını bozar ve dininize saldırırlarsa, o inkarcılığın önderleriyle savaşın; çünkü onların andı artık geçersizdir. Belki vazgeçerler. -------------------------------------------------------------------------------- 9:13 Andlarını bozan, elçiyi sürmeye yeltenen ve sizinle (savaşı) ilk defa başlatan topluluğa karşı savaşmayacak mısınız? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? İnanıyorsanız asıl çekinmeniz gereken ALLAH'tır. -------------------------------------------------------------------------------- 9:14 Onlarla savaşın ki, ALLAH ellerinizle onları cezalandırıp rezil etsin, sizi zafere ulaştırsın ve inanan toplumun göğsünü ferahlatsın, Yine aynı sürede saldıranlarla savaşın kendinizi savunun emri vardır. İşte tüm savaşla ilgili sürelerde istenen budur. Ama çarpıtma ahlaksızlığına başvurmak isteyenler bu nefsi müdafayla ilgili ayetlerden birini cımbızlıyor ve sanki durup dururken inkarcıları yakalayıp öldürün deniyormuş gibi bir hava yaratılıyor. Bu ihinliği sadece bu forumlardaki yapmıyor, dünyanın dört bir tarafındaki islam düşmanları aynı taktiği kullanıyor(özellikle misyonerler) Ama aslında istenen tek bir şey vardır, sana saldırana karşı kendini savun,onlar vazgeçerlerse sen de barış yap. "Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Allah, aşırı gidenleri sevmez.Onları, bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmekten beterdir. Onlar, size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kafirlerin cezası işte böyledir. Onlar, (savaşa) son verirlerse (siz de son verin); şüphesiz Allah, bağışlayandır esirgeyendir. (Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya ve din (yalnız) Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, artık zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur. "(2 Bakara Suresi , 190-193) Evet bu savunma savaşıyla ilgili ayetlerden de biri cımbızlanırsa sanki inanmayanlara saldırın gibi bir ifade varmış gibi gösterilir ki bu strateji hep izlenmektedir. -------------------------------------------------------------------------------------- Kuran'da düşünce özgürlüğü temeldir. Çünkü imtihan dünyasının gereği insanlar dilediğine inanacak ki ahirette ondan sorumlu tutulabilsinler. Bu yüzden islam'da sadece tebliğ vardır. Kimse kimseye düşüncesinden dolayı bir tokat bile atamaz yoksa kendine yazık etmiş olur: -------------------------------------------------------------------------------- Mearic Suresi 42 bırak onları! Dalsınlar, oynasınlar kendileri için belirlenen günlerine ulaşıncaya kadar. ------------------------------------------------ En'am Suresi 112 İşte böyle, biz peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar aldatmak için birbirlerine lafın yaldızlısını fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. bırak onları, düzdükleri iftiralarla başbaşa kalsınlar; -------------------------------------------------- Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever. (60 Mümtehine Suresi, 8) Herkes dilediğine inanmakta ve yaşamakta özgürdür ki, ahirette inancından dolayı sorumlu tutulabilsin: Bakara Suresi 256 Dinde baskı-zorlama-tiksindirme yoktur. Doğru bilgiye dayalı eriş, bozuk bilgiye dayalı sapıştan açık bir biçimde ayrılmıştır. Her kim tâğuta sırt dönüp Allah'a inanırsa hiç kuşkusuz sapasağlam bir kulpa yapışmış olur. Kopup parçalanması yoktur o kulpun. Allah, hakkıyla işiten, en iyi biçimde bilendir. 29. De ki, "Bu gerçek senin Rabbindendir." Dileyen inansın, dileyen inkar etsin. Biz zalimler için onları çepeçevre saracak bir ateş hazırladık. Onlar her ne zaman feryad ederek yardım isteseler, derişik asit gibi yüzleri haşlayan bir su sunulur. Ne kötübir içecek, ne kötü bir son! 10:99 Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi inanırdı. Öyleyse, sen mi halkı inanmaları için zorlayacaksın? Evet düşünce özgürlüğü ve dilediğin gibi yaşama serbestliği vardır. Ve nefsi müdafa dışında savaş yasaktır. Hatta tokat bile atamazsın. Selam ve sevgiler.
Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2006 18 yıl islam karşıtlarının yaptığı en güzel çarpıtmaca taktiklerinden biri de ayet cımbızlamadır. Bu yolla surenin bağlamından koparılan ayet alınır ve aslında sadece savunma savaşına izin veren söylemler sanki saldırı savaşını ve dinsel baskıyı emrediyormuş gibi gösterilir.Örneğin: 9 - Tevbe Suresi 1. Allah ve resulünden, kendileriyle antlaşma yapmış bulunduğunuz müşriklere bir ültimatomdur bu; 2. Yeryüzünde dört ay daha dolaşın ve bilin ki siz, Allah'ı âciz bırakamazsınız. Şu da bir gerçek ki, Allah küfre batanları rezil eder. 3. Bir de Allah ve resulünden insanlara Büyük Hac günü bir duyuru var: Allah da O'nun elçisi de müşriklerden kesinlikle uzaktır. O halde, tövde ederseniz bu sizin için hayırlırdır. Yok eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, siz Allah'ı acze düşüremezsiniz. Küfre saplananlara acıklı bir azabı muştula! 4. Antlaşma yapmış olduğunuz müşriklerden size karşı bir eksiklik sergilemeyen ve aleyhinizde başka birine yardım etmeyenler müstesnadır. Artık, onlara verdiğiniz sözü belirlenen süreye kadar tam bir şekilde koruyun. Şu bir gerçek ki Allah, sakınanları sever. 5. O haram aylar çıktığında artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürün. Yakalayın onları, kuşatın onları, tüm geçit noktalarını tıkayın onların. Bunun ardından tövbe eder, namazı gereğince kılar, zekâtı verirlerse, yollarını açın onların. Kesin olan şu ki, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. 6. Eğer müşriklerden biri senden güvence dilerse/senin yanına gelmek, sana komşu olmak isterse, ona güvence verip yakınlaşma isteğini kabul et ki, Allah'ın kelamını dinleyebilsin. Sonra da onu, güvenli gördüğü yere kadar götür. Böyle yapmanın gerekçesi şudur: Bunlar bilmeyen bir topluluktur. 7. Müşriklerin Allah katında, onun resulü katında ahitleri nasıl olabilir! Mescid-i Haram yanında antlaşma yaptıklarınız müstesna. Bu şekilde antlaşması olanlara, onlar size doğru-dürüst davrandıkça, siz de doğru-dürüst davranın. Allah, sakınanları sever -------------------------------------------- Şimdi burada açıkça antlaşmayı bozup saldıran inkarcılara karşı siz de onlara karşı savunma amaçlı savaşın emri vardır.Ama antlaşmaya aykırı davranmayan , saldırmayanlara siz de saldırmayın, size saldıranlar da bundan vazgeçerlerse hemen siz de barışa yönelin denmektedir ayetlerde. 9:12 Anlaşma yaptıktan sonra andlarını bozar ve dininize saldırırlarsa, o inkarcılığın önderleriyle savaşın; çünkü onların andı artık geçersizdir. Belki vazgeçerler. -------------------------------------------------------------------------------- 9:13 Andlarını bozan, elçiyi sürmeye yeltenen ve sizinle (savaşı) ilk defa başlatan topluluğa karşı savaşmayacak mısınız? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? İnanıyorsanız asıl çekinmeniz gereken ALLAH'tır. -------------------------------------------------------------------------------- 9:14 Onlarla savaşın ki, ALLAH ellerinizle onları cezalandırıp rezil etsin, sizi zafere ulaştırsın ve inanan toplumun göğsünü ferahlatsın, Yine aynı sürede saldıranlarla savaşın kendinizi savunun emri vardır. İşte tüm savaşla ilgili sürelerde istenen budur. Ama çarpıtma ahlaksızlığına başvurmak isteyenler bu nefsi müdafayla ilgili ayetlerden birini cımbızlıyor ve sanki durup dururken inkarcıları yakalayıp öldürün deniyormuş gibi bir hava yaratılıyor. Bu ihinliği sadece bu forumlardaki yapmıyor, dünyanın dört bir tarafındaki islam düşmanları aynı taktiği kullanıyor(özellikle misyonerler) Ama aslında istenen tek bir şey vardır, sana saldırana karşı kendini savun,onlar vazgeçerlerse sen de barış yap. "Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Allah, aşırı gidenleri sevmez.Onları, bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmekten beterdir. Onlar, size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kafirlerin cezası işte böyledir. Onlar, (savaşa) son verirlerse (siz de son verin); şüphesiz Allah, bağışlayandır esirgeyendir. (Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya ve din (yalnız) Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, artık zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur. "(2 Bakara Suresi , 190-193) Evet bu savunma savaşıyla ilgili ayetlerden de biri cımbızlanırsa sanki inanmayanlara saldırın gibi bir ifade varmış gibi gösterilir ki bu strateji hep izlenmektedir. -------------------------------------------------------------------------------------- Kuran'da düşünce özgürlüğü temeldir. Çünkü imtihan dünyasının gereği insanlar dilediğine inanacak ki ahirette ondan sorumlu tutulabilsinler. Bu yüzden islam'da sadece tebliğ vardır. Kimse kimseye düşüncesinden dolayı bir tokat bile atamaz yoksa kendine yazık etmiş olur: -------------------------------------------------------------------------------- Mearic Suresi 42 bırak onları! Dalsınlar, oynasınlar kendileri için belirlenen günlerine ulaşıncaya kadar. ------------------------------------------------ En'am Suresi 112 İşte böyle, biz peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar aldatmak için birbirlerine lafın yaldızlısını fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. bırak onları, düzdükleri iftiralarla başbaşa kalsınlar; -------------------------------------------------- Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever. (60 Mümtehine Suresi, 8) Herkes dilediğine inanmakta ve yaşamakta özgürdür ki, ahirette inancından dolayı sorumlu tutulabilsin: Bakara Suresi 256 Dinde baskı-zorlama-tiksindirme yoktur. Doğru bilgiye dayalı eriş, bozuk bilgiye dayalı sapıştan açık bir biçimde ayrılmıştır. Her kim tâğuta sırt dönüp Allah'a inanırsa hiç kuşkusuz sapasağlam bir kulpa yapışmış olur. Kopup parçalanması yoktur o kulpun. Allah, hakkıyla işiten, en iyi biçimde bilendir. 29. De ki, "Bu gerçek senin Rabbindendir." Dileyen inansın, dileyen inkar etsin. Biz zalimler için onları çepeçevre saracak bir ateş hazırladık. Onlar her ne zaman feryad ederek yardım isteseler, derişik asit gibi yüzleri haşlayan bir su sunulur. Ne kötübir içecek, ne kötü bir son! 10:99 Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi inanırdı. Öyleyse, sen mi halkı inanmaları için zorlayacaksın? Evet düşünce özgürlüğü ve dilediğin gibi yaşama serbestliği vardır. Ve nefsi müdafa dışında savaş yasaktır. Hatta tokat bile atamazsın. Selam ve sevgiler. Sayın emre anlaşılan oki verdiğn ayetleri bile anlamadam buraya aktarmışsın. Bak şimdi 5. O haram aylar çıktığında artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürün. Yakalayın onları, kuşatın onları, tüm geçit noktalarını tıkayın onların. Bunun ardından tövbe eder, namazı gereğince kılar, zekâtı verirlerse, yollarını açın onların. Kesin olan şu ki, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. Savunma yaptığın insanlara namaz ve zekat şartı koşmanın mantığı nedir açıklarmısın. Savunma yaptığın insanlara namaz şartı öne sürmek apaçık din dayatmak değilmidir. hele birde işin içine zekat giriyorsa,bu savaşların apaçık maddi rant maksatlı olduğu anlamına gelmez mi ?
Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2006 18 yıl Yazar Hayır sevgili haksöz, hem ayetleri hem de söylediklerimi anlamayan veya anlamak istemeyen sensin. 1-Ayet cımbızlamadan surenin tamamına bakınca "sadece saldıran kafirler için" geçerlidir o ifade.Bunun dışında, yani saldırmıyor,seni öldürmüyorsa sen de hemen onunla barış yapacaksın deniliyor. Sadece ve sadece dinini tebliğ edebilirsin o kadar. Kimseyi zorlayamazsın. 2-İslam'a geçmiş olan kişi artık müslümanların tarafındadır otomatikman.Bu da onun müslümanlara saldırganlığından vazgeçmesi demektir.Yani O saldırgan kafir,müslümanları öldürmeye devam ediyorsa, barışa yanaşmıyorsa o zaman savaşta savunma amaçlı olarak ona aynen karşılık verilecektir. Bu savaş sırasında ya barışa yanaşacak ya da islam'a geçecektir ki tacizinden vazgeçip müslümanları öldürmeye bir son vermiş olsun. Kimse kimseye inancından dolayı tokat bile atamaz yoksa Rablik taslamış olur. Bu dünya hayatının gereği özgürce istediğine inanacaksın ki ahirette sonuçlarına katlanabilesin.Bir müslüman "sadece tebliğ edebilir İslam'ı" o kadar. Selam ve sevgiler.
Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2006 18 yıl "Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Allah, aşırı gidenleri sevmez.Onları, bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmekten beterdir. Onlar, size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kafirlerin cezası işte böyledir. Onlar, (savaşa) son verirlerse (siz de son verin); şüphesiz Allah, bağışlayandır esirgeyendir. (Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya ve din (yalnız) Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, artık zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur. "(2 Bakara Suresi , 190-193) Hayır çok sevgili haksöz, Arkadaşımız okumuş ama canı istediği gibi okumuş. Yukarda vermiş olduğu ayet zaten kendi başına bir çelişki. Hem sizinle savaşanlara karşı savaşın diyor, ardından onlar savaşa son verirlerse sizde savaşı bırakın diyor, lafı bitirmeden öncede "Yeryüzünde din Allahın oluncaya kadar onlarla savaşın" diyor. Hani onlar bizle savaşmaktan vazgeçerlerse bizde savaşmayacaktık? Diyelimki onlar sizle savaşmaktan vazgeçti ama, Yeryüzünde din hala Allahın dini olamadı o zaman ne olacak? Devam edeceksin demekki. Üstelik sadece kendi ülkenin ve topraklarında tek din islam kalana kadar değil, yeryüzündeki tüm ülkelerde tek din islam olana kadar. Yani savunma bahane, savaş ve ganimetleri şahane. Sevgilerimle
Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2006 18 yıl Yazar Hayır canı istediği gibi okuyan sizlersiniz sevgili Evrensel. Surenin tamamına bakınca, saldırılarından vazgeçmeyen kafirler için o emir geçerlidir. Saldırısından vazgeçenle hemen barış yapılır. Ve ona din sadece tebliğ edilebilir o kadar. O istediğine tapıncak ki imtihan edilmiş olsun. Selam ve sevgiler.
Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2006 18 yıl Dedim ya ayetin içinde bile çelişki var diye. Hem vazgeçerlerse savaşı bırakın diyor ve hemde "(Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya ve din (yalnız) Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın." diyor. Saygılarımla
Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2006 18 yıl Yazar Dedim ya ayetin içinde bile çelişki var diye. Hem vazgeçerlerse savaşı bırakın diyor ve hemde "(Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya ve din (yalnız) Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın." diyor. Saygılarımla Hiçbir çelişki yok dediğim gibi. 1-Saldırmaktan vazgeçerlerse savaş bırakılacak. 2-Yok eğer vazgeçmeyip saldırmaya devam ederlerse onlara aynen karşılık verilecek.Eğer "barışa yanaşmıyorlarsa" İslam'a geçinceya kadar mücadele devam edecek. Çünkü islam'a geçmeleri demek müslümanlara saldırmaktan vazgeçmeleri demek. Ama saldırmaktan vazgeçmişlerse zaten barış yapılacaktır. Dilediklerine tapınmaya devam ederler. Selam ve sevgiler.
Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2006 18 yıl Allah dileseydi herkese iman ettirirdi veya dileseydi inanmayacakları doğrudan cehennemine atardı.Ama size bir örnek imtihan hayatı deneyimi sunuyor ki ahirette itiraz edemeyesiniz. Yani inanmayacaklara, inanmayacaklarını ispat etmek için öylemi? İspat içinmi burdayız?
Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2006 18 yıl Yazar Yani inanmayacaklara, inanmayacaklarını ispat etmek için öylemi? İspat içinmi burdayız? Eğer sonsuza dek yaşasaydık ne yapacağımız Allah tarafından biliniyor. Zaten başka ayetlerde de cehennemdekilerin, bir dünyaya gitme şansı daha isteyeceği, ama onlara cevap olarak ne kadar giderlerse gitsinler bir şeyin değişmeyeceği,yine aynı şeyleri yapacakları söyleniyor. Evet bu kısa imtihan hayatımız, eğer sonsuza dek yaşasaydık, yani genel olarak yapacaklarımıza karşılık minyatür bir örnek. Bütünün küçük bir parçası yani. Allah bize bu örneği veriyor ki herhangibi itiraz hakkımız olmasın. Ayrıca cennete gidecek insanlar ufak günahlarının sıkıntısını bu dünyada çekiyorlar ve cehenneme gidecekler de yaptıkları bazı iyiliklerin karşılığını bu dünyada haz olarak alabiliyorlar.Çünkü ahirette cennetten cehenneme veya cehennemden cennete geçiş yoktur. Selam ve sevgiler.
Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2006 18 yıl Hayır çok sevgili haksöz, Arkadaşımız okumuş ama canı istediği gibi okumuş. Yukarda vermiş olduğu ayet zaten kendi başına bir çelişki. Hem sizinle savaşanlara karşı savaşın diyor, ardından onlar savaşa son verirlerse sizde savaşı bırakın diyor, lafı bitirmeden öncede "Yeryüzünde din Allahın oluncaya kadar onlarla savaşın" diyor. Hani onlar bizle savaşmaktan vazgeçerlerse bizde savaşmayacaktık? Diyelimki onlar sizle savaşmaktan vazgeçti ama, Yeryüzünde din hala Allahın dini olamadı o zaman ne olacak? Devam edeceksin demekki. Üstelik sadece kendi ülkenin ve topraklarında tek din islam kalana kadar değil, yeryüzündeki tüm ülkelerde tek din islam olana kadar. Yani savunma bahane, savaş ve ganimetleri şahane. Sevgilerimle sevgili evrensel lütfen, Kuran içerisindeki hiçbir ayette ve günümüze kadar aktarılan doğruluğundan emin olunan hiçbir hadisde durup dururken sırf islamı kabul etsinler diye herhangi bir kişiye topluma ülkeye saldırılması emredilmez istenmez. savaşla ilgili bütün ayetlerde kendinizi savunun, dininizi ortadan kaldırmaya çalışanlara, fitne çıkaranlara karşı savaş açın buyuruluyor. bu arada gerçekten de haksöz arkadaşımızın ayetleri büyük bir itina ile cımbızladığı bir gerçektir. hiçbir zaman ne bir önceki ayeti ne bir sonraki ayeti ne de surenin tamamını yazmaz. sadece çelişki var diyebileceği (tabi ona göre çelişki) yerleri gelip buraya yazar. Pantheaa arkadaşımızın güzel bir yazısı vardı onu eklemek istiyorum. DİN-BİLİMSEL ARAŞTIRMA NASIL YAPILIR? şimdi arkadaşım, yazdıklarını büyük bi merakla okudum ancak, nihayetinde çok büyük bir şaşkınlığa uğradım... çünkü, bildiklerinden bu kadar iddialı şekilde olan bir insanın, bu kadar basit ve bilmezce "Dini Bir Kitab"ın eleştirisini yapabilmesi, çok şaşırtıcı... arkadaşım, Din-Bilim direkt olarak Tarih Bilimi ile alakalı bir daldır. Gerek Tevrak, gerek İncil, Gerek Kur'an olsun... hangi dini vesikayı nasıl yorumlarsanız yorumlayın, bunlardaki bilgilerin niçin, ne zaman, nerede ve hangi şartlar altında indirildiklerini bilmek ve özellikle indirildikleri yada bu bilgilerin üretildikleri toplumun o çağdaki geleneklerini, anlayışlarını, idrak kapasitelerini, yaşantılarını tamamıyla bilmek ve ona göre yorumlamak gerekir. Hıristiyanlığı yada mezhepleriniden herhangi birini incelerken hıristiyanlık inancının nelerden etkilendiğini iyi bilmek gerekjir. bugün Hıristiyanlığı yorumlayabilşmek için, öncelikle büyük oranda şekillendiği yer olan Avrupaının, Hıristiyanlığı şekillendiren nüvelerini bilmek gerekir. yoksa Hırisityanlık için şaşırtıcı yanılgılara düşeriz. mesela Hıristiyanlığı anlamak için öncelikle Avrupanın Sosyo-Ekonomik yapısını ve özellikle Hıristiyanlıkytan önceki PAGANİZM inancını ve özelliklkerini iyi bilmek gerekir. yoksa incili istediğiniz kadar okuyun, bir adım yol alamazsını yorumlamak anlamında... Yahudilik içinse, Tevrat ve Zebur'u incelemek için yqahudilerin beraber yaşadıkları ve onları dışlayan toplumlarla (Asurlular, Babilliler vs vs vs) ilişkilerini vesaire iyi bilmek gerekir. yoksa Tevrat'ın niçin Üstün Millet inancına çevrildiğinin kesinlikle anlayamayız... Kur'an-ı yorumlamak için ise, yine aynı şey gereklidir. Her ayet belli dönemlerde ve belli şartlar oluştukça indirilmiştir. mesela Kur'anın ilk zamanlarında savaş emredilmemişken, sonra Cihat emredilmiştir. eğer böyle derseniz, yani "bakin savaşı hem emrediyor, hemde emretmiyor" derseniz, bu sadece art niyetli bir yorumdan be bilimsel olmayan bir tesbitten öte gidemez. Eğer böyle yapacaksanız, yukarıda saydığınız (güya) çelişkileri bir yana bırakın, her ayeti birbiri ile çeliştirerek binlerce çelişki elde edebilirsiniz Kur'an-da... oysaki Kur'an böyle ele alınmaz. hiç bir din kitabı böyle ele alınamaz... bir ayeti tek başına yorumlayamazsınız ve bir ayeti dğier bir ayetle yukarıda yapabildiğiniz gibi en basit yöntemle çeliştiremnezsiniz... bir Ayeti yorumlamanız için öncelikle şu şartlar gereklidir: 1- İçinde bulunduğu Surenin niçin, nerede ve hangi ortamda indirildiğini bilmek 2- Ayetin nüzul sırasını ve asıl mahiyetini bilmek 3- İndirildiği zamanki ortamı, toplumun anlayışını, geleneklerini, idrak şeklini bilmek 4- İndirildiği dildeki özellikleri bilmek. (bilindiği gibi aynı dil bile dönem dönem farklılıklar arzeder. Kuır'anın indirildiği dönemdeki Arapça ile bugünkü arapça farklılaşmıştır. yani Kur'an-ı mana olarak yorumlamak için o dönemki Arapçayı ve özelliklerini, deyişlerini, yapısını, kurallarını, en basitinden ogün kullanılan bir kelimenin bugün aynı manaya gelip gelmediğini, her kalimesinin manasını ve açılımını iyi bilmek gerekir...) 5- Peygamberin konu ile ilgili Sahih Hadislerini bilmek gerekir 6- Ayet tek başına ele alınmamalı, indirildiği sure ile birlikte ve indirildiği olay yada olgu ile birlikte ele alınmalıdır... arkadaşım, bunlar sadece Kur'an-ın yorumlanması ile ilgili en basit ve temel kurallar. Sen yıllarca inanmış ne Kur'an-ı araştırmış olabilirsin, ki senden geri olmayan onlarca insan var burada, ancak ben Tarihçi kimliğimle biliyorum bu kuralları. Kur'an-ı sadece okumak, yıllarca okumak yetertli değildir. Kur'an-ı yıllarca yorumlama çabasında ve araştırma çabasında olmakta yeterli değildir... Kur'an-ı yorumlama da en yeterli olacak şey "Bir Dini Anlamada Gerekli Şartlar"ı bilmektir. bakın İncil, Tevrat, Zebur, Kur'an... bu kitaplar dünya tarihince çığır açan kitaplardır. hepsi bir dönem açıp, bir dönem kapatmış kitaplardır. o yüzden herhangi birisini dahi anlamak için, indirildikleri dönemi iyi bilmeniz, indirildikleri toplumları iyi tanımanız gerekmektedir. herhangi bir kitapta anlatılan bir olayın niçin anlatıldığını mutlaka iyi bilmelisiniz. indirilen bir ayetin, ne zaman, nerede ve hangi durumda indirildiğini iyi bilmeniz gerekmektedir. bu yazıya sonuna kadar katılıyorum...
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.