Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

incilin hz.isanın biyografisi olduğunu ve matta incilininde sonradan yazıldığını biliyorum

zaten yazımı iyi okursanız ben hz.isanın ne anlama geldiğini yazmıştım size,onun ölüleri diriltmesi,körleri iyileştirmesi hep semboldür,gayb aleminin literatürüdür

kör maddeden başkasını görmeyene,sağır ilahi nefhaları duymayana,ölü ise kayıtsız şartsız inkara saplanana denir

hz.isanın misyonu ise saf vahy olduğu için o ölüleri diriltir,körleri iyileştirir

kur'an ona kelimetunminellah diyor yani Allah tan bir kelime,aynı şeyi kur-an içinde diyor

demek hz.isa'daki bazı olağanüstülükler bunun içindir

isanın beşikteyken konuşması meselesini anlatmıştım,yani vahy henüz beşikte hiç gelişmemiş maddi bir ürün vermemiş,ki yahudilerin gözünde madde birinci sıradadır,bu manalar var,

 

kutsal kitaplara bir tarih kitabı gözüyle bakılırsa ewt siz haklı çıkarsınız,ama onlar ilk olarak irşad için gelen ve daha sonraki asır ve devirlerde tazeliğini koruyan kitaplardır,içinde sonsuz manalar var

ne kur-ana nede diğer kitaplara edebiyattaki mecaz ,istiare ve sembol mantığıyla bakmazsanız

elbette bir icaz göremezsiniz,hiç elmayı armut niyetine yemek olur mu? elma elma dır.kutsal kitaplarda en başta arap dii ve edbiyatını ,türk dili ve edebiyatını ilh.bilmekle daha iyi anlaşılabilir.ve ayetlerdeki bütünlükle

bir ayeti tutup bozuk bir mealden,üstelik diğer ayetlerle ilişkisine bakmadan çıkarır ve onunla bu kitapları karalamaya çalışırsanız bu asla kabul edilemez bir yanılgı olur,biraz dilden anlayanlar,meseleye biraz bütüncül yaklaşanlar bunun böyle olmadığını bilir

selam ve hürmetler

 

Sayın enkas,

 

Sizin sembol olarak algıladığınız olaylar birer sembol değil, peygamber mucizesi olarak nitelendirilir. Sizin bu konuyu nasıl değerlendirdiğiniz beni ilgilendirmez. Ancak bunlar hem hristiyanlıkta, hem de İslam'da mucize olarak adlandırılır.

 

Örneğin Kur'an'da ;

 

3/49- ........"Şüphesiz ben size Rabbinizden bir mucize getirdim. Ben çamurdan kuş şeklinde bir şey yapar, ona üflerim. O da Allah'ın izniyle hemen kuş oluverir. Körü ve alacalıyı iyileştiririm ve Allah'ın izniyle ölüleri diriltirim..... "

 

Yani bahsedilen hikayeler sembol değil, asıl anlamıyla mucize olarak anlatılır.

 

İsa'nın beşikte konuşması Kur'an'da geçer. Şöyle ki;

 

3/46- "O, beşikte de, yetişkin çaginda da insanlarla konuşacak, salihlerden olacaktir."

 

5/110- O gün Allah şöyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa! Senin üzerindeki ve annen üzerindeki nimetimi düşün. Hani, seni Ruhu'l-Kudüs (Cebrail) ile desteklemiştim. Beşikte iken de, yetişkin iken de insanlara konuşuyordun.....

 

Yani Kur'an, İsa'nın beşikte iken insanlarla konuştuğundan bahsediyor...

 

Bu konuda Diyanet Vakfı'nın ayet açıklamasına bakalım ;

 

"Nitekim Meryem suresinin 27-33. Ayetlerinde ifade bulunulduğu gibi, Hz.Meryem, Hz.İsa’yı dünyaya getirince, onun iffetinden şüphelenen kavmine karşı, daha yeni doğmuş olan Hz.İsa, Allah’ın kudretiyle konuşmaya başlamış ve kendisinin Allah’ın kulu ve peygamberi olduğunu, kendisine Kitap verildiğini, Allah tarafından mübarek kılındığını... anlatmıştır. "

 

İsa'nın İncil'deki mucizelerine de bir göz atalım (Matta'dan)

 

Bir cüzzamlıyı iyileştiriyor (8/2-4)

Ateşli bir hastayı ve cin musallat olan birini iyileştiriyor (8/14-17)

Fırtınayı dindiriyor (8/23-27 )

Cinli iki hastayı iyileştiriyor (8/28-34)

Bir felçlinin iyileştirilmesi (9/1-7)

Bir kızın dirilmesi, ateşli bir kadının iyileşmesi (9/18-25)

 

Ve daha bir çoğu...

 

Aslında tüm bu anlatılanlardan İsa'nın nasıl efsaneleştirildiğini görmek mümkün.

Gönderi tarihi:

Sayın enkas,

 

Sizin sembol olarak algıladığınız olaylar birer sembol değil, peygamber mucizesi olarak nitelendirilir. Sizin bu konuyu nasıl değerlendirdiğiniz beni ilgilendirmez. Ancak bunlar hem hristiyanlıkta, hem de İslam'da mucize olarak adlandırılır.

 

Örneğin Kur'an'da ;

 

3/49- ........"Şüphesiz ben size Rabbinizden bir mucize getirdim. Ben çamurdan kuş şeklinde bir şey yapar, ona üflerim. O da Allah'ın izniyle hemen kuş oluverir. Körü ve alacalıyı iyileştiririm ve Allah'ın izniyle ölüleri diriltirim..... "

 

Yani bahsedilen hikayeler sembol değil, asıl anlamıyla mucize olarak anlatılır.

 

İsa'nın beşikte konuşması Kur'an'da geçer. Şöyle ki;

 

3/46- "O, beşikte de, yetişkin çaginda da insanlarla konuşacak, salihlerden olacaktir."

 

5/110- O gün Allah şöyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa! Senin üzerindeki ve annen üzerindeki nimetimi düşün. Hani, seni Ruhu'l-Kudüs (Cebrail) ile desteklemiştim. Beşikte iken de, yetişkin iken de insanlara konuşuyordun.....

 

Yani Kur'an, İsa'nın beşikte iken insanlarla konuştuğundan bahsediyor...

 

Bu konuda Diyanet Vakfı'nın ayet açıklamasına bakalım ;

 

"Nitekim Meryem suresinin 27-33. Ayetlerinde ifade bulunulduğu gibi, Hz.Meryem, Hz.İsa’yı dünyaya getirince, onun iffetinden şüphelenen kavmine karşı, daha yeni doğmuş olan Hz.İsa, Allah’ın kudretiyle konuşmaya başlamış ve kendisinin Allah’ın kulu ve peygamberi olduğunu, kendisine Kitap verildiğini, Allah tarafından mübarek kılındığını... anlatmıştır. "

 

İsa'nın İncil'deki mucizelerine de bir göz atalım (Matta'dan)

 

Bir cüzzamlıyı iyileştiriyor (8/2-4)

Ateşli bir hastayı ve cin musallat olan birini iyileştiriyor (8/14-17)

Fırtınayı dindiriyor (8/23-27 )

Cinli iki hastayı iyileştiriyor (8/28-34)

Bir felçlinin iyileştirilmesi (9/1-7)

Bir kızın dirilmesi, ateşli bir kadının iyileşmesi (9/18-25)

 

Ve daha bir çoğu...

 

Aslında tüm bu anlatılanlardan İsa'nın nasıl efsaneleştirildiğini görmek mümkün.

YAM YAM KARDEŞİM

diyanet nasıl anlarsa anlasın,diyanet anlamıyor,kur-andaki güzellikleri tarihi bir hadiseden başka bir şey görmüyor diye bununla din karalanmamalı,zaten iş ilahiyatçılara kalsa bugün dinin kokusunu bile duyamazdık ya

ben o mucizelerin maddeten gerçekleştiğinede inanırım,

çünkü ruhunu bedenine egemen kılan evliyalar ve hint büyükleri dahi bir sürü mu'cize gösterirken,bir peygamber hemde saf ruhani ve vahyi simgeleyen bir peygamber niçin göstermesin

ama ben işin daha çok ewrensel boyutuyla ilgilenirim,olmuştur yada olmamıştır

ezel sırlarını ne sen bilirisin nede ben

amamaddi mucizeden daha çok gerçekten vahyin her dönemdeki bu manevi başarısı toplumu düzene koyması güzel nesiller yetiştirmesi dengeli insanlar yetiştirmesi,anarşizmi önlemesi bence daha büyük bir mucizedir

hatta bununla iilgili anlatılır;

"bir beyazidi bestamihz.lerine birisi gelip

-efendim falan kişi havada uçuyor suda yürüyor ,deyince bestami hz.leri

-balıklar kurbağalarda suda yüzüyor,sinekler kuşlarda havada uçuyor.görsenizki bir adam seccadesini suya sermiş duruyor ve havada bağdaş kırmuş oturuyor zinhar ona iltifat etmeyiniz!onun hal ve hareketlerindeki istikamete bakınız,der.

nitekim dinin en büyük mucizesi bilhassa islamın sıratı müstakim yani orta yol yani düzen yani tevhiddir kardeşim

ama bu hakikatlerin gayp literatüründeki yeri budur

mesela gayp aleminde ki gıda yani yiyecek bu alemde iman olarak görünür

gayp alemindeki rahmet kavramı bu alemde tecelli edince yağmur olarak görünür

yani orda somut olan burda soyutlaşır ,burda somut olan orda soyutlaşır

soyut somut dengesini iyi kurmak lazım kardeşim

çünkü kainatta saf soyut hiçbirşey yoktur

mesela allah bir soyutken somuta bürünmek istedi ve kainatı yarattı

ama daima soyut somuta hakimdir,ruh bedene hakimdir..

sana sadece cüzaamlıyı iyileştirdiği ayeti açıklayacağım,diğerlerini var sen düşün

"insanın bedeni içinnasıl en büyük hastalık,düzensizlikten ibaret olan kanser cüzzam sara felç ve beyin karışıklığı ise toplumsal hastalıkların en büyüğüde anrşizm ve düzensizliktir.ve bunun tek çaresi vardır;vahiy,din ve isa(incil)...fakat bir şartla insanların buna secde etmesi(itaat etmesi)kaydıyla.

 

dinin bu mucizevi yönü eğer tam keşfedilirse herkes ister istemez inanır imtihan sırrı bozulur.işrte böyle bir durumun oluşmaması için hz.isa o maddi ve sosyal yönden cüzzama tutulmuşa diyor ki,

"sakın(bunu)kimseye söyleme;ancak git kendini kahine(bilimciye)göster.(bu bilimsel bir durumdur de)ve şehadet için(belge olarak)musa'nın(şeriatin)emrettiği takdimeyi(kurbanı)göster.

(yani bu iyileşme işi ve toplumun manen düzene girmesi mucize vide olsa kurallar çerçevesinde sen onun maddi bedelini öde"ki din dünyaya alet edilmiş olmasın")

aslında az bir dikkatle herbir olgunun altında ewrensel bir yapı ve düzenin olduğu anlaşılır

dilerim görürsünüz,sevgili yamyam

selam ve hürmetler

Gönderi tarihi:

Benim bildiğim Hz.İsa İslam dinine göre çarmıha gerilmemiştir göklere yükselmiştir çarmıha gerilme olayı hiristiyanların inanışında var yanlışmı biliyorum acaba lütfen biri beni aydınlatsın........

 

Dedim ama hemen kuranı kerimde buldum demekki benim bildiğim yanlış değilmiş.

 

Ve: "Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük" demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler. Hayır; Allah onu Kendi'ne yükseltti. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisa Suresi, 157-158)

 

Aynı ayetin devamında Hz. İsa'nın ölümü için şu şekilde bildirilmektedir:

 

Hayır; Allah onu Kendi'ne yükseltti (refea). Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisa Suresi, 158)

sevgili suheda

yine bir ayettede şehitler için"ALLAH YOLUNDA ÖLDÜRÜLENLERE ÖLÜ DEMEYİN ,ONLAR DİRİDİRLER HAKK KATINDA RIZIKLANDIRIIYORLAR"denir değil mi kardeşim

ama şehitler maddden ölmüştür,

yukarıda verdiğin ayette "gerçekten öldürdük"ibaresi var,ve "onun benzeri gösterildi" yani onlara ölüm olarak gösterilen şey ölüm değil isa manen yaşıyor,katımıza yükselttik,ki ayette naibi fail var,benzeri olmasıyla alakalı,hz.isa en yüksek mertebei hayatta yaşıyor,çünkü hakikati vahyi öldürmeye kimsenin gücü yetmez

selam ile,,

Gönderi tarihi:

Sayın enkas ;

 

Aynı dilden konuştuğumuzu sanmıyorum. "Gayb alemi" ,"ruhun bedene üstün kılınması" , "soyutun somuta hakim olması" gibi kavramlar üzerine tartışmanın anlamı yok. Zira bunlar sizin dünya görüşünüz/fikirsel çıkarımlarınız ve benim için somut bir dayanak noktası yok.

 

Açıkçası hangi dine mensup olduğunuzu anlayamadım. Bir taraftan düzen için vahiy, din, isa ve incil'i gerekli görüp bir isevi gibi görünürken, diğer taraftan da İslam'ı kabul eder görünüyorsunuz. Gerçi bunun benim için pek bir önemi yok. Zira benim için tüm dinler aynıdır.Siz toplumsal düzenin sağlanması için vahiy,din ve incil'i zorunlu kılmışsınız ama, bu kriterleri olmayan pek çok toplum pekala dünya üzerinde heybetli medeniyetler oluşturmuşlardır. Üstelik dinin öngördüğü toplumsal düzenin de doğruluk derecesi tartışılır. Toplumsal şartlar ve gereklilikler sürekli değişmektedir. Yeni bir peygamber olduğunu iddia edenlerin de dayanak noktası budur. "Eski düzen geçerliliğini kaybetti ve tanrı beni gönderdi"... Öyleyse düzenin layıkıyla sürdürülebilmesi için dönemsel olarak peygamber ve vahyin gelmesi beklenmelidir. Ancak islam, böyle bir beklentiye izin vermemiş, Muhammed'in son peygamber olduğunu söylemiştir. Neyse ki izin vermemiş, yoksa Muhammed'den bu yana kaç tane peygamber adayı çıkabileceğini varın siz hesaplayın...

Gönderi tarihi:

Sayın enkas ;

 

Aynı dilden konuştuğumuzu sanmıyorum. "Gayb alemi" ,"ruhun bedene üstün kılınması" , "soyutun somuta hakim olması" gibi kavramlar üzerine tartışmanın anlamı yok. Zira bunlar sizin dünya görüşünüz/fikirsel çıkarımlarınız ve benim için somut bir dayanak noktası yok.

 

Açıkçası hangi dine mensup olduğunuzu anlayamadım. Bir taraftan düzen için vahiy, din, isa ve incil'i gerekli görüp bir isevi gibi görünürken, diğer taraftan da İslam'ı kabul eder görünüyorsunuz. Gerçi bunun benim için pek bir önemi yok. Zira benim için tüm dinler aynıdır.Siz toplumsal düzenin sağlanması için vahiy,din ve incil'i zorunlu kılmışsınız ama, bu kriterleri olmayan pek çok toplum pekala dünya üzerinde heybetli medeniyetler oluşturmuşlardır. Üstelik dinin öngördüğü toplumsal düzenin de doğruluk derecesi tartışılır. Toplumsal şartlar ve gereklilikler sürekli değişmektedir. Yeni bir peygamber olduğunu iddia edenlerin de dayanak noktası budur. "Eski düzen geçerliliğini kaybetti ve tanrı beni gönderdi"... Öyleyse düzenin layıkıyla sürdürülebilmesi için dönemsel olarak peygamber ve vahyin gelmesi beklenmelidir. Ancak islam, böyle bir beklentiye izin vermemiş, Muhammed'in son peygamber olduğunu söylemiştir. Neyse ki izin vermemiş, yoksa Muhammed'den bu yana kaç tane peygamber adayı çıkabileceğini varın siz hesaplayın...

sevgili yamyam

ben müslümanım,ehli tevhidim

evet gayb alemi literatürünü kabul edemezsiniz haklısınız,

ama size soruyorum bilgisayar nedir?

klavye mi,monitör mü,kasa ve içindeki kablolar mı?yoksa içindeki hafıza yani bellek ve cpu su asıl olmakla birlikte bilgisayar bir bütünmüdür

bilgisayar bilgi işlem,yani ilim sayesinde vardır.

siz soyut hakikatleri ve ruhu kabul etmmesenizde,madddeyi çeviren ilimdir,somuta şekil veren ilimdir

kalemin ruhu kalemlik,masanın ruhu masalıktır

masa masa olduktan sonra bir tahta parçası diye adlandırılmaz

kalemin maddesi çeşitli nesnelerden üretilmiş olsada ifade ettiği mana, ruh kalemliktir

ruh bir birlik tecellisidir,parçaları bütünleyen onlara mana katandır

2 kere 2 = 4 eder hakikati öyle ewrensel öyle alemşümul bir hakikattirki,

mümkün değil ki bir yer olsun ve orda 2 kere 2 =7 etsin

işte kainatta ilmin ,mananın olmadığını iddia edip onu boş kof bir madde yığını olarak görmek alemi sahipsiz görmek 2 kere 2 yi=7 ettirmeye benzer

eğer gerçekten anlamak isterseniz,

büyükreşitpaşa cad.yümni işmerkezi/tebliğ yayınlarından "ontolojik açıdan psikoloji ve din" adlı makaleyi temin edebilirsiniz

yada kur-anın ewrenselliği,

para vermenize de gerek yok,bu aciz kardeşinizin ismini verirseniz alabilirsiniz

neden illede size kitap tavsiye ediyorum,bazı hakikatleri anlatmaya çalışıyorum

çünkü kainatı boş ve abes görmenin sahipsiz bilmenin acısını yaşadım ve biliyorum

ve asla bir teist mantık beni ikna edemedi

allahtan zamanında ibni sina ve farabi gibi,muhyiddin ibni arabi ve son dönemlerdede filibeli ahmed hilimi gibi zatlar varlığın birliğini,vahyin keyfiyetini,ve en önemlisi ewrimi anlatmış larda içinde bulunduğum karanlıktan kurtuldum ve kimsenin yıkamayacağı sarsılmaz bir imana sahip oldum

kitap tavsiye etmemin bir nedeni ise benim anlatımım biraz kasır,konudan konuya atlıyor,hakikatleri görmenizi engelliyorum..

gerçekten bu kardeşinizin ismini veripte alırsanız ücret ödemenize gerk kalmaz

ismim emine

 

birde muhammedin(sav) son peygamber olnas konusu var.sosyolojik olarak sabittir ki her asırda bir düzen değişir,yani bir kurallar sistemidir değişen,yani şeriatler asırlara göre değişir

ama dinin özü ve manası birdir

misl vereyim;mesela pakistanlılar ayrı örtünür,araplar ayrı örtünür,türkler ayrı örtünür,bir ingiliz ayrı örtünür ,ama hepsinde insani bir değer olan "kadını koruma ve toplumda anrşiye düzensizliğe sebeb olmama"manası,hakikati vardır,bunun gibi çoğaltabiliriz misalleri

mesela en son bir reklamda duymuştum,

"DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY DEĞİŞMEDİR" diye,yani değişme hakikati devam ederken çok çeşitli şekillenişler olabilir,madde sürekli değişir ama değişme hakikati değişmez

hz.peygamberde işte bir hadisinde

"HER YÜZSENE DE BİR MÜCEDDDİD GELECEK"buyurmakla buna işaret eder,sosyologların henüz yeni tesbiti olan bu bir asırda şartların değişmesi gerçeğinin ta o zaman keşfedilmesi cayı dikkattir.MÜCEDDİD arapça bir kelimedir ve "yenileyen "manasına gelir.peki yenilenecek olan nedir?dinin özü ve manası hatta bir çok şartıda geçerli olmakla birlikte,yere ,mekana ve şartlara göre şekil almasını sağlamaktır,

yani asıl olan suysa bu leğende de aynı bardaktada aynı havuzdada aynıdır,su sudur.ama girdiği kaba göre şekil alır

bilmemki anlatabildim mi

selam ve hürmetler

Gönderi tarihi:

Sayın Enkas ;

 

öncelikle kitap tavsiyeniz için teşekkür ederim. Ancak böyle bir kitabı okuma ihtiyacım yok. Kur'an'ı defalarca okumuş biri olarak zorlama yorumlarla Kur'an'ı muhteşem bir kitapmış gibi gösterme çabalarına defalarca şahit oldum, hala da oluyorum.

 

Alemi sahipsiz görmekten bahsetmişsiniz... Alemde ne olup ne bittiğinden haberiniz var mı sizin? Süpernovalardan, karadeliklerden, yıldız/galaksi çarpışmalarından haberiniz var mı? Alemin sürekli bir intizam içerisinde olduğunu mu sanıyorsunuz? Peki önümüzdeki 100 yıl içerisinde çapı 1 km.den küçük bir gökcisminin Dünya'ya çarpma olasılığının %30 olduğunu biliyor musunuz? Ya da içinde bulunduğumuz Samanyolu galaksisinin bu rotayı takip etmeyi sürdürmesi halinde, yaklaşık 4 milyar yıl sonra komşusu M31 (Andromeda) galaksisi ile çarpışabileceğini ? Belki biliyorsunuz, belki bilmiyorsunuz. Ama eminimki siz bunları bile düzenin bir parçası sayacaksınız. Oysa ki sınırlarını tahayyül etmekte zorlandığımız evrenin sırf insanlar tanrıya kulluk etsinler diye ve tanrı da onları imtihan etsin diye yaratıldığını düşünmek, ya da görünen evrende hesaplanan 200 milyar kere trilyon yıldızın insanlar yönlerini bulabilsinler diye , ya da şeytanları taşlamak için yaratıldığını düşünmek, insanın geldiği noktayı inkarından başka bir şey değildir.

 

Yeni bir peygamberin savunulabilecek bir tarafı yoktur sayın enkas... Aynı mantıkla Adem'in dini ve bu dinin özü de bugün için geçerli olabilirdi. Oysaki hadisler 124.000 peygamberden bahseder. Hem "düzen değişti" diyerek zaman içinde yığınla peygamber göndereceksiniz, hem de dinin özünün bir olduğundan bahisle tüm zamanlar için geçerli olduğunu savunacaksınız. O zaman bana da "Bu ne perhiz, ne lahana turşusu" deme hakkı doğar. Oysa ki pekala dinin özü, Musa'nın on emiri de olabilirdi. Zira insan varoldukça duracak toplumsal ahlakın en önemlilerini sayar (Tanrı ile ilgili hükümler hariç). Bunun dışında sayılanlar ise değişime tabi olacaklar, bugün olduğu gibi insanların bocalamalarının da baş müsebbibi sayılacaklardır.

Misafir €L€KTRO_777
Gönderi tarihi:

Sayın Enkas ;

 

öncelikle kitap tavsiyeniz için teşekkür ederim. Ancak böyle bir kitabı okuma ihtiyacım yok. Kur'an'ı defalarca okumuş biri olarak zorlama yorumlarla Kur'an'ı muhteşem bir kitapmış gibi gösterme çabalarına defalarca şahit oldum, hala da oluyorum.

 

Alemi sahipsiz görmekten bahsetmişsiniz... Alemde ne olup ne bittiğinden haberiniz var mı sizin? Süpernovalardan, karadeliklerden, yıldız/galaksi çarpışmalarından haberiniz var mı? Alemin sürekli bir intizam içerisinde olduğunu mu sanıyorsunuz? Peki önümüzdeki 100 yıl içerisinde çapı 1 km.den küçük bir gökcisminin Dünya'ya çarpma olasılığının %30 olduğunu biliyor musunuz? Ya da içinde bulunduğumuz Samanyolu galaksisinin bu rotayı takip etmeyi sürdürmesi halinde, yaklaşık 4 milyar yıl sonra komşusu M31 (Andromeda) galaksisi ile çarpışabileceğini ? Belki biliyorsunuz, belki bilmiyorsunuz. Ama eminimki siz bunları bile düzenin bir parçası sayacaksınız. Oysa ki sınırlarını tahayyül etmekte zorlandığımız evrenin sırf insanlar tanrıya kulluk etsinler diye ve tanrı da onları imtihan etsin diye yaratıldığını düşünmek, ya da görünen evrende hesaplanan 200 milyar kere trilyon yıldızın insanlar yönlerini bulabilsinler diye , ya da şeytanları taşlamak için yaratıldığını düşünmek, insanın geldiği noktayı inkarından başka bir şey değildir.

 

Yeni bir peygamberin savunulabilecek bir tarafı yoktur sayın enkas... Aynı mantıkla Adem'in dini ve bu dinin özü de bugün için geçerli olabilirdi. Oysaki hadisler 124.000 peygamberden bahseder. Hem "düzen değişti" diyerek zaman içinde yığınla peygamber göndereceksiniz, hem de dinin özünün bir olduğundan bahisle tüm zamanlar için geçerli olduğunu savunacaksınız. O zaman bana da "Bu ne perhiz, ne lahana turşusu" deme hakkı doğar. Oysa ki pekala dinin özü, Musa'nın on emiri de olabilirdi. Zira insan varoldukça duracak toplumsal ahlakın en önemlilerini sayar (Tanrı ile ilgili hükümler hariç). Bunun dışında sayılanlar ise değişime tabi olacaklar, bugün olduğu gibi insanların bocalamalarının da baş müsebbibi sayılacaklardır.

 

bak yam yam kardeşim sen bu gerçekleri inkar etsende bi gün öleceksin deği mi???

bu dünyaya gelmenin bi nedeni olmalı??

nedensiz hiç bişi olmaz.mesela kitap okursun neden?bilgi edinmek için değilmi??

e öldüğünde ne olcak peki???

sana dünyaya gelme nedenini sormayacaklar mı??

peki sen onlara cevap verebilecekmisin???

umarım bunu okursun.sana arkadaş tavsiyesi karanlıkta insanlar yanında değilken kalbinin sesini dinle.

o hiç bir zaman yalan söylemez.o zaman kafan daha berrak olur.

Gönderi tarihi:

Sayın Enkas ;

 

öncelikle kitap tavsiyeniz için teşekkür ederim. Ancak böyle bir kitabı okuma ihtiyacım yok. Kur'an'ı defalarca okumuş biri olarak zorlama yorumlarla Kur'an'ı muhteşem bir kitapmış gibi gösterme çabalarına defalarca şahit oldum, hala da oluyorum.

 

Alemi sahipsiz görmekten bahsetmişsiniz... Alemde ne olup ne bittiğinden haberiniz var mı sizin? Süpernovalardan, karadeliklerden, yıldız/galaksi çarpışmalarından haberiniz var mı? Alemin sürekli bir intizam içerisinde olduğunu mu sanıyorsunuz? Peki önümüzdeki 100 yıl içerisinde çapı 1 km.den küçük bir gökcisminin Dünya'ya çarpma olasılığının %30 olduğunu biliyor musunuz? Ya da içinde bulunduğumuz Samanyolu galaksisinin bu rotayı takip etmeyi sürdürmesi halinde, yaklaşık 4 milyar yıl sonra komşusu M31 (Andromeda) galaksisi ile çarpışabileceğini ? Belki biliyorsunuz, belki bilmiyorsunuz. Ama eminimki siz bunları bile düzenin bir parçası sayacaksınız. Oysa ki sınırlarını tahayyül etmekte zorlandığımız evrenin sırf insanlar tanrıya kulluk etsinler diye ve tanrı da onları imtihan etsin diye yaratıldığını düşünmek, ya da görünen evrende hesaplanan 200 milyar kere trilyon yıldızın insanlar yönlerini bulabilsinler diye , ya da şeytanları taşlamak için yaratıldığını düşünmek, insanın geldiği noktayı inkarından başka bir şey değildir.

 

Yeni bir peygamberin savunulabilecek bir tarafı yoktur sayın enkas... Aynı mantıkla Adem'in dini ve bu dinin özü de bugün için geçerli olabilirdi. Oysaki hadisler 124.000 peygamberden bahseder. Hem "düzen değişti" diyerek zaman içinde yığınla peygamber göndereceksiniz, hem de dinin özünün bir olduğundan bahisle tüm zamanlar için geçerli olduğunu savunacaksınız. O zaman bana da "Bu ne perhiz, ne lahana turşusu" deme hakkı doğar. Oysa ki pekala dinin özü, Musa'nın on emiri de olabilirdi. Zira insan varoldukça duracak toplumsal ahlakın en önemlilerini sayar (Tanrı ile ilgili hükümler hariç). Bunun dışında sayılanlar ise değişime tabi olacaklar, bugün olduğu gibi insanların bocalamalarının da baş müsebbibi sayılacaklardır.

sevgili yamyam

kur-anı defalarca eğer bozuk bir mealden okumuşsanız,elbette mana kayacak ve ayetlerin nazmı maanisi yani bütünlüğü bozulacaktır.ve maalesef esefle belirtmem gerekiyor ki pi yasadaki çoğu meal ya türkçesi çok iyi olmayan yada arap dili ve edbiyatını yeterince kavramamış kşilerce hazırlanmıştır.yani tefsir yazan alimler boşuna yazmıyor,çünkü hiçbir zaman bir dili diğerine bütünüyle eksiksiz kusursuz çevirmek mümkün olmuyor,o yüzden daha çok ayetlerin bütünlüğü birbiriyle uyumu ve tek başlarına i'cazı üzerinde durulur tefsirde ve o mualla hakikatler daha iyiy anlaşılır

aslına bakarsanız vahyin keyfiyetini ciddi ciddi anlarsak kutsal kitaplarıda öyle olağanüstü şeyler olarak değil bilakis mutlak varlığın bir tezahürü,cüz'i tarzda kendini tanıtması yada ekstra müdahalesi olarak görürüz.

ben müthiş bir ilmin maddeyi çevirdiği hakikati üzerinde ısrar ediyorum,ve kainatın büyük bir bilgi işlem hacmine sahip bilgisayar gibi çalıştığını düşünüyorum,ısrar ediyorum,bir kere daha düşünün!

birde kainatta herşeyin pekte öyle düzenli olmadığını söylemissiniz,kainatta %1 kaos varsa %99 kozmos vardır,aslında oda bizim zannımız bence bizim düzensiz ve karışık addettiğimiz olaylarda bir şekilde düzenin devamıyeti içinde olabilir,ve asla ısraf yoktur herşeyin kainatta bir yeri vardır,parçalanmaların bölünmelerin ve zahiren çirkin görünen hallerinde..bilgisayar örneği ve dolayısıyla sibernetik yapı üzerinde de ısrar ediyorum,mesela amerikada bir maymun patatesi yıkayıpta yemeyi öğreniyorsa başka bir kıtadaki bir maymunda aynı zaman zarfında bunu öğreniyor,demekki arada sibernetik bir etkileşim var.

tevrattaki 10 emir zaten hep geçerlidir,kur'an onları kaldırmış değildir ki,sadece tevratın daha maddesel somut anlayışıyla incilin manevi soyut anlayışını dengelemiş ve cemal ve celali içinde barındırdığından en mükemmel olmaya hak kazanmıştır,ama aslında her kitap devrine zamanına göre mükemmeldir,yani bebeğin süt içmesi bir nakıslık değildir bilakis bebek et yerse bir noksaniyet hasıl olur,ama artık 20 yaşında birininde sürekli süt içmesi tuhaflık olur değişik şekillerde beslenmesi gerekir,şundada ısrar ediyorum evrim yani tekamül maddededir,ruhta manada evrim olmaz

misal sevgi hayvanlardada sevgi bizdede ve şefkat paleontolojik dönemdede şefkatti şimdide şefkat

değişen birşey yok değişen yalnız kabuktur maddedir öz ve mana değişmez

selam ile

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.