Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

ATATÜRK GENÇLİĞİ GÖREV BAŞINDA…

 

 

02 Kasım 2012

 

image00186.jpg

 

ABD’nin desteğini arkasına alan AKP, 2002 yılında hükümet oldu.

Beklenmeyen bir sonuçtu bu.

Çünkü çoğunluk, İslamcı bir partinin seçimlerden başarı ile çıkıp, iktidarı ele geçireceğine inanmıyordu. Kemalist Cumhuriyet rejimi ile yönetilen, laik bir ülkede kimse şeriatçı bir yapılanmaya şans tanımıyordu. “Burası ne İran, ne Arabistan… Böyle bir değişime ordu, yargı, Cumhuriyet kurumları izin vermez” diyorlardı.

Ama göz ardı edilen iki önemli gerçek vardı; birisi, Amerikancı 12 Eylül darbesinden sonra Türkiye’nin neoliberal politikalarla adım adım emperyalizme daha bağımlı bir sürece sokulması; ikincisi, Refah Partisi içerisinde “yenilikçi” adı verilen bir grubun 1990’lı yıllarda, kapalı kapılar arkasında ABD ile gizli görüşmeler yaparak, anlaşma yoluna gitmesiydi…

CIA’nin yan kuruluşu Rand Corporation ANAP, DYP, MHP gibi düzen partilerinden umudunu kesmiş, yönünü siyasal İslamcı partilere çevirmişti. Çünkü o, Türkiye’deki şeriatçı örgütlerin Osmanlıdan bu yana emperyalizmle işbirliği yapıp, kendi öz yurduna ve vatandaşlarına karşı nasıl savaşım verdiğini çok iyi biliyordu.

Rand Corporation, Ocak 1997’de bu konuda bir rapor hazırlamıştı. “Yenilikçi” grupla işbirliği yapılmasını öneriyor, ABD’nin Ortadoğu’daki geleceğinin buna bağlı olduğunu vurguluyordu.

Bu nedenle, henüz milletvekili bile değilken Recep Tayyip Erdoğan, Amerika’ya çağrılmış, bir takım ön görüşmeler ve hazırlıklardan sonra taahhütlerde bulunulmuş; sözler alınıp, sözler verilmişti.

“Hükümlü” olması nedeniyle 3 Kasım 2002 seçimlerinde milletvekili seçilemeyen Recep Tayyip, ABD ile yapılan görüşmelerin ardından, sanki başbakanmış gibi birçok devlet yetkilileriyle bir araya gelerek, bir takım gizli anlaşmalara imzalar atmıştı.

Daha sonraları ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ile Abdullah Gül arasında 2 sayfa, 9 maddelik bir gizli “mutabakat metni” daha imzalanmıştı.

Türkiye’nin resmi dış politikasında “gizli olan bir sürü gelişme” yaşanırken asla tutanak yapılmıyor, yetkili Türk diplomatları kapı dışında bekletiliyordu. Uluslar arası İlkelerimiz ayaklar altına alınıyor; Türkiye’nin Kıbrıs, Kuzey Irak, PKK, azınlıklar alanlarındaki kırmızı çizgileri görmezden geliniyordu.

Bunlar, ılımlı İslam darbesinin Türk toplumunu deneme girişimleriydi. Devrimcilerin, demokratların, Kemalist kurumların tepkisini, sabrını, direnme gücünü ölçüyordu.

Ne var ki, Kemalizm duvarında açılan bu gedikler karşısında devrimci ve demokrat kesim suskunluk içerisindeydi. Bazı yurtseverlerin karşı devrimci gidişe karşı çıkmaları ise “komploculuk” olarak değerlendiriliyordu.

AKP, toplumu alıştıra alıştıra dinci faşizme doğru ilerliyordu. Alıştıra alıştıra siyasallaştırıyordu PKK’yı. Tepki alınca duraklıyor, geriliyor, ortamı elverişli bulunca başını yeniden kaldırıp, yoluna devam ediyordu.

 

İktidarın bu dinci yürüyüşüne tepkiler cılız kalınca bu kez subaylar, sendikacılar, aydınlar, politikacılar, yazarlar çizerler tutuklanmaya başlandı. Koca koca emekli kuvvet komutanları, ordu komutanları savcıların huzuruna çıkartıldı. Ordunun can evine baskınlar düzenlendi. Tarikat soruşturması yapan görevli başsavcılar, askerler ve mitçiler hakkında soruşturmalar açıldı. Emekli Yargıtay savcıları sorguya çekildi. ABD, Fethullah Gülen, Recep Tayyip üçlüsünün planı yürürlüğe girmişti. Ordu hizaya getirilmiş, yargı düzene sokulmuş, medya dizginlenmişti.

AKP’nin son eylemi ise 29 Ekim Cumhuriyet Bayramının yasaklanmasıydı. Bir iktidar, ulusunun başlangıç tarihini, kuruluş tarihini, ulusal bayramını, tüm dünyanın sevip saydığı ulusal kahramanını, önderini ortadan kaldırmak istiyordu. Dünyanın hiçbir ülkesinde görülmeyen, görülemeyecek olan bir olaydı bu.

Ama bu İslamcı yürüyüşte ilerlerken, onların hesap edemediği, oyunlarını bozan, onları şaşkınlığa uğratan bir güç çıktı karşılarına:

BU GÜÇ, GENÇLİKTİ. BU GÜÇ TGB İDİ.

Atatürk’ün gözü gibi koruduğu, kolladığı ve Türk İstiklalini, Türk Cumhuriyetini emanet ettiği gençlik. Kurtuluş Savaşı’nın Tıbbiyeli Hikmetleri, 27 Mayıs’ın Turan Emeksizleri, 68’in Deniz Gezmişleri yine dimdik ayaktaydı.

Onlar, vergiyle, baskıyla, korkuyla, parayla susturulacak ne işadamı, ne gazete sahibiydi… Bu vatan için çarpan kocaman yürekleri vardı sadece… Hepsi o kadar…

Onlar Atatürk gençliği idi ve o yüce önderin gençlere verdiği “Türk istiklalini ve Cumhuriyetini” koruma görevini yerine getiriyorlardı. Susturmak mümkün değildi.

Gençlik haykırıyordu: “EY VATAN GÖZYAŞLARIN DİNSİN YETİŞTİK ÇÜNKÜ BİZ…”

Bir kutup yıldızıydı onlar. Bir çoban ateşiydi dağlarda yanan. Ulusal kurtuluş Savaşında olduğu gibi yol gösteriyordu.

Tıpkı “Bağımsızlık Savaş”ımızda Tıbbiyeli Hikmet’in Mustafa Kemal Atatürk’e söylediği gibi:

SİVAS Kongresi’ne İstanbul’daki askeri tıp öğrencileri adına delege olarak katılmış olan Hikmet adlı askeri tıp öğrencisi Manda tartışmalarının yapıldığı bir sırada söz alarak, Mustafa Kemal Paşa’ya hitaben şu konuşmayı yapmıştı:

”Paşam! Delegesi bulunduğum tıbbiye, bağımsızlık savaşımızı başarmak için açtığınız çalışmalara katılmak üzere beni gönderdi. Amerikan mandasını kabul edemem. Kongre bu yolda bir karar verecek olsa bile, bunlar kim olursa olsun, bütün gücümüzle karşı çıkarız. Varsayalım ki, Amerikan mandasını siz de onayladınız. Size de karşı geliriz. Sizi kurtarıcı değil, batıcı sayarız. Tel’in ederiz.”

Mustafa Kemal Paşa da bu sözler karşısında çok duygulanıp “Arkadaşlar, gençliğe bakın! Türk Milletinin taşıdığı asil kanın ifadesine dikkat edin. Çocuğum kaygılanma; gençliğimiz ile övünüyorum. Parolamız tekdir ve değişmez: YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM” diyordu…

DOST, DÜŞMAN TÜM DÜNYA ŞUNU BİLMELİDİR: GERÇEK MUHALEFET ŞİMDİ BAŞLAMIŞTIR…

“Vatanın gözyaşlarını dindirmek” için Atatürk gençliği bugün yine dimdik ayakta, yine görev başındadır.

Ali Eralp

İLK KURŞUN

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.