Gönderi tarihi: 12 Ağustos , 2013 11 yıl F TİPİ ÇETE KARAYA VURDU ‘Yansam da dokundum’ Hayati Özcan – Gamze Çınlar Aydınlık, 12 Ağustos 2013 Askeri Başsavcı Yarbay Taner Güçlü, Deniz Kuvvetleri’nde yuvalanan F tipi çetecileri deşifre etti,Casusluk davasında sanık oldu. Yarbay Güçlü, ‘Avcı iken av oldum’ dedi Güney Deniz Saha Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın yürüttüğü soruşturmada, TSK içerisinde yer alan ve Ergenekon gibi davalar için sahte belge üreten çeteye ulaşıldı. Ancak soruşturmayı yürüten Askeri Başsavcı Yarbay Taner Güçlü Askeri Casusluk davasında sanıkoldu. Davada tutuksuz yargılanan Yarbay Güçlü, savunmasında “Sahte deliller üreterek komplo kuran ve bunlarla gerçekdışı ihbarlar yapan asıl çete, beni de bu komploya dahil etti. Yansam da dokundum” dedi. Askeri Savcılık tarafından yürütülen bir soruşturmada, TSK içerisinde yer alan ve Ergenekon gibi davalar için sahte dijital belge üreten çeteye ulaşıldığı ortaya çıktı. Soruşturmayı yürüten Askeri Başsavcı Yarbay Taner Güçlü ise izmir'de görülen Askeri Casusluk davasında sanık oldu. Davada tutuksuz yargılanan Yarbay Güçlü, İzmir 12. Ağır Ceza Mah-kemesi'ne sunduğu 57 sayfalık savunmasında soruşturmanın ayrıntılarına yer vererek, "Yansamda dokundum" dedi. 'Birinci Sınıf Askeri Hakim' statüsünde olan Yarbay Güçlü, savunmasında, 2010 yılında izmir Güney Deniz Saha Komutanlığı Askeri Başsavcısı olarak görevini sürdürdüğü sırada, "bir kısım askeri personelin, askeri sıfat ve görevleri nedeniyle nüfuz ettikleri belge/bilgileri tahrif ederek yalan yere usulsüz şikayette bulundukları iddiaları" konulu bir soruşturma yürüttüğünü anlattı. Güçlü, halen sürmekte olan soruşturma ile ilgili bilgileri ve daha sonra başına gelenleri savunmasında şöyle ifade etti: 'İhbarlarla komplo kuruyorlar' "İddia edilen Ergenekon soruşturmaları ile başlayıp özellikle Deniz Kuvvetleri'ni ilgilendiren ve bu davaya kadar (İzmir Askeri Casusluk) uzanan süreçte, TSK içerisinde de yuvalanmış, varlığı yönünde ciddi kuşkular bulunan vs sahte kurgu iddialar ve dijital deliller üreterek bunlarla komplo kuran ve gerçek dışı ihbarlar yapan asıl çetenin, yasadışı oluşumun/örgütün, yine özellikle Deniz Kuvvetleri bazında ortaya çıkartılmasına yönelik bir soruşturmaydı. Tamamen hukuka ve yasalara uygun bir şekilde bu soruşturmayı sürdürmeye başladıktan çok kısa bir süre sonra, beni itibarsızlaştırmaya ve korkutmaya yönelik olduğunu değerlendirdiğim ve ilk başta dozajı düşük boyutta olacak şekilde, bana ya da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na, hakkımda sahte isimle veya isimsiz şikayet mektupları gönderilmeye başlandı. 'Avcı iken av oldum' (...) Sırf birileri sürdürdüğüm bir soruşturmadan rahatsızlık duyuyor diye o soruşturmayı yürütemezlik yapamazdım. Böyle bir şey hem meslek kurallarına, hem benim ettiğim 'yemine' ve karakter yapıma sığmaz, hem de benim ceza sorumluluğumu gerektirir. Gazeteci-Yazar Sayın Ahmet Şık'ın da isabetli olarak isimlendirdiği gibi, o andan itibaren 'Dokunan Yanar' denen şeyi, gerçekten bizzat ve somut olarak yaşamaya başladım. Fakat, bir 'Askeri Savcı' olarak görevim gereği 'yansam da dokunmak zorundaydım' ve görevimin gerektiği gibi yapmaya devam ettim. Ama 'avcı iken av oldum'. Sahte kurgu iddialar ve dijital deliller üreterek komplo kuran ve bunlarla gerçek dışı ihbarlar yapan asıl çete, beni de bu komploya dahil etti. Bana attıkları iftiralar ve ürettikleri sahte dijital deliller nedeniyle, başarılı ve tertemiz 'Askeri Hakim', lekesiz bir insan iken, hiç bir suç işlemediğim halde en ağır, en ****** suçları, Vatanına, Milletine, Devletine ve mensubu olduğu TSK'ne hıyanet niteliği taşıyan suçları işlediği iddia edilen ve bu sebeple yargılanan bir insan haline soktu!" ABD eğitimli, cemaatle irtibatlı Yarbay Güçlü, yürüttüğü soruşturma kapsamında tanık olarak dinlediği "I.Q." kod adı verilen Emekli Deniz Kurmay Kıdemli Albay'ın, 1989 -1992 yılları arasında ABD'de 'Naval Post Graduate School Monterey" isimli okulda gördüğü 'yüksek lisans' eğitimi esnasında ve Türkiye'ye döndükten sonra da tanık olduğu, aralarında soruşturmada adı gecen bazı şüpheliler ile özellikle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı mensubu bazı askerlere ilişkin bilgiler açıkladığını anlattı. Güçlü, "Tanık 'I.Q.' bu askerlerin gerek ABD'de, gerekse sonrasında Türkiye'de iken, ünlü bir cemaat lideri ile ve bu cemaat liderinin genellikle adı/soyadı ile anılan cemaatiyle olan dikkat çekici yakınlıklarına ve irtibatlarına dair tanık olduğu olaylardan da bahsetmişti" ifadelerini kullandı. İfadeden sonra tehditler başladı “Tanık 'I.Q.' ifadesinde tahminimce sadece aysbergin görünen yüzünden bahsetti" diyen Yarbay Güçlü, savunmasına şu sözlerle devam etti: "Tahminimce bildiği ya da gördüğü şeyler çok daha fazlası olduğu halde, çok daha azını anlattı. Fakat, bu tanığın Askeri Savcılığımızca ifadesinin saptanıldığını anında tespit eden ve bu soruşturmanın sürdürülüyor olmasından fena halde rahatsız olan kişi ve çevreler, yine tahminimce tanık T.O'nun esasen tam olarak ne gibi'bir bilgiye vakıf olduğunu çok iyi bildikleri ve onun bildiklerinin tamamını anlatmış olabileceğini düşünüp bundan endişe duydukları için olsa gerek, tanık T.O.'nun bana ifade verdiğini öğrendikten sonra dozajını iyice arttırarak beni tehdit etmeye devam ettiler." TSK içerisinde yuvalanmış çete "(...) Gerek 'iddia edilen Ergenekon' ve devamı soruşturma ve dava süreçlerindeki ihbar mektuplarının, gerekse Askeri Savcılığımızda yürüttüğüm soruşturmaya da konu olan ihbar mektuplarının, birden fazla kişi tarafından, aynı amaç için yasadışı şekilde bir araya gelmek ve eylem birliği kurmak suretiyle, gizli, örgütlü ve organize bir şekilde yazıldığı ve yapıldığı tereddütsüz bir şekilde anlaşılmaktadır. Bu durum ise; Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yuvalanmış, sahte kurgu iddialar ve dijital deliller üreterek komplo kuran ve bunlara dayalı olarak gerçek dışı ihbarlar yapan asıl çetenin gerçekten varolduğunu net bir biçimde göstermektedir." YARIN: Hangi Kuvvet Komutanı tehdit edildi?
Gönderi tarihi: 13 Ağustos , 2013 11 yıl Yazar Deniz Kuvvetleri içinde 'sahte dijital deliller üreten ve ihbar mektupları yollayan' çetenin, Deniz Kuvvetleri Komutanı olduğu dönemde Oramiral Eşref Uğur Yiğit'e 'Sonunuz Emekli Orgeneral Saldıray Berk'ten beter olur' şeklinde tehdit mektubu yolladığı ortaya çıktı. İzmir Güney Deniz Saha Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından yürütülen soruşturmada, TSK içinde Ergenekon ve benzeri davalar için sahte dijital belgeler üreten, ihbar mektupları / e-postaları yazan bir çeteye ulaşıldığını dün Aydınlık'ta duyurduk. 2010 yılında başlatılan soruşturmayı yürüten Askeri Bassavcı Hakim Yarbay Taner Güçlü, deşifre ettiği çetenin daha sonra kurbanı olduğunu tutuksuz yargılandığı İzmir Askeri Casusluk davasında mahkemeye sunduğu savunmasında açıkladı. “Bir kısım askeri personelin, askeri sıfat ve görevleri nedeniyle nüfuz ettikleri belge ve bilgileri tahrif ederek yalan yere usulsüz şikayette bulundukları iddiaları” üzerine açılan soruşturma, daha sonra tanık olarak dinlenen bir Emekli Deniz Kurmay Kıdemli Albay'ın (“I.Q.”) ifadeleriyle Fethullah Gülen Cemaati'ne yakın olan Deniz Kuvvetleri mensubu bir takım askerlere kadar uzandı. 'Eşref Uğur Yiğit'e tehdit mektupları gitti' Yarbay Güçlü, yürüttüğü soruşturma nedeniyle önce düşük dozajda başlayan tehditlerin tanığın ifadesinden sonra giderek arttığını, kendisi ile beraber dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı olan emekli Oramiral Eşref Uğur Yiğit'e de tehdit mektupları gittiğini açıkladı. Güçlü yaşadığı tehditleri savunmasında şu sözlerle dile getirdi: “Bu yasadışı oluşum/örgüt mensupları, Askeri Savcılığımızda '2010/433' numaralı soruşturmayı yürüttüğümü tespit ettikleri andan itibaren beni itibarsızlaştırmak, soruşturmayı yürütemez hale getirmek, korkutmak, yıldırmak ve soruşturmayı deşifre edip yürümez kılmak için hakkımda tehdit, asılsız ihbar, medyaya konu yapılmaya çalışılan çirkin iftiralar niteliğindeki haberleri yaymaya çalışma vb. yöntemlere başvurdular. Bana karşı sürdürdükleri bu itibarsızlaştırma ve beni TSK’nden tasfiye etme operasyonları sonucunda, aynı amaçla, sahte deliller oluşturarak, yalan ve iftiradan ibaret bir kurgu ile beni iddia edilen sözde bir örgüt yapısı içerisinde, oluşturdukları sahte dijital verilerle, sanki suç işlemişim gibi göstererek, işbu dava sürecine dahil ettirdiler (...) Benim yanım sıra, bu soruşturmadan ötürü, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit'i de tehdit etme cüretini gösterdiler. Kurmay Albaylara ikaz mailleri Yine, soruşturmamız kapsamında adı geçen kişiler ile beraber, o soruşturmamız kapsamında adı hiç geçmeyen çok sayıdaki muvazzaf askeri personele de, sanki haklarında bir soruşturma yürütülüyormuş gibi izlenim oluşturacak içerikte e-mailler gönderdiler ve böylelikle üzerimde adeta bir 'mahalle baskısı' oluşturmaya çalıştılar. Bu e-mailleri gönderdikleri personelin büyük bir kısmı, 'Kurmay Albaylardı'. Soruşturma sürecinde Askeri Mahkemece verilen bazı kararlarda imzası olan Askeri Hakim Binbaşı Sıddık Soysal'ı da, 'benimle beraber hareket eden Askeri Hakim' olarak gördükleri için olsa gerek, bu düşünceleri ile aynı paralelde 'Sıddık Soysal'ı da koordine ediyor' şeklinde yazarak, O'nu da, bana yapmaya çalıştıkları gibi itibarsızlaştırmaya ve görevini yapamaz hale getirip TSK'nden tasfiye etmeye yönelik, bu davaya (İzmir Askeri Casusluk) dahil ettirmeye çalıştıkları anlaşılmaktadır.” 'Beter bir duruma düşürülürsünüz' Yarbay Güçlü savunmasında dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Eşref Uğur Yiğit'e gönderilen “Yeni bir Kayseri, yeni bir Erzincan olayı geliyor!” başlıklı tehdit ve şikayet mektubuna da dikkat çekerek, şunları kaydetti: “Özetle; 'yürüttüğüm 2010/433 numaralı soruşturma sebebiyle benim; Erzincan Cumhuriyet Eski Başsavcısı Sayın İlhan Cihaner ile Hava Kuvvetleri Komutanlığı Eski Askeri Savcısı Sayın Emekli Hava Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok'tan, Sayın Oramiral Eşref Uğur Yiğit'in ise; Sayın Emekli Orgeneral Saldıray Berk'ten beter bir duruma düşürüleceği' yazıyordu. Ayrıca, aynı sebepten ötürü Foça’da görevli bir Askeri Hakim meslektaşıma da bana gönderdiklerine benzer içerikte bir tehdit mektubu gönderdiler.” 'Bir suç duyurusu yeterlidir' 31 Mart 2010 tarihinde Ankara Yenimahalle’den “Ali Yılmaz” adıyla gönderilen tehdit mektubunda Ergenekon davası süreci kastedilerek, Yarbay Güçlü'ye şu ikazda bulunuldu: “Sayın Güçlü, yürümekte olan bir davayı etkilemekten dolayı direk hapse atılırsın, seni de kimse kurtaramaz, senin de bildiğin gibi, bunun için bir suç duyurusu yeterlidir.” ABD eğitimli tertipçiler Gülen cemaati irtibatlı Askeri Başsavcı Yarbay Güçlü, yürüttüğü soruşturma kapsamında tanık olarak dinlenen Emekli Deniz Kurmay Kıdemli Albay'ın, 1989 -1992 yılları arasında ABD'de 'Naval Post Graduate School Monterey' isimli okulda gördüğü 'yüksek lisans' eğitimi esnasında ve Türkiye'ye döndükten sonra da, aralarında soruşturmada adı geçen bazı şüpheliler ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı mensubu bazı askerlere ilişkin bilgiler açıkladığını anlatmıştı. Güçlü, “Tanık 'I.Q.', bu askerlerin gerek ABD'de, gerekse sonrasında Türkiye'de iken, ünlü bir cemaat lideri ile ve bu cemaat liderinin genellikle adı/soyadı ile anılan cemaatiyle olan dikkat çekici yakınlıklarına ve irtibatlarına dair tanık olduğu olaylardan da bahsetmişti” ifadelerini kullanmıştı. ulusalkanal.com.tr
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.