Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Haklısın arman..

Bunun akılla zekayla ilgisi yok..

Bir sen değil, Allahı kimse tam manasıyla idrak edememiştir ve edemezde..

Çünkü onu değerlendirecek göz bu alemde yaşıyor..

Bu alemde ise çok şey kısıttlanmıştır..

En doğrusu seninde dediğin gibi kendimizi tanımak ve anlamaktır..

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:

"Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.”

 

Zariyat Suresi/56

 

Evet insanın yaratılış gayesi bu ayette tek kelime ile özetlenmiştir; İBADET

 

ibadet çok geniş anlamlıdır ve hayatın tüm inceliklerini ve imanı içerir. Eğer orada “ibadet etsinler” yerine “iman etsinler” diye geçseydi iman ibadeti içermeyecekti çünkü ibadet imanın zaruri lazımı değildir yani ibadetsiz iman olur fakat imansız ibadet olmaz. Bu yüzden ibadet diye ifade edilmesi bir belagat harikasıdır.

 

Hayatın birçok iniş ve çıkışları ile ayrıntıları vardır. Tüm bu ayrıntılarda kulun tavrının denenmesi söz konusudur. Karşılaşılan her olayda takınılacak iki türlü tavır söz konusudur.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:

"Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.”

 

Zariyat Suresi/56

 

Evet insanın yaratılış gayesi bu ayette tek kelime ile özetlenmiştir; İBADET

 

ibadet çok geniş anlamlıdır ve hayatın tüm inceliklerini ve imanı içerir. Eğer orada “ibadet etsinler” yerine “iman etsinler” diye geçseydi iman ibadeti içermeyecekti çünkü ibadet imanın zaruri lazımı değildir yani ibadetsiz iman olur fakat imansız ibadet olmaz. Bu yüzden ibadet diye ifade edilmesi bir belagat harikasıdır.

 

Hayatın birçok iniş ve çıkışları ile ayrıntıları vardır. Tüm bu ayrıntılarda kulun tavrının denenmesi söz konusudur. Karşılaşılan her olayda takınılacak iki türlü tavır söz konusudur.

 

Saygılar.

 

 

Peki islamiyetteki belli başlı ibadetlerin(namaz,oruç,abdest vs) sabiilik dininden alındığı iddiaları hakkındaki görüşlerin nelerdir?

Gönderi tarihi:

benzer olması alıntı olması anlamına gelmez. İncillede benzerlikleri var ona bakarsan.

 

 

İncil'in tanrısının da İslamiyetin tanrısıyla aynı olduğuna inanıyorsunuz. Yani hristiyanlık da hak din. Ancak Sabiilik öyle değil. Bilmem anlatabildim mi?

Gönderi tarihi:

“Çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek” anlamlarına gelen dua, Kuran’a göre “kulun bütün benliğiyle Allah’a yönelmesi” ya da “ sınırsız ve sonsuz bir kudret karşısında acizliğini kabul ederek Allah’dan yardım dilemek.

Allah inancı olan her insanın çeşitli şekillerde dua ettiği bir gerçektir. Ancak insanların oldukça büyük bir kısmı duayı, sadece darlık ve sıkıntı anında elden gelen tüm ihtimaller denendikten sonra Allah’ı hatırlamak şeklinde anlamaktadırlar. Bu insanlar üzerlerindeki sıkıntı geçince bir sonraki darlık ve sıkıntı anına kadar Allah’ı unutur ve ondan bir şey talep etmeyi düşünemezler. Halbuki dua, yaşamın geneline yayılacak başlıbaşına bir ibadettir.

 

Kuran’a göre dua etmek, Allah’a ulaşabilmenin en kolay yoludur. Şimdi Allah’ın sıfatlarını bir düşünelim. O, insana şah damarından daha yakın olan, herşeyi bilen, işitendir... İnsanın içinden geçirdiği tek bir düşünce bile Allah’tan gizli kalmaz. O halde samimi olarak Allah’tan bir istekte bulunmak için insanın sadece düşünmesi bile yetmektedir. İşte Allah’a ulaşmak bu denli kolaydır.

İnsanların tamamı dua’ya muhtaçtır. Fakir ve zor şartlar altında yaşayan birinin, zengin bir insana göre duaya daha fazla ihtiyacı olduğunu düşünmek, dua konusunu temelinden yanlış anlamak demektir. Dua beraberinde tevekkülü de getirir. Dua eden insan, karşısına çıkabilecek zor ya da kolay her türlü durumu, tüm olayları, kainatın Yaratıcısı ve Hakimi olan Allah’ın takdirine bırakmış demektir. Bir problemi çözmenin ya da önlemenin bütün yollarının evrendeki tüm kudretin sahibi olan Allah’a dayandığını bilmek, tüm işleri ona havale etmek ve sadece ona dua etmek, mümin için bir ferahlık ve güven kaynağıdır.

 

Yalnız Başına, için için Dua

Çok çaresiz ve sıkıntı içerisinde kaldığınız da, Allah’a dua etme ihtiyacı hissettiğiniz bir anda dua etmek için nasıl bir ortamı tercih ettiğinizi hatırlıyor musunuz? Hiç şüphesiz gece yastığa başınızı koyduğunuzda ya da çok sessiz ve gürültüsüz, Allah’la başbaşa olabileceğinizi hissettiğiniz bir ortamda dua etmeyi tercih etmişsinizdir.

İbadetler sırasında manevi yoğunluk en fazla yalnız başına, kimsenin bilmediği zamanlarda, tam bir konsantrasyonun sağlanabildiği sırada yaşanır. İhtiyaçları, hataları veya eksikleri konusunda Allah’a dua etme gereksinimi duyan insan, yalnız başına ve için için dua etmeyi tercih eder

 

Rabbini, sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret. Gaflete kapılanlardan olma. Şüphesiz Rabbinin Katında olanlar, O’na ibadet etmekten büyüklenmezler...” (A’raf Suresi, 205-206)

 

Kuran’da, duanın yalnızken, yalvararak ve için için yapılabileceğine dikkat çekilir. Dolayısıyla duanın nerede yapıldığı, dua sırasında düzenlenen “tören”in büyüklüğü, katılımın fazla olması ve dua eden şahsın sesinin çok fazla çıkması ölçü değildir.

Din sadece Allah’ındır. İbadetlerin hepsi sadece O’nun hoşnutluğunu kazanmak amacıyla yapılır. Bunun yegane yolu da O’nun istedediği gibi dua edip O’na yalvarmaktır.

 

Dua da Aceleci Davranmaktan Kaçınmak

İnsan fıtratı gereği aceleci bir varlıktır.. İnsanın bu aceleciliği zaman zaman dualarına da yansıyabilir. Dua ettiği zaman hemen duasına karşılık verilmesini ister. Duasına karşılık alması biraz gecikirse “dua ediyorum, ancak kabul edilmiyor” şeklinde çok yanlış bir serzenişte bulunabilir. Sabırsızlık, zamanla ümitsizliğe hatta duanın terkedilmesine kadar gider.

Oysa mümin bilir ki, kendisi için neyin hayırlı olduğunu en iyi bilen Allah’tır. “... Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz” (Bakara Suresi, 216) ayeti, insana bunu haber verir. Bu nedenle insan Allah’tan bir şeyi istediğinde, takdiri O’na bırakmalı, O’ndan her şartta razı olmuş bir biçimde sabırla beklemelidir. Belki dua ederek talep ettiği şey kendisine bir fayda sağlamayacaktır, o nedenle Allah bunu kendisine vermemektedir. Belki de o hayra ulaşması için belirli bir olgunluğa kavuşması, bunun için de bir süre eğitilmesi gerekmektedir.

Tüm bunlar dua eden insanın, duasında sabırlı ve kararlı olması, Allah’ın rahmetinden asla ümit kesmemesi gerektiğini göstermektedir. Nitekim Kuran’da, duada sabırlı olmaya özellikle dikkat çekilir:

“Sabır ve namazla yardım dileyin. Bu şüphesiz, huşu duyanların dışındakiler için ağır bir yüktür.” (Bakara Suresi, 45)

 

Dua da kararlı ve sabırlı olmak

Kuran’da dua ederken kararlı olmak öğütlenmiştir. Dua bir ibadettir ve dua da kararlılık ve sabır, dua eden açısından önemlidir. Allah’a olan yakınlığın arttığının göstergesidir. Dua da sabır göstermek mümini olgunlaştırır, güçlü bir irade ve karakter kazandırır.

Allah sabırla ve kararlılıkla dua eden salih kullarının dualarının karşılığını belirli bir süre ertelemekle onlara hayır dilemiş, onları bu sayede olgunlaştırmış, eğitmiş, sadakat ve ihlaslarını pekiştirmiş, onları cennette yüksek makamlara layık kullar haline getirmiştir.

Bu nedenle yaptığı bir duanın karşılığını görmek için aceleci davranmak asla ve asla bir mümine yaraşmaz. Müminin yegane görevi Rabbimize kul olması ve O’nun kendisi için belirlediği kadere rıza göstermesidir.

Allah, başka ayetlerde de “... sıkıntı ve ihtiyaç içinde olana, Kendisi’ne dua ettiği zaman icabet eden...” (Neml Suresi, 61-62) olarak bildirilir ki, bu da yine samimi duaların Allah Katında mutlaka karşılık göreceğinin ifadesidir.

Dolayısıyla duayı, Allah’ın yardımından kuşkuya düşmeden, kabul olacağına kesin olarak iman ederek dile getirmek gerekir. Aksi bir tutum içinde bulunan, yani Allah’ın icabetine karşı kuşku ile yaklaşan kişi ise, daha başlangıçta Kuran mantığı ile ters düşmüştür.

Bu nedenle dua eden kişinin sahip olması gereken en temel iki özellik, Allah’a karşı samimiyet ve güvendir. Yapılması gereken tek şey inançla ve sabırla istemektir.

 

Dua konusunda belki de en büyük tehlike, kabul olmayacağı endişesiyle dua etmekten vazgeçmektir. Bu, pek çok yönden hatalı, hatta cahilce bir tavırdır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, ayetlerde vurgulanan “duaya icabet” bir şeyin “aynen gerçekleşmesi” anlamına gelmez. Çünkü insan, bazen kendisi için zararlı olan bir şeyi Allah’tan talep ediyor olabilir. “İnsan hayra dua ettiği gibi, şerre de dua etmektedir. İnsan, pek acelecidir” (İsra Suresi, 11) ayeti, bu durumu açıklamaktadır.

 

Dua ile ilgili ayetlerde defalarca “dini Allah’a halis kılarak dua etmek”ten söz edilir. Bunun anlamı, dinin, yani ibadetin sadece ve sadece Allah için yapılması, O’ndan başkalarının rızasının kesinlikle aranmamasıdır:

Oysa dua insanın Allah ile samimi bir bağlantısıdır.Bu bağlantının en büyük kanıtı gayba iman dır. Her insanın içinde bulunduğu sorunlaı, istekleri, arzuları, ruh hali birbirinden çok farklıdır. Dua sırasında önemli olan sözcükler değil kulun o anki ruh hali ve samimiyetidir.

Duasını, ya da başka herhangi bir ibadetini Allah içn yapmayanlar. Yani etraflarındaki insanlara takva görünmek veya gösteriş olsun diye ibadet yapanlar, büyük bir yanılgı içindedirler. Allah Kuran’da bu tür insanlardan şöyle söz eder.

 

İşte (şu) namaz kılanların vay haline,

Ki onlar, namazlarında yanılgıdadırlar,

Onlar gösteriş yapmaktadırlar, (Maun Suresi, 4-6)

Gönderi tarihi:

Sabii, Hz. Nuh'un veya Hz. İbrahimin dini üzerinde

bulunmus kimselerdir.``(bkz.Ömer Nasuhi ,Kuran meali alisi ve

tefsiri ,1/63 )

 

Saygılar..

 

 

Sabiilik belli başlı gökcisimlerine, özellikle de güneşe tapınılan bir dindir kralx. Ama sen "bu din de diğerleri gibi bozulmuştur" diyeceksin değil mi?

Gönderi tarihi:

Sabiiliği çok iyi biliyorum..

Güneşe tapanlar da vardı başka gök cisimlereine tapanlar da vardı..

Fakat aslı, öncesi hak dinden gelme, sıçrama olan bir dindir..

Nitekim oruç, namaz.. vs.. aynı olmasada benzerlik gösteriyor..

O da yukarda belirtiğim kaynaktan incelenebilir..

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:

Sabiiliği çok iyi biliyorum..

Güneşe tapanlar da vardı başka gök cisimlereine tapanlar da vardı..

Fakat aslı, öncesi hak dinden gelme, sıçrama olan bir dindir..

Nitekim oruç, namaz.. vs.. aynı olmasada benzerlik gösteriyor..

O da yukarda belirtiğim kaynaktan incelenebilir..

 

Saygılar..

 

 

Vah vah...Güzelim din ne hale gelmiş :D:D Kralx yahu bu din nasıl olmuş da bu kadar sapmış merak ettim doğrusu. Hristiyanlık, yahudilik bile bozuldu diyorsunuz. Sonuncusundan bile aradan 2000 sene geçmiş. Kimse öküze, güneşe, puta tapmıyor. Sakın ola islam sabiiliği, zerdüştlüğü taklit etmiş olmasın? Eğer cevabınız hayır ise bunu neye dayanarak (somut lütfen) söylüyorsunuz...

Gönderi tarihi:

Ne alaka ya..

Puta tapanlarda ne mantık ararsınki..

Oradan burdan topladığıyla ibadet eder..

Zaten aklı olsa taşa tapmaz..

 

İslam dini hiç bir dinin devamı değildir.

Aksine İslam büyük dinlerdendir ve yeni bir şeriat getirmiştir..

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:

Ne alaka ya..

Puta tapanlarda ne mantık ararsınki..

Oradan burdan topladığıyla ibadet eder..

Zaten aklı olsa taşa tapmaz..

 

İslam dini hiç bir dinin devamı değildir.

Aksine İslam büyük dinlerdendir ve yeni bir şeriat getirmiştir..

Saygılar..

 

Bunda anlaşılmayacak bir şey yok kralx, aradaki benzerliklerin doğal olduğunu çünkü sabiiliğin de bir zamanlar tanrı tarafından gönderildiğini, ya da tanrı tarafından gönderilmiş bir dinden saptırıldığını söylüyorsun. Ben de hangisi daha mantıklı diye soruyorum; sabiiliğin ya da zerdüştlüğün hak dinlerden saptırılarak geldiği mi, yoksa islamiyetin bunları referans aldığı mı? Eğer birincisi diyorsan bunu sadece inancına dayanarak mı, yoksa somut bilgilere dayanarak mı söylüyorsun?

Gönderi tarihi:

İslamiyeten önceki hak dineleri gönderen de Allahtır, islamiyeti gönderende Allahtır. Kendi gönderdiği dinlere hangi hükümleri koyacağını o bilir ve hükümler hemen hemen aynıdır..

Siz her tartışmanızda islam esaslarını ve kavramlarını bir kenara itimp, bilmem neresinden tuttuğun bir cümleyi tartışma ortamına taşıyorsun..

Kardeş bir kere senin bana böyle bir soru sorman çok saçmadır.

Safiilik gibi neidüğü nbilinmeyen bir dini islamla kıyas etmeye kalkıyorsun, hatta daha da ileri giderek islam hükümlerinin safiilikten geldiğini söylüyorsun..

Bende diyorumki safiiliğin etkilendiği hak dinleri Allah göndermiştir, bu benzeşme bundandır..

Gönderi tarihi:

İslamiyeten önceki hak dineleri gönderen de Allahtır, islamiyeti gönderende Allahtır. Kendi gönderdiği dinlere hangi hükümleri koyacağını o bilir ve hükümler hemen hemen aynıdır..

Siz her tartışmanızda islam esaslarını ve kavramlarını bir kenara itimp, bilmem neresinden tuttuğun bir cümleyi tartışma ortamına taşıyorsun..

Kardeş bir kere senin bana böyle bir soru sorman çok saçmadır.

Safiilik gibi neidüğü nbilinmeyen bir dini islamla kıyas etmeye kalkıyorsun, hatta daha da ileri giderek islam hükümlerinin safiilikten geldiğini söylüyorsun..

Bende diyorumki safiiliğin etkilendiği hak dinleri Allah göndermiştir, bu benzeşme bundandır..

 

1- safiilik değil, sabiilik

2- Oruç, namaz, abdest gibi hükümler bu dinden geçmiştir.

3- Ne idüğü belirsiz dediğin sabiiliği tanrın hristiyanlık ve yahudilik ile bir tutmuştur.

4- İkinci soruya cevap vermedin (Madem öyle düşünüyorsun somut bir veri var mı?)

Gönderi tarihi:

Arkadaşım ne sorusu ya nerede soru..

ne sordun tekrar sor..

Harf hatalarına saplanma basit görünüyorsun..

 

İslamiyeten önceki hak dineleri gönderen de Allahtır, islamiyeti gönderende Allahtır. Kendi gönderdiği dinlere hangi hükümleri koyacağını o bilir ve hükümler hemen hemen aynıdır..

Siz her tartışmanızda islam esaslarını ve kavramlarını bir kenara itimp, bilmem neresinden tuttuğun bir cümleyi tartışma ortamına taşıyorsun..

Kardeş bir kere senin bana böyle bir soru sorman çok saçmadır.

Safiilik gibi neidüğü nbilinmeyen bir dini islamla kıyas etmeye kalkıyorsun, hatta daha da ileri giderek islam hükümlerinin safiilikten geldiğini söylüyorsun..

Bende diyorumki safiiliğin etkilendiği hak dinleri Allah göndermiştir, bu benzeşme bundandır..

 

Harf hatası ha....Hem de 3 yerde... Neyse bunu duymamış olayım.. 2 kere sordum zaten 3. defa yine sorayım.

 

Ben de hangisi daha mantıklı diye soruyorum; sabiiliğin ya da zerdüştlüğün hak dinlerden saptırılarak geldiği mi, yoksa islamiyetin bunları referans aldığı mı? Eğer birincisi diyorsan bunu sadece inancına dayanarak mı, yoksa somut bilgilere dayanarak mı söylüyorsun?

Gönderi tarihi:

Yamyam sen kelimelere takılmaya devam et..

Sabiilikte oruç var, namaz var.. e puta tapmada var..

Şimdi bu dinden nasıl olurda islam dini türer..

Aklınız başınızda dimi..

Sapık bir din ve ondan islamın türediğini yada islamın namaz oruç vesair ibadetlerini sabiilikten aldığını söylüyorsunuz öylemi..

Saçmalamayın Allah aşkına yaa...

Asıl sabiiliğe, sabiilikten önceki hak dinlerden namaz oruç geçmiştir, sıçramıştır ..

Bak heryere sabiiliği doğru yazdım bu, konuya hakim olduğumumu gösterdi sana...))

 

Neyse..

 

 

saygılar..

Gönderi tarihi:

Yamyam sen kelimelere takılmaya devam et..

Sabiilikte oruç var, namaz var.. e puta tapmada var..

Şimdi bu dinden nasıl olurda islam dini türer..

Aklınız başınızda dimi..

Sapık bir din ve ondan islamın türediğini yada islamın namaz oruç vesair ibadetlerini sabiilikten aldığını söylüyorsunuz öylemi..

Saçmalamayın Allah aşkına yaa...

Asıl sabiiliğe, sabiilikten önceki hak dinlerden namaz oruç geçmiştir, sıçramıştır ..

Bak heryere sabiiliği doğru yazdım bu, konuya hakim olduğumumu gösterdi sana...))

 

Neyse..

saygılar..

 

 

E güzel, 2.sorumuza geçelim.... Ve tanrının neden sabiiliği, hristiyanlık ve musevilikle bir tuttuğu konusuna...

Gönderi tarihi:

“Şüphe yok ki iman edenler, Yahudi ler , Hıristiyanlar ve Sâbiîlerden her kim Allah’a ve ahiret gününe hakikaten iman eder ve salih amel işlerse, elbette bunların Rabler katında ecirleri vardır, bunlara bir korku yoktur ve bunlar mahzun da olmayacaklardır.” (Bakara, 62).

 

 

Gerçek Sâbiîler veya Kur’an’daki Sâbiîler ilk dönem İslam alimleri ile son dönem kaynaklarının pek çoğu tarafından bahsedilen Güney Mezopotamya da yaşayan gruptur. Bu grup, son dönem kaynaklarınca, Sâbiîler ismi yanı sıra yaşadıkları yerler ve karakteristik özelliklerinden esinlenilerek el-Vâsıtiyye. Bataklık Sâbiîleri veya el-Muğtasıla gibi çeşitli isimlerle isimlendirildiler. Gerek ilk dönem İslam alimleri gerekse son dönem kaynakların pek çoğu tarafından Güney Mezopotamya’da yaşayan Sâbiîlerin yaşadıkları yer ve inanç ve ibadet esasları ile ilgili verilen bilgiler günümüzde de aynı bölgede varlıklarını sürdüren ve kendilerini Mandenler veya Nasuralar olarak adlandıran grupla tamamen uyuşmaktadır. Bu durum Kur’an’ın Sâbiîleri olarak tanımlanan Güney Mezopotamya Sâbiîlerinin Mandenlerle özdeş olduğunu ortaya koymaktadır.

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:

“Şüphe yok ki iman edenler, Yahudi ler , Hıristiyanlar ve Sâbiîlerden her kim Allah’a ve ahiret gününe hakikaten iman eder ve salih amel işlerse, elbette bunların Rabler katında ecirleri vardır, bunlara bir korku yoktur ve bunlar mahzun da olmayacaklardır.” (Bakara, 62).

Gerçek Sâbiîler veya Kur’an’daki Sâbiîler ilk dönem İslam alimleri ile son dönem kaynaklarının pek çoğu tarafından bahsedilen Güney Mezopotamya da yaşayan gruptur. Bu grup, son dönem kaynaklarınca, Sâbiîler ismi yanı sıra yaşadıkları yerler ve karakteristik özelliklerinden esinlenilerek el-Vâsıtiyye. Bataklık Sâbiîleri veya el-Muğtasıla gibi çeşitli isimlerle isimlendirildiler. Gerek ilk dönem İslam alimleri gerekse son dönem kaynakların pek çoğu tarafından Güney Mezopotamya’da yaşayan Sâbiîlerin yaşadıkları yer ve inanç ve ibadet esasları ile ilgili verilen bilgiler günümüzde de aynı bölgede varlıklarını sürdüren ve kendilerini Mandenler veya Nasuralar olarak adlandıran grupla tamamen uyuşmaktadır. Bu durum Kur’an’ın Sâbiîleri olarak tanımlanan Güney Mezopotamya Sâbiîlerinin Mandenlerle özdeş olduğunu ortaya koymaktadır.

 

Saygılar..

 

Bana bu hiçte mantıklı gelmedi. Neden o dönem o bölgede yaşayan sabiilerden değil de güney mezopotamyadaki mandenleri kastederek kullansın? Ama bunu araştıracağım.

Sen bu arada diğer soruya yanıt ver istersen

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.