Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Fuzuli kardeş, Madem sayemizde bu çok merak ettiğn konuyu öğreneceksin, ben seni yönlendireyim öğreneceğin yere.. Tabi gerçekten samimi isen..

 

Dogmalara gideceksin. Zira orada "açıklamadığımız hiç bir şey kalmadı" der. Bu nedenle bu konuya verilen cevabı orada mutlaka bulabilirsin. Bulamazsan ben bulduğumu söyleyebilirim.

 

Bilim ise, bilinemeyen bilgileri sallamaz. Falcılık ta yapmaz. Bekleyeceksin geçmişteki insanlar gibi. Sabırlı olacaksın. Ya da yaşadığın sürecin farkında olacaksın.

 

Tebrik ederim yazınızdaki bilimsel bilgilerin çokluğundan, bilimsel cevabınızdan dolayı meraba...original.gif

Gönderi tarihi:

Afedersinizde biz bilimsel olmayan birşeyimi söyledik örnek gösterirken ? Bütün kanunları,kuralları,insan anatomisi,hayvan anatomisi vs vs hepsini Tanrı'nın ispatı olarak sana sunulur smile.png

 

Bu aynen şuna benziyor:

Bir gün yine cahil biriyle böyle tartışıyorduk.

İşte inanmanın nasıl bir psikolojik olgu olacağı hakkında konuşurken bana şöyle dedi:

"Ben işte çalışırken, elimdeki işi -nasılsa yetiştiririm- diye ertesi günkü sabaha bıraktım.

Sonra eve dönerken içim rahat etmedi -ya neyse, bitireyim de öyle gideyim- dedim.

Döndüm ve işi bitirdim.

Sonra sabahleyin işe gittiğimde hemen yaptığımız işleri acilen toplayıp göndermemizi istediler.

Ben o gece geri dönüp işi bitirmesem, belki de işten atacaklardı.

Ama Allah beni yeniden işime sevketti.

Hadi bilim bunu açıklasın o zaman!?

Beni o gece işe döndüren şey neydi!"

 

Şu ifadenizle ne kadar komik olduğunuzu bilemezsiniz, onu demek istiyorum.

 

Nasıl ki "Soru Sormak", "Cevap Vermek", "Tartışmak" nedir ne değildir bilmiyorsanız,

"İspat Nedir" onu da bilmiyorsunuz.

 

İspat, doğrulamak istediğiniz bilgi ile o bilgiyi doğrulayacağınız veriler arasındaki doğrudan bağları ortaya koymak ile mümkündür.

Yani diyelim ki;

"Osmanlı Devleti, Ermenilere soykırım uygulamıştır" şeklinde bir bilginiz var.

Gidip de Doğu Anadolu'da yaşayan ya da oradan göçen Ermenileri veya Ermeni mezarlıklarını örnek göstererek, böyle bir iddiayı kanıtlayamazsınız.

 

Ortada bir devlet vardır;

Resmi yazışmalarını, emirlerini, belgelerini ortaya koymak zorundasınız.

 

Etnik bir topluluk vardır;

O topluluğa ait toplumsal verileri ortaya koymak zorundasınız.

 

Bir Soykırım Eylemi vardır;

O eylemin nasıl olduğunu, neye dayandığını, araçlarını, yöntemlerini, vesikalarını, nedenlerini, sonuçlarını, belgelerini ortaya koymak zorundasınız.

 

Ondan sonra bu üç bilgiyi birleşitirip ispatınızı gerçekleştirirsiniz.

Bu Sosyal Bilimlerde ispatın nasıl gerçekleştiği ile ilgili bir örnek.

Diğer yandan Pozitif Bilimlerde de aynı yöntem kullanılıyor.

 

Şimdi;

"Tanrı Vardır" bir bilgidir ve siz bunun doğruluğunu kanıtlamak istiyorsunuz.

 

Gidersiniz, paşa paşa "Tanrı Nedir?" i açıklarsınız ve "Tanrı'nın varlığı" bilgisine nereden sahip olduğunuzu ortaya koyarsınız; Tanrı'yı tanımlarsınız.

 

Sonra "Varlık" nedir, onu sorgularsınız; Var Olmak ile Olmamak arasındaki ayrımı ortaya koyarsınız.

 

Ondan sonra Tanrı Vardır önermesinde bir sonuca varırsınız.

 

Ama gidipte, Kuantum'u anlatıp:

"Ahanda bak işte bu Tanrı'nın ispatı" diyemezsiniz.

Çünkü aynı şey, aynı mantıkla (ki aslında doğru bir uslamlama değildir) "Şirin Baba'nın da ispatı" olabilir.

Uzaylı herhangi bir uygarlığın da ispatı olabilir.

Veya maddenin kendi kendinin nedeni olduğunun ve kendi zihninin olduğunun da ispatı olabilir.

 

Bilim'in ortaya koyduğu Bilimsel Veriler ile Tanrı arasında organik ya da mekanik yani Bilimsel olarak incelenebilecek ve Bilimsel olarak kabul edilebilecek bir ilişki yok, bunun neyini anlamıyorsunuz?

 

En basitinden;

Allah, Kuantum'u nasıl yarattı? sorusuna cevap verin, konuyu kapatalım...

Ya da onun yarattığının en bariz kanıtı nedir?

İşareti, imzası nedir?

Telif hakkı nedir?

 

Kur'an çok iyi bir rest çekmiştir..Bunu bir hatırlayın bence

Kendisini ciddiye almadığım için hatırlamama gerek yok.

Ciddiye alınacak bir yanı yok.

 

Ne ergen kızları güzel mümin..Ergenkız beklersen çok beklersin..Tanrı'nın yaptığı soyut bir açıklama mecazi anlatım..İşin özü cinsel duygularını öldükten sonrada tatmin edeceğindir..

 

Tabii ki canım, ona ne şüphe...

Daha önce de söylemiştim zaten;

Sıkışınca ya "İşin aslını Allah bilir..."

Ya da "Ama o mecazi anlatım!.."

 

Tabi tabi, doğru düzgün anlatamadığı için Tanrı hep mecazlara başvurmuş.

O kadar çok başvurmuş ki kimse ne dediğini anlamıyor.

Kutsal ya ondan!

 

Ben ne olduğunu daha iyi biliyorum emin ol..Eşsiz Dostumun yanındayım smile.png

 

Mazhar Osman'a bir uğrasanız diyorum...

Çok ciddiyim.

Bu türlü sanrılar hayra alamet değildir.

 

Hepimiz bir makineyiz bunu red ediyorsan hiçbirşey diyemem..

 

Sizler zihinsel olarak makineleşmiş olabilirsiniz, ona birşey diyemem.

 

Neyi araştırayım..Sanki hiç araştırmadık hiçbirini okumamış gibi böyle söyleyip duruyorsunuz..Yahu sizin Allah'ı bildiğiniz falan yok..Siz bunu bir öğrenin ondan sonra beni eleştirin..

 

Sayın Omar, güldürmeyin beni allasen...

Kafanızda bir Allah yaratmışsınız, onu rasyonalleştirmeye çalışıyorsunuz...

Çok komiksiniz ya hu.

Ve çok ciddi söylüyorum;

Burada bahsettiğim ve örneklediğim bir çok konu ile daha yeni karşılaşıyorsunuz ya da ilk defa bu bakış açısına rastlıyorsunuz.

Bunu "bu konuları en çok ben biliyorum" mantığı ile söylemiyorum.

Sizin bu konular hakkında zerre kadar bilgi sahip olmadığınızı gördüğüm için söylüyorum.

Çünkü söylediğim şeylerin hiçbiri sizde tanıdık bir imaj yaratmıyor.

Çünkü bilgisizsiniz...

Verdiğiniz karşılıklardan bu o kadar belli ki;

Hiçbiri cevap niteliğinde değil.

İşin komiği, gerçekten cevap verdiğinizi sanıyorsunuz ve buna hakikaten inanıyorsunuz.

Gönderi tarihi:

"En basitinden;

Allah, Kuantum'u nasıl yarattı? sorusuna cevap verin, konuyu kapatalım...

Ya da onun yarattığının en bariz kanıtı nedir?

İşareti, imzası nedir?

Telif hakkı nedir?"

 

Öncelikle şunu söylemek isterimki Tanrı hakkında geçen tartışmaların çokluğundan dolayı ki seninle yeni tanıştık zaten,konuyu her insanla en başından beri tartışmak nasıl bir psikoloji yaratacağını bilirsiniz..

 

Yine şunuda söyleyebilirimki konu neyse ona göre tartışma yapılır,tartışma sırasında başka konulara değinilir konu kaynar ama tartışma devam eder..Bilirsin..Hal böyle iken sizinle birlikte klavyelere yapıştığımızda ortaya çıkan durumu bilirsiniz..Daha önce tartışmamışlığımızın azizliğine uğruyoruz ki yeni gelen herkesle böyledir..

 

Tanrı nedir ?

 

Tdk anlamı budur

 

isim, din b. (***) Çok tanrıcılıkta var olduğuna inanılan insanüstü varlıklardan her biri, ilah

 

Ben bu tanıma sadık kalmam smile.png Şimdi Tanrı kelimesinin daha doğrusu bizim gerçek Tanrımızın ne anlama geldiğini yazayım..

 

Tanrı algılanılması zor,başı ve sonu belli olmayan,ezeli ve en önemlisi bir yaratıcıdır..Bu Tanrının birçok ismi vardır ve insanlarla sürekli iletişim içindedir çağına ve gücüne göre elçilerini seçer,gönderir..

 

Aten,Ahura Mazdah,Yehova,Baba,Allah ve dahada yazılacağı gibi hepsi bu gerçek Tanrının isimlerinden birisidir ve hepsi farklı zamanlarda zuhur edilmiştir..Bu Tanrı'nın yaratıcılık özelliğine birçok toplum hayran olmuş ve hepsi Tanrı kelimesini hayatlarına ciddi bir biçimde geçirmiştir..Yani olayların durumuna göre Tanrı daha iyi bilir,Tanrı verir Tanrı alır gibi sözleri..

 

Bu gerçek Tanrıya ait bir başka özellik ise yargılanmadır..Dinlerde buna özellikle unutulmamasına çok fazla değinmiştir..Herhangi bir ispatı yok zaten maksad ispatın,belirtinin olmamasıdır..Bu özellik O'na aittir..

 

Şimdi Tanrı'nın yaratıcılık manasına değinirsen O'nu görmüş olursun..Mesela Tanrı insanı yarattı yazılıdır..Bunun nasıl olduğunun özünü şu an bilmiyoruz ama insana bakarsak bizi BİRİNİN yarattığını görmüş oluruz..Daha önceden bahsi ettiğim gibi kalp,beyin,omurilik,omurilik soğanı vb bunların hepsi bir sistem üzerinde gerçekleşmiş olduğu kesindir..En basitinden omurilik soğanı beyin ile omuriliği birbirine bağlar..Tıpkı bir cep telefonunun arızalı bir yerini lehimlemek gibi..

 

Tanrı Dünyaya ol dedi oldu yazılıdır..Bunun nasıl olduğunun tam özünü bilmiyoruz..Ama Big Bang kuramı en etkili olduğu için onu ele alarak baktığımızda tıpkı bir colanın yapılmış olduğu gibi bununda bir formül üzerinde olduğunu görüyoruz..

 

Bunlar ve bunun gibi şeyler sayılamayacak kadar çoktur ve çeşitlidir..Bunları kavrarken imzasını görmek bu bahsi ettiğimiz aklı görmektir..O'nun imzası budur eserlerindeki bilinçle tanınır..Nasılki ünlü üstad Einstein dinler görüşünden ayrı olarak şunu söyledi

 

Tabiatta öylesine yüksek bir akıl kendini gösteriyor ki, insanın en ince düşünceleri ve buluşları bu aklın yanında sönük bir gölge gibi kalır..

 

Bir başka üstad'ın sözü..

 

En büyük buluşlar dahi topraktan bir çimin çıkması yanında küçüktür.

 

Yine bir başka üstad'ın sözü..

 

Kainat dediğimiz kitap, yazıldığı dil ve harfler öğrenilmedikçe anlaşılamaz. O, matematik dilinde yazılmış; harfleri üçgen, daire ve diğer geometrik şekillerdir. Bu dil ve harfler olmaksızın kitabın bir tek sözcüğünü anlamaya olanak yoktur..

 

Herşey bu adamların sözlerinde bir bakımdan..İlahi kuvvet diyoruz..İlahi kuvvet ol dedi oldu,yada filmlerdeki gibi renkli bir ışığın saçması değildir..İlahi kuvvet topraktan bir çimin çıkmasıdır,büyük patlamadır daha doğrusu ilahi kuvvet matematik sembollerle,formüllerle oluşan herşeydir..Bir asteroitin Dünyaya düşmesi nasıl açıklanabilmekte aslında bir bakımdan ilahi kuvvet açıklanmakta..Üstad'ın yine bir sözü..

 

Hayat iki şekilde yaşanır: ya hiç mucize yokmuş gibi, ya da herşey birer mucizeymiş gibi...

 

 

 

 

Birisi Şirin Baba desin,bir başka birisi uçan makarna desin,bir başkası İsada diretsin..Bunların hepsi O sıfata verilen atıflardır..Biz sıfata inanıyoruz birisi Allah birisi Yehova desin ne değişecekki smile.png Kendisi ne söylemişti..

 

Rabbinizi ister Allah deyin ister Rahman..Ne derseniz diyin en güzel isimler O'nundur..

Durum böyle smile.png Tanrı hakkında bahsi ettiklerimi anladıysan O'nu çok çok fazla şekildede dile getirilebildiğini bilirsin..Daha doğrusu Tanrıyı akıl olarak sıfatlandırsak bunca insanın evrime aslında boşyere karşı çıktığı görülür..

 

Peygamber hakkında ve onların nasıl bir yetkide olduğunu anlamak gerekirseki bunuda dinle bence..Bir Hud suresi yeterlidir derim..Kelimesi kelimesine kavranılırsa mümin olunur..Bana göre bir Hud suresi herşeyi anlatır aslında..Bir okusan iyi edersin kaç dakikanı alabilirki..

 

Tanrı'nın kelamı olduğu ve kutsal kıldığı kitaplarda İncil,Kur'an ve diğerleri içlerinde öyle bir güzel dil varki kimse bilmez kimse anlamaz..Bunun için sana bir kitap vereceğim okursanki okumanı umuyorum dini fikirlerinde yeni bir çağ açılır smile.png

Gönderi tarihi:

Öncelikle şunu söylemek isterimki Tanrı hakkında geçen tartışmaların çokluğundan dolayı ki seninle yeni tanıştık zaten,konuyu her insanla en başından beri tartışmak nasıl bir psikoloji yaratacağını bilirsiniz..

 

Kısacası "Bilmiyorum" deseydiniz, o da olurdu.

Lafı bu kadar evirip çevirmeye gerek yoktu.

Zira "Psikolojim bozuluyor" demenize rağmen, konuyla alakasız sayfalar dolusu şeyler yazabiliyorsunuz.

Konuyla ilgili iki cümle yazsanız, o bile yeterdi.

 

Anlatabildim sanırım...

 

Yine şunuda söyleyebilirimki konu neyse ona göre tartışma yapılır,tartışma sırasında başka konulara değinilir konu kaynar ama tartışma devam eder..Bilirsin..Hal böyle iken sizinle birlikte klavyelere yapıştığımızda ortaya çıkan durumu bilirsiniz..Daha önce tartışmamışlığımızın azizliğine uğruyoruz ki yeni gelen herkesle böyledir..

 

Bunu bana, konuyla hiç alakası yokken "İsa peygamber" hakkındaki bir ayetin anlamını soran kişi olarak mı söylüyorsunuz?

Kusura bakmayın ama konuştuğunız kavramların anlamlarını bile bilmiyorken bana bir tartışmanın nasıl olacağını öğretemezsiniz.

 

Tanrı algılanılması zor,başı ve sonu belli olmayan,ezeli ve en önemlisi bir yaratıcıdır..Bu Tanrının birçok ismi vardır ve insanlarla sürekli iletişim içindedir çağına ve gücüne göre elçilerini seçer,gönderir..

 

Bir dakika, Tanrı:

- Algılanması zor...

- Başı-sonu belli olmayan...

ama bunlara rağmen

- Yaratıcı...

 

Ve varlığından eminsiniz...

 

"Algılanması zor" demek, "Yine de algılanabilir" demektir.

 

Peki Tanrı'yı algılamamızı sağlayan organımız hangisidir?

Hangi özelliği ile bunu yapabilmektedir?

 

Tanrı nasıl bir şeydir ki, o organımız onu algılayabilmektedir?

 

Bakın siz "Algılamak" ile "Mantıksal çıkarımlarda bulunmak" arasındaki farkı da bilmiyorsunuz ya hu, sizinle neyi tartışıyorum ben!

Siz bana sürekli Allah'ın varlığını kanıtlamak! için mantıksal çıkarımlarda buluyorsunuz (yanlış da olsalar).

Ama sonunda "Algılanması Zordur" diyorsunuz.

Algılamak, duyu organları ile yapılır;

Yani "Bilim" bunu söyler.

Ee siz de "Bilimsel açıdan" Tanrı'nın varlığının kanıtlandığını iddia ediyorsanız,

Tanrı'nın bu duyu organları ile algılanabilir ya da zor da olsa algılanabilir olması lazım.

 

Dediğim gibi;

Önce gidin, konuştuğunuz kavramların anlamlarını öğrenin...

Ondan sonra bana Kur'an okuma ve İslam'ı öğrenme tavsiyesinde bulunun, olur mu?

Daha kendi dilinizdeki kavramları bilmiyorken, başka bir dilde yazılmış bir kitabı çok iyi anladığınızı nasıl, hangi yüzle iddia edebiliyorsunuz anlamıyorum...

 

Konuya dönersek, örneğin;

Kızılötesi ışınlar...

Bizim için algılanması çok zor frekanslardır.

Fakat biz bunu Infrared Teknolojisi ile gözle görünür hale getiririz.

Çünkü Kızılötesi, en nihayetinde bir ışık frekansıdır ve onu yakalamaya yarayan araçlar geliştiririz.

 

Tanrı'yı nasıl algılarız, eğer bir varlık ise?

Varlık değil ise, nasıl "Var" olduğu iddiasında bulunabiliyorsunuz?

 

Bana getirebildiğiniz tek çıkarım şu:

A: "Ee işte doğa da düzen var!"

B: "Eee?"

A: "Ha işte o yüzden Allah var!"

B: "Ee tabi oldu canım, hani gel hemen inanıp namaza duralım!"

 

Size neden doğada "düzen" aradığınızı anlatıyorum, onu da anlamıyorsunuz ki!

 

Aten,Ahura Mazdah,Yehova,Baba,Allah ve dahada yazılacağı gibi hepsi bu gerçek Tanrının isimlerinden birisidir ve hepsi farklı zamanlarda zuhur edilmiştir..Bu Tanrı'nın yaratıcılık özelliğine birçok toplum hayran olmuş ve hepsi Tanrı kelimesini hayatlarına ciddi bir biçimde geçirmiştir..Yani olayların durumuna göre Tanrı daha iyi bilir,Tanrı verir Tanrı alır gibi sözleri..

 

Bu gerçek Tanrıya ait bir başka özellik ise yargılanmadır..Dinlerde buna özellikle unutulmamasına çok fazla değinmiştir..Herhangi bir ispatı yok zaten maksad ispatın,belirtinin olmamasıdır..Bu özellik O'na aittir..

 

Bakın bu çok komik işte...

Herhangi bir kanıtı olmadığı halde "Yargılama" özelliğinin Tanrı'ya ait olduğunu söylüyorsunuz ve buna inanıyorsunuz.

En büyük kanıtının da, herhangi bir kanıtının olmaması mıdır sizce?

 

Ya hu yapmayın, biz buna "Kıymeti kendinden menkul" diyoruz.

Kısır döngüdür bu.

 

Bu mantıkla "dünyayı benim yarattığımı" iddia ederim ve "bunun en büyük kanıtı da buna dair herhangi bir kanıtımın olmayışıdır" derim...

"Çünkü amacım, dünyayı yaratan kişi olmama rağmen bunun kanıtlanamamasıdır" diyebilirim.

 

Ya hu yapmayın, çökmektesiniz, bu nasıl bir mantıktır böyle!

 

Şimdi Tanrı'nın yaratıcılık manasına değinirsen O'nu görmüş olursun..Mesela Tanrı insanı yarattı yazılıdır..Bunun nasıl olduğunun özünü şu an bilmiyoruz ama insana bakarsak bizi BİRİNİN yarattığını görmüş oluruz..

 

İnsana baktığın zaman birisinin tasarlayıp yarattığını göremezsin.

İnsana ilk baktığında, doğada yaşayan bir canlıyı görürsün.

Bilimsel olarak baktığında onlarca kusuru bedensel varlığında taşıyan, psikolojisi pamuk ipliğine bağlı olan, akıllı ve zeki bir tasarımcının tasarlamayacağı kadar çok olumsuzluklarla, kusurlarla, tasarım hataları ile de dolu bir canlı görürsün karşında.

 

İnsan biyolojisinden zerre kadar haberdar olmadığınız için, kusursuzuz sanıyorsunuz bizi...

Ya da hiç dışarı çıkıp insan yüzü görmediniz...

 

Daha önceden bahsi ettiğim gibi kalp,beyin,omurilik,omurilik soğanı vb bunların hepsi bir sistem üzerinde gerçekleşmiş olduğu kesindir..En basitinden omurilik soğanı beyin ile omuriliği birbirine bağlar..Tıpkı bir cep telefonunun arızalı bir yerini lehimlemek gibi..

 

Ne omuriliği Sayın Omar?

Başka bir örnek vereyim:

Dik yürümemizin en önemli olumsuzluğu, insanların çoğunluğunun bel ağrıları çekmeleri, bel fıtığı olmaları.

Ya da eklem ağrıları, topuk dikeni türünden rahatsızlıklar.

Omurga sistemimiz eğer bir Allah tarafından tasarlanmışsa, bir Allah ancak bu kadar cühela ve bilgisiz olabilirdi.

 

Yukarıda anlatmaya çalıştığınız şeyler ise Evrim sonucunda ortaya çıkmıştır.

Bilimsel olarak da kanıtlanmıştır.

 

Tanrı Dünyaya ol dedi oldu yazılıdır..Bunun nasıl olduğunun tam özünü bilmiyoruz..

 

Nasıl olduğunu bilmiyorsun ama öyle olduğundan eminsin!

Bu da çok ilginç tabii ki...

Bilmemene rağmen de anlatmaya çalışıyorsun ki bu da işi daha da komik kılıyor...

 

Tam özünü bilmiyorsunuz ama Bilim'in böyle bir yaratılışı kanıtladığını da iddia ediyorsunuz...

Cem Yılmaz'ı izlemeyeceğim artık, sizi buldum çünkü...

 

Ama Big Bang kuramı en etkili olduğu için onu ele alarak baktığımızda tıpkı bir colanın yapılmış olduğu gibi bununda bir formül üzerinde olduğunu görüyoruz..

 

Kola'yı falan boşverin de, "Big-Bang Kuramı" demişsiniz.

Belli ki bu kuramı, bir gerçeklik olarak kabul ediyorsunuz.

 

Peki "Evrim Kuramı"nı kabul etmemenizin nedeni nedir?

 

İki kuram da, var olan ve keşfedilen gerçeklikler üzerine kurulmuş kuramlardır ki "Kuram" olmanın özelliği budur.

Ve Big-Bang kuramı tek değildir yani aynı kanıtlara dayanan başka kuramlar da vardır ve onlar da evrenin oluşumu ile ilgili olarak belli oranda açıklayıcıdır ve açıklama getirebilmektedir.

Big-Bang Kuramı'nın özelliği, sadece diğerlerinden daha açıklayıcı olmasıdır, o kadar.

 

Oysa ki Evrim Kuramı'na alternatif başka bir kuram daha yoktur.

Evrim Kuramı, Big-Bang Kuramı'ndan daha güvenilirdir bu yüzden.

 

Böylece şunu sormak istiyorum:

İşinize gelen bilimsel bilgileri-kuramları kabul edip, işinize gelmeyeni red mi ediyorsunuz?

Bu, ahlaka sığar mı, ikiyüzlülük değil midir?

 

Bunlar ve bunun gibi şeyler sayılamayacak kadar çoktur ve çeşitlidir..Bunları kavrarken imzasını görmek bu bahsi ettiğimiz aklı görmektir..O'nun imzası budur eserlerindeki bilinçle tanınır..Nasılki ünlü üstad Einstein dinler görüşünden ayrı olarak şunu söyledi

 

Tabiatta öylesine yüksek bir akıl kendini gösteriyor ki, insanın en ince düşünceleri ve buluşları bu aklın yanında sönük bir gölge gibi kalır..

 

Şöyle de olabilir Sayın Omar:

Bakın, bizler "Organik" ve sizin tabirinizle "Mekanik" canlılarız.

Buna rağmen, düşünmemizi sağlayan, çıkarımlar yapmamıza neden olan ve kendimizi anlamlandırabildiğimiz bir "Beyin"e sahibiz.

Dolayısı ile bizim küçük bireysel varlığımız, küçük bir organla büyük bir bilinç inşa edebiliyor.

 

Şimdi şöyle düşünün:

Dünya da üzerindeki ekosistemle "Organik" ve "Mekanik" bir varlıktır.

Sizin yaptığınız gibi Eski Kültlerin inançlarına dayanacaksak eğer, Dünya bir "Canlı"dır.

Hatta sizin öne sunduğunuz kanıtlardan da öte inancın en eski formları, doğanın bir "Canlı" olduğu ve "Dişi" olduğu yönündedir.

O yüzden ilk tapınılanlar "Bereket Kültü" niteliğindedir ve "Dişi"dirler.

Dünyanın en eski metaforu da "Doğa Ana" metaforudur ki Helenler buna "Gaia" derler.

Roma Mitolojisinde "Terra" derler.

Hindu'lar "Kali" derler.

Biz Türkler de "Doğa-Tabiat Ana" deriz.

 

Sizin de eksik bildiğiniz üzere, birbirine bağladığınız bütün AtaErkil inançlar, bu AnaErkil değerlerden sonra ortaya çıkmıştır ve bunun yeterince kanıtı da mevcuttur.

 

Her neyse, demek istediğim şu:

Sizin mantığınızla gidersek eğer, bütün bu kanıtlara dayanarak Dünya'nın kendisini "Büyük bir canlı" olarak kabul etmemiz gerekmektedir.

Bunun yanında biz bile bir zeka sahibiysek, onun da büyük bir zeka sahibi olduğunu kabul etmemiz kaçınılmazdır.

Ha yine sizin mantığınızla "Özünü Bilmesek" laughing.gif bile yine de kabul etmemiz gerekir!

Çünkü herşeyden önce sizin inancınızdan daha eski ve daha köklü bir inanç.

 

Ya hu şey ile analoji kurun işte:

Hani şu "Avatar" diye bir film vardı.

"Pandora" diye bir gezegende yaşam vardı ve "Na'vi" adlı zeki bir canlı türü yaşıyordu.

İşin ilginci, gezegen öyle bir doğaya sahip ki, bütün bir doğanın başlı başına kendi zekası var.

Filmi izleyince ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Mutlaka gidin bir izleyin, belki ufkunuz gelişir.

 

Dünya öyle metafizik bir güçle yaratılmış olmak yerine, sizin öyle sanmanıza sağlayacak kadar algılayamacağınız kadar yüksek ama doğal bir zekaya sahip olabilir.

Bu da bir mantıktır ve sizin mantığınızla gidersek eğer yeterince kanıtı da mevcuttur.

Yani illa ki "Şirin Baba" gibi bir Yaratıcı da aramıyorum.

Hani farklı kültürlerin farklı isimler taktığına dayandırmışsınız ya tezinizi.

Ben çok daha farklı ve basit, kanıtlanabilir bir başka gerçeklikten söz ediyorum.

Sizin metaforlarınızdan çok daha farklı ve o sözünü ettiğiniz "başka adlandırmalar"dan ayrı bir metafor bu...

Tabi anlayabildiniz mi bilmiyorum; sanmıyorum da gerçi.

 

Ve emin olun ki siz "Özünü Bilmiyoruz" derken, ben buna dair bir sürü kanıt koyabilirim önünüze.

Tabi beni Peygamber ilan etmemeniz şartıyla.

O kadar da alçakgönüllüyümdür işte. smile.png

 

Herşey bu adamların sözlerinde bir bakımdan..İlahi kuvvet diyoruz..İlahi kuvvet ol dedi oldu,yada filmlerdeki gibi renkli bir ışığın saçması değildir..İlahi kuvvet topraktan bir çimin çıkmasıdır,büyük patlamadır daha doğrusu ilahi kuvvet matematik sembollerle,formüllerle oluşan herşeydir..Bir asteroitin Dünyaya düşmesi nasıl açıklanabilmekte aslında bir bakımdan ilahi kuvvet açıklanmakta..

 

Topraktan çimin çıkmasını ilahi kudrete nasıl bağlayabildiğinizi merak ettim şimdi de?

Ya hu bildiğin gayet olağan bir olay;

Bütün çiftçiler bilir, binlerce yıldır...

Toprağa çimi atarsın, sularsın, tohum topraktan beslenir ve büyür.

Bilimsel olarak da bunun bir mucize olmadığı, gayet de doğal olduğu ortaya konulmuştur.

Öyle tütsülerle, dualarla, muskalarla olan birşey değil.

 

Bakın bu "Aha bak işte güneşin doğması!. İşte İlahi kudret bu!" olayı, kusura bakmayın ama ancak safların kanabileceği bir argüman.

Ya hu aynı şeye bakarak "Al bak ne güzel ay ışıldıyor! İşte Gargamel'in kudreti bu!" da diyebilirsiniz.

Veya "Bak ne güzel deprem oluyor; Megatron'un gücü bu işte!" de diyebilirsiniz...

Ya da "Bak ne güzel yağmur yağıyor; Gölgelerin gücü adına!" da diyebilirsiniz...

 

Veya sizin AtaErkil Erkek Allah'ınızdan daha eski inançlara dayanarak:

"Doğa Ana'nın işleri bunlar; karnı ağrıdığında deprem oluyor, ağladığında seller oluyor, yeniden uyandığında bahar geliyor" da diyebiliriz.

 

Yani arada herhangi organik ya da mekanik bir bağ kurmadan, çimin yeşermesini Allah'ın gücünün kanıtı olarak sunmak, tam bir çaresizlik örneğidir ve sadece beynini kullanamayan insanları etkiler, beni değil...

Boşuna duygulanmışsınız yani, kusura bakmayın...

 

Akıllı insanlar, arasında ilişki olduğu iddia edilen iki şey arasındaki o bağı görmek, anlamak ister.

"Özünü bilemeyiz" diyerek işin içinden çıkmaya çalışmazlar, sorgularlar ve kanıt ararlar.

 

Birisi Şirin Baba desin,bir başka birisi uçan makarna desin,bir başkası İsada diretsin..Bunların hepsi O sıfata verilen atıflardır..Biz sıfata inanıyoruz birisi Allah birisi Yehova desin ne değişecekki smile.png Kendisi ne söylemişti..

 

Rabbinizi ister Allah deyin ister Rahman..Ne derseniz diyin en güzel isimler O'nundur..

Durum böyle smile.png Tanrı hakkında bahsi ettiklerimi anladıysan O'nu çok çok fazla şekildede dile getirilebildiğini bilirsin..Daha doğrusu Tanrıyı akıl olarak sıfatlandırsak bunca insanın evrime aslında boşyere karşı çıktığı görülür..

 

Peygamber hakkında ve onların nasıl bir yetkide olduğunu anlamak gerekirseki bunuda dinle bence..Bir Hud suresi yeterlidir derim..Kelimesi kelimesine kavranılırsa mümin olunur..Bana göre bir Hud suresi herşeyi anlatır aslında..Bir okusan iyi edersin kaç dakikanı alabilirki..

 

Tanrı'nın kelamı olduğu ve kutsal kıldığı kitaplarda İncil,Kur'an ve diğerleri içlerinde öyle bir güzel dil varki kimse bilmez kimse anlamaz..Bunun için sana bir kitap vereceğim okursanki okumanı umuyorum dini fikirlerinde yeni bir çağ açılır smile.png

 

Bakın;

"Bilmek" ile "İnanmak" arasında fark vardır.

Daha önce buna değinmiştim, tekrarlamak istemiyorum.

 

Yukarıda mantığınızı irdeledim:

Doğanın işleyişi ile Tanrı arasında bir bağ olduğunu iddia ediyorsunuz ama o bağın nasıl işlediğini, mekanizmasını bilmiyorsunuz, bilemiyorsunuz, açıklayamıyorsunuz.

 

En basitinden:

Televizyonun açma düğmesine bastığınızda, neden çalıştığını bilirsiniz: İçinden elektrik akımı geçer...

Televizyonu açtığınızdan görüntünün nasıl geldiğini bilirsiniz: İçinden frekanslar geçer ve ayıklar, yansıtır...

 

Diyorsunuz ki:

"Her şeyi Allah yarattı"

 

Ben de diyorum ki:

"Nasıl?"

 

Bu sefer bana:

"Ol dedi oldu!" diyorsunuz...

 

İyi de bu bir "Yanıt" değil, bu bir "Karşılık"...

Ben size o "Yaratma" işleminin dinamiğini soruyorum, mekanizmasını soruyorum...

Yani Madde'yi neyden yarattı?

 

Hadi neyden yarattığını boşverin;

Ne ile tetikledi bunu?

 

Örneğin;

1Hidrojen ve 2Oksijen atomunun suyu oluşturabilmesi için bir tepkime gerekmektedir.

Bu fiziksel bir tepkimedir ve en nihayetinde "Su" oluşur.

 

Tanrı da ilk enerjiyi yaratırken nasıl yaptı?

Başka bir şeyden mi yarattı?

Yoktan mı var etti?

 

Yoktan var etse bile (ki bilimsel olarak mümkün değil), bunu nasıl bir tepkime ile yaptı?

Yani nasıl bir güç kullandı?

 

Bilim Allah'ın varlığını kanıtlıyorsa eğer, bu sorulara bilimsel bir yanıt verebilirsiniz değil mi?

 

Ha bu arada:

Hala "Yanıt Verme"yi öğrenemediniz.

Yukarıda yazdıklarınızın hiçbirinin "Yanıt" olmadığının farkındasınız değil mi?

Çünkü hepsi açıklamadan uzak ve tutarlılığı olmayan şeyler.

Sizin bunu farkedememeniz ya da olmadığını iddia etmeniz bir şeyi değiştirmiyor;

Sadece sizin, kendi çıkmazlarınızı bile göremediğinizi ortaya koyuyor...

Gönderi tarihi:

simdi bu sorular ruhu acan sorular

 

 

 

Tanrı da ilk enerjiyi yaratırken nasıl yaptı?

 

akil ve irade ile .. ama bu akil insan akli ile kiyaslanmamali :) insan iradesi ile de kiyaslanmamali

 

cunku bu akil ; insana da belli bi oranda akil ve irade var etti ...

 

butun guc Allahin kontrolundedir ..

 

 

Başka bir şeyden mi yarattı?

 

aklin katmanlari vardir ; aklin derinliklerine inildikce her soruya mumkun cevabi kisi hisseder ..

 

seninki detaylara girmek olmus .. detaylara bogmusun omari :D

 

 

 

 

Yoktan mı var etti?

 

ewt ; madde atomlardan olusur

 

atomlarin %99.99 u bosluktur ... o boslukta ise hava ya da baska atomlar bulunmaz ..

 

cunku yer yok :) atomun yapisinda parcaciklar da bulunmaz .. lisede kavrayis kolayligi icin paca parca cizilen atomlar aslinda elle tutulur kivamda degillerdir.. dalga boyudurlar

 

Yoktan var etse bile (ki bilimsel olarak mümkün değil), bunu nasıl bir tepkime ile yaptı?

 

atomu olusturan yapi tasi zaten yokluktan ibaret ;

 

atomlari insanlar nispete nazaran solersek ; seker gibi tuz parcalari gibi zannediyorlar .. atom sadece bir kuvvetten ibarettir

 

o kuvvet kendisini parcalayacak bir kuvvet karsisinda etkisidir ;

 

o kuvvet kendisini canlandiracak kuvvetler karsisinda ise anca etkindir ... Allahin gucu sonsuz ilmi atoma boyun egdirmistir ..

 

dilerse oyle bir yaratma sanati ortaya koyar ki Allah ; atomu olusturan kuvvet cozulucu olabilir ; bu da karsimizda duran bir elmanin tamamen silinebilmesi demek .. kokusu, rengi ve herseyiyle birlikte ...

 

 

 

Yani nasıl bir güç kullandı?

 

 

yanlis sorgulama olmus .. omari detaylara bogmak icin laf kalabaligi yapma :D

 

ole bi guc kullanmis ki ; sen, senin yedigin elmalar, armutlar, soludugun oksijen, hafizan, yargilama muhakemen , zekan ... ortaya cikmis ..

 

iste oyle bi guc kullanmis ve ortaya bir olay koymus ..

Gönderi tarihi:

"Kısacası "Bilmiyorum" deseydiniz, o da olurdu.

Lafı bu kadar evirip çevirmeye gerek yoktu.

Zira "Psikolojim bozuluyor" demenize rağmen, konuyla alakasız sayfalar dolusu şeyler yazabiliyorsunuz.

Konuyla ilgili iki cümle yazsanız, o bile yeterdi.

 

Anlatabildim sanırım..."

 

Birbirimizi anlayarak tartışacaksak tartışalım bu tür tavırlarla hiçbirşey kazanamazsınız..Karşınızdaki adam bir çocuk değil..Ne dediğimi biliyorum birazda siz anlamaya çalışın..

 

"

Bunu bana, konuyla hiç alakası yokken "İsa peygamber" hakkındaki bir ayetin anlamını soran kişi olarak mı söylüyorsunuz?

Kusura bakmayın ama konuştuğunız kavramların anlamlarını bile bilmiyorken bana bir tartışmanın nasıl olacağını öğretemezsiniz."

 

Öncelikle alıntı olarak yaptığınız yazımı bir kez daha okuyun..Neye göre yazmışım bir bakın..

 

 

""Algılanması zor" demek, "Yine de algılanabilir" demektir.

 

Peki Tanrı'yı algılamamızı sağlayan organımız hangisidir?

Hangi özelliği ile bunu yapabilmektedir?

"

 

Örnek olarak şu söz gibi "İnsana benzeyen bir tanrı düşünemem,dünyanın yapısı karşısında onu kavramaya yetersiz algılarımızın el verdiği ölçüde korku duymak gerekir" Einstein

 

Tanrıyı algılayan bir organ olarak değilde bir eylem diye düşünebiliriz..Mesela düşünmek gibi..

 

İkinci olarakda dualizmdir..İnançlı bir şekilde dua yaparak Tanrıya odaklanmaktır..Bir çeşit meditasyon gibidir..

 

"Tanrı nasıl bir şeydir ki, o organımız onu algılayabilmektedir?"

 

Yazılı olarak eşi benzeri olmayan diye tabir yapılmış,yine yazılı kitaplarda mesela "Ay gibi parlak ve güzel olan Allah'ım" geçer..Bir başka olarakta güneş geçer..Tanrı simgesi olarak kullanılır..

 

Ağzımıdan bir Doğa lafı çıktı diyelim yada Evren..Kafamızda hemen birşeyler canlanabilir..Tanrı da tıpkı Doğa ve Evren gibidir..Ağzımızdan Tanrı çıktığındada buna benzer şeyler kafamızda canlanır..Tanrı evrensel akıldır dersek yalan söylemeyiz bence..İşte böyle bişeydir..Kalem oynarsa başka başka tanımlamalarda çıkar..

 

"Dediğim gibi;

Önce gidin, konuştuğunuz kavramların anlamlarını öğrenin..."

 

Eğer dinleyeceksen bizde anlatalım..Bu tavırları baştan koyarsan ne anlatabiliriz..Anlattığımız ne işe yarar..Sorduğun sorulara yöneliyoruz ve sanada anlatmaya çalışıyoruz..Karşındaki insan bilgisiz değil böyle davranmayın.Ayıptır..

 

 

"A: "Ee işte doğa da düzen var!"

B: "Eee?"

A: "Ha işte o yüzden Allah var!"

B: "Ee tabi oldu canım, hani gel hemen inanıp namaza duralım!""

 

Hayır hayır..Düzendende başka AKIL var..İnanmak namaz kılmak değil,insan olmaktır..

 

"Size neden doğada "düzen" aradığınızı anlatıyorum, onu da anlamıyorsunuz ki"

 

Ne araması ? Bilim'in gösterdiği bir gerçek bu smile.png

 

"Konuya dönersek, örneğin;

Kızılötesi ışınlar...

Bizim için algılanması çok zor frekanslardır.

Fakat biz bunu Infrared Teknolojisi ile gözle görünür hale getiririz.

Çünkü Kızılötesi, en nihayetinde bir ışık frekansıdır ve onu yakalamaya yarayan araçlar geliştiririz."

 

Farz etki Tanrı kızıl ötesi olsun..Infrareed teknolojide akıl olsun..İşte akıllada Tanrıyı görürsün..

 

"Bakın bu çok komik işte...

Herhangi bir kanıtı olmadığı halde "Yargılama" özelliğinin Tanrı'ya ait olduğunu söylüyorsunuz ve buna inanıyorsunuz.

En büyük kanıtının da, herhangi bir kanıtının olmaması mıdır sizce?"

 

Kitaplarda insanlardan gizli tutulduğu fakat sonra açıklandığı yazılıdır..Yargıya göre bir kanıtın olmaması zaten yargının zevkli yanını gösterin..İnsan Tanrıya inandığı bu yargılanma ile belli olur..Ki inanan ona göre hareket eder,inanmayanda kendi zevkine göre..Yargının bir kanıtı olmasınki işin neyin ne olduğu anlaşılsın..

 

"İnsana baktığın zaman birisinin tasarlayıp yarattığını göremezsin.

İnsana ilk baktığında, doğada yaşayan bir canlıyı görürsün."

 

Bu bakış tarzıyla alakalıdır..İnsan anatomisine bakarsan bir Tanrı olduğunu görürsünüz..

 

"Omurga sistemimiz eğer bir Allah tarafından tasarlanmışsa, bir Allah ancak bu kadar cühela ve bilgisiz olabilirdi."

 

Bir insanda bu kadar direnmeye çalışmaz Allah ile smile.png

 

 

"Yukarıda anlatmaya çalıştığınız şeyler ise Evrim sonucunda ortaya çıkmıştır.

Bilimsel olarak da kanıtlanmıştır."

 

Nasıl kanıtlanmıştır..Evrim'in Allah'a karşı olan yanı ney..Anlayamıyorsun mesajda zaten vurgulamıştım..

Gönderi tarihi:

"Nasıl olduğunu bilmiyorsun ama öyle olduğundan eminsin!

Bu da çok ilginç tabii ki...

Bilmemene rağmen de anlatmaya çalışıyorsun ki bu da işi daha da komik kılıyor..."

 

Özünü bilmiyoruz ve kimsede bilemez kolay kolay..Bilim şuanda özünü tam bilmiyor..İnsan anatomisi insanın yaratıldığını açıklar smile.png

 

"Cem Yılmaz'ı izlemeyeceğim artık, sizi buldum çünkü..."

 

Ben tartışmadan çekliyorum size kolay gelsin..Cevap olarak ne yazarsanız yazın hiç ilgilenmeyeceğim..Bir insan bukadarda önyargılı olamaz..Asıl sizinki tartışma değil,anlama yeteneğinizi kaybetmiş sadece laf sokma aracı olarak kullandığınız bir beyin var..

Gönderi tarihi:

Ben tartışmadan çekliyorum size kolay gelsin.

 

Ben senin yerinde olsam tartışmayı bırakmam dostum Omar. Zira senin iyi birisi olduğunu, araştırmaya gönül vermiş birisi olduğunu biliyoruz.

 

Tartışmalar iyi niyetle sürdürüldüğünde insanı insan yapacak tek olgudur. Ama sadece iyi niyet yetmiyor. Bunun yanında bir de doğrularda uzlaşma konusunda samimi ve ilkeli olmak gerekiyor.

 

Birinci atacağımız adım bu. Doğrular nasıl bulunur bu çok önemli.

 

Doğruların sadece akılla bulunacağını söylersek, daha baştan bizi yanlış kavşağına yönelten ilk adım bu olacaktır. Bu ilk yanlış adımımızı atmazsak YANLIŞLARIN kavşağına girmeyiz.

 

İlkeli olunmalı demiştik; Doğrular asla tek başına akılla bulunmaz. Ben sana akşama kadar aklımdan ürettiğim, şeyler hakkında yüzlerce, binlerce fikrimi söylesem sen bunları doğru bulurmusun? Elbette bulmazsın. Çünkü yanlış veya doğru olma ihtimalleri var. Ölçü, senin veya bir başkasının fikri de olamaz. Zira soyut fikirle soyut fikir doğrulanmaz.

 

Sana çok somut bir örnek vereyim. Ben sana bir eşya hakkındaki uzunluk tahminimi söylesem, sen o eşyanın benim tahminimden daha uzun olduğunu gözlemlediğinde bana itiraz etmeyecekmisin? O halde ikimizin fikrinden hangisinin doğru olduğunu belirleyecek olan nedir?

 

İşte bu misalden de görüyoruz ki soyut önermelerin (sadece akılla üretilen fikir) hiç birisi doğru değildir. Ama doğrulanması gerekir. İşte o zaman soyut fikir olmaktan çıkar, SOMUT BİLGİ haline dönüşür.

 

Şimdi yukarda söylenilenleri unutmadan hemen senin şu fikrine bakalım:

 

SORU: "Peki Tanrı'yı algılamamızı sağlayan organımız hangisidir?"

 

Senin Yanıtın:

Tanrıyı algılayan bir organ olarak değilde bir eylem diye düşünebiliriz..Mesela düşünmek gibi..

 

SORU: Bir fikir, yalnızca düşünerek doğrulanabilirmi?

 

Aslında doğru yanıtını sen bulmuşsun. Ama bunu önce kendin kabullenmelisin. :)

 

"İspatsız olan her şey boştur"

Gönderi tarihi:
Ben tartışmadan çekliyorum size kolay gelsin..Cevap olarak ne yazarsanız yazın hiç ilgilenmeyeceğim..

 

 

atma len ...

 

sen olmazsan kim yazcek, dur durdugun yerde ..

 

duygusallasmaya gerek yok dostum wub.png

Gönderi tarihi:
Asıl sizinki tartışma değil,anlama yeteneğinizi kaybetmiş sadece laf sokma aracı olarak kullandığınız bir beyin var..

 

 

:D

 

dikkat ettim de herkes laf sokuyo birbirine ... w00t.gif

 

laf sokmak ikiye ayrilir ;

 

biri karsi tarafi gozden komple cikarip ezmeye calisarak laf sokmak

 

biri de karsi tarafin samimi dusuncelerine mudahale etmeden laf sokmak :P

 

 

insanlar birbirine mutlaka takilir :P yapilicak baska bisey yok cunku :D

 

 

 

bence burda herkes iyi niyetli ; )

Gönderi tarihi:

Ben senin yerinde olsam tartışmayı bırakmam dostum Omar. Zira senin iyi birisi olduğunu, araştırmaya gönül vermiş birisi olduğunu biliyoruz.

 

 

Dostum arkadaşa baksana..Yazılarının yüzde doksanı bana laf yapıştırmak için..Bu şekilde daha fazla dayanamam sabır taşı değilimki ben..Daha önce uyarmama rağmen inatla ilerliyorsa en iyisi geri çekilmek ve başarılar dilemektir..Arkadaş öfkesinden tartışmanın bir sırasında bilimi savunduğunu unuttu siz diye hitap etti daha tartışmaya ne gerek varki..

 

Son yazına ait şöyle söyleyebilirim...

 

İllaki bir organ söylemek gerekirse var beyin..Düşünce aracı beyin ve odaklanmak,inanmak ve diğer eylemlerle Tanrı algılanır..Tabiki elverildiği ölçüde..Ayrıcada diğer eylemlerin içine duayıda eklemek isterim..En iyi anlatım şudur Doğa diyorum değil mi ? Doğayı kafamızda canlandırabiliriz hiç değilse bir anımsama olur..Tanrı konusuda bunun gibidir..

 

Dualizmci birçok insanın Tanrıyı algıladığı ve duada bir değişik olduğunu farkederler..Birçok dua edenden duydum bunu..Fsmye yada taşa veyada hayvana etsem böyle birşey olmaz..Denemedimde değil olmuyor işte..Ayriyetten dinin gerçek olup olmadığı duadanda anlaşılır bir bakımdan bakarsak eğer..

 

Dua'nın kabul olması özelliklede ettiğin dua üzerinde gerekli bir biçimde hayatına bakarsan Tanrı'nın duayı kabul ettiğinde hayatına o duaya ilişkin yön verildiği doğrudur..İnanınki birçok kez yaptım azda olsa bu konu hakkında tecrübem var..Dua yapmak için tabiki Tanrıyı bilmek ve O'na inanmak gerekir..Herşeyden en önemlisi Tanrı'nın mucizelerini görmek, inanmak eylemini sımsıkı tutmakla olur..

 

Şunuda yazmak isterimki Bilim akıl ile doğruları buldu..Yerçekimi kanunu,Evrim,Big Bang..Deneysel olan şeylerde öyle..Akıl olmadan ne olabilirki..İnsan olmamız ve diğer canlılardan üstün olmamızın en büyük örneği akıl ve sevgidir..Tanrıya ait bir teoride rahatlıkla bulunabilir..Herşeyi zamana bırakıyorum eğer ben bu dinlerden bir nasip almamış olsaydım tabiki inançsızdım niye direnmiş olayımki..

 

atma len ...

 

sen olmazsan kim yazcek, dur durdugun yerde ..

 

 

Uzun yazılardan çekindiğin için söylüyorsun böyle değil mi biggrin.png

Gönderi tarihi:

yok cnm ... ben hepinizi okuyorum

 

hem de itina ile ..

 

 

ama uzuuun yazinca atlaya atlaya okuyorum ...

 

ornek olarak

Ataturk gibi olmak lazim ; )

 

bi soleyip butun beyni yakalamak lazim .. az ve oz olmak lazim smile.png

 

 

uzuun yazilari da okuyorum ama ; o uzunlukta yazilar icin kiyasen bi kitap dolusu etkiyi yakalamak lazim

 

en iyisi az ve oz konusup kimseyi sikmamak ..

 

 

uzun yazilar yazanlar 2-3 resim karikatur vs koyarlarsa daha dikkat yakalayici olur ; )

 

duyurulur ... herkez okunmak ister ama tertipsiz paragraflari direk gectigim oluyor ..

 

 

altin sayfalardan ayriyetten bir konu derlemek lazim .. gecmisteki sayfalarda cok guzel izahlar var ..

Gönderi tarihi:
Birbirimizi anlayarak tartışacaksak tartışalım bu tür tavırlarla hiçbirşey kazanamazsınız..Karşınızdaki adam bir çocuk değil..Ne dediğimi biliyorum birazda siz anlamaya çalışın..

 

Sayın Omar, şöyle açıklayayım, daha önce de söyledim:

Siz ve benzerleriniz, konuştuğunuz bir çok kavramı bilmediğiniz gibi, bir tartışmanın nasıl gerçekleştirileceğini de bilmiyorsunuz.

 

Örneğin:

"Soru Sormak" nedir bilmiyorsunuz, zira doğru cevap almanın tek yolu, doğru sorular sormaktır.

"Cevap Vermek" nedir bilmiyorsunuz, zira yapabildiğiniz tek şey "Karşılık Vermek"ten ibaret; açıklayıcılığınız yok.

"İspat Etmek" nedir bilmiyorsunuz, zira Allah'ın varlığına kanıt olarak sunduğunuz şeyler ile Allah arasındaki bağı açıklayamıyorsunuz.

"Analoji Kurmak" nedir bilmiyorsunuz, zira kurduğumuz analojileri anlamadığınız gibi kurduğunuz analojiler de alakasız.

"Tartışmak" nasıl yapılır bilmiyorsunuz, zira bize sürekli "anlamıyorsunuz" diyorsunuz ama sizin anlamadığınızı ifade ettiğimizde kızıyorsunuz, kaldıramıyorsunuz hatta neyi anlamadığınızı sorgulamıyorsunuz bile.

 

Bu yüzden bana "Tartışacaksak tartışalım" demeyin, zira sizinle tartışamıyoruz zaten.

Tartışma nasıl olur bilmiyorsunuz çünkü.

 

Örnek olarak şu söz gibi "İnsana benzeyen bir tanrı düşünemem,dünyanın yapısı karşısında onu kavramaya yetersiz algılarımızın el verdiği ölçüde korku duymak gerekir" Einstein

 

Tanrıyı algılayan bir organ olarak değilde bir eylem diye düşünebiliriz..Mesela düşünmek gibi..

 

İyi de, biz de düşünerek "Tanrı'nın var olmadığı" çıkarımında bulunuyoruz.

Hatta bu da yetmiyor, varlığına dair hiçbir kanıtın olmadığını da ortaya koyuyoruz.

 

Siz ise düşünerek bir "Tanrı'nın varlığı" çıkarımında bulunuyorsunuz.

Biz de sizden "Madem var, yarattıkları ile arasındaki bağ nasıldır? Var olan şey incelenebilirdir; Tanrı'yı nasıl inceleme altına alırız?" diyoruz.

Siz de "Ee o çok üstün, o kadarını algılayamayız, zor algılarız" diye çıkıveriyorsunuz.

 

Bunun kısır bir döngü olduğunu görmenize engel olan şey nedir ya hu?

 

İkinci olarakda dualizmdir..İnançlı bir şekilde dua yaparak Tanrıya odaklanmaktır..Bir çeşit meditasyon gibidir..

 

:) Ve bu söylediğinize inanıyorsunuz!

Biz buna kısaca "Koşullanma" diyoruz...

 

Bir kere söylediğiniz şey kendi içinde tutarsız;

Zira Tanrı'yı anlamak için önce inanmak gerektiği anlamı çıkıyor burada.

İyi de biz inanmıyoruz ki!

Yani sonucu başa alıyorsunuz;

Önce Tanrı'yı keşfedelim ki, ondan sonra inançlı bir şekilde dua edelim değil mi?

 

Ne araması ? Bilim'in gösterdiği bir gerçek bu smile.png

 

Canım arkadaşım;

Bilim böyle bir gerçeklik göstermiyor ya hu!

Size defalarca Bİlim'in ne olduğunu ve ne olmadığını,

Felsefesini, ilkelerini anlattık.

Verilerini, bulgularını anlattık.

Dünyanın hiç bir yerinde Bilim, Tanrı'nın varlığını kanıtlamış değildir, onun üzerine araştırma yapmış, çıkarımlar gerçekleştirmiş değildir.

 

Bilim "Tez/Teori/Kuram"lar ile ortaya koyar bilgisini.

"Var" dediği şeyi kuramlar aracılığıyla tanımlar.

Tanrı'nın var olduğunu söyleyen Bilimsel Kuram hangisidir?

Bulguları, dayanakları, deney ve gözlem araçları, yöntemi ve ilkeleri nelerdir?

 

Her neyse;

Gerçekten söylediğimiz ve anlattığımız herhangi bir şeyin zerresini bile anlamadığınız, anlamaya çalışmadığınız ya da en acımasız tabirle; Anlamak yeteneğinden fersah fersah uzak olduğunuz çok açık ve net bir biçimde ortadadır.

Hala bir cevap vermek yerine, saçma sapan çıkarımlarla karşılık vermeye çalışıyorsunuz.

 

Bilim'in ne olduğundan zerre kadar haberdar değilsiniz ama car car bilim hakkında atıp tutuyorsunuz.

Bir eşiniz gibi bilmem kimlerin sözlerini cımbızla copy/paste edip duruyorsunuz Google Amca'dan. :)

 

Yukarıda koyuladığım iki soruma yanıt verin yeter bana.

Ama vermeyeceksiniz ve bana "kitapta yazıyor, bilmem eski inançlarda var!" gibi saçma karşılıklarla geleceksiniz.

Size onları sormuyorum ben...

Gönderi tarihi:
Özünü bilmiyoruz ve kimsede bilemez kolay kolay..Bilim şuanda özünü tam bilmiyor..İnsan anatomisi insanın yaratıldığını açıklar smile.png

 

Bilim "Var" dediği şeyi, çekinmez, inceler...

"Var ama özünü bilmiyoruz" deme lüksü yoktur bilimin...

Alır, deney yapar, gözler, inceler.

 

"Allah" dediğiniz şey eğer "Var" ise Bilim bunu inceleyebilmek durumundadır.

 

Bilim'in bir şeyi "Var" kabul ettiğini söylediğinizde, aklı başında bir insanın aklında uyanan ilk şey şudur:

"Demek ki Bilim, bu şeyi araştırmış, incelemiş, deneye ve gözleme tabi tutmuş ve var olduğunu kuramlar aracılığıyla ortaya koymuş".

 

Siz "Bilim, Allah'ın var olduğunu kanıtlıyor" diyorsunuz.

Ben de size diyorum ki:

"Bilim, Allah'ı hangi yöntemle incelemiş? Nerede ve nasıl deney-gözleme tabi tutmuş? Varlığını ve sözümona yarattıkları ile olan bağını hangi kuramla açıklamış?"

 

Bana tek diyebildiğiniz şey:

"-Ee işte herşeyde bir düzen var, herşey sistemli!"

"-Eeeeee???"

"-Ha işte o da Allah'ın varlığının kanıtı!"

"-Ha tabi oldu canım, çok güzel bir açıklama bu!"

 

Böyle olmaz hocam, böyle olmaz.

Kanıt, ispat dediğin şey böyle olmuyor ne yazık ki bilimde.

"Siz göremiyorsunuz, siz edemiyorsunuz, siz anlamıyorsunuz" demekle de olmuyor.

 

Bilim "Var" dediği şeyi, masaya yatırır, inciğini cinciğini inceler.

Yapamıyorsa, eline alamıyorsa "Var" kabul etmez.

 

Koyulaştırdığım soruya yanıt verin yeter.

"Kitaplarda yazıyor" falan demeyin, birer zırvalık olduğunu düşündüğüm kitaplar bu konuda referans olamazlar.

 

Ben tartışmadan çekliyorum size kolay gelsin..Cevap olarak ne yazarsanız yazın hiç ilgilenmeyeceğim..Bir insan bukadarda önyargılı olamaz..Asıl sizinki tartışma değil,anlama yeteneğinizi kaybetmiş sadece laf sokma aracı olarak kullandığınız bir beyin var..

 

Bana "Anlamak"tan bahsetmeyin.

Zira kimin neyi anlayamadığı çok belli.

Sorduğun onca soruyu geçiştiriyorsunuz ya da saçma sapan karşılıklarıa güme getiriyorsunuz.

Yani halühazırda zaten tartışıyor değiliz ki!

Sizinle olan yazışmalarımız benim günlük eğlencemi çıkarıyor, o kadar.

Zaten herhangi bir şeye cevap verebilmişliğiniz yoktu şimdiye kadar;

Şu halde de bir kayıp sayılmazsınız benim için.

Gönderi tarihi:

Tanrıyı algılayan bir organ olarak değilde bir eylem diye düşünebiliriz..Mesela düşünmek gibi..

SORU: Bir fikir, yalnızca düşünerek doğrulanabilirmi?

 

Şöyle sormak lazım bir de:

"Yanlış bir şeyi milyonlarca insan 'doğru' kabul etse bile, o şey yine de Yanlıştır."

 

"Allah" kavramını, dünyanın tümü de kabul etse, yalan ise yalandır.

Bunun uçarı kaçarı yok.

 

Önünüze onca soru koyuyoruz;

Hiçbirine adamakıllı cevap veremiyorsunuz.

 

En basitinden:

Tanrı'nın yarattıkları ile olan ilişkisi nasıldır, yani yarattıklarını hangi güç ile yaratıyor?

Bu gücün ölçeği nedir; birim değeri nedir; kaynağı nedir?

 

Eğer "Allah"ı Bilim "Var" olarak kabul ediyorsa, bu sorunun da yanıtı olmak zorundadır.

Çünkü Bilim, var kabul ettiği şeyin, incelenebilir olduğunu da kabul eder ve inceler.

 

Buna verebileceğiniz bir yanıt var mı?

Diğer sorularım da yukarıda, onları da alın yanına...

 

Yanıt veremediğiniz ve kaçtığınız soruları toplasak herhalde buradan köye yol olur...

Gönderi tarihi:
Eğer "Allah"ı Bilim "Var" olarak kabul ediyorsa, bu sorunun da yanıtı olmak zorundadır.

Çünkü Bilim, var kabul ettiği şeyin, incelenebilir olduğunu da kabul eder ve inceler.

 

burasi imtihan dunyasidir ;

 

akla kapi aralanir ama gozler perdeli yaratilmistir ..

 

modern bilim ile son hak din arasinda sozde celiskilere nispeten muazzam bir uyum ve ileriye donuk yol haritasi vardir ..

 

inanan kisinin icinde olusan bi etkilesimdir kanahatinin gelmesi

 

zorla inanmaya calisanlar da var tabi biggrin.png Allah onlarin tahribatlari icin bile bile uyariyor ;

 

 

iman ettim demeyin, cunku henuz hak kalbinize girmis degildir (ayet)

 

 

Allah olaganustu ruh hallerine ve erken teshislere dikkat cekmistir ki en saglikli bakis acisini yakalayabilelim smile.png

Gönderi tarihi:

Sayın Omar, şöyle açıklayayım, daha önce de söyledim:

Siz ve benzerleriniz, konuştuğunuz bir çok kavramı bilmediğiniz gibi, bir tartışmanın nasıl gerçekleştirileceğini de bilmiyorsunuz.

 

Örneğin:

"Soru Sormak" nedir bilmiyorsunuz, zira doğru cevap almanın tek yolu, doğru sorular sormaktır.

"Cevap Vermek" nedir bilmiyorsunuz, zira yapabildiğiniz tek şey "Karşılık Vermek"ten ibaret; açıklayıcılığınız yok.

"İspat Etmek" nedir bilmiyorsunuz, zira Allah'ın varlığına kanıt olarak sunduğunuz şeyler ile Allah arasındaki bağı açıklayamıyorsunuz.

"Analoji Kurmak" nedir bilmiyorsunuz, zira kurduğumuz analojileri anlamadığınız gibi kurduğunuz analojiler de alakasız.

"Tartışmak" nasıl yapılır bilmiyorsunuz, zira bize sürekli "anlamıyorsunuz" diyorsunuz ama sizin anlamadığınızı ifade ettiğimizde kızıyorsunuz, kaldıramıyorsunuz hatta neyi anlamadığınızı sorgulamıyorsunuz bile.

 

Bu yüzden bana "Tartışacaksak tartışalım" demeyin, zira sizinle tartışamıyoruz zaten.

Tartışma nasıl olur bilmiyorsunuz çünkü.

 

 

Eğer tartışma dediğimiz şey Dawkins'in yaptığı veyada tvde gördüklerimizdeki o laf sokmalı ve espriye yatmalı tartışmaları kastediyorsanız size sorarım..Hangi birinde ortak sonuca varılmıştır..Ben elimden geldiği kadar açıklamaya çalışıyorum ayrıca siz benim nasıl eksiklerimi söylüyorsanız bende size söylemiştim..O halde birbirimize öğretelimki bu sorun ortadan kalksın..

 

Tanrı akıl ile bulunur diye söylemiş örneklerde vermiştim..2 soruna gelmeden birkaç şey yazacağım durum daha çok anlaşılsın..

 

Şüphesiz (sağmal) hayvanlarda da sizin için bir ibret vardır. Onların karınlarındaki fışkı ile kan

arasından (süzülen) içenlere halis ve içimi kolay süt içiriyoruz.

 

 

Yukarıdaki Kur'andan bir ayettir..Değineceğim yer şu süt içirme eylemidir..Şimdi kim düşünebilirki Allah gelsin ineğin içine girip sütü çıkarsın ve insanlara eliyle içirsin smile.png Buradaki olay tıpkı benim bahsi ettiğim akıl üzerinedir..Tanrı bazı hayvanlara fışkıdan süt çıkarma özelliği verilmiş,ve bu sütünde insanlar için birer besin kılmıştır..Bunların hepsi açıklanabilir düzeydedir..Yani bir ineğin süt çıkarması bilimsel olarak açıklanmıştır sanırım..Bu açıklamada ise Tanrı kalemi oynar..

 

Hem binesiniz diye, hem de süs olarak atları, katırları ve merkepleri de yarattı. Bilemeyeceğiniz daha

nice şeyleri de yaratır.

 

Yine yukarıdakide Kur'andaki bir ayettir..Kırmızı ile işaretlediğim katıra odaklanalım..Yahu katır at ile eşşeğin çiftleşmesinden oluşur..Bu bir çelişki değil bu zaten araplarında bildiği birşey..Binek hayvanlarıyla çok ilişkili olan bir toplum zaten..Burada katır bana sorarsanız özellikle ayete yazılmış..

 

Bahsi ettiğim gibi nasıl bir plan üzerinde At ile eşşek çiftleşince katır oluşuyorsa buda benim bahsi ettiğim Allah'ın nasıl var ettiğini gösteren bir gerçektir..Dünyaya inen iksir koyup yaratan ve sonra çıkan bir Allah yok..Akıl,bilgi üzerinde gerçekleşen bir yaratması var..Nasılki depolanmış tahıldan fare,etten kurtlar oluşuyor hepsi bir plan üzerinde yani bilimsel açıklaması mümkün olacak şekilde gerçekleşir ve Tanrı hakkında daha iyi netlik kazandırır..

 

O, gökten sizin için su indirendir.

 

Yine bir ayet daha..Yahu su indirmek için Tanrı'nın bulutun üstünde oturup musluğu açması gerekir smile.png Tabiki böyle değil bir yağmur nasıl yağar..

 

Ya%C4%9Fmurun-Olu%C5%9Fumu.jpg

 

Resimdeki plan halinde yağar..Ve ayette zaten bunu demek istemiştir..Allah akıl ile görünür..Katırların oluşumu,sütün çıkmasında,yağmurun oluşumunda nasıl bir akıl görüyor isek bunu insandada,doğada,evrendede çeşitli şekillerde görmekteyiz..İşte Tanrıyı bilmenin yollarından biriside budur..

 

Allah o su ile size; ekin, zeytin, hurma ağaçları, üzümler ve her türlü meyvelerden bitirir.

 

Yahu zeytin,hurma ağaçları,üzümler meyveler hepsi bilimsel açıklaması mümkün ve açıklamasında gördüğümüz akıl halinde meydana gelir..Hiçbir dev adam gelip bunları dikmez..Bir tohum vardır güneşle suyla gerekli açıklamasını bildiğimiz ve gördüğümüz bir plan halinde oluşur..Bunlar gibi niceleri vardır daha..

 

"Canım arkadaşım;

Bilim böyle bir gerçeklik göstermiyor ya hu!

Size defalarca Bİlim'in ne olduğunu ve ne olmadığını,"

 

Bilim'in ne olduğunu yada ne olmadığını çok iyi biliyoruz..Bilim zaten tarafsızlıkla hareket eder ve bulduğu bilgiler üzerinde biz insanlar düşünürüz ve Tanrı'nın olduğunu anlarız..Bütün bilimsel açıklamalarda gözükür ve herşey dahada netleşir..Tanrı hakkında yeni yeni bakış tarzları meydana gelir..

 

Biz bilim'in gösterdiği derken bilim adamlarının Tanrıyı açıkladığını veyada Tanrıyı bilimsel olarak üzerinde deney yapıldığını demek istemedik..Yukarıda bahsi ettiğimizi demek istemiştik..

 

"Tanrı'nın var olduğunu söyleyen Bilimsel Kuram hangisidir?"

 

Bahsi ettiğim Tanrı kavramını anladıysanız bu soruyada şu bilimsel kuram söyler diyemeyeceğimi bilirsiniz..Bütün bilimsel kuramlar bütün bilimsel gerçekler..Tanrıyı anlamak ve inanmak böyle birşey..

 

"Bulguları, dayanakları, deney ve gözlem araçları, yöntemi ve ilkeleri nelerdir?"

 

Demiştim işte..Akıl,düşünmek gözlem araçları ve gözlem yöntemleri bunlardır..Herşeye doğaya evrene bakarak Tanrıyı görebilirsin..Tanrı diyoruz bu sadece yerçekimini açıklamak veyada evrimi açıklamak gibi değildir..Evrimi anlayıp,yerçekimini anlayıpta Tanrıyı görmektir..Bütün herşey Tanrı bilgisine çatı ekler..

 

Eski inançlara bağlı kalan topluluklardan tutun,günümüzdeki yeni dinlere kadar hemen hemen hepsi aslında aynı Tanrıya inanır..Çünkü hepsi Tanrıya bakışında aynı yol izlenir ve hepside doğaya evrene bakarak Tanrıya aşık olur..Birisi Baaba desin biris Allah isim konusunu anlatmıştım..Son paragrafı yazmamın gereği ise bütün dinlerin temellerinin bir olduğunu ve hepside o yolu izlediğini göstermek isteyişimdir..

Gönderi tarihi:

Şöyle sormak lazım bir de:

"Yanlış bir şeyi milyonlarca insan 'doğru' kabul etse bile, o şey yine de Yanlıştır."

 

Tabikide öyle..

 

 

Tanrı'nın yarattıkları ile olan ilişkisi nasıldır, yani yarattıklarını hangi güç ile yaratıyor?

Bu gücün ölçeği nedir; birim değeri nedir; kaynağı nedir?

 

 

Yukarıda birkaç madde ile örnek verdim..Mesela fasulye tanesinin bir bitki olmasını bilimsel açıklamayla biliyoruz..Bir bitkinin oluşumunda neler gerekli ise bilimsel doğru nasıl söylüyorsa Tanrıda o yolla yapmıştır..Veyada ona benzerdir..Ama genellikle Kainatta bir matruşka vardır..Sürekli sürekli sürekli maddeler ve onların işlevleri vardır..Bir madde çıkar ve bunun çıkmasını sağlayan başka maddeler olmuştur muhakkak..Bu Tanrı'nın planı..

 

Bir üstad nasıl demişki biz hrşeyin milyonda birini bile bilmiyoruz..Kesinlikle doğru söylemiştir..Gelecek çağda bu bilgiler 4 'e katlanır..Ondan sonraki çağda onun 4 katı..Ondan sonrakide ve ondan sonrakide..Ve en önemlisi Dünya büyüyen bir çocuk tanımının doğruluğunu görüyoruz..

 

 

"Buna verebileceğiniz bir yanıt var mı?

Diğer sorularım da yukarıda, onları da alın yanına..."

 

Şunuda belirtmek isterimki hiçbirşeyden kaçtığım yok..Bilmediğim birşey çıksa bile öğrenirim..Sorularınıza elimden geldiği kadar yanıt vermeye ve Tanrı bakışını ve inancını anlatmaya çalışıyorum..

Gönderi tarihi:

Eğer tartışma dediğimiz şey Dawkins'in yaptığı veyada tvde gördüklerimizdeki o laf sokmalı ve espriye yatmalı tartışmaları kastediyorsanız size sorarım..Hangi birinde ortak sonuca varılmıştır..Ben elimden geldiği kadar açıklamaya çalışıyorum ayrıca siz benim nasıl eksiklerimi söylüyorsanız bende size söylemiştim..O halde birbirimize öğretelimki bu sorun ortadan kalksın..

İyi de, siz apaçık bir biçimde gözönüne koyduğum hiç bir eksiğini kabul etmiyorsunuz ki?

Ayrıca görmezden geliyorsunuz...

 

Tanrı akıl ile bulunur diye söylemiş örneklerde vermiştim..

 

Ben de sana diyorum ki;

Bu bir "Mantık Yürütme" olayıdır ve aynı akıl ile "Tanrı'nın var olmadığı" sonucuna da varabilirsiniz;

Ki ben de örneklerini verdim.

İşte bu yüzden;

Söylediğiniz "Tanrı akıl ile bulunur" önermesi bir "Yanıt" değildir;

Sadece bir "Karşılık"tır.

 

Küçük bir çocuk düşünün.

Annesi ile kavga yapıyor.

Annesi ona "Neden bu suyu döktün yere?" diye soruyor, o da "Sen de bardağı çok doldurmasaydın!" diye karşılık veriyor.

Bu bir "Yanıt" değildir, eyleminin ya da düşüncesinin asıl nedenini ve nasılını ortaya koymaz.

Sadece anı kurtarmak ister.

Sizin örnekleriniz de böyle işte, anlatabiliyor muyum?

 

Tekrar soruyorum:

Allah'ın var olduğunu algılamamıza yarayan organımız hangisidir?

Ne şekilde algılar?

Allah'ı hangi özelliği ile algılar?

 

Mesela kulaklarımız sesi, frekansı ile algılar değil mi?

Gözlerimizde ışığı algılar...

Ya da derimiz sıcağı ve soğuğu, dilimiz acıyı ve tatlıyı algılar...

 

Bilim tarafından varlığının kanıtlandığını iddia ettiğiniz "bir varlık olan" Allah'ı, nasıl algılıyorsunuz?

 

Çok basit bir soru bu...

 

Bahsi ettiğim gibi nasıl bir plan üzerinde At ile eşşek çiftleşince katır oluşuyorsa buda benim bahsi ettiğim Allah'ın nasıl var ettiğini gösteren bir gerçektir..

 

İlk olarak; onu Allah var etmiyor;

At ile Eşşek var ediyor o Katırı...

At, Eşşek ile çiftleşiyor; kromozomları birleşiyor ve yeni bir birey meydana geliyor.

Bu biyolojik olarak gerçekleşen bir süreçtir ve bütün aşamaları bilim tarafından tespit edilmiştir.

Hiçbir aşamasında da Allah diye bir şeyin müdahale ettiği görülmemiştir.

Her aşama doğal olarak gelişmiştir

 

Ha ama illa ki ısrar ediyorsanız, ben de diyorum ki;

"At ile Eşşek'in çiftleşmesinden oluşan yavrunun var olması; Artos, Portos ve Aramis'in sayesindedir! Hatta bazen Dartagnan'ın da müdahale ettiği bilinmektedir..."

 

Haydi gelin, öyle olmadığını ispatlayın bana!

 

Dünyaya inen iksir koyup yaratan ve sonra çıkan bir Allah yok..Akıl,bilgi üzerinde gerçekleşen bir yaratması var..Nasılki depolanmış tahıldan fare,etten kurtlar oluşuyor hepsi bir plan üzerinde yani bilimsel açıklaması mümkün olacak şekilde gerçekleşir ve Tanrı hakkında daha iyi netlik kazandırır..

 

Bakın canım arkadaşım, ben size şunca yazdığınız şeyi sormuyorum.

Hala anlamamışsınız...

 

Şöyle anlatayım:

Su molekülünü oluşturabilmemiz için 1 Hidrojen ve 2 Oksijen atomuna ihtiyacımız var değil mi?

Yani bunlar olmadan "Su" olmaz, ben öyle biliyorum, haklıyım değil mi?

 

İşte Allah, bu moleküller olmadan Su'yu nasıl yarattı?

Bu ilk sorum...

 

Ha hadi diyelim ki yaratacak, yaratabiliyor diyelim...

Bizim Su'yu yapmamız için laboratuvar ortamında bu 1 Hidrojen ve 2 Oksijen atomu arasında bir tepkime yaratmamız lazım.

Yani müdahale etmemiz lazım.

Ortama elektrik veririz falan, tepkime olur ve su ortaya çıkar.

İşte Allah ne ile müdahale ediyor, o Bilimsel olara varlığı kanıtlanan Allah, hangi bilimsel yolu kullanarak bu iki atomu birleştirip Su'yu yaratabiliyor?

Ya hu, uçarı kaçarı yok bunun;

Su'yu yaratacaksa, bu tepkimenin de fiziksel olması lazım.

Dolayısı ile Allah'ın gücünün de Bilimsel olarak kanıtlanabilmesi için "Fiziksel" yani "Ölçülebilir" bir güç olması lazım...

Bunu anlayabiliyor musunuz?

Anlamlandırabildiniz mi bunu?

Düştü mü jeton?

 

Hah işte Allah'ın o gücü, madem Bilimsel olarak kanıtlandı;

O gücün birimi nedir?

Yani mesela E=mc2 cinsinden mi hesaplıyorsunuz Allah'ın o gücünü, bilimsel olarak kanıtlandığına göre?

 

O güç ne ile ölçülür?

Ne bileyim, Ampermetre ile falan mı?

En basitinden, Elektrik Saati ile mi?

 

Hangi laboratuvar ortamında denenmiştir?

Cern'de mi?

Tübitak'ta mı?

 

Ha diyelim ki "pufff!" diye yoktan var ediverdi...

Nasıl?

Yani nasıl bir güç kullandı da olmayan bir şeyi var etti?

Ne bileyim, "the Avengers"taki gibi Theserakt'a benzer bir aygıtı falan mı var?

"Green Lantern"deki gibi Güç Yüzüğü mü var yoksa?

 

Yani bu Allah'ın varlığını Bilimsel olarak çıkarımsayabildiğinize göre, o gücünün niteliği hakkında da bir fikriniz vardır değil mi?

 

Mesela masanın üzerindeki mause'mu harekete ettirebilmem için benim belli ölçüde bir fiziksel kuvvet uygulamam lazım.

Ya da iki ipi bağlamak için yine belirli bir kuvvet uygulamam lazım.

O Bilimsel olarak varlığı kanıtlanan Allah, Bilimsel olarak kanıtlanmış ve var olan hangi kuvveti uyguluyor da her şeyi yaratabiliyor?

 

Şimdi anladınız umarım sorumu...

Bana hala yok suyun döngüsü, yok eşşekle atın cinsel yaşamları falanla gelmeyin.

Onu sormuyorum ben...

 

Bilim'in ne olduğunu yada ne olmadığını çok iyi biliyoruz..Bilim zaten tarafsızlıkla hareket eder ve bulduğu bilgiler üzerinde biz insanlar düşünürüz ve Tanrı'nın olduğunu anlarız..Bütün bilimsel açıklamalarda gözükür ve herşey dahada netleşir..Tanrı hakkında yeni yeni bakış tarzları meydana gelir..

 

Bak canım arkadaşım, gel sen bu kardeşini dinle...

Bak "Bilim" ile aktif olarak ilgilenen, o işin içerisinde olan birisi olarak söylüyorum sana;

Sen Bilim'den zerre kadar anlamıyorsun...

Gel bak yol yakından daha fazla ısrar etme...

 

Bilim öyle tarafsızlıkla falan hareket etmez.

Bilim tarafını "Var Olan"dan yana koyar.

"Var Olan" ile ilgilenir.

Ve birşeyin "Var Olduğunu" iddia ediyorsa, onu inceler, masaya yatırır, ölçer-biçer, değerlendirir...

 

Allah ile ilgili olarak var mı böyle bir deney?

Gözlem var mı, gözlem?

Ölçüm araçları var mı?

Kuram var mı, Allah'ın varlığını ortaya koyan bir kuram?

 

O zaman "Allah Yok, Din Yalan"...

Budur...

 

Biz bilim'in gösterdiği derken bilim adamlarının Tanrıyı açıkladığını veyada Tanrıyı bilimsel olarak üzerinde deney yapıldığını demek istemedik..Yukarıda bahsi ettiğimizi demek istemiştik..

 

Bahsi ettiğim Tanrı kavramını anladıysanız bu soruyada şu bilimsel kuram söyler diyemeyeceğimi bilirsiniz..Bütün bilimsel kuramlar bütün bilimsel gerçekler..Tanrıyı anlamak ve inanmak böyle birşey..

 

Ya hu bakın işte kendinizle çelişiyorsunuz.

 

Demek ki neymiş?

Bilim, Tanrı diye birşeyi araştırmadığı gibi Tanrı'nın var olduğunu da iddia etmiyormuş...

 

Demek ki neymiş?

Bilim'in verilerinden işinize geleni alıp, "Aaa bak Tanrı'nın kanıtı" diye saptırıyormuşsunuz...

 

Demek ki neymiş?

"Allah Vardır" çıkarımı, sizin mantıksal çıkarımınızdan daha fazlası değilmiş...

 

Bilim'de "İşine geleni almak, gelmeyeni almamak" diye birşey yoktur.

Bir Bilim İnsanı, yaptığı deneyi ego sorunu haline getirmez.

Bir şeyi keşfetmenin sevincini yaşar ama bunu politize etmez, provoke etmez.

Soğuktur o konuda, verilerini alır ve değerlendirir; o kadar...

Sonuçlarını Tanrı'ya yormaz...

 

Sizin yaptığınız şey "Bilim" falan değil.

Sizin yaptığınız şey;

Sırf kendi inancınızı meşrulaştırmak için işinize gelen Bilimsel bilgileri almak;

İşinize gelmeyeni almamak...

 

Big-Bang Teorisi'nin kabul ediyorsunuz;

Çünkü güya Kur'an-da bunun kanıtı var!

Hikaye gerçi o da ama neyse...

 

Ama Evrim Teorisi'ne "Aaa sadece bir teori o, kanıtlanmadı" diyorsunuz.

Ya hu zaten bir çok açıdan kanıtlanabildiği için teori deniyor buna;

Kanıtlanamadı da ne demek?

Böyle birşey mi var!

Ama siz işinize gelmediği için bu teoriyi kabul etmiyorsunuz.

 

Sonra da bana çıkıp:

"Biz bilimden anlıyoruz!" diyorsunuz...

 

Demiştim işte..Akıl,düşünmek gözlem araçları ve gözlem yöntemleri bunlardır..Herşeye doğaya evrene bakarak Tanrıyı görebilirsin..Tanrı diyoruz bu sadece yerçekimini açıklamak veyada evrimi açıklamak gibi değildir..Evrimi anlayıp,yerçekimini anlayıpta Tanrıyı görmektir..Bütün herşey Tanrı bilgisine çatı ekler..

 

İşte bakın bu yaptığınıza "İlahiyat" deniyor sevgili arkadaşım.

Kardeşim, bak bu "Bilimsel Yöntem" değildir, bu "İlahiyat"tır...

 

1500 yıl önce o bedevi kuşlardan, güneşten-aydan, börtüden-böcekten hareket edip aynı uslamlamayı gerçekleştirmiş.

1500 yıl sonra siz Bilim'in verilerini alıp, aynı uslamlama ile kendi inancınızı meşrulaştırmaya çalışıyorsunuz;

İşinize geleni alıyorsunuz, gelmeyeni almıyorsunuz...

 

Ya bakın, burada bas bas bağırıyorum kavramları öğrenin de gelin diye...

Sizin "Allah"ı kanıtlama yolunuz, İlahiyat'tır...

 

Doğaya, evrene bakarsınız;

Bunun üzerine mantık yürütürsünüz ve bir "Allah" tasarımında bulunursunuz...

Bu "Bilim" değildir...

Bu "Bilimsel Yöntem" de değildir...

 

Ama siz "Bilim" ile "İlahiyat"ı karıştırıyorsunuz.

Yönteminizi "Bilim"in yöntemi zannediyorsunuz, ki bu çok komik...

 

Bilim'in verilerini kullanıyor olmanız, meşrulaştırmaya çalıştığınız inancınızı "Bilimsel" kılmaz arkadaşım.

Yoktur böyle bir mantık...

 

Bu uslamlamanız meşrulaştırmak için yani kendi çatışmanızı aşmak için Bilim'i de buna alet ediyorsunuz.

 

Eski inançlara bağlı kalan topluluklardan tutun,günümüzdeki yeni dinlere kadar hemen hemen hepsi aslında aynı Tanrıya inanır..Çünkü hepsi Tanrıya bakışında aynı yol izlenir ve hepside doğaya evrene bakarak Tanrıya aşık olur..Birisi Baaba desin biris Allah isim konusunu anlatmıştım..Son paragrafı yazmamın gereği ise bütün dinlerin temellerinin bir olduğunu ve hepside o yolu izlediğini göstermek isteyişimdir...

 

Ya hu sallamayın.

Kimsenin aynı Tanrı'ya inandığı yok geçmişten beridir.

En eski kavimlerin AtaErkil olmadıkları, AnaErkil oldukları kanıtlanmıştır.

 

Sizin inancınıza göre ilk insanlar Adem ile Havva'dır.

İlk atalarımızın AnaErkil olduğunu ister istemez kabul etmek zorunda kalan kimi Yahudi ve Hıristiyan İlahiyatçılar bu Adem ile Havva mitini "Yok canım, onlar birer insan değildi de klan idiler!" biçiminde yorumlamaya başladılar.

Ama kesin olan birşey var ki Adem ile Havva kesinlikle AtaErkil zihniyete ve yapıya sahip mitlerdir.

Fakat ilk insanlara baktığımızda AtaErkillik diye birşe yok.

İlk tapınıların hepsi Kadın, hepsi Dişi...

Hepsi de görünmeyen, bilinmeyen bir Allah'a değil,

Doğa'nın kendisine aşık olmuşlardır...

 

İbrahimi Dinlerin Tanrısı ise "Erkek"tir.

Kur'an'da, Tevrat'ta ve İncil'de hep "Eril" ifadelerle seslenilir Allah'a.

 

Ama Hindularda, Helenlerde, Yunanlılarda ve çoğu eski kültürde ilk yaratıcılar Dişidir.

 

Bana, sanki bilmiyormuşuz gibi "Her toplum Allah'a inanırdı, aynı Allah'a tapardı" şekliden saçmalıklarla gelmeyin.

Bir kere Türklerin bile İslamiyet'e en yakın inanca sahip oldukları söylenir.

Külliyet yalandır.

Zerre kadar alakaları yoktur.

Türklerde bir kere "Hesap Vermek/Hesap Günü/Mahşer" diye bir anlayış yoktur, 8-9. yüzyıllarda tanışmışlardır bu anlayış ile ve Tamu ile Uçmağ anlayışı GökTanrı inancında ancak o zaman ortaya çıkmıştır.

Peygamberlik diye bir görev de yoktur Türklerde.

Kutsal Kitap, Melek, Şeytan diye inançlar da yoktur.

"İyi Ruh" ve "Kötü Ruh" vardır ve İslamdaki "Melek-Şeytan" ayrımıyla zerre kadar aynılıkları yoktur.

İslam'ın hiçbir temel kaidesini göremezsiniz Gök Tanrı inancında.

 

İşiniz gücünüz yok, sırf kendi inancınızı evrensel kılmak adına, diğer inançların değerlerine haksızlık yapıyorsunuz.

Onları, kendi inancınıza mal ederek hırsızlık yapıyorsunuz.

 

Sizin inancınız böyle bir hırsızlığı makul görüyor olabilir;

Ki Takıyye'yi öven bir inançtan daha fazlasını da beklemem gerçi...

Ama benim değerlerim;

Kendi inancımı meşrulaştırmak için diğer halkların inançlarının aslını yok saymayı,

Kendi inancımı meşrulaştırmak uğruna o halkların inançlarını sömürmeyi,

Kendi inancımı meşrulaştırmak adına o halkların inançlarını dejenere etmeyi, asimile etmeyi,

Ve onların inancının, hiç alakası olmadığı halde, benim inancımı kanıtladıklarını iddia etmeyi,

En büyük terbiyesizlik sayar...

Gönderi tarihi:

Yukarıda birkaç madde ile örnek verdim..Mesela fasulye tanesinin bir bitki olmasını bilimsel açıklamayla biliyoruz..Bir bitkinin oluşumunda neler gerekli ise bilimsel doğru nasıl söylüyorsa Tanrıda o yolla yapmıştır..Veyada ona benzerdir..Ama genellikle Kainatta bir matruşka vardır..Sürekli sürekli sürekli maddeler ve onların işlevleri vardır..Bir madde çıkar ve bunun çıkmasını sağlayan başka maddeler olmuştur muhakkak..Bu Tanrı'nın planı..

 

Tanrı'nın planı mı?

Hıristiyan Teoloji'sine kaydınız birden sanırım. smile.png

Tanrı'nın benim için de bir planı var değil mi? biggrin.png

 

Yani siz şimdi;

Daha önce "Tanrı'nın nasıl yarattığının özünü bilmiyoruz" diyordunuz;

Şimdi de "Bilimsel doğru nasıl söylüyorsa, Tanrı'da o yolla yapmıştır" diyorsunuz öyle mi? smile.png

Hatta "Matruşka" ile anoloji kurarak gayet de bilir bir biçimde açıklamaya çalışıyorsunuz...

 

Pek bir kafası karışmış gördüm sizi ben, hayırdır?

 

Mesela Bilim:

"Hiçbir şey yoktan var olmaz, hiçbir şey var iken yok edilemez" diyor.

"Enerji bir döngü içerisindedir" diyor.

 

Ee peki o zaman Allah, herşeyi "Yoktan var etmedi" de, Enerji zaten var mıydı?

Var idi de, Allah onu Madde'ye mi devşirdi "Ol" demekle?

Hani, Bilim ne diyorsa Tanrı da öyle yaratmıştır ya!?

O yüzden soruyorum...

 

Ya hala kendinizle çeliştiğinizi farkedemiyorsunuz değil mi?

 

İyi de Tanrı madem İnsan Zekası'nın gayet de anlayabileceği biçimde yaratmış, hem de Bilim ile anlayabileceği biçimde...

Tanrısal İrade'nin İnsan İradesi'nden üstün ve aşkın olmasının anlamı nerede kaldı?

 

Bir üstad nasıl demişki biz hrşeyin milyonda birini bile bilmiyoruz..Kesinlikle doğru söylemiştir..Gelecek çağda bu bilgiler 4 'e katlanır..Ondan sonraki çağda onun 4 katı..Ondan sonrakide ve ondan sonrakide..Ve en önemlisi Dünya büyüyen bir çocuk tanımının doğruluğunu görüyoruz..

 

Şunuda belirtmek isterimki hiçbirşeyden kaçtığım yok..Bilmediğim birşey çıksa bile öğrenirim..Sorularınıza elimden geldiği kadar yanıt vermeye ve Tanrı bakışını ve inancını anlatmaya çalışıyorum..

 

Ya hu boşver Tanrı bakışını...

Kafanızda bir "Tanrı" yaratmışsınız ve onu meşrulaştırmaya çalışıyorsunuz, rasyonelleştirmeye çalışıyorsunuz.

 

Ya hu hiç farketmiyor musunuz;

Bütün çabanız, "Allah vardır; ama nasıl meşrulaştırırım; nasıl haklı çıkarırım" üzerine...

 

O kadar öğrenmek merakındaysanız,

O kadar bilimsel düşünmek merakındaysanız,

Allah'ı bir kenarıya bırakırsınız ve ondan bağımsız olarak, kendi başına incelersiniz Doğa'yı...

 

Bilmediğiniz bir şeyi öğrenmek çabanız yok sizin;

Yeni karşılaştığınız bir bilgiyi, kendi inancınızı meşrulaştırma yönünde idealize etme çabanız var sadece...

 

Aah ah, psikolojiyi çok seviyorum yaa, Allah kahretmesin beni... aptalkafam.gif

Bu arada, psikoloji de Allah'ı kanıtlıyor mu? kahkaha.gif

Gönderi tarihi:

Aah ah, psikolojiyi çok seviyorum yaa, Allah kahretmesin beni... aptalkafam.gif

Bu arada, psikoloji de Allah'ı kanıtlıyor mu? kahkaha.gif

 

 

kanitlamaz mi ; pskolojide bilinc alti var

Kuranda oz-benlik

 

 

psikolojide insanin bilinc altina butun yapip ettikleri eksiksiz kaydedilir ; bi hipnoz etkisi ile kisi 20 yil oncesinin butun anilarini gunu gunune anlatmaya baslar ...

 

Kuranda ise yazici melekler herseyi yazarlar ... yani bilim ile tam orantili ...

 

yazici melekler kisinin iredesinden bagimsizdirlar ... tipki bilinc altinin insanin iradesinden bagimsiz olarak herseyi kaydediyor oldugu gibi ...

 

psikolojinin Allahi taniyip tanimamasina insnin vijdani karar verir wink.png

 

 

 

kisacasi ben sana senin sonunu haber vereyim ;

 

sen bu uslupla kisa surede devre disi kalirsin ; ama benim tarafimdan degil ; )

 

tarih 21.08.2012 mubarek gunlerden de bir gun tongue.png

Gönderi tarihi:

kanitlamaz mi ; pskolojide bilinc alti var

Kuranda oz-benlik

 

Ahha haa, ben böyle birşey görmedim yaa :)

Muhammed de psikanaliz'i keşfetmişti zaten...

 

psikolojide insanin bilinc altina butun yapip ettikleri eksiksiz kaydedilir ; bi hipnoz etkisi ile kisi 20 yil oncesinin butun anilarini gunu gunune anlatmaya baslar ...

 

Kuranda ise yazici melekler herseyi yazarlar ... yani bilim ile tam orantili ...

 

yazici melekler kisinin iredesinden bagimsizdirlar ... tipki bilinc altinin insanin iradesinden bagimsiz olarak herseyi kaydediyor oldugu gibi ...

 

psikolojinin Allahi taniyip tanimamasina insnin vijdani karar verir

 

Ya sen buna inanıyor musun gerçekten? :)

O melekler insanlar kaza geçirip beyinlerinden darbe aldıklarında ölüyorlar galiba...

 

Askerdeyken bir çok askerimizi GATA'ya göndermek durumunda kalırdık, sağlık sorunlarından dolayı.

Gelenle en çok intihat etmeye çalışmış, kafasına sıkmış olan ama ölememiş askerleri anlatırlardı.

Yıllarca gözetim altında olanı var;

Kamışla falan besleniyor çoğu...

Konuşamıyorlar, hatırlamıyorlar...

Çünkü beyinlerindeki, o hatıraların kodlandığı nöronları ölmüş, bağları kopmuş.

Hipnoz da yapsan zerre birşey hatırlamıyorlar, zaten hipnoz da olamıyorlar.

 

Veya kaza olduğunda beynine darbe alan insanlar görmüşsünüzdür.

Ya da Alzeimer hastalığını duydunuz herhalde;

Bunama da deniyor...

Bizim mahalledeki yaşlı bir nene olmuştu.

Kadın zaman geçtikçe, bütün hatıralarını geçmişe doğru unutmaya başladı;

En yeni hatıraları ilk önce unuttu.

En sonunda kadın kendisini 10 yaşında kazlara kovalayan bir çocuk sanıyordu.

Ondan sonrası yoktu ve nihayetinde öldü zaten.

 

Ya da "Kısa Süreli Hafıza"nın kalıcı hasar görmesi ile ilgili vakalar vardır, belki bilirsiniz.

Bu türlü kişilerin Kısa Süreli Hafızaları hasar gördüğü için, edindikleri bilgileri Uzun Süreli Hafıza'ya aktaramazlar.

O yüzden bunlarda, o kazayı geçirdikleri tarihten itibaren "Hatıra" ve "Öğrenme" diye bir şey olmaz.

Bunlar olmadığı için, kazadan 10 yıl sonra hipnoz da yapsan, o 10 yıl ile ilgili bilgi alamazsın.

Bunu anlatan "Memento" ve "50 İlk Öpücük" diye iki de güzel film vardı, izle bari kitap okuyamıyorsun belli.

 

Heralde bu türlü vakalarda o iki Melek emekliye ayrıldıkları için böyle oluyor... :)

Tabi, artık Allah katında "Erken Emeklilik" diye bir şey var;

İşini iyi yürütürsen, direk maaşa bağlıyorlar seni.

Geride bıraktığın organizma çöküyor tabi.

 

Ya size akıl fikir diliyorum ben, başka da bir şey değil...

kisacasi ben sana senin sonunu haber vereyim ;

sen bu uslupla kisa surede devre disi kalirsin ; ama benim tarafimdan degil ; )

tarih 21.08.2012 mubarek gunlerden de bir gun tongue.png

 

Bak ben sana seni söyleyeyim;

Şu an ergen bunalımı ve savunma psikolojisi ile ne yazdığımızı anlamaya, anlamlandırmaya çalışmıyorsun bile.

Bu da, "İnanç" dediğin değerlerine körükörüne bağlı olmana neden oluyor.

Biz buna "Saplantı" diyoruz.

Yapabildiğin tek şey "Tartışamamak" ve "Geçiştirmek"...

Bildiğini sandığın şeyleri de belli ki derme çatma bir biçimde öğrenmişsin;

Ya da hep aynı fikri destekleyen şeyler okumuşsun.

 

Aklı başında bir insan, çıkıp da "Kurtuluş Savaşı Salavatla kazanıldı" der mi?

Aklı başında bir insan "Hipnoz yapınca, iki tane melek var işte aslında onlar çalışıyorlar" gibi abuk bir cümle kurar mı?

 

Size akıl ve fikir diliyorum, gerçekten...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.