Φ asterix Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2005 aysel git başımdan aysel git başımdan ben sana göre değilim ölümüm birden olacak seziyorum hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim aysel git başımdan istemiyorum benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün dağıtır gecelerim sarışınlığını uykularımı uyusan nasıl korkarsın hiç bir dakikamı yaşayamazsın aysel git başımdan ben sana göre değilim benim için kirletme aydınlığını hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim ıslığımı denesen hemen düşürürsün gözlerim hızlandırır tenhâlığını yanlış şehirlere götürür trenlerim ya ölmek ustalığını kazanırsın ya korku biriktirmek yetisini acılarım iyice bol gelir sana sevincim bir türlü tutmaz sevincini aysel git başımdan ben sana göre değilim ümitsizliğimi olsun anlasana hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim sevindiğim anda sen üzülürsün sonbahar uğultusu duymamışsın ki içinden bir gemi kalkıp gitmemiş uzak yalnızlık limanlarına aykırı bir yolcuyum dünya geniş büyük bir kulak çınlıyor içimdeki çetrefil yolculuğum kesinleşmiş sakın başka bir şey getirme aklına aysel git başımdan ben sana göre değilim ölümüm birden olacak seziyorum hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim aysel git başımdan seni seviyorum Attilâ ilhan Alıntı
Φ asterix Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2005 bir erkek çirkin ama duyguluysa ve seviyorsa.... bu şiir tam benlik... Alıntı
Φ şirin Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2005 ahhh ahhhh....lise yıllarındaki şiir defterim geldi aklıma... Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 23 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 23 Eylül , 2005 Sen benim hiçbir şeyimsin Sen benim hiçbir şeyimsin Yazdıklarımdan çok daha az Hiç kimse misin bilmem ki nesin Lüzumundan fazla beyaz Sen benim hiçbir şeyimsin Varlığın yokluğun anlaşılmaz Galiba eski liman üzerindesin Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak Dudaklarınla cama çizdiğin En fazla sonbahar otellerinde Üniversiteli bir kız uykusu bulmak Yalnızlığı öldüresiye çirkin Sabaha karşı öldüresiye korkak Kulağı çabucak telefon zillerinde Sen benim hiçbir şeyimsin Hiçbir sevişmek yaşamışlığım Henüz bos bir roman sahifesinde Hiç kimse misin bilmem ki nesin Ne çok çığlıkların silemediği Zaten yok bir tren penceresinde Sen benim hiçbir şeyimsin Yabancı bir şarkı gibi yarım Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak Hiç kimse misin bilmem ki nesin Uykumun arasında çağırdığım Çocukluk sesinle ağlayarak Sen benim hiçbir şeyimsin ATİLLA İLHAN... Alıntı
Φ asterix Gönderi tarihi: 23 Eylül , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 23 Eylül , 2005 allah müstehakını versin pişti yaptın... Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2005 Rüzgar Gülü önümden çekilirsen İstanbul görünecek nerede olduğumu bileceğim sisler utanacak, eğilecek ağzının ucundan öpeceğim saçına kalbimi takacağım avcunda bir şiir büyüyecek nerede olduğumu bileceğim bu çıplak geceler yok mu bu plak böyle ağlamıyor mu camları kırmak işten değil delirecek miyim neyim kirpiklerimden mısra dökülüyor kenya'da simsiyah yalnızım yoksul bir şilepte gemiciyim malezya'da yük bekliyorum önümden çekilirsen , İstanbul görünecek nerede olduğumu bileceğim gözlerini söndürme muhtacım ben senin aydınlığına muhtacım yepyeni bir ilkbahar harcayıp bir yaz boğup, bir sonbahar harcayıp rüzgar gülünü arayacağım oran'da pernanbouc'ta timbuktu'da vinçler yine akşamları indirecekler yine karanlığa bulaşacağım gözlerin rüzgarda savrulacak ikimiz iki sap buğday olsak sen benim olsan, ben senin olsam bir gece vakti aklına gelsem uykunu tutsam bırakmasam seni kucaklasam, kucaklasam birbirimizin kalbini dinlesek dünyanın kalbini dinlesek büyük ateşler yaksalar iki güvercin uçursalar nerede olduğumuzu bilsek... Atilla İlhan Alıntı
Φ asterix Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2005 Tut ki gecedir Karanlık sıvaşır ellerine camlardan Birden kırmızıya döner trafik ışıkları Kükürtlü dumanlar yükselir Korkuya batmış cam kırığı adamlardan Tehlikeye büyür sakalları. Tut ki gecedir İhbarlar birer sansar Bir telefondan bir telefona atlar Yer altı örgütleri tetik üstünde Adres değiştirmiş silah kaçakçıları Fahişeler birbirinden kuşkulanıyor. Tut ki gecedir katiller huzursuz hırsızlar sinirli. Hainler ürkekçedir Elleri telefona kendiliğinden uzanıyor ihanete gece müthiş bir gerekçedir ihbarlar birer sansar bir telefondan bir telefona atlar. İhanet bir bilmecedir... Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2005 Mustafa Kemal dağ başını efkâr almış gümüş dere durmaz ağlar gözyaşından kana kesmiş gözlerim ben ağlarım çayır ağlar çimen ağlar ağlar ağlar cihan ağlar mızıkalar iniler ırlam ırlam dövülür altmış üç ilimiz altmış üç yetim yıllar gelir geçer kuşlar gelir geçer her geçen seni bizden parça parça götürür mustafa'm mustafa kemal'im diz dövdüm gözlerim şavkı aktı sakarya'nın suyuna sakarya'nın suları nâmın söyleşir hemşehrim sakarya öksüz sakarya ankara'dan uçan kuşlar kemal'im der günler günü çağrışır kahrolur bulutlara karışır gök bulut yaşmak bulut uca dağlar dev boyunlu morca dağlar divan durmuş bekleşir mustafa'm mustafa kemal'im nasıl böyle varıp geldin hoşgeldin çıngı kaymış yalazlanmış gözlerin şol yüzünde güneş südü sıcaklık ellerinden öperim mustafa kemal senin dalın yaprağın biz senin fidanların biz bunları yapmadık sen elbette bilirsin bilirsin mustafa kemal elsiz ayaksız bir yeşil yılan yaptıklarını yıkıyorlar mustafa kemal hani bir vakitler kubilay'ı kestiler çün buyurdun kesenleri astılar sen uyudun asılanlar dirildi mustafa'm mustafa kemal'im karalar kuşanmış karadeniz akmam diyor dokunmayın ağlamaktan bıkmam diyor bu gece kıyamet gecesi bu vapur bandırma vapuru yattığı yer nur olsun mustafa kemal ben ölümden korkmam diyor korkmam diyen dilleri toz oldu toprak oldu değirmen döndü dolandı yıllar oldu bir kusur işledik bağışlar mı kimbilir o bize öğretmedi kazan kaldırmasını günahı vebali öğretenin boynuna erdirip oldurana ana avrat sövmesini yüreğim kırıldı kanım kurudu var git karadeniz var git başımdan mızıka çalındı düğün mü sandın bir yol koyup gideni gelir mi sandın mustafa'm mustafa kemal'im ankara'nın taşına bak tut ki baktım uzar gider efkârım çayır ağlar çimen ağlar ben ağlarım gözlerimin yaşına bak ankara kalesi'nde rasattepe'de bir akça şahan gezer dolanır yaşın yaşın mezarını aranır şu dünyanın işine bak mustafa'm mustafa kemal'im Attila İlhan Alıntı
Φ içimdeki deniz Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2005 aysel git başımdan aysel git başımdan ben sana göre değilim ölümüm birden olacak seziyorum hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim aysel git başımdan istemiyorum benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün dağıtır gecelerim sarışınlığını uykularımı uyusan nasıl korkarsın hiç bir dakikamı yaşayamazsın aysel git başımdan ben sana göre değilim benim için kirletme aydınlığını hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim ıslığımı denesen hemen düşürürsün gözlerim hızlandırır tenhâlığını yanlış şehirlere götürür trenlerim ya ölmek ustalığını kazanırsın ya korku biriktirmek yetisini acılarım iyice bol gelir sana sevincim bir türlü tutmaz sevincini aysel git başımdan ben sana göre değilim ümitsizliğimi olsun anlasana hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim sevindiğim anda sen üzülürsün sonbahar uğultusu duymamışsın ki içinden bir gemi kalkıp gitmemiş uzak yalnızlık limanlarına aykırı bir yolcuyum dünya geniş büyük bir kulak çınlıyor içimdeki çetrefil yolculuğum kesinleşmiş sakın başka bir şey getirme aklına aysel git başımdan ben sana göre değilim ölümüm birden olacak seziyorum hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim aysel git başımdan seni seviyorum Attilâ ilhan bu şiiri çok seviyorum hiç bıkmadım bunu okumaktan Alıntı
Φ benbusra Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2005 ASTERIX SANA HELAL OLSUN..NERDEN AKLINA GELDİ BU ŞİİR..ORTAOKULDAYKEN ÇOK SEWDİİM Bİ EDEBİYAT HOCAM WARDI ENWER HOCA..NE OKURDU BUNU BEE...AĞLATTIN WALA BENİ...SAYGILAR Alıntı
Misafir DeLİ eMİn Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2005 ASKIDA YAŞAMAK boynuna o yeşil fuları sarma çocuk gece trenlerine binme kaybolursun sokaklarda mızıka çalma çocuk vurulursun ATTİLA İLHAN Alıntı
Φ asterix Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2005 BELKİ GELMEM GELEMEM Sen istinyede bekle ben burdayım İçimde köpek gibi havlayan yalnızlığım Çünkü ben buradayım karanlıktayım Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git Çünkü elimi kestim beni kan tutuyor Şarabım bütün ekşi suyum soğuk Yanımda olmadın mı seni daha bir çok seviyorum Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git Yüzünü ıslatmadan ağlayabilir misin Yarı geceden sonra telefon ettin mi hiç Karanlık adamlar hüvviyetini sordu mu Ben senin olmadığını arıyorum Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git Bana ait ne varsa hepsi seni korkutuyor sana ait ne varsa Hiçbiri benim değil Belki ölmek hakkımı kullanıyorum Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git AYRILIK SEVDAYA DAHİL -3 3. ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş tedirgin gülümser çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var çünkü ayrılık da sevdâya dahil çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili hiç bir anı tek başına yaşayamazlar her an ötekisiyle birlikte herşey onunla ilgili telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar gittikçe genişleyen yakılmış ot kokusu yıldızlar inanılmayacak bir irilikte yansımalar tutmuş bütün sâhili çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil çünkü ayrılık da sevdâya dahil çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili.. AYRILIK SEVDAYA DAHİL -4 4. yalnızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık hava ağır toprak ağır yaprak ağır su tozları yağıyor üstümüze özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kuşattı ormanı karanlık çöktü denize yalnızlık çakmak taşı gibi sert elmas gibi keskin ne yanına dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin kapını bir çalan olmadı mı hele elini bir tutan bilekleri bembeyaz kuğu boynu parmakları uzun ve ince sımsıcak bakışları suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice yalnızların en büyük sorunu tek başına özgürlük ne işe yarayacak bir türlü çözemedikleri bu ölü bir gezegenin soğuk tenhalığına benzemesin diye özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiliyle Alıntı
Misafir şevval Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2005 Pia ne olur kim olduğunu bilsem pia’nın ellerini bir tutsam ölsem böyle uzak uzak seslenmese ben bir şehre geldiğim vakit o başka bir şehre gitmese otelleri bomboş bulmasam içlenip buzlu bir kadeh gibi buğulanıp buğulanıp durmasam ne olur sabaha karşı rıhtımda çocuklar pia’yı görseler bana haber salsalar bilsem içimi büsbütün yıldız basar bir hançer gibi çıkıp giderdim ben bir şehre geldiğim vakit o başka bir şehre gitmese singapur yolunda demeseler bana bunu yapmasalar yorgunum üstelik parasızım pasaportsuzum ne olur sabaha karşı rıhtımda seslendiğini duysam pia’nın sırtında yoksul bir yağmurluk çocuk gözleri büyük büyük üşümüş ürpermiş soluk ellerini tutabilsem pia’nın ölsem eksiksiz ölürdüm Atilla İLHAN Alıntı
Φ asterix Gönderi tarihi: 29 Kasım , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 29 Kasım , 2005 Ağustos Çıkmazı Beni koyup koyup gitme ne olursun durduğun yerde dur kendini martılarla bir tutma senin kanatların yok düşersin yorulursun beni koyup koyup gitme ne olursun Bir deniz kıyısında otur gemiler sensiz gitsin bırak herkes gibi yaşasana sen işine gücüne baksana evlenirsin çocuğun olur sonun kötüye varacak beni koyup koyup gitme ne olursun Elimi tutuyorlar ayağımı yetişemiyorum ardından hevesim olsa param olmuyor param olsa hevesim yaptıklarını affettim seninle gelemeyeceğim beni koyup koyup gitme ne olursun. Alıntı
Misafir şevval Gönderi tarihi: 30 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 30 Kasım , 2005 üçüncü şahsın şiiri gözlerin gözlerime değince felâketim olurdu ağlardım beni sevmiyordun bilirdim bir sevdiğin vardı duyardım çöp gibi bir oğlan ipince hayırsızın biriydi fikrimce ne vakit karşımda görsem öldüreceğimden korkardım felâketim olurdu ağlardım ne vakit maçka'dan geçsem limanda hep gemiler olurdu ağaçlar kuş gibi gülerdi bir rüzgâr aklımı alırdı sessizce bir cigara yakardın parmaklarımın ucunu yakardın kirpiklerini eğerdin bakardın üşürdüm içim ürperirdi felâketim olurdu ağlardım akşamlar bir roman gibi biterdi jezabel kan içinde yatardı limandan bir gemi giderdi sen kalkıp ona giderdin benzin mum gibi giderdin sabaha kadar kalırdın hayırsızın biriydi fikrimce güldü mü cenazeye benzerdi hele seni kollarına aldı mı felâketim olurdu ağlardım Attilâ İlhan Alıntı
Φ asterix Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2005 BEN SANA MECBURUM Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum. Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun. Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor Eski zamanlardan bir cuma çalıyor Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun. Belki haziran da mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin Kötü rüzgar saçlarını götürüyor Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin. Alıntı
Φ gezgin Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2005 Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2005 İki bıçak iki bıçak seç kendine Biri yaralamak için Biri öldürmek Pusu kur gözlerinin Karanlık gölgesine Biri sevmek için Biri ihanet İki yürek seç kendine Biri yaşamak için Biri gizlenmek Bir korkak,bir kaçak,bir firar Kaç kişisin sen sevdiğim çocuk İçimdeki bıçak iki kere daha dönüyor Olduğu yerde Kalırsan sel basar yataklarımı Gidersen uçurum çiçekleri açar kalbimde Kimi zamanlar olur sevgilim İki bıçak bile yetmez bir tek ölüme Alıntı
Φ içimdeki deniz Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2006 Karanlıklar Ötesindeki Düşler Gecelerin karanlığına sığındım yine. Yalnızlığıma eşlik eden sonsuz boşluk olarak nitelendirdiğim gökyüzünün sevgi ışıkları, usulca özlemini sunuyor yüreğime. Bu zaman dağarcığında yıldızların bazen gizlice göz kırptıklarını görüyorum. Sanki:’boş ver aldırma, unutursun!..’ diye teselli ediyorlar beni... Unutur muyum sence?.. Yıldızların parlaklığında bile senin gözlerinin ışıltısını görürken, silinir mi bu çerçeve düşüncemden? Gülüşün aklıma her düştüğünde, içimi kavuran yalnızlığı yok etmek istiyorum. Karaladığım satırlara ‘sen’ ile başlamadan nokta koymayı, doğan yeni güne senden hiçbir şey katmadan bitirmeyi öyle istiyorum ki...Ama olmuyor işte, beceremiyorum; gökyüzünün büyüleyen mavisini, denizin dalgalarını, seninle süslemeden hayal edemiyorum. Hem bunca güzellik senin yokluğunda bana haz verir mi sanıyorsun? Herhangi bir söz bile seni hatırlatmaya yetiyorken, olanları yok saymak mümkün mü? Gerçekte yanımda yoksun. Sana hasret kalıp göz yaşlarımı cömertçe sunduğum, yıldızları kaybolmuş gecelerin hiçbirinde yanımda olmadın zaten. Bu karanlık gecelerde ben hep yalnızım, ama ne kadar yalnızsam, sana bir o kadar yakınım nedense! Sana olan sevgim; karanlıkta yanıp sönen yıldızlar kadar çok ve en az onlar kadar öksüzdü, ama bu yalnızlığıma rağmen leke düşürmedim sevmelerime... Sen uzaklarda bir yıldız misali yanıp sönerken, ben hep suskun yüreğimle seni özledim... Her şeye rağmen hep büyüttüm içimdeki SEN’İ, her saniye geçişinde bir o kadar çoğaldın yüreğimde... En acıyan yanımsa, ben seni sanki asırlardır tanıyorum ve doğduğumdan beri seninleyim, ama birlikte hayallerimizi sandala koyup, hiç açılamadık uzaklara... Çok ağladım, çok acı çektim ve hep yalnız kaldım, ama hiç kızmadım kendime, hiç isyan etmedim... Çünkü sevmek kutsaldı, her ne kadar bazen acıyı yudumlamanın adresi de olsa... Sen ki, benim gönlüme yakışan rengarenk bir gökkuşağıydın. Senin de yaşadığın karanlık gecelerin var biliyorum, ama yine de sana sesleniyorum: ‘Hadi ver elini, uzat ne olur... Bir kerecik de olsa seninle el ele, yürek yüreğe karanlığı delip, bize yakışan aydınlıklara doğru uzanalım Atilla İlhan Alıntı
Φ GÜLSÜN Gönderi tarihi: 21 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 21 Şubat , 2006 Gözlerin Ve gözlerin aklıma gelir Ve sözlerin Gidişin gitmiyor gözümün önünden Ve izleri derin İlk değilsin bu senin bildiğin Ve yine biliyorsun sen en son sevdiğim Şimdi uzaklardasın Ben çamlar arasında bir hastane odasında Ciğerimde bir ince hastalık İçimde kapanmak bilmeyen bir yara Ve elimde sanki inadına bir sigara Biliyorum dönmeyeceksin Hatta arkana bile bakmaksızın Gün gelir belki bir yuva kurarsın Oğlun olursa benim adımı koyar mısın? Gittin Dağ gibi sevdamı devirip ardında Gittin Allahaısmarladık bile demedin Sazlar çalınır Çamlıca'nın bahçelerinde O şarkıyı bir daha hiç söyleyemedim Şimdi elimde bir bardak çay Ve dudağımda buruk tebessüm Kendi kendimi üzmemeye söz verdim Ve ben seni hayatımın bir musalla taşının en yakın yerinde sevdim Uğur Arslan Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.