Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Son günlerde hemen her kesimden ideologun üzerinde mutabık olduğu bir tespitten yola çıkalım; “Türkiye’de Milliyetçilik Yükseliyor!”

 

Milliyetçilik dalgasının toplumsal boyutta, iç ve dış konjonktürel gelişmelerin de dahliyle, giderek daha “görünür” olduğu açık.

 

Ancak fotografın bütününü okumamız açısından eksik bir yaklaşım.

 

Emperyalistlere karşı verilen Kurtuluş Savaşı’nın kökleri üzerinde yükselen milliyetçilik, bu toplumda zaten yüksek dozda ve yaygın bir çerçevede bulunuyor.

 

Soğuk Savaş’ın politik iklimi içerisinde daha da büyüyüp serpilmiş olan Türk Milliyetçiliği, 60’lı ve 70’li yıllar boyunca yükselen sol tehdide (Komünizm Tehlikesi) karşı, 90’lı yıllarda da Kürt hareketine karşı kullanıldı ve zaman içinde ideolojik altyapısı oluşturuldu.

 

Bugünün Türkiye’sinde ise yeni bir dalga boyu yakalayan milliyetçilik, esasen bilinçaltımıza kazınmış olan ve zaman zaman çeşitli vesilelerle temayüz eden Sevr Sendromu’ndan besleniyor.

 

Nitekim fiilen Osmanlı İmparatorluğu’nun ölüm fermanı anlamına gelen Sevr Antlaşması, Doğu’da bir Ermeni Devleti kurulmasını, İmparatorluk topraklarının Yunanistan, İngiliz Fransız ve İtalyan hakimiyetine girmesini, Boğazların kontrolünün bir komisyona devredilmesini ve Kürtlere tam bağımsızlık yolunu açıyordu.

 

Bugün Ermeni Soykırımı iddialarının geçmişte hiç olmadığı kadar güçlü bir şekilde dile getiriliyor oluşu, Kıbrıs Davası’nın kaybedildiği inancı, Türkiye’nin AB ile ilişkilerinde kendisinden istenileni kayıtsız şartsız yerine getiriyor olduğu iddiası, IMF’le ilişkilerin dayattığı ekonomik kuşatılmışlık hissi ve Ortadoğu eksenli gelişmelere paralel olarak yükselen Amerikan aleyhtarlığı bilinçaltına ittiğimiz “Sevr Sendromu”nu hortlatan temel nedenler.

 

Elbette kökleri büyük bir dünya imparatorluğuna dayanan bir ulusun çocukları olarak yukarıda sıraladığımız gelişmelerin yarattığı “hayal kırıklığı” küçümsenecek bir olgu değil.

 

Kaldı ki kategorik olarak birbirinden ayrışan türden milliyetçilik anlayışlarının tüm bu olağandışı dönüşüm sebebiyle bugün adına “ulusalcılık” denilen bir paydada buluştuğunu görüyoruz.

 

MHP’den Saadet Partisi’ne, emekli elçilerden, bazı CHP’lilere kadar genişleyen bir yelpaze, farklılıkları kapatan bir siyasi dili (ulusalcılık) ve ortaklığı benimsiyor.

 

Üstelik bugüne kadar kriz dönemlerinde “kullanılan!” ve deyim yerindeyse işi bittiğinde köşesine çekilen milliyetçi hareketin söyleminde büyük ölçüde değişiklikler gözleniyor.

 

Milliyetçilik söyleminde radikal ve Kürt karşıtı bir tonun giderek ağır bastığı görülüyor.

 

1990’lı yılların “düşük yoğunluklu” savaş ortamında bile “Kürt-Türk kardeş, bölücüler kalleş” sloganını kullanan ve Türk Milliyetçiliği, bir anlamda içindeki Yahudi’yi keşfederek Kürt karşıtı radikal bir söyleme uzanıyor.

 

Nazi Almanyası’nda Yahudilere biçilen rol ile bugün Türkiye’de Kürtlere biçilen rolün benzeştiğini görüyoruz; “Bizi yok etmek için düşmanla işbirliğine giren ekmeğimizi yiyen ama ihanet eden insanlar”

 

Her ne kadar Talabani’nin devlet başkanı seçilmesi ile zayıflamış gibi görünse de Kuzey Irak’ta bir Kürt Devleti’nin kurulması ihtimali, ABD’nin Iraklı Kürtlere yönelik desteği ve AB’nin Türkiyeli Kürtlerle ilişkileri birleştiğinde Kürtlerin “içimizdeki hainler” olarak algılanışlarına uygun düşünsel ve politik iklim oluşuyor.

 

Elbette bunda Kürt hareketinin kendini daha politik ve milliyetçi biçimde inşa ediyor oluşunun payı büyük.

 

Zaman içinde zayıflatılan Türk üst kimliğinin tepkisel olarak etnikleşen bir Türk milliyetçiliğine kaydığı görülüyor.

 

Artık sözkonusu olan iki silahlı gücün çarpışması değil politize olan ve kitleselleşen iki milliyetçilik.

 

Ve bu konjonktürde tüm partiler Milliyetçilik kartına oynuyorlar.

Gönderi tarihi:

Bugün yükselen milliyetçilik dalgasını, eksik parçaları birleştirerek, siyasi partilerimizin yaklaşımları üzerinden okumaya çalışalım.

 

Bir tespit; milliyetçilikteki yükselme, AB sürecinde kritik eşiği dönen Türkiye’nin dünyaya açılmak için tarihinin en önemli adımlarını atmasıyla eşzamanlı gelişiyor.

 

Çelişkili gibi görünse de, bu iki gelişme arasında organik bir bağ kurmak mümkün.

 

Kaldı ki, AB’yle müzakere sürecini başlatan ülkelerin hemen hepsinde, ulusal egemenliğin yitirildiği tasavvuruyla, milliyetçiliğin yükseldiği görülmüş.

 

Türkiye’nin AB ile ilişkilerinde kendisinden istenileni kayıtsız şartsız yerine getiriyor olduğu iddiasını hemen hemen aynı korkuların beslediğini düşünmek mümkün.

 

Bugün kendilerine 'ulusalcı' diyen gruptan MHP'ye, Saadet Partisi'ne, emekli elçilere ve bazı CHP'lilere kadar genişleyen büyük bir yelpaze, AB karşıtlığında buluşuyor.

 

Bir başka tespit; kategorik olarak birbirinden ayrışan türden milliyetçilik anlayışlarının (devletin ki dahil türdeş olmayan milliyetçiliklerin) giderek farklılıkları kapatan bir siyasi dili ve ortaklığı benimsiyor oldukları…

 

Bu konjonktür, ilk elde hemen hemen tüm siyasi partilerin “milliyetçilik kartı”na oynamasına sebep oluyor.

 

Öyle ki, AB ve Kıbrıs’ta önemli adımlar atan AK Parti’nin dahi pragmatik reflekslerle milliyetçi söyleme sarıldığı görülüyor.

 

Milli Görüş geleneğinden gelen çekirdek kadronun yanı sıra, milliyetçi-muhafazakar ve merkez sağ kadrolarla örtülü bir koalisyon kuran AK Parti’deki ayrışmanın süreç dahilinde su yüzüne çıktığı ortada.

 

Daha iyi bir gelecek vaadiyle toplumu dengede tutma şansı zayıflayan, laiklik/irtica ekseninde seyreden rejim tartışmaları ile sıkışan AK Parti’nin imdadına milliyetçilik yetişiyor.

 

Kuşkusuz, milliyetçilik konusunda esnek davranan AK Parti’nin yaklaşımı bütünüyle pragmatik, partinin doktriner bir kayışı sözkonusu değil.

 

Bu, koşullar değiştiğinde AK Parti’nin söylemlerinin değişebileceğini de gösteriyor.

 

Konjonktürel olarak yükselen milliyetçilik dalgasının yöneldiği açık adresin ise MHP olduğu aşikar.

 

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin toplumun ülkücü olmayan ama kaygıları örtüşen kesimleriyle irtibat oluşturma çabası var.

 

Büyük ölçüde AB karşıtlığı zeminine oturan dalga, konjonktürel süreci besleyen bir altyapıyı/millici refleksi oluşturuyor.

 

Bununla birlikte MHP’nin tek başına iktidar alternatifine dönüşmesi uzak ihtimal.

 

Zira bütün siyasi partilerin giderek dozu artan milliyetçi söylemi oyları dağıtıyor.

 

DYP ve CHP’nin aynı kitleye göz kırpan söylemlerinin yanına “Çağdaş Kızıl Elma” açılımını gündeme taşıyan ANAP Lideri Erkan Mumcu’yu eklersek, bugün (1999 seçimlerinde MHP’nin merkeze kaydığı yorumunu yapıyorduk) merkez’in MHP’lileştiğini söylemek yanlış olmayacak.

 

Öyle ki, CHP ile MHP milliyetçilik açısından hemen hemen ortak bir dili kullanır hale geldiler.

 

Kemal Derviş’in tasfiye edildiği CHP’ye milliyetçi damarı çok yüksek kadroların hakim olduğu görülüyor.

 

Ancak milliyetçilerin CHP’nin popülist söylemini inandırıcı bulma olasılığı zayıf.

 

MHP’nin tutarlı mesajlarının daha iyi algılandığı ise bir gerçek.

 

Peki yükselen milliyetçi dalga hangi partiye ne getirir?

 

Erken bir tahmin yaparsak, milliyetçilik kartına oynayan AK Parti’nin fazla oy kaybetmeyeceğini, bu dalgadan en çok MHP’nin yararlanacağını, CHP’nin ise umduğunu bulamayacağını söylemek mümkün.

 

Bu arada giderek politize olan ve kitleselleşen Kürt Milliyetçiliğini de gözardı etmeyelim.

 

Bugün Türk ve Kürt milliyetçilerin sertlikleri birbirlerinin elini güçlendiriyor.

 

Özünde birbirini ve çatışma dinamiğini besleyen bu iki milliyetçilik, yakın gelecekte siyasetin dengelerini de tayin edecek...

 

Billur Yalçınkaya

 

Arkadaşlar yeni bir seçim dönemine girdiğimiz ve son zamanlarda gerek ekonomide gerekse siyasi alanda görülmeye başlayan sıkıntıların hükümet üzerinde büyük bir baskı unsuru oluşturduğu bununda olası bir seçimde artan milliyetçilik dalgasıyla AKP hükümetine önceki seçimde verilen emanet oyları büyük oranda törpüleyeceği bir gerçek...Peki artan milliyetçi duyguların etkisiyle ilk seçimde kullanılacak bu oylar ulusalcı söylemi benimsemiş hangi partiye kayabilir,yorumlarınızı bekliyorum...

Gönderi tarihi:

Bugün yükselen milliyetçilik dalgasını, eksik parçaları birleştirerek, siyasi partilerimizin yaklaşımları üzerinden okumaya çalışalım.

 

Bir tespit; milliyetçilikteki yükselme, AB sürecinde kritik eşiği dönen Türkiye’nin dünyaya açılmak için tarihinin en önemli adımlarını atmasıyla eşzamanlı gelişiyor.

.

.

.

Arkadaşlar yeni bir seçim dönemine girdiğimiz ve son zamanlarda gerek ekonomide gerekse siyasi alanda görülmeye başlayan sıkıntıların hükümet üzerinde büyük bir baskı unsuru oluşturduğu bununda olası bir seçimde artan milliyetçilik dalgasıyla AKP hükümetine önceki seçimde verilen emanet oyları büyük oranda törpüleyeceği bir gerçek...Peki artan milliyetçi duyguların etkisiyle ilk seçimde kullanılacak bu oylar ulusalcı söylemi benimsemiş hangi partiye kayabilir,yorumlarınızı bekliyorum...

 

Öncelikle bu ulusalci söylemin CHP nin sandiktaki oylarini arttirabilecegini düsünmüyorum.CHP nin baraji gecebilmesi bu ulusalci söylemlerinden ziyade kemiklesmis tabanindan alacagi yüzde ve AKP ye karsi alternatif herhangi bir sol parti olmamasindan kaynakli bosluga bagli olacagini düsünüyorum.CHP lideri Deniz Baykal in partisinin üzerinde tek söz sahibi olma istegi , Isci Partisi lideri Dogu Perinceki aratmayacak MHP ye özgü milliyetci söylemleri ve AKP ye karsi yürütülen ciliz muhalefet, saglam tabanli bir sol olusum gerceklesirse eger Saadet Partisinin AKP ye karsi yasadigi hezimeti aratmayacak bir yenilgi getirecektir Deniz Baykal a ve partisine.

Danistay da ki saldiri olayina baglantili bir benzetme yapmak isterim.1933 teki Reichstag yangini sözde hollanda komunist partisi üyesi Marinus van der Lubbe tarafindan yapilmis gibi gösterilmis ve aslinda naziler tarafindan gerceklestirilen bu olay,hitlerin parlamentoyu feshetmesinin önünü acmis ,komunist avciligi adi altinda almanya daki butün muhalefet böylece bertaraf edilmistir.Semdinlide yasanan ve devletin acikcasi sucüstü yakalandigi eylemle beraber mevcut hükümete ve avrupa birligine karsitligi körükleyici bir hava almistir Türkiye politik arenasi.Zaten Soner Yalcin a ait Binbasi Cem Ersever in itiraflari adli kitabindan,devlet icinde devletin izlerini görüp Danistay ve Semdinli olaylariyla iliskilendirmek mümkün.Özellikle eski pkk itirafcilarindan olusturulan Yildiz Timler inin,semdinli olaylarindaki saniklardan birinin de eski pkk itirafcisi olmasi acisindan sasirticidir.Burdan cikaracagim sonuc aslinda herseyin arkasinda bir Big Brother vardir diye bir sonuca götürmese de amerikanin irak isgali sirasinda Türkiyeden ve AKP hükümetinden bekledigi kuzeyden destegin meclis vetosuna takildigi göz önünde bulundurulursa,amerikanin olasi bir iran cikartmasi icin elinden geleni ardina koymayacagi ve bu ugurda kendi politikalarina en cok uyabilecek olusumu iktidara tasimak icin birazda olsa Türkiyede ki gayri resmi olusumlari bu ugurda kullanacagidir.Özellikle kuzey irakta olusan kendi bayragi,kendi,parasi yada kendi merkez bankasi olan gayri resmi bir kürdistan olusumunun,iran icinde de olasi amerikan isgali sonucunda olusturulabilecek ve artik resmilestirilebilecek bir kürt devletinin Türkiye ile pazarlik konusu olabilecegi düsünülürse suan Amerikan karsiti olan ama bu ugurda amerikayla isbirligine gidebilecek MHP nin bu secimlerde oy oraninin YÜKSELTILEBILECEGI düsüncesini dogurmaktadir.

Türkiye ile baslatilan resmi üyelik müzakerelerinin ardindan bu cercevede ve yeni olusturulan ama bircok eksigi olan Avrupa anayasasi ile ilgili bir sempozyumda edindigim bir kac seyi aktarmak isterim.özellikle kameralara kapali bu toplantida asil tartisma konusu hollanda ve fransada halk oylamasiyla reddedilen yeni avrupa anayasasindan ziyade Türkiye ile baslatilan resmi üyelik müzakereleri olmustur.Burda ki en ilginc nokta Türkiye nin avrupa birligine karsi cikan ve imtiyazli ortakligi öneren CDU milletvekilinden ziyade Türkiye nin üyeligine kameralar karsisinda destek cikan ama bu toplantida CDU nun politikasina benzer bir Türkiye karsitligi belirten ve bunu partisine mal eden SPD milletvekili olmustur.Bu politikanin neden böyle dürüstlükle Türkiyeye söylenmedigi soruldugunda ise verilen yanit daha da ilgincti."Türkiyenin bu kadar ilerleyebilecigini düsünmüyorduk" söylemi olmustur ve özellikle tayyip erdoganin ve hükümetinin daha önceki hükümetlere oranla daha kararli oldugu vurgulanmistir.ben söylenenleri aktarmakla umarim karakterime zit düsen AKPli olmak gibi bir damga yemem,sadece sagduyuluyum.

Özellikle avrupa birliginin Türkiyeden bekledigi olasi bir istikrarsizlik ve olasi bir istikrarsizlikta üyelik sürecinin askiya alinabilecegi düsünülürse Türkiyede ki avrupa birligi sahin olusumun politik anlamda ne kadar islerine yarayacagi gercegidir.Zaten Türkiye nin avrupa birligine üyeligi konusunda halk oylamasi sonucunda özellikle avusturyada alacagi veto zaten üyelik görüsmelerinin ne olursa olsun kilitlenecegi tehlikesini getirecektir.

Avrupa birligi Türkiye nin icislerine mi karismaktadir?Hayir!Diger üyelere uygulanan politik,sosyal,ekonomik anlamda reform paketleri Türkiye nin özel bir statüde degerlendirecegi lüksünü getirmemektedir.Türkiyede bu paketi Liberal kesim disinda tamamiyle kabul edecek ve karsi cikmayacak bir parti ya da olusum görmemekteyim.Özellikle medyanin halkin bu konularda bilinclendirilmesi gibi bir yükümlülügü yerine getirmedigini,bu bilinclendirmeyi magazin haberler ya da reyting degeri tasiyan diger ucuz haberlere tercih etmesinden anlamaktayim.

 

Secimler konusunda ki görüsüm sonuc olarak kim kazanirsa kazansin ben kaybedecegim seklinde ifade etmek istiyorum.

Avrupa Birligi konusunda ise Türkiyenin bu birlige Istanbul gibi metropollesmeyi örnek göstererek giremeyecegi,politik anlamda düsünce özgürlügünün yolunu acmasi ve biraz agir gelicek belki Ispanyanin Batasuna ile yaptigi gibi bir yolu izlemesinden gececegini düsünmekteyim.

Gönderi tarihi:

Bence yükselen milliyetcilik MHP ye yarar bunu bilen DEVLET BAHÇELİ akıllı bir kişilik oldugunu gösteriyor ve hiç bir konuya bir yorum yapmadan geçiyor...oyları toplayacagını haklı olarak biliyor...ki TÜRKİYENİN BUNA İHTİYACI VARDIR SON YILLARDA BANA GÖRE TÜRKİYEDE MİLLİYETCİLİK ÖLDÜ AMA ŞUANDA YENİDEN TOHUM VERMEE BAŞLADI...YAŞASIN TÜRK MİLLİYETCİLİGİ...

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.