Φ frozen Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2007 birdenbire çıkıverip gel şaşırsın kalbim sesimden önce ne güzel olur bilsen ne güzel çıldırırım ben seni görünce önce yokluğunu anlatırım sana sonra geçer aynaya süslenirim soba da mavi bir çaydanlıkla sana sıcak bir çay demlerim küçük mumlar yakarım sehpada kokulu otlar tüter tablada anlat derim "nasıldı uzaklar" beni unutmadın ya saçlarımı alırsın avucuna gözlerin yine öyle su yeşili akar durur ruhuma.. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2007 bütün aşklarım kıskanabilir seni... hiçbirinden ayrılmak senden ayrılmak kadar zor olmadı çünkü. ama biliyorum bütün aşklarımı toplasam bir sen etmez, DOSTUM. insanların söyledikleri geliyordu kulağıma seninle yanyanayken; güvensizlikleri, dostluksuzlukları, paylaşamamalarından ötürü eksiklikleri, yarım kalmışlıkları, bir türlü bir parçalarını ait edemeyişleri, emanetmişçesine sevmeleri... nasıl da yabancı tınılardı bunlar kulaklarıma ve ne kadar da ürkünçtü bunlar yüreğim için. bir sorun vardı ortada, bize bizimkinin yanlış olabileceği ihtimalini bile zaman zaman düşündürecek kadar büyük bir sorun. zira bu denilenlerden nasibimizi hiç almamıştık. hep paylaşmıştık, en büyük aşklarımızın isimlerini haykırmıştık, birimiz ağlarken diğerimiz hep sarılmayı bilmişti, asla canımızı yakanlara kızgınlığımız, küskünlüğümüz bölük pörçük olmamıştı; birimizin acısı diğerinin içine oturmuştu hep. birçok son sigara vardı paylaşılan, aç karşılanan sabahlar, parasız yürünen sokaklar, bir bardak çayın yanına bir demlik sohbetler... harcadığımız, yaşadığımız zamandan başka bir şey olmamıştı. ne ben senden, ne sen benden hiç almamıştın vermeyi unutarak... mesafe ve zaman testi uygulanacak kadar büyümüş şimdi, görüyorum. göre göre gidiyorum. içim rahat senden gitmediğimden ötürü. ben bu sınavı vermiş sayıyorum ikimiz adına da. bu kadar çok güveniyorum... gitmenin zorluğunda bundan zaten. sokaklarını bilmediğim bir şehrin insanlarında böyle bir güveni bulmam mümkün değil. senden başka bir tane daha yok Dostum, seni başka bir yerde bulmam mümkün değil. zaten senden başka bir tane daha bulmak istemiyorum. kendimi daha fazla bölemem kimseye. yarım kalan cümlelerimi tamamlayamamanın rahatını yaşayamam. anlattıklarımın, anlaşılırlığını düşünmeden konuşamam... "beni anlıyor musun?" diye sorabileceğim tek insan olman ne güzelmiş. çünkü senden başka kimseye yeterince iyi anlatabildiğimi düşünemedim. hep bu yüzden olsa gerek biraz da; "anlatabildim mi?" diye sordum. anlatabilme telaşı içinde konuşmayalı uzun yıllar oluyor. anlatabilir miyim diye düşüneceklerimi senden başkasıyla konuşmayalı seneler oluyor... şimdi bir yabancı fırtına içinde yalana çarpmadan yürüme çabası... şimdi bakıp da yüzlerine hissettiklerini anlayamama beceriksizliği içinde yalnızlığa direnmeler... şimdi bir gitmek anında sana, "AĞLAYASIM VAR, OMZUNU VERSENE" bile deme lüksümün yoksunluğu... şimdi sana ilk defa sarılmanın korkusu özlemden ötürü... beynimin içinde dönüyor "biz". her güzel, her kötü, her acı, her tatlı... her birlikte yaşamışlık birbirine çarpıp sağa sola düşüyor. toparlayamıyorum. hiçbirini koyup cebime gidemiyorum.boyumdan büyük bavulların fermuarları zor kapandı, oysaki hiçbiri yüreğimden büyük değildi. seni sığdıramıyorum şimdi yüreğime ama. ne de olsa ben de en çok kaldığın yere aitim. ben gitmeyi beceremiyorum, anladım. bunu, gittikten sonra becereceğim sanırım. ilk defa bir şeyi yanyanayken değil de uzaktan öğreneceğiz ama güzel olanı da bu; yine birlikte öğreneceğiz. sana bir başka şehri, bir başka şehrin insanlarını anlatacağım. gözünde canlanana kadar yazacağım. kahve molası verilecek kadar uzun mektuplarla kalmışlığıma uzanmaya çalışacağım, ellerimin yetişemediği yerde mektupların gelecek. bir türlü bilmedik vedalaşmayı, sonların hatlarını çizmeyi. bak beceremiyorum şimdi sana hoşçakal demeyi. bu uzayıp gidecek böyle, belli. hadi hep olduğu gibi yapalım o zaman... zorlamadan, zorlanmadan... kime ne zararı olacak ki! o mantık dediğine fazla güvenme içinde duygu olmayan mantık keraat cetveli gibidir ezberden ibaret... oysa yaşam hep daha fazlasıdır, mantıkla açıklayamazsın bazı şeyleri... hele aşkta mantık yoktur sevgili... sadece kapa gözlerini... ben de kapadım... kapanmayacak bir hesaba inat... susma artık sende birşey söyle... susacak kadar zamanımız yok... gel hadi gel... beni kendinden mahrum bırakma... o kadar uzakta değil evim... hele kalbim çok yakınında... bak işte orada görüyor musun? al onu al, başkasına bırakma... sana ait olanı verme bir başkasına... -yarın bana kahvaltıya gel. patatesli yumurta yapacağım sana. sonra birer kahve içer, sahile ineriz. hava soğudu ama kalın giyin biraz... hadi yarın görüşürüz, DOSTUM!!! Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2007 burası ne kadar hoş olmuş katılanlarla bayram yeri gibi iyiki varsınız dostlar Ask . Bunca gün, ah, bunca gün görmeyi seni böyle kirilgan, böyle yakin, nasil öderim, neyle öderim? Uyandi kana susamis ilkbahari korularin, çikiyor tilkiler inlerinden çiylerini içiyor yilanlar, ve ben gidiyorum seninle yapraklarda çamlar ve sessizlik arasinda, sorarak kendime nasil, ne zaman ödeyecegim diye su bahtimi Bütün gördüklerim içinde yalniz sensin hep görmek istedigim dokundugum her sey içinde senin tenindir hep dokunmak istedigim: seviyorum senin portakal kahkahani hoslaniyorum uykudaki görüntünden Ne yapmaliyim, sevgilim, sevdicegim bilmiyorum nasil sever baskalari eskiden nasil severlerdi, yasiyorum, bakarak, severek seni, ask tabiatimdir benim Her ikindi daha da hosuma gidiyorsun. Nerde o? Hep bunu soruyorum kayboldugunda gözlerin Ne kadar geç kaldi! Düsünüp inciniyorum, yoksul, aptal, kasvetli duyuyorum kendimi geliyorsun sen, bir esintisin seftali agaçlarindan uçan. Bu yüzden seviyorum seni, bu yüzden degil o kadar neden var ki, o kadar az, böyle olmali ask kusatan, genel üzgün, müthis, bayraklarda donanmis, yasli, yildizlar gibi çiçek açan, bir öpüs kadar ölçüsüz. . Pablo Neruda . Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2007 Bir bilgeye sormuşlar: "Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz? "Terzimi severim," diye cevap vermiş. Soruyu soranlar şaşırmışlar: "Aman üstad, dünyada sevecek o kadar çok kimse varken terzi de kim oluyor? O da nereden çıktı? Neden terzi?" Bilge, bu soruya da şöyle cevap vermiş: "Dostlarım, evet ben terzimi severim. Çünkü ona her gittiğimde, benim ölçümü yeniden alır. Ama ötekiler öyle değildir. Bir kez benim hakkımda karar verirler, ölünceye kadar da, beni hep aynı gözle görürler. - - - Bir bilgeye sormuşlar: Bir insanın zekasını nereden anlarsınız? - Konuşmasından. - Ya hiç konuşmazsa? - O kadar akıllı insan yoktur ki!.. - - - Bir bilgeye nasıl bu kadar doğru kararlar alabildiğini sormuşlar, "Deneyim" demiş. O deneyimi nasıl kazandın, diye sormuşlar "Hatalarımla" demiş - - - Bir bilgeye " Nasıl insan oluruz?" diye sormuşlar "Üç adım atlama" gibi bir cevap vermiş bilge kişi: Önce sana kötülük yapanlara kötülük düşünmemen gelir, İnsanlığa attığın ilk adım budur... Sana kötülük yapanlara iyilik yapabildiğin an ise ikinci büyük adımı atar ve hakiki insan olmaya başlarsın. Nihayet, sana iyilik yapanla kötülük yapan arasında bir fark hissetmeyecek hale geldiğin zaman insan olursun - - - Bilgeye sormuşlar dünya da en güzel şey ne diye? ´Sevmek´ demiş... Peki sonra? demişler... ´Sevilmek´ demiş... Peki neden sevmek sevilmekten önce geliyor? demişler... O da demiş ki ´insan sevdiğine sevildiğinden daha çok emindir... Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2007 *Bazen insan, istemeden, bilmeden hayatında en değer verdiği kişiyi kırar. Bilirsiniz. Pişmanlığı fayda etmez. Geriye dönemez. Acı verir. İçi acır. Kırmıştır, kırılmıştır. Göze alamayacağı şey yok zannettiği bir dostluğu, bir sevgiyi belki bir birlikteliği parçalamıştır. Güzelim Çin vazosu kırılmıştır. Yapıştırırsın su sızdıracağını bile bile, Bakmaya kıyamadığın, artık yaralıdır. Ağlamak istersin, ağlayamazsın, Bilsen gözyaşların bir şeyleri tamir edecek, belki de seller akıtırsın, ama gözyaşları iyi bir yapışkan değildir, bu yüzden o yaşlar içinde erir gider. Kalbin acır, ama elinden bir şey gelmez. Yalvarırsın günlerce, belki de düne kadar varlığını bile reddettiğin yada sonsuz inandığın tanrıya, bir şans, ne olur bir şans daha diye. Sevdiğinin bir gülüşüne, bir nidasına, sana taktığı bir sıfata yerlere kapanmaya hazırsındır. Oysa o sessiz kalır. Sessizliği üstelik sessiz bir sessizlik değildir. Konuşur seninle, sohbet eder, seni, yaşamı paylaşır. Ama sessizdir işte. Anlarsın. Uzaktır, uzaklaşmıştır. Geri getiremezsin. Dokunamazsın. Bir mucize beklersin. Bir adım, bir gülüş, bir sıcaklık, tıpkı eskiden kalan ama eskimeyen bir yakınlık. Ve eğer içindeki çocuğu öldürmemişsen, belki o mucize gerçekleşiverir. Kırılgan ama eskisinden daha sağlam, yeni bir başlangıç yaparsın. Kimsenin kimseyi kırmaması ama kırarsa da yeni ve daha sağlam birliktelikleri başarması dileğiyle... * alıntı Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2007 Ruhsuz Geminin Yolcuları Umut etmeyi özledim Gelmemene bedeldi çünkü Yanımda olmayışın ne kadar canımı yaksa da Bunu unutturan bana ufkuma yelkna açan umut özlemi gemisiydi O gemide yolculuklar sessiz ve ruhsuz olurdu Yolcular kalplerini kaptana satmışlardı çünkü Yolculuk bitince geri almak pahasına Kaptan dümeni sallarken dalgaların hışırtısıyla Kimsenin yüreği hop etmiyordu Gemi limana yaklaşınca kimse güverteye çıkmıyor Bekleyenlerine el sallamıyordu Bekleyenleri onları beklemekten bıkmış olsa da sanki onları beklemekten zevk alırmış gibi Denizin üstünde dolaşan martılar bile onlara ümit vermiyordu Çünkü ruhsuz geminin yolcuları martıları sevmezdi Aşkı , özlemi , sevgii sevmezdi Onlar sadece umutsuzluğu severdi Senin gelmeyişini yüreklerinden kopan kanlı gözyaşlarıyla beklemeyi severlerdi Çünkü onlar ruhsuz geminin yolcularıydı Martıları sevmeyen ruhsuz geminin... alıntı Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2007 Teşekkür ederim Zates, senin yazdıklarında bir başka güzel... Cüzdanımın içinde bir sarmaşık yaprağı saklıyorum... Bir caminin avlusunda seni beklerken oturduğum duvar dibinde yetişen sarmaşıktan koparmıştım... Ne kadar tuhaf değil mi bu zamanda böylesi kaldımı diyorsundur... Evet belkide son örneği... O yaprak şimdi elimde sararmış biraz tabi oldu epey dalından koparalı... Hani sen gelmemiştin o gün, gelememiştin sonra ben avludan ayrılmak üzereyken telefon etmiştin gidiyormusun diye... Biran gözlerim seni aramıştı etrafta acaba geldide beni uzaktan izliyormu dedim... Buda tuhaf bir kuruntu olabilir... Evet dedim gidiyorum... Ve görüşemedik... Aradan geçen zaman zarfında uzun uzun düşündüm neden gelir insanın başına böyle şeyler diye... Bunlar bizim tercihlerimiz aslında... Düşüncede tıpkı yerçekimi yasası gibi ne kadar yükselsede bulunduğu yere geri dönermiş... Benimkide o hesap... Şuan anlayamasamda birgün anlarım diye umut ediyorum... Düşünmekteyim hala ve neden düşündüğümüde düşünmekteyim... Belkide bir bumeranga takıldım fırlatıyorum ama geri geliyor... Üzülmüyorum artık kalbimse nasırlaştı... Gizli bir acı var içinde ama dışarı yansıtmıyorum... Üzerini örttüm başka şeylerle... Çok altlarda kaldı boş ver kanayıp dursun bir gün kurur kendi kendine... Seni en çok geceleri düşünüyorum şimdi nasıldır ne yapıyordur diye... Karnı acıkmışmıdır, yemeği varmıdır diyorum... Uyumuşmudur üstü açılmışmıdır diye düşünüyorum... Sonra kendime gülüyorum... Bırak bu düşünceleri diye... Özür dilerim bu kadar tuhaf olmayı ben istemedim... Hiç hoş şeyler değil aslında bunlar... Oysa ayrılıklarda sevdaya dahil değilmiydi... Kabullenmeyi zor beceriyorum... Senin nedenlerinle benim nedenlerim örtüşmedi... Ve o duyarsız sözlerin kanıma dokundu... Sahiden sen sevemezmisin? Bir keresinde hiç ağlayamamda demiştin... Çok zor olmalı sevememek ve ağlayamamak... Taşlaşmış olmalısın... Bu kadar duyarsız olabildiğine göre... Nasıl becerdin bunu herkesden dahamı çok yanmıştı canın... Yoksa herkesten daha çok acı çektiğini mi sandın? Bilemem ama unutma sayende senin kadar acı çekmiş biri var şimdi... Eşitledin beni kendinle bu hayatta... Yo yo öyle can acısı, ten acısı değil bu sen ruhumu acıttın sevmeyi bilmeyen adam yine kendinden yana tarafsın... Neyse bunları hak etmiş olmalıyım... Yoksa bu dünya zevk ve neşe dünyası değil... Öyle sevmeklede kurtulamıyorsun acı çekmekten... Hatta aksine ne kadar çok seversen o kadar çok yanıyor canın... Bütün sevdiklerin başka yaralar açıyor içinde... Belkide en iyisi senin yaptığın ne yapacaksın aşık olupta, bu sayede daha dayanıklısın... Sıkı giyin, atkını almadın ama havalarda soğudu neyse geldiğin zaman sararsın boynuna... Şimdi masal vakti kendime masal anlatıp uyutacağım... Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2007 KAZA SÜSÜ Beyaz adam özgürlük adına dev bir kadın heykeli dikti doğu denizinin kıyısına ve her gece altında dans ettiğimiz yıldızları bayrak diye tutsak etti bir bez parçası Beyaz adam özgürlük gibi adaleti de bir kadın heykeliyle simgeledi ama elinde terazi tutan zavallı kadın gözleri bağlı olduğu için kendisine tecavüz edenin kim olduğunu göremedi sunay akın Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2007 Kız kulesiydi derdi onun Kızılderililerle beyazların kavgasını anlayamazken Ve iki katın arasında Sıkışıp kalmışken elinde karanfil Olmadığını biliyordu 62 tavşanının suçunun Ve gelecekti elbetteki sonu Başlayan her oyunun Bu yüzden kapatmayı düşünürdü Çay bardağını Kaşığının sapıyla Gelince son nefesi verme zamanı Yastığında gezinen canlıya Sap olmak istemedi hiçbir kanlı baltaya Ve sahip olamadığındandır gerçek bir aşka Geçmedi “sahip” kelimesi hiçbir mısrasında Ve yine geçmedi yolu haksızlıktan Ulaşmayı düşünürken bile Gökdelenin tepesindeki Çıkış kapısına sunay akın Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2007 paylaşımlar için teşekkürler.. önümde ağır bir kapı Ardında Okyanus var Ben zaten suda doğmuşum Kapıyı açmam gerek İşte o an biri geliyor Tutuyor kulağımdan Gözü anahtar deliğinde Bak diyor sadece burdan Bırak diyorum o küçücük resmi Yetmez bize bu küçük esinti Nerde törpülendin böyle Olmaz diyor tutup ayak bileğimi Şimdi önümde ağır bir kapı Ardında okyanus var Bir de bileğimden biri çekiyor Benimse kapıyı açmam gerek Bak diyorum koca dünyaya Burdan derhal çıkmak gerek Bari çekme bileğimden Benim her şeyi görüp öğrenmem gerek Bir ileri bir geri Her adım bu kapının ardı demek Sonunda boğulmak olsa da Senim o sularda yüzmem gerek Anahtar deliğinden görünen Bu küçücük manzara Sana yetiyorsa yetsin Benim o sularda yüzmem gerek Yüzmem gerek Şimdi önümde ağır bir kapı Ardında okyanus var Bir de bileğimden biri çekiyor Benimse kapıyı açmam gerek Bırak diyorum o küçücük resmi Yetmez bize bu küçük esinti Nerde törpülendin böyle Olmaz diyor tutup ayak bileğimi Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2007 *Sevgi damlaları* *Sıcak bir gecenin ardından başlayan,* *Kısa hayaller rüyasında seninle buluşmak,* *Ve doyasıya seninle olmak var ya!* *Bu bir hayal, belki bundan da öte,* *Sana dönüp çarpan sevgi damlaları sunduğum* *Yoksun yanımda, olman imkansız biliyorum* *Seni hissediyorum, gel diyorsun,* *İmkansızı başarmak bizim elimizde,* *Ama zamansız ölümleri nasıl?* *Duyuyorum sesini, yalvarıyorsun,* *Engelleri aşmak istercesine istiyorum,* *Ölümü belki de...* *Duyuyorum seni, beni özlediğini söylüyorsun.* *Hadi hisset, beni anla,* *Sana sevgi damlalarını sunuyorum.* *Bir gün mutlaka geleceğim,* *Bilmediğim, ve ne zaman ulaşacağımı,* *Tahmin edemediğim uzaklıklarda bekle beni.* *Gökyüzüne her bakışımda bana göz kırpan yıldızları görüyorum.* *Oradasın biliyorum, sessizce bakıyorsun.* *Ama görebiliyorum gönül gözümle, hissediyorum seni* *Ve sevgi damlalarını sunuyorum.* *Uzaklıklar mesafe olsa yanmazdı bu gönül inan,* *Sen bilmediğim uzaklıklardasın, sadece hayalini kuruyorum.* *Beni duyman için yalvarıyorum, hep yanımdasın.* *Anlam vermek gecenin karanlığına ve yokluğuna,* *Anlamak üç günlük dünyanın değerini,* *Ve isyan etmeden zalim ölüme, beklemek seni.* *Anla beni, seni çok özledim,* *Sana sevgi damlalarını sunuyorum.* *Bilmezdim yokluğunun bu kadar acı vereceğini,* *Özleminin bir çığ gibi büyüyeceğini,* *Seni kaybetmeden önce...* *Şimdi yoksun yanımda ve ben,* *Seni anıyorum sigaramın dumanında,* *Elimdeki kadehlerle, sararmış fotoğraflarınla.* *Anılar dizildi acı dolu yüreğime,* *Baktığım resimdeki gülüşler toprağa gömülmüş artık.* *Geçmiş günleri düşündükçe derin sancılarla,* *Sana olan özlemime sevgi damlaları sunuyorum,* *Şimdi rahat uyu toprağında, her gün gözyaşımla suluyorum.* *Bulamam bir sen daha, ağlamayacağım söz verdim.* *Hiç değişme demiştin, bıraktığın gibiyim merak etme,* *Sana dair her şey içimde saklı, unutulmadın.* *Senin için sevgi damlaları sunuyorum sadece,* *Toprağına bıraktığım bir demet karanfilde hisset.* *Gökyüzündeki yıldızlar getirir seni bana,* *Ve ben yeryüzünden sevgi damlaları sunuyorum sana..* alıntı Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2007 Bu YaralaR BereleR SanadıR BileleR AşığıM GöreleR ŞahidiM Gökkubbe .. Benden önce söylenmiş sözlerin haklılığına Kizdığım oldu zamanında ama inandığımda Ömrümde her şarki başka bi kapi açti Bu sarkinin ardinda sen Bu kapinin ardindaysa benden önce söylenmiş sözler vardi Haklıydın ne söylesen haklıydın kabul ediyorum ... Kızmıştım aslında haketmediğimi düşünmüştüm ama sen bana az bile söyledin .. Evet her şarkı ayrı bir rüzgar gibi savurdu aşktan aşka .. Artık istemiyorum başka bir şarkı benim şarkımda ezgim de melodim de sen ol ... Çok zor günler geçirdim vaktiyle Alemde savaşlar çirpinişlar nihayetinde Asik olmak kismetmis yar, sana.. Asik olmak kismetmis yar.. Çok zor günler geçirdim ...Ne gecemi ne gündüzümü gördüm dünyamda ..Kapattılar sandım beni zindana ... Ama SeN ... Sana aşık olmak kısmetmiş.... Seçtiğimiz hayatlar mi bunlar? seçtiklerimiz mi ? Bunca yokluk, bunca kiriklik, bunca aci Seçtiklerimiz evet ! Hayat bu sevgilim çoktan seçmeli Senin askinsa bi dönem ödevi İster miydim ben böle olmayı ? Aylarca gözümden yaşı dindirmemeyi .. Bunca acıyı .. dargınlğı .. kırgınlığı yaşamayı .. İstemezdim ama kabul ediyorum BeN seçtim .. Hayat işte herşeyi yaşamak gerekir ..Ben yaşıyacaklarımı yaşadım .. Dargınlığı .. kırgınlığı .. acıyı .. kötü olan herşeyi öğrendim .. Şimdi SeNdeyiM ..Son durağım ol istiyorum .. Senden başka bir yere gitmiyeyim .. Bir gece cikip gelsen olmezsin yar Ölümlerden ölüm beğen gelmezsen yar Bir aksam çikip gelsen ölmezsin yar Ölümlerden ölüm beğen öleceğim yar Bir gece çalsan kapımı .. Kaybolsam kollarının sıcaklığında .. Ayrılmamacasına kenetlensek birbirimize ... Hani bir gece çıkıp gelsen ?!... Hangi hata affedilmemiş ki bu dünya da ... Bir şans versen ölmezsin ya..hani diyorum bir gece çıkıp gelsen ?!... Bir şarkı tuttum sevgilim bir kapı açtım ikimize İkimiz çokmuşuz meğer bu resme Kapatmadan bu kapıyı yinede Bu yaralar bereler sanadır bileler ... Ben sildim geçmişi .. Bugün Sendeysem yeni bir sayfaya tarih atmışım demektir.. -Geçmişim yok- BeN mutluluğun fotoğrafında ikimizi istiyorum aynı kareye sarmaş dolaş .. Sen istemesen de .. Hani bir şans diyorum ?!.. Her aşk bir kere affedilmez mi ?..Ben sana geldim ..Kapatma kapını ... Bu yaralar bereler sanadir bileler Göreler askimi Sahidim gök kubbe Asigim bekletme Bu pişmanlığım sana yaptıklarıma ...Büyük bir aşkı mahvedişime ... Ama geldim ... Affetsen ?... Gitmek kolaydır da ...Gidipde dönmek yürek ister bilirsin .. Ben onca yaptıklarımdan sonra gururumu hiçe sayıp döndüysem affedilebilirm ... Gerçekten sevmesem dönmezdim .. Kapına geldim .. -Bekletme- Çok canım yanıyordu gördüklerimden ve göreceklerimden Benim kanayan dizlerim yoktu hayatta bi tek Benim de kanattıklarım vardı elbet Ezdigim kumlar ve geçtigim yollar hala gölgeni taşıyorlar Hani demiştim ya en başında Ne ayrılıklar ne aşklar ne başlangıçlar diye Yani demem o ki çok zor günler geçirdim vaktiyle Zor günler geçirdim .. Çocukluğumun verdiği bir güven vardı kendime .. bilmiyordum yaptığımın bu kadar kötü bişi olduğunu ... Benim kanattıklarım var /Benim kanattıklarım şimdi beni kanatıyor/..Oysa ben ne zor günler geçirdim yaptıklarımın bedelini fazlasıyla ödedim ..Ne aşk lar ne ayrılıklar geldi geçti bu hayatımda .. En çok sen kanattın beni / sana yaptıklarım/ Çok zor günler geçirdim vakiyle kalbimde Firari endiseler nihayetinde Asik olmak çok zormus yar sana Asik olmak çok zormus yar Çok zor günler geçirdim ..Ayrılıklar ..Aşk lar ..Pişmanlıklar..Nefretler ..Toz gibi uçuştu havada ... Bana en çok acı veren ise -Pişmanlığım- oldu ..Aşık olmak zormuş sana ..Seni herkes taşıyamazmış..Ben kendime bakmadan girdim bu sevdaya...Sana aşık olmak çok zormuş.../Beni Affet/ Bir gece çikip gelsen ölmezsin yar Ölümlerden ölüm begen gelmezsen yar Ölecegim yar Bu şarkı sadece benimdi sevgilim Ve ben büyük bahçeler istemiştim ikimize Yazmışsın ya 'onu sevebilecegimi düşünmüştüm' diye İşte o günden beri belkide bu yüzden sadece Bu yaralar bereler sanaydı aşkı bileler Göreler aşkımı şahidim gök kubbe Eğer ortada gerçek bir aşk varsa gurur unutulur .. Ben sevgime inandım sana geldim /gururumu unuttum/.. Bir gece çıkıp gelsen ?!..Sarılsak yağmur altında ayrılmamacasına..Isıtsan beni sıcaklığınla ... Hiç ayrılmasak ... Bir gece çıkıp gelsen ?!.. Bu yaralar bereler sanadır bileler.. Göreler aşkımı Şahidim gökkubbe.. Aşığım bekletme... Açtığım yaraların ilacı olmaya geldim .. Yaptığım hataları affettirmeye geldim .. Sana sevgimi göstermeye geldim ... Aşığım sana bekletme .. Eğer sen inanmazsan sevgime şahidim gökkubbe... iclal aydın servet kocakaya Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2007 Merdiven . Agir agir çikacaksin bu merdivenlerden Eteklerinde günes rengi bir yigin yaprak Ve bir zaman bakacaksin semaya aglayarak Sular sarardi yüzün perde perde solmakta Kizil havalari seyret ki aksam olmakta Egilmis arza kanar muttasil kanar güller Durur alev gibi dallarda kanli bülbüller Sular mi yandi neden tunca benziyor mermer Bu bir lisan-i hafidir ki ruha dolmakta Kizil havalari seyret ki aksam olmakta . Ahmet Hasim Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2007 . O'nun Hikayesi . Ugras… Mutluluksa hedefin tedavülden kalkti sihirli lambalar bilesin. Zorluyor kendini fakat açilmiyor baklalar kapisindan sürgülü fallarda… Arkadas! ... Ihanetse adresin yola çik kime sorsan gösterir sehrimde hem kâsiflik mi kaldi Istanbul’da? … Bugün, Soguk alginligindan degil alinganligindan tikanmis bir saray burnunun ihtisaminda yürüyor önümden bir adam kadiniysa arkada... Belli ki sevisirken bile hiç gelemediler yan yana! ... 21/01/2007 Sarayburnu As. AZRA . Asima Azra Alıntı
Φ delifırtına Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2007 EN İÇİMDEKİ ÜRKEK ÇOÇUK günaydın günle gelen güneşle gitmeyen bahar günaydın çiçeklerin nazlısı sensizliği tüketmek isterim avuçlarımda kelimeler sonsuzluğu verir bir hayat ışığı ellerinden kulaklarımda Ay hikayeleri en içimdeki ürkek çocuk dalgalarından korkup uyumaya gidiyor düşlerime savaşamaz ki yüreği sevgiden öteyi bilmez kumrular ellerim uslu bir çocuksun sen hiç olmadığın kadar sen günebakan ben yere düş gezgini bir yürek alnımda kırışıklıklar düşlerden korkuyor musun ya da gerçeklerimden gel tut ellerimden ne servetinde gözüm dünyanın ne koparılmış bir çiçek düşümde eridim tükendim de bir yürek bekliyorum gözlerine giden yolculuklarda (Alıntı) Alıntı
Φ delifırtına Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2007 BAZEN AYRILIKLAR KADAR AYRINTILARDA İNCİTİR ... kendim tek kimsem özledin mi beni ? büyüdüm de geldim bu kez büyüdüm de geldim ve incindim hayli... ve sonra ben durdum işte öyle anide... günün alışkın saatleri ve insan çöllerinin umutsuz kalabalıkları arasındayken öyle aniden birden durdum işte durdum bir sebepten... durdum... öylece, kıpırdayamadan kendimden sanki birşey gelmiş gibi aklıma birden ve küsmüşüm gibi bir şeylere durdum işte…durdum olduğum yerde ve aniden ve sustum ardından vazgeçtim, her şeyden... durdum belki bir daha denesem belki kendime bir şans daha versem kim bilir olurdu belki bu kez ve belki bir kez olsun anlardı hayat dilimden ama fark ettim ki küsmüş kalbim fısıldayınca anladım durdum bende üzgün tutup kendi elimden tenhalarıma saklandım... durdum.. kimsem benim bak bir kere daha kimsesizliklerimde ben yine sana kalanım... (Alıntı) Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2007 Arzuhal . ''Sevda Sözleri'' büyütmüyorum Cemal Süreya gibi sevda gömütlüklerinde basina buyruk bi basima yollardayim Tomris'i beklerken Turgut Uyar ''Büyük Saat'' in altinda Edip ''kurbagalara bakmaktan'' geliyormus Yakup'la Metin Eloglu yarenlik ediyor Üsküdar'lamadan asagiya kopuklarla Attila Ilhan'in semerlanti dönerken ''bela Çiçegi'' için seferden Ercüment Uçari ''Kirmizi Balon Sislemis'' binip rüzgara taksi hiziyla raki almaya gitmis Beykoz'a ah simdi ben Pegasusla oturmusumda gökyüzünde düsünüyorum bunlari hepinizde göçüp gittiniz öte yana hele bir oturmalik yer açinda ben de geleyim yaniniza . Mustafa Suphi . Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2007 Ne kalemler kırdım sevda mahkemesinde. Aşkım sana, ben aşkıma tutsak... Geceyi sabaha çok bağladım, yokluğunun belasında. Kaç günler kan ağladım sensizliğin tenhasında. Ateş oldun yaktın, yıktın her bir yanımı. Sevdan yüreğime yasak, yüreğim sana, ben yüreğime tutsak... Toprağında filizlenirken her bir fidan tohumu, meğer gidiyorum derken almışsın varımı yoğumu. Kurşunlara getirdin, beni bende bitirdin. Aşkın bedenime yasak. Bedenim sana, ben bedenime tutsak... Maziye gömülürken geçen her yaprak, sen günden güne büyüdün içimde. Ne vefasızlığın acıtır içimi, ne hayırsızlığın. Nefesini duyayım yeter. Nefesin bana yasak. Nefesim sana, ben nefesime tutsak... Hangi hasret tutar yokluğunun yerini. Hangi silahtan çıkar gidişin gibi mermi. Hangi intihara sarılır şimdi ellerim. Aşkın ellerime yasak. Ellerim sana, ben ellerime tutsak... Kırdın gittin giderken sevda denen dalımı. Meğer yıllarla besledim büyüttüm ben onu. Kim derdi ki bizim aşkımızın böyle olacak sonu. Gözlerim yollarda. Sen gözlerime yasak. Gözlerim sana, ben gözlerime tutsak... Bedenim titrerken sevişirken seninle, şimdi bedenin bana yasak. Bedenim sana, ben bedenime tutsak... Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2007 bir zamanlar aşk sözcükleri dökülen o dudaklar şimdi lal olmuş suskun sessiz aslında konuşkan sürekli bişeyler anlatan ama bizden sevgimizden aşkımızdan başka çok şeyi anlatan kelimelerde bi biz yokuz günün nasıl geçti? nasılsın? bu böylemi olacaktı? içime sakladım herşeyi seni.. aşkımı.. sevgimi.. senin gibi davranıyorum oyunu senin gibi senin kurallarına göre oynuyorum ama biliyormusun birgün ellerinden kuş olup uçucam gittiğimi hiç anlamayacaksın birgün sevgime acıktığında biliyorum ki o gün sevgi orucuna başlamış olacaksin öyle ki asla bir lokmasını tadamıyacağın bir sevginin hayali yaşatıcak seni bu yüzden gereksiz kelimeler kullanma en iyisi her zamanki gibi sus sen sus ki kendi kelimelerin seni vurmasın!!! alıntı Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2007 Affet Yoksayamadım Seni... Gecenin kokusu sinerken üzerime Beyin kıvrımlarında dansetmekte kelimeler. Anlamsızlık yapışmışken ömrümün sayılı kalan zamanına, Tüm ihtişamınla geldin sensiz kıyılarıma. İmkansızlığını soyundukça sevdanı giydirdin üzerime. Ben sana aktıkça sen doldun.. Sen benimle doldukça taştın.. Taştıkça sardın, sardıkça yaktın. Ayazda iki yürek Yangınlar ortasında Küllerin içinde Dansederdi bir zamanlar Hangi zamanlar.. Ne zaman..var mıydı öyle bir zaman… Yoktu senden öncesi yaşanmışlıklardan arta kalan. Yaşanmamış ne varsa sana dair Akreple yelkovanın takılı kalmış ucunda... 'Sensizliğim.. Kalın bir örtü gibiydi yüreğimin üzerini örten..' Seninle bu kadar doluyken Her yanım seninle çevriliyken Ne yöne dönsem sana "sobe"lenirken, Görünmez ellerin hala yüreğimi sıkarken..... De bana sevgili, Yok sayabilir miyim seni? De bana… Yok sayabilir miyim yaşanmış bir sevdanın küllerini eşelendiğimi? Yok sayabilir miyim sana olan sevgimi? Peki ya, yok sayabilir miyim sendeki yüreğimi? Sen gitsen de benden, *Ben yine söküp getiririm seni yaşadığın şehrin kalbinden.. * Sen öldüm desen de O aşifte şehrin rahminden sezeryanla alırım seni. Ben bu kadar senken.. Sen bu kadar benken.. Bizken.. *Yok say beni diyemezsin, İsteyemezsin bunu benden...* Ama… gittin benden.. Gitmemi istedin senden.. Korktun belki de aşktan Hiç yaşamadığın bu tılsımlı duygudan.. Affet, yok sayamadım seni sevgili.. Ben seni yok sayamadım.. Zamanın durduğu bu noktada susuyorum. Kanayan ruhumun tüm kırılmışlığıyla Hiç yapmadığım bir şeyi yapıyorum Ve ilk kez yüreğine fısıldıyorum: "Yok sayabilirsin artık beni" Yenilgiyi yakıştıramadım kendime, tıpkı gidişleri yakıştıramadığım gibi.. Ama bana çok yakıştığını düşünmüş ki hayat, iğneledi üstüme hayal kırıklığını ve terkedişleri.. ...Acaba bir gün...Bir gün hayat eğilip de öper mi beni de alnımdan... alıntı Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2007 SONSUZ HUZUR Sana mutluluk vaadetmiyorum ki ben Bir ömür savaşmalısın benimle. Bir lokma da olsa, ortağı olmalısın aşımın Teselli vermelisin, en zayıf anımda. Sevgi tutmalı bizi ayakta o sevgi için yaşamalıyız. Dik olmalı başın, yalnız omuzlarımda ağlamalısın. "Yalnız beni sev" demiyorum, yalnız benim olmalısın! Seni, Seni sen yapan kişiliğin sevdirdi bana Hayalimden gitmeyen yüzünde değilim. Sana dokunmak değil, seni hissetmek istiyorum, Seninle ağlamak, seninle gülmek derdim. Sana mutluluk vaadetmiyorum ki ben, İkimiz için sonsuz bir huzur istiyorum. Hasan Ercan ABASLI Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2007 "Şimdi buradayım biraz önce yoktum" hiç bir şey yok Önce, oldu: kıpırdandı belirsiz - bir şiddetli boşluktan tatlı bir özleme doğru. Belirsiz. Sonra, oluştu: devindi kesik kesik sabırsız - bir sevinçli duyumdan ılık bir beklentiye doğru. Kesik kesik sabırsız. Derken, doldu: yayıldı güçlü güçlü kocaman aldırmasız - bir gerilimli doygunluktan dingin bir sancıya doğru. Güçlü güçlü kocaman aldırmasız. Şimdi, doğdu: patladı çığlık çığlığa nefessiz yırta yırta acımasız - bir tatlı özlemden şiddetli bir boşluğa doğru. Çığlık çığlığa nefessiz yırta yırta acımasız. Şimdi burada: biraz önce yoktu. Oruç Aruoba Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2007 Tanrı seslenmiş olamaz Kuşlar gelmiş olamaz Ben olmuş olamam Bu çok fazla. Neden Tanrı neden kuşlar neden ben Hep Tanrı hep kuşlar hep ben Uçmaklara uçanlara uçuşa Bu çok fazla. Kana kan dişlere diş saç saça başa baş Tozutmadan ağdalandırarak Bu çok fazla. Herk edilmişliğin de tebessüme yer açan bir fasıla verdiğini biliriz Bu çok fazla. Edip Cansever Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2007 Kırda metalsi bir uçurum kalınlığında Hiçkimselerin geçmediği sesi Orda burda yaşlı ışınlar. Ötede az Bir korkuluk; ölümün kırçıl çiçeği Saklı bir seyircini resim kalışındaki leke Her evin bahçesinde bir lamba yanıyor sanki. Gündüzler kimi yerde gecedir artık Bakışım kumdan şimdi Önce yaşlı ışınlar, sonra sonra karanlık Avuçlarımı yüzüme kapatıyorum Ben kapatır kapatmaz Evet, biliyorum, iki kere karanlık. Edip Cansever Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 11 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 11 Kasım , 2007 Mermer adasina veda . Ayrilsam mi kavussam mi sasirdim bu iskelede. Kararsizligin ortasinda ihbar ediyorum bellegimi. Tekrar ediyorum insanligimi habire. Bir anda binip gemilere uzak denizlerdeki mezarima gidiyorum. Bir anda vuruyorum rihtima (Beyazlar giyindim; ipegin ardinda kirmizi patlamis bir günes akiyor etlerimden) . Kisin anilari ve bu denizin dalgalari sakli saçlarimin uzayisinda. Söyle bana, yasatmaya yazgili misin bu adayi; beslemeye beyaz evleri ve bir beton yengece benzeyen rihtimi... yitirilislerinle... Ah, yitiriyorsun beni. Tutamiyorum mermerin güvenliginde. Yitiriyorum seni. Kalbim bir ada olmaz miydi sana? Gecikmis zaman aksami telasla kaldiriyor sulardan. Hizli yunuslardan son bir tören. Atiyorum kendimi gecenin kaplanina. Parçalanisima duyuyorum, bir türlü evcillestiremedigim sevdam seriyor etlerimi kayalar üstüne... Ben bu kiyida uyuyan kaplanim, üzdük sizi; artik elveda! . Adnan Özer . . Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.