Φ frozen Gönderi tarihi: 2 Temmuz , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 2 Temmuz , 2008 Bin dokuzyüz on iki miydi, bin dokuz yüz elli iki miydi Güneşli bir öğle miydi, çiçekler gölgesiz miydi Ellerim kirli miydi Neydi Çiçeklere su mu serpiyordum, bir karanfil çok mu uzaklardan gelmişti Bilmem ki Benim bütün yaşamımda hep karanfiller olmuştur Her zaman hatırlarım Sanki bir karanfilden sürekli doğmuşumdur Bin dokuz yüz on iki doğumlu bir karanfili Karım göğsüme takmıştı. Şimdi ben çok yaşlıyım Şimdi ben nedense çok yaşlıyım Herkesi ayrı ayrı tanımam Ruhi Bey'i İçerenköy'den tanırım İçerenköy'ü iyi bilirim de ondan Kaç yıl önceydi, şimdi unuttum Babasını da tanırım Kaç yıl önceydi, bilemem Üryani eriği gibi gözleri vardı Çizmeleri, kamçısı Ruhi Bey, benden çiçek alırdı O zamanlar sokak sokak dolaşırdım Çiçek alanları iyi bilirdim Ruhi Bey de çiçek alırdı Nedense benden alırdı. Çünkü ben çiçekleri çok biçimli tutarım Kuşkonmazları sevmem, kullanmam Çiçeklerin aralıklarına bakarım Sanki ben onları hep yeniden yaratırım, yontarım Bin dokuz yüz kırk üçde biri öldü Boynu değil, bir karanfilin sapıydı, yana düştü Düşünce öldü Bir ölülük sindi ellerime Bir ölülük bana sindi Ona sergimde her zaman bir yer ayırırım Kimseler bilmez Ben işte gizli gizli onu sularım Karanlık bir karanfilliği Yoklukta bir karanfilliği O gün bugündür bütün çiçekler Karanfildir benim için. Bir gün de bir demet karanfilim yandı Bir demet karanfilin penceresi, kapısı Nedense yandı Önce giyinik bir ev görünümündeydi, öyleydi Takındı kırmızılarını sonra Süslendi Bir boşluk edindi orda kendine Hemen oracıkta bir boşluk Açtı şemsiyesini ve gitti. Ben şimdi oğlumun yanında kalırım Onun kırmızı yapraklardan yapılmış Bir zamandışılığı vardır Beni anlamaz Anlamaz, niye anlasın Anlaşılmak -değil mi ama- sanki kimsenin olamaz Ben kendime bir karanfil mezarı satın aldım Beni oraya gömecekler Ruhi Bey cenazeme gelecek Ama hangi Ruhi Bey Doğrusu biraz şaşırdım İçerenköy'deki Ruhi Bey gelmez Osadece karanfil satın alır Ölümü pek beğenmez Şimdiki Ruhi Bey ölümedaha yatkındır Yaşamaya da Ölümle yaşam arasında bunalır bunalır Ben bu kadarını anlarım O gelir beni kaldırır Bir karanfil kalabalığına arrtık katılır Geçen gün gördüm Acımayı unuttum Sevinmeyi unuttum Ben her şeyi artık unutuyorum Ama ogeçerken ne yalan söyleyeyim şuramda birağrı duydum Ağrı da değildi belki, hani, nasıl Gövdemi yeniden buldum Acılar acılara eklenince ağırlaşıyor Gövdem de ağırlaşıyor Ruhi Beyle kocaman bir demet karanfil oluyoruz Şu üstümdeki boşluk kadar Bir demet Yok artık pek konuşmuyoruz Benim sözlerim eskidi Onunki de eskidi Zaten kelimeler sonludur Öyledeğil mi Donuk donuk bakışıyoruz Ben ölüme iyice yakın O yaşamaktan uzak Öyle bir gök içinde durmuş gibiyiz Karanfiller ölürken Karanfillerden bir deniz. EDİP CANSEVER Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2008 . Üç Dil . En azindan üç dil bileceksin En azindan üç dilde Ana avrat dümdüz gideceksin En azindan üç dil bileceksin En azindan üç dilde düsünüp rüya göreceksin En azindan üç dil Birisi ana dilin Elin ayagin kadar senin Ana sütü gibi tatli Ana sütü gibi bedava Nenniler, masallar, küfürler de caba Ötekiler yedi kat yabanci Her kelime arslan agzinda Her kelimeyi bir bir disinle tirnaginla Kök sökercesine söküp çikartacaksin Her kelimede bir tugla boyu yükselecek Her kelime bir kat daha artacaksin En azindan üç dil bileceksin En azindan üç dilde Canimin içi demesini Canim agzima geldi demesini Kirmizi gülün ali var demesini Nerden ince ise ordan kopsun demesini Atin ölümü arpadan olsun demesini Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini Insanin insani sömürmesi Rezilligin dik alasi demesini Ne demesi be Gümbür gümbür gümbürdemesini becereceksin En azindan üç dil bileceksin En azindan üç dilde Ana avrat dümdüz gideceksin En azindan üç dil Çünkü sen ne tarih ne cografya Ne su ne busun Oglum Mernus Sen otobüsü kaçirmis bir milletin çocugusun. . Bedri Rahmi Eyüboglu Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2008 Yalnizca Kanatlarina Güven . askimiz bir gün uçup giderse aramizdan sevgilim sirt çantali bir duman gibi bir melekle çarpisan kelebegin kanadindan dökülen toz bir çaglayanda sürüklenen bir dal parçasi gibi istemedigimiz yerlere giderse askimiz sevgilim yalnizca kanatlarina güven kendi yarattigimiz boslugun ucunda siki siki tuttugumuz bir kapi koludur yasam ve ask, en derin kuyumuza düsen keman yürüdügümüz yollar daralirken çökerken altimizdaki merdivenler sevgilim yalnizca kanatlarina güven sevdalilar bilir bir kus yagmurudur ilkbahar sevmeyi beceremeyenlerin koydugu yasaklar çözülüp gider çocuk gölgelerinde yazin ve agzimizin içinde dagilir ask sapsari bir seker gibi erirken sonbahar bitmeyen bir kistan söz açilirsa sevgilim sevgilim yalnizca kanatlarina güven elimi uzattigimda sana gemileri göstermek için dümende kan kokusuyla bayilmis bir kaptan atesin yüregine sürüklenen bir ülke ufukta ve çekirge sürüleri yolcu bavullarindan çikan sevgilim dökülürken tüyleri savas uçaklarina çarpan güvercinlerin her gün degisen atlaslarin içinde tara saçlarini ve yalnizca kanatlarina güven götürürlerse bir gün beni ellerim iplerle bagli siirlerimin bilmedigi yerlere ve hiç kimsenin alnimdan firlayacak göçmen bir kus gibi dur dünyanin paslanmis sirtinda ve bensizlige havalanirken korkma sevgilim sevgilim yalnizca kanatlarina güven . Akgün Akova . Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2008 Yasamak Dedigimiz Feryat . Kalbini tasirken harcadigin kuvvet ufacik elleri olan bir devin çirpinislariymis, o dev ki: mizraktan yagmurlar altinda dolasarak bileklerini incecik yasemin saplarina alistirmis Demek ki, seninle tanistirdigim sihir arpalarin, kozalarin, peteklerin, aslina astarina ask denilen, burçlarinda atmacalar, sahinler barindiran, bagrin bagra çarpisindan baslayan sevdali bulusmalarin ürünü bir sihirmis, o sihir ki: kaninda öpüslerin oldugu kadar serefli ayriliklarin kipirtilarini da biriktirmis Simdi beton üstüne serilmis bir dösegin kiyisinda bunlari yazarken saskinliklar ve özlemlerle zenginlesen sözlerin senden çaldigi sicakligiyla vedalasmadayim, ve - sevgilim - biraktigin notu okudugum siralar koyu bir gecenin çingiraklarindan çok uzakta olacagim, üstelik daglarda, bayirlarda bile zaptedemedigim o feryadi çaresiz, oradan parmakliklar ardindan tasiracagim Surada, kaçaklik aylarimin son günüyle geçip gidiyor hayatimin bir dönemi... Iste kösesinden kösesine dolastigim sehir; iste içime dolan hava; bögürlerimdeki çilgin girdabi aldigim her nefesin... gelisime kapi örtenler de oldu bu sehirde yatak serenler de gecelerime Sen gözlerinin maviligi gözyaslarina bulasan titreyis, yosunlari dalgalara kiyilara vuran kuvvet, sen akilalmaz sarpliklardan fiskiran çiçeklerdeki fiyaka, doguruslarin görkemini tasiyan sefkat, cançekisler, gerinisler, intikam duygulari, yetkinlikler, eriklerin ham lezzeti, körpelikler, midyelerde incilesen kumtanesi: ayni hizla yolumu gözle - gelecegim - unutma ki bu gidisler zaferi getirecek... . Nihat Behram . . Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2008 Sarmasik . Aynaya, Çöken avurtlari Hüzün dökülen yüzü yansimis kadin! Ne çikar Gözlerinin yesili solsa Yüzün kirissa, Çorak bir tarla gibi Çatlasa tenin! Kaç yazar Inceldigi yerden Kopsa gençligin! Bil ki Gövdene sarilan sarmasigin Kurudu çoktan. Birak! Alacagini alsin senden hayat! Nasil olsa Sim’den sonra / sarmasigin Çiplak gövdene hiç sarilmayacak, Yapraklari Bedeninde oynasmayacak. 08 / 10 / 2004 . Kâmuran Esen Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2008 Enel Ask . Biliyorum beni yalniz karanlik tasir Acilarin resmi çikmis yüzüme Öyle diyorlar Sana benzedigimi ya da benzettigimi seni kendime Benzemek nedir ki Hiçbir diken benzer mi dokundugun güle... . Yelda Karatas Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2008 Bir Kaya Dibinde Yeniden Dogacaktir Bu Can . Elbet bir gün Bir gün, uzak yalnizliklar çalacaktir kapimi Göze görünmeyen bir can Bir can, saracaktir sürgündeki ask yarami. Bir gün, Aydinlikta yürümeye korkan düslerim Kararanligi seçecektir emeklemek için. Nazik parmaklarina alistigim Meltem Keskin bir biçak sirti gibi Acitarak geçecektir tenimden Kanatarak umutlarimi... Ölüm, Ölüm mü, boynun bükmüs Suskun suskun bakacaktir yüzüme. Çiplak bir Sonbahar agaci utangaçligindaki ruhum Mahcup bakislariyla yakacaktir akil kandillerini Yeniden hep yeniden... Biliyorum, her dönemde Parlak isik sunmayacaktir Günes tutkularima... Bazen de gök kubbeye çakilan iri basli çivilerle Aydinlanacaktir bu daracik hapishanem! ... Ama bir gün, inaniyorum ki; Bir umut görürse bu gözler ardi sira yürüyen Yillanmis sarap misali tasacaktir mahzeninden Sayisiz ask sarkilari toplayacaktir akan suyun üstünden Ve haykiracaktir yeniden: “Gönül Ferman Dinlemez”... Yeni dogan bir günle; çok uzaklarda, Bir kaya dibinde yeniden dogacaktir bu can, Yeniden gebe kalacaktir binlerce çiçege bu yürek Ve gizli bir elle, binlerce tohum salacaktir gönüllere Kendi umutlarinda yeseren, Kendi gülüslerinde konusan... Evet bulutlar dagildi, dalgalar sakin, Umutsuzluk iskele dibinde. Doga Doga ki, yeni bir dünya için Aydinlikla yikaniyor... Rukiye Çelik 10.06.2008 14:28:00 . Rukiye Çelik Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2008 Yola Kenar Notlar . I Boslugu çektim. Yeter Köpükten tüneller söndü Göründü sözlerle yasam arasindaki sökük Gitmeliyim Baharin savruk titizligi Beklemez artik dakikalarin demir kapisini Seni sularin akisinda görmeli Madenlerin ergimesiyle söylemeli Zamanin acili yüzlerden sildigi renklerle Seni sevincin hinciyla Yürümenin isvesi Yenilip dogulmanin görkemiyle Yoksullarin pastel tirnaklariyla yazmali seni Karasin isçi mahallerinde salinan O özgürlük hiriltisiyla Ölgün isiklarda öyle basi dik II Yolun ogluyum artik Ayrilik ve kavusma bendedir Etle tirnak arasinda Birbirini kesen kan yollari Ayaklanmalar ve dinamitlerle açilmis yolum Tarihiyim isçilerin ve barikatlarin. Iki ates arasi Bende okunur –çiçeklerin dili, murç ve çekiç sesleri III Yarim kalmis öykülerin altindan geçiyorum Karakisin sisinde sokak lambalari, köyler, kasabalar Tipide kalmis sirlarin ve direnislerin kardesiyim Gitmeliyim Ha balla kesilmis yolum Ha belayla Kaç yazar IV Cihat Aral tablosuna katmis beni Üstüm basim göç, sesim çamurlu Tenha olmus yigitligimin evi, türkümün kirlari Güveler yer artik gülüslerin en güzel kivrimini Mezopotamya’dan Filistin’e Yeryüzünün gözleri göç Umutlu umutsuzluklar aliyor beni Tasiyor bellegi saran berbatlik Gri bir suskunluk çöküyor bazen Pasakli, salkim saçak Idamdan dönmüs bir suskunluk Hesapsiz bir asilik sonra Bas kaldirir ya senin demedigin sözler Degmedigin nesneler Öyle çatisiyor içimde mevsimler V Onca çalimdan sonra Süngüsü düstü haytaligin Belledim yasi ve asaleti Belledim... Bayraklarin gölgesinde Karalar baglamadan geçilebilirmis O nardan köprü, bir kiyidan ötekine uzanan saçin VI Renkler çarsisinda tuzaklara gülümseyenlerden ögrendim Bir ask sizisi saklidir her isyanda Her sey yasar orada; sürtünür, eprir ve yenilenir Ey muazzam ve kötürüm yüzlü hayat Isyansiz sevmek Ekmek ugruna boslanmis ömürlerin esintisidir Yasayanin firtina sandigi Yasamayana vah... vah VII Yine aman vermez bir yokustayim Yarisi ihtiyarlamis sözleri neyleyim Anla ki bilge ve hirpani bir ihtilal açar yolumu O “Ates Kuslari”ki Çiftçioglu Ibrahim’in Yasakliyken yeraltindan açar merami Yoklayarak her sabah ayaklanacagi topragi Düsüp dogrularak kendi sorularinda VIII Mülkten öte nedir ki hayatin sillesi Ey ölümlü dünya? Sermayesi yol olana Beklemek, yeni hasarlar demek Ölümse ölüm! Birak yürürken gelsin . Tevfik Tas . Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2008 Çagri . Dogrudur yildirimin düstügü, yagdigi yagmurun, Bulutlarin rüzgarla sökün ettigi. Ama savas öyle degil, savas rüzgarla gelmez; Onu bulup getiren insanlardir. Duman tüten topraktan bahar boyunca, Dökülüp yükselir birden gökyüzü. Ama baris agaç degil, ot degil ki yesersin: Sen istersen olur baris, istersen çiçeklenir. Sizsiniz uluslar, kaderi dünyanin. Bilin kuvvetinizi. Bir tabiat kanunu degildir savas, Barissa bir armagan gibi verilmez insana: Savasa karsi Baris için Katillerin önüne dikilmek gerek, 'Hayir yasayacagiz! ' demek. Indirin yumrugunuzu suratlarina! Böylece mümkün olacak savasi önlemek. Onlar demir çeligi elinde tutan birkaç kisidir, Yoktur karabasandan bir çikarlari Dünyaya bakip 'ne küçük' derler, Bir seylerle yetinmezler ucunda, Para hesap eder gibi hesapliyorlar bizi, Savas da bu hesabin ucunda. Ürkmeyin tutmuslar diye suyun basini: Korkunç oyunlari, davranin, bitsin. Söz konusu olan çocugundur, ana: Koru onu, dikil karsilarina, Biz milyonlarca kisi Savasi yener miyiz? Bunu sen bileceksin. Bunu biz bilecek, biz seçecegiz. Bir de düsün 'Yok! ' dedigini: Düsün ki savas geçmisin mali ve baris tasiyor gelecekten. Çeviri: Attilâ TOKATLI . Bertolt Brecht . Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2008 Gülce . Uçurumun kenarindayim Hizir Bir dilber kal'asinin burcunda Muhtesem belaya nazir Topuklarim boslugun avucunda Koca yar adim çagirir Kaldim parmaklarimin ucunda Bir gamzelik rüzgar yetecek Ha itti beni, ha itecek Uçurumun kenarindayim Hizir Cihan hazir Divan hazir Ferman hazir Kurban hazir Uçurumun kenarindayim Hizir Güzelligin zülme çaldigi sinir Basim döner, beynim bulanir El etmez Gel etmez Gülce'm uzaktan dolanir Uçurumun kenarindayim Hizir Gülce bir davet Mecaz degil Maraz degil Gülce bir afet Peri degil Huri degil. Gülce bir beyaz zehir Gülce en vahim haz Buram buram zehir Yâr gözünde infaz Bir gamzelik rüzgar yetecek Ha itti beni, ha itecek Güzelligin zülme çaldigi sinir Uçurumun kenarindayim Hizir Ben fakir En hakir Bin taksir Atesten Kallesten Mizrakla gürzden Dabbetülarzdan Deccalden,yedi düvelden Korku nedir bilmeyen ben Tir tir titriyorum Gülce'den Ödüm patliyor Gülce'ye bakmaktan Nutkum tutuluyor, ürperiyorum Saniyeler gözlerimde birer can Her saniyede bir can veriyorum... . Ömer Lütfi Mete . Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2008 Gözlerin Mezopotamya . Gözlerin gönül ülkesine akan iki irmak Bir gözün dicle,bir gözün firat Çorak gönüllere akiyor Yüreklerde dügümlenerek O en ulvi nidasiyla ya rab! .. Akiyor kurumus denizlere sattülarap Gözlerin yesilin her tonunda irmak Asirlar süren bir sevdanin bitmeyen sesi Kesilmeyen bir akisin tarihi sorgusu Her zerrede canlanan dogum sancisi Ve gözlerin mezopotamya Vadilerin en soylusu. Gözlerin ölü yasamlara can veren Mümbit topraklarin ülkesi Donuk bakislarda yeseren fidanlik Dört mevsimi tek mevsimde yasayan Bir askin öyküsü... Gözlerin yüreklere akiyor Iki nehri birlestiren tek nehir gibi Suyu çekilmis gönüllere su verir gibi Günesi içen gözlerin... Gözlerim gözlerine akiyor Iki kutsal irmak arasinda Yesilde yüzer gibi... Gözlerin gönül ülkesine akan iki irmak Bir gözün dicle,bir gözün firat Ve gözlerin mezopotamya Akiyor gönül denizlerine Ya rab! .. Akiyor çagil çagil sattülarap. Ahmet TIGLI 27.2.2008 (Sevgi Merdivenler) . Ahmet Tigli . . Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2008 hoşgeldin dostum..seni yine burda görmek..bunca güzel şiirle.. beni çok sevindirdi.. Sıradan sabahların mahmurluğuna alışmışlar için, bir şafak vakti aniden geçmişinden ve bugününden vazgeçmek, ve içinde her nasılsa saklamayı başarmış bir yarın heyecanının kanadına tutunarak havalanmak cesaret ister. Kurulu düzen öylesine rahat, öylesine huzur doludur ki, ruhuna gömülü çocuğu, yıllarca kınında beklemiş keskin bir kılıç gibi uyandırıp dört nala ilerlemek, yaman bir karara dönüşür. Zordur insanın onca zaman bunca emekle kurduğu ne varsa hiçe sayıp, mağlup ama mağrur bir komutan edasıyla yeni seferlere niyetlenmesi... Bugüne yenik düşenler, yarını sadece hoş bir hayal olarak düşleyip, dünde yaşarlar. Bedel ödemeyi göze alanlar ise, yelkenleri atlastan gemilerle, arkalarında külden köprüler bırakarak, meçhul bir istikbale doğru dümen kırarlar.... Yıkılan sırat köprüsüdür.... Geçer ve orada kalırsınız: cennetse cennet, cehennemse cehennem... Dönüşü yoktur.... Can Dündar Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2008 1 Yetmiş iki gündür bir dolapta kilitliyim. Yalnızca anahtar deliğinden hava giriyor ve ölü bir ışık sızıyor içeri. Yalnızlık hiç de tanrısal değil, görkemli değil. O yalnızca geçmişle gelecek, ölümle yaşam arasında kocaman bir karanlık nokta. Geçmişi ve geleceği olmayan, ölümle yaşam arasında irinli bir leke yalnızlık denilen. Şimdi ne varsa, anahtar deliğinden sızan havayla ışıkta... (Farkına varsalar, kapatırlar mıydı onu da?) Bütün belleğimdekileri yokettim. Elektrikli bir aygıyla yaktım, jiletle kazıdım. Çığlıkların aralığından uçurdum hepsini, kül edip savurdum. Adımdan gayrısını bilmiyorum. 2 Zamanı yiyip bitirdi karanlık. Gece yoktu. Güneş çoktan kömürleşmiş ve yeryüzü yapışkan bir karanlıkla örtülmüştü. Yabanıl sesler geliyordu derinlerden ve karanlığı ince bir bıçak gibi yırtıyordu. Saklayan kırbaç gibi... Acı duvarını aşan bu sesler, madeni bir gürültüye dönüyor ve yerkabuğunu zorluyordu artık. Sesim yoktu. Karanlığın karnında yitirdim sesimi. Kör bir kuyuda unutulan Yusuf'tum belki. Ama durmadan soruyorlardı. Tanrılar bilmiyordu sordukları şeyleri, peygamberler büsbütün hain çıkmıştı. Ama yine de soruyorlar, soruyorlar, soruyorlar... Adımdan gayrısını bilmiyorum. 3 Iki şeyi bilmek istiyorum. (Belki aynı şeyi iki kere bilmek istiyordum.) Duvarların rengi neydi? Derimin rengi neydi? Dokunuyorum duvarlara; parmak uçlarımla, avuçlarımla, dilimle dokunuyorum. Duvarların bir rengi olmalı. Ama hiçbir duvarcının, hiçbir ressamın bu rengi bildiğini sanmam. Adı yoktu bu rengin, kimyası yoktu. Belki renksizliğin rengiydi bu. Çürüyen bir bedenin kokusuydu duvarların rengi... Adımdan gayrısını bilmiyorum. 4 Bir böcek gibi antenlerimi gezdiriyorum bedenimde. Anahtar deliğinden sızan ölü ışıkta ellerime bakıyorum. Ellerim... Sanki bir kadının memelerini hiç okşamamış, sicaklığını duymamış. Ellerim... Her dizesi çığlık olan şiirleri hiç yaratmamış sanki. Ne beyaz tenliyim artık, ne esmer, ne de kara... Cüzzamlının, vebalının bir rengi vardır. Irinin bir rengi... Ölünün bile bir rengi vardır ama derimin rengi yoktu. Belki çürüyen bir kentin rengiydi bu. Çürüyen bir dünyanın... Adımdan gayrısını bilmiyorum. 5 Killi, ayakları üzerinde duramayan bir yaratıktım artık. Soyumun neye benzediğini unuttum. "Insana benziyorlardi" diye duymuştum bir vakitler. Demek ki şimdi maymun halkasında insanlık... Adımdan gayrısını bilmiyorum. 6 Ağzımı anahtar deliğine dayayıp havayı emiyorum. Böcek sokması gibi bir yanma duyuyorum boğazımda. Oysa kuru bir yaprağı bile dalından düşürecek gibi değil bu esinti. Belki çöle dönmüş toprağa tek yağmur damlasının düşüşü yalnızca. Çamur gibi bir yağmur damlası... Ama toprak, bu damlayla çatlatacak bağrındaki tohumu. Çöl, bütün vahalarını bu damlayla yeşertecek... Genzim yanıyor. Ince bir kan şeridi sızıyor dudaklarımdan. Kirli, sıcak ve simsiyah... Adımdan gayrısını bilmiyorum. 7 Suyum, bir litrelik karton süt kutusu içinde. Yetmiş iki gündür sakındığım ve hergün ancak bir kere dudaklarımı değdirdiğim... Dilimi bir köpek gibi değdirdiğim. (Dilin suya dokunuşu... Bir süngerin denizi yutuşu yani. Bir çölün seraba kesilmesi bir an için.) Her gün ancak bir kere değdiriyorum dudaklarımı suya. Dilimi kaçırıyorum artık. Sünger, bütün vantuzlarını birden uzatmasın diye... Bataklıktaki suyun da bir su yanı vardır. Çürüyen bir bedenin bile dayanılabilir kokusuna. Kutuda kalan son bir yudum su, bu bile değildi artık. Küstü, öldürdü kendini su... Su çürüdü... Adımdan gayrısını bilmiyorum… Ahmet Telli. Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2008 Istikbal Diken Terzi . Sus, lütfen sus, sessiz olmaliyiz; Sisler içinde sis atlarina…. Seyislik eden sis adami, Dagilinca sis vedalasti, Çekildi dagina yapayalniz. Sen ve ben simdi basbasayiz… Berrak, günesli bir ikindi, Birikinti ardimizda mazi. Istikbal diken gündelikçi terzi, Bugün bizim evde mesaide, Dalgin mesaya kadar hem de. Sek sek oynuyor bahçede sükut… Eski arkadasi issizlikla. Oynasin nasilsa uyanmisti… Çaylak çiglik attirinca serçelere Uyuman mümkün mü sevgili çocuk? Seni yanimda tutmak muhal; Çaylak uzaklasir uzaklasmaz, Sen de bahçeye çik derhal. Yaninda ben olmasam da olur… Sen gül bahçelerinde ebedi kal. Tepelerde bir bulutum ben, magmum, Hep sisli daglara mahkumum, Rüzgarin beni dagitmasi yakin, çocugum. 1989 . Hüsrev Hatemi . Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2008 Biber Sürdüler Kalbime Anne . Yitirdikleri demir parayi Dönüp dönüp arayan Tozlu yollarda Ve kendi sesine çarpan Kus ölülerine Gögsünü mezar yapan O çocuklar gibi Düsürdüm ürkekligimi Hayatin orta yerine Biber sürdüler kalbime anne. O ceviz sandikta kaldi Beyaz bir tülbende sarili Dügümlenmis göbek bagim Beklerim simdi baglasin diye Beni ellerine Biber sürdüler kalbime anne. Kir çiçekleri takmistin oysa Her bahar saçlarima Ve simsicak bir ekmek gibi Öpüp birakmistin Çocuklugumu avuçlarima Simdi derin bir uçurum Bakamam gözlerine Biber sürdüler kalbime anne. Yagmurlari yamardin sökülen yerlerime Bense, eski bir ceketin iç cebinde Unutulan mendillere aglardim Bileklerimde köreltip dikenini Öyle ogul yapardim sesimi bir güle Biber sürdüler kalbime anne. Her mevsim biraz daha uzaga düsen Anne adli agacin son yapragiyim belki Güz desenli kazagiyla parklarda gezen Çocuklara armagan ettim düslerimi Bak nasil kanatti dudagimi ismin Tam yaklasmisken yüzüne Biber sürdüler kalbime anne. Sari bir mektup zarfi yüregim Yoklugunla pullanmis Bilemem postaci hangi adrese verir Hangi fotografta dokunurum Bir daha nefesine Biber sürdüler kalbime anne. Gözlerinle sevmistin duyduk hepimiz Yanginlari ögrendik gülümsediginde Bir de susmayi aynalarin önünde Bendim yakistiran menekseleri Saçlarinin gümüslenmis teline Biber sürdüler kalbime anne. Ayni trenin bitisik kompartimaninda Yola çikmis iki yolcu gibiyiz Valizimiz gül dolu Mühürlü biletimiz Yetisir mi rüzgârlar Bindigimiz trene? Biber sürdüler kalbime anne. . Gökhan Akçiçek Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2008 O Kanatan Rüya... . Hatirladim seni bu büyük boslugun içinde neden böyle çok sevildigini... Sen hayatin once içinde oldugun halde her seyden ince bir tülle ayriliyorsun, her seyden çocuksu bir kanla eksik yasanmis bir baharla ayriliyorsun... Kim sevse seni, yitirdigini seviyor o büyük eksik neyse onu... Kim sevse seni, yanlis yüzünü görüyor... Uzaklasan bir tutkusun sen seni seven yitirmeyi ögrenmeli, Hayatsin...O kanatan rüya... Bölünmüs hayatlari son kez aydinlatiyor adin... . Cezmi Ersöz Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2008 Çocuklarima . Diyelim islik çalacaksin islik Sen islik çalinca Ne islik çaliyor diye sasacak herkes Kimse çalmamali senin gibi güzel Örnegin kiyiya çarpan dalgalari sayacaksin Senden önce kimse saymamis olmali Senin saydigin gibi dogru ve güzel Hem dalgalari hem saymasini severek De ki sinek avliyorsun sinek En usta sinek avcisi olmalisin Dünya sinek avcilari örgütünde yerin basta Örgüt yoksa seninle baslamali Diyelim zindana düstün bir ip al Görmedigin yildizlari diz ipe bir bir Sonra yildizlardan kolyeyi Düslemindeki sevgilinin boynuna geçir Say ki hiçbir isin yok da düsünüyorsun Düsün düsünebildigince üç boyutlu Amma da düsünüyor diye sassin dünya Sanki senden önce düsünen hiç olmamis Dalga mi geçiyor düsler mi kuruyorsun Öyle sonsuz sinirsiz düsler kur ki çocugum Düslerini som somut görüp sassinlar Böyle dalgaci daha dünyaya gelmedi desinler Dünyada yapilmamis isler çoktur çocugum Derlerse ki bu isler biseye yaramaz De ki bütün ise yarayanlar Ise yaramaz sanilanlardan çikar . Aziz Nesin Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2008 Hayal Taciri (Sesimdeki Kugu) . . çocuklugumu duvarlara vurdum önce bez bebeklerimi bastim kanayan yerime aynanin içinden yüzüme bakan bir sizofreni suursuzlugumda bir akrobatin intihar derinligi içime dokundu kiz çocugunun ümitsizligi siz bir hayal taciri degil miydiniz sizi kalbimin antolojisine aldim geçti artik, hepsi sairsel mor buhranlardi simdi kepenklerini indirin bosalan vitrininizin sel basti siirimi gözlerimdeki pencereden bakarken kitabimin önsözü sairin sonsözü olacak belki sizden nefret ettim bütün zarafetimle... . Sesimdeki Kugu / Hayal Yayinlari 2004 . . Ayten Çolakoglu Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2008 Yaslandin . çizgiler demir parmakliklar simdi yüzündeki disarda sen içerde yalinayak bir çocuk küçücük elleri geçemez zamanin ince eleginden gözlerinde gözlerini unutur hani ekmege uzanirken zülfün bir çatlak gibi ikiye böler yüzünü sarkarak kilim kilim kederinden biliyorsun ya dallar onarilmaz bahar gelmeden bir ucunda sen varsin yalnizliginin digerinde tirnak altlarindaki kir -ki onlar incinmis sözcüklerdir siginan dilinin altina.. ekim 2005 . Yako Asdeso Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2008 Enel Ask . Biliyorum beni yalniz karanlik tasir Acilarin resmi çikmis yüzüme Öyle diyorlar Sana benzedigimi ya da benzettigimi seni kendime Benzemek nedir ki Hiçbir diken benzer mi dokundugun güle... . Yelda Karatas . Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2008 ben o yüzün baygınıyım, ben o gözün dalgını... ben o ağzın avazıyım, ben o boynun ayvazı... ben o omzun seyranıyım, ben o bağrın külhanı... ben o saçın rüzgarıyım, ben o kaşın kurbanı... ben bu düşün vurgunuyum, ben bu aşkın yorgunu... ben bu aşkın yorgunu.. Nihat Behram Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2008 aynı şehirde yaşıyoruz hiç karşılaşmadan aynı denize bakıyoruz hep başkalarıyla aynı beyaz bulutlar geçiyor üzerimizden aynı yıldızı seçiyoruz belki de bilmeden aynı yağmurlarda sevişiyoruz ayrı ayrı aynı yollardan geçiyoruz ayrı zamanlarda aynı baharlarda özlüyoruz birbirimizi aynı aşk yaşayamadığımız başkalarıyla benle herzaman aynı şehirde kal ne olur sakın gitme böyle de yaşanır ayrılıklar, uzak diye bir yer yok paylaştığımız gökyüzü kavusturuyor bizi zerrin'den bir şarkı.. Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 26 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 26 Temmuz , 2008 Sürgün . Bir ölüyüm ben, dolasip duran artik hiçbir yerde kaydim yok bilinmiyorum mülki amirin görev yerinde sayi fazlasiyim altin kentlerde ve yeseren tasra yörelerinde Vazgeçilmisim çoktan ve hiçbir seyle animsanmamisim Yalnizca rüzgarla ve zamanla ve sesle ben insanlar arasinda yasayamayan Ben Almanca diliyle çevremde kendime mesken edindigim bu bulutla bütün dillerde sürüklenmekteyim. Nasil da karariyor bulut yagmurun tonlari da koyulasmakta çok azi yagiyor O zaman bulut ölüyü daha aydinlik bölgelere tasiyor (Çeviren: Ahmet Cemal) . Ingeborg Bachmann Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 26 Temmuz , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 26 Temmuz , 2008 Boşver be yaşı başı! gönlün ne kadar şık sen ondan haber ver?.. şöyle atıp koyu grileri-siyahları sabahtan, sarı bir kaşkol atabiliyor musun boynuna, ondan haber ver? koyma bir kenara yüreğini, aç kapılarını, gelene geçene yol verme girsin diye içeri ama gömme başını toprağa bir çift güzel göz uğruna. Bilirim yine yeşerecek bir çiçek bulursun bir dalda, ama aklını kaybedecek bir aşk varsa avuçlarında, bırak aksın yollarına. yağ geç, yık geç, kimse inanmazsa inanmasın. sen inan yüreğine, hem ona geçmezse kime geçer sözün?.. büyü büyü... bak ellerin ayakların kocaman. aklın da maaşallah yerinde, e ne diye tutarsın yüreğini uçmasın diye. akıllı ol, yüreğin gelir peşinden, boşver yaşı başı, aşk var mı aşk, sen ondan haber ver? takılmışsın yüzündeki gözündeki çizgilere. o çizgilerin yüreğine neler kazıdığını düşün, atmak mı istiyorsun kendini bir dereye soğuk bir kış günü, öl gitsin... parayı pulu savurup, bir balıkçı köyünde balık tutmak mıdır isteğin, savrul gitsin... Boş ver be yaşı başı, kim tutar seni kim, kendi yüreğinden başka kim?. Aklını al da öyle git, ister bir duvara, ister bir odaya, ister kıra bayıra vur da git. Dert etme ellerini, onlar da gelir seninle bırakmadıkça birine. O biri de gelir gerçekten istediğin oysa, seveceksen ve öleceksen uğruna... yaşa be, yaşa da öyle git, gireceksen toprağa... yaş 70'e gelse bile, hayat daha bitmemiş. sen mi biteceksin? çekeceksen bile bayrağı, yaşadım ulan dibine kadar diyemiycek misin? Can Yücel Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.