Φ Rastlantı Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2006 Şimşekten sudan elektrikten bir organizma oluştu buradan hücreler her ne hikmetse ne idüğü bilinmez varlılara değilde canlı varlıklara, akılı varlıklara dönüştü mü diyelim..? Daha önce canlıların oluşumunu açıklamıştım, Oluşan canlılar gerek çevre şartları gerekse kendisi gibi canlılarla rekabet yüzünden yaşamla mücadeleye başladılar. Bu da değişim ve evrimleşme sürecini başlattı. Evrimleşme sürecinin itici gücü genetik çeşitiliktir. Eşeyli üremeden önce birhücreliler bazında genetik çeşitlikten mutasyon sorumlu idi. Eşeyli üremeden sonra genetik çeşitlilik (varyasyon) ve seleksiyon önem kazandı. Mutasyonlar yine de önemini korudu. Saygılar. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2006 Bir protein molekülünün tesadüfen oluşma olasılığı 10300'de 1 ihtimaldir.. Matematik 1050'de 1'den küçük ihtimalleri sıfır kabul eder.. Yani matematiksel olarak evrim imkansızdır.. Kısaca bilimsel olarak evrim imkansızdır.. Başka ıspata gerek yok.. Saygılar.. Alıntı
Φ Rastlantı Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2006 Bir molekülün oluşma olasılığı bu şekilde hesaplanamaz çünkü uygun şartlar meydana geldiği zaman oluşum kaçınılmazdır. neye göre hesaplanıyor açıklayabilir misin. İkincisi en küçük sayı kavramı mühendislikte geçer. Epsilon sayısı işe yarayacaj en küçük değeri temsil eden bir sayıdır ve kabul edilmiş bir sayıdır, kesin değildir. Matematikte en küçük sayı ya da en küçük ihtimal diye bir şey yoktur. çünkü matematiğin sonu yoktur. Laboratuvarlarda gerçekleştirilen deneylerde su, amonyak, metan ve hidrojen karışımı morötesi radyasyona tabi tutulduğunda aminoasitler meydana geliyor. Eğer ilk protein çorbası aminoasitçe yeterince zengin ise ihtimali beklemeye gerek yok, proteinler kendiliğinden ortaya çıkar. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2006 Tamam arkadaşım ben birşey söylemiyorum.. Araştır bakalım matematikte sıfır olasılığı nedir.. Ve kaçta kaç olasılıktan sonrası sıfır kabul edilir.. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2006 sevgili kral hayatinda hic millipiyango oynamais bir insanin tek kolonu doldurup buyuk ikramiyeyi kazanmasi milyonda bir ihtimalldir ve ne tesadufdurki gunumuzde buna ornek cokk!!!Matematikde olasiliklar diye konu var bence biraz calisin!!! Alıntı yaptığın yazıyı okusaydın matemtikteki olasılıktan bahsettiğimi anlardın.. Ama nerde.. Bak ne yazmışım, bak iyi oku.. Matematik 1050'de 1'den küçük ihtimalleri sıfır kabul eder.. İhtimal=Olasılık.. Daha devam edeyimmi izaha..? Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2006 Evet edin lutfen daha aciklayici olun!!! Ne istersin permütasyon falan anlatayım mı kombinasyonlara ne dersin, yada binom açılımı falan..? Allahım ya.. Neyyyyyyyyseh.. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2006 Olasilik ve ihtimaller konusu kafidir.... Tamam lady emredersiniz.. Konuyu daha iyi anlaman için sana bir soru... Bir kutuda 25 sarı bilya ve 15 mavi bilya var.. Bu kutudan tek çekişte bir adet mavi bilya çekme olasılığı kaçta kaçtır..? Alıntı
Φ Rastlantı Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2006 1050 de birden küçük ihtimalleri sıfır kabul eder diyorsun da binde bir hatta milyonda bir gözükme ihtimali olan hastalıkların ortaya çıkmasını nasıl açıklayacaksın? La boheme'nin dediği gibi piyango biletini düşünelim. 1050 de birden düşük ithimallerin sıfır olduğunu iddia ediyorsun o halde piyango biletinin çıkma ihtimali milyonda bir olduğu için haydi haydi sıfır olması lazım. Oysa piyango birisine çıkıyor, oysa hiç kimseye çıkmaması lazımdı öyle değil mi, çünkü ihtimal sıfır ya? İmkansız diye bir şey yoktur. Mesela elimize bir zar alıp üst üste 10 sefer zar atalım. Her seferinde zarın kaç geldiğini kaydedelim. diyelim 5,2,3,6,1,1,3,4,5,2 şeklinde bir seri elde ettik. Bu dizilimin gelme olasılığı kaçtır? ben söyleyeyim 60 milyonda birdir. Ve 60 milyonda bir ihtimal gerçekleşmiştir, sizin deyiminizle bir mucizeye tanık olmuşsunuzdur. Buradan görüldüğü gibi imkansız diye bir şey yoktur. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2006 Hastalık ihtimaliyle bahsettiğimiz şeylerin alakası yoktur.. Rastgele bir milyon kişi toplasak ve bunaların içinde x hastası olma olasılığı kaçta kaçtır desek mantık hatası yapmış oluruz.. Bir milyonda birdir dersen yanlıştır.. Belki diğer ikinci milyondan o bir milyon kişinin olduğu gruba bir hasta daha gelmiştir.. Değerlendirme ve hesaplama hatası.. Buna kısaca matematiğin demogojisi diyebiliriz.. Ve o verdiğin dizilim bilinçli dizilimlerin değişik permütasyonalrıyla bilinçli bir şekilde o dizilime ulaşmaktır.. Fakat kendi kendine iki tuğlanın üst üste gelme ihtimali sıfırdır.. Sanırım anlaşıldı.. Saygılar.. Alıntı
Φ Rastlantı Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2006 verdiğim örnekler çok güzel örneklerdi, neye itiraz ediyorsan biraz daha açmalısın. İki tuğlanın üst üste gelme olasılığı sıfır diyorsun da neye göre sıfır. Kendi kendine üst üste gelmesi ne demek. Buradaki kendi kendine kelimesinin anlamı nedir. Tuğlalar üzerine hiç bir kuvvet etki etmiyorken yerde sabit dururlar. Ancak doğadaki şartlar üst üste gelmelerine sebeb olabilir. Yerde duran bir gurup tuğlayı düşünelim. Mesela şiddetli bir deprem ya da kasırga sırasında tuğlalar üst üste gelebilir. Görüldüğü gibi tuğlaların üst üste gelmesi şartlara bağlı ve ihtimal sıfır diye bir şey yok. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Olasılıktan bu kadar bahsetmenizden sonra, şöyle bir iddiann olduğunu hatırlatmam gerekir: bir bilim adamı, aslında tüm olasılık hesapları bir yana, tek bir olasılığın olduğunu iddia etmişti; bir şeyin ya olacağı, yada olmayacağı ihtimali... bi şey ya olur, yada olmaz... iki ihtimalden başka ihtimalin olmadığı... Olasılık hesapları her şey için mümkündür... Kromozomların dizilişinden tutun, bir savaşın kazanılması için bile olasılık hesapları düşünülür... ancak şu var ki hiç bir olgu yada olay, olasılık hesapları öyle gerektiriyor diye olmaz... başka bir bilim adamı da %66.66 olasılıkla (popüler bilim dergisindeydi sanırım) bir Yaratıcının olabileceğini hesaplamıştı mesela??? Şimdi, tüm varlıklar bir dizgiye sahiptirler. oluşumları bunlardan ibarettir... ancak bu sıralanım sayesinde varlıkları tamlanmıştır ve tanımlanmışlardır. mesela 52lik bi destenin sırasıyla karo, sinek, maça ve kupa olarak, hepsininde 1den papaz'a doğru sıralanma ihtimali elbetteki vardır, ancak elinize alın bakalım bu karoları ve sonsuza kadar (yada dediğimiz olana kadar) rastgele karıştırın... o dizeleniş ihtimali olmasına karşın, bakalım ne kadar karıştırırsanız karıştırın, dediğimiz dizeleniş gerçekleşecek mi? bunu gerçekleştirdiğiniz gün, her ispatınıza inanmaya hazırım... Kaldı ki en basit canlı dna'sı sadece 52yapı taşından değil, milyonlarca yapıtaşından oluşur... bunların rastgele sıralanmasından bahsediyoruz... hem bakın, şu da var, İnsanlar Maymun arasında %97lik bir aynılık ve %3lük bir farklılık vardır... ancak bu küçücük fark dahi Aynştayn'ı, Atatürk'ü, Hz. Muhammed'i ortaya çıkarabilmektedir... Olasılık hesapları, varlığın bir sonucudur, nedeni değildir... Rastlantı da varlığın nedeni değildir... Alıntı
Φ Rastlantı Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Bu tür tartışmalarda her zaman konunun geldiği yer, hayatın ortaya çıkması için meydana gelecek rastlantının son derece düşük bir ihtimal olduğu, böyle bir ihtimale bel bağlamaktansa tanrı tarafından yaratıldığına inanmanın daha mantıklı olduğu görüşüdür. Bu iddiada göz ardı edilen bir gerçek vardır. şartlar ve ihtimaller dünyadaki kısıtlı bir yer için hatta sadece dünya için düşünülmektedir. Biz dünya yüzündeki zeki varlıklarız ve biz neden böyleyiz diye soruyoruz. Bizim samanyolu galaksimizde bile milyarlarca gezegen var. Kaldı ki tüm evrende kaç tane gezegen var kim bilir. Evrenin herhangi bir yerinde uygun şartların meydana gelmesi sonucu hayatın oluşup zekanın evrimleşmesi sonucu bir canlı türü çıkıp "biz neden böyleyiz" diye soracaktır. Biz de onlardan biriyiz. kaldı ki biz hava ve suya bağımlıyız. başka gezegenlerde hayatın meydana gelmesi için ille de hava ve suya gereksinim olmayabilir. Evrenin herhangi bir köşesinde zeki canlılar muhakkak suretle oluşacak ve "biz neden böyleyiz" diye soracaktır. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Matematik 1050 de 1 ihtimalinden küçük ihtimalleri sıfır kabul eder demiştim.. Ve Matematikçi Roger Penrose’un hesaplarına göre, evrenin tesadüfen oluşma ihtimali 1010123’de birdir.. Bu rakamı tasavvur etmenizede yardımcı olayım.. 1 rakamının sağına 123 tane sıfır koyacaksınız.. 1050 de 1' bile imkansızlığın sıfır sınırıysa, 1010123'ü siz hayal edin.. Kısaca bu rakam imkansızlığın tirlyonkere daha imkansızıdır.. Saygılar.. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Sayın Rastlantı arkadaşım, naçizane, bilimle ilgilendiğim kadarıyla bildiğimce söylemek istiyorum; şu an dünyada yaşayan insanların, yani bizim bilimimizin ispatladığı kadarıyla söylemek istiyorum ki, şu an bizim bildiğimiz kadarıyla İdeal yaşam formları "Oksijen" temelli yaşam formlarıdır... Uzayda yalnız olmadığımıza inanıyorum ama uzaylıları alıp incelemediğimiz sürece onların ne temelli olarak meydana geldiklerini bilemeyiz, o yüzden bu konuda fikir söylemek çok gereksiz ve boştur... Şimdi Tanrı'nın yaratmış olduğu bir yaşam mantıklı gelmeyebilir size, normaldir... Ancak Sizinde Tanrı'nın yerine "Rastlantılar"ı koymanız, yine aynı derecede inanılmaz bir yaklaşımdır... Bakın en azından "Tanrı" inancının kaynağını, evrende bulunan ve belirli yasaları olan belki de bilinçli bir "Enerji" olarak tanımlayıp inanmak bir ölçüde mantıklı gelmektedir, ancak Ateizmin; bilimin içinde yoğrulup yoğrulup yoğrulupta, o kadar bilimsel temel oluşturupta, yaşamın temelini "Rastlantı"ya bağlaması bana son derece komik geliyor... Bence Olasılık Hesaplarıda bunun kılıfı... Dediğim gibi, bakın Olasılık Hesapları matematiksel bir dizgedir ancak o hesaplamalar, var oluşun nedeni değil bir sonucudur... Mesela 52iskambil kartını verdiğim örnek üzerinden gidelim yine; İskambil kartlarının dizilişi ihtimali bir olasılıktır, İskambil kartları var olmadan önce böyle bir ihtimalde söz konusu olamazdı... yani Olasılıklar var oluşların temeli değildir... Rastlantıyı var oluşun tememli olarak almak ta çok komik... Bakın Bilimin var oluşunu açıklaması çabasını çok iyi anlıyorum ve bence olmalıdır da böyle bir çaba ama bakın en basitinden tek hücreli canlıların bile yapısı son derce karmaşık. Ben biyolog değilim ama, anladığım kadarıyla o kadar karmaşık yapıdaki canlıların oluşumlarını "Rastlantı"ya bağlamak, sadece varoluşun nedenini açıklayamamaktan ileri geliyor diye düşünüyorum. Çünkü hala ilk organizmaların ortaya çıktığı zamanki atmosferi dahi tahmin edemiyoruz tam olarak... Uyum'un var olduğunu kabul etmemek elde değil zaten. her canlı bulunduğu ortama uyum sağlamaktadır. Mutasyonda görülmektedir canlılar üzerinde, mutasyonda vardır... Ancak ben türden türe sıçrayış şeklinde yada tür değişimi yapmaya neden olacak bir şekilde mutasyon yada evrim olduğuna inanmıyorum. Yaratılmış olan canlılar, en fazla tür içi evrime maruz kalmışlardır... Afrikalıların zencileşmesi yada avrupalıların beyazlaşması gibi... sonuçta her ikiside insan formundadır... hem öyleki Rastlantıyı varoluşun temeli olarak kabul eden hiç kimse hala o ilk yaşam formu yada hücrenin, nasıl olupta "Hücre Zarı"nı oluşturabildiğini yada hücrenini olup olmadığını bile açıklayabilmiş değildir. Bildiğiniz gibi Hücre zarı olmadan hücrede olamaz... Gördüğüm bir çok açıklama ise, sadece saplantı haline gelmiş Evrim Teorisini kendilerince gerçek kılmaya yönelik zorlama teorilerden başka bişey değil... bakın ben evrime ne zaman inanırım biliyo musunuz? gözümle gördüğüm zaman. insanlar yada canlılar kaç bin yıldır yer yüzünde var tam olarak bilinmiyor ama şu var ki insanlar var olduğu sürece hiç bir Evrimsel gelişmeye rastlanılmamıştır. Bunun ise cevabı "Rastlantı" inancından daha komik, Evrimsel değişim milyonlarca yılda anca oluyomuş... e hani evrim mutasyonla oluyodu ve türsel değişmeler yada farklılaşmalar "Sıçrama" ile oluyodu? insanlık yada bilinçli yaratıklar ortaya çıkıca mı durdu bu sıçrayış? yada bedensel farklılaşmalar niye olmuyo artık insanlarda? yada insanların binlerce yıldır takip ettiği diğer hayvanlarda? benim bildiğim kadarıyla Evrim teorisinin "ilk yaşam formunun oluştuğu" ortam bile daha nasıl bir ortamdı hala bilinmiyor kesin olarak... Öncelikle bilim adamları o ortamı yaratmalı ve o ortamda bir canlı formu geliştirmeliler, ondan sonra ancak teori üretmeyi bırakıp iddialarını gerçeğe dönüştürmeliler. Hep demiyo muyuz Bilimsel olandır gerçek olan? bence Evrimciler her kemik parçası bulduklarında "ahanda evrimin ara formu" demek yerine ve teoriler üretmek yerine daha sağlam deneyler yapmalılar yada bilgilerini kemik parçalarıyla değil, bilimin temeli olan deney ile ispat etmeliler. mendel her ne kadar başarısız olmuşsada yaşam formu meydana getirme konusunda, bence "Evrim"in nasıl ispatlanabileceğini en iyi anlayan tek bilim adamı olmuştur... en azından o ilk atmosferi yaratmaya çalışmış ve bu şekilde ispatlamaya çalışmıştır, her ne kadar ispatlayamamış olsa da... ben inanıyorum ki koskoca yaşamı, Rastlantıya bağlamak, saçma olarak adlandırılan "Tanrı" inancından kat kat daha saçma bir yargıdır... bu tesbit ispatlanamayacak olandan kaçıştan başka bişey değildir... Sayım la_bohéme, eğer Olasılık Hesaplarına, Bilimsel açıdan bakıyorsak (ki o gözle bakıyoruz) "Belki, Sanırım, Heralde" gibi bi yaklaşım duymadım tabii ki... ama Türkçemizde "Belki" diye bi kelime var, onu biliyorum Bakın, ben öncelikle şunu söylüyorum, ben herhangi bir dinin savunmasını yapmıyorum... o dinler binleri aşkın yıllardır var ve savunmalarını kendileri gayet iyi yapabiliyorlar, ben insanların, ancak anlayabildiklerince inandıklarını ve inanabildiiklerini söylüyorum, ben Allah'ın ne olduğunu ve Yaratılışın aslında ne olup ne olmadığını çok iyi anlayabiliyorum, anlayabileceğim kadarıyla tabii ki... Sizin inancınıza da bişey diyemiyorum, benim yukarıda "Anlayamadığım" yada "Saçma" bulduğum şeyleri siz tabii ki anlamlı bulabiliyorsunuzdur, benim anlamlı bulduğum "Dinsel Ritüelleri"de siz saçma buluyorsunuzdur, yaşam her şeyden önce bir İdrak meselesidir... Saygılarımla arkadaşım... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Evrenin herhangi bir yerinde uygun şartların meydana gelmesi sonucu hayatın oluşup zekanın evrimleşmesi sonucu bir canlı türü çıkıp "biz neden böyleyiz" diye soracaktır Evet soracaktır.. Ve bende diyecemki; Bugün en gelişmiş laboratuvarlarda bile o uygun şartların oluşuturulması için çok ince hesaplar yapılıyorken, bu uygun şartlar nasıl kendi kendine oluşabilir.. Dile kolay tabi uygun şartlar diyip geçmek.. Evet bu kez uygun şartların merkezine iniyoruz.. Buyrun.. Saygılar.. Alıntı
Φ Rastlantı Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 xlark tades İstersen bu uygun şartlara bu dünyada inmeyelim. Bir de diğer taraftan bakalım olaya. Evrende kaç tane gezegen var biliyor muyuz? belki de trilyon kelimesi yetmeyecek. Bu gezegenlerden birinde muhakkak şartlar oluşacak ve yaşam meydana gelecekti. Zeka kazanan bir canlı bu zekasının sonucu "ben niye böyleyim" diye soracak. Alıntı
Φ Rastlantı Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 sayın Tengeriin boşig, herşeyden önce rastlantı kavramı bir tanımlamadır, bir ifadedir. heterotrof hipotezine göre canlılar doğal şartlar sonucu meydana gelmiştir. Doğal şartlar fizik ve kimya kuralları çerçevesinde cereyan eder. Asıl teori budur. Peki rastlantı nerede?. Şayet bu şartları ve moleküllerin bir araya gelmesini önceden bilen ya da planlayan yoksa, olay rastlantısaldır. Bu kadar açık. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Peki sevgili rastlantı.. İlk canlının oluşması için gereken uygun şartın diğer gezegenlerdede aynı ihtimale dahil olduğunu düşünmüyormusun.. Yav hadi diğer gezxegenlerden birinde bu uygun şartlar her ne kadar matemeiksel olarak çok çok zor olsada oluştu diyelim.. Ve o uygun şartlarda çok çok çok zor bir ihtimalle bir canlı hücre oluştu diyelim ve o gezegen bir şekilde dağıldı patladı yada bir göktaşı o gezegene çarparak teğet geçti (o gezegende çekim kuvveti yok kabul ediyorum ) ve o canlı böylece dünyaya ulaştı.. Peki dünya naısıl o canlıyı beklercesine, o canlının yaşayabileceği bir şekilde kendi kendine yada varyasyomlarla uygun şartlar oluşturmuştu.. Matemetik 1051 de 1 e neden sıfır diyor anladın dimi.. Bak şartlar ne kadar imkansız görünüyor.. Saygılar.. Alıntı
Φ Rastlantı Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 xlark tades, başka gezegende oluşan hayat neden dünyaya gelmeye gerek duysun ki. O hayat orada doğar ve gelişir ve zaki canlılar orada sorarlar sorularını. Benim anlatmak istediğim başka. Biz şu an buradayız ve biz niye buradayız diye soruyoruz. Yer önemli değil. Bizm meydana gelmemize sebep olan şartlar meydana gelmiş ki biz bu soruyu soruyoruz. Şartala meydana gelmeseydi biz oluşamayacaktık ve "biz neden yokuz" diye soramayacaktık. Evrende sayılamayacak kadar çok gezegen var. Bu gezegenlerden x gezegenine hayat oluşsa idi biz neden x gezegenindeyiz diye soracaklardı, oluşmasaydı soramayacaklardı. Biz neden dünyadayız diye soruyoruz, şartlardan biri eksik olsa idik ve bizler oluşmasa idik soramayacaktık. Ayrıca 1051 de bire sıfır dendiğini hiç duymadım. Ayrıca eğer öyle olsa idi milli piyangonun hiç kimseye çıkmaması gerekiyordu. Ayrıca bir torbaya 1051 tane top at, senin teorine göre bir tane bile top çekememen lazım. Elini atarsın ama mucizevi bir biçimde top gelmez. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Sevgili rastlantı sana sorma demiyorum, elbete sor, neredne geldiğini elbette araştıracaksın.. Fakat mantığımıza sığdırarak... 1051 de 1 ihtimalden küçük ihtimalleri matematikçilerin sıfır kabul etmesini sen bilmiyorsun diye o öyle değil diyemeyiz dimi.. Saygılar.. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 sayın Tengeriin boşig, herşeyden önce rastlantı kavramı bir tanımlamadır, bir ifadedir. heterotrof hipotezine göre canlılar doğal şartlar sonucu meydana gelmiştir. Doğal şartlar fizik ve kimya kuralları çerçevesinde cereyan eder. Asıl teori budur. Peki rastlantı nerede?. Şayet bu şartları ve moleküllerin bir araya gelmesini önceden bilen ya da planlayan yoksa, olay rastlantısaldır. Bu kadar açık. Arkadaşım, bende onu diyorum işte, en basit tanımlamayla bile "CAN" kazanabilmesi için, bakınız "CAN" olabilmesi için bahsettiğimiz gibi minyonlarca olasılıktan birinin gerçekleşmesi gerekir... Ya hayır, ben şunu anlamıyorum, tamam Tanrı'nın varlığını gerçekçi bulmayabilirsiniz ama "CANSIZ" bir ortamdan bir Canlının oluşabileceğini iddia edebilmek oldukça mantıksız... Bakınız, birbirini tetikleyen bir canlılar sisteminden bahsetmiyoruz... hiç bir canlının bulunmadığı cansız bir ortamdan bahsediyoruz, kısaca bugünkü manasıyla "Doğa" yada "Tabiat" olarak adlandıramıyacağımız bir ortamdan bahsediyoruz... Şimdi dünyadaki yaşamın Evrimsel olanrak başladığı yada başlatıldığı ihtimallerine bi göz atalım bence 1- Diyelim ki, yaşam uzaydan gelen meteorların dünyada, üzerinde bulundurdukları suları biriktirmesiyle ve onların getirdiği organizmalarla oluşmuştur, bi an için bunu kabul edelim... peki o meteorların getirdiği yaşam nasıl oluştu? dünyada Canlı organizma oluşamazken, hemde atmosferin uygun olduğunu kabul edersek bile... bir meteor nasıl bir yaşamı taşıyabilir? bildiğiniz gibi gök taşlarının atmosferi falan yoktur. Canlı yaşamına kesinlikle uygun değildir. öyle olduğu halde, o gök taşlarında canlı yaşamı nasıl başladı? bakın gök taşlarındaki buzullarda canlı yaşamı olduğu tesbit edilmiş olsa bile (ki ben hiç öyle olduğunu duymadım ama olsa bile) biz meteorlarda canlı mikroorganizmaların bulunmasından değil, CANSIZ bir ortamdan CANLI bir yaşama geçilmesinden bahsediyoruz... Tanrı'yı kabul etmediğinize göre, sizce CANSIZ ortamdan, CANLı yaşama geçilmiş olmalı öyle değil mi? CANSIZlıktan, CANLILIĞA... yani, bu çok mantıklı di mi? Tanrı'nın varlığından daha mantıklı... bakın çok basit bir tanımlama değildir bu CANLILIK ve CANSIZLIK tanımlamaları... milyonlarca veya milyarlarca proteinin ve onların sahip oldukları yapıtaşlarının tek bir doğru ihtimalle birleşebilmesi... yani ortamda canlı protein bulunmasıda yeterli değil, bunların birleşerek, yaşamını sürdürebilecek bir CANLI oluşturabilmesi de gerekli. Peki ilk canlı oluşum, teoriye göre Hücre düzeyinde idi. Biz bugün biliyoruz ki, hücre dahi olsa her canlı beslenmeye ihtiyaç duyuyordu, peki bu ilk tek hücre beslenmesini nasıl sağladı? başka canlı olmadığına göre!!! solucanlar gibi kendi kendini mi yiyodu? Hücre duvarını nasıl oluşturdu peki? bugün bile ileri teknoloji ile neredeyse imaknsıza yakın bir yapıyı? 2- neyse, bide şu açıdan bakalım Evrim'e... bir ihtimalde, dünya yaşamının yada evrimsel sürecinin Uzaylı üst bilinçli yaratıklarca (insanlardan niçin üstünler bilmiyorum ama) başlatıldığı iddiasına... güya bu yazıklar, gelmişler, bakmışlar ki ahanda dünya, boş, ırak... ulan burada biz en iyisimi canlı yaşamı başlatalım demişler ve suya organizmalar bırakmışlar, organizmalar çoğalmışlar falan fistan... ya adama sorarlar, madem böyle bişey yapcan, direk hayvandan bitkiden girsene olaya kardeşim? niye hücre salıyon da milyarlarca yıl evrilmesini bekliyon? hadi diyelim ki böyle bişey var, peki o uzaylı yaratıkların hayatları nasıl başladı? onları da başka birirleri mi yaşattı... bu bir miras mı? ne yani yeterince ilerlediğimizde, bizde başka gezegenlerde mi yaşamlar başlatcaz? bu kozmik bi gelenek mi yani? boşa konuşmanın sınırı yok ki? her fantastik düşünceye sahip herkes bişeyler uyduruyor aklınca... bana çok saçma geliyor... En baba soru budur yaa, madem ki bizim yaşamımızı, evrimsel sürecimizi başlatan uzaylı CANLILAR var, onların yaşamını kim başlattı... yani eninde sonunda CANSIZ ortamdan CANLI ortama geçiş ile "TANRI"nın yaşamı yaratması arasında bir seçim yapmak zorundayız...eğer Tanrı'nın varlığı saçma ise, CANSIZ bir ortamdan CANLI yaşamına geçilmesi ondan çok daha ilkel ve saçma bir fikirdir... ve hiç bir deneysel bilgi dahi evrimi ispatlıyamamış ve evrim teori olmaktan öteye gidememiştir... bu açıdan xlark tades arkadaşımın tespitini çok yerinde buluyorum, canlı yaşamının başladığı iddia edilen o dönemki atmosfer bile üstün özellikli laboratuvarlarda bile oluşturulamamakta ve hatta Cansız ortamdan canlı yaşam formu elde edilememektedir. Mendel dahi bir kaç protein elde etmişsede uygun dizilim yine de olmamış ve canlı bir hal alamamışlardır... xlark tades arkadaşım, tespitin müthişti doğrusu, çok sağol... yav o dönemki ortamda azot bile yokmuş... Evrim, dünyanın şimdiye kadarki en güzel hikayesidir ve yalnızca hikayedir... saygılarımla Alıntı
Φ Rastlantı Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Yanlış anlamışsınız. Ben dünyaya hayat uzaydan mı geldi diyorum. Ayrıca dünyadaki hayatın oluşumu için deneysel ispat istiyorsunuz. bu elbette laboratuar ortamındaki bir kaç saatlik deneyle olacak iş değil. Aynı şartları sağlayıp yüzlerce kilometrekarelik protein çorbası göllerinde milyarlarca yıl beklersek hayatın başlangıcını görürüz. xlark, 1051 de bir rakamına itiraz ediyorum. bu işte bir yanlışlık olmalı, bu rakam çok az. Bir bilgisayar programı ile bile çürütülebilir. hatta sen bile çürütebilirsin. Bir torbaya 1051 tane bilya at. bir tanesini çek. işte çektiğin bilyayı çekme olasılığın 1051 de birdi. ve sen gelme olasılığı 1051 de bir olan bir bilyayı elinde tutuyorsun. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 1051 de bir olan bir bilyayı elinde tutuyorsun. Birde 1051 adet bilyayı göz önüne getir.. Bence yıllarca çeksen o bir bilyayı bulamazsın.. 1051 bilya bir kaç metre küplük alanı kaplar sanırım.. Saygılar.. Alıntı
Φ Rastlantı Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2006 Olur mu, Bir bilyanın çapı 1 cm desek. 10x10 cm lik bir alana 100 tane bilya sığar. bunun üzerine de 10 kat çıkarsak 10x10x10=1000 tane bilya 10 cm3 lük bir hacme siğar, o da bir litre yapar. Bir torba bilye işte. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.