Φ frozen Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Yolun ardına bakmadık yorulmadık Bak hala buradayız Belki delirdik de belirdik Bak hala buradayız Biz neler içtik neler yedik Bak hala buradayız Sen hiç üzülme hiç ağlama Bak hala buradayız Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 MUTLU AŞK YOK Kİ DÜNYADA Aslında hiçbir şey kâr değil insana Ne gücü ne zayıf yanları ne de yüreği Gölgesi bir haç gölgesidir kollarını açsa Ve kırar göğsüne bastırırken sevdiği şeyi Tuhaf bir ayrılıktır hayatı kapkara Mutlu aşk yok ki dünyada Hani giydirilmiş erler bir başka yazgıya İşte o silahsız askerlere benzer hayatı Sabahları o yazgı için uyanmış olsalar da Tükenmiştirler ve kararsızdırlar akşamları Söyle yavrum şu sözleri ve sakın ağlama Mutlu aşk yok ki dünyada Güzel aşkım tatlı aşkım çıbanım derdim Yaralı bir kuş gibi taşırım seni şuramda Ve görmeden bakanlar şu halimize bizim Süzdüğüm sözleri söylerler benden sonra Ve her şey der demez ölür iri gözlerin uğruna Mutlu aşk yok ki dünyada Yaşamayı öğrenmek bizimçin geçti çoktan Ağlasın gece içinde kalplerimiz yan yana En küçük şarkıyı mutsuzluktur kurtaran Her ürperiş borçlu baştan bir hayıflanmaya Ve her kitar havası beslenir hıçkırıkla Mutlu aşk yok ki dünyada Acılara batmamış bir aşk söyle bana Yıkmamış kıymamış olsun bir aşk söyle Bir aşk söyle sarartıp soldurmamış ama İnan ki senden artık değil yurt sevgisi de Bir aşk yok ki paydos demiş gözyaşlarına Mutlu aşk yok ki dünyada Ama şu aşk ikimizin öyle de olsa Louis ARAGON Çeviri : Cemal SÜREYA Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Önümde bir karanlık yol Benimle yürür müsün Zemini meçhul bi yol Yanımda yürür müsün Gönlümün aşk parçası Kalbimi dinler misin İlahi bir aşktır bu Şakayla karışmasın Benim derdim seninle Kal yanımda hep böyle Benim derdim seninle Sorma sorma Hiç bir kimse anlamaz beni senin gibi Hiç bir kimse inanmaz bana senin gibi Hiç bir kimse karışmaz kana senin gibi Ruhumun ta dibinde Raks eder senin sesin Vurgun yemiş gönlüme Ne eylesen nafile Alıntı
Φ delifırtına Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 AŞK İLE! Eğreti gülüşlerde avuttum içimdeki hüzünlü çocuğu . Madem, sen böyle hep bir uzaklık olacaksın. Araya yılların girdiği mavi yağmurları bekleyeceğim giyinmek için seni Ayırdığın vakitler yeter mi ki aşka? ... Zamansız mekânsız aşkı yaşıyoruz her dem. Bütün sütunların duruşu ondan böyle dimdik ayakta ; Aşk ile! ... Dünya bu yüzden kendi etrafında dönmekte. Güneşin yanıp kavruluşu niye sanırsın? ... Sen baktın mı menekşenin, nergisin gözüne hiç gülerken, görmedin mi ; Aşk ile! ... Söylesene kim demiş aşka vakit yok, destan diyeyim sana ; Aşk ile! ... Başım gövdeden ayrılsın ; Aşk ile! ... Ah be yüreğim, depremlerin kayıp götürdüğü toprak yığınlarını avuçluyoruz bu gecede. Şimdi, boşlukları dolduracağız ; Aşk ile! ... Bütün ölüler dirilecek kefensiz ; Aşk ile! ... Kertesinde gecenin ipil ipil inen perdesidir aşk! ... Aşk, şimdi hovarda vakitlerinde soyunmuş bir kadındır! ... Aşk, bir sıcak elin saracağı pencerendeki aç ben geldim! ... diye öten hûd hûd! ... Ben geldim be gülüm, aç pencereni ; Aşk ile! ... Sarmala mumyaladığım sözlerimi! ... Yapıştır dudaklarıma sonrası ; Aşk ile! ... Filiz Nur A. Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Ben nereden bileyim bana sorma Aklım kendime zor yetiyor Hal ve gidiş sıfırın altında İnsan kendini zor tutuyor Ben nereden bileyim beni yorma Kimileri talihi kuş sanıyor (Kimileri kendine taç takıyor) Fazla güvenme döner diye dünya Kalleş durdu mu tam duruyor Dayan dayan Kul tuzaktan kurtulmaz Uyan uyan Gül uzaktan koklanmaz Ben nereden bileyim bana sorma Aklım kendime zor yetiyor Hal ve gidiş sıfırın altında İnsan dilini zor tutuyor Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Ne zamandır ertelediğim her acı, Çıt çıkarıyor artık, başlıyor yeni bir ezgi, -bu şiir - Sendelerken yaşamım ve bilinmez yönlerim, Dost kalmak zorunda bana ve sizlere! Nilgün Marmara Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 KUĞU EZGİSİ Kuğuların ölüm öncesi ezgileri şiirlerim, Yalpalayan hayatımın kara çarşaflı bekçi gizleri. Ne zamandır ertelediğim her acı, Çıt çıkarıyor artık, başlıyor yeni bir ezgi, -bu şiir - Sendelerken yaşamım ve bilinmez yönlerim, Dost kalmak zorunda bana ve sizlere! Çünkü saldırgan olandan kopmuştur o, uykusunu bölen derin arzudan. Büyüsünü bir içtenlikten alırsa Kendi saf şiddetini yaşar artık, -bu şiir - Kuramadığım güzelliklerin sessiz görünümü, ulaşılamayanın boyun eğen yansısı, Sevda ile seslenir sizlere! Nilgün MARMARA Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Parçalandım Ve her bir parçamı ayrı yere bıraktım Birini açık denizlerin en derin yerine attım Kürek çektim uzaklaştım dönüp Arkama bakmadım bile Birini yüksek dağların zirvesine Çıkardım Hiç kimse kurtarmasın kurda kuşa yem olsun diye Birini hiç unutmadığım o Küçük şehirde bıraktım Dönemedim kim bilir Belki dönsem de bulamazdım Önce savruldum yok oldum Sonra dinlendim duruldum Ve her giden parçam Yerine yenisini doğurdum Daha güçlü daha sakin Daha mutlu daha suskun Daha olgun daha kırgın Daha yalnız daha yorgun Parçalandım Ve her bir parçamı ayrı yere bıraktım Birini tanıdık bir vişne Ağacının dibine ektim Soramadım filizlendi mi Sürgün verdi mi Birini çok sevdiğim bir Dostta unuttum İstedim geri vermedi Meğer benden Pek hazetmezmiş Birini büyük bir aşk Uğruna ateşlere attım Bilerek isteyereK ama asla Pişman olmadım Önce savruldum yok oldum Sonra dinlendim duruldum Ve her giden parçam Yerine yenisini doğurdum Daha güçlü daha sakin Daha mutlu daha suskun Daha olgun daha kırgın Daha yalnız daha yorgun Alıntı
Φ delifırtına Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Sana Yazdım Mürşidimi soranlara, hep seni tarif ettim, Her zaman dizlerinin dibiydi, benim mektebim; Ben tuttum sabırla çile çile yazdım... Çeksen bile koruyucu kanatlarını üstümden, Senin öğrettiklerinle şimdi ben ayaktayım; Anlarsın, bu şiiri sana yazdım... Her gece yıldızları yakan elimsin diye, Beynime, yüreğime tercüman dilimsin diye Adını adımla bile bile yazdım... Dil susunca uğuldar içimizde ki mağara, Gönül Mansur gibi bin kez çekilip dara; Anladım adını güle yazdım... Şair oğlu şairim, redd-i miras hakkım yok, Gider gittiği yere, yaydan fırlayan ok; Bunu her menzile yazdım... Bahattin Karakoç Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 hoşgeldin delifırtına Zengin çocukla fakir kızın aşkına Bir türlü kavuşup mutlu olmayışına Gözüm doluyorsa hala Korkmaya gerek yok yaşıyorum demektir Bahçenin yemyeşil canlanışına Kirazın hınzırca çiçek açışına Yüzüm gülüyorsa hala Korkmaya gerek yok yaşıyorum demektir Anlatacak hikayelerim bitmedi henüz Anlaşacak dostlarım tükenmedi Yorgunluk, kırgınlık hepsi gelir geçer Her şeye rağmen yaşamak güzel Düşenin dostunun olmayışına Düzenin buna hiç aldırmayışına Kanım donuyorsa hala Korkmaya gerek yok yaşıyorum demektir Senin beni yanlış anlayışına Çoktandır heyecan duymayışına Canım yanıyorsa hala Korkmaya gerek yok yaşıyorum demektir Söyleyecek şarkılarım bitmedi henüz Söylenecek sözlerim tükenmedi Yorgunluk, kırgınlık hepsi gelir geçer Her şeye rağmen yaşamak güzel Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 ACILARA TUTUNMAK acı çekmek özgürlükse özgürdük ikimiz de o yuvasız çalıkuşu bense kafeste kanarya o dolaşmış daldan dala savurmuş yüreğini ben bölmüşüm yüreğimi başkaldıran dizelere kavuşmak özgürlükse özgürdük ikimizde elleri çığlık çığlık yanyana iki dünya ikimiz iki dağdan iki hırçın su gibi akıp gelmiştik buluşmuştuk bir kavşakta unutmuştuk ayrılığı yok saymıştık özlemeyi şarkımıza dalmıştık mutluluk mavi çocuk oynardı bahçemizde aramakmış oysa sevmek özlemekmiş oysa sevmek bulup bulup yitirmekmiş düşsel bir oyuncağı yalanmış hepsi yalan sevmek diye birşey vardı sevmek diye birşey yokmuş acılardan artakalan işte bu bakışlarmış kuğu diye gözlerimde gün batımı bulutlarmış yalanmış hepsi yalan savrulup gitmek varmış ayrı yörüngelerde acı çektim günlerce acı çektim susarak şu kısacık konuklukta deprem kargaşasında yaşadım birkaç bin yıl acılara tutunarak acı çekmek özgürlükse özgürdük ikimizde Hasan Hüseyin KORKMAZGİL Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 KARASEVDA ak bir yaban güvercini gibiydin aşk vişnelere bulaştın kirlendi beyazın. takılamayan telli duvak verilemeyen mendil düşlerde kaldın. al üstüne mor giymiş körkuyularda körkuyularda sevdadan delirmiş. ah yüzüne bütün kapılar kapanmış senin ıtır ve yasemin kokulu günah. çıkılamayan yıldız gidilemeyen iklim kimbilir hangi limanda hangi gemiye yüklenmiş. al üstüne mor giymiş körkuyularda körkuyularda sevdadan delirmiş. düşlerde kaldın. Behçet AYSAN Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 başımı döndürüp bakamıyorum nasıl kaldı gerilerde onca yıl karanlık bir gömütlüğü düşte geçmiş gibiyim tatmadığım bir içkiyi bir akşam afrikasal bir törende içmiş gibiyim birdenbire kan yağmurlu bir bulut birdenbire kan kokulu bir duman şaşkınlıktan gemileri yakmış gibiyim ışıklarla oynamayın / dedim ben size yararı yok karanlıkta sürek avının dedim ben size yanlış kalemlere kayar elleri yazıcıların tutanaklar yanlış yazar dedim ben size karanlığı az kullanın / kirliler kokar birgün birgün yanar bu ışıklar sırıtır suratlarınız kirlilere sığınmayın / dedim ben size yararı yok oynaşmanın törensel aklıklarda kaçın kaçabilirseniz uzak sulara ışıklarla oynamayın / dedim ben size Hasan Hüseyin Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 İÇİNDEN DOĞRU SEVDİM SENİ İçinden doğru sevdim seni Bakışlarından doğru sevdim de Ağzındaki ıslaklığın buğusundan Sesini yapan sözcüklerden sevdim bir de Beni sevdiğin gibi sevdim seni Kar bırakılmış karanlığından. Yerleştir bu sevdayı her yerine Yüzünde ter olan su damlacıklarının Kaynağına yerleştir Her zaman saklamadığın, acısızlığın son durağına Gül taşıyan cocuğuna yerleştir Ve omuzlarına daracık omuzlarına Üşümüş gibisin de sanki azıcık öne taşırdığın Tam oraya işte, uçsuz bucaksız bir düzlükten Bir papatya tarlasıyla ayrılmış göğüslerine yerleştir Ve esmerliğine bir de, eski bir yangının izlerinin renginde Saçlarının yana düşüşüne, onları bölen ikiliğe Alnından başlayan ve ayak bileklerinde duran Yani senin olmayan, seni bir boşluk gibi saran hüzne Yerleştir onu bir kentin parça parça aklında tuttuğun Kar taneleri gibi uçuşan Ve her gün biraz daha hafifleyen semtlerine Yerleştir bu sevdayı her yerine. Ekledim ben tattığım her şeyi denizlere Bildiğim ne varsa onlar da hep denizlerden Sen de bir deniz gibi yerleştir onu istersen Sevdayı Ve köpüklendir Ve yaşlandır ki işte kederi anlamasın Ama dur, her deniz yaşlıdır zaten Öğrenmez ama öğretir mutluluğu Bizim sevdamız da öyledir, iyi şiirler gibi Biraz da herkes içindir. Ve gelinciğin ikinci tadına benzemeli Var eden kendini birincisinden Yani bir sevdayı sevgiye dönüştüren. Ben şimdi bir yabancı gibi gülümseyen Tanımadığın bir ülke gibi İçinde yaşamadığın bir zaman gibi Tam kendisi gibi mutluluğun Beni bekliyorsun Ve onu bekliyorsun beni beklerken. Edip CANSEVER Alıntı
Φ delifırtına Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Hoşbulduk Frozen Anladım Aşkın hem ateş hem yağmur olduğunu Kemiklerime kadar ıslanınca anladım… Adildir Padişahım, yan tutmaz, emek yemez İnanıp erkine yaslanınca anladım… Sınırları karıştırdım deliliğin met cağında Gerçeği, som gerçeği uslanınca anladım… Fiziğini aşan yanık sesin yeni ufuklara Nasıl pençe vurduğunu, seslenince anladım… Aşkın fotoğrafı gözlerimde fer / kanat Yürek sürekli zikir ile beslenince anladım… Yaş dorukta, gönül hâlâ çıktığı yolun başında Başım dağlar gibi sislenince anladım…. Bahaettin KARAKOÇ Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Bu gemi ne zamandır burada Çoktan boşaltmış yükünü Gece de olmuş, rıhtım da bomboş Mavi bir suyun düşünü uyutur bir tayfa Arkada, güvertede Ah, neresinden baksam sessizlik gene. Yürürüm usuldan, girerim bir meyhaneye İçerde üç beş kişi Yalnızlık üç beş kişi Bir kadeh rakı söylerim kendime Bir kadeh rakı daha söylerim kendime -Söyle be! ne zamandır burda bu gemi -Denizin değil hüznün üstünde. Belki yarın gidecek Bir anı gelecek bir başka anının yerine. İnsan bazen ağlamaz mı bakıp bakıp kendine. Edip CANSEVER Alıntı
Φ delifırtına Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Pencerenin Arkasından Bakmak Bir pencerenin arkasından bakıyorum sana Ve gönderemediğim şiirler yazıyorum... Sonunda birikip taşıyor sözcükler ... Anlatmak isterken delice susmak, Azgın bir suda devinmek gibi bir şey bu Ve belli belirsiz delirginlikler yaşamak gece gündüz fark etmeden Dehlizlerde kaybolmak gibi bir şey bu, Pencerenin arkasından bakmak... Sana sarılmak isterken, Yanında olmayı özlerken, Sadece seyredebilmek ne acı Ve dokunamamak gecenin bir vakti sancıyan yüreğimin küçük elleriyle Yalnız başına bir didişme gece yarıları... Sigarayla mücadele etmeler, dumanla resimler çizmeler gece mavisi gökyüzüne Seninle olduğum halde senin olamamak ne acı Ve ne acı anlatamamak bendeki seni. Cümleler kurmak ve ifadesiz kalmak şiirin en anlamlı mısrasında Susmak ne olacağını umursamaksızın... Kalakalmak... Ne garip soluksuz kaldığını sanırken derin bir nefes almak Sonu görünmeyen bir yol gibi, Yanıtlarını bulamadığım bir soru gibi Ve en delisinden bir aşk gibi, Pencerenin arkasından bakmak... Elif Demiröz Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Bu gemi ne zamandır burada Çoktan boşaltmış yükünü Gece de olmuş, rıhtım da bomboş Mavi bir suyun düşünü uyutur bir tayfa Arkada, güvertede Ah, neresinden baksam sessizlik gene. Yürürüm usuldan, girerim bir meyhaneye İçerde üç beş kişi Yalnızlık üç beş kişi Bir kadeh rakı söylerim kendime Bir kadeh rakı daha söylerim kendime -Söyle be! ne zamandır burda bu gemi -Denizin değil hüznün üstünde. Belki yarın gidecek Bir anı gelecek bir başka anının yerine. İnsan bazen ağlamaz mı bakıp bakıp kendine. Edip CANSEVER MASA DA MASAYMIŞ HA Adam yaşama sevinci içinde Masaya anahtarlarını koydu Bakır kaseye çiçekleri koydu Sütünü yumurtasını koydu Pencereden gelen ışığı koydu Bisiklet sesini çıkrık sesini Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu Adam masaya Aklında olup bitenleri koydu Ne yapmak istiyordu hayatta İşte onu koydu Kimi seviyordu kimi sevmiyordu Adam masaya onları da koydu Üç kere üç dokuz ederdi Adam koydu masaya dokuzu Pencere yanındaydı gökyüzü yanında Uzandı masaya sonsuzu koydu Bir bira içmek istiyordu kaç gündür Masaya biranın dökülüşünü koydu Uykusunu koydu uyanıklığını koydu Tokluğunu açlığını koydu. Masa da masaymış ha Bana mısın demedi bu kadar yüke Bir iki sallandı durdu Adam ha babam koyuyordu. Edip CANSEVER Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Gece Yarısı Hezeyanları --Mevsimlerden Yazdı... Elif Demiröz Gece yarısı hezeyanları ıhlamur sarısı odamın duvarlarına çarptı… Mevsimlerden yazdı… Kaç yıl oldu dalgaların ısladığı sahilleri ayak izlerimizle imzalamayalı? Ve kaç yıl oldu aradığımız tesellileri bulmaktan cayalı? Çok şeye geç kalınmış bir ömrün verdiği, çorak topraktan kocaman bir çölde bitiveren tek bir çiçek gibiydi bulduğum. Ellerinde ellerimi kaybetmeyi, senle ilgili söylenen her kötü sözü duyduğum anda yok etmeyi ve her güzel sözü seninle daha da yüceltmeyi sevdim ben. Gece yarısı hezeyanları penceremden içeri daldı… Mevsimlerden yazdı… Konuşulamadık ne çok kelime varsa geldi bir araya; “cümle” dedik adına. Paylaşılamayan ne kadar endişe varsa buluştu bir sayfada, “şiir” dedik adına. Zaman odayı aydınlatan lambamda takıldı kaldı, boğazımda bir düğüm ve ellerim kalbimin anlatmak istediklerini yine anlatamadı, isyankar kaldı. Gece yarısı hezeyanları odamın kapsını çaldı… Mevsimlerden yazdı… Ve ilk kez bu yaz hiç özlememiştik kışı. Sende bulduğum dört mevsimden mi bilmem… Aslında üzgündüm. Bunları yazarken olduğum gibi, ümitsizdim. Çünkü kaybetmiştim çocukluğumdan kalan “büyüme” heveslerimi, büyüdüğümü anladığımdan beri. Her sene yaşımızın birler basamağına bir ekleniyordu, on yılda bir de onlar basamağına bir… Ve karmaşa, sonsuza sürüklüyordu gitmek isteyenleri ve istemeyenleri. Zorunlu trenin zorunlu vagonunun biletsiz, gönülsüz yolcularıydık. Yolculuksa koskoca bir yalanaydı… Gece yarısı hezeyanları gecenin bir vakti gözlerimi yaktı… Mevsimlerden yazdı… Geri gelen zaman diye bir şey yoktu. Tek bir saniye bile geri dönmüyordu. Ben seni hep geleceğimde, geçmişimle bütün edip sevdim. Ben seni hep bir başıma büyüttüm kalbimde. Işık saçan gözlerinden, mağrur efendiliğine kadar uykuya doyduğun şu vakitte bile ben seni resmettim. Galiba ben seni sevdim… Yaşadığım bir büyük aşkı, geriye kalan iki aşk suretini hiç edip bir seni sevdim… Sevmenin sonsuzluğunu aşka karıştırmadan, kana kana sevdim seni. Yok etmekten hiç korkmadan, içime çekerek sevdim seni. En çok da hak ettiğini bilerek yaşadım seni. Gece yarısı hezeyanlarının sıcaklığı içimi yaktı… Mevsimlerden yazdı… Ve bunlar senin layık olduğundan çok daha başarısız itirafımın son satırlarıydı. Yola koyuldum rüyada da olsa tutabilmek için ellerini. Anlamsız kıskançlıklarımı, sırf sana yaptığım nazlarımı sunabilmek için gecenin bu vakti. Limana rüyaların gemisi yanaştı, hezeyanları ve yazı güvertesine aldı… Bir yıldız, Güneş’ten o geceki ışığını çaldı ve bir yolcu daha sonsuzluk treninin vagonundaki yerini aldı. Mevsimlerden yazdı… 31 Ağustos 2005 01:40 Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Geri gelen zaman diye bir şey yoktu. Tek bir saniye bile geri dönmüyordu. Ben seni hep geleceğimde, geçmişimle bütün edip sevdim. Ben seni hep bir başıma büyüttüm kalbimde. Işık saçan gözlerinden, mağrur efendiliğine kadar uykuya doyduğun şu vakitte bile ben seni resmettim. Galiba ben seni sevdim… Yaşadığım bir büyük aşkı, geriye kalan iki aşk suretini hiç edip bir seni sevdim… Sevmenin sonsuzluğunu aşka karıştırmadan, kana kana sevdim seni. Yok etmekten hiç korkmadan, içime çekerek sevdim seni. En çok da hak ettiğini bilerek yaşadım seni. 31 Ağustos 2005 01:40 Alıntı
Φ delifırtına Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Aşk Andolsun bütün örtülere, andolsun bütün örtünenlere ki, Kar altında terleyerek uyanmaktır aşk. Yanmış iki cesedin kına gibi külleri arasından Fışkın sürerce dirilip yeniden yanmaktır aşk. Cümle ağaç kapıları, cümle demir kapıları aşıp, Bir gönül kapısına dayanmaktır aşk. Sevgilinin otağını gökkuşağına boyayıp gece-gündüz, Hüznün safran sarısıyla boyanmaktır aşk. Yaratmaktır ya da sevgilinin toprağından yaratılmak, Her nefes alıp verişte yanmaktır aşk. İsmaili bir gönülle teslim olmaktır bıçağa, Birini kandırmak değil, bilerek kanmaktır aşk. Diline arılar konar, koynunda karıncalar gezer, Sevgilinin ölçeğiyle her zaman sınanmaktır aşk. İsrafil'in Sur'unu ruhunda duymaktır aşk, Suyu suyla yumak gibi aşka inanmaktır aşk. Bahaettin Karakoç Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Değişen ben değilim bakışlarındaki kış Çaresi çaresizliğinde gizli Vazgeçmeyi akıl edememiş vazgeçilmişliğimin Adının yarısı kadın iken kopmak zordu senden Gel sök gökkuşağının rengini kalbimden Aç musluğunu gözyaşlarımın Boya çığlıklarımı kırmızıya Aldat! Anlat hayallerime yalanlarını, Ağlat Sen ki merhabaların katili Ben ki bir baltayla sap arasında mekik dokumuş Berduş ve serseri Soyadımla birlikte söylenen resmi bir adım olmadı belki Ve kuru aşkımın yanına katığım Sevdim seni, sadece sevdim Ruhundaki sevda atığım Güneşe palto giydirip kış resmi çizdiğimiz İlkokul masumiyetiyle tutulmuştum sana Şimdi anlıyorum güneşin neden üşüdüğünü Gözlerindeki zifiri karanlıklara bakınca Hep kâğıtlara seni çiziyorum kış yerine Üşüyen ise yüreğim. Sımsıkı tutunup senden arta kalanlara Düşümün düşkünlüğüymüş, Düşüncesizce seni düşleyişim diye avunuyorum Cesareti kadar ürkek Korkaklığı kadar medenî Dün kadar kül Sevgi kadar gül Olmaya hazır bir tomurcuğu, gidişinin ayak sesleriyle ürpertip Kaktüs çiçeğine sevdalanmasıyla Susuzluğa karşı meydan okuduğu çaresizliğinde yitirdim Gidişin belki de Damarlarının cellât kırmızısı maviliğinden çıkıp Hüzzam kokulu yaraların kabuğunda filizlenmiş En zamansız zamanların vaktini çalmış Vakitsiz bir Azrailin mesaisidir Kim bilir belki de aşk Sevildiğin kişiye acı çektirmektir. Bu yüzden ne yapsan da vazgeçemiyor Ve beni unuttuğun yerinden öpüyorum. Bir kalem alırsın eline, şiir yazmak için Kramp girer yüreğine Veremezsin hissettiklerine biçim... Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 5 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 5 Temmuz , 2007 Bir gidişi yaz” dediler, “yazarım” dedim… gitmeleri öğrenmiştim. Susardı, susardım, susardık, suskularca….. Bilinir bilinmez bir şarkının içinde kaybolurduk. Biz en çok susmayı sevdik, sevmeyi sevemediğimiz kadar. Koptuk ve dağıldık her şeye. Giderken durduramadık birbirimizi. Durdurmaya elin, elim, ellerimiz yetmedi. Eğitemedim çocuk kalmış korkularını, yanılgılarını törpüleyemedim. Sana gerçekleri gösteremediğim gibi. Giderken durdurmalıydın beni, yapmalıydın, yapamadın. Durdurmaya gücün, gücüm, gücümüz yetmedi. Belki de yoktu, biz var sandık. İnsan isterse yolları aşıyor, sen kapının eşiğini aşıp gelemedin. Geldiğim gibi gidemedim, gittiğim gibi dönemedim yüzüne. Sen, bildiğim sen değilsin artık. Ben, bildiğin ben, değişemem. Değişmelere suskun dudaklarım. Şimdi acı, yolunu şaşırmış bir deniz kaplumbağası gibidir yüreğimde. Şaşkın ama inatçı. Şimdi sen, adı geçmişte saklı ince bir sızı. Şimdi biz, bir şarkıdan çalınmış iki nota gibiyiz. Eksiğiz ve yokuz. Dilsiz ama mutluyuz. Bir kapının eşiğinde kaldı her şey. Beni dışarıya göndermeyecektin, içerde tutacaktın, arkamdan gidişimi seyretmeyecektin, yollara yürümeyecektim, sesimi gidişlerde yitirmeyecektim. Sesimi geceye vermeyecektin. Şimdi, kaldır gözlerini ve geceye bak. Sesimi gör yukarıda, ortada bırakılmış tellerimi. Densiz ama dengeli satırlarımın anlamını kavra. Geceye bak, sesimi kaydırma. Kimsenin öğretmediği bir şeyi öğretmeni dilerdim, ayrılırken ama sen herkesin öğrettiğini yineledin.Şimdi aşk, inançlarını yitiren bir ayyaştır köprü altlarımda.. Biz ki geceleri paylaştık, yastığı, şarkıları. Biz ki sözleri paylaştık, kelimeleri. Biz ki yüreği paylaşamadık, paylaşamadım galiba. Nedendir bilmem, eksik kaldık korkulara. Nutku tutulan gecelerin isimsiz sabahlarında, yanlış ve yangın kaldık. Geride kalan kırık ezgiler ve yorgun ruhların dansı. Sokağımın serseri gülüşü, gençliğimin asi sevgisi, isyanımın suskun gezgini. Gitmeye meyilli değildim, olduğum gibiydim, dinletemedim, dinletemedin, dinletemedik belki de. Şimdi sen, aksak bir hüzün, nerede coşacağını bilmeyen. Şimdi ben, değişemeyen bir şehir, nasıl sevileceğini bilen. Şimdi biz, olmayan bir şeyiz. Bir kapının eşiğinde kaldı her şey. Konuşmak anlamsız, susmak kalabalık, ayrılık bulaşıcı. Sevda, kör topal yürüyen bir dilenci gibidir artık. Seni sevdim ama gönderdin. Gönderilince dönemiyorum. Ben bir çiçeğim asi yanım, solunca aynı elde açamıyorum. Susuyorum, susuyorsun, susuyorlar, suskularca…. Bir gidişi yaz, dediler, yazarım dedim. Gitmeyi öğrenmiştim, kalmayı öğretemediğim kadar. Bir gidişi yaz, dediler, yazarım, dedim. Gitmeyi giyinmiştim, yakıştırılmıştım veda sözlerine, merhabalara alıştırılamadığım kadar. Bir gidişi yaz, dediler, yazarım, dedim. Çok gitmiştim, söz gitmiştim, uzun gitmiştim, sesimi duyuramayacak kadar. Bir gidişi yaz, dediler, yazmaya giderken kendimden geçmişim. Arkama dönüp baktım, sende beni gördüm, el salladım. Artık çok geç, sendeki ben için çoktan bitmişim Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 5 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 5 Temmuz , 2007 Adın düşmesede benim dilimde Seni unutmaya çalışacağım Kalbim titresede hep hasretinle Sensiz yaşamaya alışacağım Kolay olmayacak seni unutmak Belki gece gündüz ağlayacağım Ne olursa olsun artık sevgilim Sensiz yaşamaya alışacağım Nasıl olsa senle birleşemeyiz Ben bu ayrılığa katlanacağım Ayrılık derdine mahkum bu kalbim Sensiz yaşamaya alışacağım. Müslüm GÜRSES... Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 5 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 5 Temmuz , 2007 Gözlerine damla damla yaş düşer Gülmek senin neyine ki arkadaş Ele neşe sana ancak dert düşer Sevmek senin neyine ki arkadaş Yıllar yılı kaderine ağlarsın Kim mutlu olmuş ki sende olasın Madem sevdin sen bir bahtı karasın Sevmek senin neyine ki arkadaş Çok sevdiğin bir vefasız çıkacak Benim gibi aşk senide yakacak Arzuların içerinde kalacak Sevmek senin neyine ki arkadaş Müslüm GÜRSES... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.