Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

SENİ DÜŞÜNDÜĞÜM TÜRKÜ

 

 

Benim bir canla sevip bin özlemle andığım,

Bari gölgeni bırak bana

Su çiçeklerinin en güzel yanları budur,

Giderken gölgelerini verirler suya.

Güz akşamları dal kıpırdamazken,

Suda halkalanan gözleridir

Sen de gölgeni bırak bana.

Gönlümün bin güzelliğiyle inanıp sevdiğim,

Güzelliğini burada ince ince aratma.

Bir kıyıya, bir gün inen fırtına gibi

Birdenbire bir şeyler bırak.

Birşeyleri soğut, birşeyleri yak,

Dağıt birşeyleri, birşeyleri kur.

Kendini hiç yokmuşsun gibi bırakma

Kafamın her yanıyla bir şeyler öğrendiğim,

Sonsuza uzanan sevinç, güzele vurgun tasa

En azından bin yılda arayıp bulduğum,

Bana aşk şiirleri yazdırma artık

Beni burada gölgen gibi bırakma.

 

 

 

AFŞAR TİMUÇİN

  • Cevaplar 1b
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

ÖZGÜRLÜK

 

 

Kuşlar özgürlüğü kanatlarıyla yazarlar

Göklerin serin mavisine

Özgürlük biraz benzer

Güllerin çocuk yüzlü durgun güzelliğine

Özgürlük biraz benzer

Denizlerin ufuklarda başlayan bitmezliğine

 

Beyazlara çizilen yorgunluk

Silinir martıların korku veren sesinde

Ne varsa göklerde var

Ovalardan ufuklara kadar

Ne varsa gözlerinde

 

 

 

AFŞAR TİMUÇİN

Gönderi tarihi:

Adsiz

.

Penelope olmadi hiç

Gece gündüz aç susuz dokudu da

Yanip kurtulacakti Jan Dark olsa

Yirminci yüzyilda

Orta çaga dogan

Karci dagin karli yamaçlarindan

Bütün eve odun çeken

Gelin

Sirinköylü

Kar çatlagi ayaklarini

Bastirirdi duvara her gece

 

Niobe degildi

Kübele'nin disiligine degmemisti eli

Muskacidan muskaciya umut

Yatir dallarinda çaput

Hiç dogurmadi

Yilan olsa emzirecek gögsü

Sizlayarak

Her gece

Her gece kardan soguk söze yenik

 

Andromake hiç olmadi hiç

Seyretmedi erkegini surlardan

Savasi birlikte tarlada

Agayla ve devletli

Açligi omuz omuza

Akmaz ariklari orta çagin

Yirminci yüzyilda bile

Sirinköy'den gelinlerden gelinle de

 

Paylasmaya gelmisti

Aciyi ve sevgiyi

Antigone degildi

Sonuna dek

Kendi öldürmedi kendini

 

Yatiyor odanin ortasinda

Çiplak tabanlari örtünün disinda

Yarik yarik

Gömülmeye bile gün dönünce

Kalkip kendi gidecek gibi

.

Cengiz Bektas

.

.

Gönderi tarihi:

Sevda Üstüne

.

Bütün kitaplari yakmali

Sevda üstüne ne söylemislerse yalandir

Kitaplara göre insan

Karanlikta yüzüne bin mumluk lamba tutulmus

Gözleri, yüregi kamasmis insandir

Aptaldir, hastadir, kahramandir

Bütün kitaplari yakmali

Sevda üstüne ne söylemislerse yalandir.

Içinde bir tek suret yasayan yürege yürek mi derler

Bir tek yaprak veren dalin boynun burarlar

Bir tek meyve veren dali keserler

Insan dedigin bir bugday tarlasi gibi olmali

Esti mi rüzgar bir degil milyonlar için esmeli

Bir tek meyve veren dali kesmeli

Insan dedigin derya misali

Üstünde milyonlarca dalga

Içinde kiyametler kopmali

Insan dedigin derya misali

Uçsuz bucaksiz olmali.

 

Gel çikalim sevgilim gel

Gel kurtulalim birler hanesinden

Çekelim gidelim bir uçtan bir uca

Açalim yüregimizin kapilarini sonuna kadar

Sevelim sevelim sevelim

Sevebilecegimiz kadar.

.

Bedri Rahmi Eyüboglu

.

.

Gönderi tarihi:

Sana Nasihat Bana Mektup

 

Hayat akıp gitse de bazen, duruyorsun sen en olmadık durakta. Kafanda bir düşünce bulutu, buluttan akan yağmuru boşa koysan dolmuyor, doluya koysan almıyor işte…

 

Umut dolu sözler çıksın istiyorsun ağzından geleceğe dair, gözlerin yine ışıl ışıl olsun. Gözlerin gülüyor senin, dedirttirsin yine bir dosta… Ama sen gözlerini açmaya bile yorgunsun aslında. Yatak çekiyor başını bir mıknatıs misali. Öle bir uykuya dalmak istiyorsun ki, yaşadığını unutmak, yaşanılanı yok saymak, yaşayacağına umutla bakmak istiyorsun uyandığında. Ama yastık seni kendine ne derece çekiyorsa, uykuda o derece senden kaçıyor işte. Uyumadan uyanamayacağını biliyorsun aslında. O zamana denk düşen, acıklı bir şarkı, senin üzgün suratın, dostların ve onlarla yapılan anlamsız muhabbetler… Seni uykuya emanet etmeye çalışıyor dostların. Güvenebildikleri tek şey o. Sen uykuya teslim olmadıkça onlar gidemiyorlar, ellerinden de bir şey gelmiyor senin için diye hayıflanıyorlar. Ellerindekinin tamamını vermeye de hazırlar aslında, senin gülen yüzün ve gözlerin için. Sen onlarda azalmasın verdikleriyle diye, kabul bile etmeye utanıyorsun verilenleri. İyi niyetleri gözlerinden belli zaten diyerek iç geçiriyorsun, onlar üzülmesin bir de diye gülümseyen bir maske takmaya çalışıyorsun yüzüne… Ama ilk bulduğun aralıkta gözlerinden yaşlar akmasa da yaslar akıyor işte…

 

Güneşin gökyüzünde hiç belirmediği zamanlar, artarda yağan yağmur, yağmurlu günlerin hiç bitmemesi, seni daldığın karamsarlık denizinde nefessiz bırakıyor.

 

Yağmuru da sevmeye başlıyorsun bir zaman sonra. Başa gelen gitmiyorsa, onunla yaşamayı bilmeli dercesine. Dövünmenin bir âlemi yok. Alışmak lazım demek ki diyerek seviyorsun başında gezen ve sürekli ağlayan hüzün bulutunu da… Yağmurun sıkıntını akıttığını düşünüyorsun bir de bir zaman sonra. Senin yapamadığın işi gökyüzü üzerine almışçasına ağlıyor. Pencerende izi kalıyor yağmurun, yaşanılanları unutma dercesine. İzlere baktıkça canın daha çok acıyor. Hava bir açsa, güneşi yine görsek şöyle parıl parıl, yerini alsa yine gökyüzünde... İlk iş olarak cam silmeye gideceksin ama… Yağmur acının zerresini bile bırakmak istemiyor içinde, senin yanında aslında. Kasveti yaşatıyor sana yağmur günlerce, çekilecek çilenin hepsini çek diye. Bildiğin, inandığın ve güvendiğin tek şey dünyada sanırım gökyüzü, çünkü biliyorsun yağmurdan sonra bir gün güneş açar. Hele ikisinin arası çok kısaysa bir de gök kuşağı çıkar ki gökyüzünde, seyrine doyum olmaz…

 

Güller açacak yine yüzünde biliyorsun, yaşanması gerekiyormuş bunlarında diyeceksin bir gün biliyorsun, belki gülümseyerek hatırlayacaksın yaşanılanları ilerde ya da rakı masasına meze niyetine muhabbet bile yapabileceksin, o kadar önemsiz gelecek ve çektiğin acıya boşa zaman kaybettirmiş bana diyerek kızacaksın beklide bir gün… Bilinen ve her zaman söylenen nasihatler kulağında çınlıyor. Ya dostlar söylüyor ya sen kendine söylüyorsun. Bildiklerin… Her şeyin geçici olması, her şeye alışılıyor olunması, hiçbir şeyin imkânsız olmaması, acının daim olmaması ve bir gün bitiyor olması… Neler öğretti şu hayat sana ve bunları nasılda aklına akıtıyor yağmur. Her şeyi biliyormuşsun gibi lafta, ama yaşamak öle kolay değil işte. Bir deney gibi hayat, öğretici sıfatlı birileri anlatıyor sana teoride yaşama ihtimalin olan şeyleri. Dinliyorsun, hakta veriyorsun, kabul da ediyorsun birçoğunu. Sonra öğretici seni dışardan izlemeye başlıyor, sıra pratikte hadi bakalım diyor; sen daha önce hiç duymamışsın, hak vermemişsin, doğruluğuna inanmamışsın gibi şaşırıp kalıyorsun ne yapacağını bilemez bir halde… Hayat teoride çok güzelde, işi pratiğe dökmeseler diye dert yanası geliyor insanın işte…

 

Bilmek ve anlamak yetmiyormuş, öğreniyorsun. Yaşamak gerekiyormuş acıyı da sevinicide. Hiçbir şeye biliyorum dememeyi öyle güzel anlıyorsun ki; çünkü öğretici çok iyi, öyle güzel bir düzen kurmuş ki ne bir eksik kalıyor kafanda ne de kafana takılan bir fazlalık. Sen diyor; biliyor geçiniyorsun ya her şeyi, bir de uygulamada görelim seni. Uygulamada kalıyorsun sınıfta işte. Bilmek yetmiyor yaşamak gerek…

 

Hep anlatsa birileri diyorsun acı ve üzüntü verici şeyleri. Bilsek hayatta böyle şeylerin olduğunu da ama hep başkaları yaşar bunları zannetsek. Nasihat dinlemeyi sevmeyişin bundan sebep işte… Başına gelmez nasılsa diyerek dinliyorsun… Bende nasihat veriyorum sana di mi bu yazımla, bende bir yol gösteriyorum sana… Sen kim misin? Merak ediyorsun di mi? Bir isim ya da isimler eklenmeli bu sen diye hitap edilene... Sen bu yazıyı okuyan değilsin. Burada sen diye bahsedilen, benim aslında… Ben kimseye yol göstermeye, akıl vermeye gelmedim. Yaşadıklarımı anlatmak derdim, zira derdimin başka türlü beni terk etmesini sağlayamadım. Ben tüm sözlerimi kendime yüksek sesle söylüyorum, tüm yazılarımı kendime gelen bir mektup sayıyorum aslında…

 

alıntı

Gönderi tarihi:

Benden önce söylenmiş sözlerin haklılığına

Kızdığım oldu zamanında ama inandığımda

Ömrümde her şarkı başka bir kapı açtı

Bu şarkının ardında sen

Bu kapının ardındaysa benden önce söylenmiş sözler vardı

Çok zor günler geçirdim vaktiyle

Alemde savaşlar çırpınışlar nihayetinde

Aşık olmak kısmetmiş yar, sana

Aşık olmak kısmetmiş yar…

**Seçtiğimiz hayatlar mı bunlar? seçtiklerimiz mi ?

Bunca yokluk, bunca kırıklık, bunca acı

Seçtiklerimiz evet !

Hayat bu sevgilim çoktan seçmeli

Senin aşkınsa bir dönem ödevi…

 

*Bir gece çıkıp gelsen ölmezsin yar

Ölümlerden ölüm beğen gelmezsen yar

Bir akşam çıkıp gelsen ölmezsin yar

Ölümlerden ölüm beğen öleceğim yar

Bir şarkı tuttum sevgilim bir kapı açtım ikimize

İkimiz çokmuşuz meğer bu resme

Kapatmadan bu kapıyı yinede

Bu yaralar bereler sanadır bileler …

Bu yaralar bereler sanadır bileler

Göreler aşkımı

Şahidim gök kubbe

Aşığım bekletme

**Çok canım yanıyordu gördüklerimden ve göreceklerimden

Benim kanayan dizlerim yoktu hayatta bir tek

Benim de kanattıklarım vardı elbet

Ezdiğim kumlar ve geçtiğim yollar hala gölgeni taşıyorlar

Hani demiştim ya en başında

Ne ayrılıklar ne aşklar ne başlangıçlar diye

Yani demem o ki çok zor günler geçirdim vaktiyle…

 

*Çok zor günler geçirdim vaktiyle kalbimde…

Firari endişeler nihayetinde

Aşık olmak çok zormuş yar sana

Aşık olmak çok zormuş yar

**Bir gece çıkıp gelsen ölmezsin yar

Ölümlerden ölüm beğen gelmezsen yar

Bir gece çıkıp gelsen ölmezsin yar

Ölümlerden ölüm beğen öleceğim yar

Bu şarkı sadece benimdi sevgilim

Ve ben büyük bahçeler istemiştim ikimize

Yazmışsın ya 'onu sevebileceğimi düşünmüştüm' diye

İşte o günden beri belki de bu yüzden sadece

Bu yaralar bereler sanaydı bileler

Göreler aşkımı şahidim gök kubbe…*

 

 

alıntı

Gönderi tarihi:

*Yokluğuna yazılmış bir Şiir'dir Yüreğim....*

------------------------------

Yokluğuna yazılmış bir Şiir'dir Yüreğim

Zamana inat hayallerimin en şiddetli gök gürültülerine aldırış etmeden

kapkara bulutlardan geçerken

ardında aydınlığını bıraktığı çizgidir Gülümsemelerin...

 

 

Yokluğuna Çizilmiş Bir Hüzünlü Resimdir Yüreğim

Sensiz uyandığım sabahlardan akşam karanlığına yol alırken

biriktirdiğim hasret sancıları dağlasada bedenimi avuçlarımdaki avuçlarının

sıcaklığını ekledim ayışığına...

 

 

Çam kolonyası getirdim sana uzak diyarlardan

Bir tutam karanfil yükledim bakışlarıma

Ateşten gömlek giyindim,sana geldim

Yüreğim kor

Yüreğim esmer yüzlü çocuk

 

 

Öyle hüzünlü bakma bana yarim

Talan etme bu aşkın küllerini

Silme bir kalemde doyumsuz hayallerimi

Sanadır tüm iç geçirişlerim

Bırak benim olsun ;

Kederler

Hüzünler

Hasretler

 

 

Ey Sevdiğim,suskunum

Küllere emanet etme ;

Hayallerini

Gülüşlerini

Özlemlerini

 

 

Özgürlük türküleri söyleyelim gökyüzüne

Yeşil vadileri aşalım nasırlı ayaklarımızla

Ellerini ellerimden ayırma gül yüzlü yarim

Masmavi göğe savuralım küllerini sevdamızın

 

 

Yokluğuna yazılmış bir Şiir'dir Yüreğim

Yokluğuna Çizilmiş Bir Hüzünlü Resimdir Yüreğim

 

 

alıntı

Gönderi tarihi:

'İnsanların Çoğu Sevmekten Korkuyor, Kaybetmekten Korktuğu İçin.

Düşünmekten Korkuyor, Sorumluluk Getireceği İçin.

Konuşmaktan Korkuyor, Eleştirilmekten Korktuğu İçin.

Yaşlanmaktan Korkuyor , Gençliğin Kıymetini Bilmediği İçin.

Unutulmaktan Korkuyor, Dünyaya İyi Bir Şey Vermediği İçin.

Ve Ölmekten Korkuyor, Aslında Yaşamayı Bilmediği İçin.'

Gönderi tarihi:

Dostlar Var Ki

Olmasa da olur dedigimiz insanlarla doludur hayatimiz;tanistigimiz,

selamlastigimiz; klasik cümlelerle iletisim kurdugumuz,yanitlarini merak

etmedigimiz sorular sordugumuz...Iyi insan olmadiklari için mi uzak dururuz

onlardan?

Hayir, hiç sanmiyorum.Gönülde biter her sey;

akla yararli gelse de samimi bir iliski, gönlün hayir dedigine isinmak

mümkün olmaz.

Ister dünyanin en yakisiklisi, ister en güzeli olsun; ister en zengini,

ister en komigi;

ne yapsa nafile; yüregine ulasamaz.

Baskasi için özel olan, senin gözünde dünyanin en siradan insanidir ve ...

yüzüne bakmaz kimisi vazgeçemedigim dediginin...

Gönlümüzdür hükümdar; kime ne paye verecegini o belirler.

Kimine "dost", "yar",

kimine "tanidik", "arkadas" deyip, çikar isin içinden...

Özünde iyi olduguna inansam da insanlarin, herkesi sevemem onun yüzünden...

Hem, kalabaliktan da hoslanmaz zaten; sevginin, sevdiklerinin hakkini vermek

 

 

ister.

Sonuçta, sevmek büyük bir sorumluluktur; emek vermek gerekir, ilgilenmek...

Sevdigim her insanin yasamina bir anlam katmaliyim;

zorlu ve vazgeçilmez bir serüven olmali;

dost dedigim insanlarla ayni zaman dilimini paylasmak!

Hani, bilirsiniz iste!

Dostlar vardir çiçek gibi; koklar koklamaz alir götürür bütün

yüklerinizi...

Evsizseniz ya da odun kömür bulamiyorsaniz yakmaya; uzundur

kis *******i...

Dostlar vardir soba gibi; yüregindeki atesle isitir ellerinizi...

Dostlar vardir; firtinada siginak, güneste gölge; yanarken buz gibi su

dökmez üstünüze;

aksine, harlandirir atesi; bilir ki, yanmayani hiçbir sey

söndüremez.

Dostlar vardir, yildiz gibi; hava kapaliyken bile,

kapkara bulutlarin bekçisidir gökyüzünde...

Dostlar vardir, arada bir ugrayip alt üst eder yasaminizi;

dili zehir zemberek, bakislari keskindir.

Dostlar vardir gül gibi; sarilirken yaralanmayi göze almaniz gerekir.

Hani, kiminin yoluna hali sersen kar etmez;

dostlar vardir, minder de kafi gelir; sen olursan fark etmez.

Dostlar vardir; rakisiz çözülmez dili, muhabbeti çekilmez;

dostlar vardir, efkarinin sebebi bir bardak demli çaydir.

Dostlar vardir, omzu her derde devadir.

Dostlar vardir, iyi bir ögretmen gibi, nasil sorulacagini ögretir.

Dostlar vardir, dag gibi vakur; toprak kadar bereketli, mert...

Dostlar vardir; ney gibi hüzünlü, saz gibi asi; siir kadar büyük...

Dostlar vardir türkü gibi; her zaman söylenmeseler de her daim içinde tasir

sevdasini;

yanginini bulastirir bir gönülden digerine...

Dostlar vardir baki; tanistigin gün dogar, yittigi gün ölürsün!

Zamana ve darbelere; yollara ve hasretlere dirençli...

Dostlar vardir, közde misir, kadehte sarap;

ateste yanmanin da, sarapla sönmenin de tadi damagindadir.

Dostlar vardir; yüregine kök salmis bir çinardir; hiçbir sey deviremez;

gönülden gönüle kurulmustur köprüler; ne yasansa atilamaz!

Dostlarimiz vardir bizlere benzerler biraz...

Dostluklar vardir, erken dolar vadesi; dostluklar vardir, devam eder

ahrette!

Iste böyle dostlardir; her seye lanet ettigin günlerde bile, yasamini güzel

kilan...

Gönül, her yerde onlari arar.

Ve buldugunda haber gönderir bize;

bir sicaklik yayilir yüregimize; bunda bir is var deriz, takiliriz pesine...

 

 

Dost olalim gönlümüzle!*

Gönderi tarihi:

Adı bildik çocuklar çalsın kapınızı

kahkahalar,

coşkular

ben de seslensem hepinize

uyandırsam

çalar saat yerine

yanağınızı okşar gibi

"gün güzel olacak" desem

haklı çıksam

*

 

 

- - -alıntı

Gönderi tarihi:

Baktım akşam herkesin kabul ettiği kadar akşamdı..

Hiç bir yaşanırlığı kalmamıştı hayatımın..

Sözlerinin anlamı beni ürkütüyor..

Böylesine hazırlıklı değilim daha..

Bilmek buda ürkütüyor..

Yine de biliyorum..

Kapanmaz yaralar açtı sözlerin yüreğimde sevgilim..

Kapanmaz yaralar..

 

alıntı..

Gönderi tarihi:

Sendin beklediğim bütün bir sonbahar..

Başlamadan bitmiş bir aşkın hüznüyle..

Gece gökyüzünde, çınlarken yıldızlar..

Yağmurları inatla işlerken içime..

Sendin beklediğim bütün bir sonbahar..

 

Şimdi vurur yokluğun yüreğime..

Yüreğim gönlüm senin yolunda yar..

 

alıntı.

Gönderi tarihi:

Duy diye değil...

 

 

*Ellerimin arasından kayıp gidiyor hayat… Kendimi avutmak için bulduğum her

şey bir süre sonra anlamsız geliyor… Bir şeyler biterken yanı başında neyle

avunabilir ki insan… Kendimce oyunlar buluyor, sıkılıyorum bir süre sonra,

kitaplar hiçbir şey anlatmıyor ya da kendimi dinlemek canımı sıkmaktan başka

bir şeye yaramıyor… *

 

 

**

 

 

*Sense bir yerlerde kendine duvarlar örüyorsun… Biliyorum ki ne kadar

ararsam arayayım yanına gelebileceğim bir kapı bulamayacağım… Kendine

duvarlar örüyor ve bizi dışarıda bırakıyorsun…*

 

 

*Olsun diyorum, ördüğün duvarları maviye boyuyorum, çiçekler ekiyorum

dibine, büyümüyorlar… Mavilerim soluyor, sen susuyorsun… Ben ölüyorum…*

 

 

*Kendime yalanlar uyduruyorum kendim bile inanmıyorum… Oyunlar buluyorum

sıkılıyorum… Durmaksızın bir şeyler bitiyor içimde… *

 

 

*Sana sorduğum soruların hiçbir cevabı yok aslında duymayı beklediğim…

Sadece sesini özlediğimden… *

 

 

*Ellerimin arasından kayıp gidiyorum… Kendim bile tutamıyorum kendimi… Ama

olsun ben sana elimi uzatıyorum… Kurtar diye değil… Sadece dokunmayı

özlediğimden sana…*

 

 

*Senden başka bir nedenim yok… Senden başka bir istediğim yok… Senden başka

hiçbir şeyim yok… *

 

 

*Seni Seviyorum… Duy diye değil… Sadece kendime hatırlatmak için söylüyorum…

*

 

 

**

 

 

*suya yazı yazmak gibi seni sevmek

yorgunum üşüyorum

yanındayım ama yanlız ne çare

suskunum huzursuzum*

 

 

*gözlerinde uçurumlar korkuyorum yüzleşmeye

bakışların kaçar gider gücüm yok yetişmeye

düğüm düğüm oldu içim ne olur birşey söyle

sen sustukça içimde isyanlar, çığlıklar...*

 

 

alıntı

Gönderi tarihi:

Hayatım gökkuşağı benim;

Eğer sevenim varsa,

Sevebiliyorsam herşeyi.

Güneş mutlu ediyorsa,

Bulut içimi rahatlatıyorsa,

İçimde nefret de yoksa,

İşte o gün

Rengarengim, gökkuşağı misali.

Yağmurdan kaçmıyorsam,

Kar yağınca izlemekle kalmıyorsam,

En güzel gökkuşağıyım gökyüzündeki.

Ben hayat doluyum;

Fırtınadan çıkınca

Olabiliyorsam gökkuşağı gibi

ஐ ♥→ ‼SYMRNA‼ ←♥ ஐ

Gönderi tarihi:

düşün

 

 

- Düşün,

-

- Büyük gözleriyle

Küçük bir dev duruyor karşında.

Ufacık ellerini açıyor önce,

Sonsuzluğu tutuyor avuçlarında.

Sonra gözler,

Ah o büyük ve güzel gözler

Sarıyor tüm bedenini usulca...

- Zaman, dar vakitler denizi. Kulağıma çalınan bir ses, rüzgarın tüm

alaycılığına rağmen, ruhumu ele geçiriyor. Bu taarruz öyle sessizce oluyor

ki biliyorum bittiğinde ellerimle yüzümü kapayıp ağlayacağım. Uzaklarda

kalmış bir hatıraya mı döküyor yaşlarını, yoksa gelmeyene mi ağıtlar yakıyor

bilinmez. Kederden ıslanmış elleriyle adımlıyor, yüreğimde açtığı yolu. Tek

bir pencere bıraksa, ses olayım diye dilsizliğine, biliyorum, bulup

çıkartacağım hangi ülkenin kıyısında bekliyorsa. Gözlerinden bir damla, bir

damla daha yaş düşüyor. Duyuyorum. Bekle beni, diyorum, bekle...

Geliyorum...

- Bilmediğim bir ülke,

Tanımadığım bir iklim...

Şimdi oradasın

Benden çok uzakta

Ben yalnızlığıma yanıyorum

Sen hasretimle tutuşuyorsun

Yavaş yavaş öğreniyorum...

Oysa birkaç kelime

Dökülse

Boğacak bu hasreti

Dilsizlik ne fena...

- Gecenin üzerine örtülen milyonlarca yıldızdan hiçbiri yakışmıyor o

güzelim saçlarına. Senden uzakta da düşündüğüm pek bir şey yok. Ama diyorum

ya, omuzlarından aşağıya bir çağlayanın yurduna kavuşmak istermiş gibi

dökülen ve hiçbir zaman hürriyeti tadamayacak olan o samur dalgalı şalın

gitmiyor gözlerimin önünden... Rüzgarın dağıtmaya kıyamadığı bir aşk bu. Bir

aşk'ın sözsüz yemini. Dokunduğu yeri yakması bundan...

- Hiç tanımadığım bir bedeni hayal ediyorum şimdi. Görmüş olsam; bakın

işte tam anlattığım gibi diyebilsem. Duysam; işte o kederli şarkıları

söyleyen ve milyarlarca yıl öteden gelip, kulaklarıma, yüreğime yerleşen

işte bu diyebilsem, anlatabilsem sizlere... Ya da sussam, susup kalsam. Siz

suskunluğumdan evrenler yaratsanız. Kendi hayallerinizi büyütseniz an an...

- Şimdi tek yapabildiğim, bana ait bir hikayeyi yazmak. Hem mecburda

değilsiniz dinlemeye... Masallara inanmaz mısınız? Öyleyse ne işiniz var

çocuk gözlerimde...

- Benim gibi emanet gözlerle mi bakıyorsun dünyaya? Yeşilin yeşil, mavin

mavi değil mi? Nerede ters dönmüş bir böcek görsen, yaşaması için bir şans

veriyor mu kederli yüreğin? Yuvasından düşmüş bir kuşun acıklı çığlıklarına

kayıtsız kalamadığın olmuyor mu hiç? Kargalara aşık mısın sende, kara bir

karganın peşi sıra uçup gitmek istemiyor mu gözlerin? Baktığın kıyılarda

sende arıyor musun o denizkızını? Uzak kıyılara dalıp, ağlıyor musun insana

olan aşk'ına? Köşe başında bekleyen insanları seyrederken, hayaller kuruyor

musun? Hiç aşık oldu mu, hiç güldü mü şöyle doyasıya, bunca aç, kendini bir

halt sanan bedenden yorulmadı mı diye düşünüyor mu aklın...?

- Ellerimi parçalayan bu tuzlu su, denizin içime işlediği ağlamaklı bir

şarkıdan başka bir şey değil. Daha ötesi değil... Oysa senin ellerini merak

ediyorum. Yaralı mı seninde ellerin, yıkıp, yordular mı seni de? Cesaret

edemedi mi kimse acına dokunmaya, katlanamadı mı bu masum kedere? Ondan mı

her gece uykularımı esir alışın... Birileri duysun istiyorsun değil mi

hüzünle ördüğün tılsımlı sesini?

- Kanayan ellerini, sol göğsüne yasla hasretle beklediğim. Duyuyorum

sesini... Ve sana söz veriyorum, canım pahasına alacağım, içinde benim için

büyüttüğün kederi...

 

 

alıntı

Gönderi tarihi:

İki kişiyim ben...!!!

 

 

Evet iki kişiyim ben...

İçimde bir yerde saklı,bir ben daha var*dı!*

 

 

Biri hassas, diğeri umursamaz varı yoğu...

Biri çılgınca mutlu şuan , diğeri kan ağlamakta gözlerden saklı bir

köşede...

 

 

Bir yanım kuş olup uçucak kadar hafif, saf ve de *aşık...*

Diğeri...

Kırgın, ümitsiz, kıstırılmış gibi bir köşeye çaresiz...

 

 

"İçimde bir yerde saklı,bir ben daha var*dı!*"

demiştim...

 

 

Öyle ya; saklı değil artık. Herkes biliyor, görüyor, kahkahalar atarken

susup,yutkunuyorum... Çocukluğum düğümleniyor boğazıma...

 

 

Dizlerimde kabuk tutmuş yaraların izleri yok artık, oynamaktan yorgun

bedenim yatağına uzandığında dolanamıyor usulca rüyalarda...

 

 

İki kişiyim içimde. . .

 

 

Alabildiğine cesur , gözü kara, umut dolu...

Yok değil... Ötekisi; korkak, vazgeçmiş...

 

 

Ölmeli biri ...

Öldürmeliyim kendimden birini!

 

 

Yok ol korkak yanım !

Bırak yüreğimin yakasını!

*ÖL...!!!*

 

 

--

Gönderi tarihi:

acı ceken yalnızlara

 

 

Aşk"..Dokunma Bana..!

 

 

''...yalnızlığın gövdesinde en çok parçalanmış 'o' parça,suskun bir

hecede takılı(kala)kalmış olsa da apansızlık ;yüzünden ilmek ilmek

geçirdiğim haykırışlar,ne kadar azalırsa o kadar çok artan...''

 

 

Çırpınışların masum ellerine,lirik bir şiirin teninde yazılmış...''Bir''

benden başka,hiç kimsenin okumayı beceremeyeceği bir lisan

hüzmesinde...Zamanın ve mekanın nice zarflarını hatırlayamadığım fakat

sadece ikimizin sahip olduğu bir evrenden yaratılmış,lavanta kokulu bir

alfabede...

Ve...

''Yürek Dili''nde...

 

 

sen varken,gücüm olurdu,zaman akmadan dururdu,hatırlasana(!)...

 

 

Bildiğini,adımla ''bir'' biliyorum...Biz'den geriye kalan ve payımıza sözüm

ona düşen birer adet yalnızlık değil(di)...Yalnızlık;seni ilk gördüğüm an'da

da yanıbaşımdaydı,gözlerinin ellerinden sıkıca tutmaktan vazgeçtiğim an'da

da...

 

 

Yalnızlık;ne ben'den bir avuç eksik(ti),ne de sen'den bir avuç

fazla...Kıvamı Tanrısal bir gücün kusursuz ellerinden çıkma...Aynadaki

suretimin,ruhumun aslına kadar uzanmış her bir arşınında...

 

 

hani aşk seni yormuştu,yolun sonuna koymuştu,dokunma bana(!)...

 

 

Vaad edilmemiş,kuraklığına çoraklanmış,sinsice,her bir metre kareme bulaşan

hastalıklı bir toprak parçası var içimde...Yaşam(ak)ları teker teker takvim

sayfalarında doldurduğum...''Yağmur''un ağlamaktan vazgeçmişlik kokularını

sürmüş bir buhran...Kendi tenhalığı içinde kıvranan...

 

 

şimdi,eskiye döner mi,dönse de buna değer mi,cevaplasana(!)...

 

 

Zamanın asla doymak bilmeyen,cani miğdesinde öğütülmüş ve dumanına dağılmış

hayat(lar)...Bir film afişinin;son satırlarına düşmüş başrol oyuncuları...

 

 

''Önce bir 'sen' ve sonra bir 'ben'...''

 

 

insan aynı durur mu,ayrılık kolay oyun mu,dokunma bana(!)...

 

 

Acımtrak bir gecenin koynundan,boynuma sarılmış kördüğüm(ler)...Lacivert bir

hüznü,fondip yapmış ve dolmuş ve boşalmış ve bir kez daha boşalmaya dolmuş

sarhoş kadehler...

 

 

''Gitsem,geri dönüş yasaklısı,kalsam 'aşk'a firari giyinmiş müebbet

zanlısı...''

 

 

artık ben vazgeçtim,(yalnızlığı) seçtim,herşey bitti,anlasana(!)...

 

 

Bazı artık sabahların,en nef(es) alınılası sebepsizliklerinde,ayrılığı

''ortak bölen'' saymış yazgıların,aynı bedende hecelenmiş heceleri...

Ve...

Hep ''o'' son'a lal olmuş sevgilileri...

Çıkardım yüreğimden ''o''na dair dikilmiş en şeffaf kıyafetleri...

Ve...

Tek celsede kırdım bedelsizce hükmedilmiş ruhların boynu bükük

kalemlerini...

 

 

...dokunma bana(!)

''aşk''

bir kez daha

dokunma bana!!!...

 

 

alıntı

Gönderi tarihi:

aNLadıM Ki...

 

 

Anladım ki;

hep deniz gelmiyormuş

karadan sonra...

 

Hep düşman değilmiş

bıçak saplayan...

 

 

alıntı

Gönderi tarihi:

Sevda Sokagi*

 

 

*Ben Sevda`nin oturdugu sokakta oturuyorum...

Geceler hic bitmiyor, ben hic uyumuyorum..

Gecenin efkari iniyor perde perde..

Sevda`nin hayali vuruyor arada bir icime..*

 

 

*Ben Sevda`nin oturdugu sokakta oturuyorum...

Geceler hic bitmiyor, ben hic uyumuyorum..

Ben Sevda`nin oturdugu sokakta oturuyorum...

Geceler hic bitmiyor, ben hic uyumuyorum..

Gecenin efkari iniyor perde perde..

Sevda`nin hayali vuruyor arada bir icime..

Gecenin efkari iniyor perde perde..

Sevda`nin hayali vuruyor arada bir icime..*

 

 

*Ben Sevda`nin oturdugu sokakta oturuyorum..

Hani su perdelnde mavikus resimleri olan..

Ali bakkalin hemen yaninda 17 numara..

O kirgin hayatin tam ortasinda..

Hani duvarlarinda hala yazilari olan o sokakta..*

 

 

*Biri gurbetin..

Biri ihanetin..

Biri de seni böyle sevmenin hikayesi..*

 

 

*Sevda`nin cami bana bakiyor, ben cama..

Ve bak sen su serencama..

Pencere önünde menekseler,hatmiler birde gece sefasi..

Bir de haytaligi adamin..

Abi, bir de sevda`nin hayali vuruyor arada bir icime..

Iyi oluyor diyorum, bu sana iyi oluyor..

Arada bir arkadaslar geliyor..

Lafliyoruz ordan burdan..

Anlarsin ya güzel abim..

Ic cebimde bir umut doguyor..

Birde,nerden bulduysam resmini sevdanin..

Resimde Sevda inadina gülüyor..

Sevdam gayri resmi bilmekteyim..

Gelki benim abim..

Biraz da üstümüzde macera güzel duruyor..

Yai yakisiyor adama..

Yakisikli bir sevda..

Hayat haybeye vurmuyor yüzümüze belasini

Hayat sokagimizi bir kehriba tesbih gibi..

Döküyor tanelerini takir takir yüzümüze..

Ben, ben sevda`nin oturdugu o sokakta oturuyorum..

Geceler hicbitmiyor, ben hic uyumuyorum..

Agzimda fiyakali bir islik..

Zulanda agir yarasi sevdanin..

Ali bakkalin ciragi metin ..

Anliyor halinden insanin..

Metin nedir senin niyetin..?

Kat bakalim abine bir taze ekmek biraz zeytin..

Bu aksam yine odamda efkar var..

Anlarsin ya metin..

Adamin halindan adam anlar..!*

 

 

*Ben sevda`nin oturdugu sokakta oturuyorum..

Geceler hic bitmiyor,ben hic uyumuyorum..

Gecenin efkari iniyor perde perde..

Sevda`nin hayali vuruyor arada bir icime..*

 

 

*Ben sevda`nin oturdugu sokakta oturuyorum..

Geceler hic bitmiyor,ben hic uyumuyorum..

Ben sevda`nin oturdugu sokakta oturuyorum..

Geceler hic bitmiyor,ben hic uyumuyorum..

Gecenin efkari iniyor perde perde..

Sevda`nin hayali vuruyor arada bir icime..

Gecenin efkari iniyor perde perde..

Sevda`nin hayali vuruyor arada bir icime..*

 

 

*Ibrahim Sadri*

Gönderi tarihi:

Mevsimlik Sarki *

 

 

*Kaniyor takvimden gamsiz agaçsiz

Evlatlarini döver gibi seven bir sonbahar

Güvertesinde adresini sasirmis

Kayip bir nisan yagmuru *

 

 

*Ömrümün sol anahtarisin

Hazan makaminin kapisini açan

Ne nisanlar gördüm ben

Ilkbahardan kaçarken

Bir mizrapa tutunan*

 

 

*Ne bileyim ben

Böyle bir seydir herhalde

Bir mevsimin sarkisi

Ya da mevsimlik bir vivaldi sancisi...*

 

 

*Ekim kasim islerini ögrenirken bir keman

Aglamayi bir de,

Sarkiya söz yürür,

Yesile aldanir suyun kudreti

Ve sen hiçbir zaman

Sol anahtari yaptiracak bir çilingir bulamazsin

Bana kalirsa sen,

Ömrünün sonuna kadar,

Osarkinin kapisinda kalacaksin!*

 

 

*Yilmaz Erdogan*

Gönderi tarihi:

AŞK KALBE BİR ÇINGI İLE ÖZENLE İŞLENEN OYADIR.

 

 

KALBE SÜRÜLEN YAĞLI BOYADIR.

 

 

NE KADAR SİLMEYE ÇALIŞSAN DA

 

 

MUTLAKA BİR İZİ KALIR...

 

 

CAN AKIN

Gönderi tarihi:

Anlayamadılar

 

Biz ince bel, ela göz, sütun bacak için sevmedik güzelim

Gümbür gümbür bir yürek diledik kavgamızda

..........

..........

 

 

 

Nazım Hikmet Ran

Gönderi tarihi:

KUŞLAR...

 

 

*Dünü bugün bu günü dün gibi yaşıyorum her geçen gün bir öncekine hatıra

bırakıyor*

*Ben kuşları özledim ama nereye gittiler bilmiyorum yaz mevsimi geçmedi ki

daha akşam olunca yamaçlara bakarım yoklar dere kenarına inerim orada da

değiller kuşlar özgür derler ama öyle değil özgür olan kuş uçar durmadan ama

bir tane bile yok uçan bana bakıyorsun oradan kızgın kızgın hadi çık

kafesten uç artık özgürsün nereye gitmek istersen oraya git yeni bir şehre

yeni bir dosta yeni ufuklara benim olmadığım bu tel parçasının olmadığı yere

git gidemezsin dimi alıştın sende telle çevrili yaşama zor gelir özgür

yaşamak ben derim ki nerede mutlu olacaksan orada kal yüreğinin götürdüğü

yere git ve dönme...*

 

 

alıntı

Gönderi tarihi:

Ötesi

 

saçakların buz kırgını

soğuk fırtınalar

boranlar yara doğru

sanrılar durulur duyulmaz

vakitlerden kehribar

şehr-i sefahatti kol kanat gerilmiş

kuşaklar tetikte

babil'in asma bahçelerinde infazlar

dünyanın yedinci cücesiydi sekiz harika insandan biri

mavi bir yuvarlaktı hepsi kainat kadar büyük

ve küçücük bir damla hayat kadar

bu işten en çok sıkılanlardır peygamberler

nefsi terbiye zemininde

uhrevi bir ıslıktı en kabadayı mucizesi

kolaydı çünkü bir olmazı anlatmak inanmak isteyene

denizler yarıldı yarıdan

sönük bir akşam yemeğinin ortasında

bir düzine uhrevana kaldı kabarık hesap

ve sonuncunun mucizesi mucizesizliği oldu

 

kardeşlerim!

kardeşlerim acele etmeyiniz

hele bir ölelim de gerisi kolay!

 

Yılmaz Erdoğan

Gönderi tarihi:

40 KERE MAŞALLAH

 

 

 

 

Aysel Git Başımdan

 

Aysel Git Başımdan

Aysel git başımdan ben sana göre değilim

Ölümüm birden olacak seziyorum.

Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

Aysel git başımdan istemiyorum.

 

Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün

Dağıtır gecelerim sarışınlığını

Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,

hiçbir dakikamı yaşayamazsın.

Aysel git başımdan ben sana göre değilim.

Benim icin kirletme aydınlığını,

hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

 

Islığımı denesen hemen düşürürsün,

gözlerim hızlandırır tenhalığını

Yanlış şehirlere götürür trenlerim.

Ya ölmek ustalığını kazanırsın,

ya korku biriktirmek yetisini.

Acılarım iyice bol gelir sana,

sevincim bir türlü tutmaz sevincini.

Aysel git başımdan ben sana göre değilim.

Ümitsizliğimi olsun anlasana

hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.

 

Sevindiğim anda sen üzülürsün.

Sonbahar uğultusu duymamışsın ki

içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,

uzak yalnızlık limanlarına.

Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,

Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.

Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.

Sakın başka bir şey getirme aklına.

Aysel git başımdan ben sana göre değilim,

ölümüm birden olacak seziyorum,

hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.

Aysel git başımdan seni seviyorum...

 

Attila İlhan 'Aysel Git Başımdan'

 

Attila İlhan

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.