Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

o zaman yeri kazdikca gecissel fosiller bulunmasi gerekirdi ..

bi tane bile yok ..

 

muzelerdeki yari maymun yari insan fosilleri bile ya kaldirildi ; ya da maket fosiller teorinin hayatta kalmasi icin sergileniyor ..

 

 

 

donusebilselerdi DNA molekulleri donusumu destekleren sifrelenmelerle sifrelenmeliydi ...

 

 

DNA ewrimi gecersiz kilar ..

her canli ayri ayri planlanmistir .. ve bilgileri asla degisiklige ugratilamayacak sekilde kodlanmistir ..

 

 

 

ayni havayi soluyup ayni topragin ve havanin uyumu ile canliligini surduren organizmalarin benzer ozellikler gostermesi elbette ki makuldur .. ama birbirlerinden birbirlerine donmeleri olanaksizdir ,,

 

Allah o sekilde yaratsaydi o sekilde olmus derdik zaten ama ortada hicbir gosterge olmadigi gibi ; her bilimsel ve paleontolojik gelisme tek seferde yaratilisi gostemektedir

 

Bir türün ortak bir atadan evrildiğini aşamalı olarak gösteren ara geçiş formlarını bulamadılar,çoğu Evrimcinin takıntısı bu, derdi bilimsel bir gerçekliği ortaya koymak değil, önce kurguladılar, inandılar sonra abi bunu bulmak zorundayız, aramaya devam mantığıyla bu işi yapıyorlar, uydurma iskeletler de bunun kanıtı.

 

Bir türün farklı çevre şartlarındaki uyumundan dolayı türde ortaya çıkan renk, gaga, boy değişikliği aşikâr, buna evrim denir, anlaşılır bir yanı var da, bir balığın karaya çıkması kanatlanması, bir kara hayvanının denize inip deniz canlısı olması ve tamamıyla farklı bir DNA kodlamasıyla farklılaşması çok büyük bir iddia hakikaten, kanıt var mı yok.

 

Facede dolaşan Evrimle alakalı esprili bir vidyo vardı, adam bir soruda evrimi çürütüyor başlığıyla yanlış hatırlamıyorsam ve yine hafızam beni yanıltmıyorsa adam ''Bugünkü maymunlar niye değişmemiş?'' sorusunu soruyordu.original.gif

 

Ben de bunu günümüzden öteye götürerek farklı bir şekilde hâyâl edip soruyorum ve cevabı ne olabilir diye düşünüyorum.

 

Bugün dünya altüst olsa bütün canlılar yok olsa ve milyarlarca yıl sonra canlılık tekrar ortaya çıksa ve insanlar canlılığın kökenini araştırmaya başlasalar o zaman da Evrim Teorisi'ni ortaya koysalar.Bütün canlılar ortak bir atadan gelmiştir, insanın da atası maymunla ortaktır, evrimleşerek gelmiştir şeklinde yine.

 

Kazı yapan adamlar bizim formumuzda insan fosili ve maymun fosili bulacaklar.Bunun anlamı ne şimdi, bugün de olduğu gibi?

 

Ortak atadan evrimleşirken bizim insan olmamızı sağlayan, maymunun maymun kalmasını sağlayan ne?Biz insan olarak evrimleşirken maymun neden maymun gibi evrimleşti ortak atadan sorusuna net bir cevap yok.

 

Tohumların ıslahı,hayvanların ıslahı, virüslerin ilaçlara bağışıklık kazanması, yapı değiştirmesi de evrim ve bugün uygulamaları var bunların, bunlara kimsenin bir şey dediğini, karşı çıktığını zannetmiyorum, GDO'lu ürünlere karşı çıkıyorlar ayrı konu tabiki!laughing.gif

 

Son olarak şunlarısöyleyim, bilimsel bulgularla yaratanın kitaba yazdığı bu konuyla ilgili bilgiler birbiriyle çelişmemeli teorik mantık olarak.

 

Doğada Evrim Teorisi'nin bahsettiği şekilde bir sistem işliyorsa kitapta da başka bir sistemden bahsediliyorsa bu bir facia olur, inanç açısından.

 

Yaratan kitaba başka yazıp, yarattığı doğaya da yazdığına zıt bir sistem koymaz herhâlde?original.gif

 

Bilimin bulguları değerlidir, önemlidir, bir zamanlar kilise dünyanın merkezde Güneş'in dünyanın etrafında döndüğü iddiasını yaratıcı kelamı olarak savunup, sonra Güneş'in sabit, dünyanın onun etrafında döndüğünün kanıtlanmasında ortaya çıkan trajikomik bir durum olmaması açısından.original.gif

 

Anlıyacağın ben bilimsel bulguları çok önemserim...original.gif

Muhabbetle...

Gönderi tarihi:

Bakın, dediğim gibi; daha muhatabınızın ifadelerini anlamakta güçlük çekiyorsunuz.

Bir Tanrı varsa bile (ki yok), onu nasıl anlıyor olabilirsiniz bu halinizle!?

 

 

 

Yine tekrarlıyorum verdiğin öğütleri birde kendine göre denemelisin..

Tanrı varsaki zaten var onu anlamak duruma göre değişir zaten anlayamadığın için inkar ediyorsun oysaki anlamak bize elverildiği ölçülerde gerçekleşir.

 

"

Tanrı'nın çocukları mı?

Kimden!? smile.png

 

Ya çok ciddi soruyorum;

Siz, bilmem kaç bin yıl önce yaşamış sizden/bizden daha ilkel beyine sahip insanların, uydurdukları bu masallara gerçekten inanıyor musunuz?"

 

Tanrı'nın çocukları derken fiziksel bahsetmediğim ortadadır ki bunuda bilmemiş olamazsınız.

 

İkincisi yazdığınız cümle zaten uydurmaya gidiyor..Uydurdukları masallara inanıyor musunuz ? Ben uydurdukları masallara inanmıyorum bir gerçeğe inanıyorum kaldıki bu kaç yıl önce olursa olsun ilahi vahiy tekrarlayan bir olgudur..Kabul etsenizde etmesenizde İbrahim'in soyu çoğalacak ve çağına göre çocuklarını toplayacak :)

 

"Ya hu aklı başında bir insan;

Bir insanın balığın karnında yaşayamayacağını,

Asası ile denizi ikiye bölemeyeceğini,

Parmağı ile ayı ikiye ayırıp iki parçasını da tepelerin üzerine yerleştiremeceğini,

Toprağa "ol" demekle insan yaratılamayacağını ve o insanın kaburgasından başka bir insanın yaratılamayacağını,

Vahiy denilen şeyi kıymeti kendinden menkul bir uydurma olduğunu ve nesnel tek bir kanıtının olmadığını,

Diğer insanlardan başka extradan bir başka organı bulunmayan sıradan bir insanın Peygamber ya da Seçilmiş olmasının zırvalık olduğunu, anlamsız olduğunu kavrayabilir..."

 

Tanrı kelimesinin anlamını bir yaz..Sonra iyice kavra ve denizin ikiye bölünmesini,su üstünde yürünülmesini,taşlar atması üzerine düşün..

 

"Dininizin uydurduğu hikayeler ile Yüzüklerin Efendisi'nin ne farkı var söyler misiniz?

Şirinleri, He-Man'ı falan gerçek kabul etmemenizin nedeni nedir?"

 

Bir kere en basitinden Asa'nın yılan olmasını ele alalım..Yukarıda dediğim gibi Tanrı kelimesinin anlamı yaratıcıdır,ilahtır..Biliyorsunki bir cihazı yapan bir adam onu daha iyi geliştirebilir veyada başka özeliklerde verebilir.Buna göre birçok örnek verilebilir ama kısadan gidiceğim.Zaten durumuda anlamışsındır

 

Yüzüklerin efendisinde bir yüzük var ve öldürmüyor yaşlandırmıyor..Herhangi bir yüzükte bunu sağlayacak herhangi bir madde yokturki insanın yaşlanma olayı genlerle ilgilidir genleri kontrol etmekle yaşlılık geçiktirilebilir yüzükle en ufak bir ilgisi yoktur.

Şirinler ve He mani istersen inan istersen inanma bunlar sadece hikayedir.

 

Asa'nın yılan olmasına gelelim..Az önce Tanrı ile ilgili birşey yazdım okuduysan bunuda anlarsın..Bir sopa nasıl yılan oluyor olabilir ? Saçma gelebilir sana ama derimki çok mantıklıdır..Mesela maddeler arasındaki değişimlere bir göz at,yada kimyasal reaksiyona uğrayan bir maddeye bak..Buda tıpkı bunun gibi bir sopa olan maddeyi bir tür yılan maddesine dönüştürebilmiş,suyun fiziksel özelliklerini ancak onu yapanın değiştirebileceği gibi değiştirmiş olduğu gibi hepsi Tanrı ve Tanrı ilimine mahsus şeylerdir..Bunlar günümüz biliminin açıkça ortaya koyamayacağı şeyler..Ama günümüzün bilim ışığı,Tanrıyı bilen insanları adeta göğe uçuruyor :)

 

 

"Bana diyorsunuz ki;

"Yok şu ayet bu anlama geliyor; o ayet şu anlama geliyor..."

Ya hu yemişim anlamını, onu tartışmıyorum ki ben..."

 

Ayeti tartışmıyorum demişsinde yinede söyleyim karşı oldukların ayetlerden oluşuyor eğer anlamamak istiyorsan boşuna kürek çektiriyorsun herkese..

 

"Ben, inandığınız şeylerin ne kadar tutarsız olduğunu;

Gerçeklikle ve Bilim ile, Doğa ile nasıl da uyuşmadığını, örtüşmediğini tartışıyorum"

 

Bu sana göredir..Kişisel düşüncelere saygı duyuyoruz..

 

"Var diyorsan al 15 kilo çamur, yay önüne, başla Fatiha'dan okumaya, bakalım insan olacak mı?"

 

Güzel kardeşim çamurdan yaratılma yok,bahsi edilen çamur gördüğün çamur değil..

 

 

 

"Valla aparsanız da, köpürseniz de, kendinizi yerlere de atsanız;

İstediğiniz kadar "siz anlamıyorsunuz!" deyin..."

 

Doğru bir söz söylüyoruz ama tabiki karşındaki adam anlamak isterse veyada nasıl görmek isterse öyle görüyor..Sanki doğru bir din öğrenmiş gibi bir türlü anlatamadık gerçeği..

 

"Siz benim gibi 100 tane görebildiyseniz, ben hergün yüzlercesinin yüzüne bakıyorum sizin gibilerin..."

 

Benim gibi bir tane adam etrafında yoktur..Gördüğün kişiler ben değilim benim dinimden değiller ( Babadan gelme inanca takılı kalan müslüman onlar)

 

"Olay, sizin gerçekleri kabullenemeyişiniz ve sanrılarınızı meşrulaştırmak için inanılmaz bir kıvırma yeteneği sergilemenizdir..."

 

Öyle bir gerçekteyimki ne sen nede gördüğün müslümanlar katıma çıkmış olabilsinler..

 

"Ama bu açıdan takdir ederim sizi gerçekten..."

 

Takdir etsende etmesende senin bu karanlık bakışın yanımdan bile uğramaz..Beni sevindiren şeyde bu zaten..Öyle bir konuşuyorsunuzki bu benim dinimle alakası bile yok ama o dindenmiş gibi gözüküyor..

Gönderi tarihi:

Benim gibi bir tane adam etrafında yoktur..Gördüğün kişiler ben değilim benim dinimden değiller ( Babadan gelme inanca takılı kalan müslüman onlar)

 

Din(inançlar), hiç kimseye baba(lar)dan başka bir yerden gelmez zaten. :)

 

Öyle bir gerçekteyimki ne sen nede gördüğün müslümanlar katıma çıkmış olabilsinler..

 

İyi ki çıkmamışlar senin katına.. Onlar tutarlı hiç olmazsa.. Yılda bir din değiştirmiyorlar. smile.png

Gönderi tarihi:

Din(inançlar), hiç kimseye baba(lar)dan başka bir yerden gelmez zaten. smile.png

 

 

 

İyi ki çıkmamışlar senin katına.. Onlar tutarlı hiç olmazsa.. Yılda bir din değiştirmiyorlar. smile.png

 

Dini ve Tanrıyı bilseydin bunları yazmaz,bana katılırdın..

Gönderi tarihi:

dostum ;

 

sana bir arkadas tavsiyesi ;

 

bunu bi daha asla yazma ; )

 

Dostum haklısın biliyorum ama arkadaşlar bilmiyorlar hiçbirşey işte..Yalanda söylemiyoruzki bunu kabul etmiyorlar,gördükleri müslümanları din zannediyorlar..

Gönderi tarihi:

Bakın yine algılayacağınızı sanmıyorum ama bir örnek daha vereyim.

 

Gerçi şaşırıyorum;

Analojileri bu kadar seven kesim olmanıza rağmen farklı mantıktaki analojileri algılayamamanız, gerçekten şaşılası bir zeka örneği...

 

Banliyö'yü bilirsiniz, hani şu raylı sistem...

Tren'in elektriklisi ve görece hızlısı;

Şehiriçi ulaşımda kullanılanı...

İzmir'de İzBan diyoruz...

 

Tabi bu ilk olarak kullanıma açıldığında, ulaşım gereksiniminden dolayı bindim.

Fakat tesadüfen oturduğum koltuğun yanındaki cam, çatlamış.

Çatlamıştan kastım;

O camlar plastik kaplamalı olduğu için parçalanıyor ama dağılmıyor.

Yani sivri bir darbe aldığı zaman bütün cam tuz buz olmuş fakat dağılmamış.

 

Şöyle bir görüntü yani:

 

izban-kirik-cam.jpg

 

Benim oturduğum camın önünde, bu camın sağ alt tarafındaki gibi bir darbe yoktu.

Ve daha önce bu tür camlarla hiç ilgilenmemiştim;

O yüzden camların böyle bir hal alabileceklerini hiç bilmiyordum.

Dahası, camın yanına ilk oturduğumda, hani reklam için otobüslere yapıştırılan büyük reklamlar olur ya?

Onun özelliğinden bir şey sanmıştım.

Akşam yolculuğu yapıyordum ve lambaların yanından geçtikçe bu cam o kadar güzel ışıldıyordu ki,

Camın bu hale bilerek ve tasarlayarak getirildiğini düşünmüştüm.

Işıkların yanından geçtikçe küçücük cam kırıklarının içinde o ışık büzmesi daire gibi dolaşıyordu ve renkli görünüyordu.

Bunu ancak bir insan tasarlayabilirdi!

Ve işin ilginci, benim oturduğum karşılıklı koltuklarda oturan diğer iki kişi de, kendi aralarında bu camın neden böyle yapıldığını, dışarıda bir reklam yapıştırılmış olup olmadığını tartışıyorlardı.

Yanımızda ayakta duran iki kız vardı ve onlar da aynı şeyi tartışıyorlardı.

Çünkü gerçekten güzel bir görüntü vardı ve sırf o görüntü için o camı o hale getirirsiniz, o kadar söyleyeyim...

 

Ve herkesin ortak kanaati, o camın reklam için dış yüzeyine yapıştırılan etiketten dolayı öyle olduğuydu.

 

Çünkü biz insanlar, bir Savunma ve Uyum mekanizması olarak doğada "Düzen" ararız.

Düzensizliğe de tahammül edemeyiz.

Bizim yaptığımız her şey düzenli/sistemli olduğu için, kafamızda tasarladığımız "Tanrı" da bir "Tasarımcı" konumundadır.

Her şey düzenli olmak zorundadır bize göre ve doğaya baktığımızda bir "Düzen" görürüz.

O yüzden onu da yapan birisinin olduğuna inanmak bize kolay gelir.

 

Birbirinden bağımsız devinimlerin bilinçsizce güzellikler yaratabileceğini düşünemeyiz.

Siz "Bilinçsizlik"ten "Tesadüf"ü anlıyorsunuz ama o sizin bilgisizliğiniz.

Gün gelir bir topa vurursunuz, okulda açık bulunan tek pencereden girer;

Bu size hep "Tesadüf" gibi gelir ama aslında o topun oradan girmesi hep fizik kanunları ile mümkün olmuştur.

Hepsi bilinçsiz bir şekilde o olayı yaratmıştır.

Yani o olay dizesini bilinçli olarak önceden tasarlayan biri olmamıştır.

(bunu da anlamadığınızdan eminim ya neyse...)

 

O cam hakkında konuşurken, yanımda oturan ve araba tamircisi olan kardeşim;

Camın niçin öyle olduğu hakkında (bilen birisi olarak) bilgi verdi bana.

İzBan'dan indiğimizde dışarıdan gördüğümüz şey, belli belirsiz bir darbe sonucunda camın bu hale geldiği idi.

Ve o cama gelen darbenin de aslında böyle bir güzelliği amaçlamadığı, tasarlamadığı...

Bir cam tabakanın içerisinde binlerce küçük prizmalar var ve ışık geldikçe inanılmaz bir ritm ile dans ediyorlar, ışık gösterisi yapıyorlar sanki.

 

Yazdığınız zırvalıkları, kusura bakmayın, artık ciddiye alıp okumadım bile.

Çünkü aynı sularda ve aynı kavrayışsızlıklarda yüzüp duruyorsunuz, bu çok belli.

 

Yazımın özeti koyuladığım yerdir.

O size bir anlam ifade etmiyorsa, yapabileceğim bir şey daha yok sizin için...

Gönderi tarihi:

İlk önce söylemek gerekirse düzen konusunu biraz açayım çünkü dışarıdan sanırım yanlış gözüküyor..Mesela cam'ın neden o hali aldığına bakalım..Cam bir maddedir ve belki rüzgardan yada başka herhangi bir maddeden o hali almıştır muhakkak böyle olmuştur..

 

Cam maddesine baktığımızda böyle bir görüntünün oluşabileceği olanaklıdır.Mesela su maddesine bakalım,sıradan bir bakışla masmani bir rengi olduğu zannedilir ama bir kaba koyduğumuz zaman renksiz olduğunu görürüz..Senin tabirin ile bakarsak ortaya şöyle bir tablo çıkar.

 

Muhakkak birisi maviyken onu renksiz yaptı gibi..Tabiki böyle değil su renksizdir ve buna benzer olan herşey maddesel sebeplerden kaynaklanır..Şimdi cam örneğine bakarak herşeyi toparlayayım..Camda bir madde olduğu için o dağınık hali alması onun göreceli bir özelliğidir,suda öyle..Peki cam'ın tasarımında yani daha iyi anlatabilmek gerekirse camın oluşumunda bu özelliği öngörülmemiş olmamasını hangi mantıkla söyleyebiliriz.

 

Suyun buz olması,kağıdın yanması işin özü bir adam bir adamı dövebiliyorsa sizce adamların var olma niteliği belirtilirken bu kavga eylemide benimsenmemiş olması mümkün müdür?Tabiki değil,Evrende bir zekanın olduğunu artık inkar etmeyin bakış açınızı Allah'a olan bakış açınızla bir tutmayın farzı misali başka bir Tanrıdan söz ediyoruz böyle gidin çünkü Allah kelimesini yazdığımız anda hepiniz değişiyorsunuz..

Gönderi tarihi:

Yazdığınız zırvalıkları, kusura bakmayın, artık ciddiye alıp okumadım bile.

Çünkü aynı sularda ve aynı kavrayışsızlıklarda yüzüp duruyorsunuz, bu çok belli.

 

Yazımın özeti koyuladığım yerdir.

O size bir anlam ifade etmiyorsa, yapabileceğim bir şey daha yok sizin için...

 

Buna cevap olarak yazmamayı düşünmüştüm ama kararımdan caydım..Sizin yaptığınız bir şeriattır benimkisi doğru seninkisi yalan mantığıdır..

 

Yazdıklarınız ifade ediyor ve hepsinide cevapladık sizin zorunuza giden şey bizi kendi bakış açınızla sabitleyememiş olmanızdır..

 

100 kere oku oku diye tekrarladığınız tavsiyelerden artık sanırım kendiniz caydınız..Biz sizden bir yardım falan istemiyoruz sizin söylediğiniz şeylerle 1000 kez karşılaştık şu cam örneğine benzer 1000 tane örnek getirdiler kurtların oluşması,farelerin oluşması ile maddeler hakkında birçok getirdiler tartıştık,hem burada hem facete hem başka platformlarda..

 

Sıkıcı gelse bile halada yeni birşey öğrenebilir miyiz acaba yokmudur gerçekten diye okuyoruz onca karşımıza çıkan Tanrı hakkında delillere rağmen(saymakla bitmez) ama bunca tartışmanın arasında herşeyin "Tanrıyı anlamak,anlamamak" meselesi olduğu sonucuna vardık..Birçok ateistinde hayatın akışını izlediğini,Tanrı hakkında tartışarak bizlere birer iyilik yaptıklarını zannettiklerinide biliyoruz..İşin özü bahsi ettiğim gibi benimsemek,benimsememek ile alakalıdır..

Gönderi tarihi:

Ben anladım o cam orada tesadüfen, amaçsız bir şekilde duruyordu, insan zihni o camın orada tesadüfen ve amaçsızca bir şekilde durduğunu, orada bulunduğunu bildiği için dağılmamış ama kırılmış cama ışık vurduğunda ortaya çıkan renk cümbüşünün de amaçsız, tesadüf olduğu yorumunu önceki izlenimlerinden oluşan mantıktan hareketle yapacaktır.

 

Ve ayrıca o camı oraya o şekilde koyan da fizik kurallarıdır...

 

Evrene baktığımızda fizik kurallarının ortaya koyduğu öylesine bir sistemler bütününe tanıklık ederiz aynı camın orada öylesine amaçsız durması gibi, nasıl ki camın orada o şekilde amaçsız durmasının arakasında bir amaç, bir bilinç aramıyorsak evrendeki işleyen kurallar, yapı için de bir amaç sebep, bilinç aramamak gerekir.

 

Bu yazdıklarım kati doğru bir analoji ve mantık yürütmesidir.original.gif

 

Bu yazdıklarım ne Tanrı'nın varlığını kanıtlar ne de yokluğunu...

 

Lakin bir kazı çalışması sonrasında ortaya çıkmış tarihi bir yerleşim yerini gördüğümde ortaya çıkan yerleşim yerini inşa edenleri görmesem bile orayı yapan birilerinin olduğuna aklım kanâat eder, çünki mantık böyle işler...

 

Muhabbetle...

Gönderi tarihi:

İlk önce söylemek gerekirse düzen konusunu biraz açayım çünkü dışarıdan sanırım yanlış gözüküyor..

 

Tabi tabi açın.

Tutmayınca daha da açın, yeni mantıkları yürütün :)

 

Mesela cam'ın neden o hali aldığına bakalım..Cam bir maddedir ve belki rüzgardan yada başka herhangi bir maddeden o hali almıştır muhakkak böyle olmuştur..

 

Cam maddesine baktığımızda böyle bir görüntünün oluşabileceği olanaklıdır.Mesela su maddesine bakalım,sıradan bir bakışla masmani bir rengi olduğu zannedilir ama bir kaba koyduğumuz zaman renksiz olduğunu görürüz..Senin tabirin ile bakarsak ortaya şöyle bir tablo çıkar.

 

Muhakkak birisi maviyken onu renksiz yaptı gibi..

 

Hayır, bu sizin mantığınız ve bunun sizin mantığınız olduğunu farkedemiyorsunuz.

 

Tabiki böyle değil su renksizdir ve buna benzer olan herşey maddesel sebeplerden kaynaklanır..Şimdi cam örneğine bakarak herşeyi toparlayayım..Camda bir madde olduğu için o dağınık hali alması onun göreceli bir özelliğidir,suda öyle..Peki cam'ın tasarımında yani daha iyi anlatabilmek gerekirse camın oluşumunda bu özelliği öngörülmemiş olmamasını hangi mantıkla söyleyebiliriz.

 

Suyun buz olması,kağıdın yanması işin özü bir adam bir adamı dövebiliyorsa sizce adamların var olma niteliği belirtilirken bu kavga eylemide benimsenmemiş olması mümkün müdür?Tabiki değil,Evrende bir zekanın olduğunu artık inkar etmeyin bakış açınızı Allah'a olan bakış açınızla bir tutmayın farzı misali başka bir Tanrıdan söz ediyoruz böyle gidin çünkü Allah kelimesini yazdığımız anda hepiniz değişiyorsunuz..

 

Ya hu allasen "açayım" dediğiniz şey bu muydu?

Bunların daha önceki söylediklerinizden ne farkı var? :)

Gönderi tarihi:

Buna cevap olarak yazmamayı düşünmüştüm ama kararımdan caydım..Sizin yaptığınız bir şeriattır benimkisi doğru seninkisi yalan mantığıdır..

 

O zaman size biraz da felsefe öğreteyim...

Felsefede temel bir ilke vardır:

"Din'ler; inandığınız takdirde gerçek, inanmadığınız takdirde yalandır..."

 

Sizinkisini "Yalan" olarak nitelememden daha doğal başka ne olabilir Sayın omar?

İnanmadığım bir şeyi nasıl olur da "Gerçek" olarak nitelendirebilirim?

 

Ha ama bu mantığı yadırgıyorsanız, önce gidin Kur'an-ı okuyun derim.

Zira bu mantığı Kur'an da benimser.

Kur'an, kendi söylediklerine inanmayanları "Yalancılık" ile itham eder; "Yalan söylüyorlar" der.

İnandıkları şeylerin hep "Yalandan ibaret" olduğunu söyleri.

 

"Benimkisi doğru, seninkisi yalan" mantığını Kur'an yaptığı zaman "Hakk" oluyor;

Biz yaptığımız zaman "Yanlış" oluyor...

 

Bu da ilginç tabi...

 

Yazdıklarınız ifade ediyor ve hepsinide cevapladık sizin zorunuza giden şey bizi kendi bakış açınızla sabitleyememiş olmanızdır..

 

Bakın, daha önce de söyledim:

"Soru Sormak" denilen eylemi bilmediğiniz gibi,

"Cevap Vermek" denilen eylemin de ne olduğunu bilmiyorsunuz.

Ve buna rağmen hala tartışabilmek iddiasındasınız.

 

Sizin benim sorularıma yönelik yazdığınız şeylere "Cevap/Yanıt" değil, "Karşılık Vermek" demek oluyor.

Zira yanıtladığınız, açıklama anlamı ifade eden ya da tartışmaya yeni bir şey katar nitelikte şeyler söylemiyorsunuz.

Sadece konuyu dağıtan ve aynı mantığı sürekli sıkıcı bir şekilde tekrar eden şeyler söylüyorsunuz.

Sıkıcı bir analoji verip, açıklama getirebildiğinizi sanıyorsunuz, ki komik bu da.

 

100 kere oku oku diye tekrarladığınız tavsiyelerden artık sanırım kendiniz caydınız..Biz sizden bir yardım falan istemiyoruz sizin söylediğiniz şeylerle 1000 kez karşılaştık şu cam örneğine benzer 1000 tane örnek getirdiler kurtların oluşması,farelerin oluşması ile maddeler hakkında birçok getirdiler tartıştık,hem burada hem facete hem başka platformlarda..

 

Sayın omar, zaten o yüzden size bir şey öğretebileceğimi sanmıyorum.

Zira siz artık akla ve mantığa giden yolları tıkamışsınız.

Eminim ki verdiğim o "Kırık Cam" örneğinde neyi anlatmak istediğimi bile anlamadınız, zira yukarıda verdiğiniz "Karşılık"da bu çok belli oluyor.

 

İşin ilginci, anladığınızı sanmanız.

Daha da ilginci, verdiğiniz karşılığı "Cevap" da sanıyorsunuz.

 

Benim size orada anlatmak istediğim şey şuydu:

Doğadaki her varlığın kendine özgü nitelikleri vardır ve yasalarına tabi bir biçimde doğada yer alırlar.

Birbirinden bağımsız gerçekleşen bütün olaylar en nihayetinde anlamlı bir sonuç meydana getirebilirler,

Ki bu sonuç önceden tasarlanmış ya da düşünülmüş değildir.

 

Ama "sizin anladığınız şey şu" diyeceğim ama anlatabilirliğiniz, ifade edebilirliğiniz olmadığı için ve konuyla alakasız bir cevap verdiğiniz için diyemiyorum ne yazık ki, ki bu da sıkıcı.

 

Bana demişsiniz ki:

"camın oluşumunda bu özelliği öngörülmemiş olmamasını hangi mantıkla söyleyebiliriz." demişsiniz.

 

Bu cümle ne demektir pek çözemedim ama herhalde şunu söylemek istiyorsunuz:

"Cam kırıldığından böyle bir özellik arzediyorsa, herhalde bu önceden düşünüldüğü içindir!"

 

Ya hu elbette ki o camı yapan insanlar, cam darbe yediğinde parçalanmasın ve bir bütün olarak çerçevesinden alınabilsin diye öyle tasarladılar.

Fakat hiç biri "Ya İzBan'a binen yolcular sıkılmasınlar, cam bir darbe aldığında böyle bir hale gelsin ki, ışıklar falan cama çarptığında güzel görüntüler oluşsun, eğlensinler" demedi.

Ama konu bu değil ki zaten?

Yani camın öyle tasarlanıp tasarlanmaması değil ki konu!?

İşte konuyu anlamadığınızı söylerken bunu kastediyorum.

 

Konu şu;

Birbirinden bağımsız meydana gelen olaylar, ortaya şaşılası güzellikler ve uyumlu bir gerçeklik çıkarabilir mi?

 

Size daha önce verilen 100 tane 1000 tane örneği ve tartıştığınız onca platformda size söylenenleri böyle, hiç anlama özelliği olmayan bir yerlerinizden anlamaya çalıştıysanız, zaten benim söylediklerimi de anlamamanız gayet normal...

 

Sıkıcı gelse bile halada yeni birşey öğrenebilir miyiz acaba yokmudur gerçekten diye okuyoruz onca karşımıza çıkan Tanrı hakkında delillere rağmen(saymakla bitmez) ama bunca tartışmanın arasında herşeyin "Tanrıyı anlamak,anlamamak" meselesi olduğu sonucuna vardık..Birçok ateistinde hayatın akışını izlediğini,Tanrı hakkında tartışarak bizlere birer iyilik yaptıklarını zannettiklerinide biliyoruz..İşin özü bahsi ettiğim gibi benimsemek,benimsememek ile alakalıdır..

 

Olay "Tanrıyı anlamak, anlamamak" meselesi değil.

Olay, sizin daha ne kadar kendinizi kandırabileceğinizi görme meselesi.

Gönderi tarihi:

Lakin bir kazı çalışması sonrasında ortaya çıkmış tarihi bir yerleşim yerini gördüğümde ortaya çıkan yerleşim yerini inşa edenleri görmesem bile orayı yapan birilerinin olduğuna aklım kanâat eder, çünki mantık böyle işler...

 

İyi de Sayın Fuzuli, biz doğadan bahsediyoruz...

Yani geçmişte inşa edilmiş bir ortamdan bahsetmiyoruz...

 

Şurada yazılanları okursanız, belki bir fikir sahibi olursunuz...

 

İlla ki bir yaratıcı olması gerekmiyor.

Enerji hep vardı ve yaratılmamıştır.

 

"Allah'ın ezeli ve ebedi olarak hep var olduğu"nu anlayabilecen beyinlerin,

"Enerji'nin hep var olduğunu ve olacağını" anlayamamaları içler acısı ve insan zekası için utanılacak bir durumdur.

 

Enerji hep vardı ve onun bir formu olan maddeye dönüşmesi öyle kafasına göre olmaz.

Bizim algılayabildiğimiz evrendeki yasalar bile bunun çok çok küçük bir bölümünü teşkil eder.

Bu yasaların da bir koyucusu yoktur.

 

Bizim türümüzün yaşam ve uyum açısından iki temel önemli özelliği var:

1- Bulunduğumuz çevreyi, kendimize uydururuz ve bunu bir düzene/sisteme dahil ederek yaparız.

İlk insanlardan tutun günümüze kadar bu hep var olmuştur ve bunun dinlerdeki yorumlanışı:

"Biz doğanın hakimiyiz!" şeklindeki kibir dolu yaklaşımdır.

 

2- Doğa'da da bir uyum ve düzen ararız.

Örneğin, doğaya baktığımızda gördüğümüz şekilleri anlamlandırmaya çalışırız.

Bulut'a baktığımızda tavşan, kurbağa, insan suretleri görürüz.

Tehlikeli olduğunu düşündüğümüz bir yerde çeşitli silüetlerin var olduğunu görürüz.

En olmadı, doğaya baktığımızda "Düzen" görürüz.

Oysa doğada düzen yoktur.

Sizin çok güvendiğiniz ve "Tanrısal" olduğunu düşündüğünüz ve bizim keşfettiğimiz o "Doğanın Yasaları" bile yeri geldiğinde doğayı açıklamak için işe yaramıyor.

Çünkü Doğa'yı biz "İnsan Zihnimiz"in izin verebildiği kadar tanıyabiliyoruz.

Daha fazlasını algılayamıyoruz ve bu yüzden çeşitli araçlar yapıyoruz.

Onlar da ne kadar doğru algılatabilirse.

Newton'un Yerçekimi Yasası, sizin gibi düşünenler için "Tanrı'nın bir kanıtı" idi.

Ama Einstein'in İzafiyet Teorisi, onun aslında çok yetersiz kaldığını ortaya koydu.

Bu sefer sizler "Einstein'in Teorisi"ne sarıldınız, Tanrı'nın kanıtı olarak!

Gelecekte, algımız yükseldikçe bu teori de bazı şeyleri açıklamak için yetersiz kalacak ve yeniler ortaya çıkacak.

O zaman da onlara sarılacaksınız.

Ama "Tanrısal" saydığınız o tüm yasalar, bizim ufkumuz genişledikçe şunu gösteriyor bize;

Evrende bir düzen yok...

Çünkü evreni açıklayabilen "Herşeyin Teorisi" diye bir teori de yok...

 

Muhtemelen bu söylediklerimi yine anlamadınız ama umut işte, fakirin ekmeği...

Gönderi tarihi:

İyi de Sayın Fuzuli, biz doğadan bahsediyoruz...

Yani geçmişte inşa edilmiş bir ortamdan bahsetmiyoruz...

 

Şurada yazılanları okursanız, belki bir fikir sahibi olursunuz...

 

İlla ki bir yaratıcı olması gerekmiyor.

Enerji hep vardı ve yaratılmamıştır.

 

"Allah'ın ezeli ve ebedi olarak hep var olduğu"nu anlayabilecen beyinlerin,

"Enerji'nin hep var olduğunu ve olacağını" anlayamamaları içler acısı ve insan zekası için utanılacak bir durumdur.

 

Enerji hep vardı ve onun bir formu olan maddeye dönüşmesi öyle kafasına göre olmaz.

Bizim algılayabildiğimiz evrendeki yasalar bile bunun çok çok küçük bir bölümünü teşkil eder.

Bu yasaların da bir koyucusu yoktur.

 

Bizim türümüzün yaşam ve uyum açısından iki temel önemli özelliği var:

1- Bulunduğumuz çevreyi, kendimize uydururuz ve bunu bir düzene/sisteme dahil ederek yaparız.

İlk insanlardan tutun günümüze kadar bu hep var olmuştur ve bunun dinlerdeki yorumlanışı:

"Biz doğanın hakimiyiz!" şeklindeki kibir dolu yaklaşımdır.

 

2- Doğa'da da bir uyum ve düzen ararız.

Örneğin, doğaya baktığımızda gördüğümüz şekilleri anlamlandırmaya çalışırız.

Bulut'a baktığımızda tavşan, kurbağa, insan suretleri görürüz.

Tehlikeli olduğunu düşündüğümüz bir yerde çeşitli silüetlerin var olduğunu görürüz.

En olmadı, doğaya baktığımızda "Düzen" görürüz.

Oysa doğada düzen yoktur.

Sizin çok güvendiğiniz ve "Tanrısal" olduğunu düşündüğünüz ve bizim keşfettiğimiz o "Doğanın Yasaları" bile yeri geldiğinde doğayı açıklamak için işe yaramıyor.

Çünkü Doğa'yı biz "İnsan Zihnimiz"in izin verebildiği kadar tanıyabiliyoruz.

Daha fazlasını algılayamıyoruz ve bu yüzden çeşitli araçlar yapıyoruz.

Onlar da ne kadar doğru algılatabilirse.

Newton'un Yerçekimi Yasası, sizin gibi düşünenler için "Tanrı'nın bir kanıtı" idi.

Ama Einstein'in İzafiyet Teorisi, onun aslında çok yetersiz kaldığını ortaya koydu.

Bu sefer sizler "Einstein'in Teorisi"ne sarıldınız, Tanrı'nın kanıtı olarak!

Gelecekte, algımız yükseldikçe bu teori de bazı şeyleri açıklamak için yetersiz kalacak ve yeniler ortaya çıkacak.

O zaman da onlara sarılacaksınız.

Ama "Tanrısal" saydığınız o tüm yasalar, bizim ufkumuz genişledikçe şunu gösteriyor bize;

Evrende bir düzen yok...

Çünkü evreni açıklayabilen "Herşeyin Teorisi" diye bir teori de yok...

 

Muhtemelen bu söylediklerimi yine anlamadınız ama umut işte, fakirin ekmeği...

 

Geçmişte yapılmış bir yere bakıp orayı yapanı düşündüren mantık kurgulamasında bir hata yoksa evrene bakıp bir düzen gördüğümde bu düzeni inşa edeni düşünmemde de herhangi bir mantık hatası yoktur Tengeriin.

 

Sorun şu ki siz evrende bir düzen yok diyorsunuz.Hangi ölçüye göre bir düzen yoktur diyorsunuz söyler misiniz, ben düzen vardır derken kavramsal bir mantık üzerinden hareket ediyorum.

 

Düzen:Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem;anlamlarına geliyor Sayın Tengeriin.

 

Evrende bu niteliklerin var olduğunu düşünmememiz için Yer çekimi kanununun,İzafiyet Teorilerinin,Mendel Kanunu'nun, Enerjinin Korunumu Kanunu'nun,Entropi Yasası'nın,bilumum biyolojik,fizik, kimya kanunlarının olmaması, işlememesi durumumun hakim olması gerekirdi.

 

Evren bu kanunlar ve daha bilmediğimiz kanunlarıyla işleyen bir sistem mi,sistem; ilke ve yasalara göre kurulmuş olan bir durum gerçekliği, nizamı var mı, var;

 

bu durumda evrende düzen kavramının nitelikleri mevcutsa evrende bir düzen vardır önermesini düşünmek, savunmak için aşırı zeki olmaya gerek yok Tengeriin; tam tersi evrene bakıp da bilinen kanunlarına ve olası bilmediğimiz kanunlarına rağmen bir düzen yoktur demek için zihinde mantık nizamının kaybolmuş olması lazım değil mi Sayın Tengeriin?

 

Bilim evrendeki bu düzenin bilgisini açığa çıkarmıyor mu? Bilimin ortaya koyduğu düzenli, sistemli olan evrene ait bilgiler evrendeki düzensizliğin bilgileri galiba size göre?

 

Evrende düzen konusundaki düşüncem bu.

 

Peki bu düzeni bir var eden var mı, bir yaratıcıya gerek var mı?Evren denen bir gerçekliği yaşıyoruz, evrenin farkındayız; evrende bir düzen var mı, bizim düzen dediğimiz nitelikler var,yani var; peki bu düzenin asıl kaynağı nedir, bu düzen neden vardır ve bu düzendeki bilginin, bilincin adı nedir sorularını sormak doğaldır?

 

Bu soruya verilen cevaplar aynı kavramları içermekle birlikte kendi içinde çeşitli farklı anlamlar içermekte.

 

A)Madde ezeli ve ebedidir, tek gerçeklik maddedir, başka bir yaratıcıya da gerek yoktur, diyenler ki bu düşünceyi savunanlar şöyle komik bir tavırları da var, evrendeki düzeni, akla gelen olası bilinci, olası tasarımı Tanrı fikrini akla getirdiği için inkâr yoluna gitme inançları.

 

Evrende düzen, tasarım vardır deyip de bu nitelikler yine maddenin kendi niteliğidir demek evrendeki gerçeklikle daha uyumlu ve düşünce açısından daha mantıklı olurdu bence.

 

Düşünsenize evrenin bu haliyle oluşma ihtimalleri dahilinde evrendeki enerji o ihtimaller içinde bu evreni var ediyor, düşünmek lazım üstünde biraz.

 

B)Bu bilincin adı Tanrı'dır diyenler var ve burada Tanrı kavramı birbirinden farklı hatta çok farklı manalarda kullanılabiliyor.

 

Evrenin kendisi yani madde(enerji) Tanrı'nın kendisi olabilir, öyle olduğuna inanan panteistler var, bu durumda evrendeki enerji(madde) Tanrı olur ve bu enerji aynı zamanda bilinçli, akıllı olmuş olur.

 

Semavi kitaplardaki Tanrı anlayışında ise sonradan yaratılan her şey tek gerçek olan Tanrı'ya bağlıdır, madde ezeli ve ebedi değildir, Tanrı maddenin üstünde evrendeki enerjiyi de kapsayacak şekilde tek var edendir.

 

Sayın Tengeriin evrendeki tek gerçeklik madde olabilir ve o maddeyi oluşturan enerji Tanrı'nın kendisi olabilir, kitaplar göndermiş de olabilir kitaplar göndermemiş de olabilir.original.gif

 

Şimdi siz o engin bilginizle maddenin ebedi ve ezeli olmadığını neden düşünmeyelim derken bunu düşünürken de evrende bir tasarım, düzen yoktur düşüncesini de beraberinde düşünürken düşüncenizin karşıt düşünceler karşısındaki üstünlüğünün dayandığı inkâr edilemez dayanak ve mantık ne?

 

Ve ayrıca Tengeriin ben sizi çok iyi anlıyorum, şimdi sizin de bunu anlamıyor olmanız, sizi anlamış olmayı sizin düşüncenizi kabule bağlamış olma mantığında olmanız, bu mantığın anlamsızlığı da sizin zihninizin sorunu dostum.

 

 

 

Muhabbetle...

Gönderi tarihi:

Tabi tabi açın.

Tutmayınca daha da açın, yeni mantıkları yürütün smile.png

 

 

Güzel abi..Şeker insan bir dinle zaten kendi kafandakini yok edemediğin gibi doğrusunu söylediğimiz zaman böyle "tutmayınca mantık yürütün "dersin..Şu komediyi bir yok edelim..

 

"Hayır, bu sizin mantığınız ve bunun sizin mantığınız olduğunu farkedemiyorsunuz."

 

Günleri ele al yahu smile.png Her gün aynıdır ama hepsinin farklı farklı isimleri var..deseki ben pazartesi değilim salıyım doğruyu söyler..Yine deseki yok ben aynısıyım yine doğrusunu söyler..

 

"Sizinkisini "Yalan" olarak nitelememden daha doğal başka ne olabilir Sayın omar?

İnanmadığım bir şeyi nasıl olur da "Gerçek" olarak nitelendirebilirim?"

 

İnanmamak anlayamamak ve bilmemek veyda yanlış bilmekten dolayı kaynaklanır..Sizin yazınıza göre bakarsak bende sizin doğrularınızın eksik ve yalan olduğunu söylüyorum buda doğaldır tabiki..

 

"Ha ama bu mantığı yadırgıyorsanız, önce gidin Kur'an-ı okuyun derim.

Zira bu mantığı Kur'an da benimser.

Kur'an, kendi söylediklerine inanmayanları "Yalancılık" ile itham eder; "Yalan söylüyorlar" der.

İnandıkları şeylerin hep "Yalandan ibaret" olduğunu söyleri.

"

Biz onun ne söylediği çok iyi anlıyoruz o konuda sorun yok..

 

""Benimkisi doğru, seninkisi yalan" mantığını Kur'an yaptığı zaman "Hakk" oluyor;

Biz yaptığımız zaman "Yanlış" oluyor...

 

Bu da ilginç tabi..."

 

Bir kere Kur'andan kevser şarabını içen kişi onun KİMden geldiğini çok iyi anlar..Özelliklede bu konuda kitapta birçok yerde rest çekilmiştir..

 

"Sizin benim sorularıma yönelik yazdığınız şeylere "Cevap/Yanıt" değil, "Karşılık Vermek" demek oluyor.

Zira yanıtladığınız, açıklama anlamı ifade eden ya da tartışmaya yeni bir şey katar nitelikte şeyler söylemiyorsunuz.

Sadece konuyu dağıtan ve aynı mantığı sürekli sıkıcı bir şekilde tekrar eden şeyler söylüyorsunuz.

Sıkıcı bir analoji verip, açıklama getirebildiğinizi sanıyorsunuz, ki komik bu da.

"

 

Bizi heyecanlandıran bir soru geldiği zaman bizde ona göre davranırız...Kısasa kısas gibi smile.png

 

"Sayın omar, zaten o yüzden size bir şey öğretebileceğimi sanmıyorum.

Zira siz artık akla ve mantığa giden yolları tıkamışsınız."

 

Muhakkak öyle olur smile.png Akıl ve mantıkla gözüken Tanrıyı nasıl oluyorda inandığımız zaman akıl ve mantıktan uzak oluyoruz..Mucizeler ve doğaüstü inançtan olsa gerek..Biz herşeyi öğrendik yolumuzdada ilerliyoruz en azından diğerlerinden farklı olarak bilinçli bir şekilde inandığımın farkındayım..

 

"Ki bu sonuç önceden tasarlanmış ya da düşünülmüş değildir."

 

Bu sonuca nerden vardın smile.png

 

Sistem diye birşey söylüyoruz yahu şu insana bak..kalp var kan pompalıyor,beyin var ses ve ışık algılıyor,göz var görmeye yarar,iskelet sistemi var vücudun alt yapısı..Bunların hepsi bir sistem içindedir..Yahu biz bir makinayız neyi inkar ediyorsun..Hangi mantıkla ?

 

"

Bu cümle ne demektir pek çözemedim ama herhalde şunu söylemek istiyorsunuz:

"Cam kırıldığından böyle bir özellik arzediyorsa, herhalde bu önceden düşünüldüğü içindir!"

"

 

dediğime bir benzer olarak Fuzulinin dediği şeyi demek istedim..Fizik kuralları ve camda aynı kuralın içindedir tabiki..

 

"Yani camın öyle tasarlanıp tasarlanmaması değil ki konu!?

İşte konuyu anlamadığınızı söylerken bunu kastediyorum"

 

Güzel insan camı tasarıma karşı örnek diye getiren sendin..Tabiki kendi kafandaki olgulara örnek gösterdin bende kendi Tanrı inancımı netleştirmek için senden farklı bir şekilde açıkladım farkındaysan..Tanrıyı anlamak doğayı ve evreni anlamak gibidir,bir Dev adamın Dünyaya gelipte yapacağı sistem gibi değildir..Bunun farkında olalım ilk önce..

 

"Size daha önce verilen 100 tane 1000 tane örneği ve tartıştığınız onca platformda size söylenenleri böyle, hiç anlama özelliği olmayan bir yerlerinizden anlamaya çalıştıysanız, zaten benim söylediklerimi de anlamamanız gayet normal...

"

Bana laf sokmayı bırakında aklınızı çalıştırın..Tartışmaya böyle devam ederseniz ben çekilirim..Ya insan gibi tartışın yada maymun akrabalarınıza dönün..

 

"Olay "Tanrıyı anlamak, anlamamak" meselesi değil.

Olay, sizin daha ne kadar kendinizi kandırabileceğinizi görme meselesi.

"

 

Bir ayeti bile yorumlamaktan aciz ol dedi oldu mantığını bile anlayamayan bir adamın meseleyede ne sonucu vereceği belli zaten..Biz kendimizi kandırıyorsak kendimizin suçlusuyuzdur..Ama ateistten böyle tavırları görmek sevindirici..

Gönderi tarihi:

İnanmamak anlayamamak ve bilmemek veyda yanlış bilmekten dolayı kaynaklanır..Sizin yazınıza göre bakarsak bende sizin doğrularınızın eksik ve yalan olduğunu söylüyorum buda doğaldır tabiki..

 

Ya hu yapmayın, bakın bu çok oportunist bir yaklaşım.

Resmen kelimelerle oynuyorsunuz, ben böyle birşey görmedim :)

 

Ben burada Bilimsel Doğrulardan söz ediyorum;

"Benim Doğrularım"dan değil...

 

Bilimsel Doğruları dile getirmemi fırsat bilip, bunu "Benim Doğrularım" olarak adlandırıyorsunuz ve ondan sonra asıl gerçeği ifade etme işini kendinizin yaptığını iddia ediyorsunuz.

Gerçekten çok kıvrak bir zekaya sahipsiniz, alkışlıyorum...

 

Biz onun ne söylediği çok iyi anlıyoruz o konuda sorun yok..

 

Ben de onu diyorum işte, aynı tavrı Kur'an yapınca sorun yok...

 

Bir kere Kur'andan kevser şarabını içen kişi onun KİMden geldiğini çok iyi anlar..Özelliklede bu konuda kitapta birçok yerde rest çekilmiştir..

 

İşte ben de onu diyorum;

Koskoca Allah, her insanın iradesinin üzerinde olan Allah, yeni ergen kızlar gibi yarattığı küçücük insanlara rest çekiyor!

Ya hu akıllı işi mi bu?

Psikolojik sorunları olan, kompleksli, alıngan bir Allah var karşımızda.

 

Bizi heyecanlandıran bir soru geldiği zaman bizde ona göre davranırız...Kısasa kısas gibi smile.png

 

Lafı çevirmenin en güzel örneklerinden biri de bu işte...

 

Muhakkak öyle olur smile.png Akıl ve mantıkla gözüken Tanrıyı nasıl oluyorda inandığımız zaman akıl ve mantıktan uzak oluyoruz..Mucizeler ve doğaüstü inançtan olsa gerek..Biz herşeyi öğrendik yolumuzdada ilerliyoruz en azından diğerlerinden farklı olarak bilinçli bir şekilde inandığımın farkındayım..

 

Bilinçli bir şekilde inanmıyorsunuz.

Sadece inanma eylemini gerçekleştirdiğinizin bilincindesiniz ve bu değerlerini rasyonalleştirmeye çalışıyorsunuz.

 

Bu sonuca nerden vardın smile.png

 

Sistem diye birşey söylüyoruz yahu şu insana bak..kalp var kan pompalıyor,beyin var ses ve ışık algılıyor,göz var görmeye yarar,iskelet sistemi var vücudun alt yapısı..Bunların hepsi bir sistem içindedir..Yahu biz bir makinayız neyi inkar ediyorsun..Hangi mantıkla ?

 

Ya hu "İnsan"ı bir makine olarak gören sensin...

Yani insanı ya da doğayı makineleştiriyorsunuz...

 

Bin kere söyledim hala anlamakta zorlanıyorsunuz;

Pardon, zerresini bile anlamıyorsunuz...

 

İnsan, psikolojik olarak doğada düzen arar arkadaşım.

Bu, onun yaşamda kalma mekanizmalarından biridir.

 

Bugün Bilim İnsanları, insanın "tek bir organizma" olmadığını, birden fazla organizmanın vücut bulduğu bir ortak yaşam alanı olduğunu düşünüyor, biliyor musunuz?

Bunu "Tasarım"a atfeden sizsiniz ama doğada bunun kanıtı yok.

 

Bunlar bir yana;

Asıl şu gerçeği göremeyecek kadar körsünüz...

 

Tanrı'nın İnsanüstü bir özelliğe sahip olduğunu iddai ediyorsunuz.

Hatta yeri gelince anlaşılamayan birçok şeyin, Tanrı'nın hikmetiyle olduğunu ve onun bilgisiyle teşekkül ettiğini iddia ediyorsunuz.

 

İyi de bu nasıl bir Tanrıdır ki, hem insanüstü düşünüp, hem de insan gibi davranıyor?

Bizim Doğaya yaklaşımımız ne ise, Tanrı da bizden o kadarüstün ki, o da öyle davranıyor!

Biz doğayı kendi elimizle biçimlendirmeyi seviyoruz;

Düzeni, sistemi seviyoruz...

İşe bakın da bizden üstün düşünen Allah da aynısını seviyor ve aynısını yapıyor!

 

Gel de inan şimdi onun bizden üstün olduğuna!

 

Biz kin tutuyoruz, ya hu Allah da kin güdüyor...

Biz küfrediyoruz, Allah bizden daha beter, Kur'an da birini indirip diğerini bindiriyoru küfürlerin...

Biz sevmek ve sevilmek ihtiyacı hisseden bir türüz ve ilginçtir Allah da sevme ve sevilme ihtiyacı hissediyor...

Biz öç alma duygusuna sahibiz ve psikopatlaşabiliyoruz, Allah bu konuda master degree... Cehennem diye bir yer yaratmış, en psikopat insan bile bu kadar canice davranamaz...

 

Ya hu Allah bu kadar üstünse, neden insandan farksız davranıyor?

 

 

Bana laf sokmayı bırakında aklınızı çalıştırın..Tartışmaya böyle devam ederseniz ben çekilirim..Ya insan gibi tartışın yada maymun akrabalarınıza dönün..

 

Tartıştığınız yok ki zaten Sayın Omar...

Rica ederim söyleyin, bunca konuşmanın hangi noktasında muhatabınızın yazdığı herhangi bir ifadeyi adamakıllı okuyup, gidip araştırma ihtiyacı hissettiniz?

Bunca konuşmanın neresinde kendinize "acaba?" diye sordunuz?

Bunca tartışmanın neresinde yapıcı ve farklı bir örnek verdiniz?

Bunca tartışmanın neresinde yeni bir fikir ortaya attınız?

 

Ben eminim ki, benim size verdiğim örnekleri ya da bilgiler daha önce adam akıllı farketmemiştiniz, görmemiştiniz bile.

Buna o kadar eminim ki, verdiğiniz karşılıklar doğrudan belli ediyor;

Çünkü hep aynı sularda yüzüp duruyorsunuz...

Farklı sorulara verdiğiniz basma kalıp karşılıkları tekrarlıyorsunuz...

 

Bir ayeti bile yorumlamaktan aciz ol dedi oldu mantığını bile anlayamayan bir adamın meseleyede ne sonucu vereceği belli zaten..Biz kendimizi kandırıyorsak kendimizin suçlusuyuzdur..Ama ateistten böyle tavırları görmek sevindirici..

 

Ya hala aynı yerseniz...

"Ol dedi oldu"yu bilmiyormuşuz...

Tutmadı bu iddianız, biliyorsunuz, geçiniz...

Gönderi tarihi:

Geçmişte yapılmış bir yere bakıp orayı yapanı düşündüren mantık kurgulamasında bir hata yoksa evrene bakıp bir düzen gördüğümde bu düzeni inşa edeni düşünmemde de herhangi bir mantık hatası yoktur Tengeriin.

.... .... ....

bu durumda evrende düzen kavramının nitelikleri mevcutsa evrende bir düzen vardır önermesini düşünmek, savunmak için aşırı zeki olmaya gerek yok Tengeriin; tam tersi evrene bakıp da bilinen kanunlarına ve olası bilmediğimiz kanunlarına rağmen bir düzen yoktur demek için zihinde mantık nizamının kaybolmuş olması lazım değil mi Sayın Tengeriin?

 

 

Sayın Fuzuli,

Ben önce şunu sorarım:

"Neden illa ki bir düzen arıyorsunuz?"

 

Ya neden doğaya bakınca bir "Düzen" görmek istiyorsunuz söyler misiniz?

 

Size bu öğretildiği için mi?

Doğamızda olduğu için mi?

 

Yoksa bir "Tanrı" tasarımı yapabilmek için mi?

 

Doğanın yasaları var, var ama bunu birinin yaptığı düşüncesine siz yine "İnsan"a bakarak varıyorsunuz.

İnsan'a ve yaptıklarına bakarak "Tanrı"yı tanımlamaya çalışıyorsunuz.

Sonra da Tanrı'nın insandan üstün olduğunu iddia ediyorsunuz.

 

Ya hu bu komik...

Çok komik hem de...

 

A)Madde ezeli ve ebedidir, tek gerçeklik maddedir, başka bir yaratıcıya da gerek yoktur, diyenler ki bu düşünceyi savunanlar şöyle komik bir tavırları da var, evrendeki düzeni, akla gelen olası bilinci, olası tasarımı Tanrı fikrini akla getirdiği için inkâr yoluna gitme inançları.

 

Evrende düzen, tasarım vardır deyip de bu nitelikler yine maddenin kendi niteliğidir demek evrendeki gerçeklikle daha uyumlu ve düşünce açısından daha mantıklı olurdu bence.

 

Düşünsenize evrenin bu haliyle oluşma ihtimalleri dahilinde evrendeki enerji o ihtimaller içinde bu evreni var ediyor, düşünmek lazım üstünde biraz.

 

"Enerji ezeli ve ebedidir" diyen biz değiliz, Bilim diyor bunu...

Bakın yukarıda bana Maddenin Korunumu kanununu örnek vermişsiniz ama verdiğiniz örneği bile bilmiyorsunuz neyi içeriyor diye...

O kanuna göre "Hiçbir şey yok edilemez, hiçbir şey yoktan var edilemez; Enerji ile Madde bir döngü halindedirler"...

Hadi gel bunu "Yoktan var ettik" düşüncesi ile açıkla bakalım nasıl açıklayacaksın; nasıl özdeşleştireceksin...

 

Doğa'nı yasaları vardır ama bunu birinin yarattığına ya da yaratmasına ihtiyaç duyduğuna dair tek bir kanıt yoktur.

Bu, sizin de yaptığınız gibi mantıksal bir çıkarımda ibarettir ve bilimsel bir geçerliliği yoktur.

Aynı mantıkla, her şeyi Şirin Baba'nın yarattığına da inanabiliriz.

Veya herşeyi üstün zekalı uzaylı varlıkların tasarladığı çıkarımına da varabiliriz.

 

Veya şunu sorarım:

Bu kadar kusursuz! (ki kusursuz değil) bir şey yaratan Kusursuz bir Allah ise,

O kusursuz Allah'ı yaratan başka bir Allah daha olmalı...

 

Buyrun, bu sizin mantığınız işte...

Madem ki kusursuzluk ve sistem bir "Yaratılmışlık" sonucunda oluyor,

Bu sistemi yaratan Kusursuz Tanrı'yı da bir başkasının yaratmış olması gerekmektedir.

 

B)Bu bilincin adı Tanrı'dır diyenler var ve burada Tanrı kavramı birbirinden farklı hatta çok farklı manalarda kullanılabiliyor.

 

Evrenin kendisi yani madde(enerji) Tanrı'nın kendisi olabilir, öyle olduğuna inanan panteistler var, bu durumda evrendeki enerji(madde) Tanrı olur ve bu enerji aynı zamanda bilinçli, akıllı olmuş olur.

 

Semavi kitaplardaki Tanrı anlayışında ise sonradan yaratılan her şey tek gerçek olan Tanrı'ya bağlıdır, madde ezeli ve ebedi değildir, Tanrı maddenin üstünde evrendeki enerjiyi de kapsayacak şekilde tek var edendir.

 

İşte, Bilim, o Semavi kitaplardakinin tam aksini söylüyor.

Enerji'nin sonsuz olduğunu, ezeli ve ebedi olduğunu, yoktan var edilemeyeceğini ve var iken yok edilemeyeceğini yani yaratılmadığını; madde ile bir döngü halinde olduğunu söylüyor.

Bunun hangi kuram olduğunu da kendiniz söylediniz ama yine tartıştığı konu hakkında fikir sahibi olmayan mağdur inançlı modundasınız.

 

 

Sayın Tengeriin evrendeki tek gerçeklik madde olabilir ve o maddeyi oluşturan enerji Tanrı'nın kendisi olabilir, kitaplar göndermiş de olabilir kitaplar göndermemiş de olabilir.original.gif

 

Şimdi siz o engin bilginizle maddenin ebedi ve ezeli olmadığını neden düşünmeyelim derken bunu düşünürken de evrende bir tasarım, düzen yoktur düşüncesini de beraberinde düşünürken düşüncenizin karşıt düşünceler karşısındaki üstünlüğünün dayandığı inkâr edilemez dayanak ve mantık ne?

 

Ve ayrıca Tengeriin ben sizi çok iyi anlıyorum, şimdi sizin de bunu anlamıyor olmanız, sizi anlamış olmayı sizin düşüncenizi kabule bağlamış olma mantığında olmanız, bu mantığın anlamsızlığı da sizin zihninizin sorunu dostum.

 

Biz evreni, bir düzen dahilinde algılıyoruz.

Canlıları bile anlayabilmek için taksonomik açıdan değerlendiriyoruz;

Yani sınıflandırıyoruz...

 

Odamızı toplarken ya da bir ev inşa ederken bile bunu yapıyoruz...

 

O yüzden, doğaya baktığımızda da "düzen" görüyoruz önce.

Ve buna dayanarak kendimizden hareketle bir "tasarımcısının" olmadı gerektiğini düşünüyoruz.

Ama ne ilginçtir ki o tasarımcıya dair tek bir imza yok!

 

Kendi algılarınıza dayanarak, sizin algılarınızın da üzerinde olduğunu iddia ettiğiniz bir Tanrı yaratıyorsunuz.

Ya hu hiç Tanrı ile karşılaştınız mı Sayın Fuzuli?

 

Şu yazdıklarınıza bir bakın, özeti sadece şu:

- Evrene bakıyorsunuz.

- Doğanız gereği orada bir düzen görüyorsunuz.

- Kendinizle özdeşleştirerek bir Tasarımcı/Tanrı tasarlıyorsunuz

- Sonra da onun, İnsan Algısının üzerinde olduğunu iddia ediyorsunuz.

 

Görür ama insan gibi görmez...

Duyar ama insan gibi duymaz...

Bilir ama insan gibi bilmez...

Konuşur ama insan gibi konuşmaz...

Sever ama insan gibi sevmez...

Kin duyar ama insan gibi kin duymaz...

İradesi var ama insan gibi değil iradesi...

 

İnsan gibi değil ama nasıl olduğunu da bilmiyorsunuz;

Yapabildiğiniz tek tanım şu:

"ama insan gibi değil..."

 

Peki ne gibi?

Bilmiyorsunuz...

 

Çünkü o sadece mantıksal bir çıkarımdan ibaret.

Yukarıda sıraladığım 4 aşamadan daha fazlasını yapabilirliğiniz yok.

 

İnsanaklı ile İnsanüstü özelliklere sahip bir varlığı tanımlamaya çalışıyorsunuz.

Ama insanüstü bir aklın nasıl olması gerektiğini, hangi niteliklerde olacağını bilmediğiniz için de "insan gibi değil"den öte gidemiyorsunuz.

1500 yıl önce insanlar bizim kadar zeki olmadıkları için Muhammed atıp tutarken;

"İyi de, bu Allah insandan o kadar aşkın ise sen hangi yeteneğinle hangi organında onu algılayıp anlatabiliyorsun ve neden o Allah insan gibi davranıyor?" diye sormayı akıl edememiş.

Muhammed de akıl edememiş aslında, sanıldığı kadar çok da zeki ve tutarlı değil kendileri.

Ama o dönemde işe yaramış mı, yaramış...

Gönderi tarihi:

"Enerji ezeli ve ebedidir" diyen biz değiliz, Bilim diyor bunu...

Bakın yukarıda bana Maddenin Korunumu kanununu örnek vermişsiniz ama verdiğiniz örneği bile bilmiyorsunuz neyi içeriyor diye...

O kanuna göre "Hiçbir şey yok edilemez, hiçbir şey yoktan var edilemez; Enerji ile Madde bir döngü halindedirler"...

Hadi gel bunu "Yoktan var ettik" düşüncesi ile açıkla bakalım nasıl açıklayacaksın; nasıl özdeşleştireceksin...

 

 

 

Yahu bir gidin de Allah, bilim, Tanrı aşkına o yasa ne diyor ne demiyor iyice bir irdeleyin.

 

Enerji ezeli ve ebediymiş, lafa bak, enerjinin kapalı bir sistemde(evren denilen kapalı sistemde vardan yok edilememesi, yoktan da var edilememesi enerjinin zaman ilişkisi bağlamında sadece kendine bağlı olarak ezeli ve ebedi olduğu anlamına gelmez, o yasa da bunu söylemez, söylediğini zanneden sizsiniz.

O yasanın söylediği çok basit; siz, bu sistemde olanın dışında bir enerji üretemez, olanı da yok edemezsiniz,enerji dönüşür ama toplamdaki enerji değişmez.

 

Yasa evrendeki toplam enerjinin her zaman(ebedi) var olduğunu veya yoktan var edildiğiyle ilgili bir açıklama yapmıyor.

 

Bizim işleyen sistemleriyle var olan kurallarına tabi olduğumuz bir evrende yeni bir enerji var edemeyişimiz, var olanı yok edemiyor olmamız evrendeki enerjinin kendi özünde her zaman var olduğu, başka bir güce bağlı olmadığı,yokken var olan tarafından var edilmediği anlamına gelmez.

 

Bana ezeli ve ebedi kavramlarını bilimsel olarak da açıklamanız lazım ki bilimin bir açıklaması yok bu konuda, sizin vardır eminim bilimin olmasa da?

 

Enerjinin ezeli ebedi olduğu çıkarımını çarpıtmayla çıkarabilirsiniz bu yasadan, yaptığınız gibi.

 

Termodinamik yasaları bu konuyla ilgili açıklama yapar, bilirsiniz

 

Enerjinin korunumu yasası bilim aşkına nerede ''Madde ezeli ve ebedidir.'' diyor yahu, bunu diyebilmesi için ezel ve ebedin sınırlarının ortaya konmuş olması gerekmiyor mu, senin ezel dediğin Big Bang'la başladığı var sayılan 14,5-15 milyar öncesine dayanır, öncesinde ne var kardeşim ne oldu, madde(nin) enerjinin mahiyeti nedir bilen var mı, hangi kanunlar işliyor kim biliyor bunu?

 

Ben de kalkıyım o halde kütleçekimi, kanunu ezeli ve ebedidir yorumunu yapayım Big Bang öncesini de kastederek komik oldu değil mi, aynı sizin ki gibi?

 

Dikkatimi bu çekti, geri kalan kısma cevap yazma ihtiyacı duymuyorum Sayın Tengeriin, bilimsel yaklaşımınızı ortaya koyan bu ve benzer örneklerden sonra.

 

Şunu da söylemeden geçemeyeceğim, ben namaz kıl, oruç tut, sizi yakacağım diyen, kitap gönderen Tanrı'nın bilimsel ispatı peşinde değilim.Tanrı'nın pozitif bilimle ispatının yapıldığını savunuyor değilim.

 

 

 

 

Muhabbetle...

Gönderi tarihi:

Enerjinin korunumu yasası bilim aşkına nerede ''Madde ezeli ve ebedidir.'' diyor yahu,

 

"Madde hiçbir zaman yok olmaz" diyen bir yasanın, aynı zamanda "madde ebedidir" demek oluğunu idrak edemeyene, bunu hangi dille, hangi taktikle izah edebiliriz şaşırdım kaldım. 4-5 ileti halinde konuşuldu yine anlaşılmadı. Son bir ümit kelime anlamlarında.

 

Ebedi= Bitimsiz, daimi, kalımlı, ölümsüz, sonsuz.

Madde yok olmaz= Bitimsiz, kalımlı, ölümsüz, sonsuz.

Gönderi tarihi:

Yahu bir gidin de Allah, bilim, Tanrı aşkına o yasa ne diyor ne demiyor iyice bir irdeleyin.

 

Enerji ezeli ve ebediymiş, lafa bak, enerjinin kapalı bir sistemde(evren denilen kapalı sistemde vardan yok edilememesi, yoktan da var edilememesi enerjinin zaman ilişkisi bağlamında sadece kendine bağlı olarak ezeli ve ebedi olduğu anlamına gelmez, o yasa da bunu söylemez, söylediğini zanneden sizsiniz.

 

Valla ben wikipedi de şöyle bir tanım buldum:

"Enerjinin korunumu fizikte, yalıtılmış bir sistemdeki enerjinin toplam miktarının sabit kalmasıdır. Buna göre enerji kaybolamaz ancak şeklini değiştirebilir. Örneğin, lambanın yanmasıyla elektrik enerjisi kinetik enerji olarak farklı bir forma bürünür. Termodinamiğin birinci yasası termodinamik sistemler için enerji korunumundan bahseder.

 

Kısaca korunum yasası enerjinin yoktan var edilemeyeceğini ve yok edilemeyeceğini ancak başka şekillere dönüşebileceğini söyler."

 

Sizin bundan ne anladığınızı gerçekten merak ediyorum...

 

"Madde hiçbir zaman yok olmaz" diyen bir yasanın, aynı zamanda "madde ebedidir" demek oluğunu idrak edemeyene, bunu hangi dille, hangi taktikle izah edebiliriz şaşırdım kaldım. 4-5 ileti halinde konuşuldu yine anlaşılmadı. Son bir ümit kelime anlamlarında.

 

Ebedi= Bitimsiz, daimi, kalımlı, ölümsüz, sonsuz.

Madde yok olmaz= Bitimsiz, kalımlı, ölümsüz, sonsuz.

 

Alkış...

Gönderi tarihi:

Ben burada Bilimsel Doğrulardan söz ediyorum;

"Benim Doğrularım"dan değil...

 

Bilimsel Doğruları dile getirmemi fırsat bilip, bunu "Benim Doğrularım" olarak adlandırıyorsunuz ve ondan sonra asıl gerçeği ifade etme işini kendinizin yaptığını iddia ediyorsunuz.

Gerçekten çok kıvrak bir zekaya sahipsiniz, alkışlıyorum...

 

Afedersinizde biz bilimsel olmayan birşeyimi söyledik örnek gösterirken ? Bütün kanunları,kuralları,insan anatomisi,hayvan anatomisi vs vs hepsini Tanrı'nın ispatı olarak sana sunulur smile.png

 

"

Ben de onu diyorum işte, aynı tavrı Kur'an yapınca sorun yok..."

 

Kur'an çok iyi bir rest çekmiştir..Bunu bir hatırlayın bence

 

 

"Koskoca Allah, her insanın iradesinin üzerinde olan Allah, yeni ergen kızlar gibi yarattığı küçücük insanlara rest çekiyor!

Ya hu akıllı işi mi bu?"

 

Ne ergen kızları güzel mümin..Ergenkız beklersen çok beklersin..Tanrı'nın yaptığı soyut bir açıklama mecazi anlatım..İşin özü cinsel duygularını öldükten sonrada tatmin edeceğindir..

 

Kur'an'ın rest çekmesini bu olarak anladığınıza göre "inandım" kelimesini komik bir durum olduğunu görüyorum..Hal böyle iken insan tabiki ateist olur..

 

 

Rest çekmek şunun gibidir..Tanrı'nın sözlerine bakalım

 

 

 

Eğer (putların size yararı dokunduğu iddianızda) doğru söyleyenlerseniz (haydi onları yardıma çağırın).

 

De ki: “Siz bekleyin. Şüphesiz biz de bekliyoruz.”

 

“Elinizden geleni yapın, biz de yapacağız.”

 

Bunun gibi birçok ayetlerde hatırlarsın..Bu sözlerin zuhurunu yutmak gerekir..

 

"Lafı çevirmenin en güzel örneklerinden biri de bu işte..."

 

 

 

 

 

smile.png

 

 

"Bilinçli bir şekilde inanmıyorsunuz.

Sadece inanma eylemini gerçekleştirdiğinizin bilincindesiniz ve bu değerlerini rasyonalleştirmeye çalışıyorsunuz.

"

 

 

Ben ne olduğunu daha iyi biliyorum emin ol..Eşsiz Dostumun yanındayım smile.png

 

"Ya hu "İnsan"ı bir makine olarak gören sensin...

Yani insanı ya da doğayı makineleştiriyorsunuz...

"

Hepimiz bir makineyiz bunu red ediyorsan hiçbirşey diyemem..

 

" Bugün Bilim İnsanları, insanın "tek bir organizma" olmadığını, birden fazla organizmanın vücut bulduğu bir ortak yaşam alanı olduğunu düşünüyor, biliyor musunuz?

Bunu "Tasarım"a atfeden sizsiniz ama doğada bunun kanıtı yok."

 

 

Bir kanıt olması için bilim insanının putu olmana gerek yok sende düşünen bir varlıksın smile.png

 

" İyi de bu nasıl bir Tanrıdır ki, hem insanüstü düşünüp, hem de insan gibi davranıyor?

Bizim Doğaya yaklaşımımız ne ise, Tanrı da bizden o kadarüstün ki, o da öyle davranıyor!"

 

Nasıl davranıyor ?

 

" Rica ederim söyleyin, bunca konuşmanın hangi noktasında muhatabınızın yazdığı herhangi bir ifadeyi adamakıllı okuyup, gidip araştırma ihtiyacı hissettiniz?"

 

Neyi araştırayım..Sanki hiç araştırmadık hiçbirini okumamış gibi böyle söyleyip duruyorsunuz..Yahu sizin Allah'ı bildiğiniz falan yok..Siz bunu bir öğrenin ondan sonra beni eleştirin..

Gönderi tarihi:

"Zaman, olayların meydana geldiği boyut olduğuna göre, eğer madde, Big Bang'la ortaya çıkmışsa, o halde evreni ortaya çıkaran sebebin evrendeki zaman ve mekândan tümüyle bağımsız olması gerekir. Bu da bize Yaratıcı'nın evrendeki tüm boyutların üzerinde olduğunu göstermektedir."

 

Hugh Ross astrofizikçi

Gönderi tarihi:

Valla ben wikipedi de şöyle bir tanım buldum:

"Enerjinin korunumu fizikte, yalıtılmış bir sistemdeki enerjinin toplam miktarının sabit kalmasıdır. Buna göre enerji kaybolamaz ancak şeklini değiştirebilir. Örneğin, lambanın yanmasıyla elektrik enerjisi kinetik enerji olarak farklı bir forma bürünür. Termodinamiğin birinci yasası termodinamik sistemler için enerji korunumundan bahseder.

 

Kısaca korunum yasası enerjinin yoktan var edilemeyeceğini ve yok edilemeyeceğini ancak başka şekillere dönüşebileceğini söyler."

 

Sizin bundan ne anladığınızı gerçekten merak ediyorum...

Alkış...

 

Sayın Tengeriin Kütlenin Korunumu yasasının neyi ifade ettiğini açıklayan alıntınızda kanunun ortaya koyduğu bilgilerin ne ile ilgili olduğuna dikkat ediniz lütfen.

 

Yasa, bir kimya yasası, neyle ilgili, maddenin dönüşümlerde kütlesinin durumuyla ilgili ve sınırları da belli, kapalı bir sistem dahilinde olmak kaydıyla, ne diyor; kapalı bir sistemde madde farklı şekillere bürünse de tepkime/tepkimeler sonucunda ortaya çıkan ürünün toplamı tepkime öncesindeki madde kütlesinin toplamına eşittir.

 

Başka bir ifadeyle olmayan bir madde var edemeyiz, olanı da yok edemeyiz biz.

 

Şimdi Sn. Tengeriin siz kalkıp da bu açıklamaları ''Madde ezeli ve ebedidir.'' şeklinde yorumlarsanız bambaşka bir teori ve bilgi ortaya koymuş olursunuz.

 

Bahsettiğimiz yasanın neresinde bilgi olarak madde ezeli ve ebedidir gibi bir anlam, önerme var?

 

Bunu da geçtim kütlenin korunumu yasasının ezeli ve ebedi olduğunu yasa kendi iddia ediyor mu?

 

Yani bu yasa Big Bang'e bağlı olarak ortaya konan evrenin başlangıcına 13,5-14 milyar yıl öncesine gidersek, 20 milyar yıl öncede ondan önce ezeli olarak da vardır, işlemiştir şeklinde bir bilgi mi sunuyor bize?

 

Bu mantıkla hareket edecek olursak Kütle Çekimi, Mendel Kanunu,İzafiyet Teorileri diğer bütün teori ve yasalar da ebedi ve ezelidir diyebiliriz, madem kütlenin korunumu yasası için söyleyebiliyorsak?

 

Nasıl bir sonuç çıktı ortaya 13,5-14 milyar yıl öncesinde ve ezeli olarak bu yasalar bugünkü haliyle vardı ve var olacaktır anlamı çıkıyor ki hiçbir kabul görmüş bilimsel yasa ortaya konan bilgiler için ezeli ve ebedi kavramlarını ortaya koyduğu bilgilerle ilişkilendirerek bu tarzda bir iddia ve bilgi ortaya koymaz.

 

Yok koyar diyorsanız o hâlde Kütle Çekimi, İzafiyet Teorisi v.b yasalar Big Bang'den önce de işliyordu önermesini bilimsel bir gerçeklikmiş gibi ortaya koymak gerekiyor ve bu yasaların ezeli ebedi olduğu anlamına gelir.

 

Big Bang'den önce hangi yasalar işliyordu,evrendeki enerjinin mahiyeti neydi konusunda bilim ne diyor benim bilmediğim buraya yazın da bir zahmet,ben de öğreneyim sizin sayenizde?

 

Kütlenin Korunumu Yasa'sını aldınız Big Bang'den ötesine götürdünüz o da yetmedi ortada zaman yokken, o durumla ilgili hiçbir şey bilinmiyorken zamanı da ezeli yaptınız(ki zaman mutlak değil İzafiyet'ten biliyorsunuzdur.) maddenin varlığını zaman kavramıyla da ilişkilendirip ''Madde ezeli ve ebedi'' yorumunu üstün hayâl gücünüzle yaptınız.

 

Bravo, ben de sizi alkışlıyorum.Sn. meraba neyse de sizin bu konuyla ilgili algınızın, yorumlarınızın önyargıdan uzak ve konuyla ilgili ifade edilen bilgilerle tutarlı olmasını beklerdim.

 

''Madde ezeli ve ebedidir.'' düşüncesi Materyalizm'in ''Kütlenin Korunumu Yasası''nın ifade ettiği kapalı sistemde madde yok olmaz yeni bir madde üretilemez bilgisini kendi ideolojik bakışı sonucu çarpıtmasıyla kendinin öyle olmasına inancından kaynaklanan bir yorumdan öte bir şey değildir.

 

Kütlenin korunumu Yasası maddenin ezeli ve ebedi olduğunu söylemez; kütle tepkimelerde korunur demekle madde ezeli ve ebedidir demek arasında büyük fark vardır, bu farkı görmek için okuduğunu doğru anlamak gereklidir.

 

Muhabbetle...

Gönderi tarihi:

Big Bang'den önce hangi yasalar işliyordu,evrendeki enerjinin mahiyeti neydi konusunda bilim ne diyor benim bilmediğim buraya yazın da bir zahmet, ben de öğreneyim sizin sayenizde?

 

Fuzuli kardeş, Madem sayemizde bu çok merak ettiğn konuyu öğreneceksin, ben seni yönlendireyim öğreneceğin yere.. Tabi gerçekten samimi isen..

 

Dogmalara gideceksin. Zira orada "açıklamadığımız hiç bir şey kalmadı" der. Bu nedenle bu konuya verilen cevabı orada mutlaka bulabilirsin. Bulamazsan ben bulduğumu söyleyebilirim.

 

Bilim ise, bilinemeyen bilgileri sallamaz. Falcılık ta yapmaz. Bekleyeceksin geçmişteki insanlar gibi. Sabırlı olacaksın. Ya da yaşadığın sürecin farkında olacaksın.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.