Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2007 Yalnızlık Macerası Öyle yalnız kaldım ki hayatımda Kimi gün öldüm kimi gün ilah oldum Çok zaman annemin dizlerine hasret Koydum başımı kendi dizlerime Doya doya ağladım Paylaşırsa dost paylaşırmış İnsanın derdini sevincini Dost ümidiyle ortalığa düşmeye gör Hangi kapıyı çalsan kimseler yok Hangi omuza dokunsam yabancı çıkar Aşık mı olmadım taparcasına Bir Mecnun geçti o çöllerden bir de ben Diz mi çektirmedim alemde Kerem gibi Ferhat gibi gürz mü sallamadım dağlara Ne Leyla yar oldu bana ne Aslı ne Şirin O gün bugün sırtımı kendim sıvazlıyorum Sabahları sokağa çıkmadan evvel Cesaret şairim cesaret Kendi saçlarımı okşuyorum geceleri Sevgilimin saçları niyetine. Cahit Sıtkı Tarancı Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2007 -------------------------------------------------------------------------------- Aşk cesaret ister, kocaman bir yürek ister. Aşk hayata karşı işlenilen en doğru suç ortaklığıdır, Aşk hayatın tekdüzeliğine, bütün sıradanlığına en soylu başkaldırıdır. Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakışmaz. Ve elbette Aşkı suçlamak, yargılamak, karalamak inkar etmek de asla yakışık olmaz Niçin aşk ? Nedir bu aşk denilen şey, elle tutulmaz gözle görülmez bir şeyse nedir bu yaşanan somut acılar, güzellikler ? Tek başına aşkı tanımlamak her şeyden soyutlamak mümkün mü ? Hayır ! Nedir şu aşk...? Aşk hayatın bize hazırladığı en güzel sürprizdir, bu yüzden de kalpleri ne zaman ele geçireceği hiç belli değildir. Daha ne olduğunu bile anlayamadan onun hükümdarlığına giriverirsiniz. Aşk; en yalın biçimde anlatılan tek kavramdır o, adı kendisidir zaten. Onu anlatmak için sonu gelmez cümleler kurmanıza gerek yoktur, "Aşık oldum" dediğiniz an akan sular durur, küçücük çocuk bile sizi rahatlıkla anlayabilir, çünkü aşkın dili tektir. Aşkın zamanını biz ayarlayabilseydik eğer ve kime neden aşık olduğumuzu anlayabilseydik,aşkın sırrını da çözerdik herhalde. Ama o zaman da aşkın insanı alıp götüren büyüsü tamamen kaybolurdu. Aşk hayata karşı işlenen en güzel ve en doğru suç ortakIığıdır, aşk hayatın bütün tekdüzeliğine, bütün sıradanIığına en soylu başkaldırıdır. Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakışmaz. Ve elbette yasanılan aşkı suçlamak ,yargılamak, karalamak, inkar etmek de aşka yakışık kalmaz. Bu önce haksızlık, kendinize saygısızlık olur. İnsan sonuna kadar savunmalı aşkını, karşılık görmesede, acı çekeceğini hissetsede, yarın terkedileceğini bilsede, ailesini karşısına alacağını bilsede taviz vermemeli aşkından, "Seni Seviyorum" diyebilmeli göğsünü gere gere. Aşk iste o zaman aşktır. Ve bunun dogrusu yanlışı yoktur, zaten aşkın kendisi doğrudur, kime karşı duyuluyorsa bu aşk, doğru insanda işte odur. Aşkın zamanı yoktur, hep hazırlıksız yakalar insanı. Evli olmanız, sevgilinizin olması, bir ayrılığın taze yaralarını kurutmaya calışmanız, bağlılıktan korkmanız, ailenizden çekinmeniz, hatta sevilenin hapse girmesi bile onun hiç mi hiç umrunda değildir. İşte aşk bütün bunlara tek başınıza karşı gelebilme yurekliliğidir, belkide yeni hayata geçebilme yolu... Aşkın ne zaman gelebileceği belli olmadığı gibi, ne zaman gideceği de hiç belli değildir. Fazla vakti yoktur onun, uzun süre beklemeye ve bekletilmeye tahammülü de yoktur. Bir başka göze bakmaya, bir başka tene dokunmaya başlaması o kadar da zor değildir...Aşktan değil, onun kaçmasından korkun ve doğruluğuna yanlışlığına bakmadan sonuna kadar savun aşkını. Biliyor musunuz , hayat zaten kocaman bir yalan, bu kadar sahteligin içinde gerçek ve doğru olan tek guzellik AŞK.!!. Lütfen ona haksızlık etmeyin .. Aşkına sana aşık olana sahipçık ve onu kaybetme'' SENİ SEVİYORUM '' Demek İçin Geç Kalma !! ALINTI Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2007 . Kapi . kapi çalinacak sanki uzun yollarin yozu girecek odama uzun yollarin kisa çocuklari dolusacak odama oturup, bir sevisme sonrasindan söz edecegiz kapi çalinacak birazdan ellerin, denizlerin, korkularin dolusacak odama ellerin; kartopu oynamaktan mosmor denizlerin; yitirmis mavisini korkularin; korku hala kapi çalindi çalinacak bir bahar geçip kurulacak odama çiçeklerin renksizligini konusacagiz hercai mevsimlerin yalnizligini kapi simdi çalinacak bindokuzyüzseksen’de öldürülmüs çocuklar girecekler birazdan odama, oturup ölürüz bir sonraki günden sözederiz ya da yenilgilerden sözederiz, aldatilan sonbahardan ihtimal; bir bardak çay tasirim agzimdan iste çalindi kapi saçlari yanik bir kadin silüeti yürüyor içeri, giriyor içeri, kosuyor içeri günü atesle karistirarak geliyor karlarin, kirlarin, kislarin üzerinden ellerindeki morlugu veriyor bana denizlerindeki kuslari veriyor bana korkularindaki atesi veriyor -çalinti bir ates veriyor bana tam mevsimlerden söz açiyorum, o yok diyor o gitti, o kayboldu, o …... . Tugrul Keskin Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 9 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 9 Eylül , 2007 HER GÜN SENİNLE Güzel olan Her günü seninle tekrar tekrar yaşamak Erimek yarını olmayan zamanlarda Durdurmak bir yerde bütün saatleri Bütün kuralları kırıp parçalamak Sonra varmak o yerlere Mevsimlere dur demek Kar yağarken çiçek açtırmak ağaçlara Güneşi bir akşam saatinde tutup bırakmamak Sonra doldurmak ay ışığını kadehlere Delicesine içmek Ve unutabilmek her şeyi ansızın Sevmek seni en yücesiyle sevgilerin Birlikte geçmiş, gelecek bütün çağları aşmak Güzel olan Sevmek seni Tanrılar gibi Seninle Tanrılaşmak... Bir gün bu akan sele dur diyeceğim, göreceksin Ne bu şehir kalacak Ne bu duygusuz sürü Bu korkunç kalabalık Her vapur seni getirecek bana Bütün istasyonlarda seni bekleyeceğim Kapılar sana açılacak Senin için söylenecek şarkılar Şiirler senin için yazılacak Her evde bir resmin Her meydanda bir heykelin olacak Ve sen kimi gün bir rüzgar gibi Kimi gün denizler gibi, bulutlar gibi Kopup ötelerden, ötelerden Yalnız bana geleceksin Bir gün bu akan sele dur diyeceğim göreceksin. Ben eskimeyen tek güzelliği sende gördüm Sende buldum erişilmez hazları Yanında sıyrıldım korkulardan, yalanlardan Duyguların en ölmezini sende duydum Susuzluğum dudaklarında dindi Yalnızlığım ellerinde Çoğu gün unuttum açlığımı Sende doydum... İlk defa seninle bütünlendim, anlıyor musun Anladım yaşadığımı her nefes alışta Seninle geçtim bütün zamanlardan Seninle var oldum Eridim seninle bir sonsuz çalkanışta. Boynunda bir yer vardır, ben bilirim Ne zaman oradan öpsem, Değişir gözlerinin rengi Yanar dudakların, terler avuçların Dökülür kapkara aydınlık gibi Omuzlarına saçların Gitgide artar kalbinin vuruşları Bir musiki halinde dünyamı doldurur Ansızın bütün sesler kesilir Zaman durur Bir baş dönmesi başlar o en yükseklerde Her gün seninle yeniden var oluruz Eriyip kaybolduğumuz yerde... Sesini duymadığım gün Yaşanmış değil Açan çiçek değil Öten kuş değil Yüzünü görmediğim gün İçimde yıldızlar sönük Güneşler güneş değil Seni sevmediğim gün Seni anmadığım gün Olacak iş değil... Her günüm seninle geçsin O güneşe en yakın Kimsenin varamayacağı bir dağ başında Uçsuz bucaksız uzak denizlerde İnsan ayağı değmemiş ormanlarda Uzaklarda, en uzaklarda O gemilerin uğramadığı limanlarda Işığım ol, alınyazım ol benim Vatanım ol, evim ol Yeter ki bir ömür boyu benim ol Her günüm seninle geçsin... ü.y.oğuzcan. Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 9 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 9 Eylül , 2007 Karanlığın Çağırışı ben böyle olsun istememistim... ya sana cok yakın, ya senden cok uzaklarda olmalıydım... aramızda aşılmaz engeller olmalıydı... yüksek dağlar derin denizler olmalıydı... Ya senden çok uzak olmalıydım Aramızda aşılmaz engeller olsun istiyordum Büyük dağlar,derin denizler olsun istiyordum. Sana gelmeye gücüm yetmemeliydi Çaresizliğimin bütün hıncını mesafelere yüklemeliydim Dağda yanan bir çoban ateşi gibi Gökte bir yıldız gibi Seni görmeli Seni yaşamalı ve senden çok uzaklarda olmalıydım Biliyorum güzelliğin yer altı nehirlerine benzer Biliyorum bir sır gibi güzelsin Hani anlatılmaz duygular vardır Hani şarkılar vardır Sevip söyleyemediğimiz Şiirler vardır unuttuğumuz Aşina çehreler vardır hani Zaman zaman hatırlayamadığımız İşte sen o kadar güzelsin Ve ben o kadar karanlıklar içindeyim ki Şunlar ellerindir diyorum,tutamıyorum Şunlar gözlerindir diyorum bakamıyorum. Düşün kahrımdan ölmeliyim artık Ölemiyorum. İnanmak var olmaktır,bilirsin İnandığımız şeyler için yaşayalım Nice sabahlar,nice aydınlıklar Gelecek nice günler için yaşayalım. Sarı gülleri seversin Sarı karanfilleri seversin Sarı kasımpatılarını Sarı bir dünyayı seversin Ben sende olan bütün renkleri seviyorum İşte tek farkımız bu Yoksa hiçbir şey önemli değil bu dünyada Senden başka. Ne zulümler Ne kavgalar Ne günler,ne geceler hiçbiri önemli değil Sen yaşadıkça. Ve yaşamak hiçbir zaman Bunca güzel olmayacak Sen yaşadıkça. Bir kalbim var et,kan,sinir İki gözüm var seni görür Ayaklarım sana gelir Ellerim seni arar Bir dünya ki kocaman Bir evren ki sonsuz Sen olmasan neye yarar Şimdi söyle bana bütün çirkinliğimi Yalanlarımı Kötülüklerimi yüzüme vur artık Utandır beni yaşadığıma Çaresizliğimi suratıma bir tokat gibi indir Yanağımda beş parmağının izi kalmalı Sonra geç karşıma Olanları unutalım İki eski dost gibi Her şeye yeniden başlayalım Yeniden yaşayalım geçmiş,gelecek bütün yılları Bütün keder ve sevinçleri paylaşalım Sana sevinç düşsün,bana keder Benim ellerimde kanlı diken yaraları Senin ellerinde kanlı güller. Bir yere yaklaşıyoruz Kulağıma sesler geliyor Bir gemi demir alıyor olmalı Belki bir adam ölüyor Ne biliyorsun Belki de bir sona yaklaşıyoruz Yum gözlerini her şeyi zamana bırak Yum gözlerini nasılsa akşam olacak Korkma yaklaş karanlığa Orda ben varım Çaresizliğimize,zavallılığımıza Gel,beraber ağlayalım. . Ümit Yaşar Oğuzcan Alıntı
Misafir spices Gönderi tarihi: 9 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 9 Eylül , 2007 Karanlığın Çağırışı ben böyle olsun istememistim... ya sana cok yakın, ya senden cok uzaklarda olmalıydım... aramızda aşılmaz engeller olmalıydı... yüksek dağlar derin denizler olmalıydı... . . . Bir yere yaklaşıyoruz Kulağıma sesler geliyor Bir gemi demir alıyor olmalı Belki bir adam ölüyor Ne biliyorsun Belki de bir sona yaklaşıyoruz Yum gözlerini her şeyi zamana bırak Yum gözlerini nasılsa akşam olacak Korkma yaklaş karanlığa Orda ben varım Çaresizliğimize,zavallılığımıza Gel,beraber ağlayalım. . Ümit Yaşar Oğuzcan bu şiir benimde en çok sevdiğim şiirlerden biridir Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 9 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 9 Eylül , 2007 Yitirerek dilini, dirimini ve gördüklerini, Yaşayarak ışığın körleşmesini, kilitlendi, Çağıyla tarih arasında, Bilimle büyü arasında, Oyunla ölü arasında, anlamak ve tapınmak arasında, eylemle şiddet arasında, gitti geldi, gitti geldi, delirmek, belki de anlamak birikimi? m.mungan Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 9 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 9 Eylül , 2007 Punk Lady ile Ummisubyan Lale'ye ayni aynanin cikip icinden dagilir sokaklarina hali, vakti, yerinde iki kadin biri punk lady oteki ummisubyan yer degistirir goruntuleri urpertilerinden butun gardiroplari (ve caglari) birbirine acilan tarih ve magazin birbirlerini,birbirleriyle okuma sekli sonra sinema salonlarinin siyah-beyaz nesnesi: kan,vahset ve disilik ogretisi doygunlugun popcorn cagi, kentlesirken kuntlasan yanlarimiz, sinif atlarken topal kalanlar, cagin incittigi masallarda,kendine ikame edecek yer arayan Ey mucize avcilari Gercekle kanmayan soylu sabikalilar siyah inci haritasinda yol alan kotuluk izlegi yuz yuze birakiyor sizi,kendinizle herkes yarali bir yerinden herkesin astrolojisinde paranoya ve ren geyigi bir seyler taksitle karsilaniyor metafizigin simgelerinden boslukta kalmasin diye duzmece hayatimizin tedirginligi cikip cikip geliyor alcak sesli,on iki telli melodileriyle sokak gerillasi,duskun aristokrat punk lady bir silah gibi gezdiriyor butun vitrinlerini parcalanmis camlardan toplarken parcalanmis kimligini her sey biraz da eylem edilgenligi Insanligin karanlik mecmuasinda el feneri gezdiriyor zemin duyarliklari (tutunmak istiyor sandiklarina) disarida klakson sesi (itiyor bir seyleri dibe geriye geriye) -hayat bizi cagiriyor gitmemek olmaz yarim kaliyor her sey artik tekin degil hicbir tavan arasi topluca yasanirken butun yanlizliklar silahlarin secimi de bir varolus bicimi degil midir ? kimin kimi vuracagi onemli mi bu kadar ? araba markalarinin yapay efsanesi,bluejean mavisi gokyuzu butun manzaralarimiz posterlerimizin yuzolcumu kadar nereye dokunsak fermuar (Midas'in "kemiklesmis" mitolojisi: guncellestirilmekten yalama olmus tragedyalar) hicbir sey kutsal degil,hicbir sey her sevisme sonrasinda dokunsan aglayacaklar -keske zenci olsaydik... -birileri konussa... -su caz hic bitmese... -birbirimizi olene kadar sevebilseydik... tek disi kalmis canavarin discisi,ey bizim hukumdar! kodlanmis ahlakin menusunde bugun neler var ? -Sentetik Orgazmlar! Sentetik Orgazmlar! Iste korkunç bir dunya size! televizyon programlari kadar motorsikletlerinizin farlari delebilir mi bu karanligi? yirtabilir mi rock'in cigligi bu betonarme sagirligi? cizgi roman kahramanlarindan birinin ugruna olmek istiyorum, -delice bir askla- hepsi bu kadar! Aksamuzeridir.Gecersin bir balkonun onunden -sanki olume giderken- balkonda kemanla gecilmis bir taksim olmeyen bir kadinin son gunleri potikare masa ortuleri ve porselen ve her seyin elle tutulma vakti o kadar ki altindaki motorsiklet goruntuleri sariyor geriye yontutmaz pusularin zifiri yollarinda oylanmis kamularin dista tuttugu yalnizlik hizla geciyor asfaltlanmis abdalligi nereye gitsen nereye gitsen gidilmiyor ki tarihin hicbir sey kimildamiyor yerinden eve dondugunde babannen namaza dururken neyi degisirir David Bowie posteriyle ciftlesmen kentlerin,sokaklarin,iliskilerin gurultulerin ve merkezi sistemlerin deseninde giysileri-cizgileriyle ciglik atan-el uzatan help yanlizligi her yerde neonlarin tedhisci ve korlestirici aydinligi bir gorme ve gorulme durumuyken sizofreni nasil atlanir gundelik hayatin sessiz tiranligi hayat,durmadan,hic durmadan binlerce kez aciklanmali punk lady,sen en iyisi yeni bir aska basla kaplan oduncu derilerin her gize simge orman yaldizla gozkapaklarini, giysilerini yirtmacla,ucurumla hayata gecirilmis ihtihar bicimlerini tekrarla hadi diyelim ki panayirlarin gurultulu sessizligine dokunup dagilan ne varsa,iste onlari akrobatlar,soytarilarla birlikte yasa dore,lame ve payetle ciglik cigliga imitasyon takilarin,animasyon takintilarin butun hayatin bir trapez yildizinin bosluga attigi takla ben de biliyorum,hic bir sey ilham vermiyor yeni bir aska punk lady,kent canavari fantezilerini koru ! olumu kolla ! anilarini sakla ! sakla ince ruhlu kaatilleri duzene karsi orospulari,ibneleri,hirsizlari,kundakcilari anla suruklenirken militan bir umutsuzlugun ardi sira kac buradan pan!hangi filme siginirsan sigin ama kac filmden filme atla butun hayatlari,seruvenleri ve ilticalari eksiksiz yasa omrun virajlarinda kedi gozleri tehlike cok yakinda,ama durma ey olume hudut yasayan! olmadi! tehlikeyi tekrarla mistik ve kozmetik bakislarin gunahini odeyen tarihte ilk kadin! aynaya bakmak da ardina donmekti bir bakisla bir hayattan gecilen bu dunyada bakacak ve donecektin elbet, tas kesmek icin,bir puta donmek icin, belki de cikmak icin bu dunyanin topragindan bir gizden gecerek simdi ardina dondukce aynaya bakan her kadin biraz punk lady biraz ummisubyan cekilen bunca agri ne kadinin,ne erkegin kendine kavusamamasindan Ey ummisubyan! Yakinasyanin uzak bilicisi! O ki dogustan bilirdi her seyi Bunun'cun kendine benzeyen herkesi koretti Iyiliktendi: Yanilsamalari korumak ve kollamak sanildigi denli kolay bir sey degildi bildikce zehirlendi. Isiklarda durdu. Dusuncelerinde isik hizi, ve bir yildiznamede desilmis kimligi: ummisubyanmis o da (Icinde seytan tasiyanlar mi,sevisirken kurt olanlar mi, "cat people" in karanlik ruhlari mi,dunyaya dusen adamlar mi? teknolojiyi kutsal kitaplardan nasil kurtarmali? nasil ayiklamali kameralari? daktilo miriltilarini?) Isiklar hala kirmizida.Kurban rengi kirmizida. -Nerdesiniz ahh koro! Halkimin antik sesi! (Cagrisim yolculuklarinda gol saatleri,bir heykelin yuzundeki kor gulumseme,bir hamagin kendi kendine gidip gelmesi,isiga tutulan bardaklar,cam kiriklari ve su korkusu,cocuk muydum bu kadar? neden her anida olum yuregi? ya unutabilseydik her seyi,ya da hepsini animsayabilseydik,biter miydi bu cagrisim caresizligi? ) onplanda cam silecekleri gerisinde bir yanardag agzi gibi duran direksiyondaki kadinin kamera tirmalayan disiligi her sey,her an bir film cekimi Otoskopik Fenomen;cagimizin insaninin aynaya iliskin gercegi. Isiklar yandi. motorsiklet,zipkin yemis yarali hayvan,firla! onunden gececegin balkonda yavasla belki duyarsin gecmisi, o keman taksimini, olmeyen bir kadinin son gunlerini gecmis seni ne denli kanatsa da hem bu kadar umutsuzken,mutsuz olunur mu hic ? ey yildizname imparatorlugunda motorsikletli kralice bir ummisubyansin sen! butun yollar senin,gazla! 7,8,9 Kasim 1982 Ankara Murathan Mungan Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 9 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 9 Eylül , 2007 BU AKŞAM VAKTİ DENİZ.... Bu akşam vakti deniz, O bütün hasretimiz, Sanki gelmiş de dile, Nedametin sesiyle, Çarparak kayalara, Çarparak kafalara, Yetmez mi, diyor deniz, Karada çektiğiniz? Cahit Sıtkı Tarancı Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 9 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 9 Eylül , 2007 BİR KAPI AÇIP GİTSEM Ben bu dünyaya yanlış gelmiş olacağım ben Ben öyle her insandan, o kadar uzağım ben Yine bu gözlerimdir okşanacak şey arar Yoksa içimde başka bir dünya hasreti var Uyanır gibi birden bir korkulu rüyadan O içimden sevdiğim, benim olan dünyadan Bir ses bana: 'Gel! ' dese, ben o sesi işitsem Kimsecikler duymadan bir kapı açıp gitsem . Cahit Sıtkı Tarancı Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 Ben seni sevdiğimde İstanbul’a gün doğmamıştı Balıkçılar ağ atmamış Şairler henüz yatmamıştı Neler yaşadık önce Ben seni ne çok sevdim Bir İstanbul Ekspresinden Halliceydi kalbim Ve bir yemini körelttim şimdi Yerine bir umudu biledim Ve bir İstanbul Ekspresinden Halliceydi kalbim Üstelik bilmiyordum Beşiktaş’tan Beyoğlu’na kaç saatte inilir Aşk nerdedir bu şehirde Hangi sokakta gezinir Dedim ya ben seni sevdiğimde İstanbul’a gün doğmamıştı Gün doğmadan neler doğar Bunu gönlüm de ummamıştı Uçakları hiç sevmem Trenden de vazgeçtim İzmir’den İstanbul’a Tam bir saatte geçtim Yiğit Güralp Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 Sonunda bir soru gibi kaldım yine kendimle Kentin kırık aynasında eksildikçe düşlerim Söyle benim ömrüm bu kente uğradı mı Sahi ben hiç ömrümü kendime yaşadım mı Alıntı
Φ ERBAY Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 Adsız Bir Çiçek Rengini dünyaya ilk defa sunan Adsız bir çicek gibi parlıyorsa gözlerim Sevgilim Bana "sen bir şairsin" dediğin zaman. Yalnız sana yazıyorum bu şiiri İstersen bir şiir gibi okuma Çünkü her yıl yeniden yazacağım onu Soğuklar başlayınca havalanıp Millerce yol katettikten sonra Güneyi tadan bir kuşun sevinciyle. Ve yazmış olacağım bir de Her dönemde her çağda Sevdanın kendine özgü diliyle. Edip Cansever Alıntı
Φ zeyynepp Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 AYRILIK ŞİİRİ Her satırı Mendireğe dizili karabataklara benzeyen Bir mektup bırakarak balıkçı koyundan sisler icinde uzaklaşan kayık gibi bir sabah usulca ayrıldın koynumdan Bütün yolcularını Boğaz köprüsünün çaldıgı Araba vapurunun boş seferleri gibi yanlızca rüzgâr gezinir sensiz yüreğimde Durgun bir sudur aslında deniz ki çocukların acemi oltalarını denedikleri kuytu bir iskelenin tahtaları altına yazdıgım ayrılık siirini okudukca dalgalanır... Sunay Akın Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 Sonunda bir soru gibi kaldım yine kendimle Kentin kırık aynasında eksildikçe düşlerim Söyle benim ömrüm bu kente uğradı mı Sahi ben hiç ömrümü kendime yaşadım mı Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 Kabusumsun biliyorum gerçek değilsin, olamazsın asla koyu karanlığın derinliğinde içimi ürperten korkuyla kötü bir kabussun yalnızca. biliyorum birazdan terden sırılsıklam olmuş bedenim sıçrayacak aniden açacağım gözlerimi biliyorum olmayacaksın yanımda olmamalısın asla. derin bir nefes alacağım rahatlayacağım sonsuzca kıvrılıp sıcacık yatağımın içinde huzuru hissedeceğim sensizlikte ve tekrar derin bir uykunun kollarına atacağım korkudan arınan bedenimi. Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2007 teşekkürler arkadaşlar kalbim sen yoksun sen tökezleyen bir şarkısın köpüre köpüre akan acıyla ve hüzünle beslenen bir ırmaksın akşam yankılanırken...çocuklar ağlardı dünya az renkli ve tebeşirden bir resim kadar tozlu ve müphemdi aşk. Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2007 Bugün De Ölmedim Anne . Yüregimi bir kalkan bilip sokaklara çiktim Kahvelerde oturdum çocuklarla konustum Sikildim, dertlendim, sevgilimle bulustum Bugün de ölmedim anne Kapaliydi kapilar, perdeler örtük Silah sesleri uzakta boguk boguk Bir yüzüm ayriliga, bir yüzüm hayata dönük Bugün de ölmedim anne Üstüme bir silah dogruldu sandim Rüzgar, beline dolandiginda bir dalin Korktum, güldüm, kendime kizdim Bugün de ölmedim anne Bana böylesi garip duygular Bilmem niye gelir, nereye gider? Döndüm iste; aci, yüregimden beynime sizar Bugün de ölmedim anne. (1979) . Ahmet Erhan Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2007 Sonunda bir soru gibi kaldım yine kendimle Kentin kırık aynasında eksildikçe düşlerim Söyle benim ömrüm bu kente uğradı mı Sahi ben hiç ömrümü kendime yaşadım mı Hazan Bahçeleri . Kalbim yine üzgün, seni andim da derinden Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden Yorgun ve kirilmis gibi en ince yerinden Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden Senden bosalan bagrima gözyaslari dolmus Gördüm ki yazin bastigimiz otlari solmus Son demde bu mevsim gibi benzim de kül olmus Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden . Yahya Kemal Beyatli Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2007 Gölge Siiri . -l- 'yok olmak üzere çiktigim kosuda h e r - m o l a d a bana su veren biridir sevgili öpmeye / sevmeye zamanin yetmedigi' -ll- son parçasi elimde kalan kirik bir temmuzdur simdi zaman sen / üzerimde unutup gölgeni sabahimdan yildizlarla beraber dagilan y i t i k - s e v g i l i sözler vuruldu gözlerim karanlik yorgunu gör iste he - ce - li - yo - rum siirlerimde tasidigim her dizede saçlarina aklar düsen m a h c u p - s e v g i m i v e - d ü n - g e c e sessizce omzuna konan nefesini kokladigin o serçe bendim iste söyledim ayrilik yine pusuda durma hesap sor simdi tüylerimi ürperterek geçen hayattan 's a s i r t - b e n i' Mor Taka Dergisi Kis-Bahar 2006 . Özgen Kiliçarslan . . Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2007 Kimi sevsem, onun hep uzakta bir sevdiği vardı, unutamadığı ilk aşkı ya da onu terk edip giden sevgilisi... Kimi derinden sevsem, o bir başkasını derinden hatırlardı. Öylesine çok sevdim ki onları, başkalarına duydukları sevgiyi anlatmalarını sessizce, içim acıyla kanayarak dinledim. Beni yitirmekten hiç korkmadılar; çünkü onlara göre fazla iyidim; bu yüzden ilk anda vazgeçilebilirdi benden. Beni terk edenlerden tek bir isteğim olurdu. ''Ne olur, bir daha beni aramayın! Çünkü ben kolay unutamıyorum. Çünkü ben size duyduğum o akıl dışı aşk yüzünden keder bahçemi dağıtıyorum. Çocukluğumun o güzel bahçesini.'' Böyle derdim onlara ama yine de ararlardı beni... Soluksuz ve umutsuz kaldıkları bir gece mutlaka akıllarına ben gelirdim... O, yedek sevgili!... ALINTI Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2007 Beni rüzgara verme Öfkeli bir deniz gibi Üstünden atma beni Yazdığın gibi silme Yumlama parçalama Ne yapsam kırılmaz diye İtme koca dağlardan Gidip gelip ağlatma Bu bensiz yapamaz de İçimin derinlerine sakla Gösterme kimseye beni Gönlünde tut bırakma Kuşlara parçalatma Çöllere koyup dönme Gözden çıkarma beni Tam her şeyimi aydınlatırken Yeter bu kadar deyip sönme Bir gidip bir gelip Çocuk gibi oyalama Korkutma yıldırma beni Beni sakın bırakma Afşar Timucin Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2007 1 İnsan ya hayrandır sana, ya düşman. Ya hiç yokmuşsun gibi unutulursun ya bir dakka bile çıkmazsın akıldan... 2 Çürüksüz ve cam gibi berrak bir kış günü sımsıkı etini dişlemek sıhhatli, beyaz bir elmanın. Ey benim sevgilim, karlı bir çam ormanında nefes almanın bahtiyarlığına benzer seni sevmek... 3 Kim bilir belki bu kadar sevmezdik birbirimizi uzaktan seyredemeseydik ruhunu birbirimizin. Kim bilir felek ayırmasaydı bizi birbirimizden belki bu kadar yakın olmazdık birbirimize... 4 Gün iyiden iyiye ışıdı artık, tortusu dibe çöken bir su gibi duruldu, berraklaştı ortalık. Sevgilim, sanki seninle yüz yüze geldim birdenbire : aydınlık, alabildiğine aydınlık... nazım hikmet Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2007 Rüzgar Gülü Önümden çekilirsen İstanbul görünecek nerede olduğumu bileceğim sisler utanacak, eğilecek ağzının ucundan öpeceğim saçına kalbimi takacağım avcunda bir şiir büyüyecek nerede olduğumu bileceğim bu çıplak geceler yok mu bu plak böyle ağlamıyor mu camları kırmak işten değil delirecek miyim neyim kirpiklerimden mısra dökülüyor kenya'da simsiyah yalnızım yoksul bir şilepte gemiciyim malezya'da yük bekliyorum önümden çekilirsen , İstanbul görünecek nerede olduğumu bileceğim gözlerini söndürme muhtacım ben senin aydınlığına muhtacım yepyeni bir ilkbahar harcayıp bir yaz boğup, bir sonbahar harcayıp rüzgar gülünü arayacağım oran'da pernanbouc'ta timbuktu'da vinçler yine akşamları indirecekler yine karanlığa bulaşacağım gözlerin rüzgarda savrulacak ikimiz iki sap buğday olsak sen benim olsan, ben senin olsam bir gece vakti aklına gelsem uykunu tutsam bırakmasam seni kucaklasam, kucaklasam birbirimizin kalbini dinlesek dünyanın kalbini dinlesek büyük ateşler yaksalar iki güvercin uçursalar nerede olduğumuzu bilsek atilla ilhan Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 Hayat Nedir Anne?* benim hiç sapanım olmadı anne, ne kuşları vurdum, ne de kimsenin camını kırdım... çok uslu bir çocuk değildim ama, seni hiç kırmadim, hep boynumu kırdım. ben hayatım boyunca bir tek kendimi vurdum! .. suskun görünsem de, fırtınalı ve mağrurdum anne. bir mızrak gibi, aynada hep dik durdum anne! .. ben sana hiç bir gün laf getirmedim, leke sürmedim. ama göğsümü çok hırpaladım, kalbimi çok yordum... ben hayatım boyunca, en çok kendimi sordum! ... benim hiç sevgilim olmadı anne, ne bir yuva kurdum, ne bir gün şansım güldü... öpemeden bir bebeğin gidişini, tükendi gitti çağım... kimi yürekten sevdiysem, yüreğini başkasına böldü... bir muhabbet kuşum vardı, o da yalnızlıktan öldü... sen beni göğsünde hep acılarla mı soğurdun anne? yoksa evlat diye, koca bir taş mı doğurdun anne? eziyet degilim, zahmet değilim, musibet hiç değilim; bir senin mi balına sinek kondu, söylesene! doğurdun da beni, ne ile yoğurdun anne? benim hiç hayalim olmadı anne... ne seni rahat ettirdim, ne kendim ettim rahat... BİR MUTLULUK FOTOĞRAFI BİLE ÇEKTİRMEDİ BU HAYAT! kaybolmuş bir anahtar kadar sahipsizim anne... ne omuzumda bir dost eli, ne saçımda bir şefkat... say ki yollardan akan, şu faydasız çamurdum anne... say ki ıslanmaktım, üşümektim, say ki yağmurdum anne! bunca yıldır gözyaşlarını, hangi denizlere sakladın? oy ben öleyim, SEN BENİ NE DİYE DOĞURDUN ANNE? ? ? * Yusuf Hayaloğlu* -- Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.