Gönderi tarihi: 10 Ağustos , 2012 12 yıl Bakan Çocukları Hudut Karakollarında Askerlik Yapsın!.. Pazar gününden beri; Geceleri ansızın uyanıyorum. Uykum bıçak gibi kesiliyor. İçim ürpermeyle doluyor. Gözlerimi yummaya, tekrar dalmaya çalışıyorum. Uyuyamıyorum. Çünkü o kahredici filmi bir kez daha görmeye başlıyorum. * Gece. Hudut karakolu adeta çim halı saha gibi aydınlatılmış! Gecenin karanlığında “gel beni vur!” der gibi duruyor! Nitekim çok geçmeden yaklaşık 100 terörist, karakola hakim tepeye geliyor. Katırlardan roketatarlar, makineli tüfekler indiriliyor. Uzun namlulu silahlar, nöbetçilere çevriliyor. Ve terör ölüm yağdırmaya başlıyor. Önce ışıklar sönüyor, sonra gencecik hayatlar. Patlamalar, alevler, tekbir sesleri birbirine karışıyor. Uzak Anadolu köylerinde anaların yüreğine kor ateşler düşüyor. * Sabah… Yanmış, yıkılmış karakoldan dumanlar tütüyor. Terörist kamerası hala çekim yapıyor. Saldırıyı Kandil’den başlayarak görüntüleyen yabancı gazeteci-yönetmen, teröristleri kutluyor! Enkaza dönüşen karakolda, hayatlarının baharında yitip giden şehitler yatıyor. * Bu filmi, biz ilk kez 20 yıl önce gördük. O tarihte ekrana çıkıp, “Kaçakçılıkla mücadele için çukurlara kurulmuş hudut karakollarını ya güçlendirin, ya da yerlerini değiştirin! Aksi takdirde maalesef daha çok şehit veririz” dedik. Gereğinin yapılmasını beklerken, Genelkurmay Başkanı’nca tehdit edildik! Ne yazık ki 20 yılda çok karakol baskını yedik, nice şehitler verdik. * Son olarak Geçimli Karakolu’na saldırdılar. Barakadan farksız karakoldaki (!) 6 evladımızın canını aldılar. CHP Milletvekili Sabahat Akkiraz, devletin karakolları niçin güçlendiremediğini soruyor. TOKİ’den sorumlu Şehircilik ve Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar, cevaben “Mayın ve terör korkusundan!” diyor. Bakan, kaçırılmaktan korkan işçilerin çalışmak istemediğini ve yolu olmayan karakollara malzeme taşınamadığını söylüyor. Gecikmeleri böyle izah ediyor. Oysa televizyon habercileri Geçimli Karakolu önünden anons yaparken, arka planda sivil araçlar gelip geçiyor. Karakolun arkasından Zap Suyu akıyor. Yani karakolun önünde yolun, ardında da suyun olduğu ortaya çıkıyor! Medyadan bir babayiğit korku duvarını aşıp da Bakan’a “Madem güçlendiremiyorsunuz, o halde bu karakolları niçin boşaltmıyorsunuz? Gariban vatan evlatları şehit olsunlar diye mi?” sorusunu soramıyor. Bakanlardan birinin oğlunun bu karakollarda niçin askerlik yapmadığı sorgulanmıyor. Buna karşın şehit cenazesinden dönen Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, terörle mücadelenin çok iyi gittiğini anlatıyor. Karakol inşa edemeyen Türkiye, Ortadoğu’nun yeniden inşasına soyunuyor! Erdoğan Bayraktar aynı gün, TOKİ’nin İstanbul’da 1 milyon nüfuslu yeni bir kent kuracağını açıklıyor. Bir milyonluk koskoca kentin, şehit düşen o garibanların birini bile geri getiremeyeceğini unutuyor! * Hudut karakollarının fotoğraflarına bakıyorum. İsimleri değişiyor, görüntüleri hep aynı kalıyor. Derme çatma binalar, ilk ateşle yıkılan yığma taş duvarlar. Ama içlerinde ana baba kuzusu gencecik canlar. Ya şehitlerin öyküleri? Geldikleri yerler ne kadar da birbirine benziyor. Kentleri, ilçeleri, kasabaları, köyleri… Yürekleri vatan sevgisiyle dopdolu orta halli ya da dar gelirli Anadolu aileleri… * Terörle mücadele zordur, acı kayıplar verilebilir. Türkiye yıllardır şehitlerine ağlıyor, Derme çatma hudut karakollarıysa, İnsan hayatına verilen değeri anlatırcasına, Hala SIFIR noktasına yakın yerlerde duruyor! Uğur Dündar
Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2012 12 yıl SABAHATTİN ÖNKİBAR/ Bedelli Bilal, gönüllü askerlik için Gazze’de! Üniversiteyi, Başbakan olan babasının arkadaşı Remzi Gür’den aldığı burs ile ABD’de okudu ama askerliği de bedelli yaptı yani on binlerce dolar ödedi ki o paranın kaynağı hiç açıklanmadı. Evet, Başbakanımızın küçük oğlu Bilal Erdoğan’dan bahsediyorum. Diyeceksiniz ki onun gibi bedelli yapan binlerce örnek var. Kuşkusuz öyle yani hadise kağıt üzerinde yasal lakin “ABD’de işe girmesi, bedelliden yararlanmak içindi” diyen var çünkü dövizle askerlik hakkı elde edilmesi ve askerliğin aradan çıkarılması sonrasında Bilal, ABD’de hiç durmadı. İşte bu Bilal Erdoğan, önceki gün ilginç bir görüntü verdi ve gönüllü olarak askerliğe koşar misali Gazze’ye uçtu! Niye mi? Filistinlilerle dayanışmak ve İsrail’i protesto etmek için! Bu fotoğrafı görünce şunu düşündüm: Filistinlilere moral için İsrail füzelerine aldırmadan Gazze’ye koşan Bilal, Güneydoğu’da vatan müdafaasında vuruşan Mehmetçiklerle neden dayanışmayı aklına getirmeyip tam dönem askere gitmek yerine bedelliye tevessül etti? İhsan Arslan ve büyük tezgah İddianın merkezinde eski AKP Diyarbakır Mebusu İhsan Arslan var. Aslan için Can Ataklı dehşet bir iddia aktarıyor ki yazılanlar, tecavüzcü ya da PKK’lı olan gizli bir tanığa değil somut bir isme dayanıyor. Orhan Aykut’un ifadesine göre İhsan Aslan, Balyoz’la ilgili sözde belgeleri, ABD’li bir senatör ile ordudan ayrılan bir binbaşıdan kendi gözleri önünde İstanbul’daki bir otelde teslim almış ve bunları Ankara’ya götürdükten sonra orada bazı ilavelerle medyaya servis etmiş. Somut bir ismin tanıklığına dayanan bu korkunç iddia talep edilmesine ve basına yansımasına rağmen ilginçtir bütün gizli tanıkları baştacı eden Balyoz yargısı tarafından zerre umursanmadı. Bir başka boyut; “iddia sahibi Orhan Aykut’u tanımıyorum” diyen İhsan Arslan’ın, bu isimle yüzlerce kere telefonla konuştuğunun ortaya çıkmasıdır. Türk Başbakan’ı Gazze için niye ölür? - Öleceksek adam gibi ölelim. Tayyip Erdoğan, ikidir bu sözü ediyor. Kastı malum, Gazze bağlamında suskun olanları isyana davettir. İyi de bir Türk Başbakan, Araplar için niye ölmeyi isteyebilir? Bizim ölmek için başka önceliklerimiz yok mu? Böyle bir ifade, Akıncılar Derneği’nin 24 yaşındaki Başkanı Recep Tayyip’e yakışır da Başbakan Erdoğan’a, yakışıyor mu? Aynı şekilde yine Ahmet Davutoğlu’nun, Gazze’de kameralar önünde gözyaşı dökmesi olacak şey mi? Peki, o fotoğrafların gerçekliği var mı? O sözler ve gözyaşları ne kadar yanlış ise samimiyeti de o kadar tartışılır çünkü dün de yazdık; samimi olsalar Kürecik’teki Radar üssünü kapatırlardı... Bunlar slogan ve hamaset simsarlığı yapıyor. Dua ile yandaş yapılan Birand Duydunuz mu, Tayyip Erdoğan, Eyüp Sultan türbesinde Mehmet Ali Birand’a dua etmiş! Bunu ben uydurmadım, Birand’ın kendisi kitabında açıkladı. İyi de Tayyip’in duası, Mehmet Ali’nin, TRT pardon onun sahibi olan 75 milyonu dolandırmasını karşılar mı? Öyle ya Birand’ın dolandırıcılık suçu yargı kararı ile sabit değil mi? Espriyi bırakalım ve gelelim Birand’ın bundan etkilenmesine: Dürüst olalım, böyle bir jestten etkilenmemek mümkün değil ki Mehmet Ali de haber bültenlerini artık Tayyip Bey’i üzmemek adına hazırlıyor ve bu görülüyor. Görüyorsunuz, Tayyip’in yandaş kazanma metotlarından biri de dua! Eli kanlı katille (!) fotoğraf ve tatil Eli kanlı katille nasıl fotoğraf çektirirlermiş! Kim diyor bunu? Tayyip Erdoğan! Kimi kastediyor? Esir gazeteciyi teslim alırken Beşar Esad ile fotoğraf çektiren CHP milletvekillerini! Tayyip Bey, Esad ile değil resim çektirmek, baş başa tatiller yapan sen değil miydin? Haftasonu Şam kaçamakları yapıp Esad ile buluşan ve Fenerbahçe’yi bile Esad sevinsin diye Halep’e götüren sen değil miydin? En önemlisi, dünyada bir örneği yok iken Esad’ın bakanları ile Türkiye’nin bakanlarını beraber toplayan sen değil miydin? O gün Esad katil değildi ama şimdi vatanını koruyor diye katil öyle mi? saygilarla
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.