Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

portre.jpg

 

VATAN HAİNİ

 

"Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.

Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne,

kapkara haykıran puntolarla,

bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un

66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali

Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.

"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.

Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

 

Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,

ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.

Vatan çiftliklerinizse,

kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,

vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,

vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,

fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,

vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,

vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,

ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,

vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası,

Amerikan donanması, topuysa,

vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,

ben vatan hainiyim.

Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:

Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

 

 

 

büyük usta NAZIM HİKMET RAN'ı saygıyla anıyorum.....ölümünün 43'üncü yıldönömü yarın moskovada mezarı başında olacaktır....

Gönderi tarihi:

33.jpg

 

Bugün efkarliyim acmasin güller

Yigidimden kara haber verdiler

demirden dösegi tastan sedirler

yigidim aslanim burda yatiyor

 

Ne bir haram yedi ne cana kiydi

Ekmek kadar temiz su gibi aydın

hic kimse duymadan hükümler giydin

Yigidim aslanim burda yatiyor

 

28.jpg

 

VASİYET

 

Yoldaşlar nasip olmazsa görmek o günü,

ölürsem kurtuluştan önce yani,

alıp götürün

Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni.

 

Hasan beyin vurdurduğu

ırgat Osman yatsın yanımda

ve çavdarın dibinde toprağa çocuklayıp

kırkı çıkmadan ölen şehit Ayşe öbür yanımda.

 

Traktörlerle türküler geçsin altbaşından mezarlığın,

seher aydınlığında taze insan, yanık benzin kokusu,

tarlalar orta malı, kanallarda su,

ne kuraklık, ne candarma korkusu.

 

Biz bu türküleri elbette işitecek değiliz,

toprağın altında yatar upuzun,

çürür kara dallar gibi ölüler,

toprağın altında sağır, kör, dilsiz.

 

Ama bu türküleri söylemişim ben

daha onlar düzülmeden,

duymuşum yanık benzin kokusunu

traktörlerin resmi bile çizilmeden.

 

Benim sessiz komşularıma gelince,

şehit Ayşe'yle ırgat Osman

çektiler büyük hasreti sağlıklarında

belki de farkında bile olmadan.

 

Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,

-öyle gibi de görünüyor-

Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni

ve de uyarına gelirse,

tepemde bir de çınar olursa

taş maş da istemez hani...

Nazimin_Mezari.jpg

moskova daki mezari...

 

 

ONLAR dün vardi,bugün de var ve yarin da olacaklar.ONLAR insanligi gelistirecek tüm düsüncelerin karsisindalardi,karsisindalar ve karsisinda olacaklar.ONLAR Ortacag Avrupasinda Engizisyonlarla,Osmanlida Ulemayla beden buldular,günümüzde fasizmle,yarin belki baska bir sekilde karsimizdalar.Nazim a Anadoluda bir cinar dibini bile cok gören ONLAR hic bir zaman hatirlanmadi,hatirlanmiyor ve hatirlanmayacaklar.Nazim,dostumuz diyebilecegimiz bizden biri,dünyanin her yerinde,asyali olsun afrikali olsun tüm kardeslerince hatirlandi,hatirlaniyor ve hatirlanacaktir.Nazim i tarih bir dost gibi bagrina basip cömertce sayfalarinda onurlu yerine oturturken,ONLAR a bir paragraf bile ayirmayacaktir.

Büyük sair ve düsünce insani Nazim Hikmet i ölümünün 43. yilinda saygiyla aniyoruz...

Gönderi tarihi:

Moskova: Nazım Hikmet'in Ölümünün 43. Yıldönümü

Nazım Hikmet, bugün ölümünün 43. yıldönümünde Moskova'daki mezarı başında anıldı.

 

 

Moskova'nın Novodeviçye Mezarlığı'nda yatan ünlü şair Nazım Hikmet için çok sayıda Rus ve Türk dostunun katılımıyla düzenlenen anma töreninde hüzünlü anlar yaşandı. Anma töreninde, ünlü sanatçı Şener Şen, yapımcı Mustafa Oğuz ve Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi'nin eşi Jülide Taşkent gibi isimler de hazır bulundu. Törende, ünlü şairin vatan özlemini anlattığı, "Şairi cennete koymuşlar, Ah memleketim!.. demiş" dizeleri okunarak, törene katılanlar tarafından daha önce vatandaşlıktan çıkarılan Nazım Hikmet'e yeniden vatandaşlık hakkı verilmesi istendi. Tören sırasında Nazım Hikmet'in vatan sevgisi, memleket özlemi üzerine yazdığı şiirler okunarak, ünlü şairin mezarının halen ülkesine götürülmemiş olmasına tepki gösterildi. İHA'ya konuşan Rus-Türk Araştırmalar Merkezi (RUTAM) Başkanı Hakan Aksay, "Nazım Hikmeti, mezarı başında anmak bir gelenektir ve bu geleneği son yıllarda biz yaşatmaya çalışıyoruz. Bugün burada çok sayıda Rus ve Türk dostu birarada onu anıyor. Böyle anma törenlerinde bir çok konular da gündeme geliyor. Bunlardan birincisi, hiç şüphesiz Nazım'a olan sevgi ve anılarla ilgili. Ama bir kısmı da Nazım ile ilgili taleplerin dile getirilmesi. Özellikle son yıllarda Nazım Hikmet'in vatandaşlığının iadesi ve hatta mezarının Türkiye'ye götürülmesi tartışılıyor. Fakat bu tartışmalardan henüz hiç bir sonuç alınmaması ve bazı devlet adamlarının vatandaşlık iadesi için Nazım'ın kendi başvurusu gerektiği gibi açıklamaları bizi gerçekten yaraladı. Halbuki Nazım Hikmet, tüm dünyada kimsenin veremeyeceği kadar büyük bir itibara sahip ve bir gün bunun Türkiye'de resmi düzeyde de anlaşılacağını umuyoruz" dedi.

 

Öte yandan tören sırasında bazı gurbetçilerin Nazım'ın mezarına Türkiye'den getirdiği toprağı dökmesi ise dikkat çekti.

Gönderi tarihi:

Ve bu büyük sevgiye rağmen hala Nazım'ın vatandaşlığa kabul edilebilmesi için kendisi müracaat etmeli diyen bir içişleri bakanımız var...dalga geçer gibi...

 

Nazım'ın bu topraklara ait olduğunu ispatlamak için üzerinde küçük bir fotoğrafının olduğu bir kağıt parçasına yada gölgesinde dinlendiği anadoludaki bir köy mezarına ihtiyacı var mı....Bunu en iyi şiirleri anlatır...

 

 

Memleketim:

Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya,

kurşun kubbeler ve fabrika bacaları,

benim o kendi kendinden bile gizleyerek

sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir.

 

 

 

Memleketim.

Memleketim ne kadar geniş:

dolaşmakla bitmez, tükenmez gibi geliyor insana.

Edirne, İzmir, Ulukışla, Maraş, Trabzon, Erzurum.

Erzurum Yaylası'nı yalnız türkülerinden tanıyorum

ve güneye

pamuk işleyenlere gitmek için

Toroslardan bir kerre olsun geçemedim diye

utanıyorum.

 

 

 

Memleketim:

develer, tren, Ford arabaları ve hasta eşekler,

kavak

söğüt

ve kırmızı toprak.

 

 

 

Memleketim.

Çam ormanlarını, en tatlı suları ve dağ başı göllerini seven

alabalık

ve onun yarım kiloluğu

pulsuz, gümüş derisinde kızıltılarla

Bolu'nun Abant gölünde yüzer.

 

 

 

Memleketim :

Ankara ovasında keçiler:

kumral, ipekli, uzun kürklerin pırıldaması.

Yağlı, ağır fındığı Giresun'un.

Al yanaklı mis gibi kokan Amasya elması,

zeytin,

incir,

kavun

ve renk renk,

salkım salkım üzümler

ve sonra karasaban

ve sonra kara sığır

ve sonra : ileri, güzel, iyi

her şeyi,

hayran bir çocuk sevinciyle kabule hazır,

çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım,

yarı aç, yarı tok

yarı esir...

 

Nazım Hikmet Ran

 

bence yok.... :clover:

Gönderi tarihi:

Piraye için yazılmış şsaat 21-22 şiirleri'nin içinde bir kısmı

 

22 Eylül 1945

 

Kitap okurum :

içinde sen varsın,

şarkı dinlerim :

içinde sen.

Oturdum ekmeğimi yerim :

karşımda sen oturursun,

çalışırım :

karşımda sen.

Sen ki, her yerde «hâzırı nâzır»ımsın,

konuşamayız seninle,

duyamayız sesini birbirimizin :

sen benim sekiz yıldır dul karımsın...

 

 

 

23 Eylül 1945

 

O şimdi ne yapıyor

şu anda şimdi, şimdi?

Evde mi, sokakta mı,

çalışıyor mu, uzanmış mı, ayakta mı?

Kolunu kaldırmış olabilir,

— hey gülüm,

beyaz, kalın bileğini nasıl da çırçıplak eder bu hareketi!...—

 

O şimdi ne yapıyor,

şu anda, şimdi, şimdi?

Belki dizinde bir kedi yavrusu var,

okşuyor.

Belki de yürüyordur, adımını atmak üzredir,

— her kara günümde onu bana tıpış tıpış getiren

sevgili, canımın içi ayaklar!...—

Ve ne düşünüyor

beni mi?

Yoksa

ne bileyim

fasulyanın neden bir türlü pişmediğini mi?

Yahut, insanların çoğunun

neden böyle bedbaht olduğunu mu?

 

O şimdi ne düşünüyor,

şu anda, şimdi, şimdi?...

 

 

24 Eylül 1945

 

En güzel deniz :

henüz gidilmemiş olanıdır.

En güzel çocuk :

henüz büyümedi.

En güzel günlerimiz :

henüz yaşamadıklarımız.

Ve sana söylemek istediğim en güzel söz :

henüz söylememiş olduğum sözdür...

Gönderi tarihi:

ÇAY,SİMİT VE PEYNİR

 

 

BASİT YAŞAYACAKSIN BASİT,

 

MESELA,SUSAYINCA,SU İÇECEK KADAR BASİT.

 

DÖRT ÇIKACAK, İKİYLE İKİYİ ÇARPTIĞINDA.

 

TEK DÜĞMESİ OLACAK ELİNDEKİ CİHAZIN,

 

TEK BİR DÜĞME, TEK BİR CÜMLE GİBİ.

 

SEVİNCE, LAFI DOLANDIRMADAN SÖYLEYECEKSİN,

 

SENİ SEVİYORUM GİBİ..

 

BASİT BİR ÖPÜCÜK YETECEK SANA,

 

BASİT, SICAK BİR ÖPÜCÜK VE O ÖPÜCÜKLE DOLACAK TÜM GÜNLERİN.

 

O ÖPÜCÜK İÇİN YAPACAKSIN,HAYATININ KAVGASINI,

 

O ÖPÜCÜK İÇİN YİYECEKSİN HAYATININ DAYAĞINI.

 

KABAK ÇEKİRDEĞİ VERECEK SANA,RAKAMLARIN VEREMEDİĞİ MUTLULUĞU.

 

EL YAZISIYLA YAZILMIŞ, EĞRİ BÜĞRÜ BİR MEKTUP OLACAK.

 

EN DEĞERLİ KAĞIDIN, HEP YANINDA TAŞIDIĞIN,ATMAYA KIYAMADIĞIN.

 

İKİ HAREKETTE GİYİNİVERECEK,İKİ HAREKETTE SOYUNUVERECEKSİN.

 

KISACIK OLACAK,UYANMAN VE SOKAĞA ÇIKMAN ARASINDAKİ SÜRE...

 

KISACIK OLACAK SICACIK KOLLARA DOLANMAN,

 

KENDİN BİLE, ANLAYABİLECEKSİN YAZDIKLARINI,

 

BAKIŞLARIN BİLE ANLATABİLECEK KENDİNİ.

 

BEKLENTİLERİN DE BASİT OLACAK,

 

KAF DAĞININ, ÖNÜNDE BEKLEYECEK MUTLULUKLAR,

 

BİR ISLIKTA BULABİLECEKSİN,EN UZUN DOSTLUK ROMANINI,

 

YA DA, BİR DAMLA GÖZYAŞI YAŞATACAK SANA,HAYATININ EN UCUZ ROMANINI.

 

PANKREASININ SAĞLIĞINA DUA EDECEKSİN, KAPATIRKEN GÖZLERİNİ.

 

BİR KAŞARLI TOST OLACAK ARADIĞIN,

 

NASIL OTURACAĞINI, BİLEMEDİĞİN SOFRADA,

 

PARMAKLARIN EN KIYMETLİ ÇATALIN.

 

YİNE AYNI PARMAKLAR ÇÖZECEK,EN KARMAŞIK DENKLEMLERİ.,

 

BİR FİLARMONİ ORKESTRASI VEREMEYECEK SANA KONTRPLAK BİR GİTARDA,

 

DOĞRU BASILMIŞ BİR FA DİYEZİN MUTLULUĞUNU,

 

PARFÜMÜN TEMİZLİK KOKACAK,

 

BİLMİYORUM DİYECEKSİN, BİLMEDİĞİNDE VE ÇOK NORMAL OLACAK BİLEMEDİĞİN...

 

SAATİN SADECE SAATİ GÖSTERECEK,

 

TELEFONUNU SADECE TELEFON ETMEK İÇİN KULLANACAKSIN,

 

KÜÇÜK BİR NOT DEFTERİ OLACAK BİLGİNİ EN HIZLI SAYAN.

 

BASİT YAŞAYACAKSIN BASİT

 

SANKİ BİR GÜN YAŞAMIN SONA ERECEKMİŞ GİBİ BASİT,

 

ÇAY, SİMİT VE PEYNİRLE.....

 

NAZIM HİKMET RAN

 

Nazım Ustam sen hep yüreklerde yaşayacaksın..toprağın bol olsun... :clover:

Gönderi tarihi:

KARIMA MEKTUP

 

 

 

 

 

Bir tanem!

Son mektubunda :

"Başım sızlıyor

yüreğim sersem!"

diyorsun.

"Seni asarlarsa

seni kaybedersem;"

diyorsun;

"yaşıyamam!"

Yaşarsın karıcığım,

kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgârda;

yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı

en fazla bir yıl sürer

yirminci asırlılarda

ölüm acısı.

Ölüm

bir ipte sallanan bir ölü.

Bu ölüme bir türlü

razı olmuyor gönlüm.

Fakat

emin ol ki sevgili;

zavallı bir çingenenin

kıllı, siyah bir örümceğe benzeyen eli

geçirecekse eğer

ipi boğazıma,

mavi gözlerimde korkuyu görmek için

boşuna bakacaklar

Nâzıma!

 

Ben,

alacakaranlığında son sabahımın

dostlarımı ve seni göreceğim,

ve yalnız

yarı kalmış bir şarkının acısını

toprağa götüreceğim...

Karım benim!

İyi yürekli,

altın renkli,

gözleri baldan tatlı arım benim;

ne diye yazdım sana

istendiğini idamımın,

daha dâva ilk adımında

ve bir şalgam gibi koparmıyorlar

kellesini adamın.

Haydi bunlara boş ver.

Bunlar uzak bir ihtimal.

Paran varsa eğer

bana fanile bir don al,

tuttu bacağımın siyatik ağrısı.

Ve unutma ki

daima iyi şeyler düşünmeli

bir mahpusun karısı.

hep gonlumuzdesın :clover:

Gönderi tarihi:

bu konu hakkında ki yorumumu dün bir topicle yazmıştım ama arkadaş fark etmeyip bugün yeniden büyük ustamız için bir topic açmış .....tabi ki büyük usta için binlerce topic açılsa azdır..................

 

 

 

saygıyla anıyorum ustamı.................

 

ithaka güzel paylaşımların için sağol...........

 

 

tekrardan saygıyla anıyorum...... :clover:

 

Mesajınız birleştirildi...

Gönderi tarihi:

kurtuluş savaşı destanından bir bölüm dikkatimi çekti.

 

ve 29 kanunuevvel kütahya

dört top

ve 1800 atlı bir ihanet

yani çerkez ethem

bir gece vakti

kilim ve halı yüklü katırları

koyun ve sığır sürülerini önüne katıp

düşmana geçti

yürekleri karanlık

kemerleri ve kamçıları gümüşlüydü

atları ve kendileri semizdiler

 

ihanet olarak adlandırdığı şeyle bir zaman sonra kendisinin yaptığının farkı ne?

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.