Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Bu konu hakkında en ufak bir fikri dahi olmayan dine inanlar 

her zaman tanrıya dua ederler temenni ederler inanırlar bu onların en doğal hakları çünkü inanç çok farklı bir şeydir sorgula yapmazlar yapmaktan çekinirler kayıtsız şartsız koşulsuz inanırlar bu ritüel'de bir sorun yok inan için 

ama biz inançsızlar bize çok komik gelir hem de öyle komik gelirki kahkahalar atarız neden mi dostum işte şu maddelerden dolayı

 

1. Bir tanrı var ise o kadar çok farklı çeşitler de dua'lar varki dünyada tanrı hangi birine karşılık versin verirse zıt dualar ne olacak çünkü herkes tek inanç sistemini taşımıyor

 

2. bana dua edin kabul edeyim diyen tanrı var kutsal kitaplarda ama şu dünya'daki zulüm pislik kavgalar sürtüşmeler hainlikler belalar hakkında hiç mi dualar kabul edilmez hiç mi kabul görmez bir yaratıcı tarafından koskoca afrika kıtasını zamanında sömüren devletler yetmezmiş gibi bir'de o kadar sıcak yere verimli toprakları olmasına rağmen nedense doğru düzgün bir yağmur bile yağdırmayan (adaletinden sual olmayan tanrı) bile görmüyor orayı ..vs örnekler çoğaltılabilir

 

3. Eğer tanrı çok adaletli ise bizi neden adem ile havva yüzünden sorumlu tutup bizleri ilk yarattığı yere cennetine almıyor 

 

4.Güya şimdiki şeytan olan ademi kabul etmemiş ona secde etmemiş ve şeytan ilan edilmiş o zamanlar şeytan yok ise o meleğin nasıl oluyor da aklına bu şeytani plan geliyor öyle ya o zaman ayartıcı iblis yok'tu bu hikayeye kim inanır söyleyin kim?

 

5.Hem şeytan oluyor hem'de tanrı ile pazarlığa oturuyor şeytan diyorki madem sen beni iblis olarak seçtin ben'de senin insanlarını yoldan çıkarıp bana hizmet etmesini sağlarım yoldan çıkarırım ve tanrı'da diyor ki sen iyi insanlarımı yoldan çıkaramazsın karşılıklı atışıp duruyorlar :) ne bu şimdi bir oyun mu bizler neden bu oyunda rol alıyoruz ve atışmadan sonra tanrı tamam sen kıyamete kadar izin verilenlerdensin diyor düşünebiliyor musunuz tanrı yarattığı ile resmen bizim üzerimden pazarlık yapıyor o an baş kaldırı da ona bir şey yapmıyor yapsa idi insanlar bu kadar pisliğin içinde olmazdı 

 

6.Şeytan kovulduktan sonra adem ile cenette görüşmesi imkansız bir  hal alıyor be şetyan sinsi planlar yapıp ona yasak olan cennete girmenin bir yolunu buluyor yılan olarak giriyor cennete BURAYA DİKKAT tanrının yasak koyduğu yere girebiliyor ne güç be bu kardeşim helal olsun ona ve mutlu son yasak meyveyi yedirtiyor onlara :) Ama inanırmısınız cennette aynı zamanda yasak olmayan tek yer diye ifade edilir neden bu yenmesi yasak olan meyve peki ...adem ile havvanın şeytan ile tanrının yaptığını şimdiki insanlar neden çekiyor peki 8594098698659*04965*408*0606960y9459549t*t540 bu kadar soru işareti varken kimse bana bu masalları anlatmasın

 

NOT kimsenin inancına bir şey dediğimiz yok ben sadece  bütün dinler tarafından  kabul gören olayları anlattım 

Selam ve saygı ile

 

 

Gönderi tarihi:

Kuyruklu kurbağalar ya da Semenderler diger hayvanlarla "kavga edip" kuyruk, ayak, bacaklarini kaybedince saatler sonra yeniden üretmeye baslar. Ve tamamiyle yepyeni olur, sanki hic bir sey olmamis gibi. Insanlar savasta kollarini, bacaklarini kaybeder hic birinin kolu, ve bacagi yeniden uremez. Demekki Allah Kuyruklu kurbağalarin dualarini kabul ediyor, insanlarin dualarini kabul etmiyor olacak. Belki biz Kuyruklu kurbağalarin dualarini ogrensek bir zarar olmaz derim.

Gönderi tarihi:

 Demekki Allah Kuyruklu kurbağalarin dualarini kabul ediyor, insanlarin dualarini kabul etmiyor olacak. Belki biz Kuyruklu kurbağalarin dualarini ogrensek bir zarar olmaz derim.

Bakış açın güzel fakat bir biz söz'de hz süleyman değiliz ki hayvanlarla iletişe geçelim :)

Gönderi tarihi:

Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar. (Bakara Suresi, 186)

 

İnsanların tamamı duaya muhtaçtır. Fakir ve zor şartlar altında yaşayan birinin zengin bir insana göre duaya daha fazla ihtiyacı olduğunu düşünmek, dua konusunu temelinden yanlış anlamak demektir. Maddi durumu iyi olan, hayatta tüm istediklerine kavuştuğunu düşünen bir insanın duaya ihtiyacı olmadığını düşünmek son derece hatalıdır. Çünkü bu durumda dua etmenin tek sebebinin dünyevi arzuların tatmini olduğu anlamı çıkmaktadır. Oysa müminler hem dünya hayatları için, hem de ahiretleri için dua ederler. Dua beraberinde tevekkülü de getirir. Dua eden insan, karşısına çıkabilecek zor ya da kolay her türlü durumu, tüm olayları, kainatın Yaratıcısı ve Hakimi olan Allah'ın takdirine bırakmış demektir. Bir problemi çözmenin ya da önlemenin bütün yollarının evrendeki tüm kudretin sahibi olan Allah'a dayandığını bilmek, tüm işleri ona havale etmek ve sadece ona dua etmek, mümin için bir ferahlık ve güven kaynağıdır.

Gönderi tarihi:

@@Archi elini vicdan'nına koy ve bana söyle kaç kere dua'na karşılık buldun yada tüm islam aleminin 

Sözde kafir oldukları için ettikleri düşmanlara karşı  beddualarına karşılık buldu bu alem kaç kere kaç

Dostum her din alemi yada kendilerini din sahibi sanan kişiler allahın kendilerinin yanında olduğu sanarlar ama allah ne onlara nede başkasına duaya karşılık verir çünkü ........................bu uzar gider 

Gönderi tarihi:

Selam Binyamin Kardeşim;

 

Dua Arapça bir kelime Türkçesi davet ve çağırmadır.

 

Allaha dua etmek demek, Allaha çağırmak, Allaha davet etmektir.

 

Yani dua; çağrıdır, davettir. Daha önce edilmiş çağrıyı, daveti insanın kendi beynine telkin etmesidir.

 

Allaha çağıran(dua eden) resullerdir. Allaha çağırma işini de kelamlarla yapıyorlar. Çağrıya uymak kelamları anlamaya çalışmaktır.

 

Yoksa biz kendi kafamızdan ben bunu isterim, şunları dilerim demekle kişi kendi beynini  Allaha çağıramaz, yöneltemez.

 

Bu istek ve arzuların dile getirilmesi insanın kendi beyniyle konuşmasıdır.  Bu Allaha dua(çağırma) şekli değildir.

 

İnsan bir şey istiyorsa istediklerini gerçekleştirmek için mücadele edecek, Allahın kanunları herkes için eşit çalışıyor, kimseye torpil yok. Yaşamda mücadele var, mücadele etmeyen hayelleriyle yaşar.

 

İnsan kendi beyniyle konuşarak, bir şeyler isteyerek  ancak hayel kurar.

 

Din akıl sahiplerine seslenir, akla davet eder. Din insanı hayale, duygulara çağırmaz.

Gönderi tarihi:

@@binyamin

Binyamin kardeşim; Allah kimsenin hizmetçisi değildir, sözle yapılan dilek ve istekleri yerine getiren bir makam değildir.

 

Din insan için vardır.  İnsanın sınırlarını çizen Allahtır.  Hiç kimse Allahın koymuş olduğu kanunların dışına çıkamaz.  İnsan düşünebilen, akledebilen, bilinçli  bir  varlıktır, insanın temel vasıfları bunlardır,

 

Allah bu fıtratta insanı yaratmıştır.

 

Bu vasıfları insan sergilemezse, mücadele etmezse cezasını çeker.

 

Dünyada yaptıklarından sorumlu olan insandır.  İnsan ancak yaptıklarının karşılığını alır. 

 

Hiç kimse tek başına bir şey çalıp oynayamaz, insanlar toplu olarak yargılanır, bizler toplumun birer parçasıyız, kurunun yanında yaşta yanar. İnsana benliğini, kişiliğini, herşeyini veren toplumdur, düzen böyle kurulmuş.

 

Resullerin Alaha davetine çağrısına(duasına) toplum iştirak eder anlarsa, bunun için mücadele ederse insanlık ortaya çıkar, akıl başa gelir.

 

Yoksa akıldan düşünceden yoksun olarak istek arzularına, hayellere ve duygulara göre rüzgar nereden eserse oraya yelken açan bir anlayışla toplum olarak yaşama bakılırsa, böyle yanlış bir algıyla dinde yorumlanmaya kalkılırsa, birde Allahın yarattığı ayetlerde hiç kaale alınmazsa tabikide duvara  toslanır.

 

Doğru yolu bulmak için mücadele etmeyen, yaşamı yanlış algılayıpda doğru yolda olduğunu sanan, iddia eden, lafla peynir ekmek gemisi yürütmeye çalışan, kendini kandıran, dünya gerçeklerini görmeyen  toplumlar helak olurlar, bu yolda ilerlerler.

 

Allahın kanunları her toplum için eşit işliyor, ben şuyum buyum, islamım  demekle biryere varılmaz,

 

İşte Resulun Allaha çağırması(kuran,tevrat, incil, kelamlar) ;  kelam ederek, insanları aydınlatması, ayetleri açıklayarak çağırması, uyarması insanın kendine gelmesi , aklını başına toplaması içindir. Bu Allahın lutfudur, duaya, çağrıya icabet eden, mücadele eden mükafatını alır.

 

Bu dünyadaki herşey insan için imtihandır, mücadeledir.  Ben isterimde isterim, armut piş ağzıma düş yok böyle bir şey, bu yanlış bir din algısıdır.

Gönderi tarihi:

@@musttafa kutsal sayılan yazılarda dua edin kabul edeyim diye bir şey var bu kadar ince 

ayrıntıya girilmemiş orada ve bu kadar ince ayrıntılı olacaksa şu anki 7 milyar insanın emin ol 5 kişiden fazlasının duası kabul olmaz hani dua edin ben de kabul edeyim hikayesi nere de kaldı kabul edilmesi için devenin iğne deliğinden geçmesi lazım gibi bir benzetme senin'ki dostum ben allahın olamayacağını dolayısı ile de duanın kabul olamayacağı ön gören biriyim

Gönderi tarihi:

Mücadele etmek, zorlanmak hiç kimsenin işine gelmez, laf söz üfürerek yaşamda bir şey elde edilmez. Zaten siz istek arzularınızı laf söz edin, sıralayın bende kabul edeyim diyen Tanrı yok, herkes kendine bir hizmetçi arıyor, yok böyle bir şey.

 

Ayrıca duanın ne olduğunu açıkladım; türkçesi bildiğin davet, çağrı.

 

Heralde dua diyince sihirli bir şey zannediliyor, akıllar uçuyor, hayale dalınıyor.

 

Kelime oyunları bunlar, yanlış algı, herkesin beynine yanlış yerleşmiş, hayalde yaşıyor böyle beklentisi olanlar.

 

Mumin 60; Ve Rabbimiz, şöyle buyurdu: "Bana dua ediniz ki size icabet edeyim. Bana kul olmaktan kibirlenenler, muhakkak ki hakir ve zelil olarak cehenneme girecekler."

 

Ayette açıkca yazmış, Allaha dua etmek; kul olmakmış, kulluk vazifesini yerine getirmez, yani türkçesi insan olmazsan, insani meziyetleri(akletme, düşünce…) sergilemezsen, kibirlenir istek arzulara uyarsan, hayvan vasıflarını sergilersen(kul olmazsan), hayalde yaşarsan  yanarsın rezil olursun diyor.

 

Kul olmak; Allahın insanı yarattığı fıtrata uygun hareket etmesi, bu fıtratın diğer ismi din yani insan

Gönderi tarihi:

@@musttafa bunca yıldır islam alemi sözde kafirler için beddua ediyor duruyor öyle değil mi 

ama hiç tutmadı çünkü öyle görünüyor ki dualara icabet edilmiyor neymiş enin de sonunda kendi inançları üstün olacakmış dostum her din nedense kendi mesih'ini bekliyor ama sonuç yok ortada kimse ve olmayacakta 

Gönderi tarihi:

İnsan hem nimetlere duyduğu istekten, hem de aceleci olduğundan ötürü nefsinin arzu ettiklerinin hemen gerçekleşmesini ister. İnsanın bu aceleciliği zaman zaman dualarına da yansıyabilir. Dua ettiği zaman hemen duasına karşılık verilmesini ister. Duasına karşılık alması biraz gecikirse "dua da ediyorum, ancak kabul edilmiyor" şeklinde çok yanlış bir serzenişte bulunabilir. Sabırsızlık, zamanla ümitsizliğe hatta duanın terkedilmesine kadar gider.

Oysa mümin bilir ki, kendisi için neyin hayırlı olduğunu en iyi bilen Allah'tır.

 

"... Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz" (Bakara Suresi, 216) ayeti,

 

insana bunu haber verir. Bu nedenle insan Allah'tan bir şeyi istediğinde, takdiri O'na bırakmalı, O'ndan her şartta razı olmuş bir biçimde sabırla beklemelidir. Belki dua ederek talep ettiği şey kendisine bir fayda sağlamayacaktır, o nedenle Allah bunu kendisine vermemektedir. Belki de o hayra ulaşması için belirli bir olgunluğa kavuşması, bunun için de bir süre eğitilmesi gerekmektedir. Belki Allah kendisine daha da hayırlı bir başka nimet verecektir, ama sabrını ve sadakatini denemektedir.  Tüm bunlar dua eden insanın, duasında sabırlı ve kararlı olması, Allah'ın rahmetinden asla ümit kesmemesi gerektiğini göstermektedir. Nitekim Kuran'da, duada sabırlı olmaya özellikle dikkat çekilir:

 

"Sabır ve namazla yardım dileyin. Bu şüphesiz, huşu duyanların dışındakiler için ağır bir yüktür." (Bakara Suresi, 45)

 

Dikkat çeken bir gerçek, diğer birçok ibadet gibi duanın da terk edilmiş bir gelenek olarak düşünüldüğüdür. Aslında bu düşüncenin gelişmesinin perde arkasında "Allah'tan bağımsız, kendi kendisine işleyen bir dünya" olabileceği telkini yatmaktadır. (Allah’ı tenzih ederiz) İnsanların büyük bir kısmı ister istemez yaşantılarının başlangıcından sonuna kadar tüm olayların kendilerinin ve çevrelerindeki insanların kontrolünde cereyan eden olaylar olduğunu düşünürler. Bu yüzden de ölümle burun buruna gelmeden ya da çok büyük bir felaketle karşılaşmadan Allah'a dua etme ihtiyacı duymazlar. Oysa bu büyük bir yanılgıdır. Dua, yaşamın geneline yayılacak başlıbaşına bir ibadettir. Duanın en önemli unsurlarından biri Allah'a olan kesin imandır. İnsan çaresiz kaldığı durumlarda Allah'ın varlığını ve kendisine sadece O'nun yardım edeceğini hiç şüphesiz bilir. Ancak insanın rahat zamanlarında da Allah'ın varlığını ve gücünün büyüklüğünü hissederek dua etmesi gerekmektedir. Yani Allah candan sevilir de, şahıs Allah’ı içten anarsa, Allah’ın varlığında erirse bir anlamda yani Allah’a kendini tam teslim ederse müthiş bir güç kazanmış olur.

Bu nedenle insanların dualarında Allah'ın "esirgeyen ve bağışlayan" sıfatlarını düşünmeleri, ümit içinde dua etmeleri gerekir. Kişinin yapmış olduğu hata ve bu yüzden duyduğu vicdan azabı ne kadar büyük olsa da, Allah'ın affediciliğinden ümit kesmesine neden değildir.

 

"... Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umudunu kesmez." (Yusuf Suresi, 87)

 

 

 

 

 

 

 

 

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.