Φ kralx Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 benim açıklamamdaki mantıksızlığı sorabilir miyim?Saygılar Kendin göremiyormusun.. Radyosyon yada ışık nasıl bilinçli tasarımlar oluşturur..? Oluşum geçiren ve geçirten maddede bir akıl varmıdır ki, görme olayını gerçekleştirebilecek bir mekanizma oluştursunlar.. Bir düşün bakalım.. Bence önce görmek için gereken mekanizmaya bir göz at.. Bak aşağıya veriyorum.. Ve başını iki elinin arasına koy ve iki dk düşün bu mekanizma tesadüfen oluşabilir mi..? Daha bunun birde beyin bölümü var ona hiç girmiyim şimdilik.. Saygılar.. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Bak bu da retina.. Retinaya dikkatli bak.. Tesadüften eser görebiliyormusun..? Saygılar.. Alıntı
Φ Rastlantı Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 xlark tades, Bir göz elbette "zınk" diye bir anda oluşmuyor. Bunu kim iddia ediyor ki. Çok basitten karmaşığa doğru bir evrim süreci boyunca gelişiyor. Alıntı
Φ nobody Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Radyasyon vs.nin bilinçli tasarım oluşturması tabii ki mümkün değil. Ama bunların sayesinde hücrenin şifresini oluşturan DNA da değişiklik olabilir. Bu değişiklil illa yararlı birşey olacak diye de birşey yok. Milyonlarca mutasyondan belki yalnızca biri o canlıya türdeşlerinin arasında avantaj sağlayacak bir özelliğe neden olabilir. Resmini verdiğin göz bugünkü canlıların gözü, bunu tabii ki tesadüfen oluşturamazsınız. Benim anlatmaya çalıştığım gibi tesadüfen ilk oluşan ylnızca ışığa hassas tek bir hücre. Bu hücreye sahip canlılar hızla çoğaldıktan sonra bazılarında bu hücreler çoğalıp yalnızca ışığı değil şekilleri de algılamaya başlıyorlar. Buna sahip canlılar daha hızlı çoğaldığı için bu özellik de yayılır. Sonra tesadüfen bir canlıda bu hücreler önünde mercek görevi gören bir hücre ortaya çıkar, bu da canlıya avantaj sağladığından bütün gözler zamanla mercekli olur, diğer göz elemanları da birer birer bu şekilde kazanılır. Siz şimdi bu kadar da tesadüf olur mu diyeceksiniz, sınırsız zamanda hiç tesadüf imkansız değildir. Yüz tane bozuk parayı sınırsız sayıda havadan yere rastgele atma şansı verin belki 10 üzeri 100 - 1000 vs yıl sonra bunlar yerde nobody yazacak şekilde mutlaka ama mutlaka yere düşebilir. tekrar söylüyorum evrimin tek açığının 15 milyar yıllık bir evrende bu kadar tesadüfün olup olamayacağından ben de emin değilim, ama zaman konusu dışında bu teori çok tutarlı. saygılar Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Bir göz elbette "zınk" diye bir anda oluşmuyor. Bunu kim iddia ediyor ki. Çok basitten karmaşığa doğru bir evrim süreci boyunca gelişiyor. Bu bir cevap değil.. Daha doğrusu herzamanki cevap.. Yani gayet soyut mesnetsiz delilsiz ve bilim dışı.. Evrim soyut bir kavramdır.. Saniye saniye içini doldurun lütfen.. Yok öyle evrimleşmiş diyip geçmek.. Bırakın pat diye oluşmasını sonsuza kadarda beklese olmaz.. Bakın bir kuma isminizin doğal etkenlerle kendiliğindne yazılma olasılığı SIFIRDIR.. Kaldıki böyle aklı dondurucu sistemler oluşsun... Radyasyon ışık ve mutasyon böyle şeyler yapamaz.. Resme dikkatli bak.. Planlı yapıldığı aşikar değil mi..? Bu planı madde yapamaz.. Sizce maddede akıl var mı..? Saygılar.. Alıntı
Φ Rastlantı Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Şu linke bir göz atın: http://www.turkish-media.com/forum/lofiver....php/t1486.html Peki o zaman ben size sorayım. Hatırlarsanız daha önce de bu soruyu sormuştum. Allah iki molekülü nasıl bir araya getiriyor? Kütle çekimini mi kullanıyor, manyetizmayı mı yoksa başka bir kuvveti mi? Alıntı
Φ nobody Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Yok öyle evrimleşmiş diyip geçmek.. Saygılar.. ince ince anlattım sanıyordum, evrimleşmiş deyip geçmedim tabi ki hemen kabul etmenizi beklemiyorum ama mantıksız tarafı neresi diyorum bir şey demiyorsunuz. Radyasyon böyle şey yapmaz fiziğe aykırıdır diyorsunuz. Oysa kanserin de bu şekilde yani DNA nın değişim hücreye sınırsız çoğal emri vermesiyle ortaya çıktığını anlattım neyse iyi geceler, hoşçakalın Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Sevgili Rastlantı..Evet verdiğin linke göz attım kople teoriden ibaret.. Bilimsel bir gerçeklik bulamadım.. Çünkü baştan ipler kopmuş.. Beyindeki hücrelerden evrimleşen diğ Evet bende ince ince okudum.. Cevap veriyorum.. Önce tesadüfen ışığa duyarlı bir hücre oluşmuş diyorsunuz.. Burada ip kopuyor.. Bilimle tesadüf yanyana asla gelmez.. Size çok net bir örnek.. Dalga çarpmasına, rüzgarın yada diğer canlıların bozma olasılığına rağmen trilyonlarca yıl isminizin kuma yazılma olasılığı bir hücrenin oluşma olasılığından daha olasıdır.. Çünkü alttarafı yazıdır bir kaç izden ibaret.. Fakat hücre öyle değildir.. Size tefekkür açısından birde hücre resmi vereyim.. Saygılar.. Alıntı
Φ Rastlantı Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Bilimsellikle tesadüf yanyana asla gelmez.. Emin misiniz? Öncelikle kuantum fiziğindeki "heisenberg belirsizlik prensibi" ni inceleyin. Kuantum fiziğinin olasılıkların fiziği olduğunu anlayın. Ardından bütün kimyasal denklemlerin, bütün doğa kanunlarının kendilerini "rastlantı" aracılığı ile dışa vurduğunu anlayın. Bir kimyasal denklem kendini rastlantı aracılığı ile dışarı vurur. Denklemdeki moleküllerin bir araya gelmesi rastlantısaldır. Evrendeki hangi molekülün, hangi moleküller ile ne zaman bir araya geleceğine dair bilgi yoktur. C + O2 => CO2 Bu kimyasal formülde evrendeki hangi karbon atomunun ne zaman hangi oksijen molekülü ile tepkimeye gireceğine dair bilgi yoktur. Karbon atomu ile oksijen molekülünün bir araya gelmesi rastlantısaldır. Ama CO2 meydana gelmesi kaçınılmazdır. Saygılar. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Büyük ilmi şef kralx tüm bilgisiyle (!) konuştu ; "Olmaz öyle şey"... "İstemezük" Bir de naçizane Avrupa Moleküler Biyoloji Labaratuvarı'ndan EMBL araştırmacıları var ama, "Büyük ilmi şef " Kralx'in yanında adlarını bile anmaya değmez. Ama ben yine de ne dediklerini buraya yazayım. Darwin’in evrim kuramının karşıtları, genellikle gözün karmaşık yapısının, kuramın temel dayanakları olan kendiliğinden değişim (mutasyon) ve doğal seçilim süreçleriyle açıklanamayacağı görüşünü öne sürerler. Darwin de insan gözünün nasıl evrildiği konusuna bir açıklama getirememişti. Şimdiyse Avrupa Moleküler Biyoloji Laboratuvarı’ndan EMBL araştırmacılar gözün evrilme mekanizmasını ve kaynağını bulduğunu açıkladılar.Gözlerimizdeki ışığa duyarlı olan koni ve çubuk biçimli hücreler, önceleri beyinde yerleşmiş bulunan eski bir hücre populasyonundan evrilmişler. EMBL araştırmasını yürüten Detlev Arendt ve Joachim Wittbrodt’a göre insan gözündeki hücrelerin beyinden gelmiş olmasş sürpriz değil. Bugün de beynimizin derinliklerinde ışığa duyarlı hücreler bulunuyor ve bunlar günlük etkinliklerimizin ritimlerini ayarlıyorlar. Önce hayvanların beyinlerinde bulunan bu ışığa duyarlı hücreler, evrim sürecinin daha sonraki evrelerinde gözlere göç ederek ve görüntü iletme yetisini kazanmş görünüyor. Biliminsanları ilk hayvan atalarımızda iki tür ışığa duyarlı hücrenin varlığını belirlemiş bulunuyorlar. Bunlar, rabdomerik ve cilial (kamçımsı) hücreler olarak sınıflandırılıyorlar. Hayvanların çoğunda rabdomerik hücreler gözlerin bir parçası haline gelirken kamçımsı hücreler beyindeki yerlerini koruyarak biyolojik saatleri düzenleme işlevini üstlenmişler.İnsanlar ve öteki omurgalılardaysa bunun tersi olmuş ve gözde yerleşen kamçımsı hücreler koni ve çubuk hücrelerine dönüşmüşler. Araştırmacılar göz oluşumunda evrim sürecinin izini, “yaşayan bir fosil” olarak tanımlanan Platynereis dumerilii adlı deniz kurtçuğunu inceleyerek bulmuşlar. Bu kurtçuk 600 milyon yıl önce yaşamış olan atalarından hala çok farklı değil. Bu canlıya ayrıca böceklerle omurgalıların son ortak atası gözüyle bakılıyor. Arendt bu hayvanın daha önce başka bir araştırmacı tarafından çekilen beyin görüntülerini gördüğünde, beyin hücrelerinin insan gözündeki koni ve çubuk hücrelerle olan benzerliği dikkatini çekmiş. Araştırmacı bu hücrelerin aynı evrimsel sürecin ürünü olabileceğini düşünmüş. Daha sonra, EMBL’den başka araştırmacıların yardımıyla Platynereis dumerilii’nin beynindeki hücrelerin “moleküler parmakizleri” başka hayvanların beyinlerindeki ışığa duyarlı hücrelerle karşılaştırılmış. Hayvanın beynindeki opsin adlı ışığa duyarlı bir molekülün, omurgalı gözlerindeki çubuk ve koni hücrelerdeki opsinle olağanüstü benzerlik gösterdiği ortaya çıkmış. EMBL araştırmacılarından Kristin Tessmar-Raible, “bu omurgalı tipi molekülün Platynereis dumerilii beyin hücreleri içinde etkin olduğunun görülmesi, bu hücrelerle omurgalı koni ve çubuk hücrelerinin ortak bir moleküler parmak izine sahip olduklarını ortaya koymuş bulunuyor. Bu da evrimde ortak bir kaynağın kanıtı. İnsan gözünün evrimiyle ilgili büyük bir bilmeceyi çözmüş bulunuyoruz” diyor. EMBL araştırmacıları, Science dergisinde yayımladıkları bulgularının sonunda hayvanlarda ışığa duyarlı hücrelerle gözlerin evrimi konusunda şu senaryoyu öne sürüyorlar. İlkel metazoalarda ışığın varlığını belirlemek ve ışıkla ilgili zamanlama işlevlerini (biyolojik saat) yönetmek için bir atasal opsin kullanan tek bir tür ışığa duyarlı hücre öncülü bulunuyordu. Prebilateryen (anatomide ikili simetri oluşmuş hayvanlardan önceki) atalarda opsin geni, c-opsin ve r-opsin adlı genlere dönüştü ve böylece öncül ışık algılayıcı hücrenin kamçımsı ve rabdomeric denen kardeş hücre türlerine farklılaşmasına yol açtı. Rabdomeric ışık algılayıcı hücreler, pigment hücreleriyle bir araya gelerek ilkel gözleri oluştururken, kamçımsı hücreler de evrilen beynin bir parçası haline gelerek yönsüz ışık tepkisi işlevini yüklendi. İkili simetrik anatomiye sahip hayvanlarda, örneğin günümüze kadar gelmiş Platynereis’te bu atasal düzen hâlâ görülüyor. Omurgalılara uzanan evrim çizgisinde her iki tür ışık algılayıcı hücre, evrimleşen retinaya yerleşti. Rabdomerik ışık algılayıcı hücreler, gangliyon hücrelere dönüşerek görüntü işleme sürecinde farklı bir işlev üstlendiler. Omurgalı gözünün evriminin önemli bir özelliğiyse, ışık algılama görevini üstlenenlerin rabdomerik değil, kamçımsı hücrelerin, yani çubuk ve konilerin olmasıydı. Dolayısıyla omurgalı hayvanların gözleri, farklı evrimsel tarihleri olan farklı ışık algılayıcıları kapsayan bileşik bir yapıyı temsil ediyor. Bilim ve Teknik Dergisi / Ocak 2005 Sayfa 22 Dediğim gibi bu bilim adamlarının İlmi şef Kralx ve üstadı HY'nin yanında adlarını anmaya bile değmez... Zira Kralx "Olmaaaazzz" diyorsa öyledir.... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Öcenlikle sevgili yamyam üslubunuz hiç hoş değil.. Bilmiyorum hakaret içinmi yoksa samimiyettenmi bunu söyledin.. Fakat bir tatışma platformunda bu tip sözler sıkışılmanın alaya alarak kurtarılması olarak değerlendirilir.. Ne demek ilmi şef..? Sizlere çok şey bildiğimi söylemiyorum, sadece amatör bir araştırmacıyım dedim o kadar.. Birde copy-paste yapmışsın.. Çok merak ediyorum acaba kendin okudunmu o yazıyı.. Bak şimdi.. Gözlerimizdeki ışığa duyarlı olan koni ve çubuk biçimli hücreler, önceleri beyinde yerleşmiş bulunan eski bir hücre populasyonundan evrilmişler Olaya bak şimdi.. Hücreler evrimleşerek yavaş yavaş gözün bulunması gereken yere doğru göç etmişler.. Hatta bir hücre bu esnada diğer hücrelere demişki , yav durun şimdi orası soğuktur çünkü dış dünya ile bire bir etkileşimli burada kalalım demiş..Diğerleri yok gideceğiz demiş ve gözün bugünkü bulunduğu yere gelmişler.. Gördüğün gibi övüne övüne verdiğin bilimsel yazılar nasıl çöpe gidiverdi dimi.. Saygılar... Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Olaya bak şimdi.. Hücreler evrimleşerek yavaş yavaş gözün bulunması gereken yere doğru göç etmişler.. Hatta bir hücre bu esnada diğer hücrelere demişki , yav durun şimdi orası soğuktur çünkü dış dünya ile bire bir etkileşimli burada kalalım demiş..Diğerleri yok gideceğiz demiş ve gözün bugünkü bulunduğu yere gelmişler.. Bu ne şimdi? Açık açık "lay lay lom" değil de nedir? Madem araştırmacısın, bak yukarıda sana yığınla bilimsel ifade ve terimler kullanılmış. Çıkarsın bu adamların karşısına "Arkadaş , bu söyledikleriniz şundan,bundan dolayı geçerli olamaz" diyerek kendi tezini ortaya koyarsın. Sen o açıklamaları çöpe atabilirsin. Tam da sana yakışacak türden bir hareket olurdu. Zira bu güne kadar muhtelif başlıklar altında sana yığınla bilimsel kaynak getirmeme rağmen hepsini çöpe attın. Zira senin istediğin gibi açıklamalar getirmiyordu. Ama senin çöpe atmış olman, bazı şeyleri değiştirmiyor. Sen, senin istediğin gibi cevaplar getiren (!) sahtekarların peşinden koştun. Açıkçası benim zerre kadar umurumda değil. Ancak iş bunları dikte etmeye geldi mi, burası da boş değil haberin olsun... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 Bakın dikkat edersen çöpe atılmak ibaresi kullanmışım.. Neden..? Bana verdiğin yazının daha başında beyindeki göz hücrelerinin gözün bulunduğu kısma hareketini evrimini anlatılıyor.. Allah aşkına bu ne..? Bunun nersi bilimsel.. Bir çok tezde olduğu gibi yine üstü kapalı soyut söylemler.. Hangi irade bunları o yöne sevkediyor.. Hangi irade diyor siz gözün bulunduğu bölgeye gidin ve orada mükemmel bir görme organı oluşturun diye.. Kısaca hiçbir hücre bilinçli yapılar oluşturmak için evrimleşemez.. Ancak bozunuma uğrayabilir.. Artık benim yazılarımın adını ne koyarsan koy.. Ben akıl yürütmek diyorum.. Sende istediğini de.. Saygılar.. Alıntı
Φ nobody Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 Önce tesadüfen ışığa duyarlı bir hücre oluşmuş diyorsunuz.. Burada ip kopuyor.. Bilimle tesadüf yanyana asla gelmez.. Saygılar.. Yanlış anlattım herhalde Tesadüfen ışığa duyarlı bir hücre oluşamaz tabi. DNA daki tesadüfi bir değişiklik sonucu bir hücre, yani daha önceden var olan bir hücre, ışığa duyalılık kazanmış yani ışığa maruz kalınca küçük de olsa bir tepki vermeye başlamış. DNA yapısını, hücre üremesini vs çok iyi bilmeyenlere bunu açıklamam zor, biliyorum, zaten ben diğer arkadaşlar dibi copy paste yaparak kendilerinin de anlamadığını bildiğim yazıları size sunmuyorum, olabildiğince basitleştirerek sınırsız zamanda tesadüfler sonucu zerre kadar bir değişiklikten başlayarak çok kompleks bir yapının oluşabileceğini anlatmaya çalışıyorum. Beni yanlış anlamayın, ben böyle olmuştur demiyorum, yalnızca olması mümkündur oyüzden insanın ve doğanın mükemmeliği bir yaratıcının olması için yeterli kanıt değildir diyorum. Zaten bu topiğe girmemin amacı da bu, başka bir kanıta ulaşabilirim diye. Keşke bulabilsem.. Saygılar Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 Sizi çok iyi anlıyorum nobody.. Yaklaşık 15 yıldır bilimsel araştırmalarla meşkulüm.. Ama bu şu anlama gelmesin.. Akademik düzeyde deneyler gözlemler falan değil.. Yapılmış araştırmaları okuyorum, yapılan araştırmaları takip ediyorum, kendim amatör kısıtlı araştırmalar yapıyorm vs vs.. Bu yüzden peşinen söyleyeyimde bana DNA yapısını hücre üremesini çok iyi bilmeyenlere anlatamıyorum demeyin.. Merak etmeyin o konularda yeterli bilgim var çok şükür.. Bakın siteye göz ve retina resimleri ekledim.. Bunu nedne ekledim... İnsanlar düşünsellikle grsellik çok farklıdır.. Bir gerçeği gözlerimizle görmek olayı birkez daha değiştirir.. Dilden, göz hücreleri beyide bulunana bir takım hücrelerden evrimleşmiştir demek çok basit.. Ve bazılarına bu mantıklı geliverir.. Neden mantıklı gelir.. Çünkü evrimleşmenin içini açmamış evrimleşmek ne demek bilmiyor.. Ha.. evrimleşmişmi..? evet evrimleşmiş ok o zaman diyip geçiyor.. Ama bir bakın o resimlere.. Bir hücrenin oluşması için "aslında sonsuza dek bir hücre oluşamaz" ama bir vakit tayin edelim bu vakit bir milyar yıl olsun.. Evet elimizde bir hücre var şimdi.. Bu hücre bir milyar yılda kendiliğinden oluştu.. Şimdi iredeleyelim.. Bu hücre ne hücresidir..? Örneğin bu hücre görme hücresiyse, bu hücre gibi kaç hücreye daha ihtiyaç vardır.. Diyelimki bir milyon hücre daha olsa görme olayı gerçekleşecek.. Şimdi bir milyon hücre teşkil edilecek.. Nasıl ve ne kadar zamanda.. Farzedelimki buda oluştu.. Bu hücreler nereye ve hangi sırada yerleştirilecek.. Ve gereken zaman dünyanın yaşıyla çelişirmi çelişmez mi.. Offf... İnanın binlerce soru var bunun arkasında.. Gelin bence daha mantıklı izahlar bulalım.. Saygılar.. Alıntı
Φ nobody Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 DNA da meydana gelecek bir değikşikliğin türe katkısı olması için bir nesil geçmesi gerekir. Örneğin bir insanda DNA değişiminin etkili olması için 20-25 yıl geçmesi gerekir. Bir sonraki değişim için yine bu kadar süre gerekir. Oysa bakteriler gibi tek hücreli canlılarda bir nesil bir kaç dakikadır. Yani her birkaç dakikada bir yeni bir nesil gelmekte ve yeni bir DNA değişikliğine imkan sağlamaktadır. İlk canlıdan buyana yaklaşık 20 milyon yıl geçtiğinden kabaca 20-30 milyar nesil gemiştir. Her on/yüz/bin?? nesilde bir yeni bir DNA değişikliği olsa bugünkü mükemmel canlıların bu değikilikler sonucu ortaya çıkmış olması tümüyle imkansız olmayabilir. Söylediğim gibi ben de emin değilim. Ben ateist arkadaşlarla tartıştığımda Allah'ın varlığını şöyle savunuyordum: Bize mantıklı bir kanıt göster dediklerinde diyordum ki böyle bir kanıt olamaz, olsaydı nasıl ki herkes dünyanın yuvarlak olmasını kayıtsız şartsız kabul ediyorlarsa Allah'ın varlığını da herkes kabul ederdi. Bu durumda da inanmayan kimse kalmazdı ve inançlı olmanın bir değeri olmazdı. İnanan-inanmayan farkının ortaya çıkması için Allah ya da Peygamberimiz herkesi kesin kes inandıracak bir kanıtı kasıtlı olarak göstermemişlerdir ve inanmayı kendi aklımıza bırakmışlardır. Ancak yıllar içinde ben bu savunmadan vazgeçmek zorunda kaldım çünkü her şeyden şüphe eden bir aklım var ve kendime kanıtlayamadığım bir yaratan inancına sahip olamıyorum. Eğer Allah bana bu aklı verdiyse ve ben bu aklı kullanarak yaratanın varlığından şüphe duyuyorsam Allah'ın da bu şüphelerimden dolayı beni cezalandıracak olmasını mantığım kabul etmiyor. Tekrar söylüyorum yaratanın varlığının bir kanıtı olacaksa bu kesinlike canlıların ve doğanın mükemmelliği olamaz. Beğenmediğiniz evrim teorisi bu mükemmelliği açklayabiliyor çünkü. Siz evrim hiçbir şeyi ispatlamaz diyorsunuz ama bu düşüncenizi kanıtlayacak bir şey de bulamıyorsunuz, bulursanız tartışalım. Saygılar... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 Yanılıyorsun nobody.. Evrim teorisi gerçekten hiçbir şeyi açıklayamadı.. Buyrun açıkladığı birşey varsa yazın.. Bende anti tezini yazayım.. Lütfen her defasında evrim teorisi bu mükemmelliği açıklıyor demeyin.. Açıkladığı bir tek örnek getirin.. Yukarda DNA dan bahsetmişsiniz.. DNA değişse değişse negatif yönde değişir.. Buna etki eden faktörler vardır.. Bu faktörler mükemmele değil aksine bozunuma götürür.. Bakın aklımızı kullanmayı ön görüyorsunuz fakat.. Sonucu planlı bir işin sonucuna benzeye olaylarda rasgele DNA değişimlerinden bahsediyorsunuz.. Dünya üzerinde hiçbir DNA değişime uğrayarak mükammelliğe gitmez gitmemiştirde, gitse gitse bozunuma gider.. Ki, zaten kastettiğiniz değişim bilinçli hesaplı ve planlı bir olaya doğru gitmelidir.. Yani mesela öyle bir plan ki, beyinsel ve organsal olarak koku alma duyusunu geliştirsin.. Bugün bile bir alet yada bir iş yapılmazdan önce bir plan yapılır.. Saygılar.. Alıntı
Φ Rastlantı Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 Birhücreliler bazında mutasyonların canlıya yarar sağladığı ve o canlı türünün hayatta kalmasına sebep olduğu bilinen bir gerçek. Mesela kuş gribi virüsü, sıradan bir grip virüsünün değişime uğraması sonucu insana bulaşma özelliği kazanan bir virüstür. Bu düpedüz evrime örnektir. Alıntı
Φ nobody Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 DNA değişse değişse negatif yönde değişir.. Bu faktörler mükemmele değil aksine bozunuma götürür.. Haklısın bunda ama bıçak örneğini hatırla. Fabrikadan hatalı çıkan bir bıçak sonradan popüler olabiliyor. DNA daki binlerce negatif değişikliğin birinda pozitif bir değişme de olabilir. Bu değişme canlıya avantaj sağlayacağindan sonraki nesillere aktarılarak zamanla bütün türdeşlerin bu avantaja sahip olmasıyla sonuçlanır. Evrim teorisi hiçbirşeyi açıklamadı diyorsunuz ama ben açıkladığını anlatıyorum, anlattıklarımda açık neyse sorun. Selamlar... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 Haklısın bunda ama bıçak örneğini hatırla. Fabrikadan hatalı çıkan bir bıçak sonradan popüler olabiliyor. DNA daki binlerce negatif değişikliğin birinda pozitif bir değişme de olabilir. Bu değişme canlıya avantaj sağlayacağindan sonraki nesillere aktarılarak zamanla bütün türdeşlerin bu avantaja sahip olmasıyla sonuçlanır.Evrim teorisi hiçbirşeyi açıklamadı diyorsunuz ama ben açıkladığını anlatıyorum, anlattıklarımda açık neyse sorun. Selamlar... Evrim teorisinin açıkladığı birşey yaszmadınki ne sorayım sana... Az sonra birini açıklada cevap vereyim.. Bak DNA değişse değişse bozunuma doğru değişir dedim dimi.. Peki canlılığın oluşumu için kaç milyar hücre gerekir biliyor musun.. Hadi bir tanesi tesadüfen mükemmelliğe doğru değişti diyelim.. Diğerleri ne olacak.. Diğer hücreler için gereken DNA değişimi nasıl olacak.. Birde DNA diyip geçiyoruz.. DNA nereden gelmiş neyin evrimi onuda inceleyeceğiz.. Birde DNA resmi gireyim topice.. DNA yı dikkatlice incele lütfen.. Sence bu DNA mutasyonlamı varyasyonlarla mı yaratmaylamı rastgelemi nasıl ve neden böyledir.. Ve içerisindeki bilgi kodları ne iştir kim kodlamıştır..? Saygılar.. Alıntı
Φ nobody Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 Sence bu DNA mutasyonlamı varyasyonlarla mı yaratmaylamı rastgelemi nasıl ve neden böyledir.. Ve içerisindeki bilgi kodları ne iştir kim kodlamıştır..? Saygılar.. Anlıyorum ki konuya dini perspektiften baktığınız için benim açıklamalarımı anlamanız mümkün olmuyor. buraya çeşitli resimler göndermenizin de bir anlamı yok ben bunların tümüne hakimim zaten. Tekrar tekrar söylüyorum ama anlatamıyorum. bu mucizevi denebilecek göz,dna vs gibi yapılar zerre kadardan başlayıp giderek bu hale gelmiştir. Lütfen bu komplex yapıları bir kanıt gibi görmekten vazgeçin. Şöyle bir kanıt benim için daha ikna edici olabilirdi: Din derslerinde okumuştuk Peygamberimiz Medineye göçerken bir mağaraya saklanmış ve aniden mağara ağzı örümcek ağlarıyla kapatılıp Peygamberimizin gizlenmesi sağlanmış. Eğer bu tür kanıtlar olabilse inanmamız kolaylaşır, ama bu hikaye bile doğru mu uydurma mı enin olamıyorum??? Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 Anlıyorum ki konuya dini perspektiften baktığınız için benim açıklamalarımı anlamanız mümkün olmuyor. buraya çeşitli resimler göndermenizin de bir anlamı yok ben bunların tümüne hakimim zaten. Tekrar tekrar söylüyorum ama anlatamıyorum. bu mucizevi denebilecek göz,dna vs gibi yapılar zerre kadardan başlayıp giderek bu hale gelmiştir. Lütfen bu komplex yapıları bir kanıt gibi görmekten vazgeçin. Şöyle bir kanıt benim için daha ikna edici olabilirdi: Din derslerinde okumuştuk Peygamberimiz Medineye göçerken bir mağaraya saklanmış ve aniden mağara ağzı örümcek ağlarıyla kapatılıp Peygamberimizin gizlenmesi sağlanmış. Eğer bu tür kanıtlar olabilse inanmamız kolaylaşır, ama bu hikaye bile doğru mu uydurma mı enin olamıyorum??? Neden konuyu dine getirdin.. Bu tutumunla objektif bir araştırma içinde olmadığını sergiliyorsun.. Ben bu ana kadar din paradigmalı birşey yazdım mı..? Evet arkadaşlar bana DNA nın oluşumunu bilimsel şekilde izah edecek var mı..? Aklıyla mantığıyla araştırmasıyla.. Saygılar.. Alıntı
Φ Shatin Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 ben birkaç yerde okumuştum şimdiye kadar labaratuar ortamında yapılan mutasyonlarda ya da doğal yolla oluşan mutasyonların hiçbirinde olumlu etki olmamış Elinde mutasyondan sonra olumlu bir etkinin argümanı olan varsa sunabilir mi? ikinci olarak nobady sana birşey sormak istiyorum biraz belki konu dışı olacak ama Peygamber efendimizin mağarada bulunduğu olayı örnek göstermişsin bunun doğru olup olmadığına bile emin değilim demişsin. eğerki herşey zerre kadardan başlayıp bu hallere gelebiliyorsa böyle birşeyin olması mümkün değil midir? Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 Sanirim ben size bu konuyu daha once uzun bir sekilde anlatmistim!!!Ama goruluyor ki sizin amaciniz ogrenmekten cok ayni seyleri tekrarlamak!!! Sen hiçbirşey anlatamadın.. Anlattığın tek şey varsa o da canlıların bugünkü halleriydi.. Ben senden ilkleri istedim ama cevap veremedin.. Şuan sistem çalışıyor, DNA üreme yoluyla aktarılıyor canlılık devam ediyor.. Ama ilk'i sorguladığımzda yukardada görüldüğü gibi cevapsız kalınıyor.. Evet arkadaşlar tekrar ediyorum.. Bana ilk canlı molekülü yada hücreyi anlatabilecek biri varmı..? Alıntı yapmadan mümkünse.. Alıntı
Φ nobody Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2006 Neden konuyu dine getirdin.. Bu tutumunla objektif bir araştırma içinde olmadığını sergiliyorsun.. Ben bu ana kadar din paradigmalı birşey yazdım mı..? Evet arkadaşlar bana DNA nın oluşumunu bilimsel şekilde izah edecek var mı..? Aklıyla mantığıyla araştırmasıyla.. Saygılar.. konuyu dine getirmemden alınmanızaa hiç gerek yoktu. Benim dine büyük saygım var ve hernekadar her konuda şüpheci olsam da kendimin müslüman olduğunu düşünüyorum, bence inançta şüpheli olmak beni dinden aforoz etmemeli. Çünkü bana bu şüpheyi yaşatan akılı bana Allah vermiş. DNA nın oluşumunu soruyorsun, benim bu konu üzerinde ileri düzeyde eğitimim var ama bunu izah edebilmek kolay değil. Kısaca DNA büyük bir protein zinciri, bu zincir üzrinde A G U T şeklinde 4 ayrı amino asit bir şifre oluşturacakşeklinde birbirine bağlanmış. Bunu bilgisayar algoritmasındaki 1111 ve 0000 lar olarak düşünebilirsiniz. Ve hücrenin yapacağı her fonksiyon ve oluşmasına neden olacağı her yapı bu şifreye göre yapılmakta. Bu şifrede oluşabilecek her değişme, önceden de bahsettiğim gibi hücreye farklı bir özellik kazandırabilir. Tabi milyonlarca değişme (mutasyon)un ancak bir kaçı işe yarayacak yani o canlıya avantaj sağlayacak bir mutasyon olacağaından ancak bunlar hayatta kalır, diğerlerinin soyu tükenir. Sizi sıkmamak için uzatmıyorum ama tekrarlıyorum: yaratanın varlığını insanın ve evrenin mükemmelliği dışında başka yollarla açıklamak için kafa yorun. Ben tüm dinlerin çok iyi bir amaçla oluştuğunu düşünüyorum ama bunun arkasında gerçekten bir yaratan var mı ondan emin değilim, müslümanım derken kastettiğim buydu. saygılar... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.