Φ Emre_1974tr Gönderi tarihi: 8 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 8 Kasım , 2006 Sevgili Saklıgerçek; hiç tasalanma o yazıyı yazan senden de, İslam alimi diye geçinenlerden de daha iyi biliyor neyin ne olduğunu. 1-Yazı da zaten özel bir elbise olmadığını, insanların Kuran dışı kaynakları din edinmeleri yüzünden onu uydurduklarını söylüyor. Kuran'da öyle birşey yoktur.Beni onaylaman hoş bir jest oldu. 2-Mekke'nin denize yakınlığını bilemeyecek kadar bilgi yoksunluğuna rağmen bu ifadeleri kullanabilmen , insanlara iddialı konuşturmalar yaptıran şeyin bilgi kadar, tersinin de olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.Hemen haritaya bakmaya başlayıp coğrafya hakkında biraz bilgi edinmeye başlayabilirsin. İlgili maddeleri tekrar verelim yazıdaki: 5 Hac ibadeti sırasında kişi kendisine helal olan bazı şeyleri de haram eder.(Eşlerin cinsel ilişkiye girmemesi gibi) Buna ihram denir. Hacının ihramda olması budur. İhramın sözlük manasından anlaşılan da budur. Fakat günümüzde belli bir elbiseye de ihram adı verilerek bu elbisenin giyilmesi farzlaştırılmıştır. Kuran'da sözlük anlamı dışında başka bir ihram anlaşılmamaktadır. Eğer Allah, Hacda böyle bir elbisenin giyilmesini isteseydi, onun giyilmesi gereken bir elbise olduğunu söyleyerek, şüpheye meydan vermeden bunu açıklardı. Böyle bir izahın olmaması ve bu kelimenin sözlük manasının, Kuran'daki anlatımla tam örtüşmesi yüzünden ihramın; belli bir süre içinde, belli şeylerin yasaklanması dışında bir manası olmadığını anlarız. İhram sırasında yasak olan şeylerin biri de avdır (5Maide Suresi 95). Bu av bir tek kara avını kapsar, hacılar deniz avını yiyebilirler ve yapabilirler. 14 Şeytan taşlama diye bir faaliyetin Hacla hiç bir ilgisi yoktur. Kişilerin birbirini en çok ezdiği ve ölümlerin en çok olduğu yer, Hac ibadetine sokuşturulan bu uydurmanın yapılmaya çalışıldığı yerdir. Bu saçma uydurmanın atılması, Haccın dört aya yayılması ve Safa ile Merve arasında koşturmanın farz olmadığının gösterilmesiyle, yani Hac ibadetinin de Kuran'daki aslına döndürülmesiyle, Hac insanları öldüren, perişan eden bir ibadet olmaktan çıkacaktır. Hacerül Esved denilen taşın etrafında yapılan gariplikler ve bir taşı selamlamak için insanların birbirlerini ezmesi de Kuran'da yoktur. Kadının tek başına Hacca gidemeyeceği de, kadının her türlü seyahat haklarını kısıtlayan, dine fatura edilmeye çalışılan, ama dinde yeri olmayan bir yalandır. Hacda güzel koku sürülemeyeceği, dikişli elbise giyilmeyeceği de Kuran'da yer almayan ifadelerdir. Hacdan gelen veya başka bir yerden gelen zemzem suyu, koku, takke, seccadenin özel sevaplar getireceği, kutsallığı şeklindeki izahlar da hep uydurmadır. Temel prensibimiz olan Kuran'ın izahlarını baş üstüne koymak, geri kalan izahları çöpe atmak, Kuran'a göre, yani dine göre Haccın anlaşılmasını sağlayacaktır. Selam ve sevgiler. Alıntı
Φ saklıgerçek Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Sn.Emre maalesef o koyduğunuz yazıyı yazanlar İslamı cilalayıp göze hoş göstermek çabası içinde olan insanlar.Sebebi ise basit nemalanmaları islam sayesinde ortada islam kalmazsa milli eğitimden fazla bütçeyi cebellezi eden diyanet işleri ve yan kurumları kalmayacağı için okadar büyük bir kambur sırtımızdan kalkacak. Sn Emre O yazıyı koyduğunuz site ve sizin gibi olan insanlar dininizi bilmiyorsunuz.Bilmediğiniz için sağdan soldan yazılarla kendinizi haklı çıkarmaya çalışıyorsunuz.Birkere yazdığınız maide 94/95/96 bu ayetlerin hacla hiçbir şekilde alakası yok.Sizler kendi vicdanınızda oluşturduğunuz light veya ılımlı islamı yaşamaya çalışıyorsunuz.Ama gerçek islam bu değil gerçek islamda şeytan da taşlayacaksın,safa mervede koşacaksında ha bana sadece ben kuranı baz alırım dersen o zaman namazın tarifinide bi zahmet yapıyer emre (nerde selam verecesin,ne okuyacaksın,nezaman ruku,secde, hangi sureler okunacak vs.vs) Sn.Emre insanlar peygamberin sünnetini uyguluyorlar Kuran allah tan gelmediği ve peygamber tarafından yazıldığı için içinde bukadar çelişki mevcut.Kuranda bulamadıkları konularda insanlar sünnet,hadis ve geleneklere yönelmek zorundadırlar sizinde anlamadığınız konu bu.Bende sizin yollardan geçtim önce hadisleri ve sünneti attım sadece kuran dedim okadar çok çelişkili ifade ile karşılaştımki sonuçta araştıra araştıra bu işin sadece safsata olduğu sonucuna vardım.Sn.Emre çok eskilerdeki peygamberleri bırakalım yakın tarih kayıtları en sağlam olan döneme gidelim Musa ve İsanın yaşadığına kanıtınız nedir? Neyse sn.emre kurandan örneklerle devam edelim.Beni bilgi yoksunluğuyla suçlayıp mekkenin denize yakınlığından dem vurmuşsun.Sn.Emre soru açık mekkede deniz varmı? Hadi İhramı allahın hac için birtakım olayları yasaklaması olarak alalım.Ozaman maide 96 yı ne yapmayı düşünüyorsunuz? maide/96 Deniz avı ve onu yemek size ve (yeryüzünde) dolaşanlara bir yarar olarak helal kılındı. İhramlı olduğunuz sürece kara avı ise size haram kılınmıştır. O'na (götürülüp) toplanacağınız Allah'tan korkup-sakının. veya almanyadasınız yasak hayvan avlama döneminde hayvan avladınız bakın maide 95 nedemekte maide/95 Ey iman edenler, siz ihramlıyken avı öldürmeyin. Sizden kim onu kasıtlı olarak (taammüden) öldürürse, cezası, hayvandan öldürdüğünün bir benzeridir. Buna da, Kabe'ye ulaşmış bir kurbanlık olarak içinizden adalet sahibi iki kişi hükmedecektir. Veya yoksulları doyurmak veya onun dengi oruç tutmak olan bir keffaret vardır. Böylelikle işlediğinin vebalini tadmış olsun. Allah geçmişte olanı bağışladı. Ama kim tekrarlarsa, Allah ondan öc alacaktır. Allah üstün ve güçlü olandır, öc sahibidir Sizce burda geçen kabe bildiğimiz kabemi.Yani mana olarak o kara ev mi kastedilmiş yoksa hayvanı ayak bileğimi.Hadi orda geçen kabe kabedir dediniz ozaman şu ayeti bi izah edin emre. 5/6 Ya eyyühellezıne amenu iza kuntüm iles salati fağsilu vücuheküm ve eydiyeküm ilel merafikı vemsehu bi ruusiküm ve ercüleküm ilel ka'beyn ve in küntüm cünüben fettahheru ve in küntüm merda ev ala seferin ev cae ehadüm minküm minel ğaitı ev lamestümün nisae fe lem tecidu maen fe teyemmemu saıydan tayyiben femsehu bi vücuhiküm ve eydıküm minh ma yürıdüllahü li yec'ale aleyküm min haraciv ve lakiy yürıdü li yütahhiraküm ve li yütimme nı'metehu aleyküm lealleküm teşkürun 5/6. Ey iman sahipleri! Namaza/duaya duracagınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın; baslarınızı meshedin ve topuklara kadar ayaklarınızı meshedin/yahut yıkayın. Eger cünüp iseniz iyice temizlenin! Hasta yahut yolculuk halinde iseniz yahut biriniz tuvaletten gelmisse yahut kadınlara dokunmus da su bulamamıssanız temiz bir toprakla teyemmüm edin: Yüzlerinizi ve ellerinizi ondan meshedin. Allah size zorluk çıkarmak istemiyor. Ancak sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor ki, sükredebilesiniz. Ka'beyn kelimesinin kökü Ka'b dır ilave edilen eyn kelimesi iki tane olduğunu bildirir.Evet sn emre eğer o ayetteki kabeyn i kabe olarak alırsanır o zaman iki kabe olmak zorunda birisi mekkede ise diğeri nerde sn emre. Ayak bilekleri olarak alırsanızda o zaman maide 94/95/96/97 nin kabe ile alakalı olmadığı yasak hayvan avlama dönemini ifade ettiği anlaşılır. Sn.Emre Hac nasıl yapılır.Madem sadece kuran diyorsunuz o zaman hacer-ül esved kuranın neresinde yazar,Kabeyi yedi kere tavaf nerden çıkmış,İçine iç çamaşırı giymek yasak olan ihram denen elbiseyi kim icat etmiş.Bunlar kuranda yazmazsa mekkeye gitmek neyin nesi yoksa biri 1400 senedir bizi uyutmuşmu? Sn Emre bu iş kolay değil sağdan soldan yazı kopyalamakla olmaz emek sarfedeceksiniz ki anlayasınız yoksa safsata savunucusu olmaktan öteye geçemezsiniz. Alıntı
Φ Emre_1974tr Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Hayır sevgili Saklıgerçek İslam'ı bilmediğin gibi coğrafya bilginin çok zayıf olması seni bu hale düşürüverdi Umarım bir daha hiç bilgin olmadığı konularda böyle traji komik hallere sokmazsın kendini. Hala sıkılmadan Mekke'nin denizin yanında olup olmadığını bilmediğin acı gerçeğini sergiliyorsun. İşin daha da kötüsü ne söylediğimi akletmiyorsun bile. Sadece ezbere dogmalarını, körü körüne savunduğun hurafelerini ayakta tutabilmek için mekanik tekrarlarına devam ediyorsun. Kimi yerde benim söylediklerimi tastiklediğinin ve kendini çürüttüğünün bile farkında değilsin. Zaten bu halinle olman da mümkün değil. Ben diyorum onlar Kuran'da yok uydurma ,sen diyorsun hani Kuran'da nerde var Beni bir kez daha desteklediğin ve kendi söylediklerini boşa çıkarttığın için teşekkürler. Kuran'da namazın nasıl kılınacağı da, Hac,zekat ve oruç ibadetlerinin nasıl yapılacağı da en ince ayrıntısına kadar var. Hiç boşuna lafı çevirttirmeye, ezbere tepkilerinle kendini kandırmaya devam etmeye çabalamaya devam etme. Haccın Kuran'daki ayrıntılı anlatımını yukarıda verdik. Aynı sitede diğer ibadetlerin de ayrıntılarını yine ayetler ışığında göreceksin. Yeterki sen akletmekten, sorgulamaktan ve gerçekle yüzleşmekten korkma.Yeterki bu körü körüne hurafeler peşinden koşma inadına bir son ver. Ve sakın Kuran'daki gerçek ibadetleri gördükten sonra, "ama falanca hareket orda yoook deyip hadis dini inanırlarının ucuz kaçamak tekniğine başvurma. Tabii ki, olmayacak, çünkü onlar insanların uydurması ve gerçek ibadetlerde yok. Ne şeytan taşlama, ne taş ziyareti ne de diğer uydurmalar. Verdiğim yazıda ayetlerle gerçek hac eksiksiz anlatılıyor. Ama bu gerçekler hoşuna gitmediği için ve denizin nerde olduğunu dahi bilemiyecek kadar bilgi fakiri olduğun için çılgınca yobazlığına devam ediyorsun. Evet insanların eklemeleri ve yarı putperest uygulamaları onların hadis dini öğretileri sonucu. Ama Kuran'daki islam'da hiçbiri yok gördüğün gibi. Hadi biraz cesaret, bundan sonra seni akleden,sorgulayan, çalışıp öğrenen ve araştıran insan olarak görmek istiyorum. Çünkü bilgisiz yobazlar hem kendilerine hem de etrafına sıkıntıdan başka birşey getirmezler. Hemen haritaya bakmaya başlayacağın gibi aynı zamanda da Kuran'daki gerçek ibadetleri öğrenmeye başlayabilirsin. İlgili kaynağı verdim. Sadece Kuran.Bunu algıladığında uydurma öğretilerinizin nasıl da çöküverdiğini göreceksin. Bu arada tatlısu müslümanı olanın gerçekte onlar olduğuyla ilgili eski iletim: Sevgili Liberty; "Sadece kuran" diyen ben ve benim gibiler "muhafazakar" ve anti reformist müslümanlar oluyoruz. Buna karşılık hadisleri, uydurmaları ve ortakları din edinenler ise "reformist","yenilikçi" ve "tatlısu müslümanı" oluyorlar. Biz ilk orjinal gerçek İslam'a sarılıyoruz. Onlar değiştirilmiş, kendilerince reforme edilmiş hadis dinine sarılıyorlar. Bizler koyu, Kuran'dan taviz vermeyen tutucu müslümanlarız. Ama buna karşılık hadis ve mezhep dini inanırları sürekli yenilikçi,eklemeci,başka öğretilere gönül vermiş(yahudi,hristiyan inançları,spiritualism ve ve pagan inançlar) tatlı su müslümanlarıdır.Onlar hoşgörüleriyle yahudilikteki taşlamayı,çocukların sünnet edilmesini,hristiyanlıktaki çarşaflara bürünmeyi ve tesbihi,kadın düşmanlığını,ruhçu öğretilerdeki ruhlar alemi inançlarını ve tekamülü dinlerine sokuşturmuşlardır. Biz yalnız Kuran diyenler Allah'a ortak koşmayarak ve Kuran'dan başka "dini" kaynak kabul etmeyerek katıksız müslümanlarız. Ama hadis dini mensupları değiştirilmiş eski kitapları,hadis uydurmalarını, falanca hoca ve locanın söylediklerini de din edinerek tavizkar ve karma din mensuplarıdır. Yani tanımını bir kez daha gözden geçirmelisin. Yenilikçi ve tatlısu müslümanı olanlar onlar. Bizler ise tutucu ve katıksız müslümanlarız. Muhafazakarlarız. Selam ve sevgiler. Alıntı
Φ saklıgerçek Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Sn.Emre Ayetler yukarda cevap veremeyince lafı döndürüyorsun bana ne mekkenin deniz mesafesinden benim orda anlatmak istediğim o ayetler hacla alakalı değil hayvan avı ile alakalı ve burdada yasak aylarla başlayan avlanma yasağını anlatmakta hacla alakası yok ama bilmediğinizden dolayı hala hac diyorsun.Bu yasak aylardada insanların besin ihtiyacını denizden karşılayabileceğini anlatıyor.Yoksa mekkedeyken açıktın yürü 100-200 km balık tut böyle bişey yok emre.Hac ziyareti ve yapılan ritüeller eskiden beri yapılan putperestliğin kalıntılarıdır.Bu kuran'ada Muhammet tarafından bu şekilde konulmuştur.Bana yazdığım yazıyı ayetlerle açıklayın emre yoksa boş lafa herkesin olduğu gibi benimde karnım tok. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Hac ziyareti ve yapılan ritüeller eskiden beri yapılan putperestliğin kalıntılarıdır.Bu kuran'a da Muhammet tarafından bu şekilde konulmuştur. Tartışma sırasında, belki de ilk okuyuşta dikkatten kaçan güzel tespitler var. Eline sağlık saklıgerçek. Hacer-ül Esved tartışması, esasen sadece sözkonusu taşın değil, buradaki postlar birayaya getirilirse, Kabe'nin putperest kökenlerinin ortaya konmasını sağladı. Şöyle ki: ..... Kibele Cybele Kibele figürünün kökeni Anadolu'da çok eski dönemlere dayanır. Örneğin Hitit ve Hurrianlar tarafından tapınılan Kubaba, tartışmalı da olsa, çok sonraları oluşacak Kibele'ye öncülük eden figürlerden biri sayılır. En yaygın kullanımı Frig uygarlığındadır. Peki Kubaba kimdir, neyin nesidir? Wikipedia'da Kubaba maddesinin Türkçesi yok. İngilizcesinde, Sümerlerin krallar listesindeki tek kraliçe adı deniyor. Sonra'dan bu kraliçenin, zamanla özellikle Kuzey Mezopotamya ve Anadoluda Ana Tanrıça figürü olarak kullanılmaya başlandığı ve en zirve noktasına Frigler döneminde ulaştığı yazıyor. Burada önemli iki ipucu var: 1. Kybele, sözü kıble sözünün kökeni olabilir. 2. Kybele sözünün kökeni olan Kubaba, Kabe sözünün kökeni olabilir.[/b] Ama burada ilginç olan şudur: Hem Kabe, hem de Kıble sözünün kökeni aynı olabilir, yani Kubaba, yani Kybele olabilir. Yine ne ilginç rastlantıdır (yeva tarihi sürecin gerçeğidir ki) bugün Kabe, Kıble'dir. Buradan çıkartılabilecek sonuç bence şudur: Kabe, Hz. İbrahim tarafından yapılmış olabilir. Yapılmamış da olabilir. Bu aşamada, kimin yaptığı sorusunu sonraya bırakabiliriz. Hz. İbrahim tarafından yapıldığını varsayalım. Bunda dikkat çekici bir husus var, bütün semitik dinlere göre Hz. İbahim Kuzey Mezopotamyalıdır, yani Kybele kültünün yaygın olduğu bölgenin insanıdır. Kabe'yi inşa eden kişi başkası ise ve sonradan bir yahudi liderini honore etmek için inşaası ona atfedilmişse dahi, Kybele kültünün yaygın olduğu Anadolu veya Kuzey Mezopotamya'dan gelmiş olması ihtimali güçlüdür. Hz. İbrahim veya Hz. ibrahim olduğu varsayılan Kuzey Mezopotamyalı kişinin ana ilahe Kybele'ye atfen bir mabed yaptığı ileri sürülebilir. .... Şimdi, namazda kullanılan ritüelleri, özellikle rüku ve secdeye kapanmayı ele alaım. Kubaba veya Kubau (Kabe) mabedine dönerek (yani Kybele'ye, yani kıbleye dönerek), önünde eğilinmesi ve onun önünde secde edilmesi gibi bir durum var ortada. Kabe adı, kıble sözü, secdeye kapanma veya rüku etme gibi fiiller için aklınıza gelen daha iyi bir açıklama var mı? Saygılar. Alıntı
Φ Emre_1974tr Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Hayır sevgilisaklı gerçek.Hepsinin cevabını çok net bir şekilde verdim sana. Hala çılgınca anlamamaya veya daha kötüsü anlamak istememeye devam ediyorsun. Çünkü aklettiğinde, gerçeklerle yüzleştiğinde senin hiç de hoşuna gitmeyen şeyleri görüyorsun. Uydurduğunuz öğretinin nasıl temelsiz olduğunu işkillenip sıkıntıya düşüyorsun. Hala hacla ilgili ayetleri inkar için, hadis dini uydurmalarını din diye göstermek için çırpınıyorsun. Yoksa dediğim gibi 2 günde gerçeklere yönelmen gerekecek:) Deniz kenrarındaki yerde deniz var mı deme komedinden sonra şimdi de hacda balık mı avlanırmış diyorsun Evet avlanır. yaratan buna izin verdiğini söylüyor. Ama kara hayvanı avcılığı yasak diyor. Apaçık hac ayetlerini boşuna çarpıtıp kaçamazsın hiç tasalanma. Ben her seferinde sizin uydurmalarınıza karşı gerçekleri böyle gösterip aydınlatacağım. Hayır insanların eklemeleri,uydurmalarını bir kenara atacaksın. Ondan sonra Kuran'daki gerçek Haccı öğrendikten sonra nasıl evrensel olduğunu göreceksin. Bu evrensellik o kadar şaşırttı ki seni tek çaren hacla ilgili ayetleri inkar etmen kaldı geriye Ama gördüğün gibi ışık karanlıkla , güneş balçıkla örtülemiyor. İnsanlar artık Kuran'daki gerçek dinin farkına varmaya başladı. Sizin uydurduğunuz ateizm de, hadis dini de diğer hurafeler de bir bir tarihin sayfalarında doğru yöneliyorlar. Sen de sorgulamaktan ve yüzleşmekten korkma, kaçma artık. Hurafelerinizi atın kenara, bilgiye ve ışığa yönelin. Selam ve sevgiler. Alıntı
Φ saklıgerçek Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Hayır sevgilisaklı gerçek.Hepsinin cevabını çok net bir şekilde verdim sana. Hala çılgınca anlamamaya veya daha kötüsü anlamak istememeye devam ediyorsun. Çünkü aklettiğinde, gerçeklerle yüzleştiğinde senin hiç de hoşuna gitmeyen şeyleri görüyorsun. Uydurduğunuz öğretinin nasıl temelsiz olduğunu işkillenip sıkıntıya düşüyorsun Hiç bir şeyin cevabını veremedin yazdıkların ortada benim yazdıklarımda ortada bana ayet yaz diyorum hala boş laflarla uğraşıyorsun. Hala hacla ilgili ayetleri inkar için, hadis dini uydurmalarını din diye göstermek için çırpınıyorsun. Yoksa dediğim gibi 2 günde gerçeklere yönelmen gerekecek:) Sn Emre ben ayet yazıyorum ve ayetin açıklamasını yapıyorum daha hadislere gelmedim.Onunda sırası var. Deniz kenrarındaki yerde deniz var mı deme komedinden sonra şimdi de hacda balık mı avlanırmış diyorsun Evet avlanır. yaratan buna izin verdiğini söylüyor. Ama kara hayvanı avcılığı yasak diyor. Hala hac diyorsun o ayetlerin hacla alakası yok. Apaçık hac ayetlerini boşuna çarpıtıp kaçamazsın hiç tasalanma. Ben her seferinde sizin uydurmalarınıza karşı gerçekleri böyle gösterip aydınlatacağım. Sevgili emre çarpıtma yok gerçek ortada.Hadi bilmediğin için ufak bir konuyu daha aydınlatayım maide/95 Ey iman edenler, siz ihramlıyken avı öldürmeyin. Sizden kim onu kasıtlı olarak (taammüden) öldürürse, cezası, hayvandan öldürdüğünün bir benzeridir. Buna da, Kabe'ye ulaşmış bir kurbanlık olarak içinizden adalet sahibi iki kişi hükmedecektir. Veya yoksulları doyurmak veya onun dengi oruç tutmak olan bir keffaret vardır. Böylelikle işlediğinin vebalini tadmış olsun. Allah geçmişte olanı bağışladı. Ama kim tekrarlarsa, Allah ondan öc alacaktır. Allah üstün ve güçlü olandır, öc sahibidir Bak şimdi işaretli olan kabe bildiğimiz kabe manasında değil hani bilmem bilirmisin hayvan pazarında bazen celepler hayvanın budunun kasığa doğru olan yerini elleyerek hayvanın besisini tayin ederler işte burda kabe diye geçen o kelime Ka'b dır yani mealcilerin saptırması bu ayettede hayvanın bilek kalınlığına bakarak yasak ayda öldürdüğün hayvanın muadilini bulun bunada iki adalet sahibi karar versin denmekte. KA'B Topuk kemiği, ayak bileği, aşık kemiği. Mc: Şan, şeref, mecd, büyüklük. Geo: Sekiz yüzlü, sekiz köşeli (mükâ cisim. Bak sözlük manasıda üstte. Hayır insanların eklemeleri,uydurmalarını bir kenara atacaksın. Ondan sonra Kuran'daki gerçek Haccı öğrendikten sonra nasıl evrensel olduğunu göreceksin. Bu evrensellik o kadar şaşırttı ki seni tek çaren hacla ilgili ayetleri inkar etmen kaldı geriye Bende zaten uydurmaları kenara attım direk kuran a baktım iyikide öyle yapmışım yoksa bende koyu bir dindardım.Kurandaki gerçek hac veya hadislerdeki hac herneyse tamamı araba para kazandırma operasyonu bitmeyen tükenmeyen bir kaynak.Ayrıcada size ayetlerle örnek veren benim. Ama gördüğün gibi ışık karanlıkla , güneş balçıkla örtülemiyor. İnsanlar artık Kuran'daki gerçek dinin farkına varmaya başladı. Sizin uydurduğunuz ateizm de, hadis dini de diğer hurafeler de bir bir tarihin sayfalarında doğru yöneliyorlar. Sen de sorgulamaktan ve yüzleşmekten korkma, kaçma artık. Hurafelerinizi atın kenara, bilgiye ve ışığa yönelin. Selam ve sevgiler Evet emre güneş balçıkla sıvanmaz.Artık ol dedim oldu,Suyunu tut dedim tuttu,çamuru sıvadım adem oldu ona üfledim,buna üfledim,isa beşikte konuştu,musa denizi yardı,nuh gemiyi yaptı tarihe karıştı tüm dünyada olduğu gibi bizdede çatırdama başladı.Artık insanlar bilime ters gelen şeylere prim vermiyorlar. Alıntı
Φ Emre_1974tr Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Dediğim gibi boşuna apaçık ayetleri kah cımbızlayarak kah anlamlarını çarpıtarak hoşunuza giden hurafeleri ayakta tutmaya çalışmayın sevgili Saklıgerçek :)Aynı taktikleri savunma savaşıyla ilgili ayetlere de uygulamaya çalıştınız ama ben sizin ipliğinizi pazara çıkartarak gerçekleri gösterdim ve size de öğrettim. Bana cevap veremeyince , gerçekler açığa çıkınca artık yapacak başka birşeyin kalmıyor olabilir. Ama yine de bu körü körüne batıla imanından vazgeçerek,apaçık gerçeklere yol almalısın. Evet ben senin herşeyine apaçık cevabımı verdim, sense cevapsızlığından saptırma yoluna devam ettin. Tekrar arka sayfaya bakmayanlar için Kuran'daki haccı son kez sunalım . Umarım bir daha "orada deniz var mı,ama onlar hac ayeti değil"" gibi bilgisizliğini ve taklitçiliğini deşifre eden cevaplara yönelmezsin.Bundan sonra araştırmadan ve akletmeden tartışmaya girmeyeceğini,aynı hataya düşmeyeceğini tahmin ediyorum. "KURAN'DAKİ HAC Kuran'daki Hac, 2Bakara Suresi 158, 189, 196, 198,199, 200, 203; 3Ali İmran Suresi 97; 5Maide Suresi 1,2, 95, 96, 97; 9Tevbe Suresi 3; 22Hac Suresi 25, 26, 27, 28, 29. ayetlerinden anlaşılır. Bu ayetler bize Hac hakkında gerekli bilgiyi verecektir. Kuran'ın bu ayetlerinin ışığında Haccı şöyle özetleyebiliriz: 1 Hac kelimesine sözlüklerde "kastedilmek" anlamı verilir. Kuransal bir terim olarak Hac, belli bir zaman diliminde belli ibadetleri de içeren Kabe'ye yapılan bir ziyarettir. 3Ali İmran Suresi 97. ayetten Haccın yapılmasının gücü yeten kullar üzerinde Allah'ın bir hakkı olduğunu öğreniyoruz. Ayetten Haccı, gücü yetenlerin yapacağı anlaşılır. Allah "gücü yetmek" deyimini açıklamamış, bu deyimin anlaşılmasını bize bırakmıştır. Mezhepler, "gücü yetmek" deyiminin anlamını kısıtlamaya çalışmışlardır. Allah'ın yapmadığı bir sınırlama kabul edilemez, gerekseydi Allah bunu yapardı. Bu deyimden esir olmamak da, maddi güç yeterliliği de, sağlıksal şartlar da anlaşılabilir. Fakat her şartta, sağlığın da, maddi gücün de hangi ölçüde "güç yetirme" kavramına dahil olup olmadığı izafi bir kavramdır. Kişiler, Allah'a kaşı sorumluluklarını, Allah'ın tüm şartları ve düşünceleri bildiğini, vicdani kanaatlerden de mesul olduklarını göz önünde bulundurup, "güç yetirme" kavramını en iyi şekilde değerlendirecek ve kendilerinin Hacca gitmeye güçlerinin yetip yetmediğine karar vereceklerdir. 2 Hac, İbrahim Peygamber döneminden beri yapılan bir ibadettir.(22Hac Suresi 26,27) Kabe'de Hz. İbrahim'in makamı ve apaçık deliller vardır. (3Ali İmran Suresi 97) 3 2 Bakara Suresi 197. ayette Haccın bilinen aylarda olduğu söylenir. üstelik "aylar" şeklinde çoğul bir ifade kullanılır. Oysa günümüzde hacılar, Haccın kısa bir süreye sıkıştırılması yüzünden kalabalıktan birbirlerini ezmekte, birçok ölüm vakası meydana gelmekte ve hacılar perişan olmaktadırlar. Hz. İbrahim döneminden beri uygulanan Haccın bilinen aylarda olduğu söylenir. Aynı ilkbahar denilince Mart, Nisan, Mayıs aylarının anlaşıldığı gibi, Hac aylarının da başta bu şekilde anlaşıldığını görüyoruz. Hac aylarının bilinen aylarda olmasından kasıt, aynı zamanda bu ayların haram aylar olmasındandır. Haram aylarda savaşmak yasaktır. Bu yasak Hac görevinin yerine getirilmesine olanak sağlamaktadır. Kabe'nin etrafındaki kavimler haram aylara riayet ederek, Hac ibadetinin durmamasını, kendi çekişmelerinin kişileri Hacdan alıkoymamasını sağlamaktadırlar. Hz. İbrahim'den sonraki nesillerdeki putperestler de Kabe'nin koruyucusu olarak kendilerini görmüşler, haram ayları bozarak da olsa kısmen uymuşlardır, Haccı bir ticaret kaynağı olarak değerlendirmişler ve haram aylara da ticaretlerini kurtaran bir unsur olarak riayet etmişlerdir. (8Enfal Suresi 34, 35'ten ortak koşanların kendilerini Kabe'nin varisi olarak görmelerini anlayabiliriz.) Haram aylardan bahseden 2Bakara Suresi 194. ayetten iki ayet sonra Hacdan bahsedilmesinden, 2Bakara Suresi 217'de haram aylarda savaşmanın büyük suç olduğunun vurgulanmasından, Haccın yapıldığı bölgedeki Mescidi Haram'a ulaşılmasının engellenmesinden bahsedilmesinden, 5Maide Suresi 2'de haram ayın ve Hac ibadetindeki ihramın beraber anılmasından, yine aynı sure 97. ayette haram ayların ve Hacda ziyaret edilen Kabe'nin beraber anılmasından bilinen Hac aylarının haram aylar olduğu anlaşılır. Zaten bu ayların haramlığı da Hacla ilintilidir. Tevbe Suresi'nin 2. ve 36. ayetlerinden ise bu ayların arka arkaya gelen dört ay olduğunu anlıyoruz. 2Bakara Suresi 189. ayetten bu dört ayın Ay (kameri) takvimindeki "aylar" olduğunu anlarız. Yani Hac art arda gelen dört ayda yapılan bir ibadettir. Bu dört ay aynı zamanda içinde savaşılmasının haram olduğu aylardır. Bu ayların ilki "Hac Ay'ı" anlamına gelen “Zilhicce”dir. (Hac bu ayla başladığı için Haccın ilk ayının ismi Arapça'da Hac Ay'ı manasına gelen Zilhicce'dir.) 9Tevbe Suresi 3. ayette haram ayların ilk günü olan, Hacc'ın da ilk gününe "Hac günü" isminin verilmesi bunu teyit etmektedir. Zilhicce ilk ay olunca Zilhicce'yi takip eden Muharrem, Safer ve Rabiul Evvel diğer hac ayları olmaktadır. Burada enteresan ek bir delile de değinmek istiyoruz. RabiulEvvel Ay'ı iki kelimeden oluşan birleşik bir kelimedir. Rabiul kelimesi dört, Evvel kelimesi ise ilk demektir. Bu aydan sonra RabiulAhir Ay'ı gelmektedir ki bu ayın ismi Sonraki Dördüncü demektir. RabiulEvvel Ay'ı haram ayların dördüncü ve sonuncu ayı olduğu için bu ismi almıştır. Ay takviminin ilk Ay'ı Muharrem olduğu için, RebiulAhir Ay'ı takvim sırasındaki dördüncü aydır. Bu da bu ayın isminin neden sonraki (Ahir) Dördüncü (Rabiul) olduğunu açıklar. Eğer ki RabiülEvvel'in haram ayların dördüncü ayı olduğu anlaşılmazsa, RabiulAhir'in neden "sonraki" dördüncü anlamına geldiği açıklanamaz. Bu da haram ayların Zilhicce (Hac Ay'ı) ile başlayıp, dördüncü ay olan RabiulEvvel ile bittiğini bir kez daha kanıtlamaktadır. Hac bu dört ayda yapılabilen bir ibadettir. İnsanların birbirlerini ezip öldürmelerine yol açan mezheplerin insanların ölümüne yol açan Haccı tek aya sıkıştırma uygulaması bırakılıp, Kuran'ın izahlarına dönülmelidir. Kuran 9 Tevbe Suresi 37. ayette haram aylarla oynanmasını kötü bir fiil olarak takdim etmektedir. Ama öğüt alan nerede! 4 Hacda kavga, kötülüğe sapma, eşler arasında cinsel ilişki yoktur. (2Bakara Suresi 197) Hac kişinin davranışlarına dikkat ettiği, insanlarla bir araya geldiği bir ibadettir. 5 Hac ibadeti sırasında kişi kendisine helal olan bazı şeyleri de haram eder.(Eşlerin cinsel ilişkiye girmemesi gibi) Buna ihram denir. Hacının ihramda olması budur. İhramın sözlük manasından anlaşılan da budur. Fakat günümüzde belli bir elbiseye de ihram adı verilerek bu elbisenin giyilmesi farzlaştırılmıştır. Kuran'da sözlük anlamı dışında başka bir ihram anlaşılmamaktadır. Eğer Allah, Hacda böyle bir elbisenin giyilmesini isteseydi, onun giyilmesi gereken bir elbise olduğunu söyleyerek, şüpheye meydan vermeden bunu açıklardı. Böyle bir izahın olmaması ve bu kelimenin sözlük manasının, Kuran'daki anlatımla tam örtüşmesi yüzünden ihramın; belli bir süre içinde, belli şeylerin yasaklanması dışında bir manası olmadığını anlarız. İhram sırasında yasak olan şeylerin biri de avdır (5Maide Suresi 95). Bu av bir tek kara avını kapsar, hacılar deniz avını yiyebilirler ve yapabilirler. 6 Kim ihram sırasında kara avı yasağını bilerek çiğnerse, cezası öldürdüğü hayvanın bir benzerini Kabe'ye varacak bir kurbanlık yapmasıdır. Bu benzer kurbanı adaletli iki kişi belirler. Av yasağını çiğneyen kişi bunun yerine yoksulları doyurarak veya onun dengi oruç tutarak bu yasağı çiğnemesinin kefaretini yerine getirebilir. (5 Maide Suresi 95) 7 Umre, ziyaret etmek demektir. Haccın belli dönemde yapılmasına karşılık, umre her zaman yapılabilen bir ziyarettir. Hac da, umre de Allah için tamamlanmalıdır.(2Bakara Suresi 196) Yani siyasi propagandalar, menfaatler, köşe dönmeler, halkı kandırmalar değil, Allah'ın rızası Haccın da, umrenin de şartı olmalıdır. Bu ibadetleri yapmaları engellenenler kurban keser veya kestirirler. Kurban yerine varıncaya kadar başlar traş edilmez. Hasta ya da başından rahatsız olan oruç tutarak, sadaka vererek ya da kurban keserek fidye yoluna gider. Güvene kavuştuğunda Hacca kadar umre yapmak isteyen kolayına gelen bir kurbanı keser veya kestirir. Bunu bulamayan ise üçü Hacda, yedisi döndüğünde olmak üzere on gün oruç tutar.(Bu ailesi Mescidi Haram'da olmayanlar içindir.) Tüm bunlar 2Bakara Suresi 196. ayette geçer. 8 Kurbanların üzerine Allah'ın adı anılır ve bunlardan yoksullara verilir ve yenir. (22Hac Suresi 28) Hac ibadeti yapılırken kirlerden arınılmalı, adaklar yerine getirilmelidir. (22Hac Suresi 29) Kirleri arındırmak genel bir ifade olduğundan birçok insanın buluşma yeri olan Hacda, her türlü hijyen kuralına dikkat etmek iyi olur. Mescidi Haram'a saçların kısaltılmış, ya da traş edilmiş olarak girilmesinden bahseden 48Fetih Suresi 27. ayet de bu çerçevede değerlendirilebilir. Kabe'nin tavafı (çevresinde yürünmesi) böylece temiz bir şekilde yerine getirilecektir. (22 Hac Suresi 29) Kabe'nin temiz tutulması, böylece Hac ibadetinin yapıldığı yerin de temiz olması iyi olur. (22Hac Suresi 26) 9 Arafat'tan ayrılıp topluca inilince Meşari Haram'da Allah'ı hatırlamak (zikir) lazımdır. Bu hatırlama Allah'ın bize öğrettiği şekilde olmalıdır. (2Bakara Suresi 198) Allah'ı nasıl hatırlayacağımızı (zikredeceğimizi), Allah bize Kuran'da öğrettiğine göre, bu hatırlama faaliyeti de Kuran'a uygun olacaktır. 10 Sonra insanların topluca akın ettiği yerden akın edilip Allah'tan bağışlanma dilenmelidir.(2Bakara Suresi 199) 11 Gerekli ibadetler bitince Allah'ı kuvvetli bir biçimde hatırlamak (zikretmek) gerekir.(2Bakara Suresi 200) 12 Sayılı günlerde Allah hatırlanır. İsteyen iki gün içinde işini bitirir, isteyen daha geniş bir zamana işini yayar. (2Bakara Suresi 203) 13 Bakara Suresi 158. ayette Safa ile Merve'yi ziyaret etmenin bir sakıncası olmadığı söylenir. Oysa Kuran'ın bu beyanına karşın bu iki tepenin arasında koşmanın farz olduğu mezhepçi uydurmacılar tarafından uydurulmuştur. Yaşlı, sağlıksız birçok kişi farz olmayan bu zorlukla karşı karşıya getirilmiş, daha sonra bunların para karşılığı arabalar ve sedyelerle taşınması şeklinde yeni bir para kapısıyla birilerinin cebi doldurulmuştur. Bu uydurmanın cep doldurma hedefi için yapıldığı kanaatindeyiz. Bu ziyaret mecburi olmayan bir ziyarettir. Fakat ayetin ifadesiyle bir sakıncası da yoktur. 14 Şeytan taşlama diye bir faaliyetin Hacla hiç bir ilgisi yoktur. Kişilerin birbirini en çok ezdiği ve ölümlerin en çok olduğu yer, Hac ibadetine sokuşturulan bu uydurmanın yapılmaya çalışıldığı yerdir. Bu saçma uydurmanın atılması, Haccın dört aya yayılması ve Safa ile Merve arasında koşturmanın farz olmadığının gösterilmesiyle, yani Hac ibadetinin de Kuran'daki aslına döndürülmesiyle, Hac insanları öldüren, perişan eden bir ibadet olmaktan çıkacaktır. Hacerül Esved denilen taşın etrafında yapılan gariplikler ve bir taşı selamlamak için insanların birbirlerini ezmesi de Kuran'da yoktur. Kadının tek başına Hacca gidemeyeceği de, kadının her türlü seyahat haklarını kısıtlayan, dine fatura edilmeye çalışılan, ama dinde yeri olmayan bir yalandır. Hacda güzel koku sürülemeyeceği, dikişli elbise giyilmeyeceği de Kuran'da yer almayan ifadelerdir. Hacdan gelen veya başka bir yerden gelen zemzem suyu, koku, takke, seccadenin özel sevaplar getireceği, kutsallığı şeklindeki izahlar da hep uydurmadır. Temel prensibimiz olan Kuran'ın izahlarını baş üstüne koymak, geri kalan izahları çöpe atmak, Kuran'a göre, yani dine göre Haccın anlaşılmasını sağlayacaktır. " (Kurandakidin sitesinden alınmıştır) Selam ve sevgiler. Alıntı
Φ saklıgerçek Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Dediğim gibi boşuna apaçık ayetleri kah cımbızlayarak kah anlamlarını çarpıtarak hoşunuza giden hurafeleri ayakta tutmaya çalışmayın sevgili Saklıgerçek :)Aynı taktikleri savunma savaşıyla ilgili ayetlere de uygulamaya çalıştınız ama ben sizin ipliğinizi pazara çıkartarak gerçekleri gösterdim ve size de öğrettim. Bana cevap veremeyince , gerçekler açığa çıkınca artık yapacak başka birşeyin kalmıyor olabilir. Teşekkürler hocam kimin kime ne öğrettiği ortada aynı şeyleri copy paste yapacaksanız,kendi fikriniz yoksa hiç yazmayın aynı tencereyi ısıtıp,ısıtıp sunuyorsunuz ama tencerenin dibi yanmış sn.emre sizi bilmediğiniz dininizi öğrenmeye davet ediyorum.Saygılar Alıntı
Φ saklıgerçek Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 2 Hac, İbrahim Peygamber döneminden beri yapılan bir ibadettir.(22Hac Suresi 26,27) Kabe'de Hz. İbrahim'in makamı ve apaçık deliller vardır. (3Ali İmran Suresi 97) Sn Emre Bakın bilmiyorsunuz diyorum kurandaki din siteside durumdan bihaber şimdi size hz ibrahimin mekkeye hiç gitmediğinin ispatını yapayım (Gerçi bir çok kaynağa göre hz ibrahim hakkındada hiçbir kayıt yok oda isa,musa gibi masal kahramanı) Hac konusunda yaptığım araştırmalar Hz İbrahimin mekkeye ayak basmadığı yönünde 32:3 Ama onlar, (o hakkı inkar edenler,) "Onu (Muhammed) uydurdu!" diyorlar. Asla! O, Rabbinden gelen bir hakikat olup senden önce hiçbir uyarıcı ile karşılaşmamış olan (bu) halkı doğru yola gelsinler diye uyarabilmen içindir. 28:46 Evet, Biz (Musa'ya) seslendiğimiz zaman sen Sina Dağı'nın yamacında değildin; fakat (sen de, öteki elçiler gibi,) senden önce kendilerine uyarıcı gelmemiş bir toplumu uyarasın diye Rabbinden bir rahmet aracı olarak (gönderildin) ki böylece belki (geçmişte olup bitenleri) düşünür (de Bizi) anarlar. 34:44 Oysa (ey Muhammed,) Biz onlara ne başvuracakları vahiyler göndermişizdir, ne de senden önce bir uyarıcı. 36:6 ataları uyarılmamış ve bu nedenle kendileri (doğru ile eğrinin ne olduğundan) habersiz kalmış bulunan insanları uyarasın diye (sana indirilmiş olanın) (sayesinde). 5:19 Ey Kitâb-ı Mukaddesin izleyicileri! Hiçbir peygamberin gelmediği uzun bir aradan sonra, size (hakikati) bildiren bu Elçimiz gönderildi ki "Bize ne bir müjdeci, ne de uyarıcı gelmedi" demeyesiniz: işte size bir müjdeci ve uyarıcı geldi, çünkü Allah dilediğini yapmaya kâdirdir. Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Burda demekteyiz ki kopisiz düretme ve ben cok seyler öyrendim arkadaslardan, merak ettiyim bir konu da biz türkler sahman dinimizde senbol varmiydi. Alıntı
Φ Emre_1974tr Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 İşte yine hem bilmediğini hem de ayetleri nasıl eğip bükerek anlamlarını çarpıtmaya kalktığını bir kez daha görüyoruz sevgili Saklıgerçek. Verdiğin ayetlerde İbrahim'in mekkeye ayak basmadığı veya yüzmediği,uçmadığı bilgisi çıkmıyor gördüğün gibi. Zorlamayla bile gerçeğe karşı söyleyebileceğin pekbirşey kalmıyor. Saklı gerçekler artık apaçık gerçeklerle karşılaşınca böyle son bir hamleyle durumu idare etmeye kalkmaları da fayda etmiyor. Gel dostum, akletmekten, ispata,bilime ve sorgulamaya kucak açmaktan korkma artık. Ayetler çok açık. Ha bu aradakendi yazılarımı bile aktardığımda hemen çocukça copy paste ediyorsun deme çırpınışına son verin. Bilmeyen sizsiniz ve biz de doğrusunu gösterip öğretiyoruz. Sizi dogmalarınızdan sıyrılmaya ve araştırmaya,ışığa çağırıyoruz.Umulur ki bu emeğimiz boşa gitmez ve artık akletmeye çalışırsınız. Selam ve sevgiler. Alıntı
Φ katakuta Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Dinler ve Gezegenler. İlk insanlar kafaları ermediği için doğa olaylarını doğaüstü güçlerle açıklamışlar, bu güçleri erişemedikleri gökyüzünde aramışlar. Gökte yıldızlar birbirlerine göre hareket etmez (hareketler çok kuvvetli teleskoplarla farkedilir, insanlar gözlemleyememiş o zaman). Gökte çıplak gözün görebildiği, hareket etmeyen yıldızların arasında (önünde) dolaşan 7 cisim var. Güneş, Ay, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn. İlkel insanlar bunları tanrı sanmış, 7 tanrının herbirine bir gün ayırmış, o gün tapmış. Bütün dinlerin haftası 7 gün. Şehirlerini (mesela Roma, İstanbul) 7 tepede yapmış (7 tapınak). Peygamberler, imparatorlar, her kimse, dinleri kabul ettirebilmek için eskiden gelen inançlara uydurmak zorunda kalmışlar, yavaş yavaş yerleştirmişler. Yani dinler, bilmeden (belki bilerek), 7 günlük haftayı kabul etmişler (7 tanrı) ve eski tanrılardan birini seçmişler. Hafta isimlerinde tanrılar: www.crowl.org/Lawrence/time/days.html Pazar - SUNday - Dimanche (GÜNEŞ) P.tesi - MONday - LUNdi (AY) Salı - TUEsday - MARdi (TWIA kuzey ülkelerinin SAVAŞ tanrısı, MARS akdenizin SAVAŞ tanrısı) Carşamba - WEDNEsday - MERCRedi (WODEN kuzey ülkelerinin tanrısı, MERKÜR akdenizin tanrısı) Perşembe - THURSday - JEUdi (THOR kuzey ülkelerinin yıldırım tanrısı, akdenizin ZEUSu) - JUPİTER Cuma - FRİday - VENdredi (FRIA kuzey ülkelerinin güzellik/aşk tanrıçası, VENÜS akdenizin güzellik/aşk tanrıçası) C.tesi - SATURday - SAmedi (SATÜRN) Yani hristiyanlar Güneş'e tapıyor. Yahudiler SATURN'E. El/Saturn eski İbrani tanrısı (samuEL, michaEL, gabriEL, emanuEL...) Müslümanların taptığı gün TANRIÇA VENÜS'ün günü. Müslümanlar Ay tanrısı El-İlah'a tapınma günü olarak tanrıça VENÜS'ün gününü seçmişler.Bundan dolayı ay tanrısını sembolize ettği için hilal çok önemlidir islamda.Minarelerin tepesinde bile Bunu görmek mümkündür.Oruç ibadeti de yine ay,ın ilk hilal ve son hilal,ine göre tesbit edilmektedir. Venüs (çoban yıldızı) ya sabah ilk görünen yıldız ya da akşam son görünen yıldız. Gökyüzünde çok belirgin. Cuma gününün arapların İslamdan önce toplu tapınma günü olduğu bilinmektedir. Yani arap kavimleri taa eskilerden gelen bir gelenekle VENÜS'e tapmaktadırlar. Alıntı
Φ saklıgerçek Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Aynı yöne yönelmeyi insanlar değil Allah istemiştir.. İlgili ayet şöyledir.. "(Ey Muhammed!) Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu (yücelerden haber beklediğini) görüyoruz. İşte şimdi, seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (Ey müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin. Şüphe yok ki, ehl-i kitap, onun Rablerinden gelen gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir." (Bakara / 144.) Kur'an-ı Kerim'de Kâbe'yi inşa edenin Hz. İbrahim ile oğlu İsmail olduğu bildirilir.. İnsanlar Kabeye yönelmekle Kabeye tapmış olmazlar.. Zaten oraya dönmelerini Allah istemiştir.. Allah'ın zamandan ve mekandan münezzeh olması burada uzun sürer.. Müstakil bir başlık altında ele alınmalıdır.. Gerçi bu konuyla ilgili bir çok başlık var.. Biraz göz atarsn bulursun.. Özellikle din felsefesi bölümüne baklamısın.. Saygılar.. Sevgili Kral özür dilerim sizin yazınızı es geçmişim.Bakara 144 de namaz diye bişey geçmez.Zaten verdiğiniz mealdede namaz parantez içinde meal çevirmenleri ortaya garip bir durum çıkınca araya parantezle namaz atmışlar.Kabeyi yapan belli değildir hz ibrahim mekkeye gitmemişdir.Araplar sırf kendilerine kutsiyet yüklemek için ismail in soyundan olduklarını söylerler alakası yoktur.Sn kral namazda kabeye dönün diye bir emir olmamasına karşı insanlar neden namazda kabeye doğru döner? Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2006 O na kalırsan orada sadece namaz değil, bazı durumlardada kıbleye dönün çağrısı olabilir.. Nitekim Kurban keserken, ölüyü gömerken vs..vs.. Asıl mana-i muradiyi Allah bilir.. Ve bizzat peygamber efendimiz bunu uygulamıştır.. O itibarla.. Delil, hem Kur'an hem sünnetle sabittir.. Diğer yorumlar ve kaynaklar benim için muteber değildir.. Saygılar.. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Dinler ve Gezegenler. İlk insanlar kafaları ermediği için doğa olaylarını doğaüstü güçlerle açıklamışlar, bu güçleri erişemedikleri gökyüzünde aramışlar. Gökte yıldızlar birbirlerine göre hareket etmez (hareketler çok kuvvetli teleskoplarla farkedilir, insanlar gözlemleyememiş o zaman). Gökte çıplak gözün görebildiği, hareket etmeyen yıldızların arasında (önünde) dolaşan 7 cisim var. Güneş, Ay, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn. İlkel insanlar bunları tanrı sanmış, 7 tanrının herbirine bir gün ayırmış, o gün tapmış. Bütün dinlerin haftası 7 gün. Şehirlerini (mesela Roma, İstanbul) 7 tepede yapmış (7 tapınak). .... Cuma - FRİday - VENdredi (FRIA kuzey ülkelerinin güzellik/aşk tanrıçası, VENÜS akdenizin güzellik/aşk tanrıçası) ... Müslümanların taptığı gün TANRIÇA VENÜS'ün günü. .... Venüs (çoban yıldızı) ya sabah ilk görünen yıldız ya da akşam son görünen yıldız. Gökyüzünde çok belirgin. Cuma gününün arapların İslamdan önce toplu tapınma günü olduğu bilinmektedir. Yani arap kavimleri taa eskilerden gelen bir gelenekle VENÜS'e tapmaktadırlar. Sevgili katakuta derlediğin geldiğin bilgilerden birayaya getirdiğim yukarıdaki senaryodaki bütün unsurlar yerini buluyor. 1. Kabe, Mezopotamya ve Anadolu'da, dolayısıyla Ortadoğu'da mevcut olan toprak ana inancının, ana ilahe inancının sembolü olan Kubaba/Kubau/Kybele adına dikilmiştir. Kabe'nin adı, şekli, büyük bir olasılıkla buradan gelmedir. Sn kral namazda kabeye dönün diye bir emir olmamasına karşı insanlar neden namazda kabeye doğru döner? 2. Kıble sözünün kökü büyük bir olasılıkla Kybele'dir. İbadet edilirken Kabe'ye, kıble'ye, Kybele'ye dönülmesinin nedeni, ona saygıdandır. Özellikle Ortadoğu ve Asya'nın genelinde (dünyanın diğer yerlerindeki uygulamayı bilmiyorum), kralın/yöneticinin/saygı duyulan/korkulan kişinin/otoritenin yanına gelirken veya ondan uzaklaşırken sırt çevrilmez, yüzün sürekli ona dönük olması gerekir. Bu bir saygı ifadesidir. Kralın huzurundan çıkarken bile adımlar geri geri atılır, sırt çevrilip yürünmez. 3. Rüku ve secde, yine Ortadoğu ve Asya'da yöneticiler/krallar/ilahlar önünde yapılan bir saygı ritüelidir. Otoritenin kabulüdür. 4. Müslümanlar için Cuma gününün kutsal olması rastlantı değildir. Cuma günü Venüs günüdür. Venüs dişidir, Kybele de dişidir, anadır. Cuma günü Kybele günüdür. Esasen sevgili katakuta benim yukarıda sorduğum başka bir sorunun yanıtını da vermiş bu postunda. ...Semavi dinler esasen bir gökyüzü/göktaşı/güneş/ay/yıldız tapıcılığının şekilden -mümkün olduğunca - arındırılmış, mecazileştirilmiş şeklimidir? Hristiyanlar Güneş'e. Museviler Saturn'e. Müslümanlar Venüs/Ay karmasına. Kabe'de bulunan diğer semavi unsurla, yani Hacer-ül Esved 'le ilgili sorunun cevabı halen araştırılıyor. Şayet Hacer-ül Esved cennet taşı mıdır? Şayet Hacer-ül Esved cennet taşı ise, cennet şu anda mevcut olan, oradan buraya bişey gelmesi mümkün olan fiziki bir mekan mıdır? Devam, devam, araştırmaya devam.. Bütün semavi/semitik dinlerin kökleri, ritüellerin putperestlik dönemine ait gerekçeleri ortaya çıkacak yavaş yavaş. Asıl mana-i muradiyi Allah bilir.. Hikmeti anlaşılmayan, hikmetinden sual olunmaz denen herşeyin hikmeti anlaşılacak. Saygılar. Alıntı
Φ saklıgerçek Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 O na kalırsan orada sadece namaz değil, bazı durumlardada kıbleye dönün çağrısı olabilir.. Nitekim Kurban keserken, ölüyü gömerken vs..vs.. Asıl mana-i muradiyi Allah bilir.. Ve bizzat peygamber efendimiz bunu uygulamıştır.. O itibarla.. Delil, hem Kur'an hem sünnetle sabittir.. Diğer yorumlar ve kaynaklar benim için muteber değildir.. Saygılar.. Sn.Kral öyle bişey yok.İnsanlar önce kuduse yönelirken sonra muhammedin yahudilere kızması sonucu kabe ye yönelmeye başlamışlardır.Yani kabeye dönüşün herhangibi bir kutsiyeti yok.Ancak kabeyi islam öncesi incelerseniz.Şu an yapılan ritüellerin de ozamanki ritüellerle aynı olduğunu görürüz. Evet sn kral.Kabe ibrahim tarafından yapılmamıştır.Arabın soyu ismailden gelmez arab larla yahudiler aynı ırktandır ırk olarak sami ırkıdır ve gelen bütün peygamberlerde ne hikmetse muhammet de dahil sami ırkına gelmiştir.Kabe etrafında yedi kez dönmek kara taşı öpmek oruç,hac,namaz hep bu pagan dinin kalıntılarıdır. Yüce bir yaratıcı ile alakası yoktur peygamber in yaptığı çoklu put sistemini yıkarak tek puta ki bunu da köken bilimciler al-ilah (aytanrısı) veya al-lat (al-ilah'ın kızı) olarak belirtirler. İşte bu tek puta tapınma sisteminin peygamber le başlayıp günümüze kadar gelebilen uzantısı bizlere islam olarak enjekte edilmiş ve hala daha ama bilinçli ama bilinçsiz kişi veya kuruluşlarca enjekte edilmeyede devam edilmektedir. Kara taş meteorittir hiçbir özelliği yoktur. Görünüm itibari ile muhafazası ile şekli vulvaya benzer buda bu taşa dişi simge verildiğini düşündürtür.Anadoludada,frigyalılarda veya başka toplumlarlada benzerleri vardır.Bu taş zannedildiği gibi ademle cennetten gelip beyazken günahkar insan tarafından ellenince siyaha dönüşmemiştir.Bu hikayede Nuhun gemisi,salihin devesi,lut'un kavmi gibi mitostur.Saygılar sevgiler. Brain slapper sende çok güzel tespitlerde bulunmuşsun.Tespitlerine katılıyorum Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Kara taş meteorittir hiçbir özelliği yoktur. Görünüm itibari ile muhafazası ile şekli vulvaya benzer buda bu taşa dişi simge verildiğini düşündürtür.Anadoludada,frigyalılarda veya başka toplumlarlada benzerleri vardır.Bu taş zannedildiği gibi ademle cennetten gelip beyazken günahkar insan tarafından ellenince siyaha dönüşmemiştir. Neyi tartıştığımızı bilelim diye, koydum resmini imzama Ama bu arada sevgili saklıgerçekin sağladığı bilgiyi de benim teori taslağına ekleyelim: Yüce bir yaratıcı ile alakası yoktur peygamber in yaptığı çoklu put sistemini yıkarak tek puta ki bunu da köken bilimciler al-ilah (aytanrısı) veya al-lat (al-ilah'ın kızı) olarak belirtirler. Al-ilah (Allah) ay ilahıdır. Peki müslümanlar için neden ay-günü (Moonday-Pazartesi) değil de Cuma günü (Friday/Vendredi-Venüs günü) kutsaldır? Cevabı teori taslağımızda var esasen. İslamiyet öncesi Araplar, ilahe Kubau/Kybele/venüs adına yapılmış olan mabedde onu, onun gününde, Cuma gün anmaktadırlar. Al-ilah muhtemelen, Kabe içinde bulunan ilah figürleri arasında da bulunmaktadır. Zira, muhammedin babasının adı Abdullahtır. Muhammedin babasının,adı islamiyetten sonra verilmediğine göre, Abdullah isminin verilmesine sebep olan bir Al-ilah inancı vardır zaten Araplarda. Bak bu noktada Freud olsaydı şöyle bir iddia ortaya atardı: Muhammed babasını küçükken kaybettiğinden, onu hep özlemle anmıştır. Neden Kabe'de bulunan 300 küsür ilahtan sadece birini, ve özellikle Al-İlah'ı seçmiştir? Babasına duyduğu özlem ve saygıdan kaynaklanmış olabilir mi? Babasını göremedi, en azından onu, ona adını veren ilahını yüceltmek istemiş olabilir mi? Herneyse bu hayali Frued'u bir kenara bırakalım. Ay-ilahı Al-İlah, şu veya bu nedenle tercih edilmiş, öne çıkarılmış, hatta tek ilah haline getirilmiştir. Ancak halen tapınma Kybele mabedinde yapılmaktadır. Ay ilahı adına bir mabed yoktur, özgün ibadet kuralları yoktur. yeni ibadet kuralları olmasının gerektiği bile düşünülmemiştir belkide. Sonuçta ay-ilahı Al-İlah'a Kybele mabedinde, Kybele mabedinin kuralları çerçevesinde ibadet edilmektedir. *** Öte yandan, henüz islam dinine mensup olan arkadaşlardan, sorma herhangi bir yanıt gelmedi. Bekliyorum. Soru yerinde duruyor: Şayet Hacer-ül Esved cennet taşı mıdır? Şayet Hacer-ül Esved cennet taşı ise, cennet şu anda mevcut olan, oradan buraya bişey gelmesi mümkün olan fiziki bir mekan mıdır? Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2006 Sn.Kral öyle bişey yok.İnsanlar önce kuduse yönelirken sonra muhammedin yahudilere kızması sonucu kabe ye yönelmeye başlamışlardır. Sayın Saklıgerçek.. Bu, senin yorumun mu..? Yoksa bir kaynağın yada ıspatın var mı..? Baştan söylediğim gibi bizim kaynaklarımız yine dini kaynaklardır.. İster kabul edin ister etmeyin bizler dini kaynaklarla cevaplayacağız.. Ve bizim kaynaklarımıza göre.. Yukardaki ayetten sonra Mescid-i Haram'a dönülmüştür.. Ve sevgili BrainSlapper mana-i muradisini Allah bilir demekten kastım.. Bizim bildiğimiz mana bu, daha farklı bir mana var mı yok mu ben bilmiyorum varsa Allah bilir demektir.. Yinede en doğrusunu Allah bilir.. Saygılar.. Alıntı
Φ LeylaM Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2006 Bakara/144. ayetinde parantez icindeki namaz kelimesine itibar edilmiyor,tercume edenler koydugu icin..Ancak onlar bosuna koymamistir,zira o ayet Peygamber efendimiz (su anda Medine'de,adi Kibleteyn(iki kibleli mescid)olan)mescidde Mescid-i Aksa'ya yonelerek -ki bilindigi gibi ilahi emirden evvel orasi kible kabul ediliyordu-ogle namazi kildirirken, ucuncu rekatta nazil olmus,peygamberimiz namazi bozmadan cemaatle birlikte Kabe istikametine donerek namazi tamamlamistir. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2006 Bakara/144. ayetinde parantez icindeki namaz kelimesine itibar edilmiyor,tercume edenler koydugu icin..Ancak onlar bosuna koymamistir,zira o ayet Peygamber efendimiz (su anda Medine'de,adi Kibleteyn(iki kibleli mescid)olan)mescidde Mescid-i Aksa'ya yonelerek -ki bilindigi gibi ilahi emirden evvel orasi kible kabul ediliyordu-ogle namazi kildirirken, ucuncu rekatta nazil olmus,peygamberimiz namazi bozmadan cemaatle birlikte Kabe istikametine donerek namazi tamamlamistir. Evet sevgili Leylanında yazdığı gibi bizim kaynaklarımızda mesele bundan ibaret.. Sizin kaynaklarınızı bilmiyoruz.. Bir milletin, bir topluluğun yada bir dinin tarihi o millete, o topluluğa ve o dine mensup olanlarca daha iyi bilinir yada kaynakları kendi tarihleri olması açısından kendilerindedir.. Muteber olan kaynaklarda yine bunlardır.. Saygılar.. Alıntı
Φ saklıgerçek Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2006 Sayın Saklıgerçek.. Bu, senin yorumun mu..? Yoksa bir kaynağın yada ıspatın var mı..? Baştan söylediğim gibi bizim kaynaklarımız yine dini kaynaklardır.. İster kabul edin ister etmeyin bizler dini kaynaklarla cevaplayacağız.. Ve bizim kaynaklarımıza göre.. Yukardaki ayetten sonra Mescid-i Haram'a dönülmüştür.. Ve sevgili BrainSlapper mana-i muradisini Allah bilir demekten kastım.. Bizim bildiğimiz mana bu, daha farklı bir mana var mı yok mu ben bilmiyorum varsa Allah bilir demektir.. Yinede en doğrusunu Allah bilir.. Saygılar.. Yazı alıntıdır. Kıble'nin Değiştirilmesi -------------------------------------------------------------------------------- İslam dini, çıkış yeri olan Mekke’de yayılmaya başlayınca, Müslümanların da adet yerini bulması için kendilerine bir kıble tayin etmeleri gerekir. İslam öncesi dinsel tapınmalarda da kullanılan Kabe bu iş için en uygun mekan olarak görülür ve kıble olarak tayin edilir. Daha sonra, Müslümanlar Medine’ye göç edince yeni bir kıble belirlemek gerekir. Medine’de Yahudiler yaşamaktadır ve kıbleleri, Beyt-i Makdis, yani Kudüs’tür. Muhammed’de aynı şekilde, kendisine kıble olarak Yahudilerin kıblesini seçer. Bazı tarih yazarlarına göre Muhammed’in Kudüs’ü kıble olarak seçmesi, Yahudiler’den kendisine saf bulmak amacıyla onlara hoş görünmek içindir. İki seneye yakın bir zaman Müslümanlar ibadetlerini Kudüs’e yönelik olarak yaparlar. Ancak, zaman içinde Muhammed’in, Medine’de kendi dinini yayma siyasetini uygulamaya koyması karşısında, bu durumdan rahatsız olmaya başlayan Yahudiler, ‘Müslümanlar, dinimize uymuyor ama Kıblemize yöneliyorlar’ şeklinde alaycı sözler söylemeye başlarlar. Yahudilerin bu sözleri Muhammed’i kızdırır ve kıblesini Yahudilerin kıblesi Kudüs’ten alarak tekrar önceki kıbleleri olan Kabe yönüne çevirir. Bunun için gereken ayetler yazılır. Bakara / 143. İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Resûl'ün de size şahit olması için sizi mutedil bir millet kıldık. Senin (arzulayıp da şu anda) yönelmediğin kıbleyi (Kâbe'yi) biz ancak Peygamber'e uyanı, ökçeleri üzerinde geri dönenden ayırdetmemiz için kıble yaptık. Bu, Allah'ın hidayet verdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı asla zayi edecek değildir. Zira Allah insanlara karşı şefkatli ve merhametlidir. Bakara / 144. (Ey Muhammed!) Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu (yücelerden haber beklediğini) görüyoruz. İşte şimdi, seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (Ey müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin. Şüphe yok ki, ehl-i kitap, onun Rablerinden gelen gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir. Herşeyi önceden gören ve düşünen Allah, nedense burada Müslümanların kıblesini önceden düşünmeyerek, onları Yahudiler karşısında zorda bırakmıştır. Muhammed’de bu çelişkinin farkındadır ve Kıble’nin neden değiştirildiği konusunda kendisine Yahudiler’den soru geleceğini bildiği için buna cevaben aşağıdaki ayet yazılır ve ayetin sonuna, O dilediğini doğru yola iletir ifadelerini koyarak, bu çelişkiyi kapatmaya çalışır. Bakara / 142. İnsanlardan bir kısım beyinsizler: Yönelmekte oldukları kıblelerinden onları çeviren nedir? diyecekler. De ki: Doğu da batı da Allah'ındır. O dilediğini doğru yola iletir. İslamilerin bu çelişkiye verecekleri cevap basittir. Allah, önceleri Müslümanlarla Yahudilerin kıblelerinin aynı olmalarını istemiştir ama Yahudilerin alaycı davranışları karşısında Müslümaları bu alaydan kurtarmak için kıblenin yönünü değiştirmek zorunda kalmış ve yeminler ederek aşağıdaki ayeti göndermiştir peygamberine. 145. Yemin olsun ki (habibim ! ) sen ehl-i kitaba her türlü âyeti (mucizeyi) getirsen yine de onlar senin kıblene dönmezler. Sen de onların kıblesine dönecek değilsin. Onlar da birbirlerinin kıblesine dönmezler. Sana gelen ilimden sonra eğer onların arzularına uyacak olursan, işte o zaman sen hakkı çiğneyenlerden olursun. Ayette sözü geçen ilim kelimesi de Kuran’ı ifade etmektedir. Konuyla ilgili olarak Diyanetin açıklaması aşağıdaki gibidir. Diyanet Vakfı Meali s.21 Resulullah (s.a.) Medini’ye geldikten sonra müslümanlar on altı on yedi ay kadar Kudüs’e yönelerek namaz kıldılar. Bu durum Yahudilerin şımarmalarına, “Muhammed ve ashabı kıblelerinin neresi olduğunu bimiyorlardı, biz onlara yol gösterdik” gibi laflar etmelerine ve bunu etrafa yaymalarına sebep olmuştu. Resulullah, Allah’tan İslam’a kendi kıblesinin verilmesini niyaz etti. İşte bundan sonra Kudüs’ten Kabe’ye dönülmesi emri geldi. Bunun üzerine Yahudiler ve münafıklar tekrar ileri geri konuşmaya başladılar. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2006 Evet görüldüğü üzere iki farklı kaynak.. Sizin kaynağınıza baktığım zaman, yazının içeriği ve hitap şekilleri itibariyle, islama karşı bir kaynak olduğu bellidir.. Bu durumda.. Forumdaki kimileri bizim kaynaklarımıza müslüman olmayanlarda sizin kaynaklarınıza inanacaklardır.. Kalemin önünde engel yok herkes birşeyler yazar.. Tarihçide olsa aynıdır.. Daha öncede belirttiğim gibi o dönemlere ait cd video vs gibi kaynaklar yok.. Varsa kağıt deri vs kaynaklar vardır.. Onlarda yoksa dilden dile kulaktan kulağa ve sonradan yazılmış eserler vardır.. Benim inancım aynen ayette geçtiği gibidir.. Saygılar. Alıntı
Φ saklıgerçek Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2006 Sn.Kral Diyanetin meali varmı daha ötesi kaynak diyanetin daha hala iddia ediyorsunuz.Bu kadar araştırmadan bir dogmanın esiri olmak çok ilginç.Ayette geçende aynı bir yönden başka bir yöne döndürülmeleri ama klasik çarpıtmacılık burdada devrede. Yaşar nuri öztürk 2/144. Biz senin, yüzünün habire göge dogru çevrildigini elbette görüyoruz. Hoslanacagın bir kıbleye seni elbette döndürecegiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Nerede olsanız yüzünüzü Mescid-i Haram yönüne döndürün. Kendilerine kitap verilenler,onun, Rablerinden bir gerçek oldugunu çok iyi bilirler. Allah onların yapıp ettiklerinden habersiz degildir. 2/115. Dogu da batı da yalnız Allah'ındır. O halde nereye dönerseniz orada Allah'ın yüzü vardır. Allah Vâsi'dir, varlıgı sürekli genisletip büyütür; Alîm'dir, her seyi en iyi biçimde bilir. Sn Kral sizce bu iki ayettede çelişki yoktur.Biri her yön allahın derken diğeri mescidi harama dön der.Muhammet arada karıştırmış.Yada ibrahimi allahın akıl hocası yapan aşşağıdaki ayette de çelişki yoktur yazılı miraçtada biliyorsun musa allahın akıl hocası. 2/129. "Rabbimiz! İçlerinden onlara, senin ayetlerini okuyacak, kendilerine Kitap'ı ve hikmeti ögretecek, onları temizleyip arındıracak bir resul gönder. Sen, evet sen, Azîz'sin, tüm ululuk ve onurun sahibisin; Hakîm'sin, tüm hikmetlerin kaynagısın." 2/151. Nitekim size aranızdan bir resul göndermisiz; size ayetlerimizi okuyor, sizi temizleyip arıtıyor, size Kitap'ı ve hikmeti ögretiyor,size, daha önce bilmediklerinizi belletiyor. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2006 Kabul edemediğiniz ''BİR ALLAH'IN'' yerine , atomların ve hatta kuarkların adedince zerreleri PUT olarak koyun bakalım! HAKİKİ PUTPERESTLER , BU İDDİALARLA MEYDANA DÖKÜLENLERDİR! Valla bizim Tanrı ile bir problemimiz yok. Bizim problemimiz, Tanrı diye yutturulan şeyle ilgili. Bizim problemimiz, şuna buna torpil geçen, kendine seçilmiş halk edinen, sadece erkekleri adam yerine koyan, Yahudi tarihinden başka tarih bilmeyen, sürekli kendine tapınılmasını isteyen, megaloman tavırlar sergileyen, kutsal kitap denen şeylerde baştan sona kendini öven, yakarım, süründürürüm, yerin dibine sokarım diyen semitik dinlerin Yehova'sı/Allah'ı ile. Anlıyormusun? Do you understand? Comprehendes? Verstehen Sie? Vous comprenez?Ponimayiş? *** Ben Sayın GıLgaMeŞ'i çok seviyorum. Bu forumda benim tezlerime en büyük destek ondan geliyor. Cennet şimdi vardır.ve Adem nebinin cennetten buraya getirldiğine dair ayetler ve hadisler vardır. Cennet şimdi varsa, (ki varmış GıLgaMeŞ'in dediğine göre, doğru kabul ediyoruz) insanlık bugün yeterli teknolojiye sahip değilse bile, teorik olarak, potansiyel olarak, yeterli teknolojiye ulaştığında cennete seyahat etmeleri mümkündür!!! Yani GıLgaMeŞ arkadaş diyor ki, "Cennet şimdi vardır, yani, yahudi/hristiyan/müslüman kardeşler ölünce cennete gitmek için ibadetle uğraşırken, Vatikan'la/Kudüs'le/Mekke'yle uğraşıken, yüksek teknolojiye sahip birsürü kafir cennet gemisine binip cennete gidebilirler" diyor. Böyle acaip, uçuk bir iddiada bulunmaktansa, Hacer-ül Esved cennetten gelmemiştir, sıradan bir meteorittir, putperest kynaklıdır demek daha mantıklıdır, yani daha dini niteliklidir, Sayın GıLgaMeŞ. Biraz daha çaba göster Sayın GıLgaMeŞ. Bak başka bir forumda, Hilal putperest kaynaklıdır dedin. Biraz kafa patlat, ikinci diyeceğin şey, Hacer-ül Esved'in cennetten geldiğine ilişkin inanç putperestliktir diyeceksin. Sonra sıra diğerlerine gelecek. MATRIX ÇÖZÜLECEK!!! Saygılarımla. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.