Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 4 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 4 Ağustos , 2008 SENİ DÜŞÜNDÜĞÜM TÜRKÜ Benim bir canla sevip bin özlemle andığım, Bari gölgeni bırak bana Su çiçeklerinin en güzel yanları budur, Giderken gölgelerini verirler suya. Güz akşamları dal kıpırdamazken, Suda halkalanan gözleridir Sen de gölgeni bırak bana. Gönlümün bin güzelliğiyle inanıp sevdiğim, Güzelliğini burada ince ince aratma. Bir kıyıya, bir gün inen fırtına gibi Birdenbire bir şeyler bırak. Birşeyleri soğut, birşeyleri yak, Dağıt birşeyleri, birşeyleri kur. Kendini hiç yokmuşsun gibi bırakma Kafamın her yanıyla bir şeyler öğrendiğim, Sonsuza uzanan sevinç, güzele vurgun tasa En azından bin yılda arayıp bulduğum, Bana aşk şiirleri yazdırma artık Beni burada gölgen gibi bırakma. AFŞAR TİMUÇİN Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 4 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 4 Ağustos , 2008 ÖZGÜRLÜK Kuşlar özgürlüğü kanatlarıyla yazarlar Göklerin serin mavisine Özgürlük biraz benzer Güllerin çocuk yüzlü durgun güzelliğine Özgürlük biraz benzer Denizlerin ufuklarda başlayan bitmezliğine Beyazlara çizilen yorgunluk Silinir martıların korku veren sesinde Ne varsa göklerde var Ovalardan ufuklara kadar Ne varsa gözlerinde AFŞAR TİMUÇİN Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2008 Adsiz . Penelope olmadi hiç Gece gündüz aç susuz dokudu da Yanip kurtulacakti Jan Dark olsa Yirminci yüzyilda Orta çaga dogan Karci dagin karli yamaçlarindan Bütün eve odun çeken Gelin Sirinköylü Kar çatlagi ayaklarini Bastirirdi duvara her gece Niobe degildi Kübele'nin disiligine degmemisti eli Muskacidan muskaciya umut Yatir dallarinda çaput Hiç dogurmadi Yilan olsa emzirecek gögsü Sizlayarak Her gece Her gece kardan soguk söze yenik Andromake hiç olmadi hiç Seyretmedi erkegini surlardan Savasi birlikte tarlada Agayla ve devletli Açligi omuz omuza Akmaz ariklari orta çagin Yirminci yüzyilda bile Sirinköy'den gelinlerden gelinle de Paylasmaya gelmisti Aciyi ve sevgiyi Antigone degildi Sonuna dek Kendi öldürmedi kendini Yatiyor odanin ortasinda Çiplak tabanlari örtünün disinda Yarik yarik Gömülmeye bile gün dönünce Kalkip kendi gidecek gibi . Cengiz Bektas . . Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2008 Sevda Üstüne . Bütün kitaplari yakmali Sevda üstüne ne söylemislerse yalandir Kitaplara göre insan Karanlikta yüzüne bin mumluk lamba tutulmus Gözleri, yüregi kamasmis insandir Aptaldir, hastadir, kahramandir Bütün kitaplari yakmali Sevda üstüne ne söylemislerse yalandir. Içinde bir tek suret yasayan yürege yürek mi derler Bir tek yaprak veren dalin boynun burarlar Bir tek meyve veren dali keserler Insan dedigin bir bugday tarlasi gibi olmali Esti mi rüzgar bir degil milyonlar için esmeli Bir tek meyve veren dali kesmeli Insan dedigin derya misali Üstünde milyonlarca dalga Içinde kiyametler kopmali Insan dedigin derya misali Uçsuz bucaksiz olmali. Gel çikalim sevgilim gel Gel kurtulalim birler hanesinden Çekelim gidelim bir uçtan bir uca Açalim yüregimizin kapilarini sonuna kadar Sevelim sevelim sevelim Sevebilecegimiz kadar. . Bedri Rahmi Eyüboglu . . Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2008 Sana Nasihat Bana Mektup Hayat akıp gitse de bazen, duruyorsun sen en olmadık durakta. Kafanda bir düşünce bulutu, buluttan akan yağmuru boşa koysan dolmuyor, doluya koysan almıyor işte… Umut dolu sözler çıksın istiyorsun ağzından geleceğe dair, gözlerin yine ışıl ışıl olsun. Gözlerin gülüyor senin, dedirttirsin yine bir dosta… Ama sen gözlerini açmaya bile yorgunsun aslında. Yatak çekiyor başını bir mıknatıs misali. Öle bir uykuya dalmak istiyorsun ki, yaşadığını unutmak, yaşanılanı yok saymak, yaşayacağına umutla bakmak istiyorsun uyandığında. Ama yastık seni kendine ne derece çekiyorsa, uykuda o derece senden kaçıyor işte. Uyumadan uyanamayacağını biliyorsun aslında. O zamana denk düşen, acıklı bir şarkı, senin üzgün suratın, dostların ve onlarla yapılan anlamsız muhabbetler… Seni uykuya emanet etmeye çalışıyor dostların. Güvenebildikleri tek şey o. Sen uykuya teslim olmadıkça onlar gidemiyorlar, ellerinden de bir şey gelmiyor senin için diye hayıflanıyorlar. Ellerindekinin tamamını vermeye de hazırlar aslında, senin gülen yüzün ve gözlerin için. Sen onlarda azalmasın verdikleriyle diye, kabul bile etmeye utanıyorsun verilenleri. İyi niyetleri gözlerinden belli zaten diyerek iç geçiriyorsun, onlar üzülmesin bir de diye gülümseyen bir maske takmaya çalışıyorsun yüzüne… Ama ilk bulduğun aralıkta gözlerinden yaşlar akmasa da yaslar akıyor işte… Güneşin gökyüzünde hiç belirmediği zamanlar, artarda yağan yağmur, yağmurlu günlerin hiç bitmemesi, seni daldığın karamsarlık denizinde nefessiz bırakıyor. Yağmuru da sevmeye başlıyorsun bir zaman sonra. Başa gelen gitmiyorsa, onunla yaşamayı bilmeli dercesine. Dövünmenin bir âlemi yok. Alışmak lazım demek ki diyerek seviyorsun başında gezen ve sürekli ağlayan hüzün bulutunu da… Yağmurun sıkıntını akıttığını düşünüyorsun bir de bir zaman sonra. Senin yapamadığın işi gökyüzü üzerine almışçasına ağlıyor. Pencerende izi kalıyor yağmurun, yaşanılanları unutma dercesine. İzlere baktıkça canın daha çok acıyor. Hava bir açsa, güneşi yine görsek şöyle parıl parıl, yerini alsa yine gökyüzünde... İlk iş olarak cam silmeye gideceksin ama… Yağmur acının zerresini bile bırakmak istemiyor içinde, senin yanında aslında. Kasveti yaşatıyor sana yağmur günlerce, çekilecek çilenin hepsini çek diye. Bildiğin, inandığın ve güvendiğin tek şey dünyada sanırım gökyüzü, çünkü biliyorsun yağmurdan sonra bir gün güneş açar. Hele ikisinin arası çok kısaysa bir de gök kuşağı çıkar ki gökyüzünde, seyrine doyum olmaz… Güller açacak yine yüzünde biliyorsun, yaşanması gerekiyormuş bunlarında diyeceksin bir gün biliyorsun, belki gülümseyerek hatırlayacaksın yaşanılanları ilerde ya da rakı masasına meze niyetine muhabbet bile yapabileceksin, o kadar önemsiz gelecek ve çektiğin acıya boşa zaman kaybettirmiş bana diyerek kızacaksın beklide bir gün… Bilinen ve her zaman söylenen nasihatler kulağında çınlıyor. Ya dostlar söylüyor ya sen kendine söylüyorsun. Bildiklerin… Her şeyin geçici olması, her şeye alışılıyor olunması, hiçbir şeyin imkânsız olmaması, acının daim olmaması ve bir gün bitiyor olması… Neler öğretti şu hayat sana ve bunları nasılda aklına akıtıyor yağmur. Her şeyi biliyormuşsun gibi lafta, ama yaşamak öle kolay değil işte. Bir deney gibi hayat, öğretici sıfatlı birileri anlatıyor sana teoride yaşama ihtimalin olan şeyleri. Dinliyorsun, hakta veriyorsun, kabul da ediyorsun birçoğunu. Sonra öğretici seni dışardan izlemeye başlıyor, sıra pratikte hadi bakalım diyor; sen daha önce hiç duymamışsın, hak vermemişsin, doğruluğuna inanmamışsın gibi şaşırıp kalıyorsun ne yapacağını bilemez bir halde… Hayat teoride çok güzelde, işi pratiğe dökmeseler diye dert yanası geliyor insanın işte… Bilmek ve anlamak yetmiyormuş, öğreniyorsun. Yaşamak gerekiyormuş acıyı da sevinicide. Hiçbir şeye biliyorum dememeyi öyle güzel anlıyorsun ki; çünkü öğretici çok iyi, öyle güzel bir düzen kurmuş ki ne bir eksik kalıyor kafanda ne de kafana takılan bir fazlalık. Sen diyor; biliyor geçiniyorsun ya her şeyi, bir de uygulamada görelim seni. Uygulamada kalıyorsun sınıfta işte. Bilmek yetmiyor yaşamak gerek… Hep anlatsa birileri diyorsun acı ve üzüntü verici şeyleri. Bilsek hayatta böyle şeylerin olduğunu da ama hep başkaları yaşar bunları zannetsek. Nasihat dinlemeyi sevmeyişin bundan sebep işte… Başına gelmez nasılsa diyerek dinliyorsun… Bende nasihat veriyorum sana di mi bu yazımla, bende bir yol gösteriyorum sana… Sen kim misin? Merak ediyorsun di mi? Bir isim ya da isimler eklenmeli bu sen diye hitap edilene... Sen bu yazıyı okuyan değilsin. Burada sen diye bahsedilen, benim aslında… Ben kimseye yol göstermeye, akıl vermeye gelmedim. Yaşadıklarımı anlatmak derdim, zira derdimin başka türlü beni terk etmesini sağlayamadım. Ben tüm sözlerimi kendime yüksek sesle söylüyorum, tüm yazılarımı kendime gelen bir mektup sayıyorum aslında… alıntı Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2008 Benden önce söylenmiş sözlerin haklılığına Kızdığım oldu zamanında ama inandığımda Ömrümde her şarkı başka bir kapı açtı Bu şarkının ardında sen Bu kapının ardındaysa benden önce söylenmiş sözler vardı Çok zor günler geçirdim vaktiyle Alemde savaşlar çırpınışlar nihayetinde Aşık olmak kısmetmiş yar, sana Aşık olmak kısmetmiş yar… **Seçtiğimiz hayatlar mı bunlar? seçtiklerimiz mi ? Bunca yokluk, bunca kırıklık, bunca acı Seçtiklerimiz evet ! Hayat bu sevgilim çoktan seçmeli Senin aşkınsa bir dönem ödevi… *Bir gece çıkıp gelsen ölmezsin yar Ölümlerden ölüm beğen gelmezsen yar Bir akşam çıkıp gelsen ölmezsin yar Ölümlerden ölüm beğen öleceğim yar Bir şarkı tuttum sevgilim bir kapı açtım ikimize İkimiz çokmuşuz meğer bu resme Kapatmadan bu kapıyı yinede Bu yaralar bereler sanadır bileler … Bu yaralar bereler sanadır bileler Göreler aşkımı Şahidim gök kubbe Aşığım bekletme **Çok canım yanıyordu gördüklerimden ve göreceklerimden Benim kanayan dizlerim yoktu hayatta bir tek Benim de kanattıklarım vardı elbet Ezdiğim kumlar ve geçtiğim yollar hala gölgeni taşıyorlar Hani demiştim ya en başında Ne ayrılıklar ne aşklar ne başlangıçlar diye Yani demem o ki çok zor günler geçirdim vaktiyle… *Çok zor günler geçirdim vaktiyle kalbimde… Firari endişeler nihayetinde Aşık olmak çok zormuş yar sana Aşık olmak çok zormuş yar **Bir gece çıkıp gelsen ölmezsin yar Ölümlerden ölüm beğen gelmezsen yar Bir gece çıkıp gelsen ölmezsin yar Ölümlerden ölüm beğen öleceğim yar Bu şarkı sadece benimdi sevgilim Ve ben büyük bahçeler istemiştim ikimize Yazmışsın ya 'onu sevebileceğimi düşünmüştüm' diye İşte o günden beri belki de bu yüzden sadece Bu yaralar bereler sanaydı bileler Göreler aşkımı şahidim gök kubbe…* alıntı Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2008 *Yokluğuna yazılmış bir Şiir'dir Yüreğim....* ------------------------------ Yokluğuna yazılmış bir Şiir'dir Yüreğim Zamana inat hayallerimin en şiddetli gök gürültülerine aldırış etmeden kapkara bulutlardan geçerken ardında aydınlığını bıraktığı çizgidir Gülümsemelerin... Yokluğuna Çizilmiş Bir Hüzünlü Resimdir Yüreğim Sensiz uyandığım sabahlardan akşam karanlığına yol alırken biriktirdiğim hasret sancıları dağlasada bedenimi avuçlarımdaki avuçlarının sıcaklığını ekledim ayışığına... Çam kolonyası getirdim sana uzak diyarlardan Bir tutam karanfil yükledim bakışlarıma Ateşten gömlek giyindim,sana geldim Yüreğim kor Yüreğim esmer yüzlü çocuk Öyle hüzünlü bakma bana yarim Talan etme bu aşkın küllerini Silme bir kalemde doyumsuz hayallerimi Sanadır tüm iç geçirişlerim Bırak benim olsun ; Kederler Hüzünler Hasretler Ey Sevdiğim,suskunum Küllere emanet etme ; Hayallerini Gülüşlerini Özlemlerini Özgürlük türküleri söyleyelim gökyüzüne Yeşil vadileri aşalım nasırlı ayaklarımızla Ellerini ellerimden ayırma gül yüzlü yarim Masmavi göğe savuralım küllerini sevdamızın Yokluğuna yazılmış bir Şiir'dir Yüreğim Yokluğuna Çizilmiş Bir Hüzünlü Resimdir Yüreğim alıntı Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2008 'İnsanların Çoğu Sevmekten Korkuyor, Kaybetmekten Korktuğu İçin. Düşünmekten Korkuyor, Sorumluluk Getireceği İçin. Konuşmaktan Korkuyor, Eleştirilmekten Korktuğu İçin. Yaşlanmaktan Korkuyor , Gençliğin Kıymetini Bilmediği İçin. Unutulmaktan Korkuyor, Dünyaya İyi Bir Şey Vermediği İçin. Ve Ölmekten Korkuyor, Aslında Yaşamayı Bilmediği İçin.' Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2008 Dostlar Var Ki Olmasa da olur dedigimiz insanlarla doludur hayatimiz;tanistigimiz, selamlastigimiz; klasik cümlelerle iletisim kurdugumuz,yanitlarini merak etmedigimiz sorular sordugumuz...Iyi insan olmadiklari için mi uzak dururuz onlardan? Hayir, hiç sanmiyorum.Gönülde biter her sey; akla yararli gelse de samimi bir iliski, gönlün hayir dedigine isinmak mümkün olmaz. Ister dünyanin en yakisiklisi, ister en güzeli olsun; ister en zengini, ister en komigi; ne yapsa nafile; yüregine ulasamaz. Baskasi için özel olan, senin gözünde dünyanin en siradan insanidir ve ... yüzüne bakmaz kimisi vazgeçemedigim dediginin... Gönlümüzdür hükümdar; kime ne paye verecegini o belirler. Kimine "dost", "yar", kimine "tanidik", "arkadas" deyip, çikar isin içinden... Özünde iyi olduguna inansam da insanlarin, herkesi sevemem onun yüzünden... Hem, kalabaliktan da hoslanmaz zaten; sevginin, sevdiklerinin hakkini vermek ister. Sonuçta, sevmek büyük bir sorumluluktur; emek vermek gerekir, ilgilenmek... Sevdigim her insanin yasamina bir anlam katmaliyim; zorlu ve vazgeçilmez bir serüven olmali; dost dedigim insanlarla ayni zaman dilimini paylasmak! Hani, bilirsiniz iste! Dostlar vardir çiçek gibi; koklar koklamaz alir götürür bütün yüklerinizi... Evsizseniz ya da odun kömür bulamiyorsaniz yakmaya; uzundur kis *******i... Dostlar vardir soba gibi; yüregindeki atesle isitir ellerinizi... Dostlar vardir; firtinada siginak, güneste gölge; yanarken buz gibi su dökmez üstünüze; aksine, harlandirir atesi; bilir ki, yanmayani hiçbir sey söndüremez. Dostlar vardir, yildiz gibi; hava kapaliyken bile, kapkara bulutlarin bekçisidir gökyüzünde... Dostlar vardir, arada bir ugrayip alt üst eder yasaminizi; dili zehir zemberek, bakislari keskindir. Dostlar vardir gül gibi; sarilirken yaralanmayi göze almaniz gerekir. Hani, kiminin yoluna hali sersen kar etmez; dostlar vardir, minder de kafi gelir; sen olursan fark etmez. Dostlar vardir; rakisiz çözülmez dili, muhabbeti çekilmez; dostlar vardir, efkarinin sebebi bir bardak demli çaydir. Dostlar vardir, omzu her derde devadir. Dostlar vardir, iyi bir ögretmen gibi, nasil sorulacagini ögretir. Dostlar vardir, dag gibi vakur; toprak kadar bereketli, mert... Dostlar vardir; ney gibi hüzünlü, saz gibi asi; siir kadar büyük... Dostlar vardir türkü gibi; her zaman söylenmeseler de her daim içinde tasir sevdasini; yanginini bulastirir bir gönülden digerine... Dostlar vardir baki; tanistigin gün dogar, yittigi gün ölürsün! Zamana ve darbelere; yollara ve hasretlere dirençli... Dostlar vardir, közde misir, kadehte sarap; ateste yanmanin da, sarapla sönmenin de tadi damagindadir. Dostlar vardir; yüregine kök salmis bir çinardir; hiçbir sey deviremez; gönülden gönüle kurulmustur köprüler; ne yasansa atilamaz! Dostlarimiz vardir bizlere benzerler biraz... Dostluklar vardir, erken dolar vadesi; dostluklar vardir, devam eder ahrette! Iste böyle dostlardir; her seye lanet ettigin günlerde bile, yasamini güzel kilan... Gönül, her yerde onlari arar. Ve buldugunda haber gönderir bize; bir sicaklik yayilir yüregimize; bunda bir is var deriz, takiliriz pesine... Dost olalim gönlümüzle!* Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2008 Adı bildik çocuklar çalsın kapınızı kahkahalar, coşkular ben de seslensem hepinize uyandırsam çalar saat yerine yanağınızı okşar gibi "gün güzel olacak" desem haklı çıksam * - - -alıntı Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2008 Baktım akşam herkesin kabul ettiği kadar akşamdı.. Hiç bir yaşanırlığı kalmamıştı hayatımın.. Sözlerinin anlamı beni ürkütüyor.. Böylesine hazırlıklı değilim daha.. Bilmek buda ürkütüyor.. Yine de biliyorum.. Kapanmaz yaralar açtı sözlerin yüreğimde sevgilim.. Kapanmaz yaralar.. alıntı.. Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2008 Sendin beklediğim bütün bir sonbahar.. Başlamadan bitmiş bir aşkın hüznüyle.. Gece gökyüzünde, çınlarken yıldızlar.. Yağmurları inatla işlerken içime.. Sendin beklediğim bütün bir sonbahar.. Şimdi vurur yokluğun yüreğime.. Yüreğim gönlüm senin yolunda yar.. alıntı. Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 Duy diye değil... *Ellerimin arasından kayıp gidiyor hayat… Kendimi avutmak için bulduğum her şey bir süre sonra anlamsız geliyor… Bir şeyler biterken yanı başında neyle avunabilir ki insan… Kendimce oyunlar buluyor, sıkılıyorum bir süre sonra, kitaplar hiçbir şey anlatmıyor ya da kendimi dinlemek canımı sıkmaktan başka bir şeye yaramıyor… * ** *Sense bir yerlerde kendine duvarlar örüyorsun… Biliyorum ki ne kadar ararsam arayayım yanına gelebileceğim bir kapı bulamayacağım… Kendine duvarlar örüyor ve bizi dışarıda bırakıyorsun…* *Olsun diyorum, ördüğün duvarları maviye boyuyorum, çiçekler ekiyorum dibine, büyümüyorlar… Mavilerim soluyor, sen susuyorsun… Ben ölüyorum…* *Kendime yalanlar uyduruyorum kendim bile inanmıyorum… Oyunlar buluyorum sıkılıyorum… Durmaksızın bir şeyler bitiyor içimde… * *Sana sorduğum soruların hiçbir cevabı yok aslında duymayı beklediğim… Sadece sesini özlediğimden… * *Ellerimin arasından kayıp gidiyorum… Kendim bile tutamıyorum kendimi… Ama olsun ben sana elimi uzatıyorum… Kurtar diye değil… Sadece dokunmayı özlediğimden sana…* *Senden başka bir nedenim yok… Senden başka bir istediğim yok… Senden başka hiçbir şeyim yok… * *Seni Seviyorum… Duy diye değil… Sadece kendime hatırlatmak için söylüyorum… * ** *suya yazı yazmak gibi seni sevmek yorgunum üşüyorum yanındayım ama yanlız ne çare suskunum huzursuzum* *gözlerinde uçurumlar korkuyorum yüzleşmeye bakışların kaçar gider gücüm yok yetişmeye düğüm düğüm oldu içim ne olur birşey söyle sen sustukça içimde isyanlar, çığlıklar...* alıntı Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 Hayatım gökkuşağı benim; Eğer sevenim varsa, Sevebiliyorsam herşeyi. Güneş mutlu ediyorsa, Bulut içimi rahatlatıyorsa, İçimde nefret de yoksa, İşte o gün Rengarengim, gökkuşağı misali. Yağmurdan kaçmıyorsam, Kar yağınca izlemekle kalmıyorsam, En güzel gökkuşağıyım gökyüzündeki. Ben hayat doluyum; Fırtınadan çıkınca Olabiliyorsam gökkuşağı gibi ஐ ♥→ ‼SYMRNA‼ ←♥ ஐ Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 düşün - Düşün, - - Büyük gözleriyle Küçük bir dev duruyor karşında. Ufacık ellerini açıyor önce, Sonsuzluğu tutuyor avuçlarında. Sonra gözler, Ah o büyük ve güzel gözler Sarıyor tüm bedenini usulca... - Zaman, dar vakitler denizi. Kulağıma çalınan bir ses, rüzgarın tüm alaycılığına rağmen, ruhumu ele geçiriyor. Bu taarruz öyle sessizce oluyor ki biliyorum bittiğinde ellerimle yüzümü kapayıp ağlayacağım. Uzaklarda kalmış bir hatıraya mı döküyor yaşlarını, yoksa gelmeyene mi ağıtlar yakıyor bilinmez. Kederden ıslanmış elleriyle adımlıyor, yüreğimde açtığı yolu. Tek bir pencere bıraksa, ses olayım diye dilsizliğine, biliyorum, bulup çıkartacağım hangi ülkenin kıyısında bekliyorsa. Gözlerinden bir damla, bir damla daha yaş düşüyor. Duyuyorum. Bekle beni, diyorum, bekle... Geliyorum... - Bilmediğim bir ülke, Tanımadığım bir iklim... Şimdi oradasın Benden çok uzakta Ben yalnızlığıma yanıyorum Sen hasretimle tutuşuyorsun Yavaş yavaş öğreniyorum... Oysa birkaç kelime Dökülse Boğacak bu hasreti Dilsizlik ne fena... - Gecenin üzerine örtülen milyonlarca yıldızdan hiçbiri yakışmıyor o güzelim saçlarına. Senden uzakta da düşündüğüm pek bir şey yok. Ama diyorum ya, omuzlarından aşağıya bir çağlayanın yurduna kavuşmak istermiş gibi dökülen ve hiçbir zaman hürriyeti tadamayacak olan o samur dalgalı şalın gitmiyor gözlerimin önünden... Rüzgarın dağıtmaya kıyamadığı bir aşk bu. Bir aşk'ın sözsüz yemini. Dokunduğu yeri yakması bundan... - Hiç tanımadığım bir bedeni hayal ediyorum şimdi. Görmüş olsam; bakın işte tam anlattığım gibi diyebilsem. Duysam; işte o kederli şarkıları söyleyen ve milyarlarca yıl öteden gelip, kulaklarıma, yüreğime yerleşen işte bu diyebilsem, anlatabilsem sizlere... Ya da sussam, susup kalsam. Siz suskunluğumdan evrenler yaratsanız. Kendi hayallerinizi büyütseniz an an... - Şimdi tek yapabildiğim, bana ait bir hikayeyi yazmak. Hem mecburda değilsiniz dinlemeye... Masallara inanmaz mısınız? Öyleyse ne işiniz var çocuk gözlerimde... - Benim gibi emanet gözlerle mi bakıyorsun dünyaya? Yeşilin yeşil, mavin mavi değil mi? Nerede ters dönmüş bir böcek görsen, yaşaması için bir şans veriyor mu kederli yüreğin? Yuvasından düşmüş bir kuşun acıklı çığlıklarına kayıtsız kalamadığın olmuyor mu hiç? Kargalara aşık mısın sende, kara bir karganın peşi sıra uçup gitmek istemiyor mu gözlerin? Baktığın kıyılarda sende arıyor musun o denizkızını? Uzak kıyılara dalıp, ağlıyor musun insana olan aşk'ına? Köşe başında bekleyen insanları seyrederken, hayaller kuruyor musun? Hiç aşık oldu mu, hiç güldü mü şöyle doyasıya, bunca aç, kendini bir halt sanan bedenden yorulmadı mı diye düşünüyor mu aklın...? - Ellerimi parçalayan bu tuzlu su, denizin içime işlediği ağlamaklı bir şarkıdan başka bir şey değil. Daha ötesi değil... Oysa senin ellerini merak ediyorum. Yaralı mı seninde ellerin, yıkıp, yordular mı seni de? Cesaret edemedi mi kimse acına dokunmaya, katlanamadı mı bu masum kedere? Ondan mı her gece uykularımı esir alışın... Birileri duysun istiyorsun değil mi hüzünle ördüğün tılsımlı sesini? - Kanayan ellerini, sol göğsüne yasla hasretle beklediğim. Duyuyorum sesini... Ve sana söz veriyorum, canım pahasına alacağım, içinde benim için büyüttüğün kederi... alıntı Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 İki kişiyim ben...!!! Evet iki kişiyim ben... İçimde bir yerde saklı,bir ben daha var*dı!* Biri hassas, diğeri umursamaz varı yoğu... Biri çılgınca mutlu şuan , diğeri kan ağlamakta gözlerden saklı bir köşede... Bir yanım kuş olup uçucak kadar hafif, saf ve de *aşık...* Diğeri... Kırgın, ümitsiz, kıstırılmış gibi bir köşeye çaresiz... "İçimde bir yerde saklı,bir ben daha var*dı!*" demiştim... Öyle ya; saklı değil artık. Herkes biliyor, görüyor, kahkahalar atarken susup,yutkunuyorum... Çocukluğum düğümleniyor boğazıma... Dizlerimde kabuk tutmuş yaraların izleri yok artık, oynamaktan yorgun bedenim yatağına uzandığında dolanamıyor usulca rüyalarda... İki kişiyim içimde. . . Alabildiğine cesur , gözü kara, umut dolu... Yok değil... Ötekisi; korkak, vazgeçmiş... Ölmeli biri ... Öldürmeliyim kendimden birini! Yok ol korkak yanım ! Bırak yüreğimin yakasını! *ÖL...!!!* -- Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 acı ceken yalnızlara Aşk"..Dokunma Bana..! ''...yalnızlığın gövdesinde en çok parçalanmış 'o' parça,suskun bir hecede takılı(kala)kalmış olsa da apansızlık ;yüzünden ilmek ilmek geçirdiğim haykırışlar,ne kadar azalırsa o kadar çok artan...'' Çırpınışların masum ellerine,lirik bir şiirin teninde yazılmış...''Bir'' benden başka,hiç kimsenin okumayı beceremeyeceği bir lisan hüzmesinde...Zamanın ve mekanın nice zarflarını hatırlayamadığım fakat sadece ikimizin sahip olduğu bir evrenden yaratılmış,lavanta kokulu bir alfabede... Ve... ''Yürek Dili''nde... sen varken,gücüm olurdu,zaman akmadan dururdu,hatırlasana(!)... Bildiğini,adımla ''bir'' biliyorum...Biz'den geriye kalan ve payımıza sözüm ona düşen birer adet yalnızlık değil(di)...Yalnızlık;seni ilk gördüğüm an'da da yanıbaşımdaydı,gözlerinin ellerinden sıkıca tutmaktan vazgeçtiğim an'da da... Yalnızlık;ne ben'den bir avuç eksik(ti),ne de sen'den bir avuç fazla...Kıvamı Tanrısal bir gücün kusursuz ellerinden çıkma...Aynadaki suretimin,ruhumun aslına kadar uzanmış her bir arşınında... hani aşk seni yormuştu,yolun sonuna koymuştu,dokunma bana(!)... Vaad edilmemiş,kuraklığına çoraklanmış,sinsice,her bir metre kareme bulaşan hastalıklı bir toprak parçası var içimde...Yaşam(ak)ları teker teker takvim sayfalarında doldurduğum...''Yağmur''un ağlamaktan vazgeçmişlik kokularını sürmüş bir buhran...Kendi tenhalığı içinde kıvranan... şimdi,eskiye döner mi,dönse de buna değer mi,cevaplasana(!)... Zamanın asla doymak bilmeyen,cani miğdesinde öğütülmüş ve dumanına dağılmış hayat(lar)...Bir film afişinin;son satırlarına düşmüş başrol oyuncuları... ''Önce bir 'sen' ve sonra bir 'ben'...'' insan aynı durur mu,ayrılık kolay oyun mu,dokunma bana(!)... Acımtrak bir gecenin koynundan,boynuma sarılmış kördüğüm(ler)...Lacivert bir hüznü,fondip yapmış ve dolmuş ve boşalmış ve bir kez daha boşalmaya dolmuş sarhoş kadehler... ''Gitsem,geri dönüş yasaklısı,kalsam 'aşk'a firari giyinmiş müebbet zanlısı...'' artık ben vazgeçtim,(yalnızlığı) seçtim,herşey bitti,anlasana(!)... Bazı artık sabahların,en nef(es) alınılası sebepsizliklerinde,ayrılığı ''ortak bölen'' saymış yazgıların,aynı bedende hecelenmiş heceleri... Ve... Hep ''o'' son'a lal olmuş sevgilileri... Çıkardım yüreğimden ''o''na dair dikilmiş en şeffaf kıyafetleri... Ve... Tek celsede kırdım bedelsizce hükmedilmiş ruhların boynu bükük kalemlerini... ...dokunma bana(!) ''aşk'' bir kez daha dokunma bana!!!... alıntı Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 aNLadıM Ki... Anladım ki; hep deniz gelmiyormuş karadan sonra... Hep düşman değilmiş bıçak saplayan... alıntı Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 Sevda Sokagi* *Ben Sevda`nin oturdugu sokakta oturuyorum... Geceler hic bitmiyor, ben hic uyumuyorum.. Gecenin efkari iniyor perde perde.. Sevda`nin hayali vuruyor arada bir icime..* *Ben Sevda`nin oturdugu sokakta oturuyorum... Geceler hic bitmiyor, ben hic uyumuyorum.. Ben Sevda`nin oturdugu sokakta oturuyorum... Geceler hic bitmiyor, ben hic uyumuyorum.. Gecenin efkari iniyor perde perde.. Sevda`nin hayali vuruyor arada bir icime.. Gecenin efkari iniyor perde perde.. Sevda`nin hayali vuruyor arada bir icime..* *Ben Sevda`nin oturdugu sokakta oturuyorum.. Hani su perdelnde mavikus resimleri olan.. Ali bakkalin hemen yaninda 17 numara.. O kirgin hayatin tam ortasinda.. Hani duvarlarinda hala yazilari olan o sokakta..* *Biri gurbetin.. Biri ihanetin.. Biri de seni böyle sevmenin hikayesi..* *Sevda`nin cami bana bakiyor, ben cama.. Ve bak sen su serencama.. Pencere önünde menekseler,hatmiler birde gece sefasi.. Bir de haytaligi adamin.. Abi, bir de sevda`nin hayali vuruyor arada bir icime.. Iyi oluyor diyorum, bu sana iyi oluyor.. Arada bir arkadaslar geliyor.. Lafliyoruz ordan burdan.. Anlarsin ya güzel abim.. Ic cebimde bir umut doguyor.. Birde,nerden bulduysam resmini sevdanin.. Resimde Sevda inadina gülüyor.. Sevdam gayri resmi bilmekteyim.. Gelki benim abim.. Biraz da üstümüzde macera güzel duruyor.. Yai yakisiyor adama.. Yakisikli bir sevda.. Hayat haybeye vurmuyor yüzümüze belasini Hayat sokagimizi bir kehriba tesbih gibi.. Döküyor tanelerini takir takir yüzümüze.. Ben, ben sevda`nin oturdugu o sokakta oturuyorum.. Geceler hicbitmiyor, ben hic uyumuyorum.. Agzimda fiyakali bir islik.. Zulanda agir yarasi sevdanin.. Ali bakkalin ciragi metin .. Anliyor halinden insanin.. Metin nedir senin niyetin..? Kat bakalim abine bir taze ekmek biraz zeytin.. Bu aksam yine odamda efkar var.. Anlarsin ya metin.. Adamin halindan adam anlar..!* *Ben sevda`nin oturdugu sokakta oturuyorum.. Geceler hic bitmiyor,ben hic uyumuyorum.. Gecenin efkari iniyor perde perde.. Sevda`nin hayali vuruyor arada bir icime..* *Ben sevda`nin oturdugu sokakta oturuyorum.. Geceler hic bitmiyor,ben hic uyumuyorum.. Ben sevda`nin oturdugu sokakta oturuyorum.. Geceler hic bitmiyor,ben hic uyumuyorum.. Gecenin efkari iniyor perde perde.. Sevda`nin hayali vuruyor arada bir icime.. Gecenin efkari iniyor perde perde.. Sevda`nin hayali vuruyor arada bir icime..* *Ibrahim Sadri* Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 Mevsimlik Sarki * *Kaniyor takvimden gamsiz agaçsiz Evlatlarini döver gibi seven bir sonbahar Güvertesinde adresini sasirmis Kayip bir nisan yagmuru * *Ömrümün sol anahtarisin Hazan makaminin kapisini açan Ne nisanlar gördüm ben Ilkbahardan kaçarken Bir mizrapa tutunan* *Ne bileyim ben Böyle bir seydir herhalde Bir mevsimin sarkisi Ya da mevsimlik bir vivaldi sancisi...* *Ekim kasim islerini ögrenirken bir keman Aglamayi bir de, Sarkiya söz yürür, Yesile aldanir suyun kudreti Ve sen hiçbir zaman Sol anahtari yaptiracak bir çilingir bulamazsin Bana kalirsa sen, Ömrünün sonuna kadar, Osarkinin kapisinda kalacaksin!* *Yilmaz Erdogan* Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 AŞK KALBE BİR ÇINGI İLE ÖZENLE İŞLENEN OYADIR. KALBE SÜRÜLEN YAĞLI BOYADIR. NE KADAR SİLMEYE ÇALIŞSAN DA MUTLAKA BİR İZİ KALIR... CAN AKIN Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 Anlayamadılar Biz ince bel, ela göz, sütun bacak için sevmedik güzelim Gümbür gümbür bir yürek diledik kavgamızda .......... .......... Nazım Hikmet Ran Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 KUŞLAR... *Dünü bugün bu günü dün gibi yaşıyorum her geçen gün bir öncekine hatıra bırakıyor* *Ben kuşları özledim ama nereye gittiler bilmiyorum yaz mevsimi geçmedi ki daha akşam olunca yamaçlara bakarım yoklar dere kenarına inerim orada da değiller kuşlar özgür derler ama öyle değil özgür olan kuş uçar durmadan ama bir tane bile yok uçan bana bakıyorsun oradan kızgın kızgın hadi çık kafesten uç artık özgürsün nereye gitmek istersen oraya git yeni bir şehre yeni bir dosta yeni ufuklara benim olmadığım bu tel parçasının olmadığı yere git gidemezsin dimi alıştın sende telle çevrili yaşama zor gelir özgür yaşamak ben derim ki nerede mutlu olacaksan orada kal yüreğinin götürdüğü yere git ve dönme...* alıntı Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 Ötesi saçakların buz kırgını soğuk fırtınalar boranlar yara doğru sanrılar durulur duyulmaz vakitlerden kehribar şehr-i sefahatti kol kanat gerilmiş kuşaklar tetikte babil'in asma bahçelerinde infazlar dünyanın yedinci cücesiydi sekiz harika insandan biri mavi bir yuvarlaktı hepsi kainat kadar büyük ve küçücük bir damla hayat kadar bu işten en çok sıkılanlardır peygamberler nefsi terbiye zemininde uhrevi bir ıslıktı en kabadayı mucizesi kolaydı çünkü bir olmazı anlatmak inanmak isteyene denizler yarıldı yarıdan sönük bir akşam yemeğinin ortasında bir düzine uhrevana kaldı kabarık hesap ve sonuncunun mucizesi mucizesizliği oldu kardeşlerim! kardeşlerim acele etmeyiniz hele bir ölelim de gerisi kolay! Yılmaz Erdoğan Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2008 40 KERE MAŞALLAH Aysel Git Başımdan Aysel Git Başımdan Aysel git başımdan ben sana göre değilim Ölümüm birden olacak seziyorum. Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim Aysel git başımdan istemiyorum. Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün Dağıtır gecelerim sarışınlığını Uykularımı uyusan nasıl korkarsın, hiçbir dakikamı yaşayamazsın. Aysel git başımdan ben sana göre değilim. Benim icin kirletme aydınlığını, hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim Islığımı denesen hemen düşürürsün, gözlerim hızlandırır tenhalığını Yanlış şehirlere götürür trenlerim. Ya ölmek ustalığını kazanırsın, ya korku biriktirmek yetisini. Acılarım iyice bol gelir sana, sevincim bir türlü tutmaz sevincini. Aysel git başımdan ben sana göre değilim. Ümitsizliğimi olsun anlasana hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim. Sevindiğim anda sen üzülürsün. Sonbahar uğultusu duymamışsın ki içinden bir gemi kalkıp gitmemiş, uzak yalnızlık limanlarına. Aykırı bir yolcuyum dünya geniş, Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki. Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş. Sakın başka bir şey getirme aklına. Aysel git başımdan ben sana göre değilim, ölümüm birden olacak seziyorum, hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim. Aysel git başımdan seni seviyorum... Attila İlhan 'Aysel Git Başımdan' Attila İlhan Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.