Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

tut ki bir yalnızım ben

tut da kurtulayım bu soğuk bahçeden

hızla geçti günün arzuları

hızla geçti gecenin dinmeyen anıları

sabır taşını ikiye böldüm

geçtim binbir acıdan umuttan

 

 

ayışığına muhtacız dedim dinlemediniz

duaya muhtacız selâma muhtacız

muhtacız bahara bahar sabahına

 

 

tut ki bir yalnızım ben

esintine muhtacım ey ulu rüzgâr

bana bir sır gerek şafak vaktinden

hatırama başdönmesi

 

 

hüznün anlayışını isterim

ey hüzün anlayışını isterim

badısabanın sabahla dostluğunu

badısabanın sabahla savaşını isterim

ey badısaba ekmeğini aşını isterim

 

 

isterim hızla geçen arzuyu

bu dansın çağrısı beni bulur beni arar

 

 

*Ebubekir Eroğlu*

  • Cevaplar 1b
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Aklıma geldiğin gecelerin sabahında

**Mavi yastığımın gözyaşlarımla ıslandığını

Senden saklayacak değilim

*

*toz kaçtı masalına inanmadıklarını biliyorum

Gözlerimin buğusunu soranların

Oysa ben gecenin karanlığında

Dizlerimi koynuma çekerek hep sana ağlar

Lanet olası gecenin sabaha bağlandığı grilikle

Her başlayan güne gözlerim yaşlı uyanırdım……..

Senden saklayacak değilim!..

 

 

Sana söylemeye cesaret edemediğim duygularımı

Sığdırdığım kağıtları her katlayışta

Senin kalp atışlarına benzer sesler duyardım….

Birgün yaşattığın sevgili acıyla kalbimin duracağından korkup

Sensiz ölmeyi düşünürken burkulduğumu,

Senden saklayacak değilim.

 

 

Artık gitmiyorum papatya tarlalarına

Gelen sonbaharla beraber bir hüzün biriktiyor yüreğim

Düşen her yaprağın ilkbahara inancımı azalttığını

Gözlerime yalancı bir umut bıraktığını

Senden saklayacak değilim…

 

 

Okuduğum kitabı bir kenara atıp

Bir umut uyurum diye uzandığım gecelerde

Yüreğimin tam üstünde ki seni

Aslında uyumaktan çok , uyutmayı istediğimi

Senden saklayacak değilim.

 

 

Kirpiklerimdeki özlemin gözyaşları

Sırf sen incinmeyesin diye bugün dek söylemedim

Bir bir çözerdin harflerimi, yanına gelemezdim

Seversem ölecek gibiydim

Kelimeleri can yerinden ilikleyip sineye çektiğimi, artık

Senden saklayacak değilim…

 

 

Aramadığın sormadığın günlerde

Yüreğimi garip bir telaş, tarifsiz bir sızı alırdı

Sensiz yattığım gecelerde

Sana sarılıp uyuduğumu

Senden saklayacak değilim..*

 

 

alıntı

Gönderi tarihi:
Hayat Nedir Anne?*

benim hiç sapanım olmadı anne,

ne kuşları vurdum,

ne de kimsenin camını kırdım...

çok uslu bir çocuk değildim ama,

seni hiç kırmadim, hep boynumu kırdım.

ben hayatım boyunca

bir tek kendimi vurdum! ..

suskun görünsem de,

fırtınalı ve mağrurdum anne.

bir mızrak gibi,

aynada hep dik durdum anne! ..

ben sana hiç bir gün laf getirmedim,

leke sürmedim.

ama göğsümü çok hırpaladım,

kalbimi çok yordum...

ben hayatım boyunca, en çok kendimi sordum! ...

benim hiç sevgilim olmadı anne,

ne bir yuva kurdum,

ne bir gün şansım güldü...

öpemeden bir bebeğin gidişini,

tükendi gitti çağım...

kimi yürekten sevdiysem,

yüreğini başkasına böldü...

bir muhabbet kuşum vardı,

o da yalnızlıktan öldü...

sen beni göğsünde

hep acılarla mı soğurdun anne?

yoksa evlat diye,

koca bir taş mı doğurdun anne?

eziyet degilim, zahmet değilim,

musibet hiç değilim;

bir senin mi balına sinek kondu, söylesene!

doğurdun da beni,

ne ile yoğurdun anne?

benim hiç hayalim olmadı anne...

ne seni rahat ettirdim,

ne kendim ettim rahat...

BİR MUTLULUK FOTOĞRAFI BİLE ÇEKTİRMEDİ BU HAYAT!

kaybolmuş bir anahtar kadar

sahipsizim anne...

ne omuzumda bir dost eli,

ne saçımda bir şefkat...

say ki yollardan akan,

şu faydasız çamurdum anne...

say ki ıslanmaktım, üşümektim,

say ki yağmurdum anne!

bunca yıldır gözyaşlarını,

hangi denizlere sakladın?

oy ben öleyim,

SEN BENİ NE DİYE DOĞURDUN ANNE? ? ?

*

Yusuf Hayaloğlu*

--

 

bu adamı sevmem ama şiir güzelmiş.. :clover:

Gönderi tarihi:

Gözyaşı Üzerine

 

Bir damla gözyaşına sığar

Anlatmak istediklerinin tümü

Bir damla gözyaşı

İçinde taşır

Mutluluğu

Hüznü

Hayat bu kadar basit ve güzel

Bu kadar anlamlı

Ve bir o kadar da içinden çıkılmaz çelişkiler yumağı

 

Nasıl anlatabilirsin ki bir damla gözyaşının söylediklerini

Bir cümle içinde

 

Bir damla gözyaşı

Güneş vurduğunda gökkuşağı

Bir damla gözyaşı

Gülümserken çiçek bahçesi

Bir damla gözyaşı

Gizler mi yürekteki ateşi

 

Seni canımla taşıyorum

Billur bir yürek içinde

Dokunsan kırılacak

Dokunmasan vurulacak gözlerine

Ağlama

Dokunuyor gözyaşların yaralarıma

Kanatma

Kabuk bağlamadan

Acıtma bir yerlerimi

 

Bir damla gözyaşı

İlacım olmaz

 

İlacım

Kokunu koklamak

Sabaha kadar

Kan ter içinde

Ateşim düşer

 

 

Oğuzkan Bölükbaşı

Gönderi tarihi:

KENDİSİNİ UNUTMUŞ

 

 

Bütün aşkların kitabı elinde

Sevilmemiş yinlerin balosuna gitti.

Öylesine kalabalıktı ki,

Sevdiğini anlamadı.

Bütün kapıların anahtarı elinde

Öpülmemiş dudakların balosuna gitti.

Öyle aydınlıktı ki,

Öptüğünü anlamadı.

Işıklarla örtünmüştü çıplaklık,

Renklere uzandı susamış,

Beyazlıklar arasında kayboldu bakışları.

Gözleri yaşamıyordu artık.

Şekilleri çağırmaya gitti, kandıracak.

Elleri aranıyor tutamıyordu.

Elleri, elleriydi kurtaracak,

Artık yaşamıyordu.

 

Bir yanda gelen o dinmeyen aydınlık,

Aldıkça alan.

Bir yanda giden bir noktaydı karanlık,

Ellerinde başlayan, gözlerinde biten.

Bağırdı, kan gibi aktı sesi,

Aşamadı dişinin duvarından.

Elinde bütün aşkların kitabı,

Anlatıyordu aldanan aydınlıklarından.

Elinde bütün kapıların anahtarı,

Ve unutulmuş bir duvarda, kendi kapısı...

Varamadı.

Ora öyle karanlıktı ki.

Öldüğünü anlamadı.

 

 

Özdemir ASAF

Gönderi tarihi:
Gözyaşı Üzerine

 

Seni canımla taşıyorum

Billur bir yürek içinde

Dokunsan kırılacak

Dokunmasan vurulacak gözlerine

Ağlama

Dokunuyor gözyaşların yaralarıma

Kanatma

Kabuk bağlamadan

Acıtma bir yerlerimi

 

Oğuzkan Bölükbaşı

 

:clover:

 

güzel anlar biriktirdim senden,

dudağıma solgun gülücükler getiren.

özenle sakladım belleğimde,

bir yığın oldu daha şimdiden.

nasıl olsa bir sonu olacaktı bu aşkın.

bir gün apansız gerçekleşiveren..

ve olduda yar..

Gönderi tarihi:

Bir yağmur damlasıydım, yüreğine düştüm.

Beni de götür yanında, fark etmez nereye döküldüğün...

 

Ya "Hikayedendir" yaşadıklarımız,

yaşadıklarınız...

ya da

"MaSaLdan" dır herşey...

 

 

Sana bir yürek yollasam bin parçaya ayrılmış,

Birini sevmeye gücün yeter mi?

 

:clover:

Gönderi tarihi:

sevgili erdal çok güzel bir şiir teşekkürler :clover:

 

 

biliyorum imkansızdın.

sana yetmek mümkün değil.

denedim şansımı

sınırların yoktu senin

eline değdiğim dokunup sevdiğim

sadece resmindi sen değildin

sınırların yoktu senin

kanatlarım yoktu benim

sana yetmek mümkün değil

denedim şansımı

imkansızım sana emanet ümitlerim

sen ne olur üzülme benim için

ben dururum ayakta yine

biraz keder,biraz pişmanlık

birazda hasret içimde.

 

umarım sözleri yanlış hatırlamıyorumdur.. :)

Gönderi tarihi:
seni hiç kırmadim, hep boynumu kırdım.

ben hayatım boyunca

bir tek kendimi vurdum! ..

 

 

suskun görünsem de,

fırtınalı ve mağrurdum anne.

bir mızrak gibi,

aynada hep dik durdum anne! ..

ben sana hiç bir gün laf getirmedim,

leke sürmedim.

ama göğsümü çok hırpaladım,

kalbimi çok yordum...

ben hayatım boyunca, en çok kendimi sordum! ...

 

 

-_-

Gönderi tarihi:

ne vakit bir yaşamak düşünsem

bu kurtlar sofrasında belki zor

ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden

ne vakit bir yaşamak düşünsem

sus deyip adınla başlıyorum.

içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin

hayır başka türlü olmayacak

ben sana mecburum bilemezsin

 

 

kelimelerin gücü :gul:

Gönderi tarihi:

*Aşk denen efsunlu hâli başlatan gözse; onu görünür kılan, yaşatan, büyüten

de sözdür. Söz hem örter aşkı hem gösterir.

Aşk dile gelmek ister, söylenmek ister. Platon tam olarak ne demek

istemiştir bilmiyorum ama platonik aşktan anlaşılan 'sevdiğini söylememek'se

buna itirazım var benim. Yeryüzünde söylenmemiş, sevgilin ve dahi hiç

kimsenin haberi olmamış bir aşk var mıdır? Yahut ona aşk denir mi?

 

 

Aşk, bir çift göz, zifir saçlar, içli bir bakış mıdır? Yahut güzel pembe

memeler, dolgun kalçalar, ince bel midir? İnsan bunlar için mi âşık olur?

Size bir sır vereyim mi? İnsan konuşabileceği birine âşık olur. Aşk fena

hâlde konuşma arzusudur. Sevgililer durmaksızın konuşmak, isterler.

Heyecanla, coşkuyla, gözlerini yıldız yapıp nehir gibi, ırmak gibi

konuşurlar, anlatırlar.

Konuşacak bir şey kalmadığında, aşk biter!

 

 

Eğer sevgililerin konuşacak bir şeyleri yoksa ortada aşk da yoktur.

 

 

Yalnızlığı gidermek değil midir bir yerde aşk dedikleri şey? Herkes bir

başına olmayı ister çoğu zaman ama kapıyı anahtarla açmak koyar herkese.

Konuşacak birini arar.

 

 

O bazı başlangıçlarda olan susup bir şey diyememe donakalma durumu da

gelecekteki nice konuşmalar için bir 'es'tir sanki.

 

 

Söylenmeyen şey unutulur. Üç beş yaşlarında yaptığınız yaramazlıkları

anneniz, babanız, halanız, dedeniz o kadar çok anlatmıştır ki aklınıza

kazınmıştır artık, yetmiş yaşına da gelseniz unutmazsınız. Oysa kimseye

-kendinize bile- anlatmadğınız çok değil birkaç önceki bir olayı

belleğinizin anımsaması çok zor olacaktır. Aşk, söylenmezse yalan olur,

söner alevi.

 

 

Almodovar'ın çok güzel bir filmi var: Konuş Onunla. Benim söyleyip isteyip

de beceremediğimi sinemanın eşsiz diliyle anlatır o filmde usta yönetmen.

 

 

Söz yoksa, kelimeler yoksa aşkdan söz edemezsiniz.

 

 

Aşkla olmadı mı evren, kelimelerle yaratmadı mı herşeyi Tanrı? "Kûn" demedi

mi? Adem'e en başta sözcükler öğretilmedi mi?

Aşk kelimelerle yaşar, kelimelerle doğar, kelimelerdir aşk.. *

 

 

alıntı

Gönderi tarihi:

GüLLerde AgLar..

 

 

*

 

 

İçimdeki güllerin boynu bükük

*

*Bir zaman kalakalıyorum öylece *

*Saatlerce bakıyorum *

*Boş duvarların belli belirsiz yerlerine *

*Bir şeyler düşünüyor gibiyim *

*Buğulu gözlerle *

*Oysa beynim boş, fikirsiz düşüncelerle *

*Herkes bir şeye üzüldüğümü biliyor gibi *

*Oysa bir isim koyamıyorum acıma *

*Ne beni biranda, apansız yıkan *

*Nelerden sonra anlıyorum gittiğini *

*İçimdeki güller ağlar ben ağlarım *

*Şimdi anlıyor gibiyim *

*Biranda iradesiz oluşumu *

*Yıkılışımı dertlerimi *

*Meğer ne çok sevmiş *

*Bu deli gönül seni *

*Oysa ardına bakmadan, gidenlerden *

*değil miydik *

*Ölenleri gözümüzden, yaş akmadan *

*gömenlerden değil miydik *

*Biranda iki duygu taşıyamaz *

*yürekler derdim *

*Bir yanda ölümüne sevgi, *

*bir türlü kopmayış *

*Şimdi sende yaşıyorum *

*ve galiba seni şimdi anlıyorum.*

 

 

alıntı

Gönderi tarihi:

Hiç beklentisiz sevdiniz mi?

Yani "Bugün telefon etmedi" demeden, "Şu an nerede acaba?" diye kendi

kendinizi yemeden, "Yaş günümü hatırlayacak mı acaba?" diye bir beklenti

içine girmeden... Sevdiniz mi hiç? Onun, size ait bir mal olmadığını kabul

edip , onu özgür yaşamı ile sevmeyi denediniz mi?

 

 

Yanındaki erkek arkadaşına aldırmamayı öğrenip ama aldırmıyormuş gibi

yapmadan, gerçekten aldırmadan, "Bitecekse biter , bunu ben değiştiremem,

beni sevmeyi bırakmasını değiştiremeyeceğim gibi" diye düşünüp. Onu yersiz

kıskançlıklara boğmaktan ve kendinizi yıpratmaktan vazgeçebildiniz mi hiç?

Hiç beklemeden çalan bir kapıda, onu karşınız da görmek ne güzeldir bilir

misiniz?

 

 

Beklemediğiniz bir anda hediye almak en sevdiğinizden... Ve beklemeden gelen

bir "seni seviyorum" mesajının tadına varabildiniz mi hiç? Siz istediğiniz

için değil, o istiyor diye yapıldı mı tüm bunlar? Ve beklentisiz sevmenin

tadına bakabildiniz mi hiç? "Bugün beni hatırlamadı" yerine "Hiç

beklemiyordum, senin geleceğini" diyebilmek ne güzeldir oysa... Onu

boğmadan, kendinizi boğmadan sevebilmek ne güzeldir... Sahiplenme

duygusundan uzak, sevmenin, sevilmenin tadına varabildiniz mi hiç?

Yapılmamış davranışlar, söylenmemiş sevgi sözcükleri ile kendi kendinizi aşk

çıkmazında kaybedeceğinize, Hiç beklenmeyen bir demet çiçekle mutlu oldunuz

mu?

 

 

Beklentisiz sevin... Ben, beklentisiz seviyorum... "Niye aranmadım" diye

düşünüp kendini kendinizi yiyeceğinize, hiç beklenmedik bir "Seni özledim"

mesajı ile aşkı yakalayın.. Beklentisiz sevin... Ben, beklentisiz

seviyorum... O, sizin sevgiliniz oldu için değil. Ona tapulu malınız gibi,

çantanız, arabanız gibi davranma hakkınız olduğunu düşünmeden. Onu

sevdiğiniz, onun da sizi sevdiği için sevin... Sevgiye karışan "beklenti"

denen illeti hemen silin aşkın ak sayfalarından... Göreceksiniz ki, o zaman

aşk, başka bir güzel... Göreceksiniz ki, o zaman sevgili, daha bir

romantik... Göreceksiniz ki, o zaman sevmek ve sevilmenin damaklarda

bıraktığı tat, yıllanmış şarap gibi, beklenti zehrine karışmadan bir başka

döndürüyor insanın başını..

 

 

Ben, beklentisiz seviyorum... Onun nerede olduğunu merak etmiyorum... "Beni

bugün neden aramadı" diye geçirmiyorum içimden, aramadığı zamanlarda...

Geleceğe dair hayallerim de yok zaten... Ben, sevgiyi yaşıyorum... Onun

yanımda olduğu anlar o kadar değerli, o kadar kıymetli ki... Gerçekleşmemiş

ve gerçekleşmeyecek beklentilerle mahvetmiyoruz o anları... Beklentisiz

seviyoruz... Sevdiğimiz için seviyoruz... Hayalsiz, geleceksiz,

beklentisiz... Anlık seviyoruz... Deneyin... Beklentisiz, sevmeyi deneyin

bir gün... Beklentilerle boğduğunuz aşklarınıza acıyacaksınız...

 

 

alıntı

Gönderi tarihi:

Sokaktan eve üç kilometre yol,

Soğuk bir kıştı, üşüyordu heryerim,

Soğuğa aldırmayan sadece ellerimdi,

Parmaklarım buz tutmuş olsa bile aldırmıyordu soğuğa.

 

 

Kocaman bir kıştı, sokaktaydım,

Eve hayli yol vardı, üşüyordum,

Ellerimde olmasa donacaktım,

Ocaktı, kar gittikçe büyüyordu,

Saçlarımda kardan bir şapka vardı.

 

 

İnsanlar büyük bir uğraş içindeydi,

Çoluk çocuk üşümesin diye,

Akın etmişlerdi köyün merkezine,

Yakacak odun, kömür,

Herkes ne koparsa kardı satıcılardan,

Efendisi olmuştu kar köyün,

Bembeyaz bir efendi...

Sarmıştı tüm asiliğiyle dörtbir yanı.

 

 

Ocaktı, bir adam tren istasyonunda,

Evsiz barksız bir adam,

İki büklüm bir bankta,

Onun heryeri üşüyordu,

Elleri bile...

Titriyordu, ama banamısın demiyordu,

Yaşıyordu, donmadan, içinde bir ateş yanıyor gibi...

Saç, sakal eşit uzunlukta,

Yağan karları üzerinden atıp,

Tekrar iki büklüm, titreye titreye,

İçinde yanan ateş onu koruyordu.

 

 

Ocaktı, eve az kalmıştı,

Saçlarımda kardan bir şapka,

Titriyordum, ellerim yine aynı,

Çocuklar evlerin camlarından,

Minik gözleriyle beni süzüyorlardı,

Bembeyaz bir serüven eve az kalmıştı.

 

 

Bir bank görmüştüm yolumun üstünde,

Tren istasyonundaki adam gelmişti aklıma,

Birazda yorgundum, oturdum bankın üzerine,

Tuhaf bir istekle uzandım olduğum yerde,

Kar yine aynı şiddetle devam ediyordu,

Hava kararmak üzereydi, eve az kalmıştı,

Yorgundum, gözlerim yorgundu,

Ellerimde üşümeye başlamıştı.

 

 

Ve sabaha karşı,

Güneşin aydınlatan yüzünde,

İki bankta, iki donuk ceset bulundu,

Biri tren istasyonunda,

Biri ise, eve az kalmıştı...

Ocaktı, herşey kapkaraydı,

Bembeyaz bir hikayenin bitişiydi...

 

 

HASAN CAN

Gönderi tarihi:

*Keşke

Hayatın en derin, en koyu, en durgun, en hırçın rengidir keşke. Zift kadar

siyahtır kimi zaman kimi zaman hüzün mavisidir kimi zaman ellerimizin

uzanabileceği noktadan milyonlarca uzaklıktır keşke.. Keşke bir zaman olur

tanrı gözükür deniz mavisi gözlerde, keşke biz zaman olur en temiz

sevgilerin en durgun sularında boğar insanı, bir zaman olur bütün

saflıkların üstüne ateşten daha kızıl bir maske olur, bir zaman olur

sigaranın dumanında hayal olur, bir zaman olur baktığın gördüğün duyduğun

olur... Keşkeler hayatın en çok amasıdır, keşkelerin olduğu cümlelerde bütün

noktalama işaretlerin arasında ne çok soru işareti kullanılır ama soruların

hiç bir zaman cevabını veremeyiz çünkü keşkeler kendimizden kaçıştır çünkü

keşkeler görünmek istediğimiz yüzün en zayıf halkasıdır sorulara cevabı

verdiğimiz zaman kendimizi tanıyamamakdan korkar bir kristal gibi

parçalanmaktan korkarız. Oysaki keşkesiz hayat yaşanmamışlığın çok olduğu,

hiçliğin en koyu renginin yaşandığı bir hayattır. Kah dilden dökülür. Kah

kalem yazar. En hazin sözler. KEŞKE diye başlar... *

 

 

alıntı

Gönderi tarihi:

bu güzel şiirler için teşekkür ederim..iyiki varsın dostum :clover:

 

bu kadar dik tutma

eğ biraz şu inatçı,asi başını

sonuçlarına katlanamazsın

dinle sen şu garip arkadaşını

sanma ki dikecekler meydanlara

heykelini,taşını

kuş gibi özgür uçmaya kalkma

seller geçemez gözyaşını....

Gönderi tarihi:

ne kadar çok acı var

ne kadar çok ayrılık

karanfili kopardılar

yazık,çok yazık

karanfil kalbimi vurdu

aynaya bakamaz oldum

uçurtmalar mateme durdu

ben bir daha uçamaz oldum

iyi ki aşk var dünyada!

Gönderi tarihi:

sezen aksudan sözler yazarken bu akşam bu şarkısını yazamadan geçemiyeceğim :clover:

Söylersem anlar mısınız

Ben çıkamadım içinden

İzlenip fişlenmeler

Maksat kolaylık

Arada ağlar mısınız

Siz de yerli yersiz

Gizlenip saklanmalar

El mecburiyetinden

Ah kelimeler dünyası

Züğürdün Rüyası

İçinizden hangisi cesursa

Öne çıksın hemen

Ama bence kaçın düello bu

Kaçın manasız

Yarıştırılıp yarıştırılıp

Yatıştırılırsınız

Yola çıkmalı,yola çıkmalı

Yola çıkmalı hemen hemen

Ne isem ne kadar isem

Kabullendim gitti

Hani yetebilseydim değiştirirdim vitrini

Azıcıkmışım anladım görüp hissettikçe

Suyun ağacın, toprağın bilgeliğini

Gönderi tarihi:

 

Hani Allah Biliyor

Ha Çizdim Ha Çizicem

Eninde Sonunda Kafayı

Huniyi Başıma Geçirip

Çıkıcam Ortaya Deliyim Diycem

Kurtarıcam Paçayı

Denen O Ki Kız Gelerekten Dünyaya

Başından Yemişim Zokayı Sıkıysa Baş Kaldır

Gösterirler Abanın Altından Sopayı

 

Aldatılmış Acılar İçindeyim

Ama Dişi Kuşum Ben Bunu Da Anlıycam

Hadi Diyorum Bozmayalım Kurulu Düzeni

Ama Çat Diye Çatlıycam

Ne Yapsın Adam Takdir Tabiattan

Çok Farklıymış Seks Aşktan

Yani Çektiğimle Kalıcam

Üstüne Bi De Kuru Kuru

Nasihat Alıcam

 

Perişanım Paramparçayım

Özgüvenim Yerle Yeksan

Artık Beğenmiyorum

Kendimi Kendi Gözümde

Değerim Noksan

Neler Yapmak Geçiyor

Aklımdan Neler Utanmasam

Şeytan Diyor Ağzının Ortasına

Şak Şak İki Tane Çaksam

 

Ben Taklidini İstemem

Aşkın Duydun Mu Be Hey Şaşkın

Doldum Doldum Da Taştım

Kapalıyız Evde Yokuz

 

Şablon Şablon Klişe Klişe

Uyduruk Uyduruk Diklenmeler

Baş Kaldırıyor Görünüp

Sürüye Yandan Eklenmeler

Ya Asap Bozucu Beylik Laflar

Ya Da Laftan İbaret Haklar

Acı Patlıcanı Aşk Paklar

Son Nefesime Kadar Deniycem!!

 

sezen aksu.. :clover:

Gönderi tarihi:

.

...Ebruli Bir Zamana Mayalanmis Sevda

.

uslanmaz yanlarim geçiyor kasabalarin kiyisindan

aydinliklar kusaniyorsun sen

karanliklari degisiyorsun zamani sasirtarak

göçebeligim yürüyor daglara

mevsimleri pes pese deniyorum üzerinde

kizgin yanindan kavriyorum günesi

 

gözlerinle bak

hem de yüreginle bak hep böyle

bak iste oradayim

zamana direnen o tepelerde

daglarin gün görmez yanlarindayim

 

senin sehrinin kuytu yanlarinda kaldigimda

sarkilar birikiyor içime

kim bilebilir içimizdeki böyle sususlarimizi

kelimelerin parça parça dagilisini kim bilebilir

 

bak hep susuyorum

saçaklardan sarkan buzlar gibidir sairlerin sususu

biriken bir bahardir karanlik anlardan geçisimiz

ebruli zamanlara mayalanmasidir renklerin

 

böyle olmali sevda

sarkilar böyle ezberlenmeli bekleserek

böyle durmaliyiz baharin gelincikli yanlarina

susarak vurulmaliyiz dogru yanlarimizdan

sen kasabalarda kilitlendikçe

bir issizlik yürümeli tenime

 

haydi orda dur sen

uzakliginla dokun içime

tenim oynasi olsun nehirlerinin

.

Muhammet Akyildiz

Gönderi tarihi:

.

Akvaryum baliklari

.

ister misiniz pencerenizin önünden

bir akvaryum geçsin yarin sabah.

söyle ellerinden biri cebinde,

digeri kehribar tasli bir tespihte.

sahi siz hiç göz göze geldiniz mi bir Japon baligi ile.

 

kirilmis bütün duvarlar ne kadar cam varsa,

açikta kalmis bütün baliklar.

öksüz bir yilginlik pul olup düsmüs üzerlerine

tüketmisler tüm havalarinin baloncuklarini.

bir aksam üzerimiydi son yem kirintilari.

 

ister misiniz pencerenizin önünden

bir akvaryum geçsin yarin sabah.

dayamis sirtlarini olmayan duvarlara

gülüyor elbiseleri bayram renkli çiplak çocuklar

ellerinde, olmayan uçan balonlar.

.

Cevat Çestepe

Gönderi tarihi:

Islik Çalmak

.

Baliklar için deniz lazim,

Sevismek için issiz olmak

Ve geceleri yatakta

Duymamak için tabanlarin sizisini

Zengin olmak lazim.

Halbuki islik çalmak için

Birsey lazim degil.

.

Melih Cevdet Anday

Gönderi tarihi:

resimleri yaktım,

birini saklasam dedim

en çok onu yaktım.

onu yaktım en çok..

 

akşam desem değil,yangın desem değil

dışarda apansız bir kıyametti,kıyameti yaktım yar.

seni yaktım yüreğimde.

YAKTIM..

 

Gönderi tarihi:

gemiler geçiyor şimdi

sanki şakacıktan

gidiyorlar mı geliyorlar mı

belli değil.

 

kuşlar uçuyorlar mı düşüyorlar mı

belli değil.

 

insanlar

düşe kalka mırıldanmalarla

yaşıyorlar mı ölüyorlar mı

belli değil.

 

işte bende öyleyim yar

aynen böyle..

Gönderi tarihi:

Sizin alınız al inandım

Sizin morunuz mor inandım

Tanrınız büyük amenna

Şiiriniz adamakıllı şiir

Dumanı da caba

 

Bütün ağaçlarla uyuşmuşum

Kalabalık ha olmuş ha olmamış

Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum

Ama sokaklar şöyleymiş

Ağaçlar böyleymiş

Ama sizin adınız ne

Benim dengemi bozmayınız

 

Aşkım da değişebilir gerçeklerim de

Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı

Yangelmişim diz boyu sulara

Hepinize iyiniyetle gülümsüyorum

Hiçbirinizle dövüşemem

Benim bir gizli bildiğim var

Sizin alınız al inandım

Morunuz mor inandım

Ben tam kendime göre

Ben tam dünyaya göre

Ama sizin adınız ne

Benim dengemi bozmayınız.

 

turgut uyar :clover:

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.