Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Herhalde laf olsun diye yazdın, kıyamet zulum deyilde nedir, iyi bir şeymidir.

 

kimlere göre zulüm kimlere göre lütuf olacağı bellidir. Araştırırsan rahatlıkla bulabilirsin...

 

Arkadaşlar böyle anlamsız sorular sormanız kendinizi tatmin etmeniz içinmi acaba? kıyame zulümmüş kime göre neye göre? bunu araştırmadan nasıl olurda kıyametin zulüm olduğuna karar verebilirsiniz ki?

 

Biraz daha mantıklı olalım, mantığı seçiyorsanız mantık kuralları içinde hareket edin bari...

  • Cevaplar 349
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Herhalde laf olsun diye yazdın, kıyamet zulum deyilde nedir, iyi bir şeymidir.

Zahmet edip yazımı birdaha okursan,kıyametin neden kopacağını anlarsın ki öldükten sonra muhtemelen 4 gözle bekliyeceksin.Yine yazımda okuyupta anlayamadığın şey şu;kıyamet inananlara acısız (bir meltem esintisi ile...)bir ölüm getirecek.İnançsızlar zulüm görecek,ha hala soruyorsan ne yaptıkta kıyamet kopacak acı çekecez diye,önüne şapkanı koy düşün.Sana bir kitaptan alıntı yapayım:AYNADA GÖRDÜĞÜN KUSURU AYNADAN BİLME,BİRAZDA KENDİNDE ARA YANLIŞI...(TEBRİZİN KIŞ GÜNEŞİ-NEFRİN TOKYAY)

sardunyam sanada teşekkürler.

Gönderi tarihi:

Ha ha ha bilmiyorum ki siz bu 40 bin klometrelik dünyayı ne sanıyorsunuz, oturmuşuz dünyanın üzerine bir mermi hızında gidiyoruz yani saniyede 145 kilometre önümüze ne çıkar ne çıkmaz garanti etmiş gibisiniz, hiç bir şey olmasa bile galeksimizin merkezindeki kara deliğe güneşle beraber dalıcaz, işte o zaman hiç bir şey kalmıyacak ne ahret ne de başka şeyler.

Yoksa kuranda bahsedilen zulkireyen peyganber yalanmı söylüyordu, koca koca güneşlerin kuyuya düştüğünü gözlerimle gördüm diye.

Gönderi tarihi:

Bilimsellik, biz gerçekçi insanların ilkeleri. Çokça kullanmaktan gocunmuyoruz.

Keşke daha fazla kullanabilsek....

 

demek ki zikir olayı bilimsellikte de efdal bi ibadet hükmünde.. böyle bi ifadeye ilk defa rastlıyorum..

 

Kendimi bir filozof olarak görmüyorum. Ben bir bilim sempatizanıyım. Yanlışlarım mutlaka olacaktır. Ömrüm bitene kadar da samimi olarak öğrenmeye devam edeceğim. Bilimsel nitelikte olmak, üretilmiş bilgilerin ezberlenmesi değil, aklı bilimsel yöntemler doğrultusunda kullanmak demektir. İnsanların aklına bilimsel formasyon kazandırmak ise eğitim ve öğretim yaygınlığı ile gerçekleşebilir. Bilimsel bilgi ile aydınlanıp, sevgi ile dolan bir insan, yüksek insanlık ülküsüne hizmet etmekte yetkin bir kişiliğe sahip olacaktır.

 

felsefeye dair tek laf etmedim.

sadece bilim sempatizanı olmakla aklı bilimsel yöntemler ışığında kullanıp bireysel sonuçlarla hareket edebiliyorsanız; sanırım alacak daha çok yolunuz var. bu tıpkı alfabeyi kullanmak yerine yeniden kendi alfabenizi oluşturmaya çalışmak gibi. işiniz çok, sizi alıkoymayalım.

 

Bizler bunları onlarca defa yazdık. Maddecilik(bilimsel) ve anti maddecilik (metafizik) felsefeler vardır. Tarihte bunlar hakkında binlerce makale vardır. Önemli olan bilimsel olup olmadığı. Bilim, yöntemlerle, kurallarla elde edilen ve pratikle doğrulanan bilgidir.

 

sizleri (?) takip etmediğimden cevabınızı kaçırmış olacağım. üzgünüm..

 

fakat burada açıkladığınıza göre ilahiyatı ve pek çok ilmi, felsefe olarak nitelendirmişsiniz. gerçekten bu daracık pencerede "ilahiyat" adını duymuş olmanız bile enteresan. sadece elle tutulabilir şeyler bilimin konusu derseniz bu çok komik olur. zira bilimi ortaya koyan şeyleri ( cümleler(edebiyat), fikir sunumları(felsefe), gibi hususları) kullanmadan tek bir bilimsellik dahi oluşturamayacağınızın farkında bile değilsiniz sanırım. kaldı ki aşağıdaki cümlelerinizden birinde "Bilimsellikte hiçbir kuram son şeklini almış sayılmaz" demişsiniz. yani bilimsellik de bir varsayımlar sistemidir, diyebiliriz. zira sonuca erdirilememiş hiçbir şey oturaklı değildir. kesin ve genel-geçerliği de şüphelidir. buyrun bi de buradan yakın fikirilerinizi, belki ısınmanıza yardımcı olur.

 

Edebiyatçı değilim. Cümleyi toparlayamamış olabilirim. Kontrol ettim söylemek istediğim kolayca anlaşılıyor. Yaşam yada doğanın diyalektiği, yanlış ve doğruların mücadelesi ile devam etmektedir. Bilimin asıl var oluşunun nedeni yanlışların belirlenmesidir.

 

bilimi küçük bir don kişot olarak algılamanız da enteresan. kendi doğrularını tamamlayamayan bi sistem yanlışları nasıl belirler...? neye göre hareket eder...? henüz doğruyu belirlemeden ortada bir "yanlış" fikri varsa, ön yargı var demektir. o halde düzeltelim... bilimin var oluş kaynağı yanlışı ortaya koymak değil, kasıtsızca doğruları ortaya koymaktır.

 

İlk iki cümlen doğru. Devamı yanlış. Bilim kendisi dışındaki, başka deyişle denyle ispatlanmayan hiç bir şeyi doğrulamaz. Onun savunusunu yapmaz. Yani senin deyiminle bilim dışına dönemez.

 

(üstteki cümleme devamla..) doğruları ortaya koyarken kasıtsız olan bilimin yolları pek çok sistemle kesişebilir. zira o kasıtsızdır, objektiftir. bu nedenle bilimle yolları kesişti diye övünmek de, yolları ayrıldı diye yerinmek de abestir. çünkü bilim nihayet bulmuş değildir. kesinliği sorgulanabilir..

 

(emin değilim ama bi hocamdan dymuştum.. meşhur "kara delik" teorisi sahibi tarafından geri çekildi, diye. yıllardır bilimsel pek çok doktrinin üzerine bina edildiği bu teori bir anda yok olabiliyor demekki... )

 

Bilimsellikte hiçbir kuram son şeklini almış sayılmaz. Önü açık bırakılır ve yeni veriler elde edildikçe kuramların da geliştirilmesi söz konusu olur. Aynı nedenle, belli bir alanda kuram geliştirme çabasına geçmeden önce bir dizi deneysel araştırmanın yapılmış olması gerekir. Kuramlar, tez ve antitezler arasındaki çelişmeyle gelişirler. Bu yönüyle bilimsel gelişme, yeni gözlemler karşısında yetersiz kalan kuramların ayıklanması, yerlerine daha geçerli görünenlerin konulmasından oluşan bitmeyen bir süreçtir.

 

deney doğruya ve kesin bilgiye ulaşmak için yegane araç değildir. her şeyi deneyle sınırlamanız fazlaca materyalist bir yaklaşım. insan ve alem sadece maddi yönü olan sistemler değildir. ve sadece pratikle bunların doğrularına ulaşmanız çok zor. en basitinden gözyaşını bile açıklayamazsınız. duygu yoğunluğu denen metafizik bir olay fiziki bir sonuç doğurabiliyor... vs vs vs

 

İyi dileklerimle... bilmukabele...

Gönderi tarihi:

Ha ha ha bilmiyorum ki siz bu 40 bin klometrelik dünyayı ne sanıyorsunuz, oturmuşuz dünyanın üzerine bir mermi hızında gidiyoruz yani saniyede 145 kilometre önümüze ne çıkar ne çıkmaz garanti etmiş gibisiniz, hiç bir şey olmasa bile galeksimizin merkezindeki kara deliğe güneşle beraber dalıcaz, işte o zaman hiç bir şey kalmıyacak ne ahret ne de başka şeyler.

Yoksa kuranda bahsedilen zulkireyen peyganber yalanmı söylüyordu, koca koca güneşlerin kuyuya düştüğünü gözlerimle gördüm diye.

Cevap verdikçe kendini önemsiyorsun galiba.Bir söz var hoşuma giden:ANLATABİLDİKLERİN KARŞINDAKİ İNSANIN ANLAYABİLDİĞİ KADARDIR.Muhtemelen buda sana bişey ifade etmeyecek ama yazdım işte.Ha birde hiç olmazsa Allah'ın bir peygamberine inanadığını görmek güzel(Yoksa kuranda bahsedilen zulkireyen peyganber yalanmı söylüyordu, koca koca güneşlerin kuyuya düştüğünü gözlerimle gördüm diye.)Ama ismi

zulkireyen değil Hz.Zülkarneyn'dir.

Gönderi tarihi:

Su damlası kardeşim,

 

demek ki zikir olayı bilimsellikte de efdal bi ibadet hükmünde.. böyle bi ifadeye ilk defa rastlıyorum..

 

Tartışmak için tartışıyosun intibaını veriyorsun.

Cevaplarını düşünmeden yazıyorsun. Veya demagoji yapıyorsun.

Kaldıki anlayabilecek seviyede olduğunda gözüküyor.

Lutfen daha samimi olalım.

Sağduyulu insanların diyalogu doğruya varmak için olmalı…

İnançlarda, Allah için birşeyi sıkça tekrarlamak zikir olabilir.

Ama bilimde birşeyi sıkça tekrarlamak, öğrenmek ve öğretmektir.

Bunun adına bilimde mesaj yada eğitim deniyor.

 

felsefeye dair tek laf etmedim.

sadece bilim sempatizanı olmakla aklı bilimsel yöntemler ışığında kullanıp bireysel sonuçlarla hareket edebiliyorsanız; sanırım alacak daha çok yolunuz var. bu tıpkı alfabeyi kullanmak yerine yeniden kendi alfabenizi oluşturmaya çalışmak gibi. işiniz çok, sizi alıkoymayalım.

 

Şu ifadenize bakın, çelişkiye,çarpıtmaya bir bakın.

Aklımı bilimsel yöntemler ışığında kullanıyorumuşum, vardığım sonuçlarda bireysel olduğu için dikkate değer değilmiş...

Böyle bir şey olabilirmi ?

İlkesiz bilimsel düşüncenin/pratiğin bilim dışı olacağını ben vurguluyorum.

İlkeler binlerce yılın deneme, yanılma ve tekrar deneme, doğrulama ürünüdür.

Akıl, algılanan verilerin kavramlar halinde bütünleştirilmesi yoluyla çalışır.İnsan aklının örgütleyicisi olan bilgi,akılcı bir varlık için vazgeçilemez bir gereksinimdir. Bu anlamda felsefe; bilimin temeli, insanın/insanlığın sahip olduğu bilgiyi entegre eden unsur, bilinçaltının programlayıcısı ve kendi değerlerinin seçicisidir.

Çok yol kat edeceğim doğru. Böyle olmayan tek insan gösterebilirimsin?

Evet bilimsel alfabeyi öğrenmeye çalışıyorum.

Mümkün olduğu kadarda ilkeler çerçevesinde hareket etmeye çalışıyorum.

Merak etmeyin tökezlersem. Benim gibi bilimsel düşünen birisi hatamı düzeltir…

İşte deneme yanılma ve doğrulama metodu bu.

Bilimsellik...

Sizleri de buna ve alçak gönüllülüğe davet ediyorum.

 

 

Bizler bunları onlarca defa yazdık. Maddecilik(bilimsel) ve anti maddecilik (metafizik) hakkında felsefeler vardır. Tarihte bunlar hakkında binlerce makale vardır. Önemli olan bilimsel olup olmadığı. Bilim, yöntemlerle, kurallarla elde edilen ve pratikle doğrulanan bilgidir.

 

sizleri (?) takip etmediğimden cevabınızı kaçırmış olacağım. üzgünüm..

 

Ben ve benim gibileri okumadan/anlamadan cevap yazdığınızın farkındayım.

 

fakat burada açıkladığınıza göre ilahiyatı ve pek çok ilmi, felsefe olarak nitelendirmişsiniz. gerçekten bu daracık pencerede "ilahiyat" adını duymuş olmanız bile enteresan. sadece elle tutulabilir şeyler bilimin konusu derseniz bu çok komik olur. zira bilimi ortaya koyan şeyleri ( cümleler(edebiyat), fikir sunumları(felsefe), gibi hususları) kullanmadan tek bir bilimsellik dahi oluşturamayacağınızın farkında bile değilsiniz sanırım. kaldı ki aşağıdaki cümlelerinizden birinde "Bilimsellikte hiçbir kuram son şeklini almış sayılmaz" demişsiniz. yani bilimsellik de bir varsayımlar sistemidir, diyebiliriz. zira sonuca erdirilememiş hiçbir şey oturaklı değildir. kesin ve genel-geçerliği de şüphelidir. buyrun bi de buradan yakın fikirilerinizi, belki ısınmanıza yardımcı olur.

 

Okumadığınızı yada anlamadığınızı bir kez daha göstermişsiniz tekrarlıyorum…

Akıl maddenin yansıması, bir ürünüdür. Bilimsel düşünce bir ilahi kavram değildir. Bu sizin inancınız ve kabulünüz. Ama bizler insan ürünü olduğu için felsefe diye nitelendiriyoruz.

Varsayımlar, olguları ve olgusal ilişkileri açıklayıcı kavramsal sistemlerdir. Varsayımlar yukarıda belirtildiği gibi doğruluk derecesi henüz bilinmeyen, test edilmesi gereken fakat açıklama vaat eden önermelerdir. Genel olarak varsayımlar, olgular tarafından doğrulandıkları zaman kesin bir bilgi elde edilebilir. Fakat bu, (gelecek için)kesin bir sonuç değildir. Ortaya çıkan yeni olgular ve yeni koşullar bilgiyi, dolayısıyla sonucu her zaman değiştirebilir. Bilimsellikte değişmeyen tek şey değişkenliktir. Bilimsel ilkeleri okuyup kavramanız için altta tekrar vurguluyorum.

 

* Konunun belirlenmesi,

* Gözlem,

* Varsayım,

* Deney,

* Ölçme,

* Doğrulama.

 

bilimi küçük bir don kişot olarak algılamanız da enteresan. kendi doğrularını tamamlayamayan bi sistem yanlışları nasıl belirler...? neye göre hareket eder...? henüz doğruyu belirlemeden ortada bir "yanlış" fikri varsa, ön yargı var demektir. o halde düzeltelim... bilimin var oluş kaynağı yanlışı ortaya koymak değil, hasıtsızca doğruları ortaya koymaktır

 

Anlama kabiliyetinize hayranım.

Yanlışları belirlemek.Aynı zamanda doğruları ortaya çıkarmak olmuyor mu?

Zaten inançlarınıza göre her şeyi birbirinden soyutluyorsunuz.

İddialarınızın açıklaması eğer dikkatlice okursanız önceki ve bu yazımda var.

Umarım samimiyetle okur ve düşünürsünüz…

İyi dileklerimle…

Gönderi tarihi:

İlmi sonsuz Yüce Allah' ın insanlara yansıttığı bilgileri O' ndan gelmiyormuş gibi yansıtmak ne kadar nankörce bir hareket...

 

Sebeplere takılmayın, kalemi tuttum çünkü elim vardı... Kalemi tutabilmemin tek sebebi elimin varolabilmesi deyip geçmek nasıl bir akla sığabilir çok şaşkınım... Sebeplerin ötesini görün, elinizin nerden geldiğine dalın...

 

Bilim ve ilim vardır ve hepde olacaktır çünkü Allah vardır...

Gönderi tarihi:

Bir harf değişik yazmışız ne olur ki olayın dışına neden çıkıyorsunki ne demek istediğimi bal gibi anlıyorsun cevap vericeğine yazıda hata arıyorsun neden.

Çok zayıfsın,bilgin yokken fikrin var.Önce anlamayı sonra söylemeyi dene.Sana laf yetiştirmekten sıkıldım.Neye inanıyorsan ona inan ama artık bana mesaj yazma.le küm diniküm ve liyedin.

Gönderi tarihi:

Sanıyorum bir yorum hatası yapılıyor.

"Lâ ilâhe İLLALLAH" tümcesinde, "tanrı" kavramı geçmiyor..

"İlâh" kavramı geçiyor ve "İLAH" allah'ın isimlerinden biridir.

ALLAH AYNI ZAMANDA "İLAH" tır...

 

Konuyu ilgilenen arkadaşlar bir daha incelesinler. :clover:

Gönderi tarihi:

Sanıyorum bir yorum hatası yapılıyor.

"Lâ ilâhe İLLALLAH" tümcesinde, "tanrı" kavramı geçmiyor..

"İlâh" kavramı geçiyor ve "İLAH" allah'ın isimlerinden biridir.

ALLAH AYNI ZAMANDA "İLAH" tır...

 

Konuyu ilgilenen arkadaşlar bir daha incelesinler. :clover:

''La ilahe illallah'' tam çevrildiğinde;tapılacak yoktur Allah'tan başka anlamını taşır.Tapılacak kavramı günümüz de dahil birçok nesne için kullanılabilmekle birlikte Allah kavramı sadece yüce yaratanı ifade eder ve tanrı isimlendirmesi ile pekte bağdaşmaz bu nedenle.Esma-ül Hüsna dediğimiz ve herbiri Allah'ın özelliklerini anlatan 99 isim varken ısrarla tanrı kelimesini kullanmaktaki neden nedir anlamıyorum.Saygılar...

Gönderi tarihi:

"İLÂH" kavramı, bireyin "ALLAH" kavramından anladığı soyutu yorumdur.

Bu temel kabul ile bakıldıkta, Dünyada yaklaşık yedi milyon "Tanrı" ortaya

çıkar.

Bu neden ile ayette; Yaptığınız tüm ALLAH tarifleri sadece bireysel anlayışınızdır.

Tüm tarifleri kapsarım. Ancak hiç biri değilimdir...Denmekte, soyutlama

yapılmaktadır...

Gönderi tarihi:

''La ilahe illallah'' tam çevrildiğinde;tapılacak yoktur Allah'tan başka anlamını taşır.Tapılacak kavramı günümüz de dahil birçok nesne için kullanılabilmekle birlikte Allah kavramı sadece yüce yaratanı ifade eder ve tanrı isimlendirmesi ile pekte bağdaşmaz bu nedenle.Esma-ül Hüsna dediğimiz ve herbiri Allah'ın özelliklerini anlatan 99 isim varken ısrarla tanrı kelimesini kullanmaktaki neden nedir anlamıyorum.Saygılar...

Sevgili dostlarım,

 

La İlahe illallah tam olarak çevrildiğinde birebir çeviri şudur,

 

La =olumsuzluk ekidir,burada ise yoktur anlamı taşır.

İlahe=İlah

İll=bu ek tasdikleyici bir ektir.özel bir isimle de kullanıldığında sadece anlamı taşır

Allah

 

Yani,

çok açık bir şekilde "İlah yoktur,sadece Allah"

demektir.

Bu durumda Allah'tan başka ilah yoktur çevirisi tam olarak örtüşmemektedir.Bu durumda küçük bir yanlışlıkla(ki bu çevirinin ben bilinçli olarak yapıldığını düşünüyorum)Allah'a sınır getirmiş ve hayalinde sanal bir Allah yaratmana yardımcı olmuşsun demektir.

Bunu farkında olmadan çok iyiniyetli bir şekilde bilinçli yaparız.

Çeviri aşağı yukarı aynı anlamı taşısa da çok ciddi farklılık içerdiği konuyla ilgilenenler tarafından bilinmektedir.

 

Orada İlah kelimesiyle sadece kastedilen o dönemdeki putperest toplum,ya da bir metaya varlığa tapan toplum değildi.

Kur'an-ı Kerim her dönem için gelmiştir ve kesinlikle orada şöyle bir İlah ı tanımlar La İlahe deki ilah kavramıyla:

 

"Eyy insanlar,sizin inandığınız gibi,dışarıda bir yerlerde olduğunu düşündüğünüz,

ötenizde muhtemelen de uzayda bir yerlere oturttuğunuz

tabir-i caizse muhteşem tahtında oturan,

ve sinirlendirdiğinizde o varlığı,size kızıp cehenneme atan,

rüşvet verip onu mutlu ettiğinizde ise cennete yardımcıları olan melekler aracılığıyla koyacak olan,

tonton bir büyüğkbaba modelinde bir varlık yoktur.

bU varlığa istediğiniz ismi deyin,

Tanrı deyin,İlah deyin,her yerde olduğunu beyan edip yinede de farklı bir yerlerde enerji deyip sınırlandırdığınız varlığı Allah adıyla etiketlendirin

 

BÖYLE TAPILACAK BİR VARLIK YOKTUR

SADECE ALLAH(ADIYLA İŞARET EDİLEN VARDIR)

 

ALLAH O'nun özel ismidir ve tek ismidir.

Bizim adlarımızın Ahmet,Mehmet,Ayşe,Ali olması gibi.

 

O'nun da ismi Allah'tır.

işaret ettiğimiz diğer kavramlar O'nun özellikleridir.

 

diyelim ki benim adım İsmail...

Yine diyelim ki ben bir öğretmenim,sinirliyim,tembelim,hoşgörülüyüm,merhametliyim,evliyim,bilmemne tarihinde ve saatinde doğmuşum,kumralım,tipsizim...

Bunlar İsmail'i İsmail yapan özelliklerdir.

Bu özellikler başka hiçbir kimse de yoktur.Bu özelliklerle ayırt edilirim.

 

O'nun da ismi Allah'tır...

Allah adıyla işaret edilen tapılacak bir varlık değildir.

 

Yazdığım hologram yazısını tekrar lütfen okuyun.

Bilim yavaş yavaş Kur'an-ı Kerim'deki Allah'ı ispat etti.

 

Ama Öyle bir İlah'ı "ben o kavrama Tanrı ve Tanrılık anlayışı diyorum"

Hiçbir zaman ispatlayamayacak

Çünkü yok.

 

Hologram gerçekliğine göre hepimizde Allah'ın özellikleri mevcut.

Yani Allah bize ŞAH DAMARIMIZDAN DAHA YAKIN

ANLAYABİLENLERE

HALİFETULLAHIZ KUR'AN'A GÖRE...

VEKİL KILINMIŞIZ ALLAH'A

 

Allah adıyla işaret edilene inanın ve iilah kavramıyla ne denilmek istenildiğine...

Kur'an'da İlah kavramı geçer doğru,

fakat surenin bir sonrasını okursanız mutlaka Allah adıyla bitirir.

Yani Allah bir ilah değildir,tapılacak varlık değildir,rüşvet verdiğinde mutlu olacak bir varlık da.

Herşeyi içindeki Allah'a ulaşmak,o kuvveleri ortaya çıkarmak için ,çıkaramasan bile edindiğin bilinçle ölüm ötesi yaşamda rahat etmek için yapmalısın.

(Namazıda,orucu ve diğer çalışmaları da)

 

Gökteki bir Tanrı,ilah,mabud,tapılacak bir varlık,Allah adıyla etiketlendirip,O her yerde deyip yine dışarılarda aradığın için değil.

 

Saygılarımla....

Gönderi tarihi:

Herhalde laf olsun diye yazdın, kıyamet zulum deyilde nedir, iyi bir şeymidir.

 

 

yooo laf olsun diye yazmadım. kıyamet kopacağına göre hayırlı birşeydir. Çünkü Allah hayırsız iş yapmaz... sende inananlardan olmayı dene böylece kıyametin zulmünden korunmuş ol.

kim ne yaparsa kendine yapar Allah akıl vermiş bak bir sürü laf salatası yapmaya yetecek aklın var bunu birde hayırlı yolda dene.

Cenabı Hak kıyametin inananlar için hiçte korkutucu olmayacağını söylüyor. inanmayanlara neden mi dehşet verecek... çünkü ilahi merkezde yaptığınız akti unuttunuz dünya zevkine daldınız, oysa ilahi sistemden buraya gelmeden önce bir anlaşma yapmıştık, işte aramız daki fark bu biz bu sözü hatırlıyoruz ve inanıyoruz, siz şeytana yenik düşüp unutuyorsunuz ve dünyada gaflete düşüyorsunuz... :excl:

Gönderi tarihi:

Tükçe Meallerde "kıyamet" kavramı kullanılır iken,

 

Azifet, sa'at, meşhud ve kıyamet ayırımı belirgin şekilde anlaşılmamaktadır.

Durumu doğru değerlendirmek gerekir.

Bazen iyi niyet ile ve fakat hatalı ifadeler kullanabiliyoruz...

Gönderi tarihi:

Sanki ahirete gidip gelmiş gibi konuşuyorsun, sayısını bimediğim kadar ruh çağıma seanslerında bulundum senin kadar neler olucağını bilene raslamadım.

Muhtemelen 3 ten sonrasını sayamadığın için sayısını bilmiyorsundur.O ruh diye çağırdıkların seni çağırsada kafamızı dinlesek azıcık.Senin en bilgili olduğun konu buysa vah senin haline.

Gönderi tarihi:

Söylemlerimizin kalitesi,bilgimizin niteliği ile orantılıdır.(Tesbit)

 

Eğer "bilinc" in ne olduğunun farkında olabilsek, kullandığımız

kelimelerin bize ne denli mes'uliyet yüklediğini ve "niyet"

faktörünün ne denli önemli ve tehlikeli olduğunu idrak ile

bin düşünür bir konuşurduk..

 

Meveddet sayısaldır.

Muhabbet matlubdur..(Yorum)

Gönderi tarihi:

Sanki ahirete gidip gelmiş gibi konuşuyorsun, sayısını bimediğim kadar ruh çağıma seanslerında bulundum senin kadar neler olucağını bilene raslamadım.

 

Ruh sandıklarınız cinlerdir.. Ruh çağırma diye bişi yoktur.

Gönderi tarihi:

Sanki ahirete gidip gelmiş gibi konuşuyorsun, sayısını bimediğim kadar ruh çağıma seanslerında bulundum senin kadar neler olucağını bilene raslamadım.

 

ne biliyorsun belki de gidip gelmişimdir... :P

 

demek ruh çağırıyorsun yoksa onlara soruyormusun öte alem diye bir yer var mı diye muhtemelen onlarda yok diyorlardır sende inanıyorsundur...hayırlı muhabbetler... :D

 

neyse sen kolayını bulmuşsun bir daha ki çağırmanda bizden de selam et.

Gönderi tarihi:

Sen galiba türkiyede yaşamıyorsun, ilmi tetkikler araştırma cemiyetleri istanbul ankara izmirde mevcut. Ama sen başka okulları bilirsin, adam ruh yok diyor birde din hakkında bana fetbah veriyor vay anam vay.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.