Misafir Marcus Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2006 1945 Yılının mayıs ayında Winston Churchill,Harry S.Truman,Josepf Stalin ve Charles de Gaulle savaşın bitimiyle beraber,Nazi Almanyası’ndaki yakalanan bütün üst düzey generalleri savaş suçluları mahkemesinde yargılamaya karar verdiler. Bu mahkemede suçlular 4 suçtan dolayı yargılanacaktı. Birincisi barışa karşı işlenen suçlar,ikincisi savaş suçları,üçüncüsü insanlık karşıtı işlenen suçlar ve sonuncusu diğer işlenen suçlar. Yargıçlar şu isimlerden oluşuyordu; Frances Biddle (Amerika), Norman Birkett (İngiltere), Robert Falco (Fransa), Geoffrey Lawrence (İngiltere), John Parker (Amerika), Roman Rudenko (Rusya) ve Henry Donnedieu de Vabres (Fransa). Adolf Hitler,Heinrich Himmler ve Joseph Goebbels’in öldüğü biliniyor Martin Borrman ve Heinrich Müeller hakkında bir bilgiye sahip olunamamıştı. Aşağıdaki 23 Nazi subayı ise yakalanmıştı; Hermann Goering, Wilhelm Frick, Hans Frank, Rudolf Hess, Ernst Kaltenbrunner, Alfred Rosenberg, Albert Speer, Julius Streicher, Alfred Jodl, Fritz Saukel, Robert Ley, Erich Raeder, Wilhelm Keitel, Arthur Seyss-Inquart, Hjalmar Schacht, Karl Doenitz, Franz von Papen, Constantin von Neurath ve Joachim von Ribbentrop. Mahkemenin tarafsızlığı müttefikler arasında dahi tartışma konusu olmuştur. Bu mahkemenin kazananın,kaybeden tarafı yagıladığı tek taraflı bir mahkeme olacağı çoğu kişi tarafından benimsenmiştir. Yargıçlar her ne kadar gerekli özeni göstermeye çalışsalar da malesef çoğu kişinin korkusu gerçek olmuş ve bu mahkeme kazananın kaybedeni yargıladığı bir mahkeme olmuştur. 1945 yılının sonlarına doğru Müttefikler ve Kızıl Ordu çok sayıda toplama kampını ele geçirmişti. Bazılarında gerçek bir kıyımın olduğu delillerle ispatlanmıştır. Özellikle Bergen-Belsen kampındaki karşılaşılan tablo bütün Dünya'ya tüm kampların aynı koşulda olduğu izlenimini vermişti. Özellikle Doğu-Polonya'daki kamplarla bir türlü önüne geçlimeyen tifo ve açlık salgını çoğu yahudi ve savaş esirinin ölmesine neden olmuştur. Yani tüm toplama kamplarındaki Yahudi ve diğer esirler aynı koşullarda değillerdi.Bazı hayatta kalması muhtemel bazı Nazi subaylarına yalan ifadeler vermeleri yönünde aşırı tehdit ve baskılarda bulunulduğu da 1960'lı yıllardan sonra ortaya çıkacaktı. Ön sırada soldan sağa Hermann Göring, Rudolf Hess ve Joachim von Ribbentrop Mahkeme sırasında özellikle Hermann Goering’in sorguları sırasında hararetli tarışmalar yaşanmıştır. Mahkemenin ilerleyen günlerinde Hermann Goering’in diğer mahkumları etkilemesi üzerine,Goering’in ayrı hücrede tutulmasına karar verilmiştir.Mahkeme devam ederken Robert Ley kendini tuvaletin demirine asarak intihar etmiştir. Hermann Goering ise infazı gerçekleşmeden birkaç gün önce içtiği Potasyum-Siyanür hapı ile ölmüştür. Mahkemenin sonunda Wilhelm Frick, Hans Frank, Ernst Kaltenbrunner, Walther Funk, Fritz Saukel, Alfred Rosenberg, Julius Streicher, Alfred Jodl, Wilhelm Keitel, Arthur Seyss-Inquart, ve Joachim von Ribbentrop suçlu bulunup 16 Ekim 1946’da idam edilerek öldürülmüştür. Rudolf Hess ve Erich Reader ömür boyu,Albert Speer 25 yıl, Karl Doenitz , Walther Funk, Franz von Papen, ve Constantin von Neurath ise uzun müddet hapis cezasına çarptırılmışlardır. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2006 Nurnberg mahkemeleri aynı zamanda emperyalizmin yargılandığı mahkemelerdir. Nurnberg duruşmalarından sonra ortaya çıkan gerçekler, şaşırtıcıdır. bazıları - Nazilerin, sakatları kısırlaştırma yasası. ABD'nin Virginia eyaleti kanunlarından alınmıştır. - 1938 yılında Winston Churchill, London Post gazetesine verdiği röportajda. " Tanrıya hergün bizede Adolf Hitler gibi bir lider vermesi için yalvarıyorum" demiştir - Amerikan Yahudi sermaye ve lobisinin en önemli iki kurumu FORD ve General Motors. Nazilerin savaş aracı ve tanklarının motorlarını ve elektirik aksamını yapan firmalardır. - Nazi Almanyasının Amerika Birleşik Devletlerine resmen savaş ilan ettiği güne kadar. Amerikan Nazi Partisi Amerikada yaşayan Alman asıllıları örgütleyerek, Alman Ordusuna yazılmalarını sağlamıştır. - Nurnberg te yargılanan Nazi Adalet Bakanı'nın avukatı savunmasında : " Bugün müvekkilimi yargılayan siz sayın mahkeme heyeti, Hitleri daha iktidara gelmeden destekleyen ve iktidara geldikten sonra silahlandıran, Amerikan sermayesinide yargılayabilecek misiniz?. Hitleri destekleyen ve müttefik ilan eden Aziz Papa hazretlerinide yargılayabilecek misiniz ? Müvekkilim bu gün sizin mahkemenizde ne Nazi olduğu için nede sahip olduğu ideoloji yüzünden yargılanmaktadır. Onun yargılanmasının tek sebebi. Bolşevikler karşısında mağlubiyete uğramış olmasıdır. Bizi bolşeviklere karşı bir tampon olarak kullandınız. Ve şimdi başarısız olduğumuz için cezalandırıyorsunuz. Eğer müvekkilim ve onun arkadaşları olmasaydı bu gün sizler bir bolşevik mahkemesinde yargılanıyor olurdunuz. Bizi rusya nın üzerine saldınız. Ve Stalingradda bozguna uğradığımızda. Avrupaya saldırıp bizi cezalandırdınız" Bu hususlar duruşmalardan sonra büyük tartışmalar yaratsada yaratılan sovyet öcüsüyle unutulmuştur. Ancak Ford ve General Motors'a duyulan öfke. ABD li askerlerin ele geçirince öldürdükleri alman subaylarının üstüne, "FORD ve General Motors'a selam söyleyin" yazmalarına varacak kadar artmıştır. Ki Normandiya çıkarmasından sonra, Ele geçirilen ilk Alman askeri araçlarının motorlarının bu iki amerikan şirketine ait olduğunu gören ABD askerlerinin şaşkınlığı filmlere konu olmuştur. Sevgili Marcus'un yazısında iddia edilenin aksine, Nurnberg duruşmalarında, Şeytan İlan edilen ünlü naziler haricindekilere. İdam ve müebbet cezası verilmemesi yönünde ABD ve ingiltere tarafından hakimlere baskı yapıldığı. ABD li hakimler arasında ancak altıncı sıradan listeye giren hakimlerin gönderilebildiği. Bu iki devletin temel amacının suçluları cezalandırmaktan öte, oldukça büyük başarı göstermiş Nazi savaş makinesi ve kadrosunu kullanmak amacında olduğu anlaşılmıştır. Hakimlere "ileride bizim müttefikimiz olacak bir ülkenin liderlerini idam ederek, yada müebbete mahkum ederek onların düşmanlığını kazanmamızın ne gibi bir faydası olabilir ki" diyerek yoğun baskı yapıldığı. Davanın ingiliz ve amerikalı hakimlerinin daha sonra verdikleri röportajlar ve anılarında belirtilmiştir Zira İnsanlığın gördüğü en büyük vahşetin ve yıkımın mimarı olan Nazi Almanyası'nın intihar etmeyen temsilcileri hakettikleri cezanın çok çok azıyla kurtulmuştur. Nurnberg Duruşmalarında, Nazi adalet mekanizması üyelerini yargılayan mahkeminin baş hakimi. Gerekçeli kararını bildirmeden önce yaptığı karar konuşmasında şunları söylemiştir. "Benim ülkemde bu mahkemeyi yönetecek kadar gelişkin bir hakim olmadığımın farkındayım. Benden çok daha iyi olan hakimler bu ateşten gömleği giymek istemedikleri için altıncı sırada olmama rağmen ve yüksek yargı kademelerinde sağlam dostlarım olmadığı için bu gün buradayım. Verdiğimizin kararın sonucunda. Ülkemize dönünce göreceğimiz tepkiyi ve hakkımızda yapılacak kulis çalışmalarının bilincindeyiz. Ancak insanlığın yaşadığı bu büyük dramın faillerinin, diplomatik ve siyasal gerekçelerle işledikleri suçun cezasından muaf tutulmalarını kabul etmemiz mümkün değildir. Bu dava bize başka bir şeyide göstermiştir. Finans kapital tüm vahşiliğine terkedildiğinde. Bu gün sanık sandalyesinde oturanlar arasında bulunan, ve bu mahkeme üyelerinin öğrencilik yıllarında örnek aldığı ve idol olarak gördüğü, dünyaca ünlü Alman hukukçularını birer canavara dönüştürmüştür. Mahkememiz oy birliğiyle tüm sanıkları ömür boyu hapis cezasına çarptırmıştır. " Eski naziler, tabiiki bu cezaları çekmemişlerdir. Nazilerin füze uzmanı ve hatta Londrada binlerce sivili öldüren V-1 ile V-2 roketlerinin mucidi Von Braun. Amerikaya götürülmüş ve NASA da uzman olarak çalışmıştır. Mahkemelerde yüzlerce Nazi, yönetici, subay ve hakimi ömür boyu hapis cezasına çarptırılsada 1950 yılına gelindiğinde, Almanyada cezaevinde bulunan hiç bir nazi yoktur. Bu kardolar. Marshall Planıyla beraber. Gizli servislerde, karşı devrimci paramiliter örgütlerde. CIA da Alman gizli servisinde. İtalya ve Almanya polis teşkilatlarında görevlendirilmiştir. Hiram Abas'ı ve Fuat Doğu'yu eğiten kişinin eski nazi generali Gehler olduğunu düşününce, ne demek istediğimi daha iyi anlıyabilirsiniz. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir Marcus Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2006 Nürnberg Mahkemeleri aynı zamanda soykırım suçunun uluslararası hukuk tarafından ilk defa kabul edildiği bir milattır.Lahey hukuku savaşın lojistik ve meteryallerin kullanımı alanında bir düzenleme getirirken. Cenevre hukuku Devletlerin bireylere yönelik suçlarına tanım ve düzenleme getiriyordu.Yani 2.Dünya savaşının sonuna kadar soykırım diye bir kavram oluşmamıştı. Bu yolda ilk somut adımın Nürnberg ve Tokyo Mahkemeleri olarak anılan II. Dünya Savaşı sonrası yargılamalarıyla atıldığını görüyoruz. Galiplerin mahkemesi olan bu iki mahkeme yine de ilk uluslararası mahkemelerdi ve özellikle Nürnberg Askeri Mahkemesi önemli bir miras bıraktı. Herşeyden önce, uluslararası ceza yargısına konu bakımından damgalarını vurdular. Nürnberg’de yargılanan suçlar barışa karşı suçlar, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardı. Nürnberg sayesinde daha önce normatif düzeyde tanımlanmış ve yasaklanmış bu eylemlerin uluslararası düzeyde bireysel cezai sorumluluk konusu olduğu geri dönülmez biçimde teyit edildi. Ayrıca, bu mahkemelerin, uluslararası ceza yargılama usulü bakımından da önemli katkıları oldu. 1948 yılında kabul edilen Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi ile tüm dünyaca kbul gördü.İşin ilginç tarafı nürnbergte adı konulan soykırım konusu.Ermeniler tarafından 1965 yılında yani bu sözleşmeden tam 17 yıl sonra dile getirilmiştir. Birincisi nürnbergde alınan kararlar zaten soykırım suçunun dünya hukuk düzeni üzerinde kabulunu gösteriyor.İkincisi nürnbergten tam üç yıl sonra imzalanan SÖCS ten sonrada dillendirilmeyişi ermeni halkının 17 yıl sonra aaaaa bizede Soykırım uygulanmıştı demelerinin ne denli mantık dışı olduğunu anlamamızı sağlamıştır. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ politika Gönderi tarihi: 16 Mart , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 16 Mart , 2007 1946 Ekim ayinda Ohio Eyaleti senatörü Robert A.Taft Cumhuriyetci partinin Washington sözcüsü,milli politika sahasinda en zorlu müdafii ve Cumhuriyetcilerin Cumhurbaskanligi secimi icin en muhtemel adayi idi.Robert A.Taft dilini tutmasi gerkirken büyük bir fazilet örnegi göstererek Nürnberg'te Alman liderlerini Amerika'nin yargilama hakkinin olmadigini ifade etti. O günlerde Almanya'da sona ermekte olan Mihver devletleri Liderlerinin Harp Suclulari olarak muhakemeleri Taft'i ruhen rahatsiz diyordu.Söhretli onbir Nazi Liderinin*saldirgan bir harp yapmis*olmakla itham edilerek cok kuvvetli delillerle suclu olduklarini tespit etmis bulunan Nürnberg Mahkemesi bütün dünyada ve bilhassa Amerika'da halk tarafindan tutulan bir konu idi.Mahkeme heyetinin ilan etmis oldugu ölüm kararida Amerikan halkinin istegine tamamiyle uygun bir karar olmustu. Fakat bu nasil bir muhakeme idi?bu hususta Mahkeme heyeti üyelerinden William O.Douglas son zamanlarda yayinladigi kitabinda su mütalaayi ileri sürmekteydi;bu konuda kac kitap yazilmis kac dosya hazirlanmis olursa olsun,avukatlar olaylari ne kadar titizlikle incelemis olurlarsa olsunlar,Nazilerin muhakeme edildikleri suclar ne hukuk ölcülerimizin emrettigi katiyet icinde suc olarak tespit edilmistir nede milletlerarasi hukuk anlayisi tarafindan ölüm cezasi verilerek kanun disi birakilmistir.Bizim hukuk anlayisimiza göre o suclar *ex post facto*bir kanu sumulune girer.Göring ve avanesi siddetli cezalari haketmislerdir,fakat nlarin suclari bizim prensiplerimizi ayaklar altina alarak yerine kuvveti ikame etmemize hak verdirmez* Senatör Taft'ta Anglo-Amerikan geleneklerimiz isimli bir konferansta bu muhakemeler icin söyle konusmustur:Bu muhakemelerde biz gaye olarak Ruslarin görüsü olan adalet yerine devlet siyaseti görüsünü kabul ettik ve bunu yaparken Anglo-Amerikan geleneklerine hic ragbet etmedik.diyerek herseye ragmen büyük bir fazilet savasi vermistir,bu konsma onun Cumhurbaskanligina mal olmustur. *FAZILET MÜCADELESI*-A.B.D. BASKANI JOHN F.KENNEDY Böyle fazilet mücadelesi veren insanlar var oldukca belki cogunluk tarafindan alkislanmasalarda yeryüzündeki bircok adaletsizliginde önüne gecilebilir saniyorum. saygilarla Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.