Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Su Damlası kardeş çelişkiyle dolu yazılar yazıyorsun.Ebubekir çekiniyodu diyosun Ömer çekiniyordu diyosun Osman niye çekinmesin ki? Hatta Osman'nın daha çok çekinmesi lazım ki çünkü aradaki zaman daha da uzamıştı.

 

Su damlası kardeş sana şunu sormak isterim hadisler dinin hükümlerimidir?

Gönderi tarihi:

çelişkili değil Sayın DreadHead. Ebu Bekir ve Ömer dönemlerinde Kuran garantiye alınmaya çalışılıyordu. Hz. Osman dönemiinde Kuran çoğaltılınca hadise vurulan tedbirler alındı.

 

Hüküm ancak Allah'ındır. Peygamber de keyfî sözler eden bir görevli değildir. Kuran'da peygambere itaatte anılmıştır. bu nedenle hadislerin de bağlayıcılığı vardır. fakat bağlayıcılığı olan hadislerin diğerlerinden ayrılması önemli bir husustur. hadisleri silersek, pratikteki faaliyetlerimiz (ibadet ve sevap getiren pek çok amel) yok olur.

 

Buhari'den tutun Ebu Hureyre'ye kadar pek çok ravi (hadis rivayetçisi) hatalar yapmıştır. bu nedenle benim kendi adıma önlemim Kuran-ı Kerim'e ve onun fikri yapısına açıkça ters düşmeyen hadislerle ilgileniyorum. hadis konusunda H. Musa Bağcı'nın "Hadis Rivayetinde Sahabenin Kavrama ve Nakletme Sorunu" kitabını tavsiye ederim.

Gönderi tarihi:

Kuran'ın toplanması okunması ve açıklanması bizzat Allah'ın iradeiyle gerçekleşmektedir.KIYAMET SURESİ 17-18-19. AYETLER bunu anlatıyor.Kuran Allah'ın korumasındadır.Çünkü bu kitap Allah'ın dininne hüküm kaynağı olacaktır.Böyle bir olayın ondan ona ondan ona rivayetlere dayandırılması söz konusu değildir.Hüküm sadece Allah'ındır sözünü kabul etmek demek Kuran'dan başka hiç bir sözü dinin hükmü görmemek demektir.Kuran'dan başka herhangi bir kitabın böyle bir koruması varmıdır? Hadislerin bir tanesini bile dinin hükmüymüş gibi görmen seni şirke götürür.Hükümler sadece Allah'ın kitabı Kurandadır.Bu işte tek yetkili vardır o da ALLAH.

 

Çok samimi soruyorum.Bu sözlerimin neresine itiraz ediyorsun çok merak ediyorum.Sen peygambere itaati hadisleri de dinin hükümleri görmek olarak mı anlıyorsun?O zaman sen peygambere itaat etmiyorsun.Çünkü peygamber de biliyor ki dine hüküm koymak sadece Allah'a aittir.

 

Hüküm koyucu demek dinin emirlerini yasaklarını herşeyini belirlemek demek.Allah bunu hükümleri peygamber aracılığıyla bizlere göndermiş.Dinin adını İslam koymuş.Adını bile kendi belirlemiş.Bu hükümler de bizzat kendi iradesiyle koruduğu Kuran'dadır.

Gönderi tarihi:

tedbir sayın Dreadhead tedbir. nasıl ki "rızık Allah'tandır" deyip aynı zamanda çalışıyorsak Kuran'ı da Allah'ın koruduğunu bilerek, yine de tedbirler alıyoruz. Suat Yıldırım hocanın mealine getirilen eleştirilerin tepkiselliği de buna örnektir.

 

"Kim Allah'a ve Rasülüne itaat ederse, işte onlar Allah'ın kendisine nimet verdikleri ile beraberdirler"

 

maide 92, nisa 69, tevbe 61,71, fetih 9 , mücadele 6,13, nur 47, enfal 19,20, ahzab 66, tegabun 8

 

bu ayetlerde Allah'ın Resulune inanmanın ve itaatin gerekliliği vurgulanıyor. sizi eleştirdiğim husus Resulullah sav ayrı bir merkez olarak algılamanızdır. oysa benim vurgulamaya çalıştığım Resulullah sav ayrı bir merkez değil, Kuran'ın pratiğe dökülmüş hali olmasıdır. bu da onun dini otoritesinden kaynaklanmaktadır. kendi aklımca şekiller uydurmaktansa bu otoriteye itaati tercih etmem gerektiğini düşünüyorum. çünkü Ayetler de bunu emrediyor.

 

Peygamberin (keyfince) hüküm koyuculuğu yoktur ve olmamıştır. onun icraatleri zaten Kuran'ın pratiğe en doğru yansımış halidir. bu nedenle ona itaat de gereklidir.

 

selam ile...

 

Ama buna rağmen aklıma ve mantığıma ters birşeyler görseydim reddederdim..

 

Bu sözü sen mi söyluyorsun KRALX.Bana pek öyle gelmiyor da o bakımdan.

Hani geçenlerde hadis kitaplarında şöyle bir hadiste geçiyor diye yazmıştım."Benden Kuran dışından bir söz yazmayın kim benden Kuran dışında bir söz yazmışsa onu imha etsin"Hatırlıyorsundur.Sonra bunun üzerine Su Damlası nickli arkadaş bence pek te tutarlı olmayan bir cevap yazdı.Sen de hemen onay verdin.Ve dedin ki

" Geçekten çok teşekkür ederim sudamlası..

Aslında bu hadisi araştırdığımda sahih hadisler kategorsinde yer aldığını gördüm..

İçindne çıkmaya çalıştım ama bir anlam veremedim..

Farklı yorumlar getirdim.." Bu sözler senin.

İşte sorunun temeli de tam burda işte..Çünkü bu hadisin bizzat kendi tabirinle sahih hadisler içersinde olduğunu gördün ve için işinden çıkamadın.Bir anlam veremedim derken ne demek istedin?Böyle bir hadis vardı ve ortalıkta da gezinen bir sürü hadis vardı.Ortada bir çelişki vardı.Ama sen bunu sorgulamadın. Gene kendince bir cevap yazdın."Haklısın kardeşim benim de kafamı kurcalıyor" diye yazmadın.Ta ki Su Damlası kardeşimizin tutarsız yazısına kadar.O yazınca o yukarıda yazdığın kelimleleri sıraladın.

 

Ben HAKSÖZ kardeşimize de şunu sormak istiyorum.Sen peygamberimizin gerçek sünnetine karşımısın?Ben eminim değilsin.Ben seni anlıyorum.Ne demek istediğini biliyorum.

 

Peygamberin sünnetinin başımızın üzerinde yeri var.Benim derdim Kuran'dan başka dinde hüküm kaynağı olmadığını insanlara anlatmak.

 

neye dayanarak sözlerime tutarsız dediğinizi de belirtin ki size tutarsız olmadığımı ispatlayabileyim sayın DreadHead. tutarsız deyip geçmek çok etik ve anlamlı bir tavır değil. kaldı ki sizin verdiğiniz hadisin tamamını yazıyorum:

 

"benden, Kuran'dan başka hiçbir şey yazmayınız. Şayet Kuran'dan başka bir şey yazmış kimse varsa,onu imha etsin. Ancak yazmaksızın, benden dilediğiniz gibi rivayet edebilirsiniz; bunda hiçbir beis yoktur. Bir de, her kim bile bile bana isnad ederek yalan uydurursa, cehennemdeki yerine hazırlansın!" (muslim, el camius sahih, IV,2298, nu:3004; Darimi, sünen, I,98; İbn Kuteybe, Tevilü Muhtelifil Hadis; s.286)

 

anlayacağınız üzere yasak "yazma" yasağıydı ve rivayete izin verilmesi yazmanın o an için uygun olmadığını belirtiyor nitekim Mekke nin fethi günü Peygamber efendimizin hutbesinin yazılmasını isteyen yemenli Ebu Şah isimli kişinin isteği üzerine peygamber efendimiz "Ebu Şah'a yazıverin!" diye emir vermiştir. (buhari , el camiussahih, VIII, 38, Tirmizi, sünen, VII, 135; Ebu Davud, Sünen, III. 435,, hatip el-bağdadi, takyidul ilim, s.86.)

 

devamı da var ancak vaktim yok, umarım yazdıklarımı samimiyetle ve ciddiye alarak okuyorsunuzdur DreadHead.

Gönderi tarihi:

belli ki "tutarsız" kelimesini şiar edinmişsiniz. zira cevaplarıma getirdiğiniz başka bir açıklamanız yok.

 

neyse benden bu kadar. çorak olduğunu gördüğüm toprakları ekip biçmenin bir anlamı yok.

 

herkese selam ile... :clover:

Gönderi tarihi:

Su Damlası kardeş çelişkiyle dolu yazılar yazıyorsun.Ebubekir çekiniyodu diyosun Ömer çekiniyordu diyosun Osman niye çekinmesin ki? Hatta Osman'nın daha çok çekinmesi lazım ki çünkü aradaki zaman daha da uzamıştı.

 

 

Bundan dolayı tutarsız bulduğumu yazdım kardeş.Çekişmeleri bırakalım gerçeği bulmaya çalışalım.Bunu yaparken de önyargılı olmayalım.Ne sen ne ben.

 

YUSUF 111

 

"Yemin olsun ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur'an, uydurulacak bir hadis/bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir."

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

BİR KEZ YÜZÜNÜ GÖREN ÖMRÜNCE UNUTMAYA...’

 

Lutfi Ayhan

Peygamberimizle ( S.A.V) ilgili yazı yazmaktan hep çekindim hep utandım. Fakat çokta yazmak istiyordum. En son dün bir Acem şairinin bir mısrasını görünce kendimde cesaret buldum ve birkaç satır yazmaya karar verdim. O büyük şair şöyle diyor; ‘ Ey Nebi ! bu mısraları seni övmek için değil , bilakis şiirimin senin isminle şeref ve güzellik kazanması için yazıyorum...’ Ben de bu yazıyı aynen bu düşüncelerle kaleme alıyorum. Yoksa o yüceliği , o güzelliği anlatmak kimin haddine. Onu öven zaten övmüş. Süleyman Çelebinin deyimiyle O ; ’ ( yerlerin ve göklerin, zamanın ve mekanın sahibi Allah) ‘ Bile yazmış adı ile adını...’

.

.

.

Şehadet ederim ki Allah Birdir ve ondan başka İlah yoktur

İnşallah onun kuluyuz.

Ve ben yine şehadet ederim ki Hz.Muhammed Mustafa onun kulu ve Resuludur.

İnşallah onun ümmetiyiz.

 

 

vıcık vıcık peygambere, pardon buhariye tapınma kokuyor

Gönderi tarihi:

vıcık vıcık peygambere, pardon buhariye tapınma kokuyor

-------------------------

bayat balık gibi hala tapınma meselesini gündeme getirme midemi bulandırıyorsun dedik ya seninkisi itikat cambazlığı ortalığı karıştırmak..az biraz bilgin olsun diye biyografisini bi okutalım dedik

 

 

İmam-ı Buhari

 

810 yılında Buhara’da dünyaya gelen İmâm-ı Buhârî’nin asıl adı Muhammed bin İsmail olup, göbek adı Ebû Abdullah’tır.

Babasını küçük yaşta yitiren Buhârî, ilk eğitimini Buhara’da yaptı. 10 yaşında hadis alimlerinden ders almaya başladı. 15 yaşında yetmiş bin hadisi ezberledi. 16 yaşında annesi ve kardeşiyle birlikte hacca gitti. Ailesi hacdan sonra Buhara’ya dönerken, o Mekke’de kaldı ve hadis toplama işine devam etti.

 

18 yaşına kadar sahabe ve tabiinin fetvalarını topladı. Tarîhü’l-Kebîr adlı eserini Peygamberimizin kabrinin başında yazdı. Mekke ve Medine’den başka Bağdat, Basra, Kûfe, Kahire, Nişabur, Belh, Merv, Askalan, Dımeşk, Hums, Rey gibi o dönemin ilim merkezlerini dolaşarak binden fazla hadis aliminden hadis ve diğer dini bilgileri öğrendi.

 

Hafızası çok güçlü olan İmâm-ı Buhârî, eğitimini tamamladıktan sonra Buhara’ya dönerek, ders vermeye başladı. 70 binden fazla öğrencinin onun eğitiminden geçtiği rivayet edilir. Öğrencilerinin arasında daha sonra İslam dünyasında ünleri pek yaygınlaşacak olan Tirmizî, Neseî, Ebû Zur’a gibi isimler de vardır.

 

Bildirildiğine göre, dönemin Buhara Valisi, İmâm-ı Buhârî’den çocuklarına özel hadis dersi vermesini istedi. Bu isteğe karşı çıktığı için vali ile Buhârî’nin arası açıldı. Olayı duyan Semerkantlılar kendisini davet ederek derslerini şehirlerinde vermesini istediler.

İmâm-ı Buhârî, yola çıktığında bir kısım Semrkantlının kendisini istemediğini öğrendi. O da Semerkant’a gitmeden Harkent köyüne döndü. Ramazan ayında meydana gelen bu olay Buhârî’nin canını sıktı. O gece kıldığı teheccüd namazından sonra, “Ya Rabbi, yeryüzü bu genişlikle bana dar oldu. Beni tarafına al” diye dua etti.

 

Bir ay kadar Harkent’te kalan Buhârî, 870 yılında Ramazan Bayramı gecesi vefat etti.

 

İmâm-ı Buhârî, Kabe’de yazdığı Sahîh-i Buhârî adlı meşhur kitabını şöyle anlatır: “Câmiu’s-Sahîh (Sahîh-i Buhârî) kitabını, 600 bin hadis-i şerif arasından seçtim. Her hadis-i şerifi kitaba koymadan önce gusledip, iki rekat namaz kılıp, istihare yaptım. Ondan sonra hadis-i şerifi kitaba koydum. Bunları yapmadan hiçbir hadis-i şerifi yazmadım. 7275 hadis-i şerif olan bu kitabı 16 yılda tamamladım.”

İmâm-ı Buhârî’nin hadis râvileri ve onların hayatlarının yanı sıra, fıkıh ilmi ve sahabelerin hayatına ilişkin 16 ayrı kitabı daha bulunmaktadır.

 

 

 

 

 

------------ama sen herkesden daha iyi bilirsin dimi lawrencin öğrencisi

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.