Φ dennise Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 ]Türkçe sınavı...Öğretmen ve idare diyor ki sınavdan önce öğrencilere, sınavı geçemeyenler sınıfta kalacak, bir başka öğretmen geliyor o da diyor ki sınıfa, bir kısmınızı bu yıl bıraktık haberiniz olsun.[/b] ayni sey degil Ama Allah turkce sinavi baslamadan once kimin ne kadar calistigini bilir ; kimin ne kadar zihin acikligi oldugunu kimin hangi kopyalari hazirladigini , o kopyalara karsilik sinavda hangi sorularin oldugunu , kimin heyecanlanacagini , o heyecanin hafizasina ne kadar etki edecegini ; kimin nereye oturacagini , o oturdugu yerden ne gibi fisatlari yakalayacagini sinavdan once bilmistir .. sinav baslamadan once kimin kac puan alacagini Allah bilir .. butun dis etkenlerin tek bir an hesabi ile surekli kesisme halinde olmasi Allahin herseyi bilmis oldugunu gostermektedir ... cunku kainat bosluk kabul etmez ; yere dusen bi bardaktaki su daha havada iken bardagin hangi noktadan yere capacagi ve suyun nereleri islatacagi daha o olay olmadan harita gibi cizilmistir .. fizik kadere boyun eger ,,, o su alakasiz yerleri islatamaz .. her sicrayan damla yercekimine boyun egmistir .. kader ile olcu anlamindadir ki herseyin olcusunu Allah bilir .. kaderlerini de bilir ... kisiye dusen bunu bile bile calismaya ve cabalamaya devam etmektir ki ; Allahin gucunu kendi gucune yediremeyen kisiye bu agir gelir .. ayriyetten kaderi kavrayabilmek ilim ve fizik ve genis bir ufuk gerektirmektedir .. duz bakanlar en temel ornekleri bile kavramamakta israr ediyorlar .. halbuki bilimsel keskinlik ortada iste : ) Alıntı
Φ dennise Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Allah'ın kimin cehenneme kimin cennete gideceğini bilmesi ayrı konu, cehenneme girmesi için önceden cehennemlik yaratılmış insanların olması apayrı bir konu. iste Allah cehennem ehlini zaten aciklamis ; gozleri kor ; kulaksari sagir ; kalpleri muhurlu ; siz onlari diri sanirsiniz onlar oludurler .. sizi isitemezler ... Allah israrla vurgulamis .. bu kimseler elbette yasamsal fonksiyon gostermektedirler .. yemek yerler su icerler o yuzden diri zannederiz onlari ama oludurler .. cehennem azabi oradaki kisiler icin degil ; cennetteki muminler icin manidardir .. cehennemde adamlar hala birbirleri ile tartismaya ve cekismeye devam ediyorlar (AYET) didismeye pislik sergilemeye kaldiklari yerden devam ettikleri haber veriliyor .. yani ayni ruh hallerini surduruyorlar .. ne duzelme ne pismanlik ... onlardan ruh cekiliyor .. ozel yaratiliyorlar .. ozel alamet hukmundeler .. hicbir musluman aklini kacirmak istemez .. o duruma dusmek istemez .. Alıntı
Φ omar123 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Sevgili Fuzuli..Bu yazdıklarından birisini daha öncede tartışmıştık..Ama öncelikle çevirmenlerin özellikle Elmalı Hamdi kitabındaki bir önsözü yazayım..Bütün çevirmenlerin nasıl çevirdiğini görelim.. Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'i en iyi şekilde anlama ve insanlığa sunduğu mesajları kavrayıp yorumlama gayretleri asırlarcasüregelmiş,bu alanda bir çok kıymetli eserler vücuda getirilmiştir.Arapçaya vakıf olamayan müslümanların,Kur'an-ı Kerim'in içeriğinianlamaya yönelik samimi arzulaını dikkate alan birçok bilim adamı,gerek tefsir çalışmaları ve gerekse kısa meal ve tercümelerle bu alandaki boşluğu doldurmaya çalışmışlardır. Merhum Elmalılı Hamdi Yazır,asrımızın önde gelen tefsir alimlerindendir.Mevcut,meallerin bir çoğunun kendisinden yararlandığı Elmalılı Hamdi Yazır'ın Hak dini Kur'an Dili adlı eseri ise,otoritelerin bu alanda kabul ettikleri en kıymetli eser olmuştur.Bu eser,bu alanda yapılan çalışmalara birinci derecede kaynak olmaya devam edecektir. Günümüze kadar yapılan tercüme ve meal çalışmaları ortaya çıkarmıştır ki,bu ilahi kitabın tam karşılığının Türkçeye çevrilmesi mümkün değildir.Bu itibarla en doğru yol,ayetlerin kelime kelime tercümesi değil,bilakis Arapça aslından anlaşılan mananın Türkçe olarak ifade edilmesidir. Her dilin kendine göre hususiyetleri ve güzellikleri vardır.Hiç bir tercüme aslının yerini almaz.. Yazı daha devam ediyordu..Gerekli yere kadar yazdım..Elmalılı Hamdiden anlaşılıyorki anlamsal olarak çevirmeler vardır..Ben diyaneti daha benimserim çünkü profların bulunduğu ve bilgi yönünden Muhammedten çok daha genişler.Diyanetin yazdığı çevirilere benzer diğer çevirilerdende olduğu görülüyor.. Şimdi daha önce Cennet-Cehennem kavramının aslında ne olduğunu açıklamıştım..Bu benim yorumum değil birebir böyledir..Birçok Cennet ve Cehennemin geçtiği ayet (Yakınlaşma-uzaklaşma,iman etme-inkar etme vb.) eylemler üzerindedir. İlk ayette sana katılırım iki çevirmen arasında bir çelişki var ama Diyanetin çevirisinde Kur'an'ın başka ayetlerindede o kelimenin anlamına benzer olanlarda vardır. İkinci ayette ise anlamsal bakarsak hiçbir çelişki yok aslında.. Kördür,Sağırdır,Dilsizdir bunlar Cehennemde yaşayan(Bahsi ettiğim Cehennem) özellikleridir.İkisindede bu özellikler belirtilmiş..Birisinde Cehennem için var edilen cinleri yazmış ve devamında özellikleri belirtmiş,diğerinde ise özellikleri öne almış ve Cehennem için var edildiği belirtilmiştir..Anlamsal olarak bir farklılık yok aslında..Daha önceden bende bu konuda söylemiştim bu kitabı elimizdeki ölçülerle tartmamalıyız.. Dennise arkadaşta bu Cennet Cehennem olgusuna uyanmış.. Allahin cehennem icin yarattigi insanlar oludur .. dunyada da oludurler .. aci ceker gibi dursalar da hissiyatlari olmaz Alıntı
Φ dennise Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Dennise arkadaşta bu Cennet Cehennem olgusuna uyanmış.. Allahin cehennem icin yarattigi insanlar oludur .. dunyada da oludurler .. aci ceker gibi dursalar da hissiyatlari olmaz ewt; baska bi ayette aciya ne kadar da dayaniklidirlar diyor ve baska bi ayette ; hayvanlar gibidirler hatta daha da asagiliktirlar .. yani aci ve azap surekli basa aliniyor ve hayvanlar gibi anlik tepki veriyorlar, cektikleri aciyi hissetmiyorlar bile .. o tepki gecince yine duzelme olmuyor cunku akillari yok .. ilk rahatlamada kudurmaya proglamlanmislar vijdanlari yok .. yani ozel yaratildiklari anlasiliyor ... seytan azapta gerek sozu dogrudur : )) Allah cehennem icin yarattim diyorsa ; adaletle ve hikmetle yaratmistir .. Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Kusura bakmayın arkadaşlar da güleyim mi ağlayayım mı şaşırdım, yorumlarınızı okuyunca. Kuran bulmaca mı bilmece mi, şifreler mi var içinde? Dayı'ya sormuştum, bilmek için Dayı mı olmak gerek diye, anlamak için dennize, omar mı olmak gerek, demek ki ben anlamak için yaratılmadım, verilen akılla anladığım bu, anlamam istenmemiş veya yanlış anlamam için yanlış anlamaya meyilli bir zihin verilmiş olabilir. Ki ben bütün araştırma, inceleme ve tefekkür faaliyetlerime rağmen ben bile anlamıyorsam, ezbere inanan, düşünmeden inananın yaptığı yanlışları,şirkini, günahlarını, farkında olmadığı riyakârlığı hoş karşılıyorum. Doğru yolu bulmak, doğru anlamak her insana nasip edilmiyor demek ki? Muhabbetle... 1 Alıntı
Φ dennise Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Kusura bakmayın arkadaşlar da güleyim mi ağlayayım mı şaşırdım, yorumlarınızı okuyunca. ne kusuru cnm .. herkes kendi fikirlerini soluyor iste ... fikir zenginligi onemlidir .. Kuran bulmaca mı bilmece mi, şifreler mi var içinde? kendi kendini surekli update yapan bi program gibidir kuran .. hikmeti sonsuzdur .. muslumanin beynidir de .. sandik gibi bisey .. icinde define haritalari ve bulmacalar var .. Allah bazi seyleri acik solemis bazi seyleri kapali solemis .. Dayı'ya sormuştum, bilmek için Dayı mı olmak gerek diye, anlamak için dennize, omar mı olmak gerek, demek ki ben anlamak için yaratılmadım, kimse tam anlami ile anlamiyor ki ; bizimkisi perdenin arkasindaki kuru gurultu .. perde dustu mu sen de sasarsin ben de .. ama insanlarin fikirleri olur .. bilincte bazi seyleri oldugu gibi gorebilme yetisi vardir .. ama o bile kesin degil .. ayni zamanda da kesin ama .. takvasi oraninda netlesen bisey .. verilen akılla anladığım bu, anlamam istenmemiş veya yanlış anlamam için yanlış anlamaya meyilli bir zihin verilmiş olabilir. herkes gibi .. bunda bi anormallik yok .. dogru bilgiye ulasmanin alameti o .. Peygamber bile itiraf ediyor ben bundan once cahillerdendim diye Ki ben bütün araştırma, inceleme ve tefekkür faaliyetlerime rağmen ben bile anlamıyorsam, ezbere inanan, düşünmeden inananın yaptığı yanlışları,şirkini, günahlarını, farkında olmadığı riyakârlığı hoş karşılıyorum. fuzuli cok durust bi adamsin .. sevgim artti sana Doğru yolu bulmak, doğru anlamak her insana nasip edilmiyor demek ki? solemek bana dusmez elbette ama su tavrin bile takvaya daha yakin .. olaganustu kivrak bi kavrayis ile bunu soleyebiliyorsan ben sana hayranlik duyarim biseyleri anlamadigini sanmiyorum sahsen .. biraz fazla yuklenmisin ne diyor ayette ; ben muminlerden oldum deme ; Allah kalbine imani henuz yerlestirmedi ancak islam de (AYet) yani iman edebilmek aceleye getirilmez , once kanahatin gelmesi ve kisinin kendini birakabilecek kadar hafiflemesi gerekir bole konustuguma bakma benim de biseyden haberim yok aslinda ama Kurani kullanmaya calisiyorum Alıntı
Φ omar123 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Herkesin düşünceleri farklıdır..Bütün insanlar 1 değildir..Başka ruhlara geçiş yapmak dini inançtan dolayı olmasada iyi bir gelişim kazandırır.. Doğru yolu bulmak için Üstadın söylediği gibi İbrahim yolunu tutmaktır..İbrahimi tanıyorsan dediğimin ne anlama geldiğini bilirsin Fuzuli Alıntı
Φ omar123 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 bole konustuguma bakma benim de biseyden haberim yok aslinda ama Kurani kullanmaya calisiyorum Aynen katılıyorum..Biz hiçbirşeyi tam olarak bilmiyoruz.. Alıntı
Misafir meraba Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 "Allahin cehennem icin yarattigi insanlar oludur ." Keşke cehennem için insan yaratmasaymış.. Neden böyle bir yanlışlık yapmış ki? Hem de ölü bir sıfatla yaratmış.. Biz hiçbirşeyi tam olarak bilmiyoruz.. Herşey "tam" olarak bilinse yada "tam" olsa yaşam olmazdı. Çünkü gelişime yönelik dinamiklik olmazdı. Alıntı
Φ omar123 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 "Allahin cehennem icin yarattigi insanlar oludur ." Keşke cehennem için insan yaratmasaymış.. Neden böyle bir yanlışlık yapmış ki? Hem de ölü bir sıfatla yaratmış.. Herşey "tam" olarak bilinse yada "tam" olsa yaşam olmazdı. Çünkü gelişime yönelik dinamiklik olmazdı. Etrafında Tanrı yolunda dosdoğru yürüyen kaç insan var ? İnsanlığın çoğunluğu Tanrıdan uzak değl mi ? Son yazdığın iki cümleyi dindarlardan çok duydum biliyor musun Alıntı
Misafir meraba Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Etrafında Tanrı yolunda dosdoğru yürüyen kaç insan var ? İnsanlığın çoğunluğu Tanrıdan uzak değl mi ? Son yazdığın iki cümleyi dindarlardan çok duydum biliyor musun İnsanlığın acil sorunu Tanrı değil ki.. Acil sorunu doğayla baş edip karnını doyurmak. Korku ve tehdit alma sorunu ise tanrı. O söylediğim cümle fiziğe aittir. Bilimdir yani. Din veya dindarlar ayakta kalmaları için sahip çıkma zorundadırlar. Alıntı
Φ dennise Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 YARABBIM; su konuya bir kadin eli degdir .. Alıntı
Φ dennise Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 "Allahin cehennem icin yarattigi insanlar oludur ." Keşke cehennem için insan yaratmasaymış.. Neden böyle bir yanlışlık yapmış ki? Hem de ölü bir sıfatla yaratmış.. cevabini asagida kendi agzinla vermissin ; ) dinamiklik ! Herşey "tam" olarak bilinse yada "tam" olsa yaşam olmazdı. Çünkü gelişime yönelik dinamiklik olmazdı. en sevgidin yemek sana tok iken lezzet vermez ... ac olucan ki senin zevkini arttiricek ... hersey ziddi ile anlam kazanir .. elmas tasa karanlikta kucuk bi aydinlatma ile bakicaksin ; gunes isiginda bakarsan siradan gozukur ... cehennem, cennetin dinamigidir, onun kontrastidir .. cehennemdekilerin akillari alinir .. oludurler .. kendi kendilerini bilmezler ... onlan ancak muminler icin manidar bir ilahi kuvvetle yaratilmislardir .. cehennem de cennet te muminler icin yaratilmistir ... herkes cehenneme girer ancak takvaya sarilanlar oradan siyrilabilir (Kuran) cehennemi herkes gorucek hatta baya bi sure orada kalicak .. bundan kacis yok .. Alıntı
Misafir meraba Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 İyi de ben şu anlamda yazmıştım: dinamiklik için, bir cehennem gurubu bir de cennet gurubu yaratıyor. Daha guruplar kendi kişiliklerini bile kullanamıyorlar çünkü "cehennemlik ölüler" halinde yaratılmışlar. Kaderleri bu. Senin söylediğinden de o anlaşılıyor. Nitekim tanrı'nız kendisi de doğruluyor; çocuk babasına kötü davranacak. "Ölü cehennemlik" yani.. Ve öldürüyor. Daha çocukken. Bırakmıyor ki iyi tarafını kullansın büyüyünce.. Bu nasıl bir iştir? "Allahin cehennem icin yarattigi insanlar oludur ." 1 Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 hersey ziddi ile anlam kazanir .. elmas tasa karanlikta kucuk bi aydinlatma ile bakicaksin ; gunes isiginda bakarsan siradan gozukur ... Herşeye anlam kazandıran şey "Zıddı" değildir. Herşeyin ölçüsü, yine bir başka bir "Şey"dir. Bu da "Zıddı" olmak zorunda değildir. Muhtemelen siz "Sıcak-Soğuk" konusuna da aynı mantıkla yaklaşıyorsunuz ve "Sıcak"ı ancak "Soğuk" nedeni ile anlayabildiğimizi sanıyorsunuz. Oysa "Soğuk" ve "Sıcak" diye bir ayrım yoktur ya da bu ikisi birbirinin zıddı değildir. Sıcaklığın ne olduğunu biliriz ama bunu zıddı nedeni ile değil, salt varlığı nedeniyle biliriz; Zira onu ölçebiliriz. cehennem, cennetin dinamigidir, onun kontrastidir .. cehennemdekilerin akillari alinir .. oludurler .. kendi kendilerini bilmezler ... Cehennem bir "Cezalandırma/İşkence" yeridir. İlginçtir ki Allah, yarattığı insanlara kin güdüp kıskanabiliyor ve böyle bir işkence mekanında sonsuza kadar onları cezalandırabiliyor. En psikopat insanın bile uzun süre yapamayacağı bir iştir bu aslında ama iradelerin en büyüğüne sahip Allah artık nasıl bir psikolojiye sahipse, bu işkenceden zevk alıyor. Bu bir yana; Mantığınız tümüyle tutarsız. Zira ceza, bir suç karşılığında verilir ve en temel koşulu, cezalandırılan kişinin bilinçli olması durumudur. Yoksa verilen cezanın bir anlamı ve önemi kalmaz. Aklı yerinde olmayan ve suçunun bilincinde olmayan kimseye verilen ve uygulanan ceza fuzulidir, gereksizdir, anlamsızdır. Bu yüzden eğer Allah, cehenneme gönderdiği kimselerin akıllarını alıyorsa ve onlar kendilerini bilmiyorlarsa, Cehennem amacını ve anlamını yitirmiş bir mekandır ve gereksizdir. Sizin mantığınıza göre ise yine Allah, hiçbir şeyi gereksiz yaratmamış olmalıdır; Öyleyse cehennemdeki insanların bilinçleri konusundaki mantığınız, inancınızla muazzam bir çelişki içerisindedir. Her neyse, diğer bütün tutarsızlıklarınıza değinmek de fuzuli şu an. Bilim ve din birbirini tamamlayıcıdır..Bu iki büyük kuvvet insanı ilerleme ve yücelmeye yöneltir.İnsan problemlerini çözer.Onun fiziki,ruhani,entelektüel kapasitesine açıklık verir.Bilim akıl kuvvetlendirir,din kalbe ve ruha safiyet sağlar.Birisi onu fiziki yönden hayata kavuşturur,ötekisi ruhani hayatı zenginleştirir.Bilim doğanın kuvvetlerini kontrol etmek için insana olanak sağlar,din ise insanı manasız bencil duygulardan kurtarır.Bilimin her dalı kendi alanında sınırlanmış kkonuları ve araştırmaları yapar,doğal bilimin hükmü altında ölçülemeyen ve tecrübe edilemeyen her ne varsa bilim onunla meşgul değildir. Bilim Tarihi dersi vermek istemem şu an ama ne yazık ki Bilim ile Din birbirlerini tamamlayıcı değillerdir. Din, Bilim ile uyuşma şansını, Bilim'in alanına giren konularda ahkam kesmeye başlamakla yitirdi. Bir dakika, aslında tam tersi oldu... Atalarımız dik yürümeye başladıktan sonra beyinleri gelişme imkanı buldu; Tabii ki bunda ellerini ve dillerini kullanabilmeleri büyük katkı sağladı. Sonrasında kendi varlığının farkına vardı ve kendisine bir yer tayin etti doğada. Fakat anlamlandıramadığı şeyler vardı ve bunlara birer imaj yükledi; görevler atadı. En nihayetinde bunlar inanç-din olarak ortaya çıktı ama kaynağını tekrar eden ama anlaşılamayan olaylardan ve olgulardan alıyordu. Şimşeğin çakması, yağmurun yağması, doğanın canlanması. Sonra atalarımız, doğaya müdahale edebileceklerini öğrendiler; ateş, tekerlek, çekiç ve benzeri araçlar yaptılar. Ama henüz hükmedemedikleri şeyler de vardı; İstedikleri zaman yağmur yağmıyordu ya da düşmanlarına istedikleri gibi karşı koyamıyorlardı. En basitinden av bereketli geçmeyebiliyordu veya ektikleri ürünler yeterince vermeyebiliyordu. İşte bunun üstesinden Doğa Üstü'ne başvurarak çıkmaya çalıştılar ve halühazırda oluşmuş bulunan Din'in içine "Büyü-Sihir-Dua-Tılsım-İksir" girmeye başladı. Tamam tamam, "Dua" sizin için kutsal ama ne yazık ki tarihsel olarak Büyü, Sihir ve Tılsım'ın başka bir versiyonu aslında. İşte Bilim, bu noktada ortaya çıkmaya başladı. Doğaya hükmedemedikçe insan, hükmetmenin yollarını aradı. Daha önce aklına estikçe her konuda ahkam kesen dinin yanılgıları da böylece Bilim tarafından ortaya çıkarıldı. Böylece sonradan Bilim'in alanına girecek konularda önceden söz söylemiş bulunan Din, kaybedeceği muhakkak bir yarışı da kendi başlatmış oluyordu. Din, insanlara bir takım Hukuki normlar dikte etti. Örneğin; "İki kadının şahitliği, bir erkeğinkine eşittir" dedi. Hukuk Bilimi ortaya çıktı sonra ve dedi ki; "Ee daha neler! Bak Evrensel Hukuk diye birşey var, farkında değilsin belki ama senin Yerel Hukuk anlayışın eskidir, demode oldu, ihtiyaca karşılık vermiyor. Kadın ile Erkek bal gibi de eşittir..." Din, insanların Biyolojik varlığı ile ilgili anlayışlar dikte etti. Örneğin; "Topraktan Yaratıldınız" dedi, "Su'dan Yaratıldınız" dedi, "Meni'den Yaratıldınız" dedi... Artık hangisi tutarsa... Ama büyük bir Devrimci çıktı karşısına, büyük bir iddia ile; Darwin ve Evrim Teorisi... "Hooop! Sen böyle diyorsun hocu ama bak biz inceledik ve gördük ki buna dair bir kanıt yok! hadi onu bırak görebildiğimiz kadarıyla bütün canlılar öyle ayrı ayrı yaratılmış da değiller; ortak atalardan gelmişiz!" Ne var biliyor musunuz? HY'nın iddialarının aksine bugüne kadar yani 150 yıldır Evrim'i olumsuzlayan, olmadığını düşündürecek tek bir bilimsel kanıt bulunamamıştır. Konu ile ilgili bütün bilim dalları, Evrim'i salt bir gerçeklik olarak kabul ederler ve bulguları da evrimi kesinlikle kanıtlar. Din, insanların Sosyal Yaşantıları konusunda da ahkam kesti. Adem ile Havva mitini yarattı ki içler acısı... Bakarsın ki İnsanlık, doğasına aykırı olmasına rağmen Erkek'ten türemiş... Doğurgan olmasına karşın Kadın, Doğurganlığı olmayan Erkek'ten üretilmiş... Din bize "Ahanda bak, en başından beridir AtaErkilsiniz siz; buna göre yaşayın" diyor. Ama Antropoloji, Arkeoloji bilimleri ortaya çıktı ve Dinin bu konuda yenilir yutulur olmayan bir yalan söylediğini kanıtladı. Meğer ki ilkel atalarımız aslında AnaErkil imişler. Ve meğer ki özel mülkiyeti yaratan erkek, kadını kontrol altına alabilmek için AnaErkil mitleri, dinleri, inanışları devşirmiş. Önceden "Bereket"i simgeleyen organları "Avret" olarak nitelendirmiş ki erkeğin sûlbü tehlikeye girmesin; Öyle ki AnaErkil toplumda çok eşlilik mevcuttu... Bakmış ki bu yetmiyor, bir "Başlangıç Miti" lazım; Doğurganlığı nedeni ile Doğa ile özdeşleştirilen kadını ve özdeşleştirildiği imgeleri silmek istemiş. Otoritesiz-Devletsiz Toplum'un yerine Özel Mülkiyet'i, Otoriteyi ve İktidarı getirmiş... "Doğa Ana" gitmiş, yerine "Devlet Baba" gelmiş... "Doğurgan Ana" gitmiş, yerine "Doğurgan Adem" gelmiş... Tanrı da Adem'in ilahi bir yansıması oluvermiş; Onun gibi kindar ama onun kadar masum... Onlarca örnek verilebilir... Din "Ol deyince oldururuz" der; Bilim buna güler ve "Hiçbir şey yoktan var edilemez ve vardan yok edilemez" der geçer. Din "Her topluma elçi gönderdik" der; Bilim bir araştırır bakar ki buna dair tek bir örnek olmadığı gibi mantıkları, algıları, kaynakları birbirinden fersah fersah farklı binlerce başka inanç var. Din "Erkek, kadından bir adım öndedir" der; Bir Bilim olarak Hukuk ve Sosyoloji onun gözlerine bakar ve "Utanmadan bir de yalan söylüyorsun değil mi?" der. Din Kıyamet hakkında atar tutar; Bilim bir bakar ki gerçeklerle hiç alakası yok... İşin ilginci; İnançlı arkadaşlar da, ki tamamen iyi niyetlerinden, minareyi kılıfına uydurmakta muazzam bir çaba harcarlar. Her neyse; Din ile Bilim, uzlaşabilir değillerdir. Din bir motivasyon kaynağı da değildir. Bir Bilim İnsanı, bir motivasyon kaynağı arıyorsa gider iki tek atar, alır motivasyonunu... Veya resim çizer... Müzik dinler, enstrüman çalar... Yüzer ya da yürür... En basitinden Yoga yapar... Bunların hepsi çok daha iyi motivasyon sağlayan etkinliklerdir. İnsan psikolojisini mi rahatlatacak? Çoğu zaman sessizlik en büyük motivasyonu sağlar... Ya da şişenin dibini gördüğü bir gece de yapar bunu... En sağlam arkadaşıyla sık sık görüşmek de aynı etkiyi sağlar, siz hiç merak etmeyin... Yeter ki Dinin "Her Şey Olmadığı"nı, dahası "Bir Hiç" olduğunu görün... Alıntı
Φ omar123 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Bilim Tarihi dersi vermek istemem şu an ama ne yazık ki Bilim ile Din birbirlerini tamamlayıcı değillerdir. . . . Yeter ki Dinin "Her Şey Olmadığı"nı, dahası "Bir Hiç" olduğunu görün... Öncelikle şunu belirteyeyim keşke kitap yazsaydınız..Bu kadar yazıyı yazdığınıza göre sizin çok birikintiniz olmalı gibi ama sadece kendi düşüncelerinizi yazıp dindarlardan farklı bir görüntü çizmediğiniz ortadadır.. İlk cümleden ele alayım..Daha doğrusu yazınızın en önemli kısmı bana göre ilk cümleniz.. Bilim ve Din birbirini tamamlayıcı değildir ? Atıyorum Tanrı yağmuru yarattı ayeti var..Bu dinde vardır bilimde değil..Bilim ise yağmuru açıklar ve bir tasarı halinde yağdığını tarafsızlıkla gösterir.. Atıyorum Tanrı insanı yarattı ayeti yazılmış olsun..Buda sadece dinlerde var olan bir olgudur..Bilim İnsan vücudunu tarafsızlıkla araştırıp aldığı meyveleri bize verir..İnsan vücudunun bir makine olduğunu kavramamışsanız bilgilerinizi anatomi üzerinde tazelerseniz kesinlikle bir makine olduğunu anlarsınız.. Bilim Tanrı ile uğraşmaz tarafsız ilerler..Tarafsızlıkla ilerlesinki neyin doğru neyin yanlış olduğu anlaşılsın.. Vereceğim birçok örnekle daha destekleyebilirdim..Dinin ne olduğunu yada Tanrı'nın ne olduğunu kavrayamayan benimsemeyen bütün insanlar için bu yazdıklarım adeta birer masaldır..Hiçbir anlam vermez ve hiçbirşekilde bu tür insanlarla ortak fikirde olamayız.. Şimdi diğer yazdıklarınıza bir darbe indireyim "Din, Bilim ile uyuşma şansını, Bilim'in alanına giren konularda ahkam kesmeye başlamakla yitirdi. Bir dakika, aslında tam tersi oldu... Atalarımız dik yürümeye başladıktan sonra beyinleri gelişme imkanı buldu;" Bir kere ilk başta yenildiniz..Din hiçbir zaman bilimsel araştırmalara engel olmamış bu 3.cümlede belirtilen ATALARIN sorunu olmuştur..Dini koruma görevlerini veyada Tanrı inancını koruma üstlenmiş her dindar bilime veyada dine karşı her olguda ayaklanır,kaplan olur..Bunların dinle değil,dindarla oluşan sorundur..Kavraman umuduyla.. "Sonra atalarımız, doğaya müdahale edebileceklerini öğrendiler; ateş, tekerlek, çekiç ve benzeri araçlar yaptılar. Ama henüz hükmedemedikleri şeyler de vardı" Bir kere insan zaten hükmetmek için yaratılmıştır..Yaratılış kitabını okuduz mu bilmiyorum..Orada zaten her canlıya hükmetmesi yazılıdır ve gerçektirde..İnsan hükmedicidir,bu konuya uygun bir nevi Tanrıya benzer yada bir tür Tanrı olur.. İşte bunun üstesinden Doğa Üstü'ne başvurarak çıkmaya çalıştılar ve halühazırda oluşmuş bulunan Din'in içine "Büyü-Sihir-Dua-Tılsım-İksir" girmeye başladı. Tamam tamam, "Dua" sizin için kutsal ama ne yazık ki tarihsel olarak Büyü, Sihir ve Tılsım'ın başka bir versiyonu aslında. Dua bir meditasyon gibidir..Ruhsal arınma,Tanrı ile iletişim sayılır..Üstelik bireylerede psikolojik rahatlama bir nevi güzel duygularda verir..Tılsım ve büyüde veya sihirde böyle bir psikolojik rahatlama yoktur tamamıyle birer oyundur..Ayrıca dinin gerçek olup olmadığıda duadan anlaşılır.. "Din, insanlara bir takım Hukuki normlar dikte etti. Örneğin; "İki kadının şahitliği, bir erkeğinkine eşittir" dedi. Hukuk Bilimi ortaya çıktı sonra ve dedi ki; "Ee daha neler! Bak Evrensel Hukuk diye birşey var, farkında değilsin belki ama senin Yerel Hukuk anlayışın eskidir, demode oldu, ihtiyaca karşılık vermiyor. Kadın ile Erkek bal gibi de eşittir..."" Bu günümüz için geçerlidir..Geçmiş çağda ise o çağın gerekliliği şekilde hukuk olmuştur..Özelliklede dindeki bahsi ettiğiniz benzer hukuklar..Şu anki çağ ile geçmiş çağ arasında farklılıklar vardır..Ve kadının yeri bilirsinizki o dönemde şimdikinden farklıdır.. "Din, insanların Biyolojik varlığı ile ilgili anlayışlar dikte etti. Örneğin; "Topraktan Yaratıldınız" dedi, "Su'dan Yaratıldınız" dedi, "Meni'den Yaratıldınız" dedi... Artık hangisi tutarsa... Ama büyük bir Devrimci çıktı karşısına, büyük bir iddia ile; Darwin ve Evrim Teorisi... "Hooop! Sen böyle diyorsun hocu ama bak biz inceledik ve gördük ki buna dair bir kanıt yok! hadi onu bırak görebildiğimiz kadarıyla bütün canlılar öyle ayrı ayrı yaratılmış da değiller; ortak atalardan gelmişiz!" Ne var biliyor musunuz? HY'nın iddialarının aksine bugüne kadar yani 150 yıldır Evrim'i olumsuzlayan, olmadığını düşündürecek tek bir bilimsel kanıt bulunamamıştır. Konu ile ilgili bütün bilim dalları, Evrim'i salt bir gerçeklik olarak kabul ederler ve bulguları da evrimi kesinlikle kanıtlar" Toprak sembolik bir şekilde bahsi edildiği gerçektir..Şu an halada insanın özünü bilmediğimiz halde bütün evrimciler bildik yerine gidiyorlar..Evrim belirli bir çevre halinde mantıken yorumlanmış bir kuramdır..Evrim yoktur demiyorum iyi dikkat edin..Tanrı'nın ne olduğunu ve kavramakta yanılanların çoğu hep evrimi benimser..Tanrı bir Doğa gibidir..Şu an ağzımdan doğa lafı çıktı..Doğayı anımsamak gibidir Tanrıyı anımsamak..Birebir aynısı demiyorum gibidir..Tanrı =Akıldır desek yalan söylemiş olmayız..Her zamanki gibi yine insanların oyununa geliyoruz..Bilim ile din arasını perdeleyen insanların.. " Din, insanların Sosyal Yaşantıları konusunda da ahkam kesti. Adem ile Havva mitini yarattı ki içler acısı... Bakarsın ki İnsanlık, doğasına aykırı olmasına rağmen Erkek'ten türemiş... Doğurgan olmasına karşın Kadın, Doğurganlığı olmayan Erkek'ten üretilmiş..." Peki ilk homosapiens erkek ve kadının şimdiki haline geçmesi erkekten evrim nasibi vardır desem ne olacak ? Tanrısal bilgiler mantıklıdır bu bizim bilgimizi aşar.Heleki şu an ergen döneminde bir çocuk olan Dünyamız için.. "Onlarca örnek verilebilir... Din "Ol deyince oldururuz" der; Bilim buna güler ve "Hiçbir şey yoktan var edilemez ve vardan yok edilemez" der geçer." Yukarıda Tanrıyı kavrayamamış olduğunuzu söylemiştim..Keşke sakalım olsada dinlenilmiş olsam..Belki yukarıda yazdıklarım Tanrı hakkında size yeni bir bakış getirmiş olabilir yada olamaz bilmiyorum ama yinede yazacağım.. İlk önce ol der olur Tanrının yaratmakta zorlanmadığı ve kolaylık olarak bir anlam ifade edebilir..Kimyasal reaksiyonu örnek verebilirim ama tercih etmedim..Çok basit bir örnekle atıyorum sıvı maddenin katıya geçişi..Su mesela buz olduğunda katı bir madde oluyor..Daha önce buz değildi ve buz yok idi..Donarak su oldu..Yani herşey suretinin suretinin sureti..Yokluktan yaratılma budur..Ayrıca bilim gülmez bu kastedilen gülme insana aittir..Yani tarafsızlığını bitirmiş ve bir olgu üzerinde olan insana.. "Din "Her topluma elçi gönderdik" der; Bilim bir araştırır bakar ki buna dair tek bir örnek olmadığı gibi mantıkları, algıları, kaynakları birbirinden fersah fersah farklı binlerce başka inanç var." Yani ne diyeyimki..Pes..Verdiğim isimleri araştırın başka hiçbirşey yazmayacağım..Ahura Mazdah,Aten,Manitu,Yehova,Ra,Tengri..Bunların hepsi yaratan Tek Tanrıya aittir. "Din "Erkek, kadından bir adım öndedir" der; Bir Bilim olarak Hukuk ve Sosyoloji onun gözlerine bakar ve "Utanmadan bir de yalan söylüyorsun değil mi?" der." Yukarıda yazdım üzerinde düşünmek serbesttir..Üstelik bilimsel olarak kadın vücudu ve insan vücudu arasında farklılıklar vardır..Bu görecelidirde ve göreceli niteliğinde olduğu için halada günümüzde kadına aşağı bir bakış vardır..Hukuk diyorsunuzda hukuk hangi çağda zirvedde sigara yaktı. "Din Kıyamet hakkında atar tutar; Bilim bir bakar ki gerçeklerle hiç alakası yok..." Artık pes bile değil..Büyük çatırtı,büyük çöküş lütfen okuyunuz. "Her neyse; Din ile Bilim, uzlaşabilir değillerdir." Zaten bu yanlış bilgiler,yanlış kavramalar olduğu sürece Din ile bilimin size göre uzlaşması tamamlayıcı olması birer aptallıktır.. "Yeter ki Dinin "Her Şey Olmadığı"nı, dahası "Bir Hiç" olduğunu görün..." Keşke açıpta bir film gibi gösterebilsem Çünkü lafla nereye kadar anlatılırki..Adı çıkmış inançlıların,uyuyanların gözü önünde..Gökten taş yağdırsan ne yarar.. Alıntı
Φ poyrazl Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 bir tanrı düşünün kullarını istediği gibi yönlendirebildiği halde, istediği şekilde hareket ettirebilme gücüne sahip, kalkıp sen şunu yanlış yapmışın sen bunu eksik yapmışın, bu nedenle seni yakacağım desin. Başka da birşey demiyorum...isteyen inansın da.. inanmayanları da yakmaya öldürmeye kalkmasın kimse. 1 Alıntı
Φ omar123 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 inanmayanları da yakmaya öldürmeye kalkmasın kimse. Kimse burada yakmaya yada öldürmeye kalkmıyor..Lütfen her insanı aynı kefeye koymayınız.. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Bilim ve Din birbirini tamamlayıcı değildir ? Atıyorum Tanrı yağmuru yarattı ayeti var..Bu dinde vardır bilimde değil..Bilim ise yağmuru açıklar ve bir tasarı halinde yağdığını tarafsızlıkla gösterir.. "Kelimelere takla attırmak" diye bir deyim vardır, çok sık kullanılmaz belki ama iyi iş tutar. Bakın beylik laflara gerek yok hiç ama size "Bilim"den azıcık söz edeyim, onun üzerine inşa edin siz. Bir kere ifadeleriniz tutarsız; Zira "Yağmurun tasarı halinde yağdığı"nı açıklamak "Tarafsızlık" olamaz. Çünkü "Tasarı" bir plan, bir kurgu ile gerçekleşir. Yani olay ve olguların gerçekleşmesinden önce bir iradenin bunu olay ve olguları önceden tasarlaması gerektiği düşüncesini içerir. "Tasarı" düşüncesine sahip hiç bir etkinlik "Bilimsel" olamaz. Çünkü "Bilim", bir "İnsan Etkinliği"dir. Ve bir insan etkinliği olarak insan aklından daha üstün bir iradeyi kabul etmez. Etseydi zaten bunun adı "Bilim" değil de "Din" olurdu. O yüzden bilim, hangi siteye link verirseniz verin, yağmurun yağmasını ya da köpeğin dışkılamasını bir "Tasarı" olarak açıklamaz. Bilim'de "Neden-Sonuç" ilişkisi vardır. Din ise buna "Amaç"ı ekler, ki bu da "Tasarı" düşüncesini doğurur işte. Bilim, Ay'ın Dünya'nın ekseninde nasıl döndüğünü açıklar, Din buna bir amaç güder, daha doğrusu "Uydurur". Şimdi diğer yazdıklarınıza bir darbe indireyim Valla gülerim... Şimdiden söyleyeyim... Bir kere ilk başta yenildiniz..Din hiçbir zaman bilimsel araştırmalara engel olmamış bu 3.cümlede belirtilen ATALARIN sorunu olmuştur..Dini koruma görevlerini veyada Tanrı inancını koruma üstlenmiş her dindar bilime veyada dine karşı her olguda ayaklanır,kaplan olur..Bunların dinle değil,dindarla oluşan sorundur..Kavraman umuduyla.. Bayağı bir sesli güldüm... "Din, bilimsel araştırmalara engel olmuştur" demedim ki zaten!? Yazdıklarımı okuyup anladığınızdan emin misiniz? Bilim'in, Dinin ve Dinsel etkinliklerin içinden çıktığını anlattım aslında Okuduğunuzu anlamanız umuduyla Din, Bilim'e engel olamaz. Tarihte hiç olamamıştır zaten. Belki yavaşlatır ama engelleyemez. Bir kere insan zaten hükmetmek için yaratılmıştır..Yaratılış kitabını okuduz mu bilmiyorum..Orada zaten her canlıya hükmetmesi yazılıdır ve gerçektirde..İnsan hükmedicidir,bu konuya uygun bir nevi Tanrıya benzer yada bir tür Tanrı olur.. Pardon, hükmetmek için mi yaratıldık? Neye? Doğaya mı? Hükmedebiliyor muyuz gerçekten? İnsan aklı, doğaya zarar veren tek şeydir, biliyor musunuz? Doğal olmayanın inşası, insan aklından kaynaklanır. Sizin "Hakimiyet" dediğiniz şeye ben "Tecavüz" diyorum. Yarattığı Tanrı'da aynı kişilikte... İnsan, doğanın bir parçasıdır. Dua bir meditasyon gibidir..Ruhsal arınma,Tanrı ile iletişim sayılır..Üstelik bireylerede psikolojik rahatlama bir nevi güzel duygularda verir..Tılsım ve büyüde veya sihirde böyle bir psikolojik rahatlama yoktur tamamıyle birer oyundur.. Komik, hakikaten çok komik. Bakın "Dua" meditasyon için ortaya çıkmış bir etkinlik değildir. Nasıl ki pagan inançlarda ya da toteme dayalı inançlarda tılsımlar, sihirler varsa Kimi dinlerde de "Dua" vardır. Bir hakimiyet, müdahale telakkisi ile ortaya çıkmışlardır ve başa çıkılamayan işlerle başa çıkmayı amaçlar. Eskiden çaresi bulunamayan hastalıklar için Tanrı'ya yakarılırdı. Ama bakıldı ki Tanrı'nın müdahale etmeye niyeti yok, insan bir etkinlik olarak bilim aracılığı ile tedavisini kendi buldu. İyileştirmede işe yaramayan dua bu sefer psikolojik rahatlama aracı olarak kullanılmaya itildi. Ancak bugün birçok insan etkinliği duadan daha rahatlatıcıdır. Cinsellikten tutun satranç oynamaya kadar bir çok etkinlik daha yararlı ve etkilidir duadan. Evrim belirli bir çevre halinde mantıken yorumlanmış bir kuramdır..Evrim yoktur demiyorum iyi dikkat edin..Tanrı'nın ne olduğunu ve kavramakta yanılanların çoğu hep evrimi benimser..Tanrı bir Doğa gibidir..Şu an ağzımdan doğa lafı çıktı..Doğayı anımsamak gibidir Tanrıyı anımsamak..Birebir aynısı demiyorum gibidir..Tanrı =Akıldır desek yalan söylemiş olmayız..Her zamanki gibi yine insanların oyununa geliyoruz..Bilim ile din arasını perdeleyen insanların. Yerçekimi de belirli bir çevre halinde mantıken yorumlanmış bir kuramdır. Buna dayanarak Ay'ın, Mars'ın, Güneş'in ve dahi diğer gezegenlerin yer çekimi kuvvetleri hesaplanıyor. Yerçekimi yoktur demiyorum, iyi dikkat edin. Bilim ile Din'in arasında kocaman ve uzlaşmaz bir ayrım ve aşılmaz bir perde var zaten. Yukarıda Tanrıyı kavrayamamış olduğunuzu söylemiştim..Keşke sakalım olsada dinlenilmiş olsam..Belki yukarıda yazdıklarım Tanrı hakkında size yeni bir bakış getirmiş olabilir yada olamaz bilmiyorum ama yinede yazacağım.. Bu foruma iki yıldan fazladır uğramıyorum ve yazmıyorum ama Turkish Media Forum'un eski ahalisi beni çok iyi tanır. Tabii ki onlardan kalan varsa, çoğu gitmiş ne yazık ki. Ve her zaman söylediğim bir şey vardır: "Muhatabınızla tartışmadan önce, eski iletilerine bir göz atın, tanıyın ve ondan sonra tartışın..." Hemen her 50-100 iletimden biri böyledir belkide. Şöyle örnekleyeyim: Bugün siz Tanrı'yı kavrayamadığımı iddia ederken, zamanında Tanrı'yı en iyi anlatabilen insanlardan biri olarak anılıyordum Şunu söylemek istiyorum: Sizin kafanızda tasarladığınız "Tanrı" fikrinin ne olduğunu bilemem. Neye inandığınızı da bilemem. Ama inançlı insanların sık düştüğü hataya düşüp; "Ama siz Tanrı'yı kavrayamıyorsunuz; siz dini anlamıyorsunuz! Anlasanıza zaten inanırdınız! Bir tek biz kavrayabiliyoruz, kavrayabildiğimiz için de inanıyoruz. Kavrayamadığınız için inanmıyorsunuz ama biz kavradık bla bla bla..." cümlelerini bana sarfetmeyin lütfen. Zira duvara toslarsınız, gayet ciddiyim. İlk önce ol der olur Tanrının yaratmakta zorlanmadığı ve kolaylık olarak bir anlam ifade edebilir..Kimyasal reaksiyonu örnek verebilirim ama tercih etmedim..Çok basit bir örnekle atıyorum sıvı maddenin katıya geçişi..Su mesela buz olduğunda katı bir madde oluyor..Daha önce buz değildi ve buz yok idi..Donarak su oldu..Yani herşey suretinin suretinin sureti..Yokluktan yaratılma budur..Ayrıca bilim gülmez bu kastedilen gülme insana aittir..Yani tarafsızlığını bitirmiş ve bir olgu üzerinde olan insana.. Ya hu yapmayın, "Yokluktan yaratılma" denilen şey ile sizin verdiğiniz örneğin alakası bile yok. Siz dönüşümden söz ettiniz, yoktan var etmekten değil. Var olan bir maddeyi bir halden başka bir hale getirdiniz. Buna "Aaa bak buz yoktu da, var oluverdi" denmez. Buna "Bakın su, buza dönüştü; çünkü mevcut ısısını kaybetti" denir. "Yoktan var etmek" ise bir varlığın hal değiştirmesi değildir. Hiç var olmamış bir şeyin, herhangi bir maddi nedene dayanmaksızın var edilmesi demektir. Yani 1 hidrojen ve 2 oksijen atomunun birleştirilip suyun elde edilmesi bile değil olay. 1 hidrojen ve 2 oksijen atomunun bile hiç var olmamasına rağmen suyun birden yaratılması örneğidir kastedilen "Ol" diyerek yaratma meselesi. "Abra kadabra" yani... Eğer sizin mantığınızla giderseniz, dinsel kabullere ve Tanrı'nın öncelikliğine rağmen ezelden beridir maddenin var olduğunu kabul etmek zorunda kalırsınız ki Tanrı'nın herşeyi yarattığı mantığına ters düşer. Anlattığınız şeyin yaratılma ile uzaktan yakından alakası bile yoktur. Yani ne diyeyimki..Pes..Verdiğim isimleri araştırın başka hiçbirşey yazmayacağım..Ahura Mazdah,Aten,Manitu,Yehova,Ra,Tengri..Bunların hepsi yaratan Tek Tanrıya aittir. Şöyle olabilir mi? Bunlar, bulundukları coğrafyada birbirlerinden etkilenen inançlar olabilirler mi? Siz de Paganizmi ve şu adını saydıklarınızdan GökTengri'yi bir araştırın yeniden. Araştırırken şuna dikkat edin öncelikle: "Öteki Dünya İnancı" ile "Öteki Dünyada Yargılanmak (Cennet-Cehennem)" inançları çok farklıdırlar. Birbirlerine kaynak olamazlar. Bunlar bir yana; Tek Tanrılı dinlerin kaynakları bellidir ve kendilerinden önceki AnaErkil inançlar da bellidir. Alakaları ve ortak bir kaynakları da yoktur. Yukarıda yazdım üzerinde düşünmek serbesttir..Üstelik bilimsel olarak kadın vücudu ve insan vücudu arasında farklılıklar vardır..Bu görecelidirde ve göreceli niteliğinde olduğu için halada günümüzde kadına aşağı bir bakış vardır..Hukuk diyorsunuzda hukuk hangi çağda zirvedde sigara yaktı. Ne alaka bunlar anlamadım? "Kadın vücudu ile İnsan vücudu arasında farklılıklar vardır" da ne demek ya hu? Kadın bedeni, insan vücudu değil mi yani!? Hem "Üstelik bilimsel olarak kadın vücudu ve insan vücudu arasında farklılıklar vardır" diyorsunuz, Hem de "Bu görecelidirde ve göreceli niteliğinde olduğu için halada günümüzde kadına aşağı bir bakış vardır" diyorsunuz! Oruç çarptı galiba!? Zaten bu yanlış bilgiler,yanlış kavramalar olduğu sürece Din ile bilimin size göre uzlaşması tamamlayıcı olması birer aptallıktır.. Keşke açıpta bir film gibi gösterebilsem Çünkü lafla nereye kadar anlatılırki..Adı çıkmış inançlıların,uyuyanların gözü önünde..Gökten taş yağdırsan ne yarar.. Taş yağdırmaya gerek yok, tutarlı olun yeter. Alıntı
Φ omar123 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2012 "Tasarı" düşüncesine sahip hiç bir etkinlik "Bilimsel" olamaz. Çünkü "Bilim", bir "İnsan Etkinliği"dir. Ve bir insan etkinliği olarak insan aklından daha üstün bir iradeyi kabul etmez. O yüzden bilim, hangi siteye link verirseniz verin, yağmurun yağmasını ya da köpeğin dışkılamasını bir "Tasarı" olarak açıklamaz. Zaten demiştim benide şaşırtmadınız.. Şu ilk cümlelere hayret ediyorum..Mantık nedir ? Bilim açıklar ve neden sonuç içinde olan herşey bir tasarıdır anlamak çok mu zor Yoğunlaşma ve buharlaşmadan oluşan bir yağmur..Tasarıyı görmeyen ve uyuyanlara şaşırıyorum..Bilim neden iskelet sistemi,güneş sistemi olarak isimlendirir Gören gözlere ne mutlu.. "Bilim'de "Neden-Sonuç" ilişkisi vardır. Din ise buna "Amaç"ı ekler, ki bu da "Tasarı" düşüncesini doğurur işte. Bilim, Ay'ın Dünya'nın ekseninde nasıl döndüğünü açıklar, Din buna bir amaç güder, daha doğrusu "Uydurur"." Acaba bir tasarıda ne yatar..Neden sonuç tasarıdan uzak bir anlammı ifade eder..Şaşırıyorum şu mesajlara.. Uydurur kelimesine komple şaşırıyorum..Doğadaki olgulardan bir evrime delalet ediyorda neden tasarı faktörüne delalet etmiyor olsun..Bu nasıl bir mantıktır ? "Din, bilimsel araştırmalara engel olmuştur" demedim ki zaten!?" Din, Bilim ile uyuşma şansını, Bilim'in alanına giren konularda ahkam kesmeye başlamakla yitirdi.. Farkındaysanız bu mesajlarınızda direk Din üzerine konuşmuşsunuz..Din bilimin hangi konusuna girmiş..Din dinliğini yapar bilim bilimliğini..Özü budur..İkisi olmadanda olmaz.. "Din, Bilim'e engel olamaz. Tarihte hiç olamamıştır zaten. Belki yavaşlatır ama engelleyemez" Bunu bende gönülden isterim.. "Pardon, hükmetmek için mi yaratıldık? Neye? Doğaya mı? Hükmedebiliyor muyuz gerçekten?" Pes..Hayvanları eğitiyoruz istersek dövüştürüyoruz..İstersek hepsini öldürebilirizde,koruyabilirizde..Doğayı korumakta yoketmekte bir hükümdür..Hükmün ne olduğunu bilelim..Çünkü İnsan bu yeryüzündeki en yüce varlıktır Hayvanlarada egemen olmaya hakim olan tek varlıktır.. "İnsan, doğanın bir parçasıdır." hepsini öldürürsem öyle bir parça yok olur Mantıken doğru değil midir..Düşünce eylemini kullanarak neden parçasıyız bizi bu parça yapan şey bilinç üzerinden olmadı mı ? gibi sorulara yönelmek gerekir.. "Bakın "Dua" meditasyon için ortaya çıkmış bir etkinlik değildir" Nasıl değil..Hangi mantıkla söylüyorsunuz bunu..Birçok şekilde dua bir meditasyondur ve insana kattıklarıda vardır..Tadanlar bilir "Ancak bugün birçok insan etkinliği duadan daha rahatlatıcıdır." Bu duadan yeterli verimi ve kötü konsantre olmasından kaynaklanır..Kaldıki dua insan etkinliğinede yön verir..Boş keseden sallamıyorum yaşadığımız ve fobi haline gelen gerçeklerimizi söylüyoruz..Dinlemenizi öneririm.. "Bilim ile Din'in arasında kocaman ve uzlaşmaz bir ayrım ve aşılmaz bir perde var zaten" Yok böyle olmayacak..Yer çekimi neden var ? ""Ama siz Tanrı'yı kavrayamıyorsunuz; siz dini anlamıyorsunuz! Anlasanıza zaten inanırdınız! Bir tek biz kavrayabiliyoruz, kavrayabildiğimiz için de inanıyoruz. Kavrayamadığınız için inanmıyorsunuz ama biz kavradık bla bla bla..." cümlelerini bana sarfetmeyin lütfen. Zira duvara toslarsınız, gayet ciddiyim." Farkındaysanız bende bu anlattıklarımın boşa gideceğini ve adı çıkmış inançllıların sakalımız yokki dinlenilmiş olalım diye..Duvara toslamak gayet normal.. "Siz dönüşümden söz ettiniz, yoktan var etmekten değil." Dönüşüm diyende doğru söyler,yoktan yaratılma diyende..Reaksiyona uğrayan maddenin molekül ve atom yapısınında değiştiği ve bir daha eski hala dönmediğini hatırlatır ve dikkatinizi çekerim.. " 1 hidrojen ve 2 oksijen atomunun birleştirilip suyun elde edilmesi bile değil olay." Şu 1 hidrojen ve 2 oksijen atomu neden suya oluşturuyor..Burada bir formül var öyle değil mi ? Tıpkı glikoz,şeker ve su vb. oluşan içtiğimiz cola gibi..Hoş kolayı insan buldu ve yaptı..Suyu üfleyeni niye görmüyorsun ? "diyerek yaratma meselesi. "Abra kadabra" yani..." Kızma ama sen bu bilgi üzerinde savunsan ben aynı dini paylaşmayı kendime yediremezdim..İyi bak iyi düşün..Anlamını bende yazdım.. "Bunlar, bulundukları coğrafyada birbirlerinden etkilenen inançlar olabilirler mi" İşte araştırmamak ve bilmemek bu yönden zararlıdır.. Ra kayıp Mu kıtasında inanılan Tek Tanrıdır.. Daha sonra Mısırlarda bir Ra inancı başlamıştır ama çok tanrılı bir inançtır..Bazılarını tekliğini söyleseler bile bu yanlıştır hepimiz mısır tanrılarını ve hikayelerini biliriz..Aten ise bir kralın zamanında çıkmış ve aynı kralın yükümlülüğü sırasında ayakta durmuş ve kral öldükten sonrada eski inancına dönülmüştür..Yani işin kısası gerisin geriye döndüler diyen Allah daha önce elçiler geldiğinide bildirmiş ve inançsızların tek savunacakları yön birbirinin kopyasıdır demesidir.. Tabiki bir insan mühürlü olunca (kafasında hiçbir zaman dine bir yön olmayınca ) bunları hiçbirzaman anlatamayız..Bu tarihimizin bir gerçeğidir..Ve Sadece Tek Tanrılı dinler birbirine benzer. Ahiret hemen hemen Aten,Zerdüştlük,İbrahimi dinlerdede vardır.. Gözle görünmeyenler vardır..Melekler,cinler ve Şeytanda Zerdüştlükte vardır ve ismi değişiktir.. Hepside yargılanacağına ve mükafat/cezalandırılacağına inanırlar.. Tengri Gök anlamınada gelir ve gök Tanrıya ait bir semboldür..Tıpkı güneş ve ay gibi..Atende güneştir,İslamda ve Bahailikte Aydır. Ayrıca dahada benzerleri sayılabileceğini biliyorum şunuda belirtmek isterimki Tevratta İbrahim ve Tanrı geçen bir diyalogta Rab İbrahim'e senin soyunu çoğaltacağım,adını hep andıracağım der..Şöyle zirvedekilere bakalım..Yahudilik,Hristiyanlık,İslam ve en son da Bahailik geldi ve halada gelicekte..Git gide artacak ve bu dinlerin hepsi İbrahim'in soyundandır..İbrahimi dinlerdir.. "Kadın bedeni, insan vücudu değil mi yani!?" Erkek demek istemiştim kelimeyi yazmakta bir yanlışlık olmuş.. "Oruç çarptı galiba!?" Sanırım şu an Türkiye yada yakında olan bir yerde değilsiniz..Hatta bulunduğunuz yer sanırım güneşin doğduğu ve gündüzün neşesi içinde bulunan bir yerdesiniz..Aksi taktirde ülkemizim ilkokul çocukları bile bu saatte oruç tutulmadığını biliyorlar..Bende sizi bilgilendirmiş olayım şu an burada hava karanlık sabaha daha 1-2 saat var oruca ise yarım saat kaldı hemen hemen.. Alıntı
Φ dennise Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2012 Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2012 İyi de ben şu anlamda yazmıştım: dinamiklik için, bir cehennem gurubu bir de cennet gurubu yaratıyor. Daha guruplar kendi kişiliklerini bile kullanamıyorlar çünkü "cehennemlik ölüler" halinde yaratılmışlar. Kaderleri bu. Senin söylediğinden de o anlaşılıyor. Nitekim tanrı'nız kendisi de doğruluyor; çocuk babasına kötü davranacak. "Ölü cehennemlik" yani.. Ve öldürüyor. Daha çocukken. Bırakmıyor ki iyi tarafını kullansın büyüyünce.. Bu nasıl bir iştir? "Allahin cehennem icin yarattigi insanlar oludur ." orasi derin anlami baya derin anlami .. oralara kadar girmemek lazimdi .. bi ara komple toparlamaya calisirim Alıntı
Φ dennise Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2012 Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2012 @@Tengeriin boşig uye coktan beridir yoktu sanirim .. cok hizli girdi umarim kaybolmaz biyere : )) cunku meraba haricinde herkez kayboldu meraba insafli cikti baya .. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2012 Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2012 Zaten demiştim benide şaşırtmadınız.. Şu ilk cümlelere hayret ediyorum..Mantık nedir ? Bilim açıklar ve neden sonuç içinde olan herşey bir tasarıdır anlamak çok mu zor Yoğunlaşma ve buharlaşmadan oluşan bir yağmur..Tasarıyı görmeyen ve uyuyanlara şaşırıyorum..Bilim neden iskelet sistemi,güneş sistemi olarak isimlendirir Gören gözlere ne mutlu.. Bakın "Neden-Sonuç" ilişkisi ile "Tasarı" farklı şeylerdir. Biz, insan aklımızla gerçekleştirdiğimiz hemen her etkinliği bir plana ve düzene göre yapmak gibi bir özelliğe sahip olduğumuz için tasarladığımız Tanrı da bu özelliğe sahip. Size de öyle geliyor. Yani, bakıyorsunuz ki siz bir araba yapacaksanız eğer, bunu önceden planlıyorsunuz ve ona göre inşa ediyorsunuz. Öyleyse Tanrı da böyle yapıyor olmalı! Burada, Tanrı ile ilgili kurgunuzu Tanrı'dan değil de kendinizden hareketle gerçekleştirmeniz zaten ayrı bir garabet ama bir Tanrı var ise eğer, onun İnsan gibi davrandığı kanaatine nereden sahipsiniz? Yani Tanrı madem insandan daha üstün, neden insan gibi düşünüp tasarlasın? Bu "Ol dedik oldu!" mantığıyla da zıt bir düşüncedir. "Önceden tasarladık, sonra da -ol- dedik" demiyor çünkü. "O ister ve birden oluverir" diyor Kur'an-da. Yahudilikte de bu mantık vardır mesela. Siz, zekamızı doğanın en üstün ve erişilmez gücü/bahşi olarak algıladığınız için Tanrı'yı da öyle tasarlıyorsunuz. Bir bahçeniz olsa, onun şeklini bir düzen dahilinde yapardınız. Çimler uygun türlerde olur, eşit boylarda kesilir ve düzgün ekilirdi. Bakımını ve sulamasını, gübrelemesini sistematik bir biçimde yapardınız. O yüzden Tanrı'yı da bu kurguya göre tasarlıyorsunuz. "Ben böyle yapıyorsam... hmmmm, demek ki Tanrı da böyle yapıyor. Çünkü doğada denge ve düzen var!" Oysa yok. Doğada denge, mükemmeliyet falan yok. Daha bu sabah otobüse binerken bir baba-oğul'a rastladım. Baba doğuştan kör, oğlu da bu genetik mirası devralmış; Oğlu görme yeteneğine sahip ama göz bebekleri bizimki gibi tam iris'in ortasında değil. İris yuvarlağının aşağı kenarında. Bu sizce "Mükemmel Tasarım" mı? Kuzenim sağır doğdu, işitme duyusu yok ve konuşamıyor... Bu bana hiç de "Mükemmel Tasarım" gibi gelmedi. Skolyoz diye bir rahatsızlık duydunuz mu? Omurganın doğuştan yamukluğu ile ilgili bir hastalık... Mükemmel Tasarım'a çok iyi bir örnek. Ne gözlerimiz kartallarınki kadar iyi görüyor, Ne kulaklarımı köpeklerinki kadar iyi görüyor. Eskiden insanlar uzun deniz yolculuklarına çıktıklarında C vitamini alamadıklar için hastalanıp ölürlerdi. Ama köpeklere o yolculuklarda bir şey olmazdı. Çünkü glikozdan C vitamini sentezleyebiliyorlar köpekler ve o yüzden C vitamini eksikliği duymuyorlar. İnsan bedeninde böyle bir sistem yok. Ya Tanrı, insanların uzun deniz yolculuklarına çıkacaklarını akıl edemediği için İnsanlara bu sistemi vermedi. Ya da Amerika'yı köpeklerin keşfedeceğini sanıyordu! Bu mudur Akıllı Tasarım? Bana pek bir akılsızca geldi... Veya Otoimmün hastalıklar var, hiç duydunuz mu? Beden kendi kendini düşman olarak algılıyor ve yok etmeye başlıyor. Bilinen bir tedavisi yok bunların bu yüzden. Ya da Kanser, hala hiçbir kanser çeşidinin tedavisi bulunamadı. Şu an için de bulunabileceği düşünülmüyor. Sadece baskı altına alınıp, yayılması engellenebiliyor, o kadar. Akıllı bir tasarımcı olsaydı Kanser ya da Otoimmün hastalıklar olmazdı. Acaba bir tasarıda ne yatar..Neden sonuç tasarıdan uzak bir anlammı ifade eder..Şaşırıyorum şu mesajlara..Uydurur kelimesine komple şaşırıyorum..Doğadaki olgulardan bir evrime delalet ediyorda neden tasarı faktörüne delalet etmiyor olsun..Bu nasıl bir mantıktır ? Farkındaysanız bu mesajlarınızda direk Din üzerine konuşmuşsunuz..Din bilimin hangi konusuna girmiş..Din dinliğini yapar bilim bilimliğini..Özü budur..İkisi olmadanda olmaz.. Şaşıracağınıza fikir üretirseniz daha yararlı olur. Doğadaki olguların bir "Tasarı"ya işaret edebilmesi için önce "Tasarımcı"yı görüp bilmemiz gerekir. Nerede zat-ı şahaneleri? Pes..Hayvanları eğitiyoruz istersek dövüştürüyoruz..İstersek hepsini öldürebilirizde,koruyabilirizde..Doğayı korumakta yoketmekte bir hükümdür..Hükmün ne olduğunu bilelim..Çünkü İnsan bu yeryüzündeki en yüce varlıktır Hayvanlarada egemen olmaya hakim olan tek varlıktır.. Hayvanlara egemen mi? Ya hu hayvanların yaşam alanlarına tecavüz etmeye egemenlik mi diyorsunuz? Nedir bu hakimiyet; beton yollarla hayvanların yaşam alanını katletmek mi? Yaptığımız arabalarla yollarda ezip çiğnemek mi? Boyunlarına tasma takıp kölemiz haline mi getirmek? Hangi böcek türüne hükmedebildik mesela ya da hangi bakteri türüne? İnsan bedeninin bakterilerden ve virüslerden oluşan kompleks bir yapı olduğu düşünülüyor biliyor musunuz? Hangi birine hükmedebiliyorsun, bana söyler misin? Dünyada 6,5 milyar insan var ama böceklerin toplam ağırlığı bizim toplam ağırlığımızdan kat be kat fazla. Dünyanın asıl hakimi böcekler, biz evrilmeden önce ortaya çıktılar ve biz yok olduğumuzda da muhtemelen varlıklarını sürdürecekler bu doğada. Siz hangi hakimiyetten söz ediyorsunuz? Sanırım şu an Türkiye yada yakında olan bir yerde değilsiniz..Hatta bulunduğunuz yer sanırım güneşin doğduğu ve gündüzün neşesi içinde bulunan bir yerdesiniz..Aksi taktirde ülkemizim ilkokul çocukları bile bu saatte oruç tutulmadığını biliyorlar..Bende sizi bilgilendirmiş olayım şu an burada hava karanlık sabaha daha 1-2 saat var oruca ise yarım saat kaldı hemen hemen.. Gündüz tuttuğunuz orucun etkisi uzun süreli olabilir. Değinmediğim diğer yazdığınız şeyleri önce içinizden ve sonra dışınızdan tekrar okuyun iki kere. "Evet, bunları gerçekten savunuyorum" derseniz, onları da eleştireyim. Alıntı
Φ dennise Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2012 Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2012 Akıllı bir tasarımcı olsaydı Kanser ya da Otoimmün hastalıklar olmazdı. ahahaahah insan karamsar ruh halinde kaldigi icin kanser oluyor .. ; ) umutsuz ve kibirine karsi surekli ezilen kisi hastalanmaya kasilmaya basliyor ... Allah Kuranda insani gerileticek ne varsa solemistir ; ego, hirs, cehalet, arkdan cekistirme, tembellik, inatlasma, haset, kin, ofke, intikamda diretme, Allahtan umudu kesme vs vs .. bu vasiflari derinlemesine ozumsemis insan kanser de olur, kanser olmazsa hayati boyunca debelenir .. ama hastaliklara her defasinda bulasir .. Allahin dengesi ve adil duzeni uzerine kurulu bi sistem var ortada ; )) HASTALIKLAR BEDENDE YASANAN MEZIYET GIBI GORULSE DE ; INSANA OZEL BIR KAVRAYIS VE AKIL DINGINLIGI VERIR : )) akilli insana biseyler anlatir hastalanabilme kanunu ... Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2012 Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2012 ahahaahah insan karamsar ruh halinde kaldigi icin kanser oluyor .. ; ) Süper yaaa, kanserin nedenin buldunuz, tebrikler umutsuz ve kibirine karsi surekli ezilen kisi hastalanmaya kasilmaya basliyor ... Hadi yaaa, Erken Teşhis dedikleri bu olsa gerek o zaman Allah Kuranda insani gerileticek ne varsa solemistir ; ego, hirs, cehalet, arkdan cekistirme, tembellik, inatlasma, haset, kin, ofke, intikamda diretme, Allahtan umudu kesme vs vs .. bu vasiflari derinlemesine ozumsemis insan kanser de olur, kanser olmazsa hayati boyunca debelenir .. ama hastaliklara her defasinda bulasir .. Nedense Allah, İnsana yasakladığı şeylerin hepsine kendisi sahip... Ego'yu yasaklamış ama Allah, bir Narsist gibi deliksiz bir egoya sahip. İstediğiniz kadar ululayın, istediğiniz kadar tapının doymuyor o aç egosu. Kin'i yasaklamış ama yarattığı insancıklar başka bir Tanrı edindikleri zaman inanılmaz bir Kin duyuyor ve Hasedinden çatlıyor. Sorsan Hased'i de yasaklamış. Arkadan Çekiştirme'yi yasaklıyor ama gidip Muhammed'le, Muhammed'in karılarını çekiştiriyor sürekli. Diğer Müslümanlara dair ne varsa gidip Muhammed'e yetiştiriyor dırdırcı ev hanımları gibi. İnatlaşma desen cabası; Sırf zevk için Şeytan ile inatlaşıyor... Sanki kendi yarattığı Şeytan'a yenilecekmiş gibi... Sırf inatlaşmış olmak için inatlaşıyor! İntikamda diretmeyi de yasaklamış güya ama kendisine inanmayanları sürekli tehdit ediyor. Normal bir insanın başka bir insana yapamayacağı işkenceleri yapmakla tehdit ediyor, hem de sonsuza kadar. Neyin kini bu? Neyin intikamı? Sırf kendisine inanmadı diye iyi insanları sonsuza kadar işkence etmekle tehdit ediyor o Öfkeli Allah... Neyin öfkesi bu? Kıskançlığın, Hasedin, Kinin, Hırsın öfkesi tabii ki... Biz bir psikopattan bahsediyoruz şu an... Allahin dengesi ve adil duzeni uzerine kurulu bi sistem var ortada ; )) HASTALIKLAR BEDENDE YASANAN MEZIYET GIBI GORULSE DE ; INSANA OZEL BIR KAVRAYIS VE AKIL DINGINLIGI VERIR : )) akilli insana biseyler anlatir hastalanabilme kanunu ... Sorgulamaktan o kadar uzaksınız ki; Sorduğum soru üzerine zerre kadar düşünmemişsiniz bile... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.