Φ made in turkey! Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2005 .............. beni sevmesen ölürdüm beni sevmesen bir çakıl taşıydım şimdi beni sevmesen bir duvar gibi sağırdım kördüm bir ot kadar ölümden acıydım ölümden beterdim beni sevmesen dünyayı bütün insanlara zindan ederdim. ....................... ÜMİT YAŞAR Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 O BENİ SEVMESEYDİ BENDE ONU SEVMEZDİM Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 O BENİ SEVSEDE SEVMESEDE BEN ONU SEVECEĞİM... Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 O BENİ SEVSEDE SEVMESEDE BEN ONU SEVECEĞİM... 12899[/snapback] iyide kralx seni sevmeyen bir insanı sevmenin ne gibi bir mantıklı açıklaması olabilir. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 O BENİ SEVSEDE SEVMESEDE BEN ONU SEVECEĞİM... 12899[/snapback] iyide kralx seni sevmeyen bir insanı sevmenin ne gibi bir mantıklı açıklaması olabilir. 12907[/snapback] Demekki aşkım o kadar büyük ki, onun beni sevmemesi, benim ona olan sevgimin önüne geçemiyor.. Not ; Olay kurgudan ibarettir. Başımda böyle birşey yoktur.. Saygılar.. Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 iyi bir hayal gücün var o zaman tebrikler....... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 Buradan bazı arkadaşlarıma "ki onları çok seviyorum" gönderme yapmak istiyorum.. Başımda böyle birşey yok derken, beni sevmeyen biri yok demek istedim..)) Valla baya bir geniş kapsamlı oldu ne demek istedim şimdi ben??? Saygılar... Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 Buradan bazı arkadaşlarıma "ki onları çok seviyorum" gönderme yapmak istiyorum.. Başımda böyle birşey yok derken, beni sevmeyen biri yok demek istedim..)) Valla baya bir geniş kapsamlı oldu ne demek istedim şimdi ben??? Saygılar... 12915[/snapback] BENİ SEVMEYEN BİRİSİ YOK.YANİ SENİ SEVEN BİRİSİ VAR? BENDE ANLAMADIM AMA BOŞVER... ANLAYAN ANLAMIŞTIR(YANİ ÇOK SEVDİĞİN ARKADAŞLARIN ) Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 ANLAYAN ANLADI, ATI ALAN ÜSKÜDARI GEÇTİ, BEN KALDIM YAYA, BİR AT BİRDE AŞK İŞTE HAYALİMDEKİ TEK GERÇEK..))) Not bu işaretlerde gülüyorum demektir. Forumdaki gülme simgeleri alaycı geliyor bana..)) Saygılar... Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 TAMAM GALİBA BENDE ANLADIM KIZMA YA:))) Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 KIZMAM KIZMADIM KIZAMAM ANLAYANIN ANLAMAISINI YARGILAMAM ANLAMAMASINDAN HİÇ ANLAMAM OLAY AŞK OLAY SEVGİDİR ÖYLEYSE BU TARTIŞMA NEDİR Saygılar... Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 Belki Bir Gün Duyarsın Diye O BENİ SEVMESEYDİ BU ŞİİRİ ONA OKUMAZDIM MESELA.. Bu nasıl sevgi böyle? Bu nasıl tutku? Bu nasıl özlem? Ne zaman gözlerini görsem Bir çoğalıyorum, bir eksiliyorum Mutluyum varsın diye Al uzattım ellerimi Seni sarsın diye Ceylanım! Belki bir gün duyarsın diye Çıkmışım bir dağ başına sana türkü söylüyorum Ne güzel ellerin var incecik Ne güzel saçların var sapsarı .......... ÜMİT YAŞAR. Alıntı
Φ made in turkey! Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2005 ........... ne dedimse inanma seni değil kendimi altatıyorum sen istediğin kadar varlığın ta kendisi ol ölümsüzlüğün ta kendisi ben günden güne yok olmaktayım bütün ışıkları kaldırıp attım bir yana anlamıyormusun gökyüzü güneş olsa sensiz karanlıktayım... ümit yaşar işte o olmadımı ben kör kuyulardayım Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2005 O BENİ SEVMESEYDİ BU ŞİİRİ OKURDUM ONA: SÖZ DE SARARIR Olur, aramam seni ve kimseyi Anıları pas tadında bırakırım Konuşacak ne kaldıysa kalsın Susmaktır birşeylere saygılı kılan Ayrılık da bir olanaktır bilirsin İnce bir sis, bir hüzün örtüsü Dumanlı bir ıslık yakışır şimdi Dudaklarıma, bırakıp giderim Söz / de sararır biterken bir aşk Kediye iyi bak çiçekleri sula Diyorsam da aldırma sözlerime Alışkanlık işte başka birşey değil Söz / de sararır biterken bir aşk AHMET TELLİ Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2005 NE HASTA BEKLER SABAHI NE TAZE ÖLÜYÜ MEZAR NEDE ŞEYTAN BİR GÜNAHI SENİ BEKLEDİĞİM KADAR GEÇTİ İSTEMEM GELMENİ YOKLUĞUNDA BULDUM SENİ BIRAK VEHMİMDE GÖLGENİ GELME ARTIK NEYE YARAR ( n.f.k) Saygılar.. Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2005 KRALX SENİN BU ŞİİRİ GÖRÜNCE HEMEN AKLIMA OKUDUĞUM BİR HİKAYE GELDİ.KONUYLA ALAKALI DEĞİL AMA SENİN ŞİİRLE ALAKALI.SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTEDİM. Bir Aşk Hikayesi Üniversiteli delikanlı Kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı. Okul salonundaydı maç. Tribünsüz,minik bir salon.. Seyircilerle, oyuncular arasında, sahanın çizgisi vardı sadece..O kadar yakındılar.. Delikanlı, bu tatlı, bu güzel, bu dünyalar şirini kızı ilk defa görüyordu takımda.. Hoşlandığını, fena halde hoşlandığını hissetti. Az sonra bir şeyi daha hissetti. Uzun zamandan beri maçı değil, o güzel kızı izlediğini.. Kız servis atarken hemen önünden geçti. Göz göze geldiler.. Kız gülümsedi.. Delikanlı, çok popülerdi o yıllarda.. Kız onu tanımış olmalıydı. Kim bilir, belki kız da ondan hoşlanmıştı.. Belki de delikanlı öyle olmasını istediği için ona öyle gelmişti.. Set değişip, takım karşıya gidince, delikanlı da yerini değiştirdi, o da karşıya gitti.. Üçüncü sette tekrar eski yerine döndü.. Kız da gidiş gelişleri fark etmişti galiba.. Bir defa daha gülümsedi. Manidar.."anladım" der gibi bir gülümseyişti bu... Delikanlı o hafta boyu hep bu dünyalar şirini kızı düşündü.. Pazar günü, sabahın köründe kalktı, erkenden oynanacak maçı, ne maçı canım, o dünyalar şirini kızı görmek için.. Delikanlı artık kızın hiçbir maçını kaçırmıyordu.. Dahası.. Ankara Koleji'nin her dağılış saatinde, okul civarında oluyordu, onu bir kez daha görmek için.. Karşılaştıklarında, hafif çok hafif bir gülümseme, çok minik bir baş eğmesi ile selamlaşır olmuşlardı.. Bir defasında, yaptığına sonra kendisi de günlerce güldü.. O gün gene tesadüfmüş gibi, okul dağılışı kızın karşısına çıkmış, gülümseyerek selamlamış, sonra arka sokaklara dalıp, yıldırım gibi koşarak, bir blok ötede gene karşısına çıkmıştı. Kız bu defa, iyice gülmüştü.. Karşısında, sözüm ona ağır ağır yürüyen, ama nefes nefese delikanlıyı görünce.. Delikanlı, voleybol takımının kaptanını iyi tanıyordu. Arkadaştılar. Sonunda bütün cesaretini topladı, kaptana açıldı.. O kızdan fena halde hoşlanıyordu. Galiba kız da ona karşı boş değildi. Bir yerde, bir şekilde tanışmaları gerekiyordu.. O zamanlar, bu işler böyle oluyordu çünkü.. Kaptan "tabi" dedi.. "bu hafta sonu güzel bir konser var. Biz onunla gitmeye karar vermiştik zaten. Sen de gel. Hem konseri birlikte izleriz, hem de tanışırsınız.." "Mutluluk işte bu olmalı" diye düşündü delikanlı.. "Mutluluk işte bu!.." Ve konser gününe kadar geceleri hiç uyuyamadı.. Konser gününü de hiç ama hiç unutmadı.. O ne heyecandı öyle.. Konserin verildiği sinemanın kapısında tanıştılar.. El sıkıştılar.. O güzel ele dokunduğu anı da hiç unutmadı delikanlı.. Kaptan, salona girdiklerinde, ustaca bir manevra daha yaptı. Delikanlı ile dünyalar şirini kız yanyana düştüler.İnanamıyordu delikanlı.. Onunla nihayet yanyana oturduğuna, onun sıcaklığını hissettiğine, onun nefesini duyduğuna inanamıyordu.. Biraz önce tanışırken tuttuğu el, bir karış ötesinde öylesine duruyor, delikanlı, sahnede dünyanın en romantik şarkısı söylenirken –o an dünyanın bütün şarkıları dünyanın en romantik şarkısıydı ya- o eli tutmak için öylesine büyük bir arzu duyuyordu ki içinde.. Ama uzatamıyordu işte elini.. Her şey böyle iyi giderken, yanlış bir hareketle, onu ürkütebileceğinden, incitebileceğinden öylesine korkuyordu ki.. Sonunda dayanamadı, sanki kolu uyuşmuş gibi, uzandı..Kolunu kızın koltuğunun arkasına koydu.. Kızın omzuna değil.. Koltuğun üzerine.. Sonra kız arkaya yaslandı.. Bir kaç saç teli, delikanlının elinin üzerine dokundu.. Kalbi yerinden fırlayacak gibi atıyordu artık genç adamın.. Dünyalar şirini kızın saçları eline dokunuyordu çünkü.. Konserden çıkarken, kız, şakalaştı.. "Sizi her maçımızda görüyoruz. Alıştık nerdeyse.. Yarın Adana'da da maçımız var.. Gözlerimiz sizi arayacak.." Hayır, aramayacaktı. Delikanlı o anda kararını vermişti çünkü.. Cebinde onu otobüsle Adana'ya götürüp getirecek, hatta öğle yemeğinde bir de Adana kebap yedirecek kadar para vardı.. Gece yarısı kalkan otobüse bindi.. Sabah erkenden Adana'ya indi. Maç saatine kadar başı boş dolaştı. Salona erkenden girdi, en ön sıraya tam servis köşesine en yakın yere oturdu.. Takımlar sahaya çıkarken, salondaki en heyecanlı seyirci oydu. Maç falan değildi sebep tabii.. İlk sette kız farkında bile değildi onun.. Nerden olsundu ki.. İkinci sette öbür tarafa gittiler.. Döndüklerinde, ügüncü sette kız fark etti delikanlıyı..Yüzünde çok ama çok şaşkın bir ifade, biraz mutluluk, biraz da gurur vardı sanki.. Ankara'nın hele Kolejde çok popüler bu delikanlısının onun için ta oralara geldiğini bilmenin gururu.. Maç bitti. Kız soyunma odasına, delikanlı garaja gitti. Tek kelime konuşmadan.. Konuşmaya gelmemişti ki.. Kız "keşke orada olsaydın" demişti. O da olmuştu işte.. Hepsi o.. Ona o kadar çok şey söylemek istiyordu ki aslında.. Bir gün üniversite kantininde gazete okurken, iç sayfalarda bir şiire rastladı. Daha doğrusu bir şiirden alınmış bir dörtlüğe.. Söylemek istediği her şey bu dört satırda vardı sanki.. Bembeyaz bir karta yazdı o dört satırı.. Öğleden sonrayı zor etti, Kolejin önüne gitmek için.. Kızın karşıdan geldiğini gördü. Koşarak yanına gitti. "Bu sana" diye kartı eline tutuşturdu ve kayboldu ortadan.. Kız, Necip Fazıl'ın dört satırını okurken.. "Ne hasta bekler sabahı Ne taze ölüyü mezar... Ne de şeytan bir günahı Seni beklediğim kadar!.." Ertesi gün öğleden sonra, tarif edilemez heyecanlar içinde Kolejin önündeydi gene.. Kız karşıdan geliyordu.. Bu defa yanında arkadaşları yoktu. Yalnızdı.. Yaklaştığında işaret etti delikanlıya.. Gözlerine inanamadı genç adam.. Onu yanına mı çağırıyordu yoksa.. Evet, çağırıyordu işte.. Kalbinin duracağını sandı yaklaşırken.. "Sana bir şeyler söylemek istiyorum" dedi kız.. O da heyecanlıydı, belli.. "Bak iyi dinle.. Dünkü satırlar için çok teşekkürler.. Herhalde hissettin, ben de senden hoşlanıyorum. Ama senden evvel tanıdığım birisi daha var. Ondan da hoşlanıyorum ve henüz karar veremedim, hanginizden daha çok hoşlandığıma.. Ve de şu anda, onu terk etmem için bir sebep yok.." "O zaman karar verdiğinde ve de eğer seçtiğin ben olursam, hayatında başka kimse olmazsa, ara beni!" dedi, delikanlı ikiletmeden.. Ayrıldı kızın yanından.. Bir daha voleybol maçına gitmeden, bir daha okul yolunda önüne çıkmadan.. Bir daha onu hiç görmeden.. Yıllarca sonra Levent Yüksel'in söyleyeceği şarkıdaki Sezen Aksu'nun sözlerini o zaman biliyordu sanki. Aşk "onurlu" olmalıydı.. Günlerce, haftalarca, aylarca bekledi.. Tıpkı, kıza verdiği o dörtlükteki gibi bekledi.. Hastanın sabahı, şeytanın günahı beklediği gibi bekledi.. Heyecanla bekledi. Hırsla, arzuyla bekledi. Umutla, umutsuzlukla bekledi. Bazen öfkeyle bekledi.. Ama bekledi.. Başka hiç kimseye bakmadan, başka hiç kimseyi bulmadan bekledi. Bir gün bir şiir antolojisinde şiirin tamamını buldu.. İki dörtlüktü şiir.. İlki kıza verdiğiydi.. Bir ikinci dörtlük daha vardı orada.. O dörtlüğü de bir kartın arkasına dikkatle yazdı.. Cebine koydu.. Bekleyiş sürüyor, sürüyordu.. Okullar kapandı, açıldı.. Aylar, aylar geçti..Bir gün delikanlı kızı aniden karşısında gördü.. "Günlerdir seni arıyorum" dedi kız. "Günlerdir seni arıyorum. İşte sana haber.. Artık hayatımda hiç kimse yok!.." "Yaa" dedi delikanlı.. "Yaa" dedi sadece.. Kalbi heyecandan ölesiye çarparken, aylardır ölesiye beklediği an gelip çatmışken, ağzından sadece bu ses çıkmıştı: "Yaaa!.." Cebindeki artık iyice eskimiş kartı uzattı kıza.. "Sana bir şiirin ilk dörtlüğünü vermiştim ya bir gün.." dedi. "Bu da sonu onun..." Sonra yürüdü gitti, arkasına bile bakmadan.. Kız ikinci dörtlüğü oracıkta okurken.. "Geçti istemem gelmeni Yokluğunda buldum seni. Bırak vehmimde gölgeni Gelme artık neye yarar!.." Aradan yıllar, çok ama çok uzun yıllar geçti. Delikanlı bugün hala düşünüyor.. O uzun, çok uzun bekleyiş mi öldürmüştü aşkını? Ya da beklerken, ölesiye beklerken hayalinde öylesine bir sevgili yaratmıştı ki, artık yaşayan hiç kimse bu hayali dolduramazdı.. O sevgilinin kendisi bile.. Hayalindekini canlı tutmak için mi, canlısını silmişti yani?.. Ya da.. Ya da.. Bir şiirin romantizmine mi kapılmış, bir delikanlılık jesti uğruna, mutluluğunun üzerinden öylece yürüyüp mü gitmişti acaba? Delikanlı bu soruların cevabını bugün hala bilmiyor.. Bilmediğini de en iyi ben biliyorum.. Çünkü, o delikanlı, bendim!... Yazar : Hıncal Uluç Alıntı
Φ sezar1 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2005 Sevilmeden sevmenin tek izahı olabilir.. Evinde para almadan kiracı oturtmaya benzer ..orayı boşuboşuna dolu tuttuğun için..başkaları kiralamak için başvuruda bulunmaz... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2005 KRALX SENİN BU ŞİİRİ GÖRÜNCE HEMEN AKLIMA OKUDUĞUM BİR HİKAYE GELDİ.KONUYLA ALAKALI DEĞİL AMA SENİN ŞİİRLE ALAKALI.SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTEDİM.Bir Aşk Hikayesi Üniversiteli delikanlı Kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı. Okul salonundaydı maç. Tribünsüz,minik bir salon.. Seyircilerle, oyuncular arasında, sahanın çizgisi vardı sadece..O kadar yakındılar.. Delikanlı, bu tatlı, bu güzel, bu dünyalar şirini kızı ilk defa görüyordu takımda.. Hoşlandığını, fena halde hoşlandığını hissetti. Az sonra bir şeyi daha hissetti. Uzun zamandan beri maçı değil, o güzel kızı izlediğini.. Kız servis atarken hemen önünden geçti. Göz göze geldiler.. Kız gülümsedi.. Delikanlı, çok popülerdi o yıllarda.. Kız onu tanımış olmalıydı. Kim bilir, belki kız da ondan hoşlanmıştı.. Belki de delikanlı öyle olmasını istediği için ona öyle gelmişti.. Set değişip, takım karşıya gidince, delikanlı da yerini değiştirdi, o da karşıya gitti.. Üçüncü sette tekrar eski yerine döndü.. Kız da gidiş gelişleri fark etmişti galiba.. Bir defa daha gülümsedi. Manidar.."anladım" der gibi bir gülümseyişti bu... Delikanlı o hafta boyu hep bu dünyalar şirini kızı düşündü.. Pazar günü, sabahın köründe kalktı, erkenden oynanacak maçı, ne maçı canım, o dünyalar şirini kızı görmek için.. Delikanlı artık kızın hiçbir maçını kaçırmıyordu.. Dahası.. Ankara Koleji'nin her dağılış saatinde, okul civarında oluyordu, onu bir kez daha görmek için.. Karşılaştıklarında, hafif çok hafif bir gülümseme, çok minik bir baş eğmesi ile selamlaşır olmuşlardı.. Bir defasında, yaptığına sonra kendisi de günlerce güldü.. O gün gene tesadüfmüş gibi, okul dağılışı kızın karşısına çıkmış, gülümseyerek selamlamış, sonra arka sokaklara dalıp, yıldırım gibi koşarak, bir blok ötede gene karşısına çıkmıştı. Kız bu defa, iyice gülmüştü.. Karşısında, sözüm ona ağır ağır yürüyen, ama nefes nefese delikanlıyı görünce.. Delikanlı, voleybol takımının kaptanını iyi tanıyordu. Arkadaştılar. Sonunda bütün cesaretini topladı, kaptana açıldı.. O kızdan fena halde hoşlanıyordu. Galiba kız da ona karşı boş değildi. Bir yerde, bir şekilde tanışmaları gerekiyordu.. O zamanlar, bu işler böyle oluyordu çünkü.. Kaptan "tabi" dedi.. "bu hafta sonu güzel bir konser var. Biz onunla gitmeye karar vermiştik zaten. Sen de gel. Hem konseri birlikte izleriz, hem de tanışırsınız.." "Mutluluk işte bu olmalı" diye düşündü delikanlı.. "Mutluluk işte bu!.." Ve konser gününe kadar geceleri hiç uyuyamadı.. Konser gününü de hiç ama hiç unutmadı.. O ne heyecandı öyle.. Konserin verildiği sinemanın kapısında tanıştılar.. El sıkıştılar.. O güzel ele dokunduğu anı da hiç unutmadı delikanlı.. Kaptan, salona girdiklerinde, ustaca bir manevra daha yaptı. Delikanlı ile dünyalar şirini kız yanyana düştüler.İnanamıyordu delikanlı.. Onunla nihayet yanyana oturduğuna, onun sıcaklığını hissettiğine, onun nefesini duyduğuna inanamıyordu.. Biraz önce tanışırken tuttuğu el, bir karış ötesinde öylesine duruyor, delikanlı, sahnede dünyanın en romantik şarkısı söylenirken –o an dünyanın bütün şarkıları dünyanın en romantik şarkısıydı ya- o eli tutmak için öylesine büyük bir arzu duyuyordu ki içinde.. Ama uzatamıyordu işte elini.. Her şey böyle iyi giderken, yanlış bir hareketle, onu ürkütebileceğinden, incitebileceğinden öylesine korkuyordu ki.. Sonunda dayanamadı, sanki kolu uyuşmuş gibi, uzandı..Kolunu kızın koltuğunun arkasına koydu.. Kızın omzuna değil.. Koltuğun üzerine.. Sonra kız arkaya yaslandı.. Bir kaç saç teli, delikanlının elinin üzerine dokundu.. Kalbi yerinden fırlayacak gibi atıyordu artık genç adamın.. Dünyalar şirini kızın saçları eline dokunuyordu çünkü.. Konserden çıkarken, kız, şakalaştı.. "Sizi her maçımızda görüyoruz. Alıştık nerdeyse.. Yarın Adana'da da maçımız var.. Gözlerimiz sizi arayacak.." Hayır, aramayacaktı. Delikanlı o anda kararını vermişti çünkü.. Cebinde onu otobüsle Adana'ya götürüp getirecek, hatta öğle yemeğinde bir de Adana kebap yedirecek kadar para vardı.. Gece yarısı kalkan otobüse bindi.. Sabah erkenden Adana'ya indi. Maç saatine kadar başı boş dolaştı. Salona erkenden girdi, en ön sıraya tam servis köşesine en yakın yere oturdu.. Takımlar sahaya çıkarken, salondaki en heyecanlı seyirci oydu. Maç falan değildi sebep tabii.. İlk sette kız farkında bile değildi onun.. Nerden olsundu ki.. İkinci sette öbür tarafa gittiler.. Döndüklerinde, ügüncü sette kız fark etti delikanlıyı..Yüzünde çok ama çok şaşkın bir ifade, biraz mutluluk, biraz da gurur vardı sanki.. Ankara'nın hele Kolejde çok popüler bu delikanlısının onun için ta oralara geldiğini bilmenin gururu.. Maç bitti. Kız soyunma odasına, delikanlı garaja gitti. Tek kelime konuşmadan.. Konuşmaya gelmemişti ki.. Kız "keşke orada olsaydın" demişti. O da olmuştu işte.. Hepsi o.. Ona o kadar çok şey söylemek istiyordu ki aslında.. Bir gün üniversite kantininde gazete okurken, iç sayfalarda bir şiire rastladı. Daha doğrusu bir şiirden alınmış bir dörtlüğe.. Söylemek istediği her şey bu dört satırda vardı sanki.. Bembeyaz bir karta yazdı o dört satırı.. Öğleden sonrayı zor etti, Kolejin önüne gitmek için.. Kızın karşıdan geldiğini gördü. Koşarak yanına gitti. "Bu sana" diye kartı eline tutuşturdu ve kayboldu ortadan.. Kız, Necip Fazıl'ın dört satırını okurken.. "Ne hasta bekler sabahı Ne taze ölüyü mezar... Ne de şeytan bir günahı Seni beklediğim kadar!.." Ertesi gün öğleden sonra, tarif edilemez heyecanlar içinde Kolejin önündeydi gene.. Kız karşıdan geliyordu.. Bu defa yanında arkadaşları yoktu. Yalnızdı.. Yaklaştığında işaret etti delikanlıya.. Gözlerine inanamadı genç adam.. Onu yanına mı çağırıyordu yoksa.. Evet, çağırıyordu işte.. Kalbinin duracağını sandı yaklaşırken.. "Sana bir şeyler söylemek istiyorum" dedi kız.. O da heyecanlıydı, belli.. "Bak iyi dinle.. Dünkü satırlar için çok teşekkürler.. Herhalde hissettin, ben de senden hoşlanıyorum. Ama senden evvel tanıdığım birisi daha var. Ondan da hoşlanıyorum ve henüz karar veremedim, hanginizden daha çok hoşlandığıma.. Ve de şu anda, onu terk etmem için bir sebep yok.." "O zaman karar verdiğinde ve de eğer seçtiğin ben olursam, hayatında başka kimse olmazsa, ara beni!" dedi, delikanlı ikiletmeden.. Ayrıldı kızın yanından.. Bir daha voleybol maçına gitmeden, bir daha okul yolunda önüne çıkmadan.. Bir daha onu hiç görmeden.. Yıllarca sonra Levent Yüksel'in söyleyeceği şarkıdaki Sezen Aksu'nun sözlerini o zaman biliyordu sanki. Aşk "onurlu" olmalıydı.. Günlerce, haftalarca, aylarca bekledi.. Tıpkı, kıza verdiği o dörtlükteki gibi bekledi.. Hastanın sabahı, şeytanın günahı beklediği gibi bekledi.. Heyecanla bekledi. Hırsla, arzuyla bekledi. Umutla, umutsuzlukla bekledi. Bazen öfkeyle bekledi.. Ama bekledi.. Başka hiç kimseye bakmadan, başka hiç kimseyi bulmadan bekledi. Bir gün bir şiir antolojisinde şiirin tamamını buldu.. İki dörtlüktü şiir.. İlki kıza verdiğiydi.. Bir ikinci dörtlük daha vardı orada.. O dörtlüğü de bir kartın arkasına dikkatle yazdı.. Cebine koydu.. Bekleyiş sürüyor, sürüyordu.. Okullar kapandı, açıldı.. Aylar, aylar geçti..Bir gün delikanlı kızı aniden karşısında gördü.. "Günlerdir seni arıyorum" dedi kız. "Günlerdir seni arıyorum. İşte sana haber.. Artık hayatımda hiç kimse yok!.." "Yaa" dedi delikanlı.. "Yaa" dedi sadece.. Kalbi heyecandan ölesiye çarparken, aylardır ölesiye beklediği an gelip çatmışken, ağzından sadece bu ses çıkmıştı: "Yaaa!.." Cebindeki artık iyice eskimiş kartı uzattı kıza.. "Sana bir şiirin ilk dörtlüğünü vermiştim ya bir gün.." dedi. "Bu da sonu onun..." Sonra yürüdü gitti, arkasına bile bakmadan.. Kız ikinci dörtlüğü oracıkta okurken.. "Geçti istemem gelmeni Yokluğunda buldum seni. Bırak vehmimde gölgeni Gelme artık neye yarar!.." Aradan yıllar, çok ama çok uzun yıllar geçti. Delikanlı bugün hala düşünüyor.. O uzun, çok uzun bekleyiş mi öldürmüştü aşkını? Ya da beklerken, ölesiye beklerken hayalinde öylesine bir sevgili yaratmıştı ki, artık yaşayan hiç kimse bu hayali dolduramazdı.. O sevgilinin kendisi bile.. Hayalindekini canlı tutmak için mi, canlısını silmişti yani?.. Ya da.. Ya da.. Bir şiirin romantizmine mi kapılmış, bir delikanlılık jesti uğruna, mutluluğunun üzerinden öylece yürüyüp mü gitmişti acaba? Delikanlı bu soruların cevabını bugün hala bilmiyor.. Bilmediğini de en iyi ben biliyorum.. Çünkü, o delikanlı, bendim!... Yazar : Hıncal Uluç 13828[/snapback] Eh fena değilmiş teşekkürler karçiçeği m.. Saygılar.. Alıntı
Φ cemkaya Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2005 arkadaşlar bu konu hakkında bende yazmak istiyorum. biliyorsunuz aşk mecazi bir kavramdır. aşk hastalığına yakalanan insan çok acıda çeker zelil de olur rezilde olur. amma aşk karşılıklıda olsa bir sonu vardır ancak allaha duyulan aşk sonsuzdur mevla buyuruyorki bana yaklaşmaya çalışan kuluma ben daha çok yaklaşırım ben bu güne kadar 3 kere aşık oldum ama hiçbiri bana yüz vermedi aşkımı hafife aldı maddiyatım olmadığı için ancak allah c.c. her daim yanımdaydı anladım ki gerisi boş asşk hayal. hakiki aşk en lezzetlisi o en verimlisi o arkadaşlar yüce yaratıcının sevgili kullarından tabduk emre derki... BİZ YARADILANI SEVERİZ YARADANDAN ÖTÜRÜ Yani yaratılanları sevelim geniş gönlü açık olalım yüreğimizde herkese yer verelim ister bizi sevsin ister sevmesin gönüllerde buluşmak dileğiyle... Alıntı
Φ made in turkey! Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2005 sevmesin artık beni kimse istemiyorum kardeşim ne pis bir işmiş bu sevgi aşk yafff kızlara gıcık oldum.ne desem tersliyorlar gerçi tabi benden olumsuz yanıt aldılarya atıp dururlar aleyhimde.olsun be gülüm yinede direnip size zindan ederim bu forum yerini.ama bakın hoşlandığım birisini buldum bile milkveyy yaf ismin güzelliğine bakın be ne sempatikk Alıntı
Φ arman Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2005 sevmesin artık beni kimse istemiyorum kardeşim ne pis bir işmiş bu sevgi aşk yafff kızlara gıcık oldum.ne desem tersliyorlar gerçi tabi benden olumsuz yanıt aldılarya atıp dururlar aleyhimde.olsun be gülüm yinede direnip size zindan ederim bu forum yerini.ama bakın hoşlandığım birisini buldum bile milkveyy yaf ismin güzelliğine bakın be ne sempatikk 13846[/snapback] Bir arkadaş tavsiyesi: Milkway ide kaçırmak istemiyorsan bıyıklarını tez kesiver be hocam... Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2005 Sevilmeden sevmenin tek izahı olabilir.. Evinde para almadan kiracı oturtmaya benzer ..orayı boşuboşuna dolu tuttuğun için..başkaları kiralamak için başvuruda bulunmaz... 13837[/snapback] harika bir yorum Alıntı
Φ sezar1 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2005 Sevilmeden sevmenin tek izahı olabilir.. Evinde para almadan kiracı oturtmaya benzer ..orayı boşuboşuna dolu tuttuğun için..başkaları kiralamak için başvuruda bulunmaz... 13837[/snapback] harika bir yorum 13886[/snapback] katıldığınız için teşekkür ederim:) Alıntı
Φ made in turkey! Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2005 sevmesin artık beni kimse istemiyorum kardeşim ne pis bir işmiş bu sevgi aşk yafff kızlara gıcık oldum.ne desem tersliyorlar gerçi tabi benden olumsuz yanıt aldılarya atıp dururlar aleyhimde.olsun be gülüm yinede direnip size zindan ederim bu forum yerini.ama bakın hoşlandığım birisini buldum bile milkveyy yaf ismin güzelliğine bakın be ne sempatikk 13846[/snapback] Bir arkadaş tavsiyesi: Milkway ide kaçırmak istemiyorsan bıyıklarını tez kesiver be hocam... 13855[/snapback] ne bıyık kesmesi be adam bir kadın için bıyıklarımdan mı olcam evde kalırım daha iyi.hem onlar benim imzam niteliğindedir,hiçbir zorluk çekmiyorum sadece ayran içerken zor oluyor Alıntı
Φ made in turkey! Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2005 o beni sevmeseydi ben şu şiiri nasıl okurdum ona!!!!!!!! HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM Seni, anlatabilmek seni. İyi çocuklara, kahramanlara. Seni anlatabilmek seni, Namussuza, halden bilmeze, ***** yalana. Ard- arda kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu. Dışarda gürül- gürül akan bir dünya... Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana Bir bu yana... Seni bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara, Akan yıldıza, Bir kibrit çöpüne varana, Okyanusun en ıssız dalgasına Düşmüş bir kibrit çöpüne. Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, Yitirmiş öpücükleri, Payı yok, apansız inen akşamlardan, Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene, Seni anlatabilsem seni... Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır Üşüyorum, kapama gözlerini... ahmet arif Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.